1 Mayıs 2024 Çarşamba

 


ZOR GÜNLER, İNSANI .....


Bazı insanlar için, adeta ısmarlama, dahası, yerine CUK OTURAN ......
<< - NE BİR EKSİK, NEDE BİR FAZLA . >> ......
Dedirten hallerde, tam isabetle, adlandırma ve betimlemedir ......
'' - Böyleleri için '' - ZOR GÜNLER, İNSANI ....'' Demeler ...
Böylelerinin, değişmez ortaklığı ...
Bu ifadenin, üstlerine oturup, adeta ....
Ömürleri boyunca, hatta ölüm ülkesine göçseler bile, anıldıklarında .......
Dillendirildiğinde, üstüne yapışıp kalan, bu etiketlemedir ....
İşte, bundandır ki, arz üzerindeki böylesi insanlar için ...
Adın-sanın, kariyerin, diğer bir takım makam, mevkii ve ünvanların, önemi ya yoktur, yada ......
Yok denecek kadar, azdır ...
Aksine, ondan bahsedildiği anda, ilk akla gelen haliyle ....
Niteliklerinin, belleklere ve ömürlere, hakkıyla, layıkıyla yer etmişliğinde ......
Kişinin, adından, ününden, şanından, yıldızlıkla diğer vesaire gibi, dünyevi unsurların tamamından önce gelen .....
Hatta, bir çırpıda, onu çağrıştıran nitelik ve özellikleri olup-çıkmacasına .......
Onu, en yalın ve kısa halde tanıtan ve zorlanmadan anımsanmasına sebep olan hallerinin .....
En belirgin, ortak paydalarının ....
'' - ZOR GÜNLERİN İNSANI '' Betimlemesine uygunlukları, insanın, insanlığın, tarihin hafızasında, yer etmişlikleri ve tanınıp, tanımlanmışlıklarıdır ......
<< - O, varsa, mesele yoktur ......!
.......Oradaysa, yüreğin darlanmasın, gönlünü ferah tut .''
Dedirtecek kadar, inanç ve saygı duyulacak, kanaati sağlamasıdır ...
Aranan ve çözüm üretip, kriz çözenliğiyle, işte tam da aranan budur ........
Bunu, ondan başka kimse, böyle mükemmellikle ve adeta tereyağ dan kıl çekercesine halledecek birisi çıkmaz, bu konuda, onun eline su dökemez, kimse ! ''
Dedirterek, konuyu kökten çözerek, meseleyi başlamadan bitirenliğiyle .....
Hemen, pek çok derde şifa, deva .....
Sıkıntı ve azaba son, nitelemesini ve betimlemesini hak edenlerdir, onlar ......
Hayatın, hemen her alanında ve dünyanın bildik coğrafya, medeniyet ve kültüründe ....
Ismarlanan ceketin, bedenle eşsiz uyumu kadar aleni, önemli ve belleklerde, hakkınca yer edenler olarak .....
Bulundukları yerlerini, analarının ak süt'ü kadar, helallik, netlik ve pür-ü paklıkla alan ...
Almakla kalmayıp ......
O, işgal ettiği konumun, yerin, hakkını verip, boşluğunu hemen, hiç zorlanmadan, fazlasıyla dolduran ve insanların indinde, gözünde ......
'' - Onun yeri, burası . '' Betimlemesini, gönül huzuruyla yaptırtan, doğrulatan, en uygun kelam ve düşüncedir ...
Kriz beklenen konuyu, bırakın krize dönüp, işin içinden çıkılmaz hale gelmesi ....
Tam aksine, asla bu noktaya gelmeden ve krize dönmesine izin vermeden ....
Üstelik, tüm tarafların ortak kanaat ve kararlarına, ihtiyaçlarına, en uygun ve rantabıl çözüm bulan, bilge halleriyle ......
İşinin ehli ve bir o kadar da, tevazulu, yalın, içten ama bunlardanda önemlisi, önceliklisi ....
ONURLU, VİCDANLI, ADİL, HAKKANİYETLİ, gibi niteliklere, yetilere benzer, daha pek çok yeti ve meziyeti ....
TAKDİRE ŞAYAN, OLANLARI HAYATTA , İNSANLIKTA ÖNE ÇIKARAN .....
DENEYİMLİ, TEVAZULU, ÖZVERİLİ VE TARTIŞMASIZ ROL MODEL OLANLIĞIYLA .....
O ve ona benzer diğerleri ......
Kelimenin tam ve gerçek anlamıyla, hak ettiğince, onunla etle-tırnak uyumluluğunda, özdeşmişliğiyle ...
Böylelerine, '' - ZOR GÜNLERİN İNSANI .'' Denir ...
Ve ........
İmtiyazlılığı, ellerinin tersiyle bir çırpıda, ters-düz edebilmecesine itebilen ......
'' - ZOR GÜNLERİN İNSANI . ''
Bu nitelindirmeyi, adlandırılmayı, hak etmekle kalmayıp adeta bununla bütünleşebilenler .....
İnsanın, insanlığın, medeniyetlerin, çağlarla, tarihin, yüz akı ....
Onur şahikası ....
Semanın kandilleri olan yıldızlar, göz alıcı saygıyı, saygınlığı, takdir ile övgüyü fazlasıyla hak eden ....
Tevazu abideleridir .....!
Cümle, '' - ZOR GÜNLER, İNSANI ...! ''
ZOR GÜNLER, İNSANI ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Almanya

21 / 11 / 2020 - CUMARTESİ

Saat ; 20_20

 





MANGAL GİBİ YÜREK, İSTER ......!


'' - KURSAK , KAVURGASINI İSTER .....! ''

Dünün azı belleğimizde, çoğu gönlümüzde ve yadımızda kalan, alacalı-bulacalı yıllarından,
doğadaki çiçekler misali serpilip günümüze erişen kadim sözlerle, güzelim dizeler ve ezgiler süsler insanın dünyasını ....
Hallerin böyleliğinde ....
'' - Kesede fakir, olmaya fakir ...'', Lakin, sevgide, gönülde, ruhta zengin .....
Daha da anlamlısı ve içe işleyip, ömürlere ve ruhlara bezenen güzellikleriyle ....
Makul ve makbul davranışta gönüller yapmak ve gönülden, gönüle giden o, gizli yolda, yoldaşlık adına....
Lugatında '' - Yok . '' Kelamının ve kavramının yeri olmayan, söz konusu gönül yapmak olunca, yaldır- yapalak koşmaktan geri durmayan ......
<<- Veren el, alan elden, evladır .>> Kelamının hikmeti ve gizemiyle gereğini yapmaktan çekinmeyen, usanmayan, üzülmeyen ............
Gönül otağı, şaşalı, şatafatlı haramzadelere mekan saraylardan ala olan, cümle canlar ...
Hikmetten nasiplenme adına, bu tür gönül muhabbet ve sohbetlerine ..
Değil davetli konuk olmayı, eşiğine yüz sürmeyi edep ve adapla hikmetli iş ve mürüvvet sayabilen ......
Gönlü hem zengin, hem de hoş ve iş ile, kelam erbabı canlar sevgi adına dünyanın direği ve sönmeyen kandilidir .....
Kerem Ehli bu zatların indinde makbul olan dostluğa liyakat ve sadakat ile hakkaniyet ve münevverliğe uzanan yolda sebat edenlerdir ....
Söz konusu, gönül yapmak olan, vermeleri yaşam ve yaklaşım biçimi kılarak, hayatının olmazsa, olmazı yapan bu üstatlar, tevazu ustası, gönüller mimarıdır .......
Sevgi erbabı, gönül üstadı, engin gönüllü, insan sevdalısı kutlu ömürlerinden, ömürlerimize miraslar katan, bu cömert gönül ustalarından duyduğumuz odur ki ....
'' - KURSAK , KAVURGASINI İSTER .....! ''
'' - Demeleri o' ki .....
Başta insanlar olmak üzere diğer pek çok türden canlılar ......
Öğrenip, bilip-alıştığı, aşina olduğu, alışkanlık, davranış tarzı ve hayatı, kendi bildiğince ve usulü-erkana uygun yaşamayı sever ve ömrünü buna hasreder....
Kelamın böylesine güzelliğiyle ruh, gönül, yürek ve dimağlarımıza yerleşerek ......
Bizleri, maddede olmasa da, manada, duyguda ve ruhta zengin kılan haliyle ...
<< - Civcikler, kursaklarına düşenle, şiir, sanat ve güzellik tozu yutanlar ve .....
Sözde zarafeti, özde zarafetle birleştirip, pekiştirerek, perçinleyip, büyütenler .....! >>
Bu vurgunlukla, gönüllü ömür hasrederek, kelama, selama ve insan gönlü yapmaya ömür verip, bunu hayat şekli kılışlarıyla, aşinalık ve aşıklıklarıyla ....
Yüreklerinin zarafet ve hikmetle dolup-taşarak, duygu dünyasının güzelliğini cömertçe paylaşanlar der ki .....
'' - CİVCİKLERİ, SERÇELERİ VE CÜMLE KANATLI HAYVANLARI, KURSAĞINDAKİLER ........
.....ŞİİR TOZU YUTUP, KELAMA, KEMALA, SANATA VE ÖZEL OLARAKTA ŞİİRE VURULUP, ÖMÜR HASREDENLERİ, VURULANLARI,
DİZELER,
DİZE, DİZE, DUYGUYLA BEZENMİŞ, SEVGİ İMBİĞİ YÜREKTEN AKAN, BENDİNE SIĞMAYIP TAŞAN ............
ULU SULAR MİSAL AKA, AKA YATAĞINI BULARAK ......
Gönülleri umman kılıp, gönüllere eren dizeler .......!
DİZE, DİZE ŞİİRLER, TOK TUTAR .......!
GÜZEL ANADOLU'MUN bağrında yetişen, güzide saz ve söz ustası, gönül erbabı Aşık Veysel KARANİ ÜSTADIMIZ ......
Protokolden üst düzey ZEVAT'ında, davetli olduğu, yemekli toplantıda ......
Yemek faslının bitiminde, kelam, söz, sohbet faslına geçilirken ....
Az ileride, duvara dayalı duran kendi betimlemesiyle << - GÖNÜLDAŞI . >>Sazı göstererek oradaki görevlilere seslenerek .....
Şöyle ister, ZARAFET, HAKKANİYET HARİKASI, GÜZEL GÖNLÜ ve BİR O, KADAR DA, GÜZİDE YAKLAŞIMIYLA...
'' -Ey erenler, sağ olasınız biz doyduk o, gariban aç kaldı, yollayın beri de, verelim hakkını, rızkını, doyuralım benim can yoldaşım, sazımın karnını ..
Malum ve pek bilinen meşhur bir laftır...
'' - AÇ AYI, OYNAMAZ DERELER, Bu kelamda hikmet vardır ...
Beri edin, hele de, doyuralım telliyi ...
Doyuralım, telliyi ......! ''
İşte,
Arife, tarif gerekmez cümlesinden yaklaşım ve kelamın kemaliyle, yineleyelim, inancımızı ve düşüncemizi, yeri gelmişken ....!
Ne, diyelim ?
<< - GEREKTİĞİNDE VE YERİ GELDİĞİNDE, TAŞI GEDİĞİNE KOYAMAYANA, KOYMAYANA USTA ....
GÖNÜL İNCİTMEDEN, KELAMI DEMEYENE, ERBAB VE ÜSTAT DENMEZ ........
OLSA, OLSA, ÇÖMEZ YADA ÇIRAK DENİR ......! >>
İKİNCİSİ .....,
USTALIK BİR MERAM, MAKAM, HADDİNİ BİLMEK, EDEP İLE ADAPTA KUSUR ETMEYEREK ÖZEN İSTER, ÖZEN .....
ÜÇ,
KELAMIN HAKKINI, SÖZÜN DOĞRUSUNU VE HÜRMET İSTER, HÜRMET .....!
ÖZEN, HÜRMET VE DOĞRUYU, GERÇEĞİ DEMEK İSE ÖNCE İNSANLIK BERABERİNDE DE, MANGAL GİBİ YÜREK, İSTER ......!
MANGAL GİBİ YÜREK, İSTER ......!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Almanya

03 / 12 / 2020 - PERŞEMBE

Saat ; 22 _18

30 Nisan 2024 Salı

 




KABRİNİ ARAYAN, MEZAR TAŞLARI GİBİ ….!


İnsanların bindiği dalı kesip, yetmedi kendi ayağına kurşun sıkarak ....
Haysiyetsizlik yaftasını boynuna asıp, onursuzluk damgasını, alnına kazımış lığında ....
İnsan geçinen sıfatların, suretlerin maskelere sığınıp …
Yüzsüzlüğü, arsızlığı iş edinip, yaşam şekli yapmış lığında ...
Şimşire dönen yüzlerine, tükürüldüğünde ....
Bırakın utanıp, arlanıp,gamlanıp, üzülmeyi ...
İşi pişkinliğe vurup, ağız dolusu ....
'' - YARABBİ ŞÜKÜR ! '' Diyerek …
Küfrü, şükür sayarak bildiklerini yapıp, her herzeyi yemişliğin de ....
Değerler, kutsallar, kişilikler, ömürler, bedenler ve hasılı ruhlar ...
Değersizleştirilip, sudan ucuz hallerde, yangından mal kaçırırcasına, haraç-mezat satılıyorsa ....
Bedenler, SEYYAR KERHANE olup çıkmış ....
Ruhlar, VİRANE,
GÖNÜLLER, YANGIN SONRASI, KÜLLÜĞE DÖNMÜŞLÜKLER DE BEZGİN, TARUMAR …..
KENDİNE, YABAN VE IRAK, HAYATA KÜSKÜN ....
NE DÜNDEN, NE GÖRKEMLİ, ŞATAFATLI, İHTİŞAMLI ÖMÜRDEN …
NEDE, BAĞRINDA ÖMÜR SÜRDÜĞÜNE İNANDIĞI ….
GÜN GELİNCE DİRİLİP, KANATLANACAĞI GÜNÜ BEKLEYEN O, ZÜMRÜDÜ ANKA’DAN, KIRINTI VE İZLER VAR ….
ÜSTELİK, MAHCUP, MAKUS, BIKKIN, BEZGİN …..
NARGİLEDE KOR, KOR YAN
Yürekler, ÇIFIT ÇARŞISI ....
Diller, DAĞLANMIŞ LAL, MÜHÜRLENMİŞ SÜKUNA ….
KERPETENLE SÖKÜLMEYİ BEKLEYEN SÖZCÜKLERİN, KELAMLARIN, YORGUN, BİTAP BEKÇİSİ OLUP, ÇIKMIŞLIK TA …
DURGUNLUKTAN, İŞLEVSİZLİK TEN KÜFE-PASA KESMİŞ …
TERK EDİLMİŞLİĞİN ELEMİYLE İÇİN, İÇİN ÇÜRÜYEREK …
ELE-ALEME MEÇHUL, KENDİNE MALUM, REVA GÖRÜLEN SONUNU BEKLEYEN …
HURDAYA ÇIKMIŞ, ISKARTA METAL ESKİLERİ GİBİ …
ÖLÜMCÜL FIRTINA ÖNCESİ, SESSİZLİĞE GÖMÜLÜP, SÜKUTA KESMİŞ ...
MAHŞERİ KALABALIKTAKİ, ÜRKÜTÜCÜ İÇSEL YALNIZLIĞINDA,
TAT ALMALARI UNUTUP, KEKREMSİLİĞE YENİK ….
ÜRPERMEKTEN, KORKUDAN AZADELİKLER DE …
ÖDEYECEĞİ DİYETİ, ŞİMDİDEN SİNEYE ÇEKMİŞ …

PAYINA DÜŞECEK, AZABA HAZIRLIKLA ….
UNU ELEYİP, ELEĞİ DUVARA ASMIŞ HALLERDE …
TEBESSÜMDEN IRAK, ÖLÜ YAPRAK RENGİYLE BEZELİ YÜZÜNE SİNEN TEVAZU VE ENGİNLİKLE …
VECDLE RAM EDEREK, HUŞUYLA SUYU ÖPEN, SÖĞÜT MİSALİ
TARİFSİZ TESLİMİYET, KERAMETİ KENDİNDEN MENKUL İSYANİLİĞİYLE ….
BULUT, BULUT ÇOĞALIP, BEREKET, BEREKET YAĞARAK AŞKLA TOPRAĞI ÖPÜP ….
RÜZGAR, RÜZGAR SAVRULAN EN COŞKULU, EN DELİŞMEN DUYGULARLA DOLUP, DOLUP, TAŞARAK BENDİNE SIĞMAYAN SU KESİLEN ….
KENDİNE ÖZGÜ HEYBETİYLE ….
İÇTEN, ÖZGÜN DAVETKARLIK LA ….
KOPACAK KIYAMETİ GÖZLÜYOR …
YANIK, YANIK SIZLAYAN …
BEDENİNİ YİTİRMİŞ, RUHLAR ….
KABRİNİ ARAYAN, MEZAR TAŞLARI GİBİ ….!
KABRİNİ ARAYAN, MEZAR TAŞLARI GİBİ ….!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

29 / 03 / 2020

Saat ; 23_46

 




KARAYDI ..... ...,


An gelir yaşam denen zor ve çetrefilli serüvende, apansız ve beklenmedik anda ...
Hatta görünüş yada duyumsamada yanılsamayla en güçlü olduğunuzu sandığınızda, hayat denen usta satrançının, yaptığı ani ve son hamleyle ..
Şah-mat der, yener sizi ve teslim alır, kapı çevre ..
Sizin henüz neyin ne olduğunu anlayamamışlığınızda, hayatın üst, üste gelen hamleleriyle ...
Zaten iğretice tutunduğunuz hayatın ipinin kah kopuşu, kah elinizden kayışıyla ....
Dünyanın başınıza yıkıldığını hissedersiniz ...
Sizin için, denizin bitip, karanın görünmüş'lüğünde, üst, üste ala boralar la ...
Değil sevinip, derin bir oh çekmeye ...
Soluklanmaya fırsatınızın olmamış'lığında, tutulur su başları, yanar tüm gemiler, yıkılır yada atılır tüm köprüler ...
Siz hayat denen saati kursanız da huzura ...
Bozuk bir saatin bile günde iki kez doğruyu göstermiş'liğinde ....
Hayatın hesabı-kitabıyla, sizinkinin uymamış'lığında ...
Size göre hemen her şeyin hatta, gecenin bile fırtına öncesi sessizliğe gömülmüş'lüğünde ..
Ömrünüzün kaçıncı kilometresi yada hangi mevsimi olduğuna aldırmaksızın sizin için oyunun sonunu getirmecesine patlar en aman'sızın dan fırtına, yetmezmişcesine üstüne, üstlük, kopar kıyamet ...
Dürülmecesine hayat defteriniz..
Henüz sıcaklığını yitirmemişliğinizde bedeninizin …
Seyrimeler ‘e duran edeninize, metalik bir soğuk saplanır ...
Tıpkı kör kurşunların rastgele ve art, arda bedeninize saplanışı gibi ...
Daha önce hiç tatmadığınız, bilmediğiniz, tarifsiz bir acının bedeninize saldırıp, beyninizi işkal ve talan etmişliğinde ..
Değil kalkıp, direnmek, parmağınızı oynatmak, kirpiklerinize dahi, hükmedememişliğinizde ..
Hayat denen Zümrüdü Anka kuşu, kendi yangınına ve küllerine dönmecesine …
Bir başınıza koyarak sizi kanat çırpışlarla uçup, kaybolur gözlerden ...
Her şeyin derin ve keskin, kuzguni bir karanlıktan ibaret olmuşluğun da ..
Umut adına yaptığınız, yapacağınız son hamle olarak ...
Attığınız zarların art arda düşeş gelmişliğinin bile beyhudeliğin de ..
Sizin için başlarken yolculuk, kapanırken gözleriniz ve bilinciniz bir daha açılmamacasına ..
Ufkunuzu sararken en kesifliğiyle bulutlar ..
Mehtap bile saklanırken gri ve karanlık bulutların ardına, göçerken başka ömürlere, iklim ve coğrafyalara ...
Hayatın, doğanın ve o tayfadan olmuşluğun da güneşin bile ...
Kendi işlevselliğinde sizi, sizle dahası çaresizlikle baş başa bırakmışlığın da ..
Olan-bitenden bağımsızlığında ve bihaberliğin de ....
Kendine has o ışıl, ışıl tebessümüyle ...
Arsız, arsız gülümseyişlerle, doğar güneş ...
Ilgıt, ılgıt başka iliklere işleyip, hayatı muştulamışlığıyla ...
Başka ömürlerin, hayatların, coğrafyalarla, yaşanmışlıkla-
rın üstüne ...
Sizin bir yere, umut ve beklentilerinizle, şeş gelmişliğiyle adeta sırıtarak size nanik yapıp, sizinle dalga geçmelere duran zarların, başka yere savrulmuşluğunda ..
Koparken sizin için kıyamet, biterken oyun, inmelere başlarken hayat denen devasa tiyatronun albenili perdeleri huşuyla AĞIR, AĞIR ....
Doğan masum bir bebeciğin çığlık, çığlık hayata merhaba diyerek koyulduğu yaşama serüveni başlar kah yanı başınızda ..
Kah, hiç adını, sanını duymadığınız ,sizden ırak coğrafyaların bağrında ..
Akla -karanın ve zıtların birliğinde ..
Siz küserken bahtınızın karalığına ….
Hayat, tüm aydınlığı ve aklığıyla tebessüm eder, bir ömre ve hayata ....
Elinizden ne gelir ki, bahtınıza küsüp, göçmekten başka ..
Zarların bile düşeşte hiç bir herzeye yaramamışlığında ...
Hayatın size oyununu oynamış'lığında ...
Karaydı bahtınız gibi size düşen renklerde, hayatın renkler cümbüşünde..
Karaydı bahtınız, küsecekseniz ...
Küsmelerin faydasızlığın da ..
Ne gelir elden bahtınız, siz yaradan a sığınıp, attınız zarı, oynadınız oyununuzu ...
Aldırmayın, suç sizin değil ..
Vermeyince Mabut, neylesin Mahmut hallerinde ….
Ölüm denen o, görünmez deve karşı yoktu, hiç mi hiç hamle ve oyun şansınız ..
Çünkü, ölüm denen o, görünmez zebaniye karşı, oyunu baştan kaybedenler diniz ....
Tıpkı, sizden öncekilerin ki gibi ..
Dahası, baştan belliydi, siz konduramasanız yahut ta, yadsısa nızda .....
Ölümün mutlak gerçekliğinde ve üstünlüğünde ...
Yoktu, hiç mi hiç şansınız ...
Siz, yok deseniz de karamı, karaydı ....
Karaydı bahtınız ....

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Almanya

06 / 04 / 2020

Saat ; 23_ 46 

ÖLÜME KÖPRÜ VE ELÇİLİKLERDE ..... AZRAİL KESİLİRLER, AZRAİL ........! Çözümsüzlükleri tarifsizliğe kurban giden anlar, haller ve olaylarla k...