8 Şubat 2024 Perşembe

 

AR DAMARI ÇATLAMIŞSA …..,

Değil HAK, HUKUK, ADALET kavramlarına saygı ve uygun davranış ….
Gözünü karartıp, aklını, izanını, sağ duyusunu tavana asarak ..
Ali kıran, baş kesenliklerde, astığım, astık, kestiğim, kestik demelere durarak …
Halkı, malı, sürüsü yada tebaası görme pervasızlıklarında ve had bilmezliklerin de …
Yargısız infazlar ve peşin hükümlülüklerde kendilerine muhalif, her sesi susturma …
Her düşünceyi amansız ve acımasızca bastırma ceberutluğunu adeta, iş …
Hatta alışkanlık, sıradan davranış haline getirip ….
Halkın, hür idaresini ipotek altına alarak, hegemonyasını sürdürmeye yeltenerek ….
Hep bana, rab bana hallerinde soygun, talan ve haramilikler de …
Tüyü bitmedik yetim hakkından tutun da, masum, savunmasız ve hak aramaktan aciz, birey veya kitleleri canından ve hayattan bezdirmek, düpedüz …
Halkın ve ülkenin geleceğine, göz dikmek ….
Kendi ateşinde yanacağı günlerin telaşı ve saldırganlığı içinde davranış ..
Yangından mal kaçırmaya durmalar, sadece değil, aklı selimi yok saymak …
Aynı zamanda, ülke ve insanının itibarını yerle yeksan ederek, can ve mal güvenliğini, ayaklar altına alma halleridir …
İnsan kılıklı olsa da fıtratı, tavır ve davranışlarıyla, insanlığın zerresinden, nasip almamaktır..
Yönetime el koyarak, erkin avantajlarının ve kurumsal gücünün ardına sığınarak, değerleri ayaklar altına alma ..
Ar damarı çatlamışlar güruhunun tarihe bırakacağı kara leke, kanlı-kirli ömrünün, asla çıkmayacak izlerini bırakarak ..!
Utancın bayraktarlığına öykünmek ve yetmedi, kendinden önceki marazalı zalimlerin yolunu izlemenin, ayıbının yeni temsilciliğini üstlenerek ..
Yarattıkları POST MODERN ZULÜM İDARE ve İRADESİNİN nimetlerinin, gözlerini kamaştırmasıyla ..
Değil, engin dağları biz yarattık, kudretinin ve zaferinin sarhoşluğunda ve rezilliğinde debelenmektir ..
Onlar, tıpkı kendileri gibi hele hele de, kendilerinden de zalim, önceki güruh idareler gibi ..
Dünyayı kendilerinin sayma ve görme had bilmezliğiyle, yaşadıkları KİBİR ve MAĞRURLANMA edalarıyla ..
TANRILIĞA olmadı FİRAVUN TEKFURLUĞA öykünerek kanadı kırık serçeden tutunda yaşlı ve mağdur insanların ..
Emek ve kaynaklarını, sömürmesidir..
AR DAMARI ÇATLAMIŞ UCUBELER TAYFASI, kendi felaket ve sonlarına, hızla koşarak ...
Nimet ve ganimetleri talan ve insanları soyup-soğana çevirerek, kanlarını emen ASALAKLIĞIN DORUĞUNU YAŞAMASIDIR…
Böylesi ACUZE UCUBELER için denilebilecek en masumane ifade ;
‘’ - AR DAMARI ÇATLAMIŞSA, MÜSTEHAKTIR DARA ÇEKEREK, HESAP SORUP, ZULÜMLERİNİN ve SINIR TANIMAZ ZALİMLİKLERİNİN HESABINI ÖDETMEKTİR, ONLARA.’’ ….!
Tarihin ve toprağın bağrı, böylesi CİBİLLİYETSİZ SOYSUZLARIN, LEŞLERİ VE MEZARLARIYLA, dahası dudak uçuklatıp ..
Akılları dumura uğratan menkıbelerle doludur ….
Böylesi MADRABAZ SOYSUZLAR İÇİN, İSYANİ der ki …!
‘’ - Sefiller güruhunun sonu, eninde sonunda hak ettikleri DİPSİZ KUBURDUR …..!
DİPSİZ KUBURDUR ….! ’’

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya

11/ 05 / 2019

Saat ; 14_15

3 Şubat 2024 Cumartesi

 

İÇECEĞİM ....,

Düşmüşlüğüyle bedenimin, toprağa ..
Cemrenin toprağa düşüşü misali...
Bu gece ilk defa ..
Toprağın bağrında, semaya ve yıldızlara kapanan ..
Nemli, soğuk ve ürpertici derinliğinde ..
Hele ki de ....
Fark etmesem de ..
Yaşadığım yalnızlığın ve ilk gecenin ürkekliğin de..
Bedenime nemin, soğuğun ve solucanların inceden, inceye işlemişliğinde
İçeceğim, sükunla, korkunun mayhoş kokteylini, bu gece ...
Geçmişliğimde hayattan ve ölümün sır kapısından ..
Bu meşum, karanlık ve muammalı aleme ..
Sarmış lığında toprağın, karanlığın ve meçhullüğün, bedenimi ..!
İçeceğim, bana sunulan meyini ..
Tadarken ölümün gerçekliğini, bedenimin her zerresinde ...
Sessizliğin, sükunun, karanlığın ...
En önemlisi de ..
Tarifsiz bilinmezliğin koynunda yatarken teslimiyetle ölüme ...
Korku nedir bilmeden ve kıpırdamadan ...
Ağzıma, burnuma ...
Hatta ..
Ta, genzime dolan toprağın o, nemli kokusunu ...
Gidenler kervanına katılıp ...
Kalanların ve olan- bitenlerin farkında olmamışlığıyla ..
İçeceğim, ilk gecemin şerefine kana, kana usulca..
Ölümlülüğün, gizemli Mey'ini ..!
Gizemli Mey'ini...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen /Almanya

20/01/2017

Saat:02_20 

 

AĞLAR.....
Hoyrat ellerce,talan edilerek ..
Albenisi, tılsımı, doğurganlığı ..
Nihayet, bereketi çalınmaya yeltenilerek ..
Arzıyla,arşıyla,uzayıyla,okyanusu ve dağıyla,ormanıyla ..
Fersah,fersah derinliklerine kastedilerek ....
Sevgisizliklerde ve tamahlarda, hırslarda döşü bağrı, delik-deşik edilerek ..
Her gün daha da hunharca ve pervasızca katledilen kainat ...
Ağlar, makus talihine ....!
Ağlar, makus talihine ....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen/Almanya
20/01/2017

Saat:03_30

16 Aralık 2023 Cumartesi

 

NE TAMAHKAR OL , NE'DE, NANKÖR !

Sözcükleri, sözcüklerle duygularımı ...
Duygularımla seni, inançlarımı ...
Dahası, hayata, insana ve olaylara ilişkin değer yargılarımı ...
Bunların içimi aydınlatmışlığın da da ..
Aşka ilişkin düşüncelerimi, gözden geçiriyordum .
An geliyor, buğulu bir camın ardından ...
An gelip, su duruluğunda paklık ve sema enginliğindeki yüceliklerden bakmanın, gel-gitleriyle .
İşin özü ve hayatın, ömrün ahengi ...
Hayat denilen ata, nasıl bakıp, nasıl bindiğinde ...
Sırla, hükmünün güç ve icrasındaki ilişki ve hatta dengede saklıdır ..
Başarı ve mutlulukta ..
Başarısızlık, bedbahtlık ve hasılı mutsuzlukta ...
Marifet, ata hükmedenliğinde veya atın terkisinde yol almalara tutsaklık ve razılığındaki, tercihinde yatmaktadır .
Ondandır ki, atın bok kokusuna mı ?
Atın iradesine mi, razılığın dır?
Senin, hayat denilen ata muktedirliğin ve yön verip, yolu tüketmen ..
Yada nafileliklerde, boşa gitmelerde ..
Bilge hatunun, engin feyziyle işaret ettiği gibi ...
''-Gör götüm, yolları '' çapsızlıklarına , kul- köleliklerde ...
Nafile seyahatlerin, baştan, yenik seyyahı olarak ..
'' -Yol sıra gidip, çay sıra gelmek '' avara kasnağında ömür heba etmek, arasındaki farkı ve heyecanı yaşamak ..!
Zaferin ve erincin, sevincin sırrını ve sihrini yaşamaktadır, hayattan aldığın mutluluğun ...
Hiçliği, kıtlığı yada çokluğu ..!
Hayat, hep koşanlıkta da, hep kovalanılan olmakta da, saklı değildir ..
Hayat, beklenmedik hal ve koşullara hazırlıklı olarak ...
Hayatı karşılayabilme irade ve gücünde saklanan ödülü ..
Yani ..
Mutluluğa erişme yada nafileliklerde heba, helak ve mutsuzluklara müdavimliklerde, ömür eskitip ..
Gün tüketerek, ömrün ve hayatın güzelliğini kavramakla ..
Bunları ıskalama riskini iliklerinde, ruhunda, beyninde ..
Hatta, tüm benliğinde duymak yada duymamaktır ..!
Yazar ki, tarihin derinliği ve çağların tanıklığı ..
Bir tarihi yapan ve yazanlar, birde, ona itaatle uyanlar vardır ..!
Safını tutarken ..
Benini yok edip, tevazu, edep, adap ve yürekle yaşayarak ..
Hayatın, ipini dizginleyebilmek ..
Yada, hayat ırmağının sularını bent de tutabilmekle ..
Su akar, yatağını bulur ilkesini, yanlış kavramışlıkla ..
Ruhsal, beyinsel devinimlerde ...
Adalete ve yeknesaklığa tutsaklıklarda, hayatı ve zamanı ıskalayıp ..
Avuçtan uçan kuş, ağdan, elden kaçan balıklığında ..
Kaçan balık büyük olur zırvalığında laf üreterek...
Ardı sıra, kör pişmanlık ve keşkelerin kıskacında ..
Lağım faresinden de be terliklerde ve Avaralıklarda...
Ömür tüket enliğe tutsak olup, olmamakta saklıdır ..!
Kapattığında, gözünü ..
Serap ve hayallerde, hüsranına ağlamakla ..
Toz dumana ve yorgunluğuna katlanıp, iradene ve güvenine sahiplikle ..
Hedefine koşan bir atın, hükmedeni olup ..
Onu odaklandığın menzile erdirebilmenin, sevinçlerini içinde duyarak ..
Bayram çocuğu sevinç ve çığlıklarıyla arzı ve arşı ..
Özcesi, kainatı çınlatabilmektedir ..!
Ya hep, ya hiç kıskaçlarının nal lığında ve nalbantlığında dövünüp durarak, ömür tüketmek yerine ..
Orayı aşabilen olmanın, keşfine koyulmanın farkındalığında olmaktır, mutluluk ve sevinç ..
O zaman sorunu sor, sessizce, sen, sana ..
'' - Hayat denilen atın, dizginlerini mi kavramak hedefin ?
Yoksa, atın terkisinde, nafile bir ömrü tüketmeye, razılık mı dır emelin? ''
Soru hayatınsa, yanıtta senindir ..!
Geleceğini, belirlemekse ..
İşte, bütün mesele budur ..
Ve, bu' da ...
Senin vazgeçilmezin ve istikbalini tayin edebilecek tek tercihindir ...!
Tercih senin ..
Hayat denilen atın, terkisi de, dizginleri de, senin !
Yeter ki, sen ona hükmetmeyi ve doğruyu tercih edenliği bil ...
Hayat denilen ata, doğru binip, atı doğru sürmeyi becer ...
Mutluluk avuçlarındayken, onun kıymetini bilmeyi, asla unutma ..!
Sen, sen ol ...
Ne tamahkar ol, ne'de, nankör ...!
Ne tamahkar ol, ne'de, nankör ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

01 / 05 / 2017

Saat; 19_00

 

SANIRIZ ....
VE ...
ANLARIZ Kİ .....!

An gelir, görgü, gelenekle miraslığında ..
An gelir bilim, ilim ve eğitim adına ...
Yanlışların, doğru diye dayatılmışlığında ..
Kimi zaman, masumane ve iyi niyetle, kimi zaman, dayatma ve kasten ....
Sanırız ki, yanlışlarımız doğrudur ve kabahat ya kaderde, ya karşıda, ya felektedir ..
Yani, dışımızda ararız hatayı, kusuru ..
Suçlamalarımız, hep birilerine yada adını koyup, tarif edemediğimiz, hal, nesne, durum ve olgularadır ..
Oysa ki ..
Bilsek görünmezliğinde yıllar, hatta asırlardır yüklendiğimiz, onca yanlış yüklerle
Nasılda tükürüyor hayat,ağzımıza,ömrümüze ..
Kimi zaman hayata ve insana, insanlığa dair ..
Kimisinde sözüm ona aşka dair ..
Kimisindeyse sözde kadim değerlere, ilahlara ve kutsallara ilişkin küf kokulu yükleri omuzlayıp, taşıdık farkındasızlıklarda ..
Cehaletin karanlığında, bilime sırt dönmenin aymazlığında ..
Korkularımızın galebe çalmışlığında ..
Ömürlerimizin zulasında dert, kin, nefret ve intikam duyguları büyütüp ..
Bağırlarımızda beslediğimiz yılanların, ihanetini taşıdık ...
Gün geldi, gülüşlerin sevecen sıcaklığını, iç ferahlığını unuttuk ..
Gün geldi, kan kustuk, kızılcık şerbetleri içtik diye, arz-ı endamlar ettik ..
Iskaladık, hayatı ve hayatın sunduğu, albenili güzellikleri ..
Dedik; çok bilen, çok yanılır ..
Dememize rağmen öykündük yine de ve inadına çok bilgiçliklerin, kibrine ve ukalalığına ..
Sandık ki, keramete kendimizden menkul ..
Oysa hayat gösterdi bize bunun böyle olmadığını ve yanlışlığını ..
Yine de yadsıdık ve sırt döndük gerçeklere ve doğrulara ..
Sanırız ki, hayatı tutarız hep avucumuzda ...
Ölüm acısını ilk tattığımızda, yerle yeksan olan hal ve duygularımızla tadarız ....
Yanılgının ve yenilginin o can sıkan ,iç yakan acısını ..
Sanırız ki, toz pembedir hayat ve tüm renkler..
Gerçeğin şamarıyla gözlerimizin önünde yıldızlar fıldır, fıldır dönerken anlarız ..
Bunun böyle olmadığını ..
Fark ederiz o an, hayatın gerçek rengini ...
Sanırız tebessümler tesbihine dizilidir, ömürler ..
Göz yaşlarının sıcaklığı, öpünce yanaklarımızı ..
Anlarız ki, gülmelerin kardeşidir, ağlamakta ...
Gülmelerin kardeşidir, ağlamakta ..
Sanırız ...
Ve...
Anlarız ki ..
Hayat sandığımız gibi değildir asla ....
Hayatı tanırız bu arada ..
Sanmakla-anlamanın girdabında tükenir ömürlerimiz, solar hayatlarımız !
Sanırız ve anlarız' ın gel-gitlerinde ....!
Sanırız ve anlarız' ın gel-gitlerinde ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Friedrichshafen / Almanya

02 / 05 / 2017

Saat;09_12 

  ÖMRÜMÜN DEFTER-İ KEBİR-İ'Nİ, HAYAL-İ SÜKUTLARDA ÇOĞALAN , KAHIRLA ....... SESSİZLİKLE YAĞAN, SİTEMLE ..... ELEM TEBESSÜMLERİNDE KAPA...