8 Ocak 2017 Pazar


EKMEĞİMİ .....

Ben tıpkı yeniden doğan güneş .....
Doğan ve yenilenen dünya misali ...
Yenilenen, doğan,çoğalan ..
Sevgi yağmurlarında ıslanıp ..
Salkım saçak güller misali renkten,renke belenenliğim ..
Yaşama sevincini iliklerimde hissedip ..
Gülüşlerimle umudumu,coşkuyu dışa vuranlığımla ..
Eskinin bağrında doğan yeniyim ..
Tıpkı, Zümrüt-ü Anka efsanesi misali ömür efsanem yeniden yazılır ..
Yeni günle birlikte ...
Kainatın, dünyanın ve hayatın ayrıntıları misali ...
Varlığımın, hayatımın, yaşadıklarımın ve mutluluğumun ayrıntıları da ..
Zaman içinde gelişim ve değişimle çıkar ortaya ..
Tıpkı dağda,ovada,vadideki otlar,çiçekler ve börtü-böcekler misali !
Hayat,acılarıyla bile beni okşar ..
Çünkü ;
Ben hayatı tümüyle ve olduğunca ..
Hatta, ölümlülükten ,hüzünden bile sevinçler dermecesine seviyorum ..
Kendi yaramı kedi-köpekler misali ...
Tımar ve yalayışlarımla iyileştirerek ...
Dağlanan yüreğime ....
Sevgiyi su !
Aşkı, merhem yaparak, tedavi etmelere çalışıyorum ..
Göz yaşlarım aktığıda oluyor elbet olmaya ..
Hayatın hengamesinde ve zaman denilen ummanda
Bense ...
Bardağın dolu tarafından bakmalara özenerek ..
Mutluluk çoğaltmalara öykünüyorum ...
Heleki beni olduğum halimle karşılayıp, seven çıktığında..
Keyften kendimden geçiyorum ..
Böylesi hallerde, değmeyin keyfime, benim ..!
Süleymanda benim, Şahta,feriştahta ..
Ekmeğimi, çöpten-çamurdan çıkarsamda ...!
Ekmeğimi, çöpten-çamurdan çıkarsamda ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

06 / 01 / 2017

Saat;16_10


SÖYLEYEMEDİKLERİM DE SAKLIDIR 

Ne zaman, kendime dürüstlük ve içtenlikle ..
Kendimle yüzleşmeye, iç hesaplaşmalarda ...
Bendeki benle barışıp, içimdekilerle yüzleşmeye ..
Vicdani hesaplaşmalara kalksam ..
Sözcükler düğümlenir boğazıma ..
Görünmez bir el kapatır ağzımı, sarılır gırtlağıma..
Der-dest edip boğmaya kalkar ..
Ondandır ,
Söyleyemediklerimde saklıdır, bilinmezliklerim, gerçeğim ...
Derinlerimde tortu,tortu biriken korku balçıklarında ..
Ürküten karanlıklarda pranglarda susar içi kan ağlayarak ...
Sevgilere, gülmelere, sevinçlere hasret, içimdeki o masum çocuk ..!
Uzansam içimdeki bana, ellerini tutmacasına ..
Yanar, kavrulur ellerim ...
O daha derinlere siner ..
Duymamacasına seslenişimi ..
Barışma çabalarıyla, defneler,güvercinler sunmak istediğimde ..
Daha başlamadan biter hüsran ve yenilginin elemiyle serüvenim ..
İçerim kahır,kahır gazap üzümlerinin yıllanmış en keskin meylerini ..
Karışır, sel-su gözyaşlarımla ,sümüğüm birbirine ..
Görünmez ellerdeki parıldayan hançer saplamalarıyla delik deşik olur ..
Ya da, kor alevlerde dağlanır içim, dışım ..
Kurusun, gün ışığıyla şifa bulup, kendine gelsin diye biçare yüreğim ..
Helak olmaların ezincinden sıyrılsın, diye ..
Ters - düz edip asmalara koyulurum onu iplere ..
Ama her ne yapıp,ne etsem,ne denli çabalasamda nafiledir ..
Elim uzandıkça, dürülür, büzüşür, siner yüreğim kafesinin en kuytusuna ..
Hasılı ...
Ne ip salmalarım,ne merdiven uzatmalarım ..
Ya'da ünleyip,ışık tutma çabalarım bağırmalarım kar eder bendeki bana ...
Dağdan-taştan ses gelirde, tık çıkmaz o, garibim den ..!
Kahır değil, sitem değil ..
Şikayet ise, hiç mi hiç değil ..
Ondandır içtenlikle dillenişi duygu ve düşüncelerimin ..
Ben, halimi bilir, derdimi söylerim ..
Naçarlığın ve nafileliğin örümcek ağlarında ..
Ömür çürütüp, zaman öldürerek ...
Sesime kulak verenlere, derdimle ilgilenenlere derim ki.....

'' - Söyleyemediklerimde saklıdır, bilinmezliklerim, gerçeğim ..!
'' - Söyleyemediklerimde saklıdır, bilinmezliklerim, gerçeğim ..! ''

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya


07 / 01 / 2017

Saat ; 14_02


YİTİĞİM ......,

Yitiğim, adını koyamadığım duygu sağanaklarında ....
Naçarlıklarda, amansız sürülüp, savrulmuşluğumla ...
Yitiğim, sende ....
Gerçek o, ki ;
Bende sandığım anlarda, bile ...
Sende kaybolanım ..
O, uçsuz-bucaksız ömür ve gönül atlasında ..
An gelip, huzur ve sükun ummanında ..
An gelip, çöl fırtınalarının acımasızlıklarıyla ...
Un-ufak olmacasına karışıyorum, kah kumlara, kah seraplara ..
Kah, Yusuf'um, zindanlarında ..
Kah, ölüyüm susuzluklar da kavrulmuşlukla Kerbelanda ..
Önü-ardı ...
Lamı-cimi yok bunun ..
Adı üstünde ..
Yitiğim sende ...!
Yitiğim sende ...!


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

07/01/2017

Saat; 10_00


LALIZ, LAL ....!

Hayat denen volkanlar ve hengameler atlasında ...
Aşkın depremlerinde, üstümüze görünmez ve taşınmaz ağırlıkların ..
Yürek sancılarının ...
Tarifsiz gönül acılarının ..
Apansız patlayan ruhsal kasırgaların ..
Ortasında kalakaldığımız kor, kor yangınların, bizi yutmuşluğun da ..
Pek çok yetimizin yitmişliğinde ..
Hatta, kendimizi tarifsizliğimizde ..
Lalız, lal ...
Sözcükler atlasında ilmek, ilmek,düğüm, düğüm çözülüp ..
Un ufak olmacasına ..
Mecalsizliklerde olan bitene ve dayatılana karşı koyamamışlığımızda ..
Adımıza icra edilenlere, boyun eğip ..
Hakkımızda verilen hükümlere..
Eyvallah demenin ötesinde ,gık diyememişliğimizde ..
Sürüklenip duruyorken ..
Buz dağlarının eriyip, dağılarak suda yutuluşu gibi ..
Yutularak aşk ve ruhsal tusunamilerde ..
İrademize vurulan ketlerle ..
Dilimizin, kelamlara,
Birbirine kenetli kalan dudaklarımızın ..
Aralanamamışlığında,...
Aşka ve hayata dair güzelliklere, es geçmişliğiyle ..
Hasılı ..
Mecalsiz ve bezgin hallerle ..
Un ufak olmuşluklarda, kum saatinin kumlarındanda beter hallerimizle ..
Direnememişliğimizle hayata ve dertlere, yüklere ..
'' -Aman canım sende'' lerin ırmağında sürüklenmişliklerimizle ..
Aşka dair bilip-yaşadıklarımız ve yeminlerimizle ..
Kelama ihtiyaç duymamışlığımızla ..
Diyecekleri tükettik ..
Söylediklerimizle anlatılması gereken ne varsa onu demişlikle ..
Ötesini demeye lüzumun ve mecalin, dermanın kalmamışlığında ..
O, derin ve uyanılmayan uykulara ten, tene..
Beden, bedene..
Dudak- dudağa ..
Hasılı, et tırnaklıklarda ..
Tek bedenlikle yelken açmışlığımızla , lalız, lal
Lalız, lal......


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

01 / 01 / 2017

Saat ; 10_31


SÖZÜN BİTTİĞİ AN VE YERDE .....

Sözün bittiği an ve yerde, yaşanır fırtınalar, ruhsal patlamalar ...!
Gemiler yakılmış, köprüler atılmışsa ..
Sitem, küfür dile, öfke göze, darlanma ve kabarmalar yüreğe ...
İsyan ateşlerinin korları, alevleri gönüllere düşünce ...
Dar gelince dünya ...
Gök başına yıkılınca ...
Soluyunca burnundan ....
En okkalısından ,gün yüzü görmemiş küfürler yağınca dilini ...
Derinden bir nefes çek ,çevir başını gök yüzüne ..
Umutsuzluğa yenilmemeye özenle ....
Elinden uçana,kaçana tanıp, yakılıp dövünmek yerine ...
Sahibi olduğun nimet,güzellik ve değerlerin kıymetini bilerek ...
İzin vermeden ,kinin-nefretin,öfkenin,karanlığın ..
Ama hepsinden de önemlisi ve önceliklisi ..
Sevgisizliğin ve hoşgörüsüzlüğün seni esir alıp, yutmasına izin verip ...
Kendini paralayıp, harap- türap etmek yerine ....
'' - Kem söz sahibine aittir '' diyerek ...
Çalamasanda ıslık, tuttur bir mırıldanma ..
Yarım, yamalak, eksik ve yanlış olsa da, bir türkü mırıldanmaya koyul ....
Senden, dünden anılarla süslenen ....
Ömründen izler taşıyan notalar, yoldaşın olsun ....!
Notalar, yoldaşın olsun ...!
Zor olan budur,,
Zoru başarmaktır marifet..


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

07/01/2017

Saat;18_04


AN GELİR......

An gelir, aşk yutar bedeni..
Kimisinde çiçek açtırır
Kimisinde acı çektirir..
An gelir,ömür ..
An gelir ocak söndürür...
Hasılı, çarkı feleğin de döndürür..


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

08/01/2017



BİL Kİ...

Hayatın hüznünü ,sende tanıyıp..
Yüzünde, keşf etmeseydim..
Onun zorbalığını , dayatmalarını,acılarını.. 
Sineye çekmem ve katlanmam..
Böylesine kolay olmazdı..
Çünkü,
Hüzünlerin ile, hüzünde sevdim seni...
Hüzünde sevdim seni...

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Fridrichshafen / Almanya

08/01/2017

Saat: 00_12


AŞK........

O son ardına bakışınla fethettin, beni .
O gizemli davetkar lığınla çekip, alıp götürdün beni, benden...
Sessizliğin diliyle söylediklerindi beni, sana bağlayan ..
Ondandır ki ..
O gün-bu gündür tüm benliğimle, şeksiz-şüphesiz inanırım ...
Yalanı-dolanı olmayan en masum ve saf dil, sevginin ve aşkın dilidir ..
Aşk ana sütü kadar saf ve temiz,ak-pak ...
Çocuk kadar masum ..
Bebek gülüşü kadar sıcak ve içe işleyen tarifsiz güzelliktir ....!
Aşkın dilindeki albeni ve içtenlik .
İnsan ruhuna ışık hızından da çabuk erişir, yüreğe derinlikle işler ..
Aşkın dilinde, sözcük kalabalıklarına, harflerin ağırlığına gerek ve yer yoktur .
Ruhun ve duyguların üryanlığı, gönüllerin içtenliği ..
Kalplerin aşka susamışlığı ..
Kişilerin karşılıklı saygı ve vefası ...
Umarsız, sorgusuz - sualsiz bağlılığı ...
Sadakat, aşkın görünmeyen zinciri, en etkili tutkalı ...
Mutlu geleceğin vazgeçilmez, sağlam temelidir ...!
Onun doğmasına, kabullenilerek, boy atıp, gelişmesine yeter de, artar bile ...
Çünkü ...,
Aşk, hayatın en güzel ve işlevsel çekim olgusu ve kanunudur ...
Hayatın kaynağı ve can suyudur ...!
Aşk; ne adres sorar, nede sebep arar ....!
Aşk; ne adres sorar, nede sebep arar ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen /Almanya

08/01/2017

Saat:00_47

3 Ocak 2017 Salı


EVVELİN NEYDİ Kİ, AHİRİN NE OLA ?

Duyguların, sevinçlerin, umutların, düşlerin ...
Geleceğe ilişkin hayallerin, planların ..
Yerle yeksan oluyor ..
Mutsuzluk ve sancılar düğüm, düğüm ..
Yumruk, yumruk ..
Gelip boğazına, kursağına oturuyor ..
Kendini '' - Denizlerde gemisi batan, müflis tüccar . '' gibi hissediyorsan ..
Hayat denen bu hengamede ..
Kendine saygını var edememişliğin fukaralığın da ....
Bunca zamanı heba, ömrünü telef ederek ....!
Altı yok pabuçluklarda, körü körüne biatta ..
Dahası kıç yalamalarda ve el-pençe divan durarak ..
Şamar oğlanı olup çıkıp, çürütmüşlüğünde ...
Kala, kala sana kalan ...
Hep, deve götü yağlamak ve dalkavukluksa ...!
Bil ki, bu işte daha ilk adımdan ...
Şu ana dek sürmecesine, ters gidiş ..
Ve, tepeden tırnağa onulmaz hata, dönülmez yanlış,telafisiz yanılgı vardır.
Demek ki, ya bu gerçeklere ve eşyanın tabiatına aykırı ..
Ya'da, sen ve o kaotik düşüncelerin, hayata uyumsuz ....!
Hayatın ırmağı, terse akmaz ..
Sen körü körüne inatla götün, götün yüzen ördekliklerde ..
Suyla ve hayatla, hatta istikrarsızlıklarla, kendinle inatlaşıyor san ..
Yaptığın, düpedüz ..
Kıçın la inatlaşırken, donuna sıçmaktır, aslında ...
İnatlaşmayı,tepişmek anlamak ..
Ve, körü körüne bağnazlıkta kendi çukurunu kazıp ..
Geleceğini karartmak demektir ...
Ders alamamış san bunca yaşanandan ..
Payına düşen dersi de, mutluluğu da alamamış san hayattan ..
Bil ki, ruhundaki Don Kişotluktan çok ..
Akıl ve düşünce bulanıklıklarında ....
Ve, sorgulamazlığın sığlığında boğuluyorsun demektir ..!
Deneyim, ders alırsan, kazanım ......
Körü körüne inat sa, felakettir, tufandır, akıllara ziyanlık ..!
Yerle yeksanlıklarda, rezil rüsvalıklarda, toz-duman olmaktır ..
Aştan, aşka ....
Felaketten, mutluluğa ...
Elemlerden, coşkuya, sevince ...
Hayatın tüm alanında ..
Hayata ve insana dair, hemen her konuda ..
Yaşadıklarından feyz, ışıktan ilham .....
Yenilgilerden ders almıyor ....
Elem deminden, mutluluk çıkartamıyorsan ..
Nafileliklerde tüketip, heba etmişsin, hayatı ..
Dönüp baktığında, ömür ve vicdan aynına ..
Diyemiyorsan hala, '' - Hata bende . '' , diye ..
Ya, gözün kamaşmış egonun serabın da, yakamozun da ..
Ya, beynin sulanmış hayat ırmağının gel-gitlerinde ..
Ya da, ruhun küflenmiş bağnazlık dehlizinin karanlıklarında ..
Cehenneminin odununu, sırtında taşımışlığıyla ..
Zebaniye iş koymadan, kendin yakarsın azabının ateşini !
Sen, yanlışlıklar komedyasının yitik kahramanı, biçare zavallısın ...!
Çünkü .....,
Neresinden tutarsan, elinde kalmacasına ...
Bebelik ten mezara süren, ömür denen kilimde, ilmeklerin ...
Baştan aşağı yanlış ...
Çözgülerin sakat, atkıların karışık ...
Düğümlerin Gordionunkinden de karışık, kör ve çözümsüz ....
Südün ve mayan bozuktur demek ki, senin ....
Böyleliğinde bil ki .....
Fazlasıyla müstahaksın, hayatın şamarıyla dumurlara uğramaya !
Kendi kazdığın kör kuyuya, çıkmamacasına yuvarlanmaya ...!
Ön teker nere giderse, arka teker de, ora gider, sözünün ışığında ...
Demeli o zaman sana, hiç mi hiç acımamacasına ..
Evvelin neydi ki, ahirin ne ola ...!
Evvelin neydi ki, ahirin ne ola ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Friedrichshafen / Almanya

03/01/2017

Saat ; 17_38

2 Ocak 2017 Pazartesi


KANMAMAK, YİTİRMEMEK VE ÜTÜLMEMEK İÇİN, SORGULA .....,

İnsanın ömrü, çağlar arası yolculuğa koyulmuşsa ...
Hele ki de, tozunu, toprağını yutmuş san hayatın ...
Dürtülerini kamçılayan olaylara ve hayatın akışına duyarsız değilsen ..
Hüzünlerden olduğu kadar ....
Mutluluktan ve bilgelikten yana da, alırsın payını ..
Yeterki neye nasıl bakıp,hangi dürtülerle düşünür ..
Önce bilgilenip, bilinçlenip ..
Ardı sıra, sorgulamayı ...
Dahası duvarların, perdenin ardındakileri görmeyi bil ..
Denendeki, denmeyeni ...
Yazılandaki, yazılmayanı fark edip, keşfe koyulmayı, bil ve öğren ..!
Yat, uyu, yat fişleriyle ....
Tembelliğin ağlarında ıskalanan ve ilbizlenen kafalardan olma !
Bilgili olmanın, zenginlik ..
Sorgulamanınsa, kurtuluşun ve mutluluğun reçetesi olduğunu bil ..
Koyunluk ta, kaval ..
Salozlardan, maval dinlemeye kaptırma, kendini ..
Adını koyanların dününü ve sana mirasını düşün ....
Araştır dünü de, yaşadığın günü de, geleceği de ....!
Bakmayı öğrenirsen ne, toz-dumanda kapanır gözlerin ..
Ne, cambaza baklarda karışır aklın ..
Nede koyunluklarda yalak ta su, kavaldan kurtuluş beklemezsin asla ..
Güdülmenin diyetinin, kesilmek ve kurbanlık olduğunu kavrarsın ..
Bakarsan ilmin, bilimin, sağ duyunun ve gönlün gözüyle ..
Silinir gözündeki perde, kalkar sırlar ve çıkar ortaya gerçeğin yüzü ..
Sen kavrarsan, Kralın çıplaklığını ..
Şatafatta kamaşmayınca gözlerin ...
Tez öğrenirsin, oyun içinde dönen oyunu ..
Karamanın koyununun fark edersin önceden oyununu
Sonra çıkar sandığın oyunda kaybeden olduğunu ..
Yutmuş san, hayatın tozunu ..
Zulanda saklarsın, kozunu ..
Yılbaşında dökülen kanın Terör değil ..
Egemen devletin kanlı ve kirli tezgahı olduğunu çözersin, şıppadak ....!
İnanmaz, kanmaz san yalana, mavala, sapmaz san yanlışa ...
Uyanık olup, kanmaz san biat ta, başındaki çobana ..
Sorgularsan sergilenen kanlı oyunu ....
Kavrarsın gerçeğin o, ayan-beyan nurlu yüzünü ..!
Unutma ki inat ve kararlılıkla duruyor yıllardır, katil kurt, kuzu postunda .
Yutmaya yeminli hallerin pişkinliğiyle, arsız, arsız sırıtışlar da ..
Ağzından, kanlı salyalarının akmışlığında ..
Seni yemecesine, pusuda..
Ülke de sergilenen bu kirli oyunda, kanlı saldırılar tezgahlanıyor ..!
Katil kurdun, başa geçişini sağlamacasına ..
Dün, Beleş tepe'de, bugün Ortaköy'de diskoda ..
Sergilenen kanlı oyunun ardında ...
Akıl daneleriyle, katiliyle, tetikçisiyle,Fidanıyla, Hakanıyla ...
Mitiyle, paralı itleriyle o, koca kurt iş başında ..
Tekdir onun muradı ..
Saplantısıdır, Başkanlığa konması ..
Bakarsan bu uyanıklık ve zekayla sorgulayarak hayata..
Üstelik hayatın tozunu yutmuş san acıda ..
Bilir ve bulursun yaman çelişkiyi ....!
Çözersin dönen fırıldağı, sergilenen kanlı oyunu ..
Canı yanan adam haykırırken gerçeği ..
'' -Tarıyorlardı '' derken, içerideki piyon ve maşa katilleri ..
Devlet sana dayatsa da, katil tek kişiydi diye ..
İnanmazsın mavala, yalana, dolana ..
Kanmaz sın başa oturmak için kan döküp kan içen o katil ruhlu deli kurda ..
Gelmezsin oyuna, cambaza baklarda ..
Anlarsın, devletin düzmecesini ..
Ateş edenlerin ve perde ardındaki baş katilin gerçek yüzünü ..
Haykıran halkın sesini bastıran devletin ve egemen erkin yalanına ..
Kanmaz sın asla ama asla budalaca, ahmakça ..!
Farkındaysan hayatın ve sergilenen oyunların ..!
Düşer maskeleri, sırıtır katillerin arsız, arsız gülüşleri .
Kral çıplak diye yankılanan çağların sesinde ..
Koyulmuş san sen senin, insanlığın keşfine ..
Sorgularsan hayatı,
Tez ortaya çıkartırsın onca foyayı ..!
Sen, sen olmuşluğun la, yutmaz sın bunca adi ve kanlı oyunla, numarayı ..
Kanmamak, yitirmemek ve ütülmemek için ...
Sorgularsan hayatı ve yaşananları ...
Öğrenir, bilir ve tanırsın ...
Sergilenen kanlı tezgahları
Başkanlık inadında, azgınlık la krizde boğulup ..
Günbegün daha da azgınlaşıp, saldırganlaşan ..!
İllede, tek adamlık ve başkanlık diyen o, katil madrabazı ....!
İllede, tek adamlık ve başkanlık diyen o, katil madrabazı ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

01 / 01 / 2017

Saat; 23_39

GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...