DÜN .......
HUZURA, SEVİNCE, MUTLULUĞA, GÜLMELERE MUHTAÇKEN,
BU'DA YOKTU'YA ......!
Her ne yapıp-ettim, hangi usulü ve yolu denemiş sem
de .......
Aidiyet çabamı görmezden gelen ve beni içlerine
sindiremeyen .....
Hayatla, dünyayı, ömrüme, dünyama ve içime
sığdırmışlığımda bile, olumluluklarda yanımda olup, bir an bile olsun, yüzüme
gülmemişliklerinde .....
Her nasıl, başarıyorlarsa, yenilenin, kaybedenin
ve dibine kadar mutsuzluğa itilenin, hep
ben olmuşluğum da .....!
'' - Yetti be........
.....Nereden inceldi ise, oradan kopsun .....! ''
Diyerek ......
Üçünü- beşini, önünü-arkasını, düşünmeksizin
......
Kendimi, kaldırıp koyuvererek, derin ummanıyla,
amansız kasırgasına ...
Attım kendimi ,içine, kayışı koparıp, balataları
yakarak .......
En yakınım akraba-hısımla dost dediğim
çevremdekilerin, nihayetinde, toplumun, hallerime bakıp, ürkek ve titrek sesle
........
'' - Kayışı koparmış, kafayı kırmış, korkulur
böylesinden .....! '' Sözleri arasında, adeta sırra kadem basarak, bir anda
beni, benimle baş başa bırakarak, tüymüşlüğünde ''
Nicedir bulamadığım, yoksun olduğum, '' Huzur .
'',Denen, bana yabancı halle, tanıştım
...!
Eski benin, insanların, insanlığın, dünyanın
derdini, dert edinen benin, kendini nasıl yiyip tükettiğini fark edip, anladım,
o an ...
O gün, bu gündür ...
Kırıklıklar da dolaşmışlığım da, akıllı geçinmeye
çalıştığım günlerden ve hayattan, çok daha güzelliklerle, hatta mutlulukla
tanışıp, selamlaşmaya da, başladım .....!
Anladım ki ....
Gerektiğinde, akıllı ve dert babası, Marko
Paşalıktan arınmalı, kendini ve yüreğini dinleyebilmeli, insan ...
Bunalımlı ve cinnet geçiren hallerimde iken,
şimdilerde geri geldi ağzımın o, bildik
tadı ....!
Gülmeyi unutmaktan, Marsık yüzlü, hem kararıp, hem
de, yıpranmanın alameti derin çizgilerin yerini ......
İçtenlikli, doğaçlama hallerle, içimden geldiğince
gülmeye çalışan garibanın keyfi geri gelince .......
Zar-zor olsa da, bu yeni bana da alışıyor ve
gittikçe de, yakışıyor, yüzümün, bu yeni hali ....!
Ah, birde şu, ara-sıra yoklayan o, eski
Limoniliğim ile, içimdeki safra ve dilimdeki iç yakan kekremsilik, hatta,
acımsılık, düşse yakamdan ......
Ben, değil dört köşe, altı köşe kasketler gibi,
çok köşeli olacağım, bedenimle, ruhum, kesin
kurtulacak o, içimdeki güzelim çocuk sevinçleri, yerleşecekler, iyiden,
iyiye .....
Şimdinin kiracılığın da, dünden daha iyi halleriyle
erinç ve sevinç hissederek, şöyle diyorum kendi, kendime ...
Tıpkı, hem de öncelikle, hemcinslerim kadınların
çoğunca '' Evde kalan, kız kurusu ! '' etiketi
yapıştırılan biçareye, gerdek gecesinin sabahında Çeşme başı fiskosların da
kocasıyla ilgili eksik-artık konuşan laf ebelerine ve dedikodu edenlere,
cesaret ve yüreklice, ağız dolusu haliyle, dediğince ki ruh halleriyle .....
'' Dün, anamın evinde, buda yoktu ya, varsın gözü
kör, ayağı topal oluversin, o kadar kusur, KADI KIZINDA DA, bulunur ...!
Hah işte, bende bana diyorum, önce için, için
sonra da, meraklı taze turşulara, ders verip, had bildirmecesine hal ve
duygularla bezenmişlik ile, huzuru ve sevinci keşfedip, onlarla yeni, yeni
tanışmışlığım da ...
Tıpkı, o yeni gelin hanım misali ...
'' - Durun, durduğunuz yerde, kesin vır vırı, bilin
haddinizi .....!
Dünkü, eski benle, kıyaslanamayacak kadar çok daha iyiliğim
de, buda yoktu' ya, diyorum ben de .....
Önce, dünün gam kuşu olup çıkan bana, sonra da o,
malum, kerameti kendinden menkul,
lafazanlar güruhuna ......!
'' Dün, anamın evinde huzura muhtaçken, azaplar da kıvranırken ....
Mutsuzken, mutluluğa özlem çoğaltırken, bu
halimle, durumum, bu anım da yoktu'ya
.....!
DÜN .......
HUZURA, SEVİNCE, MUTLULUĞA, GÜLMELERE MUHTAÇKEN,
BU'DA YOKTU'YA ......!
BU'DA YOKTU'YA ......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
05 / 03 / 2021 - CUMA
Saat ; 15_30
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder