17 Kasım 2015 Salı


ELDE, AVUÇTA HEP HAZAN VE HÜZÜN KALIYORSA …!
Eşeğini yine, yeniden ve bir daha sağlam kazığa bağladığından eminlik le ….
Koyulduğun işlerden, düş kırıklığı çoğaltıyor san ..
Sen gülmelere özlemin, hayatı olduğu gibi sevmişliğinle, börtü-böceği, dalı-çiçeği ..
Pembenin tonlarında görerek, tebessümle selamlıyor san ..
Karadaki, akı bulmalar adına, çırpınıp duruyor ..
Hayata, at gözlüklerinin ardından değil ..
Sevgiyle bina ettiğin gönlünün gözüyle bakıyorsan …
Düşüncene karamsarlık, duygularına kötümserlik ..
Arzularına ertelemeler kondurmayarak ..
Hayatı ıskalamamak adına diş-tırnak mücadele ediyorsan ..
Ve, buna rağmen hala ve inadına bir şeyler ters gidiyor ..
Uçurtman ipi sıklıkla ve umulmadık zamanlarda, üstelikte inatla kopuyorsa …..
Yüreğinin takati, dizlerin mecali, gözlerinin feri, ruhunun ışığı sıkça
Kesili veriyorsa.
Yazdığın yazılar,suya, duyguların yele, düşlerin sele …
Arzuların teleflik çarmıhları na kapılıyorsa …
Yüreğinin bir yerlerinden, derin ve duru sesler yerine ..
Akortsuz keman gıcırtılarını andıran, düzeni bozuk sesler geliyorsa..
Hasılı, sen kaçtıkça, Karataylar kovalıyorsa ardın sıra hala ve inatla …
Ayağın taşa, gözün yaşa, gülüşlerin hıçkırıklara takılarak ..
Solgun renk demetlerin de …
Hazanla, hüzün yapakları birikiyorsa eteklerinde …
Asla ama asla, didişme kendinle …
Suçlama kazanlarında kaynatma, katran karasında kendini….
Zulmetme yüreğine, bırak oluruna işleri ..
Unutma, hayat denen zaman ırmağının çağıldamışlığında..
Su akar, yatağını bulur.
Yeter ki, vicdanınla baş başalığında …..
Vicdan salıncağının gel-gitlerinde sallanırken …
Sızlamasın ruhun, azaplar da dağlanmasın gönlün, yüreğin …
Hayat denilen usta, öğretir sana en girift hünerlerini, maharet ve sabırla ..
An gelip, öfke ve gazeplenme kasırgalarıyla, esip- gürlese de..
İşin olacağına vardığını öğretir, sana.
Nasıl sular, zaman içinde ve sabırla yüce kayaları delik-deşik ediyorsa..
Sende sabırla, sağ duyuyla ve sorgulayarak hayatı ve olayları ..
Direnerek zorbalığa, elem kirmanında mutluluk eğirmeye..
Hüzün ateşlerinde sevinçler kaynatma devam ettikçe, bilediğin inançla ……
Delersin kayayı, aşarsın korku dağlarını ..
Kayya kuyularında ömür tüketmelerde, helak olmazsın ..
Unutma, yalancı baharlarda dona kalsa da ağaçlar ..
Yinede ve inadına çiğdem –çiçeğe durmuşlukla kafa tutuyorsa hayata ..
İlham alıp, ders çıkarmayı becerip, sevgiyi, hoş görüyü ve umudu rehber ..
Düş güzelliğini azık, yaşama sevincini sönmeyen ışığın kılıyorsan .
De gitsin, hayat bildiğini yapmalarını sürdüre koyarken…
Sen, inançlarının gereğini, doğrularını yap …
Unutma, sen doğru ve onurla dik dur..
Mücadeleni, inancını ve kararlılığını yitirme,..
Hayatı sorgulama cevherini karartma ..
Görüp, tanık olacaksın ki ….
Eninde, sonunda,
Eğri, zalim ve zorba belasını bulacak ..
Hayatın ceberutluğu na göğüs gerecek ve yeneceksin …
Onun külhan beyi dayatmalarını …
Gönül otağına ne karamsarlık, nede teslimiyet bayağı asma..
Eni-konu çıkarsa işler çığırından ..
Elde-avuçta, hep hazan ve hüzün kalıyorsa ..
Zorbaya ve zorbalığa asla ama asla pabuç bırakma !
Dur, soluklan, yasla sırtını bir duvara..
Yak, bir cigara..
Çevir başını, dik gözlerini güneşe ….
Hayatı ve kendini sorgulamaktan asla geri durma ..
Ardından dinle derinden, derine yüreğini ..
Duy aklınla, sağduyun rehberin olmuşluğun da .
Ve, deki kendi, kendine ..
Gün doğmadan neler doğar, karanlığın sonunda şafak parlar …!
Gün doğmadan neler doğar, karanlığın sonunda şafak parlar …!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Ereğli / KONYA
17 / 11 / 2015
Saat ; 12_30

Değerli can dostumuz Ümit EMEL'e o herzaman ki ona has vefa ve kadirşinaslığıyla ruhunun harikulade yansımasının ifadesi olan bu eseri yaratarak bizlere armağan ederek ,Ereğlimizin ''Yurdanur Halasını'' bu eseri ile ölümsüzleştirdiği için huzurlarınızda gönülden şükranlarımı sunuyorum..
Ruhun şad olsun Yurdanur Hala.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  SÖYLEYEMEDİKLERİM ..., Söyleyemediklerimdir .. Dil altımda gizlediğim inciler ... Gecenin, karanlığın ve korkularımı tetikleyen yalnızlığı...