3 Şubat 2020 Pazartesi

EYY EŞKİYAM....!
''SESLENİŞ''

Eyy eşkiyam...!
Terkedeli beni...
Sen....
Bir eski duvardaki koytuğa millenmiş toz ve bağlanıvermiş usba gibi işledin içime...
Ömrümün nafileliklerinde..
Ardınsıra yokluğunda hissettiğim...
Kuşkuydu,korkuydu ...
İlk anda adını koyamadığım duygunun adı..
Benliğimi sarıp sarmalayıvermişliklerle beni talan ederek....
Sinsice alıverirken içimdeki son sevgi ve güven kırıntılarını..
Terketmişliğinde beni...
Bir harabe,bir hilkat garibesi bırakıveriyordun benden arda kalanlığımda...
Üşürken ruhum,titrerken içim lambadaki alev gibi..
Un ufak oluveriyorum sevgisizlik çöllerinde...
Adın insanlıkdı senin, eşkiya olup dağa vurmazdan önce sen kendini..
Şimdi haramiler ve harabeler diyarında koyarak beni,
Terkettin bedenimi,ruhumu...
Soyuldu özüm,kurudu ,çürüdü içim...
Vefaydı,kadirşinaslık ve dostlukdu..
Güzel inciler gibi saklanırken sen içimde..
Hayat,ekin yeşilinden,saman sarısından...
Çürümüş ot rengine dönmemişdi henüz.
Su çürümemiş,insan kokuşmamışdı riya ve ikiyüzlülük balçığında..
Debelenmelerede belenmemişdi dahaca mertlik ve vefa.....
Daldası duldası kucaklıyordu dostluğun ve sevginin insan yüreklerini..
Ruh yorgunlukları,bencillik, bezginlik nakşolmamışdı dahaca...
Üzülebiliyorduk, bırak bir insana...
Bir solucanın naçarlığına,bir ağacın kuruyuşuna bile..
Kurda kuşa rızkımızı verebiliyorduk
Üleşerek sevinci ve mutluluğu çoğaltmışlığı farketmenin coşkusuyla..
Oysa şimdi...
Oysa şimdi..!
Düşdük düşeli bu illete ,
İliklerimize dek işleyeli, bencillik,riya ve nankörlük..
Bir çınarın içine işleyen güve gibi yiyip bitireli için için bizi..
Biz yitirdik bizliğimizi...
Tutmak varken düşenin elinden,
Bir tekmede biz atmalıyızlıkların kıskacında..
Savurduk, tekmelerde insanlığımızı...
Önce,yaşarken kalabalıklarda yalnızlığı..
Şimdi musallat olmuşluklarda bize...
İçimizde ''çoğalarak yaşanılan ''yalnızlıklar..
Ben bana yabancı,sen sana düşman,öteki beriki kendine ve hayata küskün..
Ne zaman girdi bu vehim,nasıl sardı bu illet deme..
Bu yabancılaşmanın çarkları bizi duyarsızlıklarımızda..
Nemalazımcılığın avaralıklarında dolaşırken sarıp sarmaladı...
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın gevezeliklerinde nakşettik biz bize yabancılığı..
Özümüz güvensiz oldu özümüze..
Üç maymunu oynamayı çok tezinden belledik..
Reddi miraslarda terkederken o güzel insani hasletleri..
Bencillik,cahalet ve nankörlüğün sarmaşıkları..
Ve,karanlığın örümcekleri esir aldı bizi..
Selamlar bile paraya endekslendi..
Menfaatler için insanı değil önce ruhumuzu ,benliğimizi sattık..
Nokta kadar çıkara,bırak virgül kadar eğilmeyi paspas olduk paspas...!
Yüzleşmeleri ve aynalarda kendimize bakmaları terkettik..
Tıkandı kulaklarımız,miller çekildi gözlerimize insanlığa has değerleri unuturken..
Kölesi olduk kendi egolarımızın ve yarattığımız medeniyet denen ucubenin..
Eyyyy insanlık,
Sen eşkiya olup dağa çıkalı,
sözde,''İnsan (!)'' denen soysuzlar güruhu harami olup çöktü tepemize...
Önce ruhumuzu talan ettiler...
Güle güle düzülmede haz almayı öğrendikce,
Kurbağa fobilerine alışakoyduk iyice...!.
Gelen ağam giden paşam teranelerinde ve nankörlükde çoğalmışlıklarla..
Çile çile sarıp ruhumuzu,kendi şeytanımıza hibe ederken biz bizi..
Değil darda ve dağda,yitirdik düz ovada yolumuzu,izimizi..
Karıştı at izi,it izine..
Filler tepiştikce ezildi çiçek ömürlerimiz heba olmuşluklarda..
İçine ettik erdemin,asaletin,zarafetin,kişilikli olmaların.
Emek hırsızlıklarına tenezül etmişliklerde ...
Köşe dönmelerin tuzaklarına tutsak olmuşluklarda..
Ve'de,
''Ekmek çalmadan, doyurmalara..! '' sırt dönmüşlüklerde,yitirdik önce kendimizi...
Bul karoyu al parayı kumarlarında tükettik sermayemizi..
Ardısırada seni..
Ey insanlık,bak şimdi gör halimizi..
Su çürüdü,öz kokuştu,maya bozuldu..!!!
Nafileliklerde göle maya çalsakda,tutturamıyoruz şimdi senin yoğurdunu...
Ne desen haklısın..
Seni bindirdik biz imamın kayığına,sürüp savurduk dağa taşa..
Sen çıkalı dağa,sana hasretim daha bir büyüyor içimde ey benim eşkiyam..
Şimdi gözlerimdeki ağıtlar bile yalana ve ikiyüzlülüğe teslim oldu..
Bir ölümde aynı akar gözyaşının rengi derler..
Oysa timsah gözyaşlarını bile bellettik biz bu gözlere,alarak masumluklarını...
Ölümüne acımdan şimdi kançanağına dönen gözlerimden akan yaşda yıkıyorum benliğimi ey eşkiyam...
Demem ondandır ....
Demem ondandır...
Eyyy eşkiyam..,
Terkedeli beni..
Sen..
Bir eski duvardaki koytuğa millenmiş toz ve bağlanıvermiş bir usba gibi işledin içime..
Ömrümün nafileliklerinde...!

Mualla YASSIBAŞ
Hildesheim/Almanya
04.01.2010
Saat:17_30

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...