30 Nisan 2022 Cumartesi

GÜNLER VE YÜREKLER

Günler ve yürekler , sabaha erdi..
Gecenin yorgunluğunu..
kahrını, bezginliğini..
İlle de utancını içmişlikle...
İnsanın insanı katletmişliğinde..
İhanet çemberlerinin mütemadiyen dönmüşlüğün de...
Ölenin de , öldürenin de insan ( ! ) olmuşluğun da..
Ezinci, hayıflanmayı, önlenemez utancı yaşamışlık la..
Yürekler ve günler kahrettiler..
İnsanca yaşamak varken..
Kuş kanadının kırılmasından..
Doğanın katliamından..
İnsanın insana kulluğundan..
Dökülen kanda, yaşamların ve umutların boğulmasından,
Bebelerin özgürce ve insanca yaşamak yerine
Daha üç günlük bile olmadan..
Gün görmeden, sevgiyi bilmeden..
Hayatı tanımadan..
Ölümü tadıp tanımışlıkla..
Kundakta azabı ve gazabı yaşamasından,
Viran olan yuvalarda, baykuş ötmesinden
İnsanın hızla içsel yalnızlığa savrulup..
Kendine yıkılarak..
Kahrın Gayya Kuyusunda boğul'muşluğundan ..!
Kin , intikam ve nefretin alev alev dünyayı sarmış'lığın da..
Savaşın alevinde yanan bebeklerin,
Yürekler dağlayan feryadından ...!
Çocuk katliamlarında, gonca ömürlerin talanından...
Masum ve mazlumların..
Umutlarının , düşlerinin çalınıp...
Yarınlarının kararmasından, kahrolarak '
Gün, günlüğüne..
Yürek, yürekliğine kahrederek..!
Ömrü , azapta..
Şeytan artık' lığında...
Belada, tasada ve göz yaşında tüketecek olmanın ezinci ile..!
Korku krallıklarında, karanlık dehlizlerde.
Kan kusturan zulüm,işkence ve katliamda...
İnsan geçinen hilkat garibelerine..
Günlük ve yüreklik yapmanın isyanıyla..
Efkara keserek, karalara bürünerek..
En kahreden ve kötüsüyse..
Bu kirli pazarın..
Bu kanlı çarkın..
Bu namussuzluk kervanının..
Bu onulmaz onursuzluk düzeninin..
Karaltı günlerinin yeknesaklığın da..
Ömür tüketeceklerini bilerek..
Biri sinelerindeki kafesinde..
Biri takvim yapraklarıyla...
Güneş doğuşundan, ay selamına uzanan zaman diliminde..
Asırlardır dönüp durmanın azabıyla..
Uyandılar utançla..
Bir karanlıktan,yüz karalıklarına...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

ALDI BAŞINI, ÇEKİP GİTTİ ....

Ha söndüm, ha söneceğim hallerinde, gönülsüz, zoraki, üstelik, titreyerek yanan sokak lambasından saçılan ıslak, yorgun ışıklar ...
Aldırmadan kaldırımı bile aydınlatamadığına, sanki yarışıyordu ....
Yorgun kentin, kirli caddelerini, kaldırımlarını yıkamaya mecali olmadığı, yağışından belli olan ....
Bencileyin edilgence, üstelik hoşnutsuz ca, zoraki yağan yağmurla ....
İki gönülsüz ün arasındaki bu kısır çekişmeden bezip, canı sıkılan, ışıltılı ıslak karanlık ...
Yağmurla ve sokak lambasıyla kavgaya tutuşarak,
ağzını bozmuşluğunda ....
Saçılan küfürler sağanağında, üstelik efkarının ağır
basmış lığın da ...
Aldı başını, çekip gitti, gecenin, ışıltılı ıslak karanlığı ...
Gecenin ışıltılı, ıslak karanlığı ......!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Almanya

29 / 04 / 2020

Saat ; 09_45 
 

29 Nisan 2022 Cuma


 KİŞİ, LAYIKINCE YAŞAR…!


Bugün dünden aldığım mirasla..

Daha bir ikircekli, tasa, kaygı, evham, korku gibi ..

Marazalı saplantıların, kaynağı ve kurbanıyım yine..

Beni boğan huzursuzluk duygularında..

Bir bataklık gülüne dönmüşlük de, ömür eskitiyor'um..

Bilinmez onca el, göz, siluet, beden…

Bana ..

Derin mi derin farkındasızlık da…

Korku ve karamsarlık tortularında debelendiğim..

O tarifsiz, gizemli ve panzehiri olmayan nesneyi enjekte ediyorlar..!

Kara gözlüklerim yada siyah bir peçem olmasa da gözlerimde..

Baktığım her yer siyah, gördüğüm her şey karanlık ..

Ne zaman kapıldım bilmiyorum bu illete ?

Kim bilir, beklide genetiksel ve toplumsal bulaşıcı bir virüstür bu ?

Amansızca ve apansız iliklerimize, hatta ..

En derin hücrelerimize kadar işgal edip, yutmakta bizi..

Emareleri,

Öncelikle , gülmeyi unutuyorsun bu virüse maruz kalınca..

Açıklanamaz bir sıkıntı, usanç ve ızdırap duyuyorsun..

Sonra neme lazımcılık ve yeknesaklık egemen oluyor..

Aman canım sendecilikler, vazgeçilmez karakterin haline geliyor..

Kelebekler ölüyor..

Çiçekler soluyor..

Su çürüyor..

Tuz kokuyor..

Ve, insan , toplum kendi kokuşmuşluğun da ..

Ağır ve sinsi bir ölümün pençesinde kıvrana, kıvrana ..

Sancılı ve derinden derine bıçaklanıp, delik deşik edilmişcesine ..

Can vermelerin tutsağı oluyor..

Ama, değil bir şeyler yapıp,tepki vermek..

Parmağını bile kıpırdatmamakta ısrar etmenin ötesinde..

Bu sinsi ve bir o kadar da vahşi…

Hatta, ceberrutca can almalara, gıkın çıkmaksızın teslim oluyorsun..

Koyun sürülüğü, kara cehalet, ilime-bilime sırt dönmüşlük..

Seni pençesinde gebertme de iken..

Kurbağanın, soğuk sudaki kaynayarak ölüşü misali..

Kanıksamışlığın uyuşturuculuğuyla..

Ölüme gidiyorsun aheste, aheste ..

Üstelik, hiç mi hiç itirazsız..!

Bu, bir gövdede başlayıp..

Önce odayı,

Sonra, mekanın tamamını..

Ardından, sokağı, mahalleyi kaplıyor..

Aşama , aşama nefessizlik de ve işgalde…,

Temiz havayı, oksijeni, hayatı istememe..

Güzelliği yad sayma,doğruyu inkar..

Hayata ve insana dair en müspet olan ne varsa, ona düşmanlık..

Önce kendine küsme,

Sonra; hayata, çevreye, evrene ve insana sırt dönüp..

Tüm olan biteni ve yaşayan ne varsa..,

Evrensel insanlığın gereği adına ne olmalıysa , onları..

Topyekun ve bir hamlede ret etmelere koyuluyorsun..

İlbizli korku karanlığına düşmüş olmakla kalmıyor..

Bir örümcek ağında..

Kanı-iliği emilen sineğe,kelebeğe dönüyorsun..!

Cümle asalaklar başına üşüşüp, iştahla emmekte iken kanını..

Sen hala, derin bağnazlık,vurdumduymazlık ve boş vermişlikle..

‘’-Aman canım sende ’’ lerin kıskacında debelenerek..

Hatta ,

‘’-Güleriz, ağlanacak halimize. ‘’, Tekerlemelerinin yeknesaklığın da..

Gaflet, dalalet, ihanet ve aymazlık ta..

Kişisel ve toplumsal çürüme agu ’ sunu içiyorsun .

Penceredeki ışık yiterken..

Çiçekler solup,kelebekler ölürken..

Dudaklarına ilişen o beynamaz tebessümle..

Ölü can'lığın neferliklerinde..

Yaşayan ölüleşmeye boyun eğerek..

Çürümenin kaynağına ve kurbanına dönüyorsun..

Egemen sistemin kara cübbeli, kanlı vampirleri..

Ötekinin, berikinin ve evrenin olduğu gibi.

Sıran gelince, yada istedikleri her anda..

Seninde kanını emip, canını alarak..

Kendi semrilmişliklerinde çoğalarak..

Daha, daha kurban bulmanın hazzını,huzurunu ve zaferini tadıyor..

Sen ölürken onlar yaşıyor..

Serpilip çoğalarak..

Sen kurbanlığa razı oldukça..

Kurbanlara ön-ayaklıklar da..

Yeni ölü canlar çoğaltıp..

İktidar egemenlerinin ekmeğine yağ sürmele re devam ediyor,

ediyorsun..!

Ara sıra ki, cılız ve mızıltı reaksiyonlarında..

Yeni gelinin,anasına deyişiyle..

‘’-Hem ağlar,hem giderim ana. ‘’…,

Söyleminden öte geçmiyor, anlam ifade etmiyor..!

Bataklık güllüğüne ve ölü can'lığa razılığın da..

Yaşama sevicini çalmaya yeltendiğin hayat sahiplerinin katilliğine ..

Dahası,eli kanlı korku krallarının ve uşaklarının suç ortaklığına soyunuyorsun..

Bu açmaz ve kör dövüşün, hengamenin ortasındayım bu günde yine..

Altım taş,üstüm taş..

Yer demir-gök bakır ben marazalı ömür ve insan eskisi için yine..

Değil mi ki , ben razıyım ve müstahakım bu sünepeliğe..

Leşime üşüşen çakallara ne yüzüm var iki çift laf etmeye..!

Arsız ölümün ilmiğini boynuma gönüllü geçirmişliğim ile..

Yoz bir düzenin , boz bulanıklığında..

Neme lazımcılığın batağında debelenerek ölmek bile..

Ödül ve çok ayrıcalık inanın ki ben gibilere..!

Ben gibilere..!

Buna müstahak'lığın da, son sözüm kendime..

‘’ - Kişi layıkınca yaşar..! ‘’

‘’- Kişi layıkınca yaşar…! ‘’




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ


Altınoluk/Edremit


10/02/2013


Saat;01_41


AH BİR KULAK VEREBİLSEN...

ANLATACAK SANA...!

 

Mahsun, yitik gülüşü düşmüş...

Hüzün hüzün öksüzlüğü sırıtıyor, yüreğimin..!

Bir kulak verebilsen, köşebaşındaki....

Kırık dökük camlarıyla, sıvası dökülmüş, boyasının yerinde yeller esen..

''Terk ettiğin'', o eski eve.

Sinmişliğiyle yürek sızılarımın...

Dillenmişliğinde anıların...

Camlarla,taş duvarlar sana..

Senden sonra,nem kaldığını !

Ah..ahhh bir kulak verebilsen...

Ah bir kulak verebilsen..

Senden vefalı çıkan, o camlarla, taş duvarlara..

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ

Hildesheim / Almanya

24 / 01 / 2011

Saat ; 23_40

 

28 Nisan 2022 Perşembe


 GAMLI BÜLBÜL KESİLİP, DİLLENİR YÜREĞİN, HİCRANA KESMİŞLİĞİN DE ....

HİCRANA KESMİŞLİĞİN DE .......!




Ruh ummanının derinlerinde, koparken fırtınalar ......

Çalkalanır, geçer kendinden hatta, ala bora olur, gönül teknem .......!

Gidenin yoksunluğunda, mutluluk şansının kanatlanıp, uçmuşluğun da, elem sarar yüreğimi ......

Ayrılık, yoksunluk hicranların da, çalar çanlar gama, kasvete .......!

Çökerken karanlıklar, kalkar dertler, isyanlar şaha ...

Para etmemişliğin de, '' - Aldırma . '' Demelerin ......!

Naçar'lığın cenderesinde kıvrım, kıvrım kıvranırsın ....

Ölenle, gidenin badem gözlü kesilip, elden kaçan balığın, her dem, büyük mü  büyük olmuşluğun da .........!

Bir yanı yitene yanar, ötesi karalara keser, çıkamaz çetrefilliklerde işin içinden, gamzede gönlün ...

İnsanın, karpuz olmamış'lığın da, tıklanamamışlığın da ...

Kavun olmamış'lığın da, koklanamamışlığında, bahtına çıkanın vefadan yana nasip almamışlığın da .....

Gönül denen uslanmaz kuşun, ota da, boka da konmuşluğun da ........!

Sevda denen ateşler yakıp-kavururken seni, gamlı bülbül kesilip, dillenir yüreğin, hicrana kesmişliğin de ....

GAMLI BÜLBÜL KESİLİP, DİLLENİR YÜREĞİN, HİCRANA KESMİŞLİĞİN DE ....

HİCRANA KESMİŞLİĞİN DE .......!




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ




Immenstaad / Almanya




27 / 04 / 2022 - Çarşamba 




Saat ; 22_55

  ONDANDIR.. Bir sendin.. Bir de ben .. Hayat mektebinde , sınıfları geçemeyen.. Ondandır, adımızın ,''Baki '' ile ,'...