HANGİMİZ ….
Bir çamur deryasından geçildiğinde ..
Nasıl kaçınılmazsa kirlenmek …
Bir dumana tutulunca, nasıl kokarsa issi, issi eller ..
Sonbaharı yaşayınca, çoklukla nasıl yaprak dökerse ağaçlar …
Bela, şer ve kötülük kol gezerek..
Esir alıp, talan etmişse sokağı, mahalleyi, kenti …
Toplumsal çürümenin, ayyuka çıkmışlığında …!
Soluk alamıyorsa cadde, kent ve ülke ..
Korku kaplıyorsa dağı-taşı, vadileri-ovayı, köyü-kentleri ..
İnsanlar, önce umutsuzluğa, beraberinde karamsarlığa ve kötümserliğe , Nihayetinde yılgınlık ve teslimiyete düşerek, dibine kadar içerek ….
Yenilginin ve azabın, katran karası ağusunu …
Acının, en derinini, telefliğini, en pejmürde ve onulmaz halini .!
Böylesi hallerde, esir almışken felaket ve kabuslar ülkeyi ve toplumu Kendine, insanım diyebilen hangi canlı hissetmez, benliğinde acıyı ?
Ana karnında yatıp …..,
Bir insan evladının, sülbünden düşmüşlüğümüz de ….
Eğer kendimize, insanlığa ve hayata inkar yazılmamışsa..
Şerefsizliklerde künyemize .. ..
Deyin bana, insan oğlu insan olmuşluğunuzda …
Kendine saygınızın kırıntıları bile kalmışsa ..
Hanginiz susar ve nemelazımcılıkta sırt döner bunca olan bitene ?
Hayatın, bu karanlık ve kaos dolu mezbereliğine göz yumabilir ?
Bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın nakaratlarının …..
Kokuşmuş ve çürümüşlüğünde, vurdumduymazlıkların çarmıhında …
Soysuzlukta kuruyup ölerek, toprağı kirletmeyi kendine onursuzluk saymayan .. Dilsiz şeytanlardan ve ruhunu iblise satanlardan değilse eğer ..!
Böylesi hallerde…
Hangimiz, hangi sebebe sığınırsak, sığınmalara soyunalım …
Nasıl kurtarabiliriz kendimizi, nasıl…
Onursuz, çürümüş, soysuz bir fosillikten .
Utançtan ve soysuzluktan !
Hangimizin seceresinde, fıtratında ve öz benliğinde …
‘’-- İNSAN OĞLU İNSAN ‘’ yazar, o zaman ? Hangimiz alnımızda kir, vicdanımızda yara ,
Yüzümüzde kara olmadan dolaşırız ulu orta ?
Hangimiz, deyin bana ?
Hangimiz, ha ????
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk / Edremit
28 / 02 / 2015
Saat;08_03
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder