23 Şubat 2022 Çarşamba


 GÜNEŞİ ÖPEN, KADIN ……..




Genç ressam, hummalı çalışmaya dalmış halde unuttu, unutacak durumlarda çalışırken ….

Uykudan uyanmış gibi irkilerek, silkelendi,  attı elindeki paleti-fırçayı atölyesindeki, boya küpü olup çıkan masaya …….

Alelacele hazırlandı ve dudaklarına emzik gibi yapışan sigarayı sinirli hareketlerle söndürerek kaptı askıdaki çantayı, fırladı atölyeden, dışarı ….

Ziyaret bitmesine dakikalar kala, soluk soluğa girdi ömrünün son günlerini yaşayan, Kanser denen illetin pençesinde kıvranan nice yıllık arkadaşının odasına ….

Zamanın hızla akan lığında, adeta sadece illete değil zamana karşıda yarışan arkadaşına yaklaşıp, okşadı yanağını ve ilişti yanına …

Beraberinde getirdiği kitabı yavaşça koydu, gri renkli etajerin üstüne, göz ucuyla ve yürek sızısıyla süzdü kardeşten de öte sevdiği arkadaşını göz ucuyla ve hızlıca bakış fırlattı ….

Adeta, bakışlarına yakalanmamak için telaşlı ve ürkek hallerde …

Bu arada, seslendi yatağa ve daha çokta karışık renkli kablolarla, şeffaf hortumlarla yatağa mıhlanan arkadaşı ….

Konuşmaya mecalinin kıtlığı ve solan rengini tamamlayan yarı duyulup-yarı duyulmayan kısık, yitik, titrek sesiyle ….

‘’ – Biliyor musun ? ‘’

<< - Neyi ?>>

‘’ - Olanaksız , hele ki, şu halimle tamamen us dışı, ama hep, güneşi öpen olmak isterdim, şimdi güneşe hasret tüketiyorum ömrümü …….! ‘’

<< - Buna üzülme ve dert etme, canını sıkma, bu sadece sana has olanaksızlık değil, tüm insanla için geçerli ….

Ama hissettiğince öpen'sin sen zaten güneşi  >>

‘’ - Çok hoşsun ve yürek ferahlatmayı bilensin, iyi ki varsın ve canımsın, dünyamda ve ömrümdesin ‘’

<< - Sende öyle, bu duyguların, düşüncelerin karşılıksız yada tek yanlı değil .>>

Bu eksende kısa soluklu sohbetle bir süre daha süren ve gittikçe zorlaşan ziyaret,  hastane kurallarının imdatlarına yetişmesiyle tam zamanında ve yerinde, kıvamında noktalanmıştı ….

Her iki arkadaşta, sevginin kanatları altında olsalar da, odanın kasvetini silmeye ve ağır havasının çekilmezliğini yok etmeye yetmiyordu ……

Bundandır ki yatanda, ziyaretçi de, dar ve kısa zamana sığan ziyaretten şikayetçi olmak bir yana …….

Hoşnutlukta duyma'daydılar ve bu ritme her ikisi de dünden razı hallerde duruma alışmışlardı …..

Zihninde şimşek çakan ziyaretçi ressam kız, açlığına ve sigarasının bittiğine aldırmadan, en hızlı adımlarla seyir'terek, koşar adım atölyesine döndü ve verdi kendini işe …

Koyuldu zihninden geçenleri tuvale dökmeye, böylece çıktı ortaya GÜNEŞİ ÖPEN, KADIN tablosu ortaya ……

İşini bitirmenin iç huzuruyla, koydu resmi aynanın karşısına ve çekti fotoğrafını, yaptığı tablo, kendisi ve duyguları iç, içe girmişti fotoğrafta ….

Ertesi gün, olan-bitenlerle, arkadaşının yaşadıklarıyla, halinden habersiz hallerde, heyecanla bir koşu gitti, hastaneye ve dünden de yorgun ve bitkin saatlerle dolu, kötü bir gece geçiren, arkadaşına ziyarete….

Tüm arzusu ve tek isteği, niyeti, geçici sevinç hatta, mutluluk yaşatmanın ateşiyle yanmalar da, onu tebessüm ettirmekti ressamın……

Sessizce ve özenle süzülmek üzereydi ki odaya, uyardı hemşire kendisini ve arkadaşının yoğun bakıma taşındığını iletti, ona …

Orada öylece kala kalmışlığında, boğuldu göz yaşı seline …..

Elinde henüz boya kokusu taptaze tabloyla, boynu bükük baka kaldı, dün arkadaşının yattığı, düzeltilip, çarşafları yenilenmiş boş yatağa …….

Görüşü, son görüşü olmuştu o son ziyarette, elinde kalan tablo ve zihnindeki anılarla, tabloda öpüyordu güneşi, canından aziz, arkadaşı ………

CANINDAN AZİZ ARKADAŞI ……..!                                                                                            O gün-bu gündür, evinin en müstesna yerinde yaşatıyor ressam GÜNEŞİ ÖPEN, KADIN isimli tablosuyla, can arkadaşını …..

GÜNEŞİ ÖPEN, KADIN hayatın ve ölümün, ölümlülüğün gerçeğinde, göçse de, ölüm ülkesine, ömründe, ömürlüğünde yaşıyor, ressamın ömründe …..

Yaşıyor, ressamın ömründe ….

GÜNEŞİ ÖPEN KADIN, YAŞIYOR RESSAMIN ÖMRÜNDE ……!




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ




Immenstaad / Almanya 




22 / 02 / 2022 – Salı 




Saat ; 01_10

22 Şubat 2022 Salı


 HAYAT VE ÖMÜR ......




Hayat ve onun bağrında tüketilen, tükenen ömür, malum sona yürüyüşün adıdır, adı .......




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ




Immenstaad / Almanya 




22 / 02 / 2022 - Salı 




Saat ; 22_35


 SENDEN YADİGAR VAZODAKİ GELİNCİKLER, BOYNUNU BÜKÜYOR, İNCE, İNCE .




Bizleri üzgün, yitik ve sensiz bırakarak ölüm ülkesine göçüşünün üstünden geçen, yaklaşık iki yılın ardından, içimde çoğalan tarifsiz özleminle …..

Evimin ve dünyamın baş köşesini süsleyen yadigar vitrine bakarken ....

Kulakların ilk duymuşluğun da ne kadar inanılmaz gelse de, duygu, duygu bunu tüm benliğimle yaşayan lığımda ……

Bir an geçmişteki gibi, içtenlikli bakışlarla, göz, göze  gelmişliğin ….

Yüreğimde yarattığı ala borada fışkıran ……..

Kaynağı sevgi ve dostluk olan, derinlerdeki duygu patlamaları  karma-karışık duygularla, 

Hayatıma değer, anlam ve güzellik katan, anı, anı, özlem, özlem, sevgi, sevgi seni çoğalt'mışlığım da .........

Yaşadığım zaman tünelindeki türbülansla, koyulduğum esrarengiz ve tarifsiz yolculuğumda, efkarla, minnetin iç, içe geçmişliğinde ……

Renkli duygularla bezeli sevgi cümbüşünde, bulut, bulut yalayıp, yutmuş içten tavırlarınla ……

Bizi bağlamakla kalmayıp, munis hallerinle gıpta ve hayranlık çoğaltan olarak ömrümüzde ömrün olacağının gerçekliğiyle, kalıcılığında 

Yokluğuna alışamamış lığı ve sensizliği halen sindirememiş oluşun çalkantıları, yüreğimin çoğalan burukluğuyla …………..

Gönlümün sızını bilen olarak, gönüllülükle koyulduğu, yoldaşlığında, sanki ...

Sanki …..

Sanki, derin derin iç geçirip, of çekerek, ince, ince, boyun büküyor, senden yadigar vazodaki, gelincikler .....

VAZODAKİ, GELİNCİKLER ……….

SENDEN YADİGAR VAZODAKİ GELİNCİKLER, BOYNUNU BÜKÜYOR, İNCE, İNCE .




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 




Immenstaad / Almanya 




22 / 02 / 2022 – Salı 




Saat ; 14_14

GÖNÜL SAZIM, HÜZZAM ÇALAR ........!
Düşer dilime, hazin, hazin türküler .....
'' - Dağ başında, yanar çıra, dertlerim depreşir sıra, sıra .... ! ''
Yüreğim parelenir , çoğalır sızıları, Türkü, türkü, taşar hicranım, dillenir isyanım .....
Sanki, bu yetmezmiş gibi ..........
Efkar, eşkıya kesilip, çöker başıma .....
Hallerimin böyleliğin de, hayattan, hüzün düşer, hep payıma ....
Ruhum, Şakayık kesilmelere kalksa da, ne neşesi para eder kuşluğun da, nede kokusuyla, albenisi, çiçekliğinde .....
Palazlanmadan kırılır kanadım, açmadan solar-kurur, dökülür çiçeğim ......
Feleğin sillesiyle, talihin körlüğünde neye sarılıp, nere baksam ....
Ufkumu saran bulutların karadan da, karalığında , duman çöker gözlerimle, ruhuma ....
DUMAN ÇÖKER, GÖZLERİMLE, RUHUMA ......!
Gam yükümün katar, katar olup, katlandıkça, katlanmış'lığın da .....
DERTLERİN KERVANCI BAŞILIĞI, HEP BANA KALDIKÇA
Ele neşe-mutluluk bana elem yağar .....
Ağdıkça üstüme, üstüme hicranın sisi-pusu, dumanı ....
Uykusuz, kan-revan gözlerimden, sicim gibi yaşlar akar ......
Yüreğim, neşeyi, keyfi unutup, hüzünlere hüzünlere dalar .....
'' - Kim kaybetmiş ki mutluluğu, ben bulayım '' Hallerimin Deli-divaneliğin de ,gönül sazım, hüzzam çalar ......
GÖNÜL SAZIM, HÜZZAM ÇALAR ........!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
03 / 11 / 2021 - Çarşamba
Saat ; 19_38

 

EMANETÇİDE BIRAKTIĞIN ........

 

 

 

Reva gördüğün muamele ve davranış, emanetçide bıraktığın ve sonra bir daha uğramadığın, bununla da yetinmeyip ……

Önünü, ardını arayıp, sormadığın, gözden çıkarttığın, metan gibi, görmendi ….

Adeta, göz göre, göre ölümüne çanak tuttuğun, dahası göz göre, göre ittiğin kızını, beni ve diğer pek çok insanı .........!

Senin için, insanlar …….

Paşa gönlünce yaşamana hizmet eden, seni hırsınla her gün yenisini icat ve ilan ettiğin bitmeyen hedeflerine taşıyan araç ve ………

Daha kestirmeden betimlemeyle, omuzlarına basarak yükseldiğin insanlar,

kendi deyişinle, << - SEYYAR MERDİVEN >> ’Di …., SEYYAR MERDİVEN .........!

Onlardan biri olmam bahtsızlığımdan çok, senin gerçeğini, riyakarlığını ve kuzu postuna bürünen kurtluğunu ………

Onca kaybıma, mağduriyetime karşın, kendimce ………

Yine de, erkenden hissedip, önceden ve fark etmişliğimle, şans ve nimetti, nimet ........!

İşine gelince yahut ta, kullanışına yaradıkça, istismarına uygun oldukça işi bitinceye dek, idare edip, şirin görünen ……..

İşin bitip, hedefine erince yada senin için kullanım süresi bitince …..

Evladın ve ben dahil, hemen, herkes senin için kullanılıp atılan sıradan mal veya eşyaydı, eşya  .......!

Eminim ki,  aklının kıyısından hiç geçirmemişliğinde …….

<< - Gün olur, ya tekrar işim düşer veya bir gün yüz, yüze gelir, karşılaşırız …..

İnsanın, insana dahası da ….

Altın kapılının, tahta kapılıya muhtaçlığı olur ….! >> Dediğinin  olmamış lığında ……….

Sana, bir Ayakkabı Keratası bile, insandan evla ve işe yarayandı, işe yarayan, oldum, olası ………..!

Bu bağlamda ve gerekliliği ölçüsünde üstündü, değerliydi ve sen bunu gerçekçilikle, insan ilişkilerini bile ……

Rantabel olup, olmamakla ele alıp, ölçüp-biçen, işine geldiğince, ön görünce  değerlendiren'din, değerlendiren ……..!

Saçının teline kıyamam dediklerini, nasılda kolayca harcayıp, değersizleştiren olduğunu ……….

Bire, bir tanıklığımın da ötesinde, yaşayıp, tadan lığımda, fazlasıyla iyi bilenim, iyi bilen ........!

İnsanlar için sarf ettiğin …… ‘’ - Delik çorap, yırtık çarık, eski ceket kadar, değeri olmayan kalabalık güruh ……! > Nitelemesini, senden duyduğumuzda …

Çoktan anlamıştık, anlamaya, senin pahanla, Karatının metelik etmediğini ……

Gel gör ki o an itibariyle, çoktan iş, işten geçmişti …..

Sana, değil kolumuzu, serçe parmağımızı kaptırmanın diyetini .....

Misliyle, hatta tıpkı öz kızına reva gördüğün zalımlığına kurbanlıklarda, canıyla ödeyişi gibi, hatta ve daha da ibret vericisi ...

Tarafınca, dara gelmesen bile, işine gelince, gözünü yumup yok pahasına satıp, harcadıkların, umudunu, hayatını iç ettiklerin ……

Yani teleflerin, kurbanların olarak ......

Örgütlenememiş safdiller olup çıkan lığımızda, tepkisizliğin girdaplarında yutulmuş hallerde, derbederce debelenmelerde, olması gerekeni yapamadık, gereken tepkiyi veremedik ……!

Bu da,  bizim hem ayıbımız hem de, utançla, vebalimizdir, vebalimiz …..!

O gün, bu gündür ....

Görüp, yaşadıkların ve hayatın gün gelip sana dayattıklarını, görüp, tadıp, yaşayıp, çektiklerinle, başına gelenler ....

Beni, bencileyin << TIRPANINDAN KURBAN OLAN, BİÇİLİP, TELEF OLANLARI >>

Hiç mi hiç, şaşırtmadı ......

Hem de, zerre kadar bile, yadırgatma yaşatmadı ........!

Bu gün, kuytuda, kıyıda-köşede olmadı, caddede,  kaldırımlarda, gölgenle arşınlıyor'sun, gölgenle ……

Bir başına'lığın açmazlarıyla, yapa yalnızlığın girdaplarında yutulmuş halinle ....

Ne, çevrende insanın kaldı, nede dünkü saltanatın'la, seni mahveden kibrinle, şatafatının ganimetleri .......

ŞATAFATININ GANİMETLERİ .......!

Hepsini, << - Haydan gelen, huya gider>> Sözünü doğrulamacasına heba ve çarçur eden olarak, dahası ....

 

İlişkilerle, insanları hızla değersizleştiren yapın'la, sonunda …….

Metelik etmez olmanın karanlığı ve kiri kaldı, acuze ömründe .......

KİRİ KALDI, ACUZE ÖMRÜNDE .....!

Emanetçide bıraktığın bir eşya ......

Yahut ta, senet-kürek ........

Ya' da zamanında, cimriliğin ve titizliğin doruğunda ....

Taht-ı revanın da, sefa sürerken, şatafatının kanıtlamacasına, elinde sallayarak güç ve muktedirlik göstergesi ve aracı yaptığın .......

Kızına kıy'sanda, onlara asla kıyamadığın, kıymetli kağıtlarla, senet-kürek kadar değer vermemiş olmaları yaşatarak …..

Aklın sıra had ve yer bildirme afra-tafraların da, açık ederek ......

Toptan, hükümsüz ve edersiz gördüklerini, itip-kakıp, ürküt'eli, hatta...

Alenen << Kendi deyiminle >> DEF EDELİ  .....

DEF EDELİ ... ........!

Ne güdüp, yolacak, kazın .....

Nede, kozun kaldı, elinde .......

NE, GÜDÜP, YOLACAK KAZIN, NEDE ....

KOZUN KALDI, ELİNDE .....

KOZUN KALDI, ELİNDE ........!



 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Almanya

21/02/2022/ Pazartesi

Saat; 23_45 

 

21 Şubat 2022 Pazartesi


 ADI

Adı , Hayattı ..

Soyadı , Hayali...

Bir ömür yaşadı gitti, hiç anlayamadan..

Baharı görmeden , hazanı gördü..

Sonra, arkasından, ömür öyküsü yazıldı..

Kuru bir yaprak gibi ,savruldu hayat rüzgarında.!

Kuru bir yaprak gibi ,savruldu hayat rüzgarında.!


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Immenstaad/ Almanya 

16/04/2021/ Cuma

Saat;18_22

DİLENCİ VAPURLARI GİBİ

Anılar sağanağında yağar dün üstüme,üstüme ..
İhtiras kamçılarken bedenimi ..
İsteri şalı sarar ruhumu .
Her bir şey sallanır durur gelgitler salıncağında ..
Ne yapacağımı bilememenin girdaplarında yutuluyor'um ..
Bir yanım,suyla sürüklenen kumlar gibiyken ...
Öte yanım kızıl alev ateşlerde yanan ağaçlar gibi ..
Böyleliğimde terk eder beni sevincin kuşları,kelebeklerin albenili uçuşları ..
Hayat olanca hoyratlığıyla talan eder ...
Çıkartır içimi-dışıma ..
Süzülür ömrüm hayatın imbiğinden ,demlenen dünümün, katran karası renginde ..
Yıllanmış şarap kekreliğinde ..
Boğulurum acılar kokteylinde ...
Acılar kokteylinde ..
Dönüp bakamam dünüme, tadamam yaşanmışlıkların acısını ..
İçmeden sarhoşluğun esrikliğinde, yalpalar dururum , ha battım-ha batacak hallerde..
Vurgun yemiş, dilenci vapurları gibi...!
Vurgun yemiş, dilenci vapurları gibi ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
Ereğli /KONYA
21/ 02/2018
Saat ; 19_41
 


 SUSARSIN...

Susarsın, akar içine gamların kelam, kelam ...
Yumar'sın gözlerini, geçer katar,katar anılar kervanı gözlerinden ...
Kala kalırsın hüzünlerin sahrasında ..
Yıldızsız gök yüzünün lacivert atlas şalının çölü kaplamış'lığın da ...
Yutulur'sun gecenin ve sessizliğin o, içe işleyen ürkütücü sükununda ...
Gök ırak,sen yalnız, çöl sesiz ..
Karanlık, derin mi derin uçurum hallerinde ...
Yiter'sin, ünsüz-sessiz ...
Yutulurken, bir yıldız kayması misali semanın kandillerinin bile ışıltısını esirgemişliğinde..
Bir soru takılır, yalnızlığın ve korkunun talan ettiği ..
Zihninin çengeline ...
Yiten insanlıklarda, kim fark eder yitikliğini ?
Ederin nedir ki, riyalar tangosunda,maskeli balolarda, raksa koyulan biçareler avanesinin, gerçeklere kapalı gözlerinde ?
Uzak bir ülkeden gelen, adsız-sansız yabancı kadar bile değilken, onlar için hükmün .
Çöl gecesinin yalnızlığında sarıldığın hüzün şalı ,uçar,çöl rüzgarlarında, karanlık gecede..
Kala kalmışlığın'la göz yaşların'la, bir başına ..
Bıçak gibi kesmecesine içine işleyen çöl fırtınasında ..
Kum taneleri misali ,dağılırken gecenin içinde..
Ölür,ölür dirilirsin defalarca,çöl gecesinin koynunda...
O an ....
Çalınır kulaklarına, arsız ve soysuz çakal ulumaları ....
Arsız ve soysuz çakal ulumaları ....
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
Ereğli/ KONYA
22/02/ 2018
Saat; 00_50

20 Şubat 2022 Pazar


 ÇÖZÜN  ........!




Erişemedikleriniz için, dizinizi dövüp, dövünüp, pişmanlıkla yanıp-yakılmak yerine ......

Velev ki, son bir atımlık barutunuz kaldığınıza inancınız sürüyorsa, eğer ki ......

Son pişmanlığın fayda etmediği gerçeğini, yadınız da tutmuşlukla .........

Bu anın azabını ve son pişmanlığın kahrını yaşamak yerine ......

Yapıp-başaramamış , idealinize erişememiş olsanız da, ukde kalmasın içinizde istiyorsanız .......

Çözün, ruhunuzun dizginleri ile, prangalarını .......

ÇÖZÜN, RUHUNUZUN DİZGİNLERİ İLE, PRANGALARINI ..........!

ÇÖZÜN .........!




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 




Immenstaad / Almanya




20 / 02 / 2022 - Pazar 




Saat ; 20_40


 

‘’ - SU UYUR ‘’ DERLER, İNANMA ......

NE, SU UYUR …….

NEDE, DÜŞMAN .......

 

NE, SU UYUR, NEDE DÜŞMAN ..........!

 

 

 

En durgun akan nehir olduğu söylenen romanlara konu, hatta, eser adı olan …

Devasa DON bile, uyumaz, ahesteliğine inat, akar gider, kendi devri aleminde.

Kulaklara aşinalığında, hatta, dillere pelesenk olmuşluğunda …..

Hangi akla hizmetle, söz konusu edilmişse, dillere ve ömürlere yer eden o, malum, meşhur sözde ....

'' - Su uyur, düşman uyumaz '' Denir, denmeye ……

Ama bilesin ki, bu lafın  özü de, akıbeti de sakat ve bir o kadar da, gelişi güzel ve dahası ……

Laf-ı güzaf bir söylemdir, baştan, ayağa ....

Sen, sen ol, asla ama asla unutma ve gaflete düşme...

Bilesin ki ;

Ne düşman uyur, nede su ...

Geçen giden zaman içinde, hayat ve tarih göstermiştir ki ...

Su'da, düşmanda kendi işlevselliği ve dinamizmi içinde, hükmünü icra ederek, gösterir, cürmünü .......!

Su, ilk bakışta durgun ve hatta, sazlık ve bataklık suyu da, olmuşluğunda ….

Bağrındaki hayat dinamizmiyle, can verdiklerinden dolayı, hayatın deviniminin en yüksek olduğu atlas, dahası başlı, başına riski kadar …..

Hayat veren, hayat veren olduğu kadar da, can alanlığı ve felaketle, hayat potansiyelini bağrında taşıyandır ........!

Tıpkı, ateş gibi, ki ondan ayrıcalıklı ve zengin yönü suyun hallerinin çokluğu ve çeşitliği onun ayrıcalığı ve önceliğidir ……!

Buhar, yağmur, kar, buz ve geçiciliğini geride koymacasına buzullaşmış devasa kütle halleriyle …..

Daha çiğ, kırağı ve pesin gibi bulunduğu olası hallerini ve potansiyel çeşitlerini saymamışlığımızda .......

Görürüz ki, değil su, buz bile uyumaz ve sinesinde hayat verir bin bir çeşit varlıkla, hayata ...

Hele gözle görülmeyen mikroskobik ve mikroskop altı zerreciklerin varlığı, canlılığı dikkate alınınca görür, anlar ve biliriz ki ...

Su uyumaz ve bu kelam, teşbihten öte değildir ………

Ondandır '' Teşbihte, hata olmaz '' Sözü de, lügatımızda ve hatta günlük hayatımızda sıkça kullanılan lığın da, dillere pelesenktir, dillere pelesenk ....!

Hasılı ....

Akıl, akıl dan, düşünce, düşünceden, fikir, fikirden üstün, öncelikli ve geçer akçedir anlayışıyla yaklaştığımızda ……

Fikrin sahibiyle,  düşüncesine hürmet etmeye, hürmet etsek te ……

O, özü dillendiren düşünceyle, yaklaşım sahibine hayatın ışığında o kelamın sığlığını da, fark ederiz ilk bakışta ........

Bundandır dememiz .......

Sen, sen ol ol, unutma ......

Ne düşman uyur, nede, su, fırsatını bulunca icra ederler her ikisi de, hükmünü ...

NE, DÜŞMAN UYUR .....,

NEDE, SU ......!

Hasılı, tarihsel gerçekliğinde, hayatın bağrında sayısız kez doğrulanmış lığında ........

SU UYUR DERLER, İNANMA ......

NE SU UYUR, NEDE DÜŞMAN .......

NE SU UYUR, NEDE DÜŞMAN ...........!

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

20 / 02 / 2022 - Pazar

 

 

 

Saat ; 20_13

GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...