25 Ağustos 2020 Salı

 HİÇ BİRİMİZ MASUM DEĞİLİZ..


Hayatın sillesini yemişliğin de,
Günlerdir yaşadığı permeperişanlıkla,
Değil uykularının,hayatının kaymışlığında,
Yarı uyur, yarı uyanık kaldırdı başını...
Saçının ,başının darmadağınıklığında ..
Mora kesmiş, şiş gözlerle baktı çevresine .
Ne edeceğini bilememenin çaresizliklerinde...
Günlerin yorgunluğuyla bitap düşmüşlüklerde.
Ateşin düştüğü yeri yakmışlığında,
Hayatın boz bulanık akmışlığında.
Dayattığı acılardan bihaberliklerde,
Karşıdaki plakçıdan yayılan ses güzelliğinde..
Sezen Aksu, dillendiriyordu o güzelim,buğulu sesiyle.
Yüreklere işlemecesine...
''-Hiç birimiz masum değiliz'' deyişliklerde.
İç acıtan şarkısını söylemişliğinde..
Kadın düşündü bir an ,
Dört gündür sorgudaki oğlunu..
Yaşanmışlığın da acıların ,
Olmuşluğun da olayların....
Kızının ölümlülüğün de,
Olayların gelişmişliğindeki suçluluk payının utancıyla.
Ama, daha çokda beceremediğini sandığı analığının yürek sancısıyla.
Üvey babasını öldürmekle suçlanan çocuğunun,
Karakoldaki gözaltındalığından duyduğu azabın da ruhunu sarmışlığında..
Yanlışlıklar ve acıların kıskacında, suç batağında ,
Gepegenç bir ömrün adım adım yitip gidişini anımsadı bir an...
Düşmüşlüğüyle aklına olaylar.
''-Helbet ya,suçsuz değiliz hiç birimiz''dedi, kadın öfkeyle....
Sonra,daha bir hafta evvel toprağa verdiği ,
Genç ömrüne doyamadan ölen, kızı geldi aklına...
Başladı ağlamaya , hıçkıra hıçkıra..!
Gazetelere düşmüştü bile haberi çoktan.
''Üvey babasının tecavüze yeltendiği kız asmıştı kendini tavana.
Ve,
Ağabeyi ,vuru vermişti iki kaşının ortasından ,
Olmaz olası üvey babasını''
Dününe gitti bir anda kadın...
Nasıl berdel'e kurban gidişini,
Zoraki evlenişini,
Ağabeysinin yengesini boşamışlığında ,
İlk kocasınında onu nasıl kapı önüne koyduğunu...
Sonrasında da hayatın acımasızlığıyla filaka oyunundaki taş gibi,
Oradan oraya savrulmuşluğunu anımsadı.!
İki sokak ilerideki karakolda,
Sapsarı yüzü, kan çanağına dönmüş gözleriyle,
Son kez anlatıyordu olayları polise, oğluda.
Sezen Aksu'nun sesinin taş duvarları aşamamışlığında ,
Sokağa yayılmışlığında..
''Eller Günahkar'' diye haykırışı savruluyordu rüzgarlarla..
''-Amirim o şerefsiz, babalık olacak adam..
Bacımı mahvetti ....
Namusumu temizledim,leşini serdim.''demişliğin de,
Komiser Davut,naçarlıkların çarmıhında asılı duran gence baktı...
''- Tamam ,göndereceğiz dosyanı ve seni nöbetçi mahkemeye..
Nerden bulaştın oğlum be,kanun verseydi cezasını pezevengin '' dedi.
Şarkı çalıyor Sezen söylüyor du,
İçlimi içli, o hüzünlü sesiyle hala,
Plakçıdan,sokağa taşan nağmelerle..
''Hiç birimiz, masum değiliz'' diye.
Avaz avaz ağlamaya durmuşluğunda kadının ..
Bu arada karakol da sürüyordu ,macera.
''-Toparlamak gerek ''dedi komiser Davut ,
Ve ,
Söylendi kendi kendine...
''Berdel'e kurban bir ana,
Yanlış evliliklerin kurbanı iki çocuk..
Boğaz tokluğuna sığınılan, nikahsız bir koca...
Kocalıktan bihaber,insanlığın yüz karası ...
Karakter fukarası,insan artığı
Pejmürde bir üvey baba.
Tecavüze yeltenilen maktul,
İntihar etmişliğinde sonlanan çileli bir ömür..
Namus cinayetinin faili,kurban ve mağdur ağabey,
Ama,
Katil de kanuna göre, aynı zamanda...
Eyyyy hayat.!
Nerenden tutulursa tutulsun, ele bulaşan ...,
İki ucu boklu değnekliğinle....
Vurmuşsun vurdukça bu insanlara...''
Kendi sesinin kulağına çalınmışlığıyla toparlandı bir an da,
Sonra efkarla yaktı sigarasını ,
Döndü, onu merakla süzen memur arkadaşına...
Seslendi ,sinir kesmişliğinde titreyen sesiyle ona.
''-Yaz gerekeni,
Gönder dosyayı savcılığa Ayhan bey'' ,dedi.
Polis Ayhan ,gencin dosyasına- cinayet zanlısı -diye,
Resmini fişlemekle meşgulken yanıtladı Davut'u.
''-Anlaşıldı amirim'',dedi.
Dönüp çocuğa seslendi.
''- Söyleyeceğin var mı başka''?
Çocuk yorgun ve bezgin,
Dahası,
Hayata yenilmişliğini ele veren sesiyle.
''-Ben delikanlı adamım, namert değilim...
Üstelik, inkar da etmiyorum suçumu....
Bitsin bu azap ,
Kırsın kalemi, versin cezamı Adalet(!)
Razıyım amirim ,cezama .
Adaletin kestiği parmak acımaz .''dedi.
İki sokak ötesinde iken bile,
Çocuğuna, çok uzaklıklarda bir ana (!)
İki evladının kurban ve mağdurluğun da ,
Nikahsız herifinin toprak altındalığın da,
Hayatın, hayatını harcamışlığın da ,
Ve ,
Bunları hep kader saymışlığın da .!
Lanetler yağdırıyordu , kaderiyle, hayatına..
Ağıt ağıt öfkesini ,biçareliğini dışarı vurmuşluğun da .
Sezenin sesini bastırmışlığıyla..
Şimdi iki sesin ,
Hayatın içinde birbirine karışmışlığın da,
Yankılanıyordu ev de ve sokakta ,
Yürek dağlayan haykırışlar hala...
''Hiç birimiz masum değiliz''
....................................................................................................................

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ.

Hildesheim / Almanya

27/07/2009


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...