4 Haziran 2023 Pazar

 

GADELİ MİYASE .......!
Her duyguyu, yaşanmışlığı, sevinci, hazzı, elemi, gamı sardım, sarmaladım, çıkın ettim, ömür dağarcığıma ...
Koyulmuşluğumla, zaman denen atlasın bağrında, hayat denen hengameler manzumesi .....
Yazıp, döktüğüm, silip-bozduğum, okuyup, okuyup inşaa ettiğim binaları, dönüp, dönüp yine okumuşluğumla ...
Kah, yeniden yıkıp, yaptım...
Kah, sığındım elemin kuytusuna, döndüm baktım, ben, bana çetrefilli hayat yolunda, yolculuğunda ......
İbrişim sanıp, sardıklarım kah keten,kenevirden urgan, kah pamuktan iplik çıktı ...
Elimde-avucumdz tutam, tutam hüzün le, avuçlarda dolup taşan göz yaşları ve ıslak kirpiklerle, yorgun, nemli eller kaldı .....
Gönlüm, ipek atlas çekip, umarken, basma,pazen hatta, an geldi yok pahasına kaput'a fit ve kul odum ...
Hem de,al bulmuş Mağribi kesilip, sevinip, oynamacasına ......
Aza kanaat etmeye alışmışlığımdan, çok hiç yakın semtime uğramaz oldu.
Ne zaman ve hangi ara güldü şans, kısmet, bahtla, hayat bana hiç bilemedim ?
Yada, birbirimiz yabanlığımızda tanıyamadım ben onu....
Hiç mi hiç bilemedim NEYİN NESİ'dir, KİMİN FESİ'dir garipliğimde ....
Ya o geldiğinde, ben yoktum ......
Yahutta o, tez geçip esti gitti, ben yetişemedim, ıskaladım, koşsam da önü, ardı sıra ......
Bundan olmalı ...
Ne vakit '' - Biri mi, iki edeyim, darda, tasa da yedek akçem olsun, dedim se .......
Yetmezliklerle, telefliklerde yitti, gitti elimde avcumdaki de,döne,döne müflis tüccara döndüm.
O gün-bu gündür SEFİLLİK DÜŞMEDİ ÖMRÜMLE,YAKAM DAN !
Ondandır sık, sık eski defterleri karıştırmaktan, kendimi alamadım müflis bakkal lıktan kurtulamamışlığımda ......
Demişlerdi, duymuştum, zamanın behrinde ...
'' Aylak bakkal, Taşak tartar.''Laf-ı güzaftan öte geçemedi duyup, dinleyip, <<ACABA MI Kİ '' diyerek yaptığım mülahazalar....
Ne oldum, Aylak Bakkal nede, tarttım Okkalısından Taşak .......!
Hasılı, uzun lafın kısası şunun, şurasında anlayacağınız, adımın çıkmışlığında ONMAZLARIN DOKUZU'na, İNMEDİ GİTTİ SEKİZE...
BÖYLE YAZMIŞ YAZIMI, YAZAN, KALEMİ KIRILASI .......!
Kara desem.... NANKÖRLÜK,
Ak desem ..... YALAKALIK yahutta ÇOK BİLMİŞLİKLE, ÇALÇENELİK , UKELALIK OLUR, diyerek .....
Hep ben kala kaldım, İKİ ARADA, BİR DEREDE, ORTA YER KÖÇEKLİĞİNDE DÖNDÜM, DOLAŞTIM, OYNADIM KARŞILIKLI, GÖLGEMLE .......
Şu alingirli alemde, ELE, salkım, salkım, olmadı HEVEK, HEVEK ÜZÜM ....
Banaysa, KÜKÜRT'Ü, TOZ'U,TOPRAĞI ÇÖP'Ü, ÇİLPİZ'İ KALDI .....
Hatta olmadı demeyin an geldi avucumu yalamışlığımda kala,kala kocamanından ÜÇÜN, BİRİ kaldı .....!
Onu da göremeden, el aldı, yel vurdu, sonuç ta ebediyen KARA TOPRAK aldı ......
Şimdi, tek tesellim kaldı ...
Ya, aşarsa Tavşan, Dağı, ya çıkarsa Balık Kavağa, düşecek elbet bir günde bana talihin hası, Armudun iyisi, Ayvanın sarı mı sarı tüylüsü ......
Demezler mi ?
'' - Ayvayı enayiler, Armudun iyisini Ayı lar yer...
Kısmetin iyisini, Çirkinler bulur ....! '', Diye .......
El-alemi geçtik hısımımın, akrabamın hatta laf aramızda Üvey anam Haççe gadının demesine göre....
'' -Serde bu ayılıkla, çehre de, çirkinlik oldukça, eminim ki daha çok ıskalarım ben hem hayatı, hem de mutluluğu .......!
Bire çok, ikiye azlıklarda kısmetimden kalan paya razılıklarda ..
Güdük eşek kuyruğu misali ne uzayıp, ne kısalmış' lığımda''Bekliyorum ki,
bir gün dönecek.....
Mutlulukla, Şans da, Kısmet te bana, diyerek ...
Züğürt tesellilerinde kala, kala kalan .....
Zıkkımın köküyle, Ziftin Pekin'i yemelerde....,
Adımın, evvel Allah, SEKİZ'E İNMEMECESİNE, DOKUZ'A ÇIKMIŞLIĞINDA .....
SONUN DA OLA, OLA oldum çıktım, Göynümüş Muşmula .....!
Namımın, ünümün-sanımın DOKUZ KÖYE, yetmedi ....
Altı karık Bostan dan da büyük Şu KOS KOCAMAN KASABA YA, şan ve mal olmuşluğunda ....
Mahalle içi ,mahalleliler arası, Camdan, cama muhabbetlerde .....
Yada ve daha çok ta, kapı önü, ardı .....
Olmadı, bununda kesmemiş' liğinde işin boyutunun devasalığında...
Ayak üstü FİS-KOS'larıyla, Kapı Eşiği dedikodularında .....
Sıkı sıkıya tembihlerle ve verdirilen yeminlerle ....
<< - Laf aramız da, vebali boynuna .>>Deyip, onca dedikoduyu edip-koyup.
Lakap, daha da olmadı...
Ad, ağman, kulp ile ünvan takmışlıkla, dedikodu kumkumalarının bolca, dediklerince ...,
El diline düşmüşlüğümle, şimdiler de oldum çıktım......
'' - Ne gülen, ne sırıtan, insanların canını, iliğini, dahası .....
Her tuttuğunu kurutan .....! ''
Kuruların, Ev'de kalmışı, KAŞIK DÜŞMANI, Müzmin KIZ KURUSU, PESTİL EZMESİ, AHU DUDUSU, << - GADELİ MİYASE >> 'si ....
KURULARIN, MÜZMİN KIZ KURUSU, PESTİL EZMESİ , AHU DUDUSU Nam-ı değer, GADELİ MİYASE ...
Oldum, çıktım, GADELİ MİYASE ......
GADELİ MİYASE .......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
02 / 06 / 2023 - Cuma

Saat ; 16_10

 

ARAF ÖMÜRDE .....
Dünü yollayamadım, bu günü karşılayamadım ....
Dünden kaçıp, kurtulamadım ...
Acaba' larım, keşkelerim, yanıtsız sorularım ...
En çokta, korkularımla, yeniye sığınamadım .......
YENİYE SIĞINAMADIM .......!
Dünden keşkeler, pişmanlıklar, hüsranlar, krık-dökük gülümsemelerle, yarım, yamalak umut zerreleri ....
İçimde biriken, çokça ukdeler var, ruhumla, duygularımın kördüğümlüğünde ......
Yarına ilişkin se, acabalarım, yanıt bekleyen sorularım, ya sonralarım, en acısı da, hiç mi hiç değişmeyen liginde....
HİÇ Mİ HİÇ DEĞİŞMEYENLİĞİNDE..
Çoğalıp, büyüyen korkularım var .....
ÇOĞALIP, BÜYÜYEN KORKULARIM...
Arafındayım anın, zamanın ve ömrün .....
Tam da böyle ligimde, anlıyorum ki ....
Ne eskideyim, ne yenide, ARAF AN VE ZAMANDAYIM...
ARAF ZAMANDA, ARAF ÖMÜRDEYİM, ARAF ÖMÜRDE...
ARAF ÖMÜRDE.....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
İmmenstaad /Almanya
03/06/2023 - Cumartesi

Saat ; 00_33

 

Hayatın karmaşasının içinde, insanın ömrü saklıdır ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
03 / 06 / 2023 - Cumartesi

Saat ; 02-00

 

ENGEREK DİLLERİN, AĞULU SÖZLERİNE, KUL ETTİN BENİ ........!
Bütün ol' ursuzlukların izini sürsem, olumsuzlukları toplasam, karşılığını bulmaya kalksam ........!
İz sürsem, yol gitsem ........
Olmadı, kah naçarlıkta, kah hazda dağa, taşa, bayıra, düze, ovaya, vadiye vursam, kör karanlıkların sonu da ...
Düz, ıssız ve sesiz patikalar da, olmadı keçi yolları bile .....
Hep sana çıkıyor , hep sende sonlanıyor, sende düğümleniyor ........
Varlığınla, sevi' n .......
Nimet mi, lanet mi, ceza mı, sungu mu(?), anlayamadım, çözemedim gitti .......!
Fidan ömrü, İsa'dan lanetli, ateşlik odun, kuru incir dalı ........
Bıçkın çağları, köhnemiş marazlı kocamış ömürlü ihtiyarlık halleri yaptın.
Ne yüreğine, nede inadına söz geçireme' yenliğimde ....
Sayende .....
Ne başta akıl, ne ağızda diş, gözde yaş, nede gönülde umutla, düş kaldı ..!
Bir vurdun, pir vurdun .....
Ne Nuh tufanı, ne Tsunami kasırgası, ne'de Corena illetinin vurgunu kıyaslanır, senin afatınla ......
Hasılı ...
Sen...
Çarığı kurutup küçülten, kızgın güneş .....
Ayağı sıkıp, ayaklıktan çıkartan, ters-düz edip giydiğim, çarık oldun, çarık!
Ayak çıktı, ayaklıktan, halim, tavrım, karakterim, cemalim, hasılı, insanlığım çıktı, insanlıktan ......
Döndürdün, ÇIFIT ÇARŞISINA .....!
Ne sıkılmadık ayak, talan edilmedik gönül bağı, nede sırtımı yaslayacağım umut dağı, koydun .......!
Altı-üstü, var varası bir sevda yolculuğuydu düşlenen, istenen, beklenip özlenen ......
Amansız ulu dağlara, Ferhat' lığa .....
Fizan'a sürgüne, Mecnunluğa,
KERBELA' da YEZİD'e KURBAN, HASAN LIĞA, HÜSEYİN LİĞE ........!
Hastalığa, belaya-gadaya, ele-güne, dost kılıklı kem gözlerle, engerek dillilerin, ağ' ulu sözlerine, kul ettin beni, KUL .....!
Engerek dillerin, ağ' ulu sözlerine, kul ettin beni .....
ENGEREK DİLLERİN, AĞULU SÖZLERİNE, KUL ETTİN BENİ ........!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
01 / 06 / 2023 - Perşembe

Saat ; 16_30


 OLMAYAN IŞIKLAR DA


Meleğin, şeytan versiyonunu görme peşindeyim..
Biliyorum,içimde ki sesin, yüreğime fısıltılarında..
Uzakta aramama gerek yok .....
Çünkü böyleleri....,
'' İnsan kisveli, şeytanlar'' etrafımda ve dünyamda çok ..
Onun için, dalıyorum,,
Sınırları zorlayıp, yıkmacasına ..
Ar damarı ve ahlak duvarları çatlamış, insan dünyalarının..
Muammalı, engin okyanuslarının,
Boz-bulanık sularına .....!
Olmayan ışıklarda, arayıp,tarayıp,
Zerre, zerre kıvılcımlar da ...
Ateş böceği güzelliklerde,
Işıklar, çoğaltıyor'um ....!
Işıklar, çoğaltıyor'um ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
Friedrichshafen /Almanya
02/05/2016

 


 

AŞK İLE..
Bekledim ..
Bekliyorum ...
Gelmedin ..
Gelmiyorsun ..
Varsın,olsun ..
Aşkla, beklemekte güzellik değil mi?
Nefreti yok edenliğiyle....
Aşk,hayatın ışığı ..
İlhamın kaynağı değil mi ?
Sevgi,aşkın mayası,var oluşun hamuru ve çamurudur..
Onun içindir ki,
Bekledim ..,
Bekliyorum ..
Bekleyeceğim ..
Ömrüm de, ömürlüğünle ..!
Benim için, aşkın dillenmiş ve çiçek açmış hali olan, seni ..
Aşka ...
Aşk ile yelken açmışlığım da ..
Aşk ile yelken açmışlığım da ..
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen / Almanya
02/06/2016

Saat:18_35

 

‘’ – EFSANELİĞİNDE ….’’
KIZILDIR, GECENİN DİLİ ......!
Kızıla kesen ipektendi, insanın iç dünyasının atlası ....
Kimsenin, sonunu kestiremeyerek, tedbirli iyimserlikle yaklaşıp, davranarak gerekeni yapmışlığında …
Yapılacak ufak bir yanlış hamleyle, emeklerin kolayca heba oluvermesini önleme adına .....
Üstüne düşen sorumluluğu yerine getirerek, gereğini yapıp
Kendine yakışana uygun davranmış lığında …
Koydular iyi niyetle gönüllülük ve istekle, ellerini, taşın altına …
Zaten, biliniyordu ki, oradakilerce ….
Herkes iyi niyetli, hepsinin meramı, amacı iyiye, güzele ve en iyisine erişmekti, oldum olası ...
Gel gör ki, iyi niyet yetmemekle kalmayıp, tüm olan-bitenden bağımsız ...
Zaman ve hayat denen, iki acımasız zebaninin elin de ...
Halden, hale dönüp, şekilden, şekle girmecesine ...
Geçerken, feleğin çemberin den ...
İlk bakışta, önemsiz gibi görünen, en küçük bir yanlış hamleden ibaretti ….
Emeklerin heba olup, sonucun istenmeyen felakete dönmesi ...
Hayatların, pamuk ipinin ucunda bağlı olup ...
Ölümle-yaşam arasında, gizemli ve nadide sarkaç gibi, gidip- gelmişliğinde ....
Her şey gizliydi, kızıl gecenin dilinde ….
Dilinin altındaki o, merak edilen baklayı çıkartıp …
Gizemini çözmecesine, deşifre etmekten, imtina ederek ...
Herkesin anlayacağı şekilde, gerçeği nicedir söylememiş liginde ...
Tıpkı, asırlardır olduğu gibi ...
Yine gökte sallanan o, esrarengiz zembilde, saklı, sallanıp kalmışlığında ...
Öğrenilememişti, insanın ve gerçeğin sırrı ...
Asırlara ve nesillere miras kalmışlığında, insanın sırrı ...
Gelinceye kadar, zamanı erişilemeyen o, mucizevi sır, erişilememiş liginde ....
Dahası merakları dürtükleyip, kamçılayıp artırmış lığında
Kalacak ve korunacaktı tıpkı içindeki sır misali, erişilemeyen tılsımlı zembilde ...
Hala meramı ve merakıdır insanın ve nice alemlerdeki ömür ve hüküm süren, sırlara belenen, varlıkların ...
Ömrü asırlarda saklı, bu sırrın çeşitli rivayet ve efsanelere konu ve gebe olmuşluğunda ..
Kimisi dedi ve halen der ki ....
'' - Var oluşun ve insanın, insanlığın sırrıdır ...''
Bir diğerine göre ...
Lokman Hekim'den miras lığında, ÖLÜMSÜZLÜĞÜN SIRRI, saklıdır o, kuşkulu, ürkütücü zembilde ....
Başka bir fikirle, görüşe, yanıta itibar edenlerce, düşünülür ve denilir ki ....
Dünya dışı medeniyetle, varlıkların gerçeği ile tarihçesi ve sırları saklıdır o, meraklara mucip zembil için de ...
Rivayet ve fikirlerin bu kadar çok ve çeşitliliği içinde, ömür sürer o sır, insanlığa dert olan zembil de ...
Her sır gibi, bu sırrında, insan ve insanlık için bilgi, merak ve dert çoğaltmış lığında ...
Kah, görünüp, kah serap misali insanı aldatarak gözlerden kaybolmuşluğun da ..
Asırlardır korunur, durur, erişilememiş liginde, semanın koynunda ...
Hallerin böylesine, girift ve kör düğüm olup, işin içinden çıkılamaz lığında, döner, durur ...
Dünyanın, bitmeyen Semahın da, dönüp durur, Zembil, içindeki sırla ...
Dünyanın, gece-gündüz, hiç durmaksızın dönerek, hükmünü,
görevini icra etmişliğin de...
İşin ilmine, dünya, kainat, dahası …
İnsan ve hayatla ilgili sırlara erenlerin bil ipte, ahde vefa ve sadakatle sırrı koruyup, üryan etmemiş liginde ....
Alemlerden, alemlere uzanan gizli yollarda ömürler tüketilmiş liginde ....
Sırrın mührünün, Süleyman'ın mührünün sırrından da ketumluğun da ...
Asırlardır özenle korunup, bakirliğini ve bekaretini korunmuşluğundan ...
Kim bilir, kim söyler aksini (?), Belki de ondandır ....
O, gün-bu gündür sırrın ve zembilin, ihtişamlı zırhla korunmuşluğu ...
Sırların ve zembilin hayatın ve kainatın karanlık dehliz ve labirentlerinde korunuşunun sırlarından ve açıklama bekleyen hallerinden biridir .....
Yazılı insanlık tarihinden de, eskiliğin de, insanlığa mal olmuş, MİTELOJİK TARİHSEL EFSANELİĞİN DE ....
Kızıldır, gecenin dili ......!
KIZILDIR, GECENİN DİLİ ......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Almanya
04 / 06 / 2020

Saat ; 20_08

 

HAYAT DENEN BU HAN'DA
Koyulmuşken ölüm denen o bilinmez ülkeye yolculuğa ..
Hayat denen bu handa konaklamış lığımda,
Zaman atlasının koynunda arşınlıyorum, dünya denen bu alemde ..
Ömrümün faniliğinde ,hayatın bakiliğinde ..
Ölümün değişmez gerçekliğini, içime sindirmişliğimle ..
Yürüyorum, ömrümün ve günlerin elverdiğince ...
Günlerin elverdiğince ...

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Friedrichshafen /Almanya
04/06/2016
Saat:01_13

 

BİR ŞARKI TUTTURUR, RÜZGAR ....
An gelir ....
Yürünür mutluluğa ..
An gelir ..
Acem seccadesi albenisiyle, serilir mutluluk ayağına ..!
Kumsalla, denizin o cömert davetkar'lığıyla ..
Uzanırsın ona, zamanın bağrında ...
Karşı kıyılardan kopup gelen, aşka adanan şarkılarla ..
Çoğalır' sın kah, martı çığlıklarıyla ..
Kah, akpacık suların ayaklarını öpmüşlüğüyle ...
Raksa koyulur sular da, kumlar ..
Savrularak oradan, oraya ..
Güneş ışıldar suların koynunda ..
Bir şarkı tutturur rüzgar, hicaz faslında !
Bir şarkı tutturur rüzgar, hicaz faslında !
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen /Almanya
04/06/2016

18_58

OLSA BÖYLE BİR OLANAK ....  BİZDE, MUTLU MESUTLARIN MENKIBESİNİ YAZSAK ..... Olsa böylesi bir olanak ile  şansımız, ortamımız ve gönüllerimi...