Ruhum, kanatları kopartılmış sinekler gibiydi ...
Çaresizliğin ve körü körüne ölümü içişin girdabında ..
Vozultularla bezeli sesler, yardım çağrısı ve imdat çığlıkları saça, saça ...
Meçhullüğüde aşıp, ölümün derin ve ürküten karanlığına çekilerek ..
Ölümle, zamanın ve tarifsiz beden acısıın ortasında, dönenip duruyordu ..
Kurtuluşun ve geri dönüşün olmadığına bilipte ..
İşlerin yoluna girip, Karanlığın dağılacağını umarak ..
Dahası, güzelliğin sana yeniden yaşam ödülü olarak sunulacağını ummak ve sanmak ..
Nasıl tarifsiz bir azaptır ..
Bunu sonuna kadar yaşamayan zırnık anlamaz .....
Ve, tatmamışlığında bilmez bu acıyı ve çaresizliğin azabını ..
Derdinden değil, kahrından ölürsün öncelikle o, an ..
Hemde, göz göre göre ve saniylerden taşan ..
O,kahredici sona açılan tünelin kör kurşiniliğinde tadarak ..
Ölmeden ölüm acısını, ölmeden ölüm acısını ..
Zamana ve kainata yayılan ...
Ses, ses içtiğin ölüm azabının kahrediciliğini ..!
İşte o, an ...
Kendini, iyiden iyiye bitap, yorgun ve çaresiz ...
Alçakca dayatılan ölüme esarete prangalıklarda ...
Kahredilmiş bir kuşatmada, yangınlarda hissederek ...
Adeta, amansız, acımasız, azman zehirli yılanlar çukurunda ..
Ölümüne lades demenin sana yaşattığı ...
Bile,bile ve körü körüne ladese ve kavgaya koyulduğun ..
Bu ölüm dansında ..
Sadece sana dayatılan sonu yaşamışlığında ...
Can alıcıklarda bedenine hızla yayılan acısını içersin ..
Tenin yangınlara, çığlıklara, bedenin tarifsiz acılara ..
Ruhun azaplara belenir ....!
Ruhun, azaplara belenir ....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen/Almanya
10/01/20217
Saat;01_08
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder