10 Temmuz 2015 Cuma

Kardelen ömürler.Gönülden gönüle bir gizli yol vardır.: KIRIK, DÖKÜK BİR ÖMÜR ÖYKÜSÜ…Bunalımın en ağırını...

Kardelen ömürler.Gönülden gönüle bir gizli yol vardır.: KIRIK, DÖKÜK BİR ÖMÜR ÖYKÜSÜ…
Bunalımın en ağırını...
: KIRIK, DÖKÜK BİR ÖMÜR ÖYKÜSÜ… Bunalımın en ağırını yaşadığı evin duvarları.. Üzerine , üzerine yıkılıyor.. Boğazına sarılan görün...

Kardelen ömürler.Gönülden gönüle bir gizli yol vardır.: KIRIK, DÖKÜK BİR ÖMÜR ÖYKÜSÜ…Bunalımın en ağırını...

Kardelen ömürler.Gönülden gönüle bir gizli yol vardır.: KIRIK, DÖKÜK BİR ÖMÜR ÖYKÜSÜ…
Bunalımın en ağırını...
: KIRIK, DÖKÜK BİR ÖMÜR ÖYKÜSÜ… Bunalımın en ağırını yaşadığı evin duvarları.. Üzerine , üzerine yıkılıyor.. Boğazına sarılan görün...
KIRIK, DÖKÜK BİR ÖMÜR ÖYKÜSÜ…

Bunalımın en ağırını yaşadığı evin duvarları..
Üzerine , üzerine yıkılıyor..
Boğazına sarılan görünmez bir çift , onu nefessiz koyarak..
Onun canhıraş çaba ve haykırışlarına kulak tıkayarak…
Canına kast ediyordu..
Üvey evlatlığın ağır ve kişiliğini, tahammülünü bitiren zulmü..
Onu , adeta kaçmalara zorluyor,tutsak ediyordu..
Kurtuluşu firarda, çareyi ırak ellere,yerlere uçmakta arıyordu..
Günlerin Karabasan lığın da,artık tak etti canına ..
Son vermek için çektiği bu zulme,acıya ..
Attı gecenin karanlığında kendini ..
Aç kurtların sofra kurduğu ..
Şeytani tuzakların kurulup,tehlikenin kol gezdiği sokaklara..
Firarının ilk gecesinde ..
Gecenin mavi atlasının…
Ayıplı karanlık ve karaltıları sarıp-sarmalamış lığın da..
Yumarak gözlerini,sıkarak dişlerini uçtu yuvadan..
Merak edip, arayıp-sormamış'lığında kimselerin,ardından
Kanadı kırık kuş azaplarının sancılarıyla..
Kartal saldırılarına açık ve savunmasızlık ta..
Tam ‘’-Huh ‘’ deyip, kurtuluşuna inanıp sevinecekti ki..
Düştü evindeki günleri aratacak..
Onlara el-aman dedirtecek , azman canavarların tuzağına..
Girdiler daha on ikisine bile varmamış'lığında kanına ..!
Kıydılar, onun gonca ömrüne…
Yaşamın baharında,hüzün kasırgalarına tutulmuşlukla..
Boyalı basının, paçavra bulvar gazetelerinin arka sayfa haberlerinde.
Bir puntoluk, satırlık bir habere sığmışlığında..
Koptu hayattan..
İğfal ve katledilmenin kanlı saldırısında..
Kaderdi adı,gülmeyen kaderliğinde..
Ardında kalan kırık-dökük çileli bir hayatın kurban ve mağdurluğuyla..
Yitik ömür öyküsünün karalara bürünmüş sahipliğinde ..
Hiç mi hiç sahip çıkanın,kol-kanat gereninin ..
Dertlerine derman,azaplarına çare olanın yokluğunda ..
Mutluluk nedir tadıp, tanıyamamanın hüsranların da …
Çileli hayatın kurbanlığın da, gömülüp gitti kara toprağa ..
Gömülüp gitti kara toprağa ..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
10/02/2014
Saat;11_16

6 Temmuz 2015 Pazartesi


YOSMA GECELER ….,
En şuh, en isterik, en kışkırtıcı halleriyle .. Davetkar mı davetkar, pervasız mı pervasızdır … Açar koynunu bana, o en cömert ve albenili haliyle .. Dilimin-damağımın tutulmuşluğunda .. Uzanıveririm kimi an, koynuna .. Sarı-sıcak halleriyle, beni sarıp-sarmalamışlığında .. Örterek karanlığında .. Tüm yetisizliklerimi, yetersizliklerimi, ayıp ve utançlarımı .. Şal olup örtülür üstüme, en şefkatli ve cömert halleriyle .. Bu, yosma geceler … Kendimi ifadeden bile aciz hallerimde, giriverir kanıma .. Ben, küheylan kesilirim, işte o anda … Yılgınlığımdan, aczim den ve naçarlığımdan… Dahası … O, onulmaz sünepeliğimden …! Bir yılanın kavından soyunuşu misali, soyunarak .. Yeniden hayatı selamlayışı halleriyle, Selamlarım onu, hayatı ve aşkı, arzu ve iştahla ..! Hele birde, kafam iyi, keyfim çakır ve gıcırsa .. Gönlüm, aşka susamışlıkla .. Güle aşık bülbüllüklere öykünüp … Aşka ve sevgiliye yelken açışlara koyulmuşsa .. O zaman değmeyin işte, ne bana .. Nede beni böyle baştan çıkartan .. En müphem yer ve hallerini bana sunan, bu yosma geceye .. Kadehler boşaltırım bağrında .. Kapıldığım aşk esrikliklerinin .. O, en romantik, en utangaç, en şıpsevdi halleriyle .. Döşenirim onun bağrında .. Lal olmuş dilimin, çözülüp .. Yüreğimin taşıp, dilimin söylemişliğinde .. Şiir, şiir, şarkı, şarkı, methiye, methiye .. Duygu, duygu, hece, hece …… Kelam, kelam coşarak,dolup, dolup , boşalmışlığımda .. Aşka,hayata ve insana dair, ne kadar sıcak, sevecen ….. Güzel mi güzel duygu ve söz dillendirmişliğimde …. Böyleliğimde …., Değmeyin gitsin, keyfime ! İşte tamda bu hallerimde …. Semanın kandillerini sererek ayaklarıma …. Alarak aklımı başımdan, İhtiras, ihtiras , apansız kavrar, ahtapot misali sararak . Nefes, nefes dolar içime, sıcacık soluğuyla . Olanca albenisiyle, tepeden tırnağa aşka kesilmişliğimde ! Dur-durak bilmemişliklerde … İyiden-iyiye kanıma girip, baştan çıkartır, beni .. Kul köle eder beni , sevgiye,seviye ve hayata.. En işveli, en endamlı, en alımlı halleri Ve, dayanılmaz kışkırtıcılığıyla .. Bu, yosma geceler, beni …! Bu, yosma geceler, beni …! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ Altınoluk/Edremit 06/07/2015 Saat ; 21_45

5 Temmuz 2015 Pazar

Nereden… Nereye !
Eskiyi kutsamak ve kabuk bağlamış yarayı ...
Derinleşen olursuz özlemleri, kaşımak değildir meramım ..
Zira, bilirim ki …..
Eskiye rağbet olsa, bit pazarına nurlar yağar, derler ..
Ama, öylesine anlar yaşanıp ….
İnsanlığın dibe vurarak, utancın kara dalgalarında boğulduğunda ..
İnsanın nutkunun tutulduğu, sözün bittiği hallerde ..
Dönüp, düne ve geriye bakmamak elde olmuyor, hani ‘ya ..
Dün, nasıl yaşanıyordu ?
Hangi eller itti, insanlığı bu çirkef kuyularına ?
Kimler, nasıl acımasızca ve hunharca geçti ..
Üstelikte, göz önündeyken ve dahası çaktırmadan ….
Kaşla-göz arasında, el çabukluğu ve vicdansızlıklar da, insanlığın ırzına diye ..!
Aileler, yükselttikçe sevgisizlik ve nefret duvarını..
Şefkat ve hoş görü alıp’ ta başını, firar edince …
Dönmemecesine o, bilinmez meçhul uzak atlaslara ..!
Devlet, tüm ceberutluğu ve umacılığıyla çöktükçe..
Hayatların üstüne, üstüne devrilip …
Onları, naçarlık ve korkuda boğmacasına ..
Düşler, talanda iğdiş edilip .
Umutlar, nefret bataklığında boğuldukça ..
Hırs kamçılarının, beden ve ruhlarda şaklayıp ..
Derin yaralar açarak, ihaneti şaha kaldırmışlığında ..
Süt ak'lığını, su saflığını ..
Tuz, kuruluğunu kaybettikçe ..
İnsanoğlu, insanlığını yitirdikçe ..
Vicdan, el-ayak çekince ortalıklardan ..
Pirina balıklarının, çakalların ve sırtlanların ulu-orta, hayatları talanında !
İtildikçe çocuk ömürler, bedbahtlıkta sokağa ..
Yutuveriyor, suç denen canavarlar ..
Karanlığın çetelerinin, ahtapot kolları onları bir anda, acımasızca .
Bugünün,kalabalıkların katlanılmaz yalnızlıkları yaratmışlığında …
İnsanlığa, akla ve hayata aykırılıklarda suçun, suçluların çoğalıp ..
Özde değil, sözde insan geçinen ..
Türedi soysuz bedenlerin, insanlığa musallat olmuşluğun da ...
Oysa, sevgi sıcaklığında hala belleğimizde duran ,
Dünümüzün, çocuksu, masumane ak'lığıyla ..
Anılarımızda en canlı, en sevecen haliyle yer almışlığın da ..
Tapa tazeliklerde, anımsamışlığımızda ..
Dün, düşen kaldırılır ..
Alın terine, emeğe, ekmeğe ..
Kutsallara saygı duyulurdu, duyarlılıkla ..
Namus, inmemişti akıllardan,yüreklerden, apış arasına ..
At izi, karışmamışken it izine, daha bunca ..
Çakal sürüleri, yatmaya cesaret edemiyordu, pusuya ..!
Puşt zulasında gezdirilmiyordu ihanet, arsızlığıyla ..
Akı, karanlıkta..
Güzeli, iyiyi çirkeflik ve zulümde boğmaya..
Bugünün aksine, kötü ve kötülük..
Bir elin parmaklarıyla sayılmacasına az mı azdı o zamanlar da …
Mayası ve sütü bozuklar, teşhir ve tecritle kovuluyordu, halkın arasından …
Günlerin, gelip geçmişliğin de..
Derken, hayatın meşakkatleri ve azaplarında..
Akıp giden zaman ırmağının kirlenen, boz-bulanık suyunda..
Aşındı değerler, piçi ve çıfıtı çıktı insanın, insanlığın .!
Kol kırılır, yen içinde kalır, riyakarlığıyla ….
Suçlar, günahlar, ihanetler ..
Ayıplar ve utançtan yüz kızartan, yalan-dolanlar ..
Büyüttüler mikrobu, toplumun bağrında …
Yiyerek çürütüyordu, dolaşan irinler, insanlığın dokusunu ..
Sinsice sararak tüm vücudu, tepeden-tırnağa ..
Şimdi, asırlar yirmi birinci yüzyıl, tarihler iki bin on beş başında !
Sokaklar, kaldırımlar, çöp bidonları dolup, dolup taşıyor..
Faili meçhul cinayetlerin muammalı azaplarında, can vermişliklerde
Kesik insan cesetleriyle, beden artıklarıyla ulu orta !
Gonca güllerin tomurcuk çağında, talan olmuşluğun da..
Kadın ömürlere kıyılıyor, kadın ömürlere, sadistçe ve canavarca …!
Değerlerin, insanlığın sömürü ve sevgisizlikler de ,
İstismarda süren, arsızca, utanmazca talanlarında !
Ülkemin, insanımın Cinnet Toplumu olup çıkmışlığın da ..
Sevgisizlik, nefret ve intikam kasırgalarının ..
Sahraya dönen ülke ve ömür coğrafyalarını talanında !
Acılardan, acılara savrulmuşluğumuzla ..
Sancılı ve kaos dolu yalnızlığa tutsak hayatların ..
Hayatı ıskalamışlığında, kolu-kanadı kırılıp ..
Dalda’sız - dulda’sız, sevgisizlikler de, korkularda …
Umutsuzluk, elem ve hiçlik erozyonlarının onu yutmuşluğunda ,
Hüsranların ahtapotluğunda, ölümüne sarılıp, sarmalanmışlığında ..
Derdiğim solmuş gül yaprağı kuruluğunda ki….
Dağılmalarla, un –ufak olduğum pişmanlıklar da ..
Yitikliğin, kezzap olup beni yakıp-kavurmuşluğunda
Dönüp bakmışlığım da, ömür aynama..
Dudaklarımdan dökülüyor, sessizce usul, usul ortaya ..
Bir, Nisan yağmuru duruluğuyla..
Kah masum, kah suçluluk ve azapla.
Soruyorum, kendime en masumane çocuksu meraklı, afacanlığımla .
Olgu halimdeki halimle aklıma, belleğime, dürtülerime gem vuramamışlığımla …!
Nereden nereye geldik diye (?), nutkum tutulmuşluğunda …!
Nereden nereye geldik diye (?), nutkum tutulmuşluğunda …!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk / Edremit
19 / 02 / 2015
Saat;13_38


4 Temmuz 2015 Cumartesi

VE,
                                                                 HAYINLIĞIN ZULASINDA KALDI..,,

Dün...
Evcilik oynardık ..
Kör ebeler ' de..
Evlilikler, kör ebelere karıştı ..
Sırıttı gerçekler bir, bir ..
Siyah-beyaz aykırılıkların da ..
Şimdi..
Duygular Mış'laştı ..
Oyunlar sulandı ..
Çıktı hayatın çivisi ..
İnsanında ,aşkında..
Unutulan oyun güzelliklerinde cılkı çıktı..!
Tıpkı lambaları sönen sokaklar misali..
Aşklar karardı ..
Ayıplar, yanlışlar, günahlar-veballer..
Hepsi, hepside ...
İHANETLER ulu-ortalıklarda ,üryanlıklarda ağardı !
Korkup, dudaklarının uçuklamışlığında ..
Masumluklar..
Bir çocuk evcilik oyununun ..
Körebeli safhalarında, anıların sofaların da .. ..
Yılların, zamanların ve ömürlerin ..
Karanlık dehlizlerinde ..
Ve, hayınlığın zulalarında kaldı ..!
Ve, hayınlığın zulalarında kaldı ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit.
26/03/2015
Saat:03_55
 


BENİ,BENSİZLİĞE TUTSAK ETMİŞLİĞİN DE !
Talan edileli ruhum ... İğdiş edileli duygularım .. Böylesine boş gözlerle .. Ölü canlılıkların pençesinde kıvranışlarla .. Melem, melem bakıyorum .. Anlamsızlığında, anlam yükleyen bakışların beni süzüşleri altında .. Savruluşlukların un-ufaklığında .. Kum saatinin süzülen kumlarında tükenip, yiten zamanlarla .. Umuda ,düşlere ve yaşama sevincine ıraklığın .. O,onulmaz, o tarifsiz sancılarında .. Sarı-solgun yüz Ve, Kanı çekilmiş dudaklarımla .. Hasarlılığın acılarına belenmişliğin suskunluğunda ... İnsan kılığımda, insanlıktan bihaberliklerde .. Ruhumu çalanların .. Beni,bensizliğe tutsak etmişliğinde ...! Beni,bensizliğe tutsak etmişliğinde ...! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ Altınoluk/Edremit 04/07/2015 Saat ; 19_55

  ONDANDIR.. Bir sendin.. Bir de ben .. Hayat mektebinde , sınıfları geçemeyen.. Ondandır, adımızın ,''Baki '' ile ,'...