26 Ağustos 2016 Cuma

DÜŞLERİME KAN DÜŞTÜ ANNE!..
Doğmaları ben istememişliğim de..
Bana sorulmamış lığın da.
Hele ki,
Yaşadığım bu kanlı toprakların..
Vatanım olmasını da ben seçmemişliğimle..
Görmeden büyümüşlüğüm de..
Barışın, çocuk olmanın..
Bir uçurtmanın, peşi sıra koşmaların..
Çığlık çığlığa atılan, kahkahaların..
Çocuk güzelliğindeki yürek aklığını, sevincini..
İç ısıtan bir bahar akşamında..
Yıldızlara baka baka..
Barışın, kardeşliğin, sevginin güvenli kollarında..
Hele ki de senin koynunda..
Kokunu, huzurla içime çeke çeke, uyumaların hazzını..
Dahası,
Kimlikleri ayan, beyan..
O, kimliksiz kara güçlerce ve onların eli kanlı maşası..
Siz, hunhar ve gaddar büyüklerimizce..
Dayatılan kan, gözyaşı, zulüm ve ölümlerde..
Çalınalı çocuk ömrümden, güzellikler, sevgi ve erinçler...
Gündüzleri silah sesleri,
Apansız'lığın da, can almaca'sına..
Bomba bomba, kurşun kurşun gelen ölümler..
Ve, ölüm çığlıklarının kulak tırmalayıcılığıyla..
İnsan gözyaşlarının, hiç dinmeden akışları..
Kısacası, anne ...
Talan ve tarumar edileli çocuk ömrüm..
Katliamlarda karartı'lalı günlerim,
geleceğim...
Acılara belen di belen'eli ..
Kendimi bildim bileli, çocuk ömrümde çoğalan..
Gece, gündüz demeden..
Zamanlara ve günlere sığmayan,
ölüm..
Geceleriyse..
Karaltı karaltı, kabus kabus çoğalan korkular...
Düşlük'ten çıkıp..
Karabasan Amazonluğunda..
Gecemi, uykularımı, düşlerimi yutmalara koyulan...
Üstüme üstüme abanan...
Ömrümü yutan bitimsiz hezeyanlar.
Bu gece ve yine bir daha..
Kan ve ölüm kokan düşlerle ..
Karabasanlarla bölündü ..
O huzurlu çocuk uykularına hasret kaldığım gecem, anne...!
Siz büyükler hep demez misiniz ki..
Savaştan fırsat ve zaman bula bildiğinizce..
Kana ve ölüme belenmiş..
Sarı sıtma sıska'lığından musdarip sohbetlerinizde..
''Kan görmek düşü bozar..'' diye..
Gecem ve düşlerim hep kana beleniyor, anne...
Hep kana beleniyor, anne...
Düşlerime kan düştü, kan...
Hadi, şimdi de bana anne..
Düşlerimde.... 
Ruhum, yüreğim, gecelerim ve alnımın, ömrümün yazısı gibi..
Bozuk mu bozuk mu, anne?
Ömrümü, gülüşümü ,düşlerimi, bozan, çalan, talan eden ...
Ölümü kanıksayıp...
Yaşam biçimi kılıp,
Çakallar, sırtlanlar ve leş kargaları olup...
Ölümlerden beslenip, nemalanan..
Kan döküp, can aldıkça semirilen..
Ve, daha çok , daha çok...
Kan ve ölüm isteyen...
Kanmak-doymak..
Dur-durak nedir bilmeyen..
Siz büyükler..
Ölü seviciler değil misiniz, anne..?
Ölü seviciler değil misiniz ,anne..?
Yine ve bir daha, bu gecede...
Düşlerime kan düştü, kan...
Düşlerime kan düştü, anneeeee!!!
Kan, anne..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
22/09/2013
Saat;12_53

DÜŞLERİME KAN DÜŞTÜ ANNE!..

Doğmaları ben istememişliğimde..

Bana sorulmamışlığında.

Hele ki,

Yaşadığım bu kanlı toprakların..

Vatanım olmasını da ben seçmemişliğimle..

Görmeden büyümüşlüğümde..

Barışın, çocuk olmanın..

Bir uçurtmanın, peşi sıra koşmaların..

Çığlık çığlığa atılan, kahkahaların..

Çocuk güzelliğindeki yürek aklığını, sevincini..

İç ısıtan bir bahar akşamında..

Yıldızlara baka baka..

Barışın, kardeşliğin, sevginin güvenli kollarında..

Hele ki de senin koynunda..

Kokunu, huzurla içime çeke çeke, uyumaların hazzını..

Dahası,

Kimlikleri ayan, beyan..

O, kimliksiz kara güçlerce ve onların eli kanlı maşası..

Siz, hunhar ve gaddar büyüklerimizce..

Dayatılan kan, gözyaşı, zulüm ve ölümlerde..

Çalınalı çocuk ömrümden, güzellikler, sevgi ve erinçler...

Gündüzleri silah sesleri,

Apansızlığın da, can almacasına..

Bomba bomba, kurşun kurşun gelen ölümler..

Ve, ölüm çığlıklarının kulak tırmalayıcılığıyla..

İnsan gözyaşlarının, hiç dinmeden akışları..

Kısacası, anne ...

Talan ve tarumar edileli çocuk ömrüm..

Katliamlarda karartılalı günlerim,

geleceğim...

Acılara belendim beleneli ..

Kendimi bildim bileli, çocuk ömrümde çoğalan..

Gece, gündüz demeden..

Zamanlara ve günlere sığmayan,

ölüm..

Geceleriyse..

Karaltı karaltı, kabus kabus çoğalan korkular...

Düşlükten çıkıp..

Karabasan amazonluğunda..

Gecemi, uykularımı, düşlerimi yutmalara koyulan...

Üstüme üstüme abanan...

Ömrümü yutan bitimsiz hezeyanlar.

Bu gece ve yine bir daha..

Kan ve ölüm kokan düşlerle ..

Karabasanlarla bölündü ..

O huzurlu çocuk uykularına hasret kaldığım gecem, anne...!

Siz büyükler hep demez misiniz ki..

Savaştan fırsat ve zaman bulabildiğinizce..

Kana ve ölüme belenmiş..

Sarı sıtma sıska'lığından muzdarib sohbetlerinizde..

''Kan görmek düşü bozar..'' diye..

Gecem ve düşlerim hep kana beleniyor, anne...

Hep kana beleniyor, anne...

Düşlerime kan düştü, kan...

Hadi, şimdi de bana anne..

Düşlerimde.... Ruhum, yüreğim, gecelerim ve alnımın, ömrümün yazısı gibi..

Bozuk mu bozuk mu, anne?

Ömrümü, gülüşümü ,düşlerimi, bozan, çalan, talan eden ...

Ölümü kanıksayıp...

Yaşam biçimi kılıp,

Çakallar, sırtlanlar ve leş kargaları olup...

Ölümlerden beslenip, nemalanan..

Kan döküp, can aldıkça semirilen..

Ve, daha çok , daha çok...

Kan ve ölüm isteyen...

Kanmak-doymak..

Dur-durak nedir bilmeyen..

Siz büyükler..

Ölü seviciler değil misiniz, anne..?

Ölü seviciler değil misiniz ,anne..?

Yine ve bir daha, bu gecede...

Düşlerime kan düştü, kan...

Düşlerime kan düştü, anneeeee!!!

Kan, anne..!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Altınoluk/Edremit

22/09/2013

Saat;12_53

9 Ağustos 2016 Salı


KALA, KALA …!

Hayat denen bu hengame de ,
Engebelerle ve tuzaklarla dolu bu yolda ..
Yollarımız sevda, adına keşişeli beri, seninle ..
Yürüdüğümüzü sanıp, ömür ve zaman heba ettiğimiz ..
Dikenli aşk yollarında ...
Oldum olası, bana hep hüsran …..
Elem ve umutlarımı yutan, toz-toprak ..
Gözün, gözü görmediği fırtınalarda ki savrulmalar da ..
Yanlış adreslerde, hicranlı olta atışlar ..
Gece yarısı, yarı karanlık köşe başında savrulan, isyan çığlıkları ..
Ezinç, ezinç taşıp, geceyi kaplayan naraların sindiği, taş-beton soğukluğu ..!
Kırık-dökük duvarlara kusulan, göz yaşı-sümük düğünü sızlanışların .
Sinkaflı sitemleri, sarhoş ağızlardan yayılıp, kaldırımlara yapışan ..
Anason kokularının, kesif sidik kokularına belenen hoşnutsuzluğu ..
Elleri cebinde, hali perişan ve sümsüğü düşük bir adam eskisinin tükenişi ..
Acemaşiran şarkılara karışan, hıçkırık sesleri ..!
Ve,tövbeler bozup,
‘’- Gelmem ..! ‘’, diye yeminler edip,
Kanadı açılmamış, gün yüzü görmemiş küfürler savurarak arşınladığım ..
Köhne yolları, çilede arşınlamak ..
Ve, aşık usandıran fazla nazlar dan bezgin, mecali tükenmiş...
Bir aşık eskisi, sünepeliklerin gezintisinden arda kalan ..
Yalpalamalar ve düşüp, kalkmalar la dolu ..
Avare sarhoş yürüyüşlerinin, dinmeyen ayak sızıları ..
Bitimsiz hicranları ve kapanmaz yaraları depreşen ..
Biçare bir yüreğin ….
Yorgun-argın atışlarıyla, geceye ağan avuntu kırıklıkları kaldı ..
Önü-sonu belli olmayan bu ucube aşk serüveninden kala, kala ..
Elde avuçta, el- alem maskarası, aşık müsveddesi, bir insan eskisi kaldı …!
Elde avuçta, el alem maskarası, aşık müsveddesi bir insan eskisi kaldı ..!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
10/08/2015
Saat;00_20

8 Ağustos 2016 Pazartesi


ÖLÜM DENEN TARLANIN BAĞRINDA !

Ne fitnelikler, fesatlıklar ..

Ne dolambaçlı hesaplar ..

Ne kafanda dolaşan tilkiler ..

Ne'de, birbirine değmeyen kuyrukları ...

Hepsi biter, ölümün çanı senin için çaldığında ..

O'da nasipse, elbette ...

Derin karanlıklara esirliğinle

Üstünü, topraktan yorgan kaplar ..

Yağmur yağar .....

Kar, sarar sarmalar ..

Nice gün aydınlıklarını, nice gece karanlıklarını ..

Zamanları, mevsimleri, suskunlukları ....

Karın,yağmurun suyunu emer ...

Islanır farkındasızlıklarda ...

Kemiklerden ibaret kala kalmış, bedenin ...

Islanır toprak,canlanıp uyanır ...

Bir başınalığında , dal budak çiçeklere durursun ....!

Çiçek açarsın, çiçek, ölüm denen tarlanın bağrında ....!

Ölüm denen tarlanın bağrında !


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen/ Almanya

08/08/2016

Saat:14_15

  ONDANDIR.. Bir sendin.. Bir de ben .. Hayat mektebinde , sınıfları geçemeyen.. Ondandır, adımızın ,''Baki '' ile ,'...