6 Şubat 2020 Perşembe

GÜNÜN EN POPÜLER, EN SIK KULLANILIP DUYULAN SÖZCÜĞÜ OLUP, ÇIKTI …
‘’ - KANDIRILDIK . ‘’
Epeydir diş bileyip duruyordu,
<< - Köylünün betimlemesiyle . >>, ‘’MUHTAR YENGE ‘’ Kezban kadın, damarına, damarına basan …
Elinden iş, kıçından çiş gelmeyen bunca yıllık kocası Murtaza’ya ….
Uyanın geçinen kendine has avanaklığıyla ,her şeyi bildiğini ve kaçın kurası, kül yutmaz Murtaza’sı olduğunu söyleyerek …
Ağzını yayarak, ileri-geri konuşmayı üstelik bir de…
‘’ –Gözümden ne bitle, pire, nede alavereyle, dalavere kaçar.... ‘’
Diyerek sanki, parmağını gözüne, gözüne dürtüyordu, Kezban hanımın ..
Tarihi bir ders vererek, en unutulmaz cinsinden haddini bildirmeye karar vererek kocasına ..
Kurdu tezgahı, ayarladı dümeni, verdi mercimeği fırına ..
Sıkıysa anlayabilirse, anlasın dı avanak ve andavallı kocası Murtaza, kurgusunu, oyununu ..
Böylesi bir durum doğarsa da ta, dünden hazırlamıştı diyeceğini, belirlemişti mazeretini, başlarındaki Uzun Reis Recep’ten …
Önüne tezgahın parçası olarak alelacele yoğuruverdiği hamurla, kepeği ve birde oklavayla, hamur tahtasını …
Dizini kırıp, kendine has ve çok yakışan SUZANELİ EDALARIYLA , çoktan çökmüştü teknenin başına …
Plan şahane, roller muntazam, artistlik tek kelimeyle süperdi bizim Kezban’da …
Beyaz tülbent in, iki kenarını atmışlıkla başına ..
Hallerin böyleliğin de alımlı ak gerdanına göz kamaştırıcı güzellikle iyiden, iyiye çıkmıştı, ortaya ..
Bakanın, bir daha bakıp, ağzının sulanmış lığın da, oynuyordu en alasından rolünü nam-ı değer Muhtar yenge …
Ellerinin hamuru, kepeği unuyla bir türküde tutturarak dudaklarına …
Ahlar, vahlar, ohlar arasında rol keserek, kusursuz hallerde döktürüyordu tüm hünerini ortaya ..
Mizansane uygunlukla işler gidiyordu tıkırında ..
Nicedir hayatında olan, ateşli toy aşığı Murat helada beklemeye koyulmuştu Kezban’ı sota da …
Öksürük, aksırık ve tık nefes hallerde tıklatarak kapıyı usulü dairesince Murtaza yenice girivermişti odaya ..
Kuş basmıştı faka, kalıyordu işin gerisini hünerle icra etmek Kezbana …
Hem kocasını karşılamak hem de bir taşla iki kuşu vurma adına göz süzüp, kıkırdayarak Kezban kalktı ayağa …
En edalı, işveli, cilveli halleri ve insanın kanına giren, kışkırtıcı sesiyle başladı konuşmaya ..
‘’ –İyi olacak hastanın, doktor ayağına gelir derlerdi de inanmazdım Murtaza..
Seni Allah gönderdi herif, şu an niyetimi ve kalbimden geçeni bilerek, inan bana ..
Çok sıkışmıştım, gidecektim ayak yoluna..
El atamadım elimin hamuru, unu, uğrasıyla uçkuruma ..
Hele bir yol el at çözüver de, ayak yoluna götüreyim Küçük Kezban ı..
İnan ki, ha ettim, ha edecem altıma ‘’
Söylenişlerle ellerini açarak uçkurunu gevşettirdi kocası gariban Murtaza’ya, doğrultarak yolunu ..
Başladığı işi bitirip, zaferi tatmak adına koyuldu telaşla tuvaletin yoluna …
Bu arada afilli tabakasından bir cigara çıkarıp yaktı kostak, kostak yürüyüp, konuşmaktan oldum olası haz alan Murtaza…
Kezban’a yardımcı olmanın gururu ve çalımıyla, havasından geçilmez haller de …
Keyiften, memnuniyetten ağzı kulaklarına varan gülümsemeyle…
Çöktü, pencere önündeki divana …
Al aşağı, ver yukarı hallerde, koyulduğu haz dolu kaldırıp, indirme mesaisinden kendini alamayan Kezban kırıtarak söylendi Murat a …
‘’ –Kandırdın, kanıma girdin yine hınzırım ..
Sorarsa Murtaza ne iş diye diyeceğim ona bizim İrecep efendi gibi ağız dolusu cevabı Murtaza’ya ..
Kandırıldım Murtaza, kandırıldım valla Murtaza ..
Kanıma girdi, işi bitirip, defteri dürdü ‘’ Diye …
Demiyor mu Reisim diye geçinen İrecep aklıyla alay ettiği, enayi yerine koyduğu millete ?
Hem de ,sık, sık …
O acıklı konuşması, iç paralayan ses tonuyla, koyulduğu kandırmaca oyununda ve üzgün haliyle , rol keserek her seferinde ..
Kandırıldık, Kandırdılar bizi..
ALLAH AFFETSİN, KANDIK YİNE ..
Bu güne bugün ülkenin baş efendisi koca UZUN REİS’i kandırılıyor iken, çok mu bir kerede Kezban’ın kandırılıp, kandırmaya kalkması ..
Ona hak ve helalde bize günah ve haram mı kandırıldığımızı söylemek ..
Kör tuttuğunu düzüyor hesabı, Uzunda sarılıyor kandırma, kandırılma malafatına ….
İştah ve hazla koyuluyor oyuna, kesiyor rolünü Alimallah, ustaca ..
Oh ne ala memleket..
Kandırılan, kandırılana ..
Kimin eli, kimin cebinde, kim masum, kim suçlu, belli olmuyor asla …
Kandıran, kandırana ortalık kanandan, kandıran dan ..
Hasılı AGA NİGİ ‘den geçilmiyor bu ara ..
Pazarına bolluk, kesesine bereket, kandıranın da, kandırıldığını avaz, avaz, meydan, meydan diyenin …
Televizyon, televizyon gezerek kendini acındıranın da ..!
Çığır açtı Uzun, çığır sonunda, memlekette, kandırılma ve kandırmada…
Çağ atlattıysa Recep, hile de, hurda da, kandırılma da kandırma da …
Bir yolda kanan, kandırılan Kezban olsun, şunun, şurasında ..
Kezban olsun şunun, şurasında ..
Kezban kurban olsun onu kandırana, tavlayana, fırınına iki odun atana, ateşini canlı tutana ..
Can kurban can, beni kandırana …
Az bir şey mi şunun şurasında ..
Kandırılma da Uzunla aynı kaderi paylaştım bende, Kezbanlığım da …
Yıl olsa da iki bin yirmi, insanoğlu çıksa da uzaya …
O Uzun, ben Kezban ve daha nice koyunlar …
El ve ağız birliği etmişlikler de, doymuyoruz bir türlü kanmalara, kandırılmalara ….!
DOYMUYORUZ, KANMA LARA, KANDIRILMALARA ….!
GÜNÜN EN POPÜLER, EN SIK KULLANILIP DUYULAN SÖZCÜĞÜ OLUP, ÇIKTI, SONUN DA … ‘’- KANDIRILDIK . ‘’
MODA OLUP ÇIKTI, KANDIRILMA, SONUN DA !
Ömür tüketti, ömür Recep, KANDIRILMA SENDROMUNDA !
Önüne gelen kandırıyor, bizim Recebi, şunun şurasında …,
Koyulduğu her oyunda, tutuştuğu Lades te ….!
Oturduğu pazarlık masasın da …
Girdiği her yarışla, savaşta ..
Bir RECEP ile ASİYE, birde ben Kezban la, garibim TÜRKİYE …
Kurtulamıyoruz, kandırılmaktan ….!
Doyamıyoruz kandırılmalara …
Üstelik, haz alıyoruz, her seferinde, Kandırılmak tan …
Kandıran, kandırana …!
Sal, koyuver gelsin, sırada kim varsa …
Recep ile, beni ..
Kezban’ı kandırmaya ..
Recep benden beter, ben Recep’ten fenayım, kanmada, kandırılmada …!
Kanmada, kandırılmada …!
Recep ile beni ….
Kandıran, kandırana …
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya
24 / 01 / 2020
Saat ; 07_00

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...