7 Mart 2021 Pazar

 


HEPİNİZ, BENSİNİZ ....

BEN, HEPİNİZ DEYİM ....!
Kiminizin korkularınızın, kiminizin ön yargılarınızın ..
Kiminizin, peşin hükümlerinizin ..
Kimilerinizin de, töre, adet, gelenek denen …
Çürümüş, çağ dışı ve safsata dolu, devinim ve dayatmalardan beslenmişliğinde ..
Dahası, görünürlüğünde de, görünmeyenliğinde de ama en ağır hallerde hissedileniyle ….
İnsanları lime, lime etmenizde, tetiklemelerle linç ettiğiniz, mahalle baskılarıyla ..
Maruz kaldığım saldırı ve talanlarınızla baş edememişliğim de ..
Her birinizin benden, beni ve hayata, insana, güzelliğe dair değerleri horluklarda, hunharca alıp, talan etmişliğiniz de ..
Bedenen, duygusallıkta ve ruhen darmadağın olmuşluğum da ..
Ama her ne hikmetse, hemen her seferinde hep masumiyetinizi ve insanlık adına yaptığınızı dillendirdiğiniz , ceberutluklarda yerle-yeksan oldun ..
Un-ufaklıklarda zerre, zerre oldum ..
Siz çoktunuz, siz egolarınıza ve nefretlerinize, ön yargılarınıza yenilenler güruhuydunuz …
Hele ki de içinizdeki vampirlerle, dilsiz şeytanlıkta iyiliği yok etmelere yeminli ve inadına kararlıydınız ..
Bu hallerinizle, dur-durak bilmeden, yalvarılarıma, iniltilerime, şefkat, merhamet, hoş görü dilenmelerime aldırmamanın da ötesinde ...
Kulaklarınızı tıkayıp, gözlerinizi kapatarak ..
Dilsiz şeytanlığınızın pervasızlığında ve sınır tanımazlığın da, beni linç ettiniz, linç ..
Oysa içinizdeki en masum kadar, masum mu masumdum, bende ..
Ama bunu söylememin, hatta bilmenizin para etmemişliğin de ..
Öfkeniz de yutularak, kininize yenildiniz ..
Beni, yok ettiniz ..
Paçavradan beter olmuşluklar da darmadağınım ..
Hatta yokum, yok …!
Şimdi o kirli ellerinizin, kanıma belenip ……….
Zaten yeteri kadar bile olmayan vicdanlarınızın, tamamen iflas etmişliğin de ..
Beni iğdiş edip, kesip, biçip, döverek, öldürerek yok etmişliğiniz de ..
Ben yokum, yok olmaya belki görünürde, hayatın içinde ve aranızda ..
Ama işin aslı öyle mi ya ?
Beni, ne kadar parçaladınızsa o, kadar çokluğumla ..
Linç etmişliğiniz de elinize, yüzünüze, gözlerinize bulaşmışlığımla …..
Bilesiniz ki, sizden de çok, sizdeyim ..
İçinizdeyim, içinizde ……..
Korku, korku, kabus, kabus, karabasan, karabasan …
Suçluluk duygusu, suçluluk duygusu çoğalmışlığımla ….!
Daha ne diyeyim ?
Kelama ve lafı uzatmaya gerek var mı daha, şunun, şurasında ?
Algılayamasanız, kavrayamasanız ..
Hatta, yadsıma ve yok saymalara yeltenseniz …
Aksini iddia ederek, sözüm ona, kendinizi aklamaya kalksanız da ..
Yüz karalıklarınızda, maskeli balolarda, kendinizi gizleme çabalarınızın iflasında ..
Hasılı …
Yağlı karalıklar ve yaftalarınızla sizdeyim, sizde ..
Hem de, öyle-böyle değil, her geçen zamanla, daha çoğalmacasına ...!
Bakın bana, gözlerinizin önünden kaldırmış lığınız da bile….
Hala mı hala ..
Ömür, ömür, beden, beden utanç, utanç sizdeyim, sizde, çoğalarak ,üstelikte ..!
Şimdi ...
Kulak verin son sözüme ...
İnkarlara yeltenmenizin, nafileliğinde ..
HEPİNİZ, BENSİNİZ .....!
BEN, HEPİNİZ'DEYİM .....!
BEN, HEPİNİZ'DEYİM .....!
Sandığınızın aksine, yok edeceğinize, çoğaltmışlığınızla ...
Sizdeyim, sizde .........
Hepiniz'deyim, hepinizde ....!
HEPİNİZ, BENSİNİZ .....!
BEN, HEPİNİZ'DEYİM .....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Immenstaad / Almanya
24 / 09 / 2017
Saat : 00_34

5 Mart 2021 Cuma

 


AÇMAZLAR MANZUMESİ

Gerek kalabalıklardaki yalnızlıklarda,
Gerekse de içsel yalnızlıklarımızda savruldukça
Sığınacak liman
Sığınacak liman aradıkça,
İyiden iyiye yiten güven duygumuzun dürtüsüyle ,
Yine dönüp dolaşıp kendi içimize sığınmalara,
Güveni burada aramalara, bulmalara, itiliyoruz.
İşte, bu iflah olmaz kısır döngü;
Hem çağın, hem insanın, hem de insanlığın; önlenemez illetidir.
Bu bumerangda; kendimize saygıyı, öz güveni ve gerçeklerle yüzleşememeyi 
Yani;
Yine ve yeniden, içsel korkularımızın karanlık ve çıkmaz sokaklarına düşüyoruz.
Bu da bizi, bırakın hayata ve çevremize,
Kendimize bile ırakla'şıp, yabancı'laşmalara sürüklüyor;
Bu, dalgalarla kumsalın medcezir ilişkisini ortaya çıkartıyor.
Eksilen kumda, çoğalıyor görülen suda kaybedenliği nin farkında olmuyor.
Gerek bireysel, gerekse de toplumsal yalnızlaşma, yozlaşma, soysuzlaşma
Ve yabancılaşma kör döngüsünde, un-ufak oluyoruz.
Gerek ruhsal, sosyal ve psikolojik depresyonlar ve farklı rahatsızlıklarla tetiklenen;
Ya kendimizi ispat
Ya da kendimizi ilhak sonucuna,
Yani ya deliliğe,
Ya da intihara sürüklüyor..
Sorun ve yüzleşmemiz gereken, ya da doğru yanıt
Ve gerçekçi çözüm bulmamız gereken soru şu:

” – HANGİSİ, HANGİSİNDEN DAHA İYİ YA DA DAHA VAHİM VE TEHLİKELİDİR ? ”

NE DERSİNİZ ?

VİCDANLARIMIZ MI ?

İÇSEL AYNALARIMIZ MI, KİRLENİP YOK OLMALAR DA ?

YOKSA …

HER İKİSİ DE BİRDEN Mİ ?

HER İKİSİ DE BİRDEN Mİ ?

Bu mudur günümüz insanının ve insanlığının açmazlar manzumesi ?
Açmazlar manzumesi …!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Immenstaad / Almanya
28/11/2017

 


DÜN .......

HUZURA, SEVİNCE, MUTLULUĞA, GÜLMELERE MUHTAÇKEN, BU'DA YOKTU'YA ......!   

 

 

Her ne yapıp-ettim, hangi usulü ve yolu denemiş sem de .......

Aidiyet çabamı görmezden gelen ve beni içlerine sindiremeyen .....

Hayatla, dünyayı, ömrüme, dünyama ve içime sığdırmışlığımda bile, olumluluklarda yanımda olup, bir an bile olsun, yüzüme gülmemişliklerinde .....

Her nasıl, başarıyorlarsa, yenilenin, kaybedenin ve dibine kadar mutsuzluğa itilenin, hep  ben olmuşluğum da .....!

'' - Yetti be........

.....Nereden inceldi ise, oradan kopsun .....! '' Diyerek ......

Üçünü- beşini, önünü-arkasını, düşünmeksizin ......

Kendimi, kaldırıp koyuvererek, derin ummanıyla, amansız kasırgasına ...

Attım kendimi ,içine, kayışı koparıp, balataları yakarak .......

En yakınım akraba-hısımla dost dediğim çevremdekilerin, nihayetinde, toplumun, hallerime bakıp, ürkek ve titrek sesle ........

'' - Kayışı koparmış, kafayı kırmış, korkulur böylesinden .....! '' Sözleri arasında, adeta sırra kadem basarak, bir anda beni, benimle baş başa bırakarak, tüymüşlüğünde ''

Nicedir bulamadığım, yoksun olduğum, '' Huzur . '',Denen, bana yabancı halle, tanıştım  ...!

Eski benin, insanların, insanlığın, dünyanın derdini, dert edinen benin, kendini nasıl yiyip tükettiğini fark edip, anladım, o an ...

O gün, bu gündür ...

Kırıklıklar da dolaşmışlığım da, akıllı geçinmeye çalıştığım günlerden ve hayattan, çok daha güzelliklerle, hatta mutlulukla tanışıp, selamlaşmaya da, başladım .....!

Anladım ki ....

Gerektiğinde, akıllı ve dert babası, Marko Paşalıktan arınmalı, kendini ve yüreğini dinleyebilmeli, insan ...

Bunalımlı ve cinnet geçiren hallerimde iken, şimdilerde geri geldi ağzımın o, bildik  tadı ....!

Gülmeyi unutmaktan, Marsık yüzlü, hem kararıp, hem de, yıpranmanın alameti derin çizgilerin yerini ......

İçtenlikli, doğaçlama hallerle, içimden geldiğince gülmeye çalışan garibanın keyfi geri gelince .......

Zar-zor olsa da, bu yeni bana da alışıyor ve gittikçe de, yakışıyor, yüzümün, bu yeni hali ....!

Ah, birde şu, ara-sıra yoklayan o, eski Limoniliğim ile, içimdeki safra ve dilimdeki iç yakan kekremsilik, hatta, acımsılık, düşse yakamdan ......

Ben, değil dört köşe, altı köşe kasketler gibi, çok köşeli olacağım, bedenimle, ruhum, kesin  kurtulacak o, içimdeki güzelim çocuk sevinçleri, yerleşecekler, iyiden, iyiye .....

Şimdinin kiracılığın da, dünden daha iyi halleriyle erinç ve sevinç hissederek, şöyle diyorum kendi, kendime ...

Tıpkı, hem de öncelikle, hemcinslerim kadınların çoğunca  ''  Evde kalan, kız kurusu ! '' etiketi yapıştırılan biçareye, gerdek gecesinin sabahında Çeşme başı fiskosların da kocasıyla ilgili eksik-artık konuşan laf ebelerine ve dedikodu edenlere, cesaret ve yüreklice, ağız dolusu haliyle, dediğince ki ruh halleriyle .....

'' Dün, anamın evinde, buda yoktu ya, varsın gözü kör, ayağı topal oluversin, o kadar kusur, KADI KIZINDA DA, bulunur ...!

Hah işte, bende bana diyorum, önce için, için sonra da, meraklı taze turşulara, ders verip, had bildirmecesine hal ve duygularla bezenmişlik ile, huzuru ve sevinci keşfedip, onlarla yeni, yeni tanışmışlığım da ...

Tıpkı, o yeni gelin hanım misali ...

'' - Durun, durduğunuz yerde, kesin vır vırı, bilin haddinizi .....!

Dünkü, eski benle, kıyaslanamayacak kadar çok daha iyiliğim


de, buda yoktu' ya, diyorum ben de .....

Önce, dünün gam kuşu olup çıkan bana, sonra da o, malum, kerameti kendinden menkul,

lafazanlar güruhuna ......!

'' Dün, anamın evinde  huzura muhtaçken, azaplar da kıvranırken ....

Mutsuzken, mutluluğa özlem çoğaltırken, bu halimle, durumum, bu anım da  yoktu'ya .....!

DÜN .......

HUZURA, SEVİNCE, MUTLULUĞA, GÜLMELERE MUHTAÇKEN, BU'DA YOKTU'YA ......!

BU'DA YOKTU'YA ......!

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

05 / 03 / 2021 - CUMA

 

 

 

Saat ; 15_30

4 Mart 2021 Perşembe


TAVANDAN SARKAN FERSİZ  VE ÖLGÜN IŞIKLAR SAÇAN SIRADAN LAMBAYLA, TAHTA SANDALYENİN  TANIKLIĞINDA ....



Nelere, nelere, bir sapık ruhlu seri katil kanının zulümlerine ve insan hayatlarını acımasızca katletmesine tanıktı ...

Bu tavandan sarkan ölgün ışıklı alelade lambayla, o günlerin tanığı kan izleriyle bezeli tahta sandalye ....

Kölelerine İşkence Etmekten Keyif Alan Seri Katil: Madame Delphine LaLaurie bu lambayla,sandalyenin sessiz tanıklığında çağlara ve insanlığa utanç ve yüz karalığıyla geçen, bu hasta ruhlu sapık katilin, ayıbıyla,caniliğini kazıdı bağrına, kazıdı bağrına ....


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ 

Immenstaad/ Almanya

04/03/2021 -Perşembe

Saat 12_24

3 Mart 2021 Çarşamba

 


SUSKUNLUĞUMDA SAKLI, ÇARESİZLİĞİM .....!

 

Siz, insanlara has deyişle .....

'' - Tilkinin, dönüp-dolaşıp, geleceği yerin Kürkçü Dükkanı olacağı ... '' Misali .....

Bir muayenehane, sıklıkla uğramışlığın da ......

Anladığım o ki, bencileyin seninde suskunluğunda saklı, gerçeklerle, çaresizliğin ......

İşin oldukça, yolun düştükçe, geliyorsun .......

Tıpkı, benim gibi sende  derin, derin ve sessizliğin diliyle, bana bakarak .....

Gözlerimizin ve  ruhlarımızın, sessizliğin dili ve sesiyle, konuşup, anlaşmış'lığın da .....

Duvardaki hüzün saçan görselliğim de, bana şiirler okuyorsun ......!

Sen, belki de, duymadığımı sanıp, düşünerek ......

Kanımca, yanılgılar içinde ama bu halimle, haline aldırmadan doğaçlama lığın da dillendiriyor sun, duygularını, dize, dize ....

Benden başka, kimseciklerin duyup-anlamamış'lığında .......!

Sana da, bana baktıkları gibi boş gözlerle .......

<< - LAF OLA BERİ GELE HALLERİNDE . >> Bakmalarına aldırmaman da, ayrıca çok hoşuma gidiyor ve içime işlemeni, hızlandırıyor .....

Hallerimizin böyleliğin de .....

Sen neyi, nasıl sanırsan  veya düşünürsen düşün, önemli değil .......

Gel gör ki ve dahası, bil ki, tüm söylediklerini, duyuyorum, bezime, boyalarıma, çerçeveme  ....

En çokta, içime ve sana hüzünle baktığım gözlerime işlemecesine dek, hem de .......

Hem de, resimliğimde benliğime, gergef gibi nakış, nakış bezenmecesine ........!

Üstelik, paydaşlığı'mızın da, sessizliğimde ve sessizliğimizde gizlenen ......

Hemen, herkesin .....

'' - FRANSIZ KALMIŞLIĞINDA VE BUNUN KEYFİNİ ÇIKARTMIŞLIĞIMIZ DA ...! ''

Tılsımlı hallerimiz de saklı, senin de, benden aşağı kalır halin ve yanın yok, yani ........

Duyduklarımdan, anladığım kadarıyla ....!

Sende haklısın, yanıtsızlığımda duymadığını, bana işlemediğini düşünmekte ......

Ben, duvara ve odaya yayılan hüzünlü yalnızlığım ve sessizliğimde, dediklerini duymakla kalmayıp, anlıyorum da üstelik ......

İşe bak ki, kapı-duvar hallerimde, beni izlerken bilsen neler, neler dillendiriyorum, şu resimliğimde...

Bilesin ki ....

Suskunluğumda saklı, çaresizliğim .....!

SUSKUNLUĞUMDA SAKLI, ÇARESİZLİĞİM .....!

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

03 / 03 / 2021 - ÇARŞAMBA

 

 

 

Saat ; 11_44

 


GÜZELLİĞİN, DESTANININ YAZILMASIDIR .........!

 

 

İnsan hayatının, unutulmazların da yerini almacasına, özel mi özel hallerin birin de .....

Tam da ........

Beklentinin gerçekleşmesinin ve umudun tükenmeye yüz tuttuğu anda, KAVUŞMAK ........,

Güzelliğin destanının, yazılmasıdır .........

GÜZELLİĞİN, DESTANININ YAZILMASIDIR .........!

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

03 / 03 / 2021 - ÇARŞAMBA

 

 

 

Saat ; 14_00

 


SARILIP, SARMALANMIYOR BE GÜZELİM .....!

 

 

 

En derin yaralarla, acılar sarılır, sarmalanır diye büyüdük, büyütüldük ...

Belki o, eski masalımsı güzellikler, eski günler ve ömürler de mümkündü ve hatta böyle de  olmuş ve yaşanmıştır da ....

Zamanın, o döneminde, insanlıkta, insanlarda, hayatlar, yaşamlar ve ömürler de ....

Böylesi terbiyede, gördükleri gibi, yaşadıklarından, öyle düşünüp, demişler ve dedikleri gibi de yaşamıştır .....

Şunun, şurasında .....

Yüz, bilemedin, iki yüz yıldır yani toplumsal hayat ve tarih açısından, çok sayılmayacak kadar. zaman diliminde, o efsanevi güzelliklerle ve dostlukla, sevgiyle bunu olur kılmışlardır da ...

Gel gör ki, şimdi, devir ne o devir, hayat ne o, eski hayat ........

Hele, hele de, insanlar, adeta masaldan fırlamışlar yada destanlardan, hayata taşacak kadar özel, güzel ve dahası, sevginin değerini, vefanın önemini bilen .......

Sadık, kadirşinas ve vefakardılar, sadakat şu an ki zibilliklere düşmemiş, böylesine ayaklar altında sürünmüyor ve insanlar ........

Pespayelikte, birbiriyle yarışmayan cevherleri nadide, karakterleri müstesnaydı .....!

Şimdi, insanlığın hiçiyle, piçi, dünyanın çivisi, hayat ve ömürlerle, insanlar böylesine zıvanadan çıkarak, dünyanın çivisini ve cılkını çıkartmamışlardı, demek ki henüz .....!

Bir istisna dışında, hemen her şeyin heleki de  paylaşarak sevginin çoğalıp, acının azaldığı imrendirici ve özlemle yad edilecek niteliklerle, kendilerini yeniliyordu ...

Şimdilerde, utancın diz boyunu , nefretin, sevgisizlikle beslenen ihanetin, bu denli semrilmemişliğinde, sarıp-sarmalıyorlardı ......

Hem yaralarını, hem beden ve ömürlerini, hem de, yaşamlarıyla, yüreklerini ......

O, Kaf dağının ardında batan, son güneşle, yerle yeksan olup, yutuldu, izi kalmamacasına o güzel ömürlü insanlar göç ettiler .........

Ellerini, dillerini, dahası yürekleriyle, vicdanlarını, onlara ses olan dillerini, bu günkü kadar  kötülüğe ve zibidiliğe, batırmamışlar, çöplüklere düşürmemişler, asaletlerini toptan yitirmemişlerdi, demek ki, anlaşılan ......

Şimdilerde, yaralı parmağa işemeyen, bencillik ve kibirle, nefretin zehirli sarmaşığında, tutsak halde o  öldürücü havayı solumak zorunda kalarak, zehirlenmemişlerdi .......

Gün, bu gün oldu, bırak atmosferdeki kara delikleri .....

İnsan geçinen, çoğu hilkat garibesi, soysuzluk bayraktarı, kendileri kara deliklerden de beter, tehdit ve tehlike saçarak .......

Fark etmeden yada farkındalıkla ve kasıtla, hatta bilinçle ve sırf kendi hükümranlıkları sürsün diye, insanlığı karartmamıştı ......

Sana, özlemden, pişmanlıktan ve keşkelerden çok, güzellik, sevgi ve mutluluk, huzur ve en kötüsü kirletilip talan edilmemişliklerde el değmemiş, örselenmemiş umut bırakamadık ...

Bunun utancı yeter de, artar, kendini bilene .......!

Ondandır demem, bu utançtan payını alan biri ve kimbilir utanca ve yüz karalıklarına katkısı da olan biri olarak, sana ....

Azabı, çileyi, kötümserlikle,karamsarlıkları, en önemlisi de ....

RİYAYI, çiçek diye tanıttığımız günümüzde ........

O günkü insanın ve insanlığın MİTOLOJİK EFSANEVİ ALTIN ÇAĞIN ....

HORLUKLA, HOYRATLIKLA, HÖDÜKLÜK LE ve aç gözlülükle tüketenlerden olarak, demeliyim ki, içtenlikli dürüstlükle .......

Günümüzün, CİNNET ÇAĞI olup-çıkmışlığında ve ne menem herzeyse, İNSANLIĞIN İFLAS ETMİŞLİĞİN DE .....!

Yürekler, ömürler, yaralar ve bedenlerle, hayatlar  .....

Artık o efsanevi antik çağ güzelliğinin, sadece anısını dillendirir hallere, düşmüşlüğünde ....

BİRİLERİNİN DEĞİRMENİNE, SU TAŞIMA HÖDÜKLÜĞÜNE UZANAN BU KARA, KARANLIK , KORKU KRALLIKLARI DÜZENİYLE, BİNA EDİLEN .....

BUNALIM VE CİNNET ÇAĞI, TOPLU SOY KIRIMLARA, TALANLARA, KATLİAMLARA ÇANAK TUTMUŞLUĞUNDA ......

KIRILASI, KANLI VE KİRLİ EMELLERİ ELLERİYLE, DÜNÜ ARAR HALDE İNSANLAR VE BUNALIMLAR VAR EDİP ...

BUNUNLADA SINIRLI KALMAYARAK, YETİNMEYEREK ......

TOPLUMA YIKARAK, KÜLFETİ GARİP-GURABAYA, ACIYI REVA GÖRÜP, NİMETİ AĞA BABALARIYLA, KENDİLERİNE İÇ EDEREK, HIRSIZLIĞI MEŞRULAŞTIRMIŞ'LIĞIN DA .....!

ÇALAN, ÇALANA VE EZİLEN, EZİLENE OLMACASINA .....

SAFLARIN, DERİN UÇURUMLARLA AYRILMIŞLIĞIN DA .....

Düşlerimizi süsleyip, yüreklerimizi ısıtarak, çiçekler açtırmacasına mucizevi halleri, yaşamı piç ve hiç etmişliğin de ...

Ne hazin ve ne acı ki ...

Dahası, içler acısı hallerde.....

İnsan ve insanlığın sevgiyi çoğaltamadığı gibi, sermayeye araç olarak, istismarda SINIR TANIMAYARAK, kullanarak kirletmişliğinde .......

Yüreklerde dokunmacasına, sevgide sarılıp,sarmalanmıyor .......

Yoksa oda, kayıp kıta ANTARTİKAYLA, BUZULLARIN ALTINA MI GÖMÜLDÜ, ACABA ?Dedirtmecesine ......

Artık, dünkü insanın, insanlığın, bu gün, sadece masalımsı, efsanemsi isimleri, tılsımlı öyküleri kalmışlığında .......

NESİLLER GİTTİKÇE; DAHA MUTSUZ ......!

Yürekler öksüz, yetim ve mahzun olmacasına ....

Unutulmuşluğun da, sarıp-sarmalamaların ...

Anlaşılan o,meşhur ve bir o kadar da muammalı, meçhul Fİ TARİHİNDE öleli, son insanlık timsali, sevgi sembolü, Ece ile Yiğit .......

Utanç ve utançtan da çok, acı vermecesine .....

Sarılıp, sarmalanmıyor, be güzelim .......

SARILIP, SARMALANMIYOR ....

BE GÜZELİM .....

SARILIP, SARMALANMIYOR .......

SARILIP, SARMALANMIYOR, BE GÜZELİM .....!

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ - İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

03 / 03 / 2021 - ÇARŞAMBA

 

 

 

 

Saat ; 03_00

  ONDANDIR.. Bir sendin.. Bir de ben .. Hayat mektebinde , sınıfları geçemeyen.. Ondandır, adımızın ,''Baki '' ile ,'...