15 Şubat 2020 Cumartesi

DÜZGÜN TIKIRINDA ....!

Oldum, olası hep düşünürdü ..
Hangi akla hizmetle, kimin ümmeti, kimin kulu olarak koymuşlardı ..
Soy adının TIKIRINDA olmuşluğunda, sanki başka isim yokmuş gibi ...
'' - Düzgün TIKIRINDA ''
Doğdu, doğalı, değil..
Gönlünce ve mutlu-mesut, düzenli, düzgün hele ki de..
Bir gün olsun, gün yüzü görmemişliğinde ..
İsmi Düzgün TIKIRINDA olsa da..
Hayatın onunla inat etmişliğinde ..
Değil bir koca gün...
Kısacık bir soluk aralığına sığışıverecek kadar kısa zamanda bile..
Gitmemişti ne işleri nede hayatı tıkırında ..
Ama ne gamdı ..
Ataları bunu uygun ve layık görmüşlüklerin de koymuşlardı ...
Adını, Düzgün ,zaten soyadı baştan belliydi ..
Olmasa da işleri ve hayatı tıkırında ..
Bu güne, bugün ...
Biçarenin adı, namı değer Düzgün TIKIRINDAY dı ...
Adı, kara mizahlara ve ironilere konu olup, dalgalar geçmecesine ...
Düzgün TIKIRINDAYDI ...
Bilseniz, ne çekti adından Düzgün TIKIRINDA hanım ....
Düzgün TIKIRINDA, hanım ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
İmmenstaad / Friedrichshafen / Almanya
17/12/2019
Saat ; 15_00
YETMEZ BAZEN ....

'' - VAY Kİ, VAY HALİNE ...! ''

Ne söz kar eder, nede yeter yalvar-yakar olmalar ...
Yağmurlu günde, bir bardak suya hasret etmeye karar vermişse o görünmez ilahlar ..
Yada perde ardındaki ilahlığa soyunan azılı düşmanlar ...
Yetmez bazen senin tek taraflı iyi niyetin, hoş görün ..
Hatta korkundan değil sırf tevazudan, hoş göründen ve bela-kada istememenden aşağıdan almaya çalışmaların ..
Senin insanlığını, kibarlığını, efendiliğini korkuna ve güçsüzlüğüne vererek ...
Efelenir, hey heylenir, gelmelere koyulurlar, üstüne, üstüne ...
Sen istersin ki ne tas düşsün, nede çan çaldıra sın ..
Çıkmasın ortaya eski defterlerin kine-nefrete çanak tutan kirli-kanlı yazıları ..
İyi niyetle üstü örtülmüş hesapları, görülmeyen hesaplaşmaları ...
Ne kar eder, nede para senin ılımlılığın ..
Hatta..
Kanı, kanla değil, kanı suyla yıkarlar tavrın ..
Töredir, ananedir, yok mirastır, alışkanlık yahut ta safsata da kutsal emanettir türünden zırvalar ..
Gel-gör ki, birileri nefretin biley taşında keskinleştirerek kan dökmeye niyet etmişse, ta baştan ...
İflah olmaz andavallılar sürerler işi yokuşa, keçileri üstüne, üstüne ..
Çıkarırlar kınından kana, öfkeye bilenmiş paslı hançerlerini ...
Sen akıtmak istedikçe suları dostluktan, sevgiden, barıştan ve hoş görüden yana ..
Şeytanın avukatlığıyla, vahşetin atlısı olmaya soyunmayı koymuşsa kafasına.
Namertlikle kine, intikama ve hesaplaşmaya at koşturan naftalinli öc alma duygusuna intikama yeminli kindar lar, dillerini, ellerini ve nefretlerini dökünce ortaya
Yakarlar ciğerini ,ocakları, ömürleri, haneleri körlemecesine, ateşleri ..
Oysa ne güzel demiştir eski ekabirler ile bilgeler..
'' - Taş, taşa değmeden, çıkmaz ortaya kıvılcım ve belli olmaz, mertle-namert, üstünkörü hesaplarla ortaya ..
Dürülmeden nefretin defteri, durulmadan sular, kurumadan bataklıklar ..
Nice ocaklar söner, dağlar kadar kaya tuzları kokar, sular çürür, niyetin ıslah değil, iflah değil, itlafsa eğer ..
Yürekleri, gönülleri ve ömürleri sarmışsa, nefretin ayrığı ..
Çiçek açmadan solar sevgiye ekilen lalezarlarla, fillerin tepişmesinde telef olan çimenlerle, çiçekler ..
Sözün özü ..
Özü namert se, birinin ..
Yazılmamışsa, ömür kitabında mertlik ve insanlık ..
Olsan, melek te, kelebekte ..
Yetmez bazen, kanı, kavgayı bitirmeye niyetlerin tek taraflı iyiliği de, gönüllerin hoş görüsü de..
Melanet yaylasında kışladıysa nefretle, intikamın mayası ...
Her adam geçinenin, insanlık değildir harcı ..
İnsanlık değildir, harcı ...
Boşa değildir, şu güzel sözler..
Katranı kaynatsan olur mu şeker, nefsine ve nesline tükürdüğüm...
Tapar nefsine, çeker nesline .....!
Tapar nefsine, çeker nesline .....!
Yetmez bazen, insan geçinenin insanlığı, kendine ....!
Şaşar kıblen, döner nevrin çatarsa yolun namerdin, namerdiyle, beterin, beterine ...
Fıtratıyla-suretiyle, insan olmadık netameli, namerdin biri, düşerse kaşığına, kısmetine ...
Vay ki, vay haline ...
Vay haline ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
Immenstaad/ Friedrichshafen/Almanya
19/12/2019
Saat; 20_00
ASILSIZ-ASTARSIZ NİCE DESTAN ......!

Boyun eğdi ölüme, bilinen, bilinmeyen istisnasız tüm canlılar ...
Gelişi, yaşanışı, nedenleri, betimlenip-adlandırılışı farklı, farklıda olsa ..
Değişmeyen gerçekliğiyle, sonucu hep aynıdır ...
Sonucu hep aynıdır ...
İster zoraki göç sayın, isterseniz kendinizce adlandırıp, kılıf- layın ...
Olmadı ,züğürt tesellilerin de, kendinizi avutup, kandırmaya kalkın ...
Hasılı, her ne yaparsanız, yapın ...
Uçarı-kaçarı, kurtuluşu olmayan, bilinmeze, sırra kadem basılan, dönüşsüz yolculuktur ...
İster ot, ister kurt ..
İster uyanık ol, ister saf yada bön ...
İsterseniz emsalsiz Dahi, yetmedi Alemi Cihandaki en, müstesna varlık olun ...
Kesişecektir, onunla eninde-sonunda, mutlaka yolun ...
Anlayacağın o, ki tıpkı öncekiler gibi ..
Sende, bu yolun yolcusu sun ...
Ha bir gün önce, ha binlerce gün sonra ...
Gelince sıran, asla sıvışıp, savuş'tura man ...
Daha doğarken kaptırmışlığın da kolunu, kanadını ….
Kırk dereden elli su getirmeye kalksan da sıyırıp-sıyrıla man ....
'' - Haydi, sıra sende, bin dolmuşa ! '' , Deyince o, şoför, vatman yada azgın denizlere hükmeden, Şanlı Barbaros kaptan ...
Daha olmadı kesmezse saydıklarım ....
İşinin ehli, görünmeyen pilot ile gemi filo komutanı, kaptan …
İşini savsaklamadan, kararlılıkla seslenir, o zaman ...
‘’ – İSKELE ALABANDA, YELKENLER FORA …! ‘’
İşte o, an tamamdır, zaman ..
Zaman, ayrılık zamanıdır ….
Değil, dil atıp, damak tutman ...
Fayda etmez, elinden geleni, ardına koymasan ...
Önleyemezsin, yolculukla, ayrılığı, ağzınla, kuş bile tutsan ...
Ağzınla, kuş bile tutsan ...
Ferahlatacak sa söyleyeyim, rahat etsin için ...
‘’ - Senden öncekiler de, boyun eğdi, sencile yin ...
Sanma ki, bu alemde ölüm, bir tek senin için ...
Ondandır, nafiledir çaban ...
Önleyemezsin yolculukla, ayrılığı, ağzınla kuş bile tutsan ...
Ağzınla kuş bile tutsan ....! ‘’
Ölümden, kaçış-kurtuluş olsa ..
Kurtulurdu, Harun Reşitle, Muhteşem Süleyman ...
Ondandır ..
'' - YOĞURT AKLINI, AYRAN ETME '' Demem ...
Koyan, koymuş kuralı ...
Oynanır, bu oyun, dünya kuruldu, kurulalı ...
Karşı durup, direnememiştir buna, hiç bir canlı ...
Dillenen şehir efsanelerinde
Ölümün çaresini buldu, denilen LOKMAN HEKİM ile ...
İlah sayıp, tapılan Sultanlarla, hakanlar, Eceler ....
Meryemler, Havvalar, Kleopatralar, Katharinalar, Hürrem Sultanlar ….
Dahası ...
Uğruna tacı, tahtı feda edip .....
İhtişamlı servetini ayağına serip, çöllere saçan ...
Alemler ve sultanlar, sultanı Muhteşem Süleyman'ı baştan çıkartan, Belkıs bile, ölümü tattı ..
Ondandır, Süleyman dan çok olsa da dünya alemde, yerin, itibarın ...
Çaban, servetin, şanın, şöhretin faydasız ve hükümsüzdür ...
Çünkü, bilesin ki, Ölüme geçmez sözün ..
İşlemez ayın, dayın, rüşvetin, torpilin …!
Adı üstünde zaten, dönüşsüz, ebedi ayrılıktır, ölümle yaşanan ...!
Ölümle yaşanan .....!
Unutma ki ...
Ölüm üstüne dillenip, yazılmıştır, asılsız-astarsız nice tefrikayla, destan ...!
ÖLÜM ÜSTÜNE DİLLENİP, YAZILMIŞTIR, ASILSIZ-ASTARSIZ NİCE TEFRİKAYLA, DESTAN ......!
ASILSIZ-ASTARSIZ NİCE TEFRİKAYLA, DESTAN ......!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya

20 / 12 / 2019

Saat ; 23_00

14 Şubat 2020 Cuma

HAYATIN ADI .....
'' - NAFİLE VOLTALAR DA, ÖMÜR TÜKENEN YOLCULUK OLDU ....! ''

Bana benzeyen, niceleri gibi ……
Düşlerimin, hayallerimin hüsran olup, çıkmışlığın da ….
Ömrümün güzüne, sabrımın sonuna, bahtsızlığın doruğuna ulaştım ...
Aşk sanarak atıldığım serüvenlerde , ellere mutluluk, bana hicranla, azaplar düştü ....
Kimi beni beğenmedi, kimini de ben beğenip, sevemedim ...
Duyguların haraç-mezat alınıp-satılıp telef edildiği günümüzde ....
İnsanlığın dağa çıkıp, unutularak kulun- kula kulluğunda ilişkilerin kirlenip, yozlaşmış lığın da ….
İhtirasın ve bencilliğin pençesinde, azap ve düş kırıklığının karanlığında, insanların kıvrım, kıvrım kıvranmış lığın da ...
Muhanete muhtaçların, ilahlara kurban edilmişliğinde ….
Kestirmeden deyip, adlandıracak olursak ....
Hayatın adı, düpedüz ...
Yorgun-argın, bezgin ve telaşlı haller de ...
Iskalamalar trafiğinin yoğunluğunda, olaylarla, dayatmaların keşmekeşliğinde ….
Gelenlerle, gidenlerin, izlerinin karıştığı .....
Virane ömürlerin, ihanet, entrika, hile-hurda ve pespayelik te yollara, kaldırımlara düştüğü …..
Yaşamların karartıldığı, alaca karanlık çıkmaz sokakların, tozlu yolların, bağrında …..
Yenilen kazıklarla, kendinden geçmişliklerde atılan, nafile voltalar da, ömür tükenen, yolculuk oldu .....!
Nafile voltalar da, ömür tükenen, yolculuk oldu .....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya

21 / 12 / 2019

Saat ; 20_30
SEN DAHİL ...

Sen dahil insanlar, dünya ve hayat, kapı-duvar lal oldu.
Duymadı çağrımı, isyanımı görüp, medet olmadı naçarlığıma ..
Adeta, haraç-mezat bedestene çıkartılıp, değil satılmak peşkeş çekildi duygularım , ömrüm ve öyküm ..

Ne yerde, ne gökteydim, sığamamışlığımla aranıza ve şu garip dünyaya ..
'' -YERE BAKSAN, YER DEMİR, GÖĞE BAKSAN , GÖK BAKIR '' Hallerinde tüketip şu garip, fani dünyayı ve kahır küpü ömrümü .
Talan ve istismarlarda, sömürüde eksildim ..
Duygularımla oynanıp, hayatım karartılırken, sen dahil, insan geçinen bu cümle güruh, üç maymunları oynamaya kalktınız..
Şimdi, zamanın ve işin işten geçmişliğin de, utanmaz-arlanmaz ca timsah göz yaşları dökmelere yeltenerek istismara kalkışıp ..
Mış gibi haller de, önce bizzat kendinizi ve beraberin de de çevrenizi kandırıp ….
Oscar'lık rol kesmelere ve artisliklere yeltenmelere kalkmalar'dasınız ..
Ne aşık atabilir, ne yarışabilir ,nede uğraşabilirim sizlerle..
Değil ki, aynı yolun yolculuğunda kervanınıza, katarınıza katılayım ..
Sen dahil, şimdi kanatsız melek, olmadı peygamber geçinen bu, cümle duyarsız, madrabazlar kesimi ..
Danışıklı kayıkçı dövüşlerinde sorumluluk, vebal ve suçtan kurtulma gayretkeşliğinde nankörlük edip ...
Adeta kendinizi sütten çıkan ak kaşık gösterme gayretkeşliğinde ..
Süpürgeye sıçıp, iki etrafa saçmalara yeltenerek ...
Olmadı, hatta birbirinize düşüp,kıçınızda ki donun rengini bile, utanmaz-arlanmazca deşifre ederek …
Omuzum dan tüfek sıkıp, başımda boza pişirerek...
Bana kestiğiniz ihanet faturaları üzerinden, hesap sorma telaşında debeleniyorsunuz ..
Biliyorsunuz ki, suç altın tepside konsa önünüze...
İçinizden hiç kimse, benim demez ve sahip çıkmaz ona, hal ve rollerine bürünüp ..
Çıkmalar dasınız, arsız-arsız sözde masumuz diye, birkaç adım öne,aklı evellikle ..
Ama gelin görün ki, şimdi maymun gözünü açtı, bende uyandım ..
Kerizlik, sen dahil, kaldı layık olanların elinde
Kazın ayağı, eskisi ve bildiğinizce değil, üstelik ..
Sen dahil, iş mahşere ve Mahkeme-i Kübra'ya kalmadan... Burada, yaşayan ve soluklanan insanlığımda …
Hesap vererek ödeyin, ettiğiniz kahpeliklerin suçunu, bedelini, diyetini .
Sen dahil, bana yağmurlu günde su vermekten imtina ederek, kapı dışarı edip ..
Ölümü gösterip, korkutarak...
Sıtmayla yaşamaya razılıklar da ve sizin insafınıza ….
Dahası, yetmedi,adaletsizliğinize boyun büküp …
Boynum kıldan ince, hallerinde…
Olanı-biteni sineye çeken …
Sürüm,sürüm sürünmeyi, kader ve yaşama sayan, aptallıklara tutsak etmeye, yeltendiniz ..
Değil, sadece sırtımdaki çulumu, çuvalımı ….
Astarsız göyneği mi çalmakla sınırlı kalmayan, zorbalık ve arsız-yüzsüz ceberutluklar da ….
Umudumu, yaşama sevincimi, düşlerimi, daha da önemlisi ..
Haysiyet cellatlıkların da, onurumu ve ömrümü çalıp, talan etmelere kalktınız ..
Ondandır, daldığım isyan ummanlarında, haykırarak İSYANİ’ce siz cibilliyetsizlere, demem ..
'' - O, dündü ve geçti Bor'un pazarı, sürün eşeğinizi Niğde'ye
hallerinde ….
Yüzleşin, becerebilirseniz ve varsa hala insanlık kırıntısıyla, vicdan sizde ?
Bakın, kırık-dökük ve kirli mi kirli vicdan aynınızda kendinize ..
Ben tarumar iken ne çektim se, şimdi hepsini ve gariban beni görün siz, sizde ..''
Sen dahil, beni çevirmişliğinizle, orta yer köçeğine, nasıl oynatıp, oynamışsanız onur ve haysiyetimle ..
Şimdi de, siz çalıp,siz oynayın, kendi düğün-derneğiniz de ..
Dün, köpekler kapınızda havlıyordu ..
Bu gün köpekleriniz size karşı havlıyor..
Devrin değişip, devranın dönmüşlüğün de ..
Sen dahil, dün cümleniz gözü dönmüş Ebu Cehil kesilirken, bugün birden bire döndünüz ….
Süt dökmüş kediye ve adeta, iyilik perisine, kanatsız meleğe ..
Ondandır, çile çekip-gün görmüşlüğüm de …
Olmadan nefsime ve dilsiz şeytana köle ..
Derim ki size, dün dünde kalmıştır a, canım ...
Çevirin yüzünüzü, yarına ve sevginin nuruna …
İlime, bilime, vicdanla, hakkaniyete ve aydınlanma güneşine ..
Özcesi, sen dahil ...
Dünün acımasız ve vicdansız cani Tekfuru iken ..
Bu gün olup çıktınız, siz, size köle ..
Kulun, kula ve dilsiz şeytana köleliğin de, düştünüz kendi kazdığınız çukurda, kubura
Ne demişler eskiler, anımsayın bir kere ..
'' - ALMA MAZLUMUN AHINI, ÇIKAR AHESTE, AHESTE ..! ''
Bu etme-bulma dünyasında, sen dahil ..
Ettiğinizi bularak mustehak'lığınızda,sürüm, sürüm, sürünüp, yaşıyorsunuz çile ...
Sen dahil, bana dün bunu reva görüp, gülerken, halime..
Ben, insanlık adına, utanarak üzülüyorum, bu zerul ve rezil-rüsva halinize..
Üstelik, siz buna, çoktan müstahakken bile..
Çoktan müstahakken bile ..
Sen dahil, şimdi dönün durun, acıların dolap beygirliğinde ..
Acıların, dolap beygirliğinde , sen dahil..
Sen dahil ...

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Ereğli / Konya
25/03/2018
Saat; 11_02
SİL BAŞTAN .........,

Olanak olsa da birileri çıkıp sorabilse ...
En çok istediğin nedir, diye ?
Kısa, net ve özdür yanıtım ...
Sil baştan yaşayabilsem bu günkü deneyim, birikim ve olgunlukla dünü ...
Geçmişin güzellikleriyle bezenen güzel bir ömrü isterdim, diye ...
Olanak olmayınca buna ..
Utku, tutku ve kör pişmanlıklarla, keşkelerin sarmalında ...
Gömüyorum sineme ,yaşamımın en güzel,içtenlikli, yalın ..
Bir o kadar da masumane dileğini ...
Ne güzel olurdu, yaşanabilseydi, ömür..
Sil baştan ....!
Sil baştan ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Immenstaad / Almanya

18 / 10 / 2017

Saat ; 20_31

GÖÇLERİN, EN ZORU, OLURSUZU, İÇE SİNMEYENİDİR ........ İÇE SİNMEYENİ .......! Göçler vardır, hayatımızda adlandıramadığımız, alışamadığımız ...