İÇTENLİKLE KULAK VER, SAĞ DUYUNLA, YÜREĞİNE
.........!
Değil hayatla, dünyayla, el-alemle, kendinle bile
hoş değilse aran, limoniyse havan ......
Sıkça efkar basmalardaysa, gönlünü, hey heyliysen
durmadan ....
Aynaların bile, doğruyu söylemediğini düşünmekten,
kendini alamıyorsan ...
En önemlisi ve önceliklisi, inançların bile ipi
kırıp, deli keçiler misali kaçıp-gitmişse, dönmemecesine .......!
Ne sığınacak liman, ne dalda-dulda yada saçak altı
bulamıyor yada bulduğun bile, seni korumak yerine ...
Ya ele veriyor yada yağmurda sudan çıkmış fareye
döndürüyorsa ......!
Tıpkı, saçak altlarına sığamadığın gibi, dünyaya
da , kendine de sığamıyorsan ...
Hasılı, hep ama hep, bir dargın, bir barışıksan
.......!
Ya züğürtsündür, bencileyin ......!
Ya, olmazına beşik sallıyan uçarıya gönül verip,
kaptırmışsındır yüreğini .....
Gönül denen hınazanın, ota'da, boka'da
konuvermişliğinde .....!
Yok, eğer her ikisi de değilse ....
Bilesin ki, arayansındır, belanı değilse, Mevlaya da, itibar etmemişliğinde
kendini .......!
Ne der ,eskiler ?
'' - Arayan bulur mevlasını da, belasını da ... ''
Bu hesap, kala, kala halinle, durumun .......
İç güveyisinden yada, istenmeyen gelin , ekmek düşmanı ve el kızı
muammelesi görmekten gına getiren biçare
hanımlardan da beterliklerdesin, demektir ?
Yani << - Yan ki, haline yan ...>>
Durumlarına müptelalıklarda, pürmealalsin, pürmelal, demek ki .....!
İşte, tam da böyleliklerde, insanın sorası gelir
kendine ........
'' - Madem sığdırılamayacaktım yere, göğe ve şu
dert fıçısı, sidikli dünyaya ve eremiyecektim arzuma, düşüme o, dahası .....
Olamayacaktım, bir baltaya sap, o zaman ne diye,
hem dünyayı işgal hemde talan edilenim ?
O, zaman ......
Ne diye kanıma girdi dünyaya getirenlerle, bana
çektirenler ? ''
Diye ...
İşte, bu sorular sağanağına yakalanıp,
bunalımlarda savruluyorsan
sel önündeki kumla, kütük, yel önündeki gazelle,
kağıtlar gibi ......
Yahut ta, kendini çöpe atılan sıkılıp, posası
kalmış limon hissediyorsan!
Oracıkta, hemen, hiç uzun etmeden daya sırtını bir
duvara, içiyorsan, yak bir sigara ....
Yoksa aran, tütünle, dumanla, külle ....
Say ki o,
zaman voltalardasın, içindeki mapushane koğuşunda .......!
Hallerinin böylesine berbat mı berbat hatta,
boktanlığında ........
Düşün ki, yarasını yalayarak tımar eden, sokak köpeklerinden
aşağı kalır yanın yok .......!
Etmeye niyetin yoksa, şükür ...
O, halde .......
Hem de, en okkalısından ve yakası-bağrı
açılmamışından salla bir küfür ....
Afakanlar basıp, hayatla, kendine yenilmekse
korkun .......
Bulamamak'sa çıkış yolu .......
Sakızını boka düşürmüş hissederek, kendine kızıp,
göz yaşı-sümük düğünlerinde, dövünüp durmaktansa ......
'' - Tebdili mekanda, vardır hayır ... '' Diyen,
gün görmüş ekabirler misali, çık önce, kendi içinden ve sonra, azad etmişlikle,
kendini ....
Haykır, haykırabildiğince, içindeki yanardağın
patllmasını önleyememişken lavını kus, rahatla ....
Ama sen, sen ol ......
Açma, içini önüne gelen, yoluna çıkan, her insan
geçinene .....
Hele ki, '' - İsim sinmedik yere, pazar kurulmaz
'' Gerçeğini ve sözünü hayatın defalarca doğruladığını göz ardı etmeyerek ....
Hiç mi hiç kalkışma, geçerek kendinen ....
Neyin, nesi, kimin fesi olduğunu bilmediğin birine
......!
Taş bas yüreğine, kilit vur diline, mühürle
dudaklarını, ileride başını ağrıtacağına, susmayı bilip-becererek .......
Gelsede sözcükler diline, yut gitsin, gönder
geriye, taşan yüreğinin duygularını saçıp-savurma rast gele, hele, hele de
müsriflikle ......!
Gün gelir o, okla yada hançerle vurur seni,
sinenden ......
Beceremese de,ya kakar başına yada sırrını verir
ele,dile, rezil-rüsva eder seni, durduk yerde ......!
Bilesin ki, dünyaya gelmeyi seçmeye seçemesende
.........
Yoldaşınla, sırdaşını seçenliğinde ayır, Hancarla,
Pancarı .............
Cücükle, soğanı, insanla, insan müsvettesini ,
hele, hele de ...
Karakter ve insanlık fukarası iblisle, masumu
...........!
Yapma, bundan beter kötülüğü kendine ...
Derdini, ummana dök, Asumana inle ama .......
Ama ....
Ne yaparsan, yap bil, becer ve başar ...
Sırdaşın'la, yoldaşını seçmeyi ......
Yaşadığın buhran ve bunalımla, yüz, yüze kaldığın
naçarlıktan ders çıkar kendine ....
Bu hallerinde, muhtaçken dost nefesine, yoksa
etrafında ele gelir, yüreğine dokunan dostla, kulağını ve ruhunu ısıtan dost
sesi .....
Bunca ömrü ve zamanı heba edip, ıskalamış'sın
demektir hayatı, dostlukla, yoldaşlık ve canlıkla, can canalık adına .....
Çünkü, dımdızlak kala kalmışlığınla ortalıkta bir
başına .....
Bil ki .....
Emin ve ehil, güvenilir sırdaşla, yoldaş var edip,
dost çoğaltamamışındır dünyanla,
çevrende ...
O zaman, dön bak geriye ve kendine ...
'' - Ben nerede yanlış yaptım ? '' Diye ...
Bunalımdan, kaostan, karla olmasa da, iflasla ve
müflis olarak çıkmamak adına .....!
Bak dön bir kez attığın ömür çentiğine , kavra
hayatı nasıl ıskaladığını ....!
<< - Her nusibet, şer ve bunalımda bir hayır
vardır,elbet ... >> De, geç, kendine .....
Yaşadıklarınla,hayattan ve olaylardan ders
çıkarmak .....
Hatta, hüzünden bile sevinçle, mutluluk ve umut
derme adına ...
Bundan böyle, daha sık ve çokça ....
Dahası, içtenlikle kulak ver, sağ duyunla,
yüreğine ...
İÇTENLİKLE KULAK VER, SAĞ DUYUNLA, YÜREĞİNE
.........!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
17 / 04 / 2022 - Pazar
Saat ; 21_35
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder