18 Kasım 2017 Cumartesi


Hayat denen sahnenin küçük ölçekli versiyonudur,
sinema,salonları, tiyatrolar,agoralar, futbol stadyumları ...

Genelden ırak olmayan hatta ondan izlerle dolu bu görselde de olduğu gibi ..

Film biter,perdede son sahne'den silik izler kalır..

Işıklar yanar,perde kapanır film yada piyes biter.

Seyirciler toparlanır, giyinir ve yola koyulur, salonu boşaltarak, kendi yalnızlığıyla baş başa koyarak, oradan ayrılırlar .....

Bir an düşünün ....

Tıpkı ölüm,defin ve sonrası gibi .....

Ne kadar müthiş benzerlik var dikkatlice inceleyip,
analatik olarak sorgulayınca hemen yakalayıvereceğiniz eşsiz benzerliğin ip uçlarını bir araya getiri verince..

Kişi ölür, tıpkı temaşa da ki seyirciler misali insanlar kendilerini ve ağırlıklarını alıp getirirler,
Tabi ki,huylarını,davranış ve karakterlerini de..

Derken mezara kadar uzanan yolculuk, orada biter.
Gömülme işleri biter, el ayak çekilir ....

Tıpkı filmin soluk silüeti misali ya bir kaç kişi kalır yada kuş sesi, ağaç gölgesi ve esintide yayılan sesler ..

Devinimin bir aşaması daha biter .Eylemde,devinimde ve hayatın işleyişinde bir başka boyuta geçilir.

Ölümlü, toprağın derinliğinde ve sessizliğinde, kendi ölü sessizliğinin farkındasızlıklar da, yatar ...

An gelir, gece karanlığı çöker ve sabah olur ..

Hayat denen dev mekanizmasının dişlileri dönüşünü ve devinimini sürdürür ...

Bu devri alemin kendi iç ahengin deki muhteşem devinim, işlevselliğinde rolünü, görevini yerine getirir ....

Aktörleri ve yardımcısı da, insanlardır .....

Ölen, ağlayan, gömen, gömülen ve mezarlıktan sessizce gidiveren, dağılıp, yiten ama hep var olan, insanlar ...

İşte paylaştığım görselde ki, tıpkı sinema perdesindeki görüntü gibi ..

Film bitti,temaşaya paydos ...

Ölen adına ...
Derin mi derin sükun,sükut ve evrilmede başkalaşımlar..
Nihayetinde haşr-ıneşr de toprağa karışmak, yada bir sandukada daha uzun sürede, yerle yeksan oluş sürecini yaşamak..
Yaşadığının farkında'sızlığında ...

Evrensel ve değişmez gerçekliğinde, çıka gelen ölüm noktayı koyar, ömürlere .....

Ölüm ,yaşanır kendi gerçekliğinde ve işlevselliğinde, aşina devinimlerde, sürüp girerken hayat ...

Ölüm geldi, ölüm ...

Ölüm geldi, devinime,tasaya,telaşa ve hayata, korkulara ve oyunlara,filmlere, temaşaya paydos ...

Temaşaya paydos ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

İmmenstaad /Almanya

18/11/2017 

Saat; 23_20


Göçler tahterevalli yada terazinin iki gözü gibi işlevselliktedir..

Her göç içinde, eksilmeleri ve çoğalmaları, çoğaltmaları barındırır...
Mesele nereden, nasıl ve hangi gözle bakıp, değerlendirerek,
sorgulamanızdadır. ..

Ömürde, göreceliliğinde, eksilirken, çoğalma değil midir  ?

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ 
Immenstaad / Almanya 
17/11/2017 
Saat: 01_12

NE DERSİNİZ?
Hayatın hengamesinde ve  zorlu ömür serüvenimizde, her gün o kadar çok eskiyor,eksiliyor,tükeniyor,hatta dökülüp-saçılmalarda un ufaklıklarda telef oluyoruz  ki ..

Su,yağ,un,şeker gibi tüketim malzemelerinin telefliklerinden de fazla ....

Bu bağlamda, bizim yerimize su  yada sıvı yağ olsa litre, litre, un,şeker,tuz olsa kilogram, kilogram yada başka ölçü birimleriyle tartılan, ölçülen malzeme olsa onlardan da, haddinden fazla kullanılır,yada yerine konurdu .

Gelin görün ki, insanoğlu bu mental ve metal yorgunluğu yeterince önemseyerek, ciddiye almıyor.

Taki, vücut bağışıklık sistemi ve ruhen iflası yaşayarak hastalık yada beklenmedik sıkıntıların pençesine düşene dek ..

Düşünün bakalım..
Siz yağ olsaydınız ne kadar litre tüketilmiştiniz ?
Değil yanıtı, düşünmesi bile ürkütücü ...
Ondandır,
Siz, siz olun bedensel ve ruhsal sağlığımızın,enerji ve yaşama sevincinizin kıymetini biliniz ...
Yazdıklarımıza dudak bükmeyi düşünen yada aklından geçiren olabilir.
Bunlara sadece şu üç dört hususu hatırlatalım mı? Ne dersiniz..
Ne kadar çok saçınız,sakalınız,bıyığınız,kılınız-tüyünüz dökülmekte..
Ya tırnaklarınızı kesip atmanızı eklersek ...
Olmadı terlemelerinizi, deri dökmenizi, yetilerinizi kaybetmişliğinize değinmedik bile henüz.
Ayrıca  ne kadar beyin hücremizin eksilip yenilendiğini ya da kalori kayıplarımızı gündeme getirmedik bile..
Bunlar da eksilme ve eskime değil midir? 
Ameliyatlarınızı,estetik ve plastik cerrahi müdahaleleri,gerdirmelerinizi, yağ aldırmalarınızıda mahçup olmayasınız diye anımsatmaya gerek duymadık bile..
Birde şimdi düşünün ..
Un ,şeker,tuz olsanız kaç kilogram siz koymalılardı yerinize ?
Haydi biraz tebessümle dönüp düşünün dilerseniz bir daha  ..
Ne dersiniz ?

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
İmmenstaad /Almanya 
18/11/2017 
Saat; 00_20

17 Kasım 2017 Cuma


RUHUNDA
Döküldüğüm umman, yutulduğum girdapsın ..
O kadar doluyum ki seninle ..
Taştığım da, yuttuğum da sensin ...
Ben senin derinliklerinde yitiğim ..
Bir küçücük su damlacık lığımla suyunda, su içinde can, ruhunda şavk olmacasına
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Immenstaad /Almanya
17/ 11/2017
Saat: 23_32

Sen paracıklarını, bense derin yalnızlık savruluşlarında yıldızları sayarken aşkın iflasını fark edemedik, mutluluğu, aşkı ve hayatı ıskaladık ....


Şimdi, iki müflis tüccarlıkta, yakışacak hamam bile yok ortalıkta ...!

El,elde baş, başta tığ teber, şah-merdan kalakaldık, ortalıkta ..

Sen çal, sen oyna hallerinde ...

Pişmanlıklar ve keşkeler çoğaltıyoruz avuçlarımızda ...

Son pişmanlığın faydasızlığında ....

Erdem YASSIBAŞ


16 Kasım 2017 Perşembe

Kendini tanımaya çalışmak ve keşfe koyulmak ....


Bildiğini sandığın yada aşina olduğun bir adres ve mahalde, bilmediğin nesneyi aramak gibidir ..

Çok iyi bilirim ve tanırım diyenler, daha baştan ıskalamaya,hataya yakındır ve aradığını bulamama riskiyle, yüz yüzedir ....
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ


NE ZAMAN Kİ ....! 


Ne zaman ki ...
Ekmeğe, emeğe, alın teri-göz nuruna ...
İnsana, düşünceye, ilime ve bilime saygıyı, kendimize rehber ...
Dahası da; vazgeçilmez ve olmazsa, olmaz yaparak ....
Düşünenlerin vurulduğu karanlıklara ve korku imparatorlarına ...
Eli kanlı-ağzı salyalı uşak piyonlarına karşı ..
Korkusuzca ..
'' - Düşünüyorum, düşünmek suç ve cezaysa ...
Diyeti de, ölümse ...
Yine de ve inadına ...
Korkmuyor, düşünüyorum ..
Düşünüyorum, öyleyse, vurun beni !
Diyerek ....
Ne zaman, korkusuzca ..
Sorgular, gerek hayatla, gerekse gerçeklerle ve hatta, korkularımızla ....

Cesurca ve sağ duyuyla yüzleşir, eleştiri-öz eleştiride ...
Vicdani yüzleşme ve hesaplaşmalarda, gelişir ..
Korkuların, karanlığın ve cehaletin üstüne ,üstüne yürüyebilir ..
Kula, kulluk etmez ve sermayeye ....
Egomuza, faşizme, despotizme ve cümle firavunlara ...
Ve, kendini UZUN SAYIP ....
TÜYÜ BİTMEDİK YETİM HAKLARININ GASPIYLA YAPILAN, KAÇAK SARAYLARDA ...
İÇİN, İÇİN, İÇİNİ KEMİREREK ..
KENDİNİ, YEYİP-BİTİREN O, BAŞ EDEMEDİĞİ ....
ÖNLENEMEZ KORKULARIYLA TİR, TİR TİTREYEREK ..
Halkın içine, ancak, yüz binlerce polisi ve ordusuyla çıkabilen ....
KALPAZANLIĞI TESCİLLİ, HIRSIZLIĞI VE KATİLLİĞİ, AŞİKAR..
AMA EN ÇOK TA, RİYAKARLIĞI VE İKİ YÜZLÜLÜĞÜ DÜNYA İNSANLIĞINCA BİLİNEN, KANLI KATİL ....
CAN ALIP, KAN İÇMEYE YEMİNLİ VE ÖLDÜRMEYE DOYAMAYAN DİKTATÖR BOZUNTUSU'na karşı boyun eğmez ..
Onurlu ve dik duruşla, karşı çıkar, örgütlü mücadeleyle KAVUĞUNU DEVİRİP ......
TAHTINI, YERLE YEKSAN EDER ...
Ülkeden ve başımızdan ilelebet def edebilirsek ..
Yani İNSAN GİBİ, İNSANLIĞIMIZLA ..
Hayata, kendimize, insanlara, insanlığa .......
Kainata,yaşadığımız şu bonkör evrene, halklara ve haklara saygılılığı ...
Kendimize, ilke ve hayat biçimi yapabilirsek ..
Yani ve hasılı, ne zaman .....
BEYAZCA VE MAVİCE ÖZGÜRLÜKTE, BARIŞTA, KARDEŞLİKTE,CANLIK'TA ÇOĞALIR ...
VE ...
DÜNYA ATLASINA, İNSAN ÖMÜRLERİNE ...
BİLDİK VE BİLMEDİK TÜM İKLİMLERE ....
KATIKSIZ VE GERÇEK BARIŞI YAYGINLAŞTIRABİLİR ..
İNSANCA VE KARDEŞÇE BİR DÜNYA VE KOCA MAVİ BİLYE'de ... 

İNSANA, İNSANCA SAYGI VE TAHAMMÜLLE BİR ARADA KARDEŞÇE YAŞAMAYI HAYATA GEÇİREBİLİRSEK ....
Ancak o zaman, çağdaş insan ve onurlu birey ..
Evrensel sevgi elçisi, CAN OLABİLİRİZ, CAN ..
Ne zaman ki ....
İnsanlığın utanç ve yüz karalarıyla, karanlıklarına ...
Döktükleri kana, yaptıkları zulme, insanca karşı çıkarsak ....!
Kendimizin ve hayatın farkında lığın da olur ..
Hayatı, sağ duyulu sorgulamalarda ...
Sevgide, barışta ve canlık da, aşkla çoğaltabilirsek ...
İNSANI, DAĞI-TAŞI- BÖRTÜ BÖCEĞİ-DOĞAYI VE KAYNAKLARI SADECE AMA SADECE, İNSANLIĞIMIZLA VE İNSANCA ÖDÜNSÜZ VE KATIKSIZ SEVİP ...
ANA SÜTÜ KADAR AK DUYGULARLA ....
KATIKSIZ DÜRÜSTLÜKLE ....
KENDİMİZLE VE HAYATLA BARIŞIK OLABİLİRSEK ...
Zalimlere ve kanlı katillere tek yürek ve tek ses, inançla ..
''- VURUN ULAN, VURUN İTLER ..
KIRILMAYIZ VURMAK İLE ..
TÜKENMEYİZ BİÇİLMEK LE, KATLEDİLMEK LE
SİNMEYİZ, SUSMAYIZ ...
SUSTURULAMAYIZ, KORKU İLE ..
Diyerek, haykırır ve gereğini de yaparsak ....
Kendimize ...
Korkusuzca ve öz güvenle ...
İşte, ancak ve ancak o zaman, gönül huzuruyla ....
İnsanız, diyebiliriz ..!
İnsanız, diyebiliriz ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Immenstaad / Almanya

24 /07 / 2017

Saat ; 14_48



Erişebilme güdün ve iraden olmazsa ideallerin, erinçlerin, odaklanmaların, 

vazgeçilmezlerin daha da önemlisi mutlulukların ve kıvanç kaynağın ömür öykün 

olmaz ...

Sıradan ve ıskalanan hayat öykülerinin yitik kahramanı, virane ömür bekçisi 

insan 

eskisi olur çıkarsın ..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ


Yaşayanlara layık olamayan büyüklerin ölü can bebeklerin diyetini ödemeye yüzü yeter mi ?

Vicdanların buharlaşıp yok olduğu ...
İnsanlığın ve onurun,sevginin,şefkatin dağa çıkıp, eşkiyalaştığı günümüzde !

İNSAN DENEN GARİBE yüzsüzlüğün bayraktarlığını,arsızlığın kapı kulluğunu,şarlatanlığın madrabazlığını yapmaktayken ...

yüzsüz insanın vicdan aynası bebeklere bakmaya ve ölü canların diyetini ödemeye gücü de ,yüzü de yoktur,olmayacaktır da..!


  ÖMRÜMÜN DEFTER-İ KEBİR-İ'Nİ, HAYAL-İ SÜKUTLARDA ÇOĞALAN , KAHIRLA ....... SESSİZLİKLE YAĞAN, SİTEMLE ..... ELEM TEBESSÜMLERİNDE KAPA...