15 Şubat 2020 Cumartesi

ANLATIR .......,

Çoğu kez, '' - Kapı duvar, pencere kör, diller lal, kulaklar sağır'' , Hallerinin naçar lığını yaşarken insan ...
Yürüdükçe kendine, kendine ...
Açılır içindeki alemlerin, o, gizemli kapıları ...
Onu alıp götürmecesine, zamandaki yolculuğunda sürer-savurur, ömür ve anılar dehlizinde ....
Zamanın kuytusunda an gelir, kan ağlar, an olur tebessüm ışıltıları çoğalır yüzünde ve göz bebeklerinde ....
Hayat kanırta, kanırta dayattıkça kendi gerçeğini ona, halden, hale koyar ..
Böylesi anlarda mum olur erir, buz keser, donakalır, tutulur nutku ....
İner bir gri bilinmezlik perdesi gözlerinin önüne, onu hayattan ırak etmecesine ..
An olur, sararmış-solmuş bir fotoğraftan rengarenk anılar fışkırır, saçılır üryanlıklarda orta yere ...
Zaman salıncağında ve hayatın hengame sarmalında yiter, eksilir, çoğalır ve hatta sığmaz içi, içine ...
Sessizliğin diliyle, dillenir yaşananlar, anılar gerçeğin iç yüzü açılır perde, perde ...
Yiter 'sin o, renk cümbüşünün içinde ..
Kulak kesilir ve dinlersen yüreğini, anılarını sessizce ve usulca, sözcükler çoğaltarak soluk, soluk ....
Bu hallerde ..
Anlatır, bir romandan yada filmden düşen tılsımlı ve albenili kareler olarak ..
O an, içinde arzular ve duygular rüzgar esmelere koyulur .....
Karışır akın, karana şaşırır kalırsın, tıpkı dört yol ağzında yiten gariban yolcu gibi ..
Yol bilmez, iz bilmez hallerde ellerin çaresizliğe açık hallerde ..
Kesmez o an ne sigara savuruşun ne küfürler yağdırışın, öfkeni, isyanını ...
İşin içinden çıkılmaz lığın, sende yarattığı tahribatın boyutunun büyüklüğü karşısında, kuşatılmış hissedersin kendini o an, iyiden iyiye ...!
Arka planda bir melodi çalar, akan görüntülerin sende bıraktığı izler demeti eşliğinde ...
Yeniden ve bir daha, bir daha volta atarsın..
İçinde bulunduğun içsel yalnızlığın, ürküten tenhalığında ve çoğalan karanlığında ...
Anlatır sana, pek çok hali ve neden-nasıl bu hallere geldiğini ..
Bir başkasının anlatılanları anlayıp, çözememesine inat ..
Sen akla-kara netliğinde anlayarak, kafana mıh gibi çakılıp, resim gibi kazınmacasına ..
Nakşolanların renk anaforunda yada duygu gelgitlerinde yaşarsın bir daha, bir daha düne ait her ne varsa...
Anılar dağarcığında yada yer yere gerçeklerin unutulup silinmeye yüz tutmuşluğunda, tozlanan hafızanda ...
Yanıtsız sorular ve çözümsüz kör düğümler çoğaltmacasına ...
Hatta öyle bir an gelir ki, sen sana ırak ve yaban olur, el kesilir..
Sorarsın, kendi kendine..
'' - Bu ben miyim ? '', Diye ..
Tüm bunların bir tek sana reva görüldüğünü sanıp, düşünerek ..
Kesmez öfkeden ve kızgınlıktan dişin, bokunu ..
Labirentlerde gidip-gelmelerde helak olup, naçar ve yitiklik duygusu ile çırpınan fare kesilirsin ...
O an, aklının kapısı çalınıverir kafanın arka mahallinde ..
Kesilir soluğun, atar rengin, betin - benzin limoni sarıdan da beter hallere keser ...
Tıkamak istesen, duymamak istesen hatta bunun için tıka' san da kulaklarını ..
Çınlayarak ve yankılanarak sürer kulaklarının ve beyninin derinliklerinde konuşmalar ve ardı-arkası kesilmeyen fısıltılar ve kaotik sesler ..
Ne yaparsan yap, inadına yutulur 'sun o, hengameler girdabında ....
Kaçamazsın sen, senden .....
Hala susmaz ve kesilmez o kaynağı ve kimliği meçhul ses..
Guguk kuşu iştahı ve gevezeliğin de ..
Anlattıkça anlatır sana, ömründen demet, demet, sayfa, sayfa yaşanmışlıklar..
Kapı duvar, pencere kör, dil lal, kulak, sağır kesilse de ..
Anlatır sana hayatını, sen bilmek, dönmek ve dünü yaşamak istemesen de ..
Tıpkı geveze bir papağan gibi, dur- durak bilmemecesine ..
Anlatır...
Anlatır..
Anlatır sana hayatından, aklı-karalı yaşanmışlıkları ..
O anlatır, sen yiter sin, sende ...
Durmak ve susmak nedir bilmem işliğinde ...
Ses, ses, nefes, nefes çoğalarak ...
Anlatır sana, seni ve yaşanmışlıklarını, ömrünün dününü ..
Elemler girdabında, yutulmana aldırmadan ...
Dillenir, hatta bülbül kesilir o, ses ve biteviye anlatır, anlatır...
Anlatır ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya

08 / 02 / 2019

Saat ; 10_10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...