23 Şubat 2020 Pazar

MUTLULUĞU ISKALADIK ….

Nedense bilmem ..
Çözemediğim bir alingirlilikler demetinde yuvarlanıp gitmişlik le ..
Hiç uymadı hayatın, senin ve benim hesabımız ..
uyumu zaten beklemek fazlaca safdillik olurdu böyleliğin de ..
Sen savruk ve başına buyruk ..
Sana göre, ben fazlaca netameli,sinameki, takıntılıydım ..
Üstelik yine sence hayat sana adil,sevecen ve cömert değildi, asla ..
Bana kalırsan da, fazlalık ve gereksizlik le bir iş ve cinsel depreşi hatası sonu eskaza doğan ..
Hayata ve ilişkilere , hatta kabına bile sığamayan zıpçıktının tekiydin ...
Hayata dair beklentilerin çok yüksek olduğundan sık sık uyuşmazlıklarda, mutsuzluk çarklarının dönmesiyse sana hayatın ekstrasıydı ..
Bana göre hayat ve zamansa aslında bitmeyen hengame,hesaplaşma döngüsü ...
Zerzevat'lara,hak eden insan evlatlarından daha hoş görülü çözülmeyen bir devrik sistem silsilesiydi ..
Başkasına nimet, bana nanik ve külfet, sanaysa gereğinden çok, olanak ve toleras sunandı ..
Görüleceği gibi ...
Ne sen hayata nede bana ...
Hatta kendine bile gerekli önemi ve değeri verememişliğin de hayatı,aşkı ve beni ıskalayan dın ..
Bu aşk denen herze bizler gibi yarınsızların yiyeceği halt, altından kalkacağı yük değildi ..
Ama dilimize pelesenk etmecesine dolanmıştı aşk,mutluluk ve tutku ..
O dönencede önce mora, sonra çivit mavisine kesti ilişkimiz ..
Bizim piç'imiz,ilişkimizin çıfıtı, hayatın suyu çıkmıştı, eni-konu sonunda ..
İşte böylesi uyuşmazlıkta, yazık ettik ve kazık atıp,kazık yedik oldum olası birbirimizden ..
Bize bir günah keçisi lazımdı evren,zaman ve hayat bu konuda çok mu çok hatta olağanüstü cömertti bize ..
Birbirimize yönelttikçe bencilliğimizi ..
Sıkışık aç kedi gibi fırladı gitti, aramızdan aşk ..
Hayat, bildiğini yapan safralı cadı kazanı ..
Ben, iflah olmaz, baltalara sap olamayandım ..
Gün geldi ..
Bir baktım ki, savrulmuşuz hayat denen bu atlasın bağrında ...
Hasılı suyun da,lafında başına dönünce, ayan-beyan görüp anladığım..
Tek bildiğim gerçeğim ..
Senin,benim ve hayatın hesabı hiç mi hiç örtüşmedi, be güzelim ..
Kesişmelerimiz ,kesintili sevincik deliliklerin de yaşanan hezeyanlı cinnet halleriydi ..
Yine yanıldık, aşk sandık ..
Hem hayatı, hem ömürlerimizi, hem de mutluluğu ıskaladık ..
Mutluluğu ıskaladık ..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli / KONYA

03/03/2018

Saat ; 14_01

ÖLÜM TEKERLEĞİ ....,

Ölümün tekerleği bugün nerede durur der ve için, için düşünmekten alamazsın kendini ...
Hayat, seni bir düşünce ve vesvese kurdu yapıp çıkarttığında ..
Öğreniverirsin, tekerin nerede durmuş'luğunuda, duracağını da..!
O gün, hala iç işten geçmemişse eğer ....!
Hala, iş, işten geçmemişse eğer ...!
Bir bakmışsın ki ..
Ölümün tekerliği, ömrünün ve bedeninin atlasında duru vermiştir ..
O gün geldiğinde, yanıtın ve ölüm tekerinin nerede durup-durmamış lığının ...
En azından senin için, hiç mi hiç öneminin kalmamış lığında ..
O an geldiğinde ....
Ne yaparsan, yap ...
Dönemezsin asla, başa ..
Ölüm tekerliğinin yeni hayatları yok etmeye koyulmuşluğunda ...
Yok etmeye koyulmuşluğunda ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli / Konya-Türkiye

03 / 03 / 2018

Saat ; 00_10
KADINI HAKİR GÖREN....;

Der, kadını hakir gören kimi kendini bilmezler, madrabaz,ukala hadsizler, kadına ..
‘’ - Saçı uzun ,aklı kısa ..
Elinin hamuruyla, er işine karışma ..! ‘’
Bilseler ki böyle iblisler, kendini doğuran ana da,kadın aslında ..
Marifet, cinsiyette değil insanlıkla,insan gibi insan olmakta ..
İnsan ve kemalli,kadimli olmazsan eğer.
Ne yazar eril yada dişil olman, özünde ..Yoktur farkın, Kabe'ye kitap çeken, eşekten farkın .
Dün de eşek tin,bugünde eşek olacan, üstelik hep eşek oğlu eşek kalacan ..
Kadını dışlayıp, hakir gören,ona her türlü deyyusluğu mubah sayan, zındıklar ..
Bilselerdi anaları olmasa ,bu dünyaya göz açıp,ayak basamayacaklardı, asla mı asla ..
Ondandır, kork nankör le, münafıktan ..
Bela gelir hep cahille,cüheladan ..
Değildir marifet diplomada, kimi okumuş cahil, ümmiden de olur, fena …
Ondandır, İSYANİ' nin demesi …
‘’ - Diploma, cehaleti alır, eşeklik, baki kalır ….! ‘’
Bilinir ve söylenir asırlardır ..
‘’ – Kılavuzu karga olanın, burnu boktan kurtulmaz..! ‘’
Bu hadsizlik le, kadına dil uzatan, asla mı asla, onmaz.. !
Bir ülke ve bu kainat, asla kadınsız var olmaz ..
İsyanın ,direnişin,hürriyetin destanı asla kadınsız yazılmaz.!
Aksini düşünüp ,bunu öyle sanan ve sayan gerçeğin ışığına, ilmin nuruna ermez.
Hödük gelip, eşek giden beynamaz dır, beynamaz …
Böylesinden köyde, kasabada olmaz.
İnsanı arif ,arifi ,maruf kılan ilim bilim adap edeptir daima ..
Kendini bilmezden değil arif ve adam, hiçbir herze olmaz.
Unutmamalı ki,nişadır sız kapla,karaktersiz ucube, kalay tutmaz..
Anası da kadınken, kadına dil uzatan zevzek, insan sayılmaz.
Bir toplumun, ülkenin kadını, eğitimsiz ve cahilse, geleceği olmaz..
Evladı, insan yapan ananın, tadına doyum olmaz..
Tatsız-tuzsuz, yavan aştan, yemek olmaz..
İnsanlığını bilmeyen eril de, dişilde olsa, işe yaramaz..
Bal yapmayan arıdan farkı olmaz.
Aklını bozmuş belden aşağıyla ..
Gözünü dikmiş kadının uçkuruyla,apış arasına ..
Namusu sıkıştırmış, bacak arasına ..
Akılla, vicdanı yok saymışlıkla ..
Hayatı sıkıştırmış sa Vicdanla ,Cüzdan arasına ..
Ne denir böylesi utanmaz-arlanmaz, yüz karasına ?
Ondandır der, İSYANİ ..
Evlat yetiştiren, cümle atalara ..
'' - Erkek gibi kız değil ..
Kız gibi, duyarlı erkek yetiştirin, daima …
Anasına,babasına yoksa saygısı ..
İnsan,ülke onur değilse o, cühela haydut’un kaygısı ..
Başa sultan , dağa eşkıya olsa ne yazar ..?
Başa sultan, dağa eşkıya olsa ne yazar ..?
Unutmamalı ki ..
Eceli gelen köpek, cami duvarına işer …
Al bağlayıp, yatmayın eril doğurduk diye ..
Eril, insan değil ise..
Tıpkı,ürümeyi bilmedik it gibi, sürüye getirir kurt …
Ürümeyi bilmedik it gibi, sürüye getirir kurt ..''
Hakikati der acıda olsa İSYANİ, ağır ve ar gelse de sözleri ..
Dost dili susturulamaz yüreğiyle yazar, söyler hep gerçeği ..
Marifet erillik te değildir ehillik le ,insanlıkta dır ..
İnsan değilse yetişen soyunuz, kıran da telef olur, soyunuz-sopunuz ..
Cahillik ve nifakta ömür tüketirse, erilliğiyle övündüğünüz soyunuz,
Kökünüze kibrit suyunu döker sonunda o, çok övdüğünüz…
Yele-kuza , yere-göğe sığdırmadığınız, biriciğim dediğiniz, oğlunuz ..
Sözü meclisten içeridir İSYANİ'nin, her sözü ..
Kelamıyla çıkarır,oyar, kem bakan gözü ..
Gocunan kimse,alınsın üstüne dediği sözü..
Kem sözle, cibilliyetsizlik, yakışır sahibine ..
Düşünce, İSYANİ'nin diline ..
İflah olmaz o zerul ömrüyle, taş kafası ..
Değil merhem, miski amber de sürse yarasıyla, başına …
Biline ki …
Gelmedik kalmaz, öylesi kadını hakir gören …
Hadsiz, kademsiz, onursuz,uğursuz dangalağın başına..
Kadını hakir gören hadsiz, kademsiz,onursuz ,uğursuz dangalağın başına..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ.
Ereğli /KONYA
!7/03/2018
Saat:16_45
ÖMRÜNÜ, AŞKA ADAMIŞLIĞINDA

Mehtap, yakamoz güzelliklerinde öperken suları ...
Gecenin haşmetiyle, geçerek kendinden ....
Sahildeki çiçek ....
Zamanın cömertliğinde ...
Kumlarda aşk,aşk albeniyle çoğaldı ....
Gecenin, dalgaların, kumların koynunda ...
Bağrında aşkı büyütüp, çoğaltarak ..
Sevgiye ve aşka neden gerekmediğine olan inancıyla
Aldırmadan yalnızlığına .....!
Aşk boy attı, aşk yıldız, yıldız çoğalmacasına ...
Çiçeğin, rengarenk ömrünü, aşka adamışlığında ..
Ömrünü, aşka adamışlığında ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli / Konya

04 / 03 / 2018

Saat ; 01_20
Zaman kaçılamayan yegane hapishanedir ...

Zaman; ömürleri,hayatları,hayatın kendini,yaşananları,

yaşanamayanları, ıskalananları, sevinçleri, hüzünleri,

doğumları ve ölümleri hapseder bağrında ...

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli / Konya
Sözcüklere sıkışan duyguların hezeyanıyla, ihtirasın şelalesi çağıldar ... !

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli / Konya

07 / 03 / 2018

Saat ;23_23
ARIN ...,

Dedi ki , keşiş ..,

'' -Yaşa sevgi ve umutla ''

Ekledi Derviş ;

''- Sorgula...Nefsini öldür, yüreğini dirilt ..
Ölü can olma ...!

Denenleri birledi Zerdüşt ve seslendi !

'' - Duru, yalın,hoş görülü ve bağışlayıcı ol ..
Yargısız infazlardan ve riyadan kaçın ..
Sevdiğini umarsız ve kusurlarıyla, her haliyle sev ..
Sun ki, alasın ... ''

Kulağına yayılan sesler dinince, adamın ..

Çevirdi göğe başını tevazuyla ve hoşnutlukla, adam ...

Mevlana'nın,tebessüm eden cemaliyle geldi göz, göze ..

Gülümseyen ruhunda çağıldayan duru ırmaklar akıyordu o ,anda ....!

Dillendi yüreği ....

'' -Arın. '' Dedi, arın ..!

Arın ..!

Erdem YASSIBAŞ

Ereğli / Konya

23 / 02 / 2018

Saat ; 03_08

ÇÜRÜK-ÇARIK BERELİ ELMAYIM ...

Ne çiçekliğimi, ne olgun meyvalığımı bilebildim ..
Örselenmiş çocukluğumla,bereli meyvalığımda hep itiş-kakışlıklarda ..
Dolaştım elden-ele ,kucaktan, kucağa ..
Yetmedi dudaktan, dudağa ..
Herkes bir dişlemede bakmaya kalktı tadıma ..
Sonrasında geçince hevesi, doyunca karnı,karşılanınca arzusu ..
Savurup attı-oradan oraya, yada aldı ayaklar altına ..
Adsız ve hükümsüz hayatlarda itilip-kakılmalarda yaralı beden ve ruhla ..
Dişlenip,lekelenmiş hallerimle ..
Ne kıymetimi bilip-takdir edenim, ne sahiplenenim oldu, nede ödediğim diyete paydaş olanım ..
Heves ve tutkuların kurbanlığın da, altı-üstü dişlenip,berelenmiş elmalığımda ....
Atılıp-tutulmalarda,olmadı düşüp kalkmalarda yaralanmalarda ..
Döndüm telef edilen elmaya .
Ben yarınsız lığın ve sahipsizliğin,umutsuz ve mutsuzluğun en kahreden labirentlerinde ..
Yaram içimde,alam ve albenim dışımda, dolaştım durdum ..
Çıkmaz sokakların, acımasız ve açmaz sız karanlığında ..
Örselenmişliği min bedenimde ve ruhumda yarattığı ....
Gün be gün derinleşip, içime işleyen görünür ve görünmez yaralarımla ...
Şimdi pörsümüş, çürümüş hallerin, yürek dayanmaz acılarında ..
Dolaşmalarda kendimden geçip,hayattan bezmişliğim de ...
Adeta tiksintiler ve imrentiler le,istismarlar döngüsündeki ..
Önlenemez çürüyüşler de geçiyorum kendi, kendime ..
Ne dal budak salıp mutluluğa erdim ..
Ne ölüp haşrı neşrlikte toprağa belendim ..
Derdimin içindeliğinde çürümelerdeyim, çürümelerde ..
Şimdi atılıp,itilip,kakılarak azaplar da kıvranıyorum azaplar da,
Örselenip,talanlar da telefliğimle çürük-çarık, bereli elmalığımda ..
Çürük-çarık, bereli elmalığımda ..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Ereğli /KONYA
23/02/2018
Saat; 12_14

22 Şubat 2020 Cumartesi


ÖMÜR DENEN, PERDEYE .....!


Aşinalıkların, sıradanlıkların, kanıksamaların, farkındasız lıkların sarmalında .....
Gerçeğin, yitme' ler le-kazanımların gölgesinde, akıp giderken, zaman ırmağı .....
Uyum yada çelişkilerin iç içeliğinde ....
Ömürlerle, ölümler ve onlardan kalan izlerle, aklı-karalı yahut ta, renk cümbüşü sevinçlerle ....
En çarpıcı tonlarıyla, griden, karaya uzanmacasına elemler le, matemlerle, hüsranlarla bezeli ....
İrili-ufaklı, uzunlu-kısalı yaşanmışlıklardan pervasızca saçılan kederler, yitiklik ve içe işleyerek çoğalan, tarifsiz acılarla beraber .......
Çiçek bozukluğunda kırık-dökük, unutulmaya yüz tutmuş gülüşlerle ….
Ürkekliğe, utanca ve hayatın acımasızlığına yenilen ....
Umudu, sevinci terk etmeye meyilli, mutluluğa aç ....
Hüzünlü göz bebekleriyle, ıslak kirpik uçlarından, damlalar düşer ....
Hayat denen sahnede, ömür denen, perdeye .....!
Ömür denen, perdeye .....! 



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ



Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya



22 / 02 / 2020  



Saat ; 21_45

BAŞLAYAN, SON VE DÖNÜŞSÜZ YOLCULUĞUNDA …!

Ömrünün son kertesinde, ölümün eşiğinde …
Hatta Azrail in, ha geldi,ha gelecek hallerinde ..
Hayatının son kertesinde ..
Umduğunca,dilediğin,istediğince esmez yeller …
Kasırgaya yerini bırakıverir, meltemler ..
Ne fark ederlerle,acabalar arasındaki gidip gelişlerde ..
Açılıverir ardında sırlar olan, o kapı birden …
Savrulmuşluğun ortasında, geçer gidersin kendine ..
Ne tacın-tahtın,ne malın-mülkün ..
Ne sultanlığın para etmemişliğin de ..
O son soluğunda bırakarak ardında bu alemi …
Göçüp gidersin o, dönenin olmadığı alemlere ..
Muammaların, sırların ….
Dahası, keşkelerle, pişmanlıkların sarmalında.
Fani ömürlüğün ve bu handaki yolculuğun,konukluğunun biti vermişliğin de ..
Tası-tarağı bırakarak geride ..
Tadarsın bir solukta, o mutlak sona göçü sende
Bir varmış,bir yokmuşluğun, bitmeyen kısır döngüsünde ..
Şu yorgun dünyanın labirentlerinde ve kaoslar hengamesinde ömür eskitmişlikle ..
Paylaşarak, senden öncekilerle aynı ortak sonu …
Koyulu verirsin,gelmeleri sen istememişliğin gibi …
Kim bilir belki de,yola,yolculuğa,bu serüvene hiç mi hiç doyamamışlığında …
Emrivakiliklerde ,gidişleri istemesen de , koyulmuşluğunla yola …
Kah umulmamışlığında, kah beklenip, istenmişliğinde …
Zamanlı yada zamansız …
Hayat ve ömür denen oyununun bitivermişliğinde ..
Ölüm denen o, malum son durağa gelmişlikle ….
Yumulur gözlerin,yumulur ölümle o anda ..
Başlayan, son ve dönüşsüz yolculuğunda …!
Başlayan, son ve dönüşsüz yolculuğunda ….!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Ereğli/KONYA
23/02/2018
Saat; 00_20

GÖÇLERİN, EN ZORU, OLURSUZU, İÇE SİNMEYENİDİR ........ İÇE SİNMEYENİ .......! Göçler vardır, hayatımızda adlandıramadığımız, alışamadığımız ...