25 Kasım 2015 Çarşamba


ARINDIR, BENİ ….!
Çocukluğumun güzelliği, duruluklar sembolüm sün .
Coğrafyanda olmanın tarifsiz hazzıyla,
Fırtınalar artığı, ruhumu teslim ediyorum…
Güven ve huzurla, ruhuna .
Ömür tüketmişliğimle, hep düş kırıklıklarının acısında ..
Sadece elim-yüzüm değil, yüreğimde çizik ve yara-bere ..
İçimin kan ağladığı, zamansız fırtına ve buhran sağanaklarında ! Sana gelirim, sessizce, uzanıveririm sevgi iklimine .
Yaralarımı açarım, sevgi güneşinin o, merhemliğine ..
Sen doldukça içime, kabuk bağlar yaralarım, inceden, inceye.
Ara-sıra sızlamalara dursalar da, aşinalık ve arsızlıklarla ..
Yinede, senden umulan medet'in gerçekleşmişliğinde..
İyi olmalara yüz tutmanın da ötesinde ..
Yeni tutmuş aşılar gibi..
Dal-budak filizlerle uyanı verirler, yeniden ve bir daha…. Pervasızca aşka, sevmelere, sevilmelere ….
İhanetin karasını ve yarasını sende unutmuşlukla …
Umarsızlıkla sere-serpe uzanıverir, salkım-saçak baharına, yazına.
İstasyon boyunda, voltaladığım gece ve karanlıklardan yorgun düşen ayaklarım ..
Ne zaman sana yönelseler, adeta gençleşir, dinçleşir ve koşar adım yürümelere koyulur.
Balkonunda, sardunya saksıların …
Arka odanda, adeta varlığının işareti..
O, sönmeyen çiğ sarı huzmelerle, geceye dökülen …..
Ölgün, ölgün odanı, ömrünü ve geceni süsleyen ışığın …
Yaşama sevinci, umut, hayat..
En çokta, düşselliklere uzanmanın haşmetini ve albenisini sunarlar bana .
Sen, ömrümün ödülü ..
Sen, bahtımın şahikası ..
Sen, gönül dünyamın şavkı,
Sen, dilimde bitmeyen şarkı ..
Sen, gönlümde bayram sevinci ….
Sevgimin mabedi, sevgi otağımın sultanı ..
Umudumun ışığı, ömrümün pusulası ….
Tutkum, tutukluluğum …
Onulmazlıklarda ve geri dönülmezliklerde ..
Kesinlik ve keskinlikle vurulduğumsun, vurgunluğumsun ..!
Senden önceliği ve sonralığımla ..
Ömrümün miladı, hayatımın dönüm noktası, vazgeçilmezim sin !
Yelken- kürek, sana koştukça ..
Dolup- dolup boşalıyorum, aşkla, sana ve kainata …
Ecem, ateş böceğim, ismi dilimde tespihim ..
Gönül şarkılarımın yegane nakaratı ..
Aşkı sunan, albenili notası .
Bak bu şafakta da ..!
Uykusuz ve yorgunluktan kan çanağına dönen gözlerim ..
Ve, örselenmekten pörsüyen ruhumla ..
Ilgıt, ılgıt, esen yelinde ..
Sevgi ummanının, ılı cık..
Rengarenk yakamozlarla bezeli ….
Akpacık, köpük duruluğuyla, kabaran suyundayım….
Yüz sürüyorum, dil atıp-damak tutuyorum ..
İçimde çoğalan hasretin, özlemin ve beni yutan, sevginle, sana ..
Uzat ellerini, çek çıkart, beni, benden, al –sar gönül atlasına ..
Arındır beni ..
Senden önceki tüm yaşanmışlıklardan, pişmanlıklardan, talanlardan …
Kasvet kaynağım karalardan, karanlıklardan ..
Burnumun üstüne, üstüne düşerek çoğalan, kapanmaz yaralardan
Sen, sarıp- sarmalamışlığınla …
Fırtınam da limanım, korkularımda sığınağım …..
Darlığım da Hızır’ım, daldığımda inci mercan güzelliğinde aşk derdiğim …
Doyulmaz ve albenili denizim ol ..
Yut beni, suların işlesin içime ve en müphem yerlerime.
Arındır beni, benden …
Tut ellerimi, çek-çıkart …
Düştüğüm, katran karası karanlıklarla ,
Korkularımın kaynağı , azap cehennemi, dünümden …!
Döndür yüzümü, sevginin güneşine..
Her gün, bir daha, bir daha ve yeniden ..
Doğ ve dol içme ….!
Doğ ve dol içime ….!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Ereğli / KONYA
25 / 11 / 2015
Saat; 10_10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ONUN İÇİN , HİÇ BİLMEM , ELLERİNİN DOKUNUP OKŞAYIŞIYLA ,KOKUSUNU , ANNEMİN KOKUSUNU, ANNEMİN...! Derler ki '' Doğdun, doğalı , Hele ...