28 Şubat 2020 Cuma

İKİ KARA ARASI ……, BİR TUTAM MAVİ …..! Bağrında, sitem, öfke, nefret, düşmanlık, savaş …… Umut, özlem, sevgi, istek, tutku, barış, aşk barındırıp …. Besleyip, büyütüp, çoğaltmış'lığında …. İnadına, inadına ….. İNADINA …! İki kara arası, bir tutam mavi …..! İKİ KARA ARASI, BİR TUTAM MAVİ …. BİR TUTAM MAVİ ….. ! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya 28 / 02 / 2020 Saat ; 02_50

27 Şubat 2020 Perşembe


DUDAK,DUDAK ÖPER GİBİ....

Kar üstüne, kan düşünce al, al olur, güller açar .... Emek, emek sevgiye uzanan, yüreklere dokunan eller, Al üstüne, siyah işler .... Yar sinesindeki mavzer yarasını, dudak, dudak öper gibi ... Dudak, dudak öper gibi ....

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immestaad/Friedrichshafen /Almanya

27/02/2020 Saat ; 13_00

26 Şubat 2020 Çarşamba

VATAN DENEN, GARİBİNDE …… Aynacılar çarşısında, aynasızlar volta atıyorsa …. Bil ki ….. Vukuatlar ile failler ve zanlılar da, istibdat haddi aşılmış … Vakayı adliyelik işler, çoğalmış … Meydan, farelerle …. Muhbir, gammaz, ispiyoncu cümlesinden …. Nam-ı değer, DİK KUYRUKLU ÖTLEĞEN KUŞLAR’ a kalmış …. Asayiş halleri, berkemal olmaktan çıkmış …. Tepeye tünemiş doymak-kanmak bilmeyen, semirilmiş filler rant kavgasında birbirine girip, tepişeli … Arada biçare çiçeklerle otlar, ezileli … Bilinse de, göz yummalar da bilinip-bulunmayan failler kirişi kıralı … Atı alanın, Üsküdarı çoktan aşıp, geçmişliğin de … At izi, İt izine karışalı …. Ayan-beyan bilinen ekabir suçlular dururken …. Danışıklı dövüşlerde ki, göstermelik ‘’ –TAVŞANA KAÇ, TAZIYA TUT ‘’ oyunlarında …. Şamar oğlanına dönen Masumlar, kafese, kodese tıkılalı … İmamlar, kirişi kıralı, Keçiler Evliye çelebi sayılıp, görüleli … Cümle Dümbük, fırıldaklar, kendi çıkarları için.. Durumdan, vazife çıkarıp, vaziyete uygunluklar da …. Hem cemaat’e şirin görünüp, hem malı götürerek … ‘’- DÖN BABA DÖNELİM, HACILARA GİDELİM .! ‘’ Oyununa Koyularak … Sürmeyi gözden çalarken …. Cemaat kör inatlar da ayak direyip, ille de odunumun parası, hallerinde koro halde bağırıp-çağırarak … Kıçıyla inatlaşmalar da, donunu kirleterek …. ‘’ – Dediğim, dedik, çaldığım, düdük ‘’ nidalarıyla yeri-göğü inletirken … İşinin ehli ŞERBETLİ MAHİR HARAMİLER, çaldıkları minareye, kılıfı uydurup, malı götürürken ... Rivayete dayanan dedikoduların, ayyuka çıkmışlığın da …. ‘’ – ZENGİNİN MALI, ZÜĞÜRT ÜN, ÇENESİNİ YORAR ! ‘’ Ata sözünün, hayatın içinde ve acı mı acı gerçeğinde yeniden ve bir kez daha doğrulanmışlığında … Meydanın, fiskoslarla, fitne dedikoduculara kalmışlığında …. Köşe başlarıyla, taşak tartan aylak bakkalların KÖHNEZLİKLERİNDE VE KAPI ÖNÜ MUHABBETLERİNDE …. Göz gözü görmeyecek hallerde, sigara dumanına ve öksürük, aksırıklarla pekişen gürültüye yenik düşen KAHVEHANE MASALARININ böylesi nice dedikodu ve mavallara tanık olmuşluğunda … Küfre karışan yeminlerin, havada uçuşmuşluğunda, lafla peynir gemisi yüzdürülürken … İHTİLALLERDE, İKTİDARLAR DEVRİLİP, İKTİDARLAR KURULURKEN ….. ASLI YOK YAYLASINDAKİ TAVLA,TAVLA ATLARLA …. SÜRÜ, SÜRÜ KOYUNLAR ….. BAHİSLERDE PEY OLUP, MASALARA SÜRÜLMÜŞTÜR …. Hızını ve gazını alamayıp, öfkesine yenilenlerin ….. Kendine muhalefet edenlerin başında …. Tavla kutusu yada sandalye paralayıp ….. Boşa dönmekten helak oldukları okey Istaka ları nı ve hasılı kan-revanlar da, kafaları kırmış lığın da … Her yanı bok götürürken, yakası açılmadık, gün yüzü görmemiş küfürler, hakaretlerle …. Ağzına dek, izmarit ve kül dolu … Pres altında canı çıkıp, şekilden şekle bürünen … Gazoz kapağı imalinde de kullanılan, sıfır birlik, saçtan imal .. Metal kül tablalarının ve savrulan küllerle, izmaritlerin … Kahve müdavimi insanların üstlerine ve dört bir yana dağılmışlığında … Halk deyişiyle, her yanı, bok götürürken … Ortalığın böylesine mezbereliğin de …. HALI ALTLARI, süpürülenler le ÇÖPLÜĞE DÖNMÜŞKEN … Tüm olan-bitenlere inat, sanki ortalığı, güllük-gülüstanlık ve süt limanmış hallerinde gören andavallı safdil’lerin … Hala, ısrarla ve inadına iyimserliğe sarıp, kafasını kuma gömerek … ‘’ –KÜMESLERLE, YUMURTAYI, CİVCİVLERİ …. TAVUĞU-HOROZU, ANAHTAR TESLİMİ TİLKİLERE EMANET ETMİŞLİĞİNDE ! ‘’ Olan, kümestekilere olmuş …. Enayilerin, bağnazların saplantısına kurban gitmiş zavallılar… Bu arada krizi ve felaketi fırsata çevirmeyi iyi bilip-beceren uyanıklar güruhunun … ‘’ –KOMŞUNUN TAVUĞU, KOMŞUYA, KAZ GÖRÜNÜRMÜŞ .’’ Hallerinde, telef artığı kalan malları, ölü-diri, haram-helal demeden …. El çabukluğu, marifet diyerek hırsızlığa soyunup-koyulmuşluğun da … Garip-guraba nın yine karnı aç, kıçı, açıkta kalıp …. Akılların, şirazeden, düzenin, çivisinden çıkmışlığın da … Mallar, kapanın, kar, yapanın, suçla-ceza iş bilmez bönlerle ahmakça çekenin elinde kalırken …. İnsanla, insanlığın piçi ve cılkı çıkalı … İmamlar, ölü kıçına … Anam-babam usulü, pamuk değil .. İthal Orijinal Amerikan malı, yada çakması Çin işi, plastik tıpa, sokalı … Şeytan bile, kendinden ve kıçından korkup, gözünü açık, kıçını, kapalı tutup … ‘’ –Ölü ile diriden, elini-eteğini çekeli ! ‘’ Ölünün, ödünün ve boku kokusu … Kabirden önce, teneşirde …. Olmadı, musalla taşında ... Dirinin yalanı, yatsıdan çok önce … Hatta teknolojik yardımla, neredeyse, anında çıkar oldu … Bas tuşa, gir İnternete, gör, dinle …. ‘’ - UZUNDAN MAVALLARLA, YALANLAR …! ‘’.. Misali … Hele ki de ….. ‘’ – Kimin eli, kimin cebinde olduğu, karışalı birbirine ..! ‘’ Bırakın aslını, doğrusunu … Çakması, geçer akçe olanı …. ‘’ –DİPLOMANIN ÇAKMASI, bile ..! ‘’ Buhar olup, sırra kadem basalı ! İnsanın çakması, Hırsızın, UZUNUYLA, REİSİ ince işlere koyuldu, koyulalı … El oğlu görüp gerçeği, yakalamış açığı, çıkartmış gerçek ile işin aslını … O gün, bu gündür …. Ayaklar, baş …. Başlar, ayak … Kullar, ÇAKMA İLAH olalı …! YANMAYAN KEFEN ile, CENNET’TEN ARSA SATIŞI çıkalı … Orospunun gözü, malum Timsahınkinden de, yaşlı … ŞERBETLİ PEZEVENK’ in ENSESİ, AMERİKAN TRAŞLI … ÇÜKLERİ, BOY, BOY ve RENGARENK YÜZÜKLÜ oldu, olalı … Gerçeklerle, foyalar bir, bir ortaya çıkalı … İnsanın çakması, daha olmadı …. Şişmesi, plastiği, robotu çıktı, çıkalı .. İnsanlık, sınıfta kalalı … Plastiği, şişmesi, etli-kemikli, kanlı-canlı bedenler … KERHANEYE, SERMAYE olalı … Hatta, BEDENLER kerhane, RUHLAR, orospu olup, çıkalı … Namus, ADRESİ YİTİK MEKTUP … Bereket, EŞKİYA … Vefa, İSTANBUL’DA SEMT ADI …. Şükür, Eski topçu, Namı değer Pensilvanya’ lı taksi şoförü HAKAN, olup … FETÖ’ nün HANEDANINA, HAREMİNE KATILALI … ON BEŞ TEMMUZ MAHKEMELERİ, RANT ve KAR KAPISI olalı … Ne, AR kaldı, ne, NAMUS …..! CENNET, oldu KERHANE …..! ÜLKE OLDU, TIMARHANEYLE, HAPİSANE …. Dahası …. FAİL-İ MEÇHUL CENNETİ ……! VATAN DENEN, GARİBİNDE …. Altı, KAVAL, üstü, ŞİŞHANE …..! Altı, KAVAL, üstü, ŞİŞHANE …..! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya 24 / 02 / 2020 Saat ; 02_20

24 Şubat 2020 Pazartesi

KORKUYA VE İHTİRASA YENİK GECE DE … AŞK …….. Korkunun, aşkın, hazzın ve ölümün …… Adres sorup, neden aramamış lığın da …. Umarsız sevgilerin, aşka davet çıkartmış lığında … Sınır, kural, yasak tanımamış lığın da, günahı-sevabı takmamış lığında …. İsteriye belenmiş bedenlerin çıra gibi alev, alev yanmış lığında …. Hazzın doruğunda, sarı-sıcak ateşli soluklar öperken, kendinden geçmişlikle ….. Işıltı, ışıltı, ay ışığı güzelliğinde ….. Korkuya ve ihtirasa yenik gece de ….. Sarıp, sarmalamış lığında, aşk kutsadı, bedenleri …..! Aşk kutsadı, bedenleri …..! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya 24 / 02 / 2020 Saat ; 20_30

İÇE İŞLEYEN, KIŞKIRTICI LAVANTA KOKULARI, HALA  ……?


Ağır, iri, ürkütücü gölgelerin raksında dalga, dalga çoğalan korku girdaplarında, yutulduğum ….
Geceye ve ruhuma kamçı gibi inen, iliklerime işleyen rüzgar uğultuların da …
Ruhların, masumiyetleri soyunup, ateşli, günahları giyindiği gecelerde ….
İçe işleyen, kışkırtıcı lavanta kokuları, hala, öper mi geceyi ve ihtirasa kesmiş, üryan bedenleri ?
Hala, öper mi geceyi ve ihtirasa kesmiş, üryan bedenleri ?



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 



Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya



24 / 92 / 2020 
Saat; 19_53


DERİNCE PİLAKİSİ GİBİ ....!


Efkarlı bir akşam üstünün çakır keyfliliğin de …
Kırlangıç telaşıyla ilişip, diz çökülen sofradan…
Burcu, burcu yükselir sevgi ...
Tıpkı, bir yanı iyot, iyot Ege ....
Beri yanı , tüm alaturkalığı ve albenisiyle içe işleyip, ruha aşk, aşk nakşolan ...
Marmara mavisi güzelliğine kesen, Derince Pilakisi gibi ...
Derince pilakisi gibi  ...

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Immenstaad/ Friedrichshafen /Almanya
24/02/2020

Saat ; 01_27

23 Şubat 2020 Pazar

KOYUNLARDA BESLENEN, YILAN ...!

Parmağım, kör gözüne inat ve duyarsızlıkların da….
Talan oldu- olalı, yüreğin, özün ve insanın sevgi bedesteni ...
Unutulalı sevginin şifacılığıyla, panzehirli ği ...
Esirgeneli birbirinden şefkat, hoş görü ve anlayış ..
Lime, lime olalı ruhlar, sevgisizliğin ve riyanın bizar lığın da …
Yüreğe kelepçe, dile kilit, dudağa mühür, vurula, vurula ...
Kini-nefreti, ihaneti büyüttü ömür de , ruhta insan ...
Özgürlüğü gasplar da, düşünceyi esarette, nesilleri katletmede kıra, kıra, insanlığın özünü…
Göze, göze kaynağını, can suyunun pınarını kuruttu ..
Bastığı dalı kırdı, nesline ve kendi ayağına kurşun sıktı, sureti insan, fıtratı hilkat garibesi ucube güruh ...
Soydu-soğana çevirdi talanlar da tarumar etti insanlığı ,insan kılıklı ucube hilkat garibeleri ..
İnsan geçinen eciş-bücüş ucube insancık kılıklı şeytan artıkları, bulandırdı suları, kararttı ufukları ..
Sözüm ona insanlığa hizmet diye, diye kazdı, kazıdı insanın bastığı toprağı ...
Kurdu kurt kapanını ayakların altına, aldatarak kulu yaradan la düşürüp birbirine kırdırdı insanı, dinin,softalığa ve yobazlığa çanak tutan, hor ve kör karanlığında ..
İnsan evlatlarının omzundan tüfek sıka, sıka- yara bere etti omuzları dara gerdi insanı, insanlığı , vicdanı ...
Biri yaptı, biri bozdu ondandır ki insanlık, ne döl nede düzen tuttu ..
Sevgisizlik çorağın da çoğalan yılan – çiyan garibanın, canını, iliğini kuruttu ..
Ezenin ezdiği yanına kar, ezilenin azabıyla yarası .....
Ömrüne, geleceğine musallat iflahsız, dermansız dert, ruhuna kasvet,
Gamda, yasta darlanan gönlüne, göynümüşlükler de için, için, çürüyüş oldu ...
Kula, kulluk yol, el-pençe divanlı hal, içinde, hal oldu ..
Daldıkça balçığa,bataklığa insanla, insanlık ..
Kendine uzanan ellere, umudu ve kurtuluşu sunuşuna aldırmadan ...
Ölüm ve illet saçan kemlikler de, cana kasteden, illet oldu ...
Saçıla,saçıla nefret,ihanet, korku ....
Dağlara tüneyen eşkıya, evlere çöken kasvet, virane yurtta, ötüşen baykuş oldu ..
Göz göre, göre, nankörlük ve soysuzluklar da ..
Kiminde ilah, kiminde şeytan, çoğunda, soyuna düşman kesildi ...
İnsana has karakteriyle, vicdanını, nedamet, haysiyet ve ferasetini yitiren bu eblekler sürüsü ...
Kendine akrepliğinde soktu,zehirledi, öldürdü soyunu,neslini,kararttı geleceğini ..
Döktüğü timsah göz yaşlarıyla,riya selinde boğulmayı, çekerek sineye ..
Yine yaptı, yapacağını, sergen etti soysuzluk la, cibilliyetsiz liğini ...
Döndü yüzünü ihanete,sırtını insanlığa, koyuldu engerekliklerde anaçlığa ..
Süyüm,süyüm süyülerek, zehirler kattı insanın sütüne,suyuna,soyuna-sopuna ...
Beslenerek insan kanından,ekmek doğrayıp içti, beslendi bundan..
Semirildikçe ihanete, azdıkça caniliğe, soyunup,koyuldu ..
Sonunda, insanın ve insanlığın, katline fermanlarda ..
Ali kıran, baş kesenlikler de dur durak bilmeyen, azman mı azman, cellat başı olup çıktı ......
Koyunlarda beslenen, yılan ...!
Koyunlarda beslenen, yılan ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Ereğli / Konya

19 / 05 / 2018

Saat; 12_56
KASIRGAM ....,

Korkularımdan taşanları derle'sem
Yitip, boğulacağım umman olur ...
Sevdalara ait yaşadıklarımla, düşlerimi desem ..
Kutsal,kadim kitaplara sığmayan destan olur ..
Aşk ve ömür zincirimi toplasam,kainatı defalarca sarıp-sarmalayan kuşak ..
Bedenime dola'sam,çözülmeyen prangalar olur ..
Koynuna girsem göğündeki yıldız ..
Düşlerine ağsam, göz bebeklerinden taşan göz yaşı ..
Yüreğine dolsam, taş'sam derya-deniz olurum ..
Dünümde ki korku,yarınım da ki umut, fikrimde çoğalan inceden ,inceye uzayan asma gül kesilirim ..
Bir yanım sen, öte yarın ben olsam ..
Senden asla kopamayan etle -tırnak olur, çıkarım ..
Sevdaysa eğer, tüm bunların adı ..
Okudukça,okunacak bitmeyen destan olurum ..
Ne Manas, nede İlyada ile Odesa yarışa durur benimle ..
Ufkum sen, sınırım sen olmuşluğum da ..
Ömrüne sergen atlas,fethetmeye kalksan ..
Soluksuz at koşturduğun ..
Burçlarına bayrak dikmelerde helak olduğun ..
Zapt edemediğin ülkeliğim le,seni yutarım bağrımda ..
İçine sığamadığım dünyada,içime sığdırdığım canlığın ve ömürlüğünle ..
Hayatına hayat, ömrüne, ömür ..
Eriştiğin, kutladığın zafer olurum ..
Gönlünce kutsayıp ,esrikleştiğin aşk olurum ...
Korkularımdan taşanları, dersem ..
Sürülüp-savrulduğum kasırgam olursun,kasırgam ..
Kasırgam ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Ereğli /KONYA
12/03/2018
Saat; 09_34
Hayatın hesabı ve faturası,sizin hesabınıza uymazsa adisyonu en ağırından ödeyenin siz olacağınızı hiç unutmazsanız. ......,

Mutluluk ve mutsuzluk makasını açmadan yaşamayı keşfedip, başarabilirsiniz .

Karamsarlığın ve kötümserliğin kalıcı izleri, sizin seçiminizde etkili ve belirleyici olur.

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

10/03/2018
NEDEN ….,

Neden bebeğimin gözlerini kapatıyorum biliyor musunuz?
Kirlenip, bozulmasın ve gördüklerimden duyduğum azabı yaşamasın diye ..
Gözlerimi kirlettiniz, yüreğimi tarumar edip, yarınımı çalarak ..
Kararttınız yarınlarımı, gülmelere hasret bıraktınız yüreğimi, gözlerimi ..
Hala soracak mısınız, bebemin gözlerini neden kapattığımı ?
Bebemin gözlerini neden kapattığımı ?
Neden ?

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli / Konya

02 / 03 / 2018

Saat ; 20_02

MUTLULUĞU ISKALADIK ….

Nedense bilmem ..
Çözemediğim bir alingirlilikler demetinde yuvarlanıp gitmişlik le ..
Hiç uymadı hayatın, senin ve benim hesabımız ..
uyumu zaten beklemek fazlaca safdillik olurdu böyleliğin de ..
Sen savruk ve başına buyruk ..
Sana göre, ben fazlaca netameli,sinameki, takıntılıydım ..
Üstelik yine sence hayat sana adil,sevecen ve cömert değildi, asla ..
Bana kalırsan da, fazlalık ve gereksizlik le bir iş ve cinsel depreşi hatası sonu eskaza doğan ..
Hayata ve ilişkilere , hatta kabına bile sığamayan zıpçıktının tekiydin ...
Hayata dair beklentilerin çok yüksek olduğundan sık sık uyuşmazlıklarda, mutsuzluk çarklarının dönmesiyse sana hayatın ekstrasıydı ..
Bana göre hayat ve zamansa aslında bitmeyen hengame,hesaplaşma döngüsü ...
Zerzevat'lara,hak eden insan evlatlarından daha hoş görülü çözülmeyen bir devrik sistem silsilesiydi ..
Başkasına nimet, bana nanik ve külfet, sanaysa gereğinden çok, olanak ve toleras sunandı ..
Görüleceği gibi ...
Ne sen hayata nede bana ...
Hatta kendine bile gerekli önemi ve değeri verememişliğin de hayatı,aşkı ve beni ıskalayan dın ..
Bu aşk denen herze bizler gibi yarınsızların yiyeceği halt, altından kalkacağı yük değildi ..
Ama dilimize pelesenk etmecesine dolanmıştı aşk,mutluluk ve tutku ..
O dönencede önce mora, sonra çivit mavisine kesti ilişkimiz ..
Bizim piç'imiz,ilişkimizin çıfıtı, hayatın suyu çıkmıştı, eni-konu sonunda ..
İşte böylesi uyuşmazlıkta, yazık ettik ve kazık atıp,kazık yedik oldum olası birbirimizden ..
Bize bir günah keçisi lazımdı evren,zaman ve hayat bu konuda çok mu çok hatta olağanüstü cömertti bize ..
Birbirimize yönelttikçe bencilliğimizi ..
Sıkışık aç kedi gibi fırladı gitti, aramızdan aşk ..
Hayat, bildiğini yapan safralı cadı kazanı ..
Ben, iflah olmaz, baltalara sap olamayandım ..
Gün geldi ..
Bir baktım ki, savrulmuşuz hayat denen bu atlasın bağrında ...
Hasılı suyun da,lafında başına dönünce, ayan-beyan görüp anladığım..
Tek bildiğim gerçeğim ..
Senin,benim ve hayatın hesabı hiç mi hiç örtüşmedi, be güzelim ..
Kesişmelerimiz ,kesintili sevincik deliliklerin de yaşanan hezeyanlı cinnet halleriydi ..
Yine yanıldık, aşk sandık ..
Hem hayatı, hem ömürlerimizi, hem de mutluluğu ıskaladık ..
Mutluluğu ıskaladık ..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli / KONYA

03/03/2018

Saat ; 14_01

ÖLÜM TEKERLEĞİ ....,

Ölümün tekerleği bugün nerede durur der ve için, için düşünmekten alamazsın kendini ...
Hayat, seni bir düşünce ve vesvese kurdu yapıp çıkarttığında ..
Öğreniverirsin, tekerin nerede durmuş'luğunuda, duracağını da..!
O gün, hala iç işten geçmemişse eğer ....!
Hala, iş, işten geçmemişse eğer ...!
Bir bakmışsın ki ..
Ölümün tekerliği, ömrünün ve bedeninin atlasında duru vermiştir ..
O gün geldiğinde, yanıtın ve ölüm tekerinin nerede durup-durmamış lığının ...
En azından senin için, hiç mi hiç öneminin kalmamış lığında ..
O an geldiğinde ....
Ne yaparsan, yap ...
Dönemezsin asla, başa ..
Ölüm tekerliğinin yeni hayatları yok etmeye koyulmuşluğunda ...
Yok etmeye koyulmuşluğunda ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli / Konya-Türkiye

03 / 03 / 2018

Saat ; 00_10
KADINI HAKİR GÖREN....;

Der, kadını hakir gören kimi kendini bilmezler, madrabaz,ukala hadsizler, kadına ..
‘’ - Saçı uzun ,aklı kısa ..
Elinin hamuruyla, er işine karışma ..! ‘’
Bilseler ki böyle iblisler, kendini doğuran ana da,kadın aslında ..
Marifet, cinsiyette değil insanlıkla,insan gibi insan olmakta ..
İnsan ve kemalli,kadimli olmazsan eğer.
Ne yazar eril yada dişil olman, özünde ..Yoktur farkın, Kabe'ye kitap çeken, eşekten farkın .
Dün de eşek tin,bugünde eşek olacan, üstelik hep eşek oğlu eşek kalacan ..
Kadını dışlayıp, hakir gören,ona her türlü deyyusluğu mubah sayan, zındıklar ..
Bilselerdi anaları olmasa ,bu dünyaya göz açıp,ayak basamayacaklardı, asla mı asla ..
Ondandır, kork nankör le, münafıktan ..
Bela gelir hep cahille,cüheladan ..
Değildir marifet diplomada, kimi okumuş cahil, ümmiden de olur, fena …
Ondandır, İSYANİ' nin demesi …
‘’ - Diploma, cehaleti alır, eşeklik, baki kalır ….! ‘’
Bilinir ve söylenir asırlardır ..
‘’ – Kılavuzu karga olanın, burnu boktan kurtulmaz..! ‘’
Bu hadsizlik le, kadına dil uzatan, asla mı asla, onmaz.. !
Bir ülke ve bu kainat, asla kadınsız var olmaz ..
İsyanın ,direnişin,hürriyetin destanı asla kadınsız yazılmaz.!
Aksini düşünüp ,bunu öyle sanan ve sayan gerçeğin ışığına, ilmin nuruna ermez.
Hödük gelip, eşek giden beynamaz dır, beynamaz …
Böylesinden köyde, kasabada olmaz.
İnsanı arif ,arifi ,maruf kılan ilim bilim adap edeptir daima ..
Kendini bilmezden değil arif ve adam, hiçbir herze olmaz.
Unutmamalı ki,nişadır sız kapla,karaktersiz ucube, kalay tutmaz..
Anası da kadınken, kadına dil uzatan zevzek, insan sayılmaz.
Bir toplumun, ülkenin kadını, eğitimsiz ve cahilse, geleceği olmaz..
Evladı, insan yapan ananın, tadına doyum olmaz..
Tatsız-tuzsuz, yavan aştan, yemek olmaz..
İnsanlığını bilmeyen eril de, dişilde olsa, işe yaramaz..
Bal yapmayan arıdan farkı olmaz.
Aklını bozmuş belden aşağıyla ..
Gözünü dikmiş kadının uçkuruyla,apış arasına ..
Namusu sıkıştırmış, bacak arasına ..
Akılla, vicdanı yok saymışlıkla ..
Hayatı sıkıştırmış sa Vicdanla ,Cüzdan arasına ..
Ne denir böylesi utanmaz-arlanmaz, yüz karasına ?
Ondandır der, İSYANİ ..
Evlat yetiştiren, cümle atalara ..
'' - Erkek gibi kız değil ..
Kız gibi, duyarlı erkek yetiştirin, daima …
Anasına,babasına yoksa saygısı ..
İnsan,ülke onur değilse o, cühela haydut’un kaygısı ..
Başa sultan , dağa eşkıya olsa ne yazar ..?
Başa sultan, dağa eşkıya olsa ne yazar ..?
Unutmamalı ki ..
Eceli gelen köpek, cami duvarına işer …
Al bağlayıp, yatmayın eril doğurduk diye ..
Eril, insan değil ise..
Tıpkı,ürümeyi bilmedik it gibi, sürüye getirir kurt …
Ürümeyi bilmedik it gibi, sürüye getirir kurt ..''
Hakikati der acıda olsa İSYANİ, ağır ve ar gelse de sözleri ..
Dost dili susturulamaz yüreğiyle yazar, söyler hep gerçeği ..
Marifet erillik te değildir ehillik le ,insanlıkta dır ..
İnsan değilse yetişen soyunuz, kıran da telef olur, soyunuz-sopunuz ..
Cahillik ve nifakta ömür tüketirse, erilliğiyle övündüğünüz soyunuz,
Kökünüze kibrit suyunu döker sonunda o, çok övdüğünüz…
Yele-kuza , yere-göğe sığdırmadığınız, biriciğim dediğiniz, oğlunuz ..
Sözü meclisten içeridir İSYANİ'nin, her sözü ..
Kelamıyla çıkarır,oyar, kem bakan gözü ..
Gocunan kimse,alınsın üstüne dediği sözü..
Kem sözle, cibilliyetsizlik, yakışır sahibine ..
Düşünce, İSYANİ'nin diline ..
İflah olmaz o zerul ömrüyle, taş kafası ..
Değil merhem, miski amber de sürse yarasıyla, başına …
Biline ki …
Gelmedik kalmaz, öylesi kadını hakir gören …
Hadsiz, kademsiz, onursuz,uğursuz dangalağın başına..
Kadını hakir gören hadsiz, kademsiz,onursuz ,uğursuz dangalağın başına..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ.
Ereğli /KONYA
!7/03/2018
Saat:16_45
ÖMRÜNÜ, AŞKA ADAMIŞLIĞINDA

Mehtap, yakamoz güzelliklerinde öperken suları ...
Gecenin haşmetiyle, geçerek kendinden ....
Sahildeki çiçek ....
Zamanın cömertliğinde ...
Kumlarda aşk,aşk albeniyle çoğaldı ....
Gecenin, dalgaların, kumların koynunda ...
Bağrında aşkı büyütüp, çoğaltarak ..
Sevgiye ve aşka neden gerekmediğine olan inancıyla
Aldırmadan yalnızlığına .....!
Aşk boy attı, aşk yıldız, yıldız çoğalmacasına ...
Çiçeğin, rengarenk ömrünü, aşka adamışlığında ..
Ömrünü, aşka adamışlığında ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli / Konya

04 / 03 / 2018

Saat ; 01_20
Zaman kaçılamayan yegane hapishanedir ...

Zaman; ömürleri,hayatları,hayatın kendini,yaşananları,

yaşanamayanları, ıskalananları, sevinçleri, hüzünleri,

doğumları ve ölümleri hapseder bağrında ...

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli / Konya
Sözcüklere sıkışan duyguların hezeyanıyla, ihtirasın şelalesi çağıldar ... !

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli / Konya

07 / 03 / 2018

Saat ;23_23
ARIN ...,

Dedi ki , keşiş ..,

'' -Yaşa sevgi ve umutla ''

Ekledi Derviş ;

''- Sorgula...Nefsini öldür, yüreğini dirilt ..
Ölü can olma ...!

Denenleri birledi Zerdüşt ve seslendi !

'' - Duru, yalın,hoş görülü ve bağışlayıcı ol ..
Yargısız infazlardan ve riyadan kaçın ..
Sevdiğini umarsız ve kusurlarıyla, her haliyle sev ..
Sun ki, alasın ... ''

Kulağına yayılan sesler dinince, adamın ..

Çevirdi göğe başını tevazuyla ve hoşnutlukla, adam ...

Mevlana'nın,tebessüm eden cemaliyle geldi göz, göze ..

Gülümseyen ruhunda çağıldayan duru ırmaklar akıyordu o ,anda ....!

Dillendi yüreği ....

'' -Arın. '' Dedi, arın ..!

Arın ..!

Erdem YASSIBAŞ

Ereğli / Konya

23 / 02 / 2018

Saat ; 03_08

ÇÜRÜK-ÇARIK BERELİ ELMAYIM ...

Ne çiçekliğimi, ne olgun meyvalığımı bilebildim ..
Örselenmiş çocukluğumla,bereli meyvalığımda hep itiş-kakışlıklarda ..
Dolaştım elden-ele ,kucaktan, kucağa ..
Yetmedi dudaktan, dudağa ..
Herkes bir dişlemede bakmaya kalktı tadıma ..
Sonrasında geçince hevesi, doyunca karnı,karşılanınca arzusu ..
Savurup attı-oradan oraya, yada aldı ayaklar altına ..
Adsız ve hükümsüz hayatlarda itilip-kakılmalarda yaralı beden ve ruhla ..
Dişlenip,lekelenmiş hallerimle ..
Ne kıymetimi bilip-takdir edenim, ne sahiplenenim oldu, nede ödediğim diyete paydaş olanım ..
Heves ve tutkuların kurbanlığın da, altı-üstü dişlenip,berelenmiş elmalığımda ....
Atılıp-tutulmalarda,olmadı düşüp kalkmalarda yaralanmalarda ..
Döndüm telef edilen elmaya .
Ben yarınsız lığın ve sahipsizliğin,umutsuz ve mutsuzluğun en kahreden labirentlerinde ..
Yaram içimde,alam ve albenim dışımda, dolaştım durdum ..
Çıkmaz sokakların, acımasız ve açmaz sız karanlığında ..
Örselenmişliği min bedenimde ve ruhumda yarattığı ....
Gün be gün derinleşip, içime işleyen görünür ve görünmez yaralarımla ...
Şimdi pörsümüş, çürümüş hallerin, yürek dayanmaz acılarında ..
Dolaşmalarda kendimden geçip,hayattan bezmişliğim de ...
Adeta tiksintiler ve imrentiler le,istismarlar döngüsündeki ..
Önlenemez çürüyüşler de geçiyorum kendi, kendime ..
Ne dal budak salıp mutluluğa erdim ..
Ne ölüp haşrı neşrlikte toprağa belendim ..
Derdimin içindeliğinde çürümelerdeyim, çürümelerde ..
Şimdi atılıp,itilip,kakılarak azaplar da kıvranıyorum azaplar da,
Örselenip,talanlar da telefliğimle çürük-çarık, bereli elmalığımda ..
Çürük-çarık, bereli elmalığımda ..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Ereğli /KONYA
23/02/2018
Saat; 12_14

22 Şubat 2020 Cumartesi


ÖMÜR DENEN, PERDEYE .....!


Aşinalıkların, sıradanlıkların, kanıksamaların, farkındasız lıkların sarmalında .....
Gerçeğin, yitme' ler le-kazanımların gölgesinde, akıp giderken, zaman ırmağı .....
Uyum yada çelişkilerin iç içeliğinde ....
Ömürlerle, ölümler ve onlardan kalan izlerle, aklı-karalı yahut ta, renk cümbüşü sevinçlerle ....
En çarpıcı tonlarıyla, griden, karaya uzanmacasına elemler le, matemlerle, hüsranlarla bezeli ....
İrili-ufaklı, uzunlu-kısalı yaşanmışlıklardan pervasızca saçılan kederler, yitiklik ve içe işleyerek çoğalan, tarifsiz acılarla beraber .......
Çiçek bozukluğunda kırık-dökük, unutulmaya yüz tutmuş gülüşlerle ….
Ürkekliğe, utanca ve hayatın acımasızlığına yenilen ....
Umudu, sevinci terk etmeye meyilli, mutluluğa aç ....
Hüzünlü göz bebekleriyle, ıslak kirpik uçlarından, damlalar düşer ....
Hayat denen sahnede, ömür denen, perdeye .....!
Ömür denen, perdeye .....! 



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ



Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya



22 / 02 / 2020  



Saat ; 21_45

BAŞLAYAN, SON VE DÖNÜŞSÜZ YOLCULUĞUNDA …!

Ömrünün son kertesinde, ölümün eşiğinde …
Hatta Azrail in, ha geldi,ha gelecek hallerinde ..
Hayatının son kertesinde ..
Umduğunca,dilediğin,istediğince esmez yeller …
Kasırgaya yerini bırakıverir, meltemler ..
Ne fark ederlerle,acabalar arasındaki gidip gelişlerde ..
Açılıverir ardında sırlar olan, o kapı birden …
Savrulmuşluğun ortasında, geçer gidersin kendine ..
Ne tacın-tahtın,ne malın-mülkün ..
Ne sultanlığın para etmemişliğin de ..
O son soluğunda bırakarak ardında bu alemi …
Göçüp gidersin o, dönenin olmadığı alemlere ..
Muammaların, sırların ….
Dahası, keşkelerle, pişmanlıkların sarmalında.
Fani ömürlüğün ve bu handaki yolculuğun,konukluğunun biti vermişliğin de ..
Tası-tarağı bırakarak geride ..
Tadarsın bir solukta, o mutlak sona göçü sende
Bir varmış,bir yokmuşluğun, bitmeyen kısır döngüsünde ..
Şu yorgun dünyanın labirentlerinde ve kaoslar hengamesinde ömür eskitmişlikle ..
Paylaşarak, senden öncekilerle aynı ortak sonu …
Koyulu verirsin,gelmeleri sen istememişliğin gibi …
Kim bilir belki de,yola,yolculuğa,bu serüvene hiç mi hiç doyamamışlığında …
Emrivakiliklerde ,gidişleri istemesen de , koyulmuşluğunla yola …
Kah umulmamışlığında, kah beklenip, istenmişliğinde …
Zamanlı yada zamansız …
Hayat ve ömür denen oyununun bitivermişliğinde ..
Ölüm denen o, malum son durağa gelmişlikle ….
Yumulur gözlerin,yumulur ölümle o anda ..
Başlayan, son ve dönüşsüz yolculuğunda …!
Başlayan, son ve dönüşsüz yolculuğunda ….!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Ereğli/KONYA
23/02/2018
Saat; 00_20

16 Şubat 2020 Pazar

KİMİ ZAMAN VE ÇOKLUKLA ...,

Sözler ardı sıra gelir...
Kimi zaman ve çoklukla ,,
Böylesi hallerde..
Kapılır insan volkan, volkan öfke patlamasında, ilkin göz yaşı sağanağına..
Sözler, ardı sıra gelir..
Kimi zaman ve çoklukla ...
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
BU AYIPLI KENTTE

Pembe neon ışıklarının, apansız sönmüşlüğünün, karaltılı izleri yadigar kaldı..
Yorgun dünümden, kırık dökük bugünlerime .
Hangi, sokağa girsem..
Hangi, köşe bucağa dalsam..
Dünüm, gölge olmuş benden önce eriyor oraya..
Vesikalı kadın olmanın zorluğu ve çilesinde...
Kimilerince ayıplı bulunan,
Acılarla yoğrulmuş, hüzünlü ...
İç acıtan bir öyküyle, ruhumu ve bugünümü karartmacasına..
İşte, şimdilerde gündüzleri sokağa çıkamayışım ..
Yarasa ömürler de, uykusuz gecelerde ..
Kendimi sokağa vurarak..
Sarhoş yalpalamaların da ömür eskitişim bundandır, bu ayıplı kentte..
Bu ayıplı kentte ...!
Bu ayıplı kentte ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/ Edremit
12 / 02 / 2015
Saat;23_25

Kişi bir kez bile olsa, yüzsüzlükle tanışarak ….

  ONDANDIR.. Bir sendin.. Bir de ben .. Hayat mektebinde , sınıfları geçemeyen.. Ondandır, adımızın ,''Baki '' ile ,'...