Kayıp Umutlar
Islak gecenin ayazında,
Titreyen narin vücuduna
bulutlar yorgandır ...
Taşların, soğukluğunu hissetsen bile....
Kuş tüyü bir yastık canlanır,
hayalinde..
Gömülür ağırlaşmış başın,
narin öksüz omzuna....
Sen biçareliğinle ağlayamazsın.
Şimdi sadece üşüyüp,
ısınmaya çalışırsın..
Tutunup sımsıkı
çocuk umuduna...
Gün boyu, voltaladığın cadde de...
Kuytu bir köseyi arar gözlerin
Gece umutsuz,
Gece duygusuz
Gece şuursuzdur
Ağlamak ister ağlayamazsın..
Taş keser yüreğin..
Gülmenin ne olduğunu bilmemek
ne zordur?
Ve, sevgiden yoksun yüreğinle ,
bildiğin tek şeydir senin....
Acılara gülümsemek.
Sen ,kaldırımların efendisi!
Ezilirken ruhun, her kalp atışında
ve karşılaştığın
her haksızlıkta......
İlk önce sövmeyi öğreneceksin
Barut gibi patlayacak isyanın
tüm insanlara
söveceksin.!
Yıldızlarını çalmışlar göğünden,
Akasya dalına bağladığın uçurtmanı.
Bu insanlar denizleri,
Göğündeki bulutları,
Umutları bile aşırır çocuk.!
Ana sütün kadar hakkındır.
Lanet et böyle bir yaşama,
Gönlünce söv,
Küfret
Ama ,Tanrı’nın suçu değil bunlar!
Sakın, ona küfretme...
Ve ,Tanrı bizleri
affetse bile...
Sen ey çocuk!
Bizleri affetme!
Mualla YASSIBAŞ, Almanya 13,10,2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder