23 Ocak 2020 Perşembe

ESAMEM BİLE ....,

Bir, sen ...
Bir, hayat ..
Bir de, zaman katagorize etti ...
Böldü, böldü, parçaladı yuttu, yok etti, beni ...!
Kalmadı bana, benden bir zerre bile ..
Tüketilip, yitmişliğimde ...
Yokluğum ve hiçliğimle ...
Esamem bile, okunmaz hallerdeyim ...!
Esamem bile, okunmaz hallerdeyim ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli / Konya

09 / 01 / 2018

Saat ; 01_13
ONDANDIR ,ONDAN...

Sen gittin,gideli ...
Yüreğim boş ...
Gönlüm hep esrik ..
Ruhum, ayazda ...
Şiirlerim, yetim ....
Sözcüklerim hıçkırıklara yenik boğazımda, düğümlü kaldı .. Ondandır, göz yaşlarımın o gün-bu gündür kurumaması ...
Ondandır, bedbahtlıklarda yitikliğim ...
Ondandır, iflah olmayışım ...
Ondandır ....
Yerle yeksanlıklarda, tuz-buz darma dağınıklığım ...!
Darma dağınıklığım ...!
Ondandır ...
Ondan ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli/KONYA

08/01/2018

Saat ; 11_08
Kurtulması en imkansız ve en ürkütücü zindan içimizdeki zindan ve onun bahtsız ve tek tutuklusu da kendimiz isek bilin ki,felaket çanları çalıyor bile demek azdır buna.
Kurtuluşta bu zindanda geberişte kendimize bağlıdır.
Gardiyanının da,esirinin de biz olduğumuz zindan meftimize sebep,katlimize ferman zindandır.
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Ereğli /KONYA
08/01/2018
Saat;00_23

‘’ – TAAAA BU KADAR SEVDİM, SENİ …
TAA BU KADAR …! ‘’

Benim için, oldum olası Kar katması denen …
Pekmez ile kar'ı, karıştırınca  tadına doyulmayan ….
Bu albenili güzelliğiyle iç ferahlatıp, huzur saçan ….
İnsanı anılar ormanında  dolaştırarak, hem mideye, hem de göze, duygulara hitap eden, emsalsiz güzelliği ifade edensin ….
İnsan için bazı olmazsa, olmaz haller, durumlar, gerçekler, gelişmeler vardır …
Gidilip, görülen yerler gibi, ilk göz ağrısı aşklar, akla, silinmemecesine yazılacak mutluluklar ….
Kavuşmalar, ayrılmalar, ölümler ve doğumlar gibi ….
İlk düşündüğünde, gözünü kapattığında, ilk anda aklına üşüşen …
Hafızamıza kazınıp, çıkmayan önemlinin de ötesinde hal ve güzellikler vardır ..
Bu cümleden olmak üzere betimlemem gerekirse, şöyle dillendirebilirim, rahatça ….
Hasbelkader olsa bile, insanlar, kentler veyahut ta görür-görmez bir anda insanı sarıp-sarmalayan hem duygulara, hem de, akla hitap eden ….
Film, kitap yada sosyal aktiviteler söz konusudur …
İşte tamda bu cümleden olmak üzere vurgulamam gerekirse

Seni, ana yurdumun ışık kenti, güzellik incisi İSTANBUL’U SEVER GİBİ DEĞİL,
Henüz ömrümün gonca çağında yurt tutmaya mecbur kalıp …
YADELLERDEKİ İLK VATANIM OLARAK  ….
EKMEĞİNİ YİYİP, SUYUNU İÇİP, HAVASINI TENEFFÜS ETTİĞİM …
O coğrafya ve topraklarda doğmasam da, doyarak ilk ekmek paramı kazanarak …
Nafakamın vatanı olarak, ömrümde ilelebet çok özel yeri olacak olan …
Demesi kolay, yaşayıp, diyet ödeyerek görüp, tattığım …
Kaşla-göz arasında, ömrümün yarım asrını geçirdiğim, gençliğimi armağan ettiğim ….
İyisiyle-kötüsü ile, akıyla-karasıyla ömrümden, ömürler çalan …
İkinci vatanım Hildesheim’ı severcesine, dolu dizgin .....
Yıldırım çarpmışçasına, vurgun yemişçesine, fütursuzca ve acabasız, amasız, lam sız-cim siz katıksız sevdim ...
Ondandır, seni düşündükçe ….
Tıpkı, kürek yada  ağırlaştırılmış müebbet ’e mahkum gibi …
Sorgusuz-sualsiz, sineye çekerek kabullenip, içime atarak firarı düşünmeksizin ömür hasrederek, içinde yaşadığım …..
Ömrümün, en güzel yıllarını verdiğim  bu kent, bana emsalsiz güzellikler ifade ediyorsa …
Sende benim için, böylesine nadide ve kutsalsın …
Etle-tırnak misali aşkla, aşkını yazdım bağrıma,
Seni de olsa, olsa ancak bu kıyasla düşünmeyi kabullenip, benimseyebileceğim kadar içtenlikle ….
Dahası da, ömrümden, aklımdan ve rüzgar, rüzgar esip, dolduğun gönlümden silinmemecesine derinden, derine, kalıcılıkla ….
Nakşederek emek, emek, sabır, sabır, çile, çile yazdım ömrüme ve ömür menkıbeme ….
Hani bebeklikten, çocukluğa geçişin o masumiyetiyle süslü çağında ve yaşta ..
Bebeye ‘’ Ne kadar çok seviyorsun ‘’ Diyerek sorduklarında ..
O masum, masum afacanlık ve tatlı bilgiçlikle, yalınlık ve içtenlikle ellerini iki yana açıp, sonra hızla birleştirdiği anda dediği gibi arı-duruluk ve su katılmamış saflıkla ..
‘’ – Taaa, bu kadar. ‘’ Der ve apansız kollarını sinesinde, kalbinin üstünde heyecan ve  delişmenlikle kavuşturarak avaz, avaz haykırırcasına ..
Masum çocuk içtenliğiyle haykırarak ..
‘’ –Taa, bu kadar seviyorum ‘’ İşte ..
Taa, bu kadar, sevdim seni …!
Öyle-böyle sıradanlıkla ve yavanlıkla değil …
Taa bu kadar sevdim ….! 



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ



Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya



23 / 01 / 2020  



Saat ; 14_41

HANÇER SOKARLAR...

Haramiler, çalmaya, çalamasalar da, gülüşünü ....
Mundar etmeye kavilli ve yeminliliklerde ...
Gülüşüne, hançer sokarlar be çocuk ...!
Gülüşüne, hançer sokarlar ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ

İmmenstaad/ Friedrichshafen/ Almanya

26 / 12/ 2019
Saat ; 21_21
GÖNLÜMÜN SARMAŞIĞI..

Aşkın hesaba - kitaba sığmamışlığında
Karanlık aklıma, ne kadar uzaksan...
Yüreğime ,gönlüme ,ruhuma, o kadar yakınsın .

Ondandır ,seni çoktan da öte ...
Bitimsiz sevişim..
Fikrimin takışığı,gönlümün sarmaşığı..
Gönlümün sarmışığı...

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli /KONYA

13/01/2018

Saat; 01_35

Tarih göstermiş ve kanıtlamıştır ki;
Çağlar boyu, insanlık ne kaybetti ise, dilsiz şeytanlığa öykünmekten...
Gerçeklere sırt dönüp, haksızlıklara ses çıkarmak ve onurluca karşı durmak yerine, göz yummaktan kaybetti .!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
İşte tüm mesele ..
İki arada, bir derede kalıpta, yerle yeksanlıklarda telef olmamaktır, asla ..
Unutma, ya kula, kul olur, sefilce sürünürsün domino taşlığında ..!
Hükmedenlerin kuklalığında, ömür tüketerek, içersin bedbahtlığı ilelebet ..
Yada kuşanırsın onurun ve erdemin zırhını, koyulursun, aydınlanma savaşına ..
Özgür ve onurlu bireyliğinle, hürriyete adanan ömürlüğünde, neferliğe ..
Yol kısa, seçim net ..
İster diren, ister sefilce devril …
Kula kullukta, kul-köleliğinle devril, sünepece, domino taşlığında ..
Domino taşlığında …!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

22 Ocak 2020 Çarşamba

DİLEMEM .... Dilemeye, dilemem asla, bunu en iyi bilende, sensin ... Gel gör ki, hayatın kasırgasının kurbanı olmak yada olmamak ikilemiyle, hatta kanırta, kanırta dayatmasıyla yüz yüze kalmışlığında .... Benim kıymetimi bensizlikte anlayacak hale gelmişsen, oturup, düşünüp, kendinle yüzleşecek cesareti sergileyebilmelisin ... Kimse pirincimde taş, pilavımda çiylik var demekten imtina ediyorsa ….. Senin öncelikle iç huzur, beraberinde de doğruyu ve mutluluğu bulma yolculuğunda yol alıp, mesafe katetmişsin demektir ... ‘’ - Şemsiyeni, yağmurluğunu al da, çık . ‘’ Uyarılarına kulak tıkayıp, sonra yağmurda su sıçanı olunca, yanlışı, kusuru başka yerde aramak yerine ... Yani, iğneyi kendine batırıp, ondan sonra, çuvaldızı karşındakine batır, halleriyle yüz, yüze kalınca .. Oturup, gerçekle yüzleşerek, gecikmişte olsa hatadan dönüp, doğrunun ve gerçeğin ışığına yönelebilmelisin ... Gidiş hattını, inat ve ısrarla hatalı kullanıp, bununla da yetinmeyerek .... Had bilmezlikle birde suçu karşıdan gelenlerde aramak ne denli akla yatıyorsa ... Mutsuzluğa, hayali sükuta, yalnızlığa ve her türden fırtınaya davetiye çıkarıp, sonrasında da durumdan vazife çıkartmaya kalkarak, şikayetçi olup ... Üzerindeki sorumluluk ve vebalden kurtulma adına söylenip, dönenip durmalara kalkışmak ..... Düpedüz ve kestirmeden demek gerekirse ... Hayat denen ev sahibine karşı, yavuz hırsız edasına bürünmekten başka hiç bir şey değildir ... Tüm, olan-bitenlerin ışığında .. Yaşananları, başına gelip, yüzleştiğin olayları, gerçeğin ve doğrunun imbiğinden süzerek, olması gerekeni yaparak ... En azından, hayattan şamar yemektense …. Eteğindeki taşları dökerek, hayatın yükünden, faturasından kurtulmak için, adım atarak ... Üzerine düşen sorumluluğun gereğini yapan olmanın iç huzurunu yaşamanın, tadını ve keyfini çıkartarak ... Hayatı, kendine zindan eden olma … Mutluluğa kapı aralayan yada davetiye çıkartan olabilmeyi başarmak gerek ... Başıma gelmesini istemediklerimi, karşımdakinin de yaşamasını istemeyecek sağ duyuya, irade ve dirayete, duruşa sahip biri olarak .. Ayağına, ne diken batsın, nede taş değsin .. Ömür araban, mutluluğa yolculukta faciaya kapı açmacasına devrilmesin .. Hasılı ... Mutsuzluğunun sebebi ve sorumlusu olmayı, asla dilemem ve düşünmem .... Bunu temenni etmek, değil aklımın ucundan, kıyısından, köşesinden dahi geçmez, asla ... Dilemem, dilemeye ama mutsuzluğunun kaynağı ve nedeni ben olmayayım ... Bana rağmen yada bensizlikle mutluluğu yakalayamıyorsan . Bil ki, illetin de zilletinde ben değilim .. Beni, bensizlikte keşfet, kendi gerçeğini kendin gölgeleme .... Kibirden, bencillikten ve nefretten ırak dur, dön yüzünü sevgiyle, hoşgörüye ... Hayatı, mutluluğu, kumar masalarına ömrünü pey olarak sürmelerde aramaya, bulmaya çalışma... Ömrü kuşkunun karanlığında, mutsuzluğun çürümüşlüğünde debelenerek, el yordamıyla yaşamak yerine .... Yüreğini dinleyerek, sağ duyunun ışığında, huzurun yolunda yürü ... Dön, bak ömür ve vicdan aynana, yüzleş kendinle ... Ne ararsan, kendinde ara ....! Ne ararsan, kendinde ara ....! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya 22 / 01 / 2020 Saat ; 22_10

AKŞAMLAR ………,


Tüner duvarlara, saçaklara, sulara, bezenir cama …
Nakşolur hüzün, hüzün göz bebeklerine, kirpik uçlarına ..
Saçlara, sakallara ve en çarpıcısı da soluklarla, gamla renk atıp, kendinden geçen yüzlere, yanaklara ….
Siner karanlıkların bedenine, ruhuna ….
Kimisi, süt-liman, kimisiyse fırtına habercisi akşamlara ….
Yüreği yaralı, dünyası viran, ruhu perme-perişan akşamcılar misali …
Çöker, yıkılır kalır, renk, renk, boy, boy akşamlar ..
İçindeki içilip, atılan devrik şişeler gibi, oraya-buraya savrulur ….
Çoğu, kederden, gamdan, yitiklik ve efkardan yana, nasibini-yükünü almış …
Parmakla sayılacak kadar azı da,  bürünmüş, kırık-dökük neşelere …
Ne yapılırsa yapılsın yenilgiyi gizleyemeyen iğreti, yalancı ve ürkek gülüşlere gam yükünün kervanı olup çıkan, akşamlar ..
Ruhunu soyunurken, güneş ….
Fer fecir okurken, zamanlar ….
Öpmemişken henüz ay ….
Yakamoz, yakamoz, dalga, dalga, köpük, köpük suları …
Çıkar gelir, bin bir hali, işvesi ve yüzüyle akşamlar  ….
Çoğunun, maskelere rağmen, inadına görünür göz yaşları …
Ayan-beyan belli olur, maskeleri aşıp-taşan, hüzünleri …!
Dileyene, dilediğince …
Bencileyin ruhu yaslı, gönlü gamlı, yüreği kırık-döküklereyse …
En kederli ve koyusundan kuzguni karalara sarınıp-bürünerek …..
Kah, salım, salım salınarak …
Kah, ürkek, korkak, kolu-kanadı kırık …
Hüzne, kanat çırpıp ….
Eleme, şakıyan kuşlar gibi ….
Birinin ahını, vahını miras alıp ….
Ötekisinin, neşesinden, yarınından, umudundan ve anlık mutluluğundan çalan …..
Sümsüğü düşük, sünepe geceler …!
Her nota, her ses ve her çığlıkta …
Halden, hale, renkten, renge …
Gamdan, gama belenir ….
Renk cümbüşü akşamlar …!
Renk cümbüşü akşamlar …!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ



Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya 



21/ 01 / 2020



Saat ; 22_46

  ÖMRÜMÜN DEFTER-İ KEBİR-İ'Nİ, HAYAL-İ SÜKUTLARDA ÇOĞALAN , KAHIRLA ....... SESSİZLİKLE YAĞAN, SİTEMLE ..... ELEM TEBESSÜMLERİNDE KAPA...