14 Ocak 2014 Salı

FARZ ET Kİ......

FARZET Kİ...,

Yıl yorgunu , zaman vurgunu..
Yitik bir ömrün kahramanıydı , adam....
Yılların kirini-pasını yuttuğunu ele veren...
Yağlı karaya dönmüşlüğün de renkleri yitik , kırık dökük..
Parke bozuntusu zeminde , iğreti duran..
Kirli ve astarsız bir mitilin ona yatak-yorganlık yapmaya çalışmışlığıyla..
Ekşimik, sidik kokulu odada yaşamaya tutsaklığında,
Terk edilmenin kahrını ve acısını demleyerek...
Genç ömründen beri , yıllardır kendini vurduğu şarap galonunu..
Hışımla dikerek , tepesine..
Adeta, şişede ne var-ne yoksa somurmacasına ..
Son bir gayretle ..
Dişsiz ağzının , akerdeyona dönmüşlüğünü farketme-
mecesine...
Derince çekti içine , şişeden..
Şarap yerine , kekremsi bir hava dolarken ağzının içine..
Öfkesini kustu adam...
Ağzı köpürmecesine , sövüp saymalarının..
Öksürük sesine karışmışlığın da..
Boğulurcasına öksürürken..
Kararıp kararıp geçti kendinden..!
Mora çalan yüz rengini daha çarpıcıklıkla ortaya çıkartan...
Alnından boşanıp..
Fersiz gözlerine dolan ter tuzuyla,acıyınca gözleri..
Çizgi dolu göz kapaklarının ardında yiterken göz bebekleri...
Adeta , onları oyup çıkarmacasına , gözlerine gitti eli..
Kirli ellerden kurtulmanın iç rahatlığını tadan...
Adamın hayat yoldaşlığına soyunan...
Kahverengiliğinde içindeki şarabın rengini yutan..
Boşalmışlığında bile hala şarap kokan, boş galon..
Sessiz bir yuvarlanmayla mitilde sallandı ve sonra..
Çivit moruna dönen parke bozuntusu zeminde halsizce ırlanarak durdu..
Bir şişeye , bir odanın boşluğuna bakarken adam..
Elleri ...
Ağlamakla , ıslanmak arası gel-gitlere teslim olan gözlerindeydi hala , adamın ...
Nerede ömrünün ve dünyasının kirişi kırılıp , 
Hüsran enkazı altında kala kalmıştı.?
Bu düştü , zaten bulanıklıklar da yiten zihnine bir an.
Bir genç gülümsemesi peydahlanıverdi gözlerinin önünde , o an..
Göz yaşlarının ıslaklığında..
Yağmura tutulan bir gülüşle süzüyordu sanki adamı.
Bu bakışlar çoğaldıkça adamın nefesi kuruyup ,
Nutku tutuldu , sanki bir an..
''-Ne zaman kayboldun sen..?''
Kendi kendine mırıldanmalar da ..
Asılı kaldı odanın boşluğunda , bu soru,birden bire..
İrkilti ile sarsılırken adam,
Gülüşlerden bir el , elde bir mendil uzandı adama..
Gözlerinden çekti ve uzattı ellerini..
Havada asılıp kalışına aldırmadan , bitap düşen adam
Birden bir fısıltı yankılandı..
Hem oda da ,
Hemde ; su yüzü görmemiş,
Kirli kertenkele derisine dönen kulaklarında adamın..
''-Farz et ki, sen değilsin ömrümün celladı''..
Bir başkasına, çok anlam ifade etmeyecek bu sözler..
Can evinden vurmaya yetti, adamı..
Hıçkırıklara boğularak söyleniyordu...
Bir yandan süzülen gözyaşları , yanaklarından aşağı düşüp..
Kirli mitili ıslatıyor..
Öte yandan , avazı çıktığınca  zırlıyordu iyiden iyiye , şimdi adam..
Gören ama bilmeyenlerin ne anlam yükleyeceğini kestiremeyeceği bu manzarada..
Kokular saçan , kirden rengi yiten yorgan eskisini çekerek başına..
Bir daha gerçeklerden , acıdan ve kendinden kaçmalara çalışarak ....
Bir arı kümesinin çıkardığı sesi anımsatan bir vozultuyla söylenerek..
Biteviye ağlıyor , ağlıyordu adam..
''-Keşke kırılsaydı ellerim , kötürüm olsalardı da senin meftine sebep olmasalardı..! ''
''-Sen bir kere ölüp kurtuldun..
Ben , her gün , her an defalarca ölüp ölüp diriliyor..
Kahr-ı gazablıklar da yitiyorum...
Sen toprağa , ben alkole gömüldüm , be dal boylum..
Ne, ben ölüp kurtuldum..
Ne sen , ne sevgin , nede evlat acısı çıktı yüreğimden''
Elleri son bir kez sallanırken odanın boşluğunda..
Zehir yemiş it misali zangır zangır titremelere kesilen vücuduyla..
Yumuldu , kaybolup gitti ömrünün..
Acı dolu anıların , kahırlarının..
Bedbahtlığının..
Ve , velhasıl yağlı-kara kir kokularıyla bezeli mitilin altında adam...
Gülüş yitti..
Sümsüğü düştü adamın..
Ve , oda , yine karanlığa gömüldü..
Evlat katili olmanın acısıyla kahrolan bir insan eskisi ömrün bedbahtlığına..
Tanık ve mekan olan kirli yorgan eskisi..
Utanca kesti , aldırmadan ..
İçler acısı eski-püskü haline...
Dışarıdaki aydınlık sıcak güne tezatlıklar da..
Yitik bir ömre yoldaş olmanın tanıklığında akıp giderken zaman..
Sessizlikle aralandı kapı , bir an..
Kapıda bir el peydahlandı..
Bir galon şarap , bir ekmek ve biraz peynir salındı kapı eşiğinden içeri..
Kirli zeminli odaya , az-buçuk aralığında kapının..
Geldiği gibi sessizce yiten elle beraber..
Yitti , odadaki ışıkta...
Elle beraber...
Süzülen ışıkta kaybolunca...
Karalara kesti yine..
Bir hazin öyküye..
Acılara belenen yıllara..
Ve ,
Yitik ömrün kahramanı bir adama mekan olan..
Kir ve kahır yuvası bu metruk oda..
Kir ve kahır yuvası bu metruk oda..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
14/01/2014
Saat;13_17


  ONDANDIR.. Bir sendin.. Bir de ben .. Hayat mektebinde , sınıfları geçemeyen.. Ondandır, adımızın ,''Baki '' ile ,'...