1 Şubat 2020 Cumartesi

NUR'A KESMİŞ .....,
PERVANELERİ GÖRDÜM ....!
Ben de, topraktan derildim, ham demirdim ..
Verdiler havaya ,ateşe, suya ....
Halden, hale, şekilden, şekle girdim ..
Ustamın elindeki, hünere ...
Ruhunda ki, zarafete ...
Vicdanındaki, merhamete
Gönlündeki, göze ve hale ...
Yüreğindeki nura ve zihnindeki niyete ya'da, arz-talebe göre ..
Kah, kılıç oldum, kah bıçak, kah rahle,kapı,pencere ..
Gıcırdayan,ağlayıp,sızılayan ,yağlanıp susan menteşe,
Kah çiçeklik veya lamba ....
Kah,idam sehpası,kah minberle,minarede burçla,hilal
Kah alem,kah kalem oldum, kah cezve, kah'da, incecik sac ..
Kıvrıldım, büküldüm,yazıldım,açılıp,saçıldım ..
Ellenince, ötem berim ..
Kah güldüm,kah güldürdüm, olmadı kan döktüm ..
Birleştirdim iki yakayı, köprülere ayak , trenlere ray ...
Ha yıkıldım,ha yıkılacam diyen özü geçmiş,çürümeye yüz tutmuş ... Hisarlara,konaklara,cumbalara, havlulara,balkonlara direkle, dayak oldum ...
Yüz sürülen kapılara eşik, ata,eşeğe nal oldum, nal ...
Olmadı, göğe çıktım ..
Seyreyledim alemi ...
Uçak oldum, öptüm bulutları ..
Gemi oldum, yardım suları ..
İndim yere gömüldüm,basıp geçtiler üstüme,üstüme ..
Alemin beni seyredip, gezmişliğinde, çakıldım toprağa, korkuluk diye ,
Kimi yerde gökdelen, kimi yerde mapushane sürgüsü ..
Olmadı, çakar almaz tüfeklere süngüyle,tetik oldum ..
Kah,kama yapıldım,kah bıçak, taşındım zulalarda...
Sokuldum, kahpelikte bedenlere ..
Ölümü sununca ben, vesile olmuşluğumla, nice bedenler düştü, yere ...
Soğuktan,sıcağa, çiçekten ayaza döndüm demir-çelikliğimde ..
Bağladım kah, gönülleri bir birine ..
Düşman ettim, an geldi ömrü, ömre ...
An oldu, kurşun ettiler, adres sormamışlığımda ....
Emri böyle buyrupta, ömürlerin kat-l-ine ferman verilince ...
Türlü, türlü ölüm acısı verdim, nice bedene,ömre ..
Topraktan derildim, insanca ..
Potalarda eridim, ateşle ısıtılınca ..
Döküldüm, gürz oldum, top oldum, tüfek oldum ..
Hiroşima ya, Nagazaki ye düşen, bomba oldum ..
Öldürdüm, şeker bile yiyemeyen, nice körpe bebeyi ..
Yetmedi yaşlı dedeyi,nineyi ..
Patlayınca dağılıp,saplanarak nesilleri yok ettim ....
Konuldum kah saraya,kah mezberelik rutubetli zifiri karanlık depoya ..
Dövüldüm, yuvarlanıp teker oldum ...
Irakları yakın ettim, ömürlerle , gönülleri gama,hasrete boğdum ..
Sayemde buluşlar, medeniyetler var oldu...
Sürüldüm savaşlardan, savaşlara ..
Yuvalar yıkıp, ocaklar körleyip, canlar alıp, ölümler saçmacasına ..
İnsandı kazanım, çıkartanım ,taşıyanım,eritenim
Kalıptan,kalıba dökenim ..
Olmadı,tel gibi çekenim .....
İnsandı, halden, hale,biçimden,biçime sokanım ..
Alıp ta eline, ince, ince işleyerek, ölüm yada şifa saçanım ....
Kiminde, zehir saçan iğne, kiminde, beden açıp,şifa sunan neşter ...
Kiminde kalkan olup,önledim ölümleri ..
Kiminde mızraktım, deldim bedenleri ..
Kör ettim gözleri, aldım, nice canları ...
Madendim, topraktan birlenip-derlendim ..
Kah, terledim, kah dellendim ..
An oldu elendim,an geldi ellendim ..
Para diye bastılar,insanlara sattılar ...
Kah, çelik soğukluğunda yürekler deldim..
Kerbela'da, Yezidin elinde Hasan'la,Hüseyin'e ölümü sundum ...
Ciğerleri yakıp- kavurdum,ocakları söndürdüm ..
Hazret-i Ali'nin elinde, Zülfikar oldum ..
Gün gördüm, iktidar oldum, gün geldi, zindan gördüm ..
Üstad Hacı Bektaş-i Veli'de sevgiye kul, gönle yoldaştım ...
Hem ceylanın sesini,hem aslanın kükremesini dinledim
Nesimi'de ...
Bedende, ruhta açan kan gülleri oldum ....
Düşmanın attığı taştan çok, dostun attığı gül dikeni yarasının, dinmeyen acısını gördüm
İnsan oğlu, insanın elinden, hem hayra yontuldum, hem şerre büküldüm ..!
Rivayet odur ki, ahiret aleminde ..
Cehennemin kapısında duran, Zebaniye gürz oldum ..
Günahkara,kaynadığı kazan ...
Cennet kapısındaki meleğe, şamdan ..
Olan bensem, yapan insandı, insan ..!
İnsanı da, doğuran, bir diğer insandı ..
İşin özü, hakikatın sırrı, mucizenin adı, insandı, insan ..!
Cennetini de,cehennemini de, kendi var edip ..
Cehennem ateşini yanında götüren, insan !
O sırrın şifresi de, insandaydı, insan da ...!
İnsanın özü çürükse, besleyenin koynunda, beslenen yılandı ..!
Laf, söz, safahat, üç günlük han dünya ile taht-taç, ün, şan, şöhret ....
Mal-mülk bile yalandı ..
İnsan, o yalanlara kandı, şu iki kapılı handa, ömrünce oyalandı ..
Ölüm denen hakikatın kapısı, sırra , bilinmeze aralandı ..
Ölümün gelmişliğinde, başa ...
Düştü, nice başlar, toprağa ....
Kimi ağaydı, kimi paşa, kimiyse fukarayla, maraba ..
Esirle, köle olan da vardı, arada ...
Konuldu bedenler, kah soğuk bir taşa, kah ateşe ...
Kah, serildi kaldı yazıya-yabana ..
Kurda-kuşa, yem olmacasına ..
Şamanlarda, şölenlerde sunulan meylere kap ...
Ekinlere, orak oldum, kestim,biçtim, doğradım
Olmadı, suda yüzen bir sal'a, çark oldum sonunda ..
Zamanın behrinde ..
Kimi inançlara göre ..
Ölmüşlüğünde yıkanıp-paklanırken, insan ...
Baştan-aşağı döküldü sular, kuru kabakla, ölü bedene ...
Kazıldı nice mezarlar, benim demirliğimde ..
Kah, kürektim,kah kazma ..
Oldum ağaçlara kıyan, keskin balta ..
Palalığımda kıydım, nice külhanbeylerine ..
Aldırmadan, levent yiğitliklerine ...
Barbarosun elinde kılıç.....
Çanakkale'de, Seyit Onbaşının sırtladığı, top mermisiydim ...
Gün gördüm, günler gördüm ..
Zaloğlu Rüstemle, Köroğlu'nu gördüm ...
Ağıtlar yakılıp, törenler yapıldı,
Yeri geldi toy kuruldu, düğün-dernek, şenlik, şamata oldu ...
Alındı muratlar, yakıldı kınalar ...
An geldi günler boyu yaslar tutuldu, okundu ağıtlar ...
Yeri geldi, zaman oldu, kişiler, gömülür, gömülmez unutuldu ..
An geldi, ölümlülüğünde bile, ömürlerde, ömür oldu yaşadı ..
Namı asırlardan, asırlara uzandı ..
Ne şeyh döndü, ne eşkıya nede, sultanla, fukara gidilen o, alemden geri ..!
Taşı atanda, kılıcı, kalemi yapan da, canı toprağa katan da, insandı, insan ..!
Ham demirdim, topraktan derildim ..
Gün oldu, yay olup, gerildim...
Gün oldu, zırh oldum, giyildim ..
Ok olup atılınca, nice canlar devirdim ..
Gördüm evliyayı da, eşkıyayı da ..
Dağları ben yarattım diye, ilahlığa soyunan ...
Ciğeri beş para etmez, üç kağıtçı, palavracı sahtekarı da ..
Deli ye'de, Veli ye'de, yoldaş oldum ..
Kah ibrik olup, tahiretlerde paklanmaya, su döktüm ..
Kah, kazan olup, bedenimde ölü suyu ...
Şıra, şarap, pekmez ve hatta kezzapları kaynattım ..
Sarhoşu da, berduşu da, hamı da, olgunu da gördüm, demirliğimde ..
Çürüdüm, kah suda, kah toprakta ...
Kah yuka da, kah derinde ..
Çapa olup,yırttım yüzünü, kazdım bağrını, çıktığım toprağın ..
Nankörlükse, ihanetse bunun adı, sorumlusu, yine insandı ...!
Hiç bir olay olmaz durduk yerde, der ki eskiler ..
'' - Sebepsiz kuş uçmaz, boş yere ..''
Döven de, delen de, deren de insandı, insan ...
Bense, sadece onun emrine amade araçtım, elinde ...
Gün oldu, dolunca miadım, bitince ömrüm, işleyince iliğime pasla, çürüme ...
Eridim, aktım, kül oldum, karıştım toprağa ...
Yanıp-yakılıp yeniden var oldum örste, ateşte ..
Gördüm, öğrendim, bildim ki ..
Yapan da, bozan da, ölen de, öldüren de, insandı, insan ..!
İnsanı var kılıp, adam edende, insandı ..
Keramet ehli de, kerahat ta insandı ...
Katilde, kurbanda, hakeza, insanoğlu insandı, sonuçta ...
Vezir de, rezil de edip, piyon olarak kullanan da ...
Evliya da insandı, eşkıya da ....!
Kalmadı, şu yalan dünya, onlara da ...
Elden, ele, nesilden, nesil'e kaldım ..
Dilden, dile, gönülden gönül'e, devirden, devire erdim ..
Dudaktan kalbe, nesilden, nesile türkü,türkü ..
Deyiş, deyiş, saz, saz, söz, söz dolaşan ...
Yüreği taşıp, gönlü dillenen ...
Yar yoluna,aşk uğruna diyar, diyar, gezen Karacaoğlan'lar ..
Uğruna canlar verilen, gözü sürmeli, kaşı hilal, nice Ceylanlar gördüm ...!
Kah dudağa, zurna, kah darbukaya kap oldum ..
Gerildi bedenime deriler,verildi ateşe,tavlansın diye ...
Ben ermişliğimde, erimişliğimde ..
Hamı, kemi, ermişi gördüm ..
An oldu, al- yeşil göynekli beden, beden, insan ...
An oldu, göyneksiz bedenleri, üryan gördüm ..
Keme, kemliğin ...
Namerde, kahpeliğin, itliğin ....
Merde, yiğitliğin, yakıştığını gördüm ..
Demirliğimde, topraklardan derildim ..
Cansız bedenlerle, medeniyetlerin ...
Haşr-ı neş-r-likte, yerle yeksan olmacasına, toprağa devrildiğini gördüm ..
Çin'in seddini, İstanbul'un fethini ..
Çağların açılış, kapanışını, doğumları, ölümleri gördüm ..
Sezar la,İskender'de geldi- geçti ömrümden ..
Kleopatrayla, Hürrem Sultan'da ..
Adı Muhteşem Süleymana,Kanuniye çıksa da ..
Eninde -sonunda insan olmuşluğunda ...
Suça-günaha batıp, nefsine uyup,tamahına yenilmişliğinde ...
Evlat boğduran Padişah, eni-konu katil babalar .....
Taht uğruna, kardeş kesen katillerle,
Neronları,azılı tekfurları, Deli Petroları,
Hitler'leri, Paranoyak şizofrenik Katil Uzun'u da ..
Anadolun un başına musallat ve bela olmuşluğunda ...
Daha nicelerini gördüm ömrümce, hayatın bedestenin de ..
Şunun şurasında ...
Bu dünyanın kimselere yar ve vatan olmadığını öğrendim, yaşamım da ...
Babil'in asma bahçeleriyle,Truva'nın atını gördüm ..
Gömülen güzelleri, toprak olan yiğitleri ..
İnsan gelip, insan gidenleri ..
Suret-i insan, fıtratı hilkat garibesi,
İnsan geçinen haramileri, kalpazanları, nice, nice gulyabanileri gördüm ..
İnsan geçinen nice, nice gulyabanileri gördüm ..
Öldüm, öldüm, dirildim ..
Diri geçinen, ölü canlarla ..
Ölümlülüğünde, iki cihana sığmayan ...
Gönüllere taht kuran ...
''.....
''- Hararet nardadır,sacda değildir ..
Keramet, baştadır, Tac da değildir ...
Her ne arar isen, kendin de ara ..
Kudüste, Mekke'de, Hac'da, değildir ..! '' ,Diyen ...
Erenler, ereni ..
Tevazular şahikası, gönül eri, pür-ü pak İnsan oğlu insan ...
Veliler, Veli'si, Hacı Bektaşileri ..
Adı deliye çıkmış Abdallarla,
Sırlarına akıl ermeyen, Akla ziyan dahileri,
''Güneşe, akın var, güneşe akın''Diyen, genç yaşta, toprağa düşen yiğit fidanlarla ..
Yaldır-yapalak güneşe yürüyen,
'' - .........
- Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan ...
-Yolumdan dönüp, mahrum mu kalayım ?
Dönen, dönsün, ben dönmezem, yolumdan ''diye uçuşan ...
Pir Sultan Abdallar'la..
Onurundan taviz vermeyip ...
Diri, diri yüzülen, Nesimileri gördüm ...
Topraktan derilen demirliğimde, ne mutlu bana ki …
Mazlum halklara, ezilen uluslara önder ..
Kurtuluş Savaşlarına, lider ..
Dağılmış Osmanlı'dan ..
ÖZGÜR, LAİK, DEMOKRATİK CUMHURİYET TÜRKİYE’SİNİ kuran…
Ümmetin yerine, bireyi ve yurttaşı, YURTSEVERLİK BİLİNCİ’ ni var eden,
Verdiği cihan savaşının kutsallığı kadar, önemli ifadesiyle…
‘’ – …..
- YURTTA SULH; CİHAN DA SULH’’ diyen…
ANTİ EMPERYALİST SAVAŞ’TA ….
EMPERYALİST GÜÇLERE
YEDİ DÜVELE BAŞ KALDIRAN ….
UNUTULMAZ ÖNDER, DAHİ DEVLET ADAMI …
BAŞ ÖĞRETMEN …
BAŞ KOMUTAN, GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK PAŞA’yı ..
Daha gençliklerine doymadan YA, İSTİKLAL,YA, ÖLÜM inancıyla …
Dursun, o, hayasızca saldırgan akın , diye..
Göğsünü siper eden …
Korkusuzca, şehadet şerbeti içen …
Vatan evladı, yiğitleri gördüm …
Hak ve halk yolunda, seferde ..
Başı gövdesinden kopsa da, yine de uçuşan ...
Nur'a kesmiş, pervaneleri gördüm ..
Nur'a kesmiş, pervaneleri gördüm ...

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Immenstaad / Almanya

08 / 09 / 2017

Saat ; 05_28


HAYATA ve İNSANA DAİR DÜŞÜNCELER DEMETİ ...

'' - HAYAT, BİR HARMONİDİR ...''

Dünümden ve karanlıklarımdan soyunup,
arınıp,sıyrıldıkça, bendeki ben, nurani ummanda üryanlığın hazzını içiyor ....!
Zamanı geri getiremeyiz, ondandır ki zamanı yaşayıp, bulunduğumuz an içinde yaşadıklarımızdan hem ders çıkarıp, hemde haz almak marifet ve mutluluktur ....

Bu anlar, ömrün, kendi karanlığından sıyrılmayı başardığı anlardır ...

Bu, insanın kendiyle barışmasıyla başlayan, serüven ve süreçtir ....

Bu yolculuk, tıpkı tohumdan bereketli ürün ve meyveye ulaşması sürecidir ...

Unutmamalı ki ...

Bir yanımızda karanlık, eteklerimiz de ki hüzün, hazanlar toplansa da, öteki yanımızın mutlulukla bezeli , zümrüt yeşili olduğunu, bilmeli ve asla unutmamalıyız ...

Hayat; akla, karanın ve zümrüt yeşilinin iç, içe geçtiği bir harmoni yığınıdır ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Nefretin doruğuna hane bina edenlerin sonu, uçurumun dibinde,karanlıkta debelenerek mahvolmaktır..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
KATL-İ FERMANINA ...

Deryanı, sahra kılansan ..
Kumunu sürüp-savuran yele, siteme ...
Gafletinde, yel sandığın, meftine sebep kasırgadan şikayete hakkın olmaz ...
Değil mi ki, deryalığının farkında değilsen ve onun kıymetini bilmekten azadeysen ....
Müstehaklığında ...
Ömrüne biçilen edere, hükmolunan diyete, eğerek boyun ......
Katlanırsın, defter-i kebirine yazılan ...
Hükümran tuğralı o, katl-i fermanına ...!
Hükümran tuğralı o, katl-i fermanına ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
EFKARLARDA ......,
Çiğnendikçe un-ufak olan ..
Kurumuş yaprak gibi, yüreğim ..
Bürünmüş hüznün şalına, gönlüm ..
Yangın yeri, ruhum ...
Ayrılığın azap,sensizliğin naçarlık olmuşluğunda ..
Savruluyorum,cigara dumanı gibi efkarla, asumana ...!
Efkarlarda, asumana ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

31 Ocak 2020 Cuma


YATACAK YERİNİZ...
İNSANIZ DİYECEK YÜZÜNÜZ YOK SİZİN..!
Bunu en iyi senin bilip,anlaman lazımdır anne...(!)

Kızındım,seninde birilerinin kızı olduğun gibi..

Ozaman nasıldın bilmem, ama şimdi..

Ömrümün katili,yüzümün karası,başımın belasısın anne..

Sencileyin bende,erillere kurban edilmişliğimle..

Değil adım,bir öküz kadar mesabem olmamışlığında erillerin yanında..!

Erindir,diye kakıştırıp koynuna soktuğunuz erimin(!) yanında ..

Sofradaki yerim,kapıdaki Karabaşdanda beterdi bilesinki..

Adım,esamem yok kadınlığımda..!

Kadının adı yok,yok anne bilmeliydin..!

Ama;nafileliklerde heba ettiğin o ömründe bilip..

Kavrayamamışlığınla...

Hiç mi hiç farkedememişsin sen seni..!

Bilesinki ....artık nafileliklerde..!

Seninde,benimde künyemde..

Kurbanlık koyun misali..

Zulüm çekmelere,kahırda tükenen günlerimde..

Ağız kokusu dinlemelere harcanan....

Heba,telef, ömürler yazar.

Anlıyacağın,

Sen,ben ,bizler...

Kayıp hayatlar enkazıyız,anne..!

Nasıl kıyarsınız bilmemki ?

Bizlerin...

Doya doya yaşayamadığı,

O,çocukluğuna doymamış..

O,masum ömürlerde nasıl kıyıpda atarsınız bizi ateşlere..

Sıkışdıkca ve sıklıkla Vicdan diye diye..

En büyük vicdansızlıklara soyunarak...

Verirsiniz, er hoyratlığına,el kapılarına...

Kader diye dayatarak,bizi çocuk yaşda elvan türlü sebeple..

Tükürerek hayatımızın ,ömrümüzün içine..!

Zamansız ere,ömür tüketmelere..!

Bilesinki,ana....

Bilesinki,babam olacak gaddar eril..

Kendim çocuk yaşımda..

Çocuklarım peşimde..

Doyamadan gençliğime..

Tıkıp koyarak beni cendereye..

Kah,kumar borcu bedelliğinde..

Kah,berdelliğin akıl ve yüz karalığında..

Kah,feodal toprak kavgasının girdabında..

Kah,töre-adet-gelenek denen o çağdışı ucube hoyratlıklarda..

Kah,akraba evliliğinin kıskancında..

Sormadan bana,adını bile bilmediğim bir yaban adama..

Çocuk gelin,çocuk anne olmacasına vererek..

Tabutumu çiviler çaktınız ,çiviler ellerinizle..

Ölürsem,ağıtlık...!

Kalırsam,dayaklık bir döngüde...

Ömür tükettirmelere kul ederek beni..

Bezdirmişliğinizle hayattan..

Kıydınız bana,hey anam babam kıydınız bana..!

Kıyıla kıyıla,sonunda kıymaları öğrenmişliğimle..

Kıydım sayenizde,bakın en sonunda ben canıma..!

Duyardım,çocukluk ömrüm misali..

Çok öncelerde ve ötelerde kalmışlığında.!

Batman'da,Urfa'da,Konya'da ...

Daha bir çok coğrafyanın tozlu,kanlı atlasında..

Bencileyin bezgin,yorgun hayatlara yatak

Dünya denen bu alemin,

İnsan kanına doymayan,ölümlere aç topraklarında...!

Adsızlığımızda,daha da bir..

Zor mu zor hayatın girdabında..!

Çocuk kadınlığın korku kasırgalarında..!

Günde,en az yirmi kız asarmış kendini diye..!

Kulak vermez geçerdim..

Ölümlülüğün ne olduğunu o bebe yaşımda hiç bilmemişliğimle..!

Ama...

Gelin görünki,çocuk kadınlığın katran karasında keşfettim,

Taddım bende sonunda..!

Alın alın anne,ölü ömürlülüğümde öğrendim ben,yaşayarak..

Kıyarak canıma..!

Dayanamamışlığımla,çocuk kadınlığa..

Kendim çocukken,çocuklarıma analığa soyunmaya..

Bakın,teneşirde yatan şu cansız serçeliğimdeki..

Körpeliğinde,solmuş güle dönen bedeni-

ime bakın..

Akıtmadan timsah gözyaşlarınızı..!

Koyulmadan riyada diz dövüp,sineye vurmalara...!

Yakmadan o yalan yanlış,göstermelik ağıtlarınızı

Bakın anne ..

Bakın baba..

Bakın,gözüne dizine durasıca kocalar..!

Bakın hele,son bir kere..

Çocuk kadın,küçük anneliğimde ölmüşlüğüme..!

Adım yok adım..!

Ölü bedenliğimde..!

Erillere köleliklerde ölmüşlüğümde..!

Ondandır demem anne,ondandır..

Kadınım,adım yok diye..!

Diyeceğim o ki....,

Ölümlülüğümde,son sözümü size..

Ölü bedenliğimin taşın soğukluğunu içmişliğinde..!

''-Yatacak yeriniz...

İnsanız diyecek, yüzünüz yok sizin..''

Kursağımda koymayıp..

Gözüm açık gitmesinlerde...

darılıp,gücenseniz,ilensenizde...

Kendime koymayıp,diyeceğim son sözümü...

Yaşıyan ölü cana çevirmişdiniz,hani ya beni...!

Şimdi bedenimin ölüm şerbetini içmişliğiyle,derim ki ..

Siz gafillere,arlanmaz-utanmazlara..!

Ölümde,insanlığıma kıymışlığınızla..

Katlime ferman çıkarıp..

Bana acımasızca kıymışlığınızda..

Ölü kanıma,ekmekler banıp...

Asalakca,sırtlanlıklarda sırtımdan nemalanmışlığınızla..!

Siz,siz olun....

Sıfatınıza kanıpda demeyin...

Kendinize,''İnsanız''diye...

Ele güne karşı ,şirin gözükmelerin telaşında ...

Riyanın çamurunda debelenmişliğinizle..!

Demeyin,nolur sakın ha sakın,bir daha.

Bana kıydınız..

Kıymayın,bir başka masuma..!

Boyunuz -posunuz devrilsin..

Salım salım gezinirken..

Hoyrat'lığınız da beni ölümlere yollamışlığınızla...

Kasım kasım kasılırken acımı hiç duymayıp,

Halimi anlamamış'lığınız da..

Hiç mi hiç kulak vermediniz..

Çocuk kadınlığımla,çocuk analığım da..

Yaralı yüreğimin,sessiz çığlıklarına..!

Ondandır ,demem...

İnsanım diye salınmak da haram,size..!

Yazıklar olsun yazıklar,utanın ana-babalığınız dan..!

Nasıl kıyarsınız,bu bahar çağlarımızda soldurmacasına bize.

Ölmeyin,ölüm kurtuluş olur bencileyin size..

Ölmeyin,kör olmayın görün beni..

Sürüm sürüm sürün...

Nedametsiz'liğin mezbereliğin de..

Kör pişmanlıklar da,ömür tüketerek...

Çekin cezanızı,çekin sızı sızı..

Çapsızlıklarınızın çukurunda debelenmeler de...

Kıvrım kıvrım kıvranın,naçarlıkla..!

Fütursuzca kıydığınız,bu ömürlerin azabı sarsın yüreklerinizi..!

Çocuk kadınlığımla,çocuk anneliğim de ölü bedenliğim de..

Diliyorum,duyanı çıkarsa yürek sesimin!

Bakın,görün şimdi yatmışlığım la ulu-orta..

Kararan umutlarım,biten ömrüm yatıyor. Bakın,son bir kez daha bana,

Benim hayata doymamışlığımda..Ölü gözlülük lerde,sizi görmüyor luğumda

Yatıyor işte eseriniz,uzun uzadıya yatıyor burada...

Bir musalla taşı soğukluğunda..

Tadakoymuşluğumla ölümü...

Ürkmelerimin bitmişliğin de..!!!

Ölüme salındım,ölüme bende..

Ölümü tadan o genç kızlar gibi..!

Sarılacağıma hayata,sevgide mutluluk da..

Aksine, hasretlerimin kursağımda kala kalmışlığıyla...!

Salındım bak,salındım ölümün koynuna! Ölüm denen,o meçhulün beni bulup...

Meşumluğuyla,bu körpecik bedeni ilelebet sarmış lığın da..!

Kadınlığım da,adımın yokluğunda..!

Duy anne,duy beni..!

Yatacak yerinizin...

İnsanım diyecek yüzünüzün olmamış lığın da..!

İliklerinize işlemecesine,son bir kez bakın bana...!

Yokum,ben yokum..

Bakın bana,yokluğumda..!

Ölü Kadınım..ölü...!!!

Artık,adımın ne önemi var?

Kadınım,adım yok...Anne..!

Kadınım...

a..

....dım...

yok..

an...

........ne...!

Çünkü ben,

Siz büyüklerce,acımasızca katledilmiş...

''-Ölü '' ÇOCUK KADIN' ım..

ÇOCUK KADIN, anne..!

Adsızım,adsız..!

Kadınım,adım yok..

Çünkü....

KADININ ADI YOK' ki anne..!

Erdem YASSIBAŞ
Hildesheim / Almanya
12 / 09 / 2012
Saat;22_29


OLSA BÖYLE BİR OLANAK ....  BİZDE, MUTLU MESUTLARIN MENKIBESİNİ YAZSAK ..... Olsa böylesi bir olanak ile  şansımız, ortamımız ve gönüllerimi...