27 Temmuz 2024 Cumartesi

 


ÇIĞLIKLARLA, KÜFÜRLERİN KALMIŞLIĞINDA .......!

Ömrümüzün hüznü, çöreklenmiş misafirliğinde ...
'' - Geldim, gitmem '' Havalarıyla, hallerinde ....
Bulduğu her fırsatta, yırtık dondan çıkan çükten aşağı kalmazlıklarda, koyarak postasını, allak-bullak ederken .......
Ömründe ve ruhunda gedikler açtıkça, gönlüne gamın gölgeleri ...
Yüreğine, kasvetin darlanmaları düştükçe, kaçar ağzının tadı, zaten uykuya hasret gözlerinde oynaşmaya koyulur, efkarın bulutlarıyla, hüznün uzantıları ...
Hallerinin böyle liginde, kesmez dişin, bokunu, içinde patlar kasırgalar, kopar fırtınalar .....
Çekilir gidersin, elemin karanlık labirentlerine, ne mey kar eder, nede düşlerle, umutlara dalmalar .....
Yaz, boz tahtasına dönmüş ömründe, gelen gideni aratır hallerinde sevinçler yiter, üzüntüler bağdaş kurar, meydanı boş bulmuşluğunda ..
Bayram yeri dönüverir bir anda, ölü eviyle, mezarlıkların ürküntü veren, hatta ...
İnsanlara ıslık çaldıran korkulu karanlıklarına .....
İçmeden sarhoş olur, çıkar insan, dertlerini, uymayanlarla, hayal kırıklıklarıyla, terslikleri ...
Doluya koydurup, aldıramıyor ....
Boşa koyup dolduramıyor durumlarında, allak-bullak oluşları yaşar .....
Özcesi ......
Çıktığını hisseder, insanlıktan ...
Hüzün, öyle bir eşkıyadır ki ...
Alıp, götürür seni, an gelir, dağ başına ....
An gelir, karanlığın ,korku harabesi kesilen, viranlıklar zulasına .....!
Kahrettikçe insanı, uzanır insan matem karalarının şalına, sarılıp, sarmalandıkça kırılır eli-kolu, düşer sümsüğü ...
Kah omuzlarına, kah ayaklarına taşlar asılır, sürer- savurur seni hiçliğin tenha sokaklarıyla ...
Cinin-şeytanın top oynayıp, cirit attığı karanlık mutsuzluk ormanlarına ..
Hayatla tutuştuğun oyunda, hep şeşe atıp, yek gelmişliğinde ...
Mutluluk adına, elinde-avucunda, sıfırı tükettiğinin resmi olarak ...
Avuç, avuç göz yaşıyla, yüreğinin kan ağlamış lığında taşıp diline vuran hıçkırıkların ve isyanını dillendiren çığlıklarla, küfürlerin kalmışlığında ....
ÇIĞLIKLARLA, KÜFÜRLERİN KALMIŞLIĞINDA .......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
27 / 07 / 2023 - Perşembe
Saat ; 19_05






FISILDAR GECE, KANINA GİRMECESİNE ....

Amiyane halk deyişiyle yahutta ekabirlerle, laf ebesi, çene suyu çorbacıların söylemiyle, halkın diline düşenliğiyle ....
<< - Şeytan denen yok'ta, var hergele nesne, burnuna osurup, seni kışkırtmacasına gecenle, keyfinin içine etmecesine, olmadı .....
Ya, uykularını bölmecesine, yahut ta .....
Esen aklının peşine düşürmecesine .....
Hallerinin böyleliğinde, laf ebelerine malzeme, ağızlara sakız etmecesine, olmadı ....
Tüm haşmetiyle hörelenip, üstüne,üstüne gelip, seni sürüp,savuran ve kabına sığdırmayan o malum SİVRİ AKLINLA, Yaldır-yapalak, yelken kürek kestirerek oradan,oraya götürüp ...
Keçinin ot yemediği yerden, ot yedirip, sana her türlü herzeden tattırıp, kendini kaldırıp,koyuvererek .....
Zaten hemen, hemen ve oldum olası kıt olan aklınla, işkembenin peşine düşürüp, seni el-gün ve dost-düşman maskarası ederek ...
El alemi peşine, seni de o malum ve torba olamamışlığınla hiç mi hiç ve asla bir türlü büzülemeyen ağızlı '' - İşi yok,lafı çok ÇALÇANELER TAYFASI '' el-alemin diline ....
Kah, rezil-rüsva ......
Kah' ta, maskara edip, kendine, hallerine .....
Aç kedilerle, kuşun-kurdun, gülüp ...
Dalga geçerek seni makaraya alıp seninle dalga geçirmecesine .....
Hasılı, uzun laafın kısası ....
Maskara edip, çıkartmacasına .....
Tüm haşmeti ve durduraksız hallerde gaza gelip, şaha kalkıp, laf söz dinlemez ......
En arsız ve aykırı, hatta ....
Hatta düpedüz üryan ve en şuh, en albenili halleriyle ....
Fısıldar gece ......
Kanına girmecesine ......
Fısıldar gece, kanına girmecesine ....
FISILDAR GECE, KANINA GİRMECESİNE ....
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
27 / 07 / 2024 - Cumartesi
Saat ; 02_45


 



BEKLENTİLER, BEKLENENLER, BEKLEYENLER DEĞİŞEBİLİR..

BEKLEMELERSE, ASLA DEĞİŞMEZ..
ÖMÜR, BEKLEMELER DEMETİDİR.

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ /İSYANİ

 




 




 

KİŞİ,LAYİKİNCE YAŞAR…!

Bugün dünden aldığım mirasla..
Daha bir ikircekli, tasa, kaygı, evham, korku gibi ..
Marazalı saplantıların, kaynağı ve kurbanıyım yine..
Beni boğan huzursuzluk duygularında..
Bir bataklık gülüne dönmüşlükler de, ömür eskitiyorum..
Bilinmez onca el, göz, siluet, beden…
Bana ..
Derin mi derin farkındasızlıklarda…
Korku ve karamsarlık tortularında debelendiğim..
O tarifsiz, gizemli ve panzehiri olmayan nesneyi enjekte ediyorlar..!
Kara gözlüklerim yada siyah bir peçem olmasa da gözlerimde..
Baktığım her yer siyah, gördüğüm her şey karanlık ..
Ne zaman kapıldım bilmiyorum bu illete ?
Kim bilir, beklide genetiksel ve toplumsal bulaşıcı bir virüstür bu ?
Amansızca ve apansız iliklerimize, hatta ..
En derin hücrelerimize kadar işgal edip, yutmakta bizi..
Emareleri,
Öncelikle , gülmeyi unutuyorsun bu virüse maruz kalınca..
Açıklanamaz bir sıkıntı, usanç ve ıstırap duyuyorsun..
Sonra neme lazımcılık ve yeksenak’lık egemen oluyor..
Aman canım sendecilikler vazgeçilmez karakterin haline geliyor..
Kelebekler ölüyor..
Çiçekler soluyor..
Su çürüyor..
Tuz kokuyor..
Ve, insan , toplum kendi kokuşmuşluğun da ..
Ağır ve sinsi bir ölümün pençesinde kıvrana, kıvrana ..
Sancılı ve derinden derine bıçaklanıp, delik deşik edilmişçesine ..
Can vermelerin tutsağı oluyor..
Ama, değil bir şeyler yapıp,tepki vermek..
Parmağını bile kıpırdatmamakta ısrar etmenin ötesinde..
Bu sinsi ve bir o kadar da vahşi…
Hatta, ceberrutça can almalara gıkın çıkmaksızın teslim oluyorsun..
Koyunsürülüğü, kara cehalet, ilime-bilime sırt dönmüşlük..
Seni pençesinde gebertmekteyken..
Kurbağanın, soğuk sudaki kaynayarak ölüşü misali..
Kanıksamışlığın uyuşturuculuğuyla..
Ölüme gidiyorsun aheste, aheste ..
Üstelik, hiç mi hiç itirazsız..!
Bu, bir gövdede başlayıp..
Önce odayı,
Sonra, mekanın tamamını..
Ardından, sokağı, mahalleyi kaplıyor..
Aşama , aşama nefessizliklerde ve işgalde…,
Temiz havayı, oksijeni, hayatı istememe..
Güzelliği yad sayma,doğruyu inkar..
Hayata ve insana dair en müspet olan ne varsa, ona düşmanlık..
Önce kendine küsme,
Sonra; hayata, çevreye, evrene ve insana sırt dönüp..
Tüm olan biteni ve yaşayan ne varsa..,
Evrensel insanlığın gereği adına ne olmalıysa , onları..
Topyekun ve bir hamlede reddetmelere koyuluyorsun..
İlbizli korku karanlığına düşmüş olmakla kalmıyor..
Bir örümcek ağında..
Kanı-iliği emilen sineğe,kelebeğe dönüyorsun..!
Cümle asalaklar başına üşüşüp, iştahla emmekte iken kanını..
Sen hala, derin bağnazlık,vurdumduymazlık ve boş vermişlikle..
‘’-Aman canım sende ’’ lerin kıskacında debelenerek..
Hatta ,
‘’-Güleriz, ağlanacak halimize. ‘’, Tekerlemelerinin yeksenaklığında..
Gaflet, dalalet, ihanet ve aymazlıkta..
Kişisel ve toplumsal çürüme agu ’ sunu içiyorsun .
Penceredeki ışık yiterken..
Çiçekler solup,kelebekler ölürken..
Dudaklarına ilişen o bey nemaz tebessümle..
Ölü canlığın neferliklerinde..
Yaşayan ölüleşmeye boyun eğerek..
Çürümenin kaynağına ve kurbanına dönüyorsun..
Egemen sistemin kara cübbeli, kanlı vampirleri..
Ötekinin, berikinin ve evrenin olduğu gibi.
Sıran gelince, yada istedikleri her anda..
Seninde kanını emip, canını alarak..
Kendi semirilmişliklerinde çoğalarak..
Daha, daha kurban bulmanın hazzını,huzurunu ve zaferini tadıyor..
Sen ölürken onlar yaşıyor..
Serpilip çoğalarak..
Sen kurbanlığa razı oldukça..
Kurbanlara ön-ayaklıklarda..
Yeni ölü canlar çoğaltıp..
İktidar egemenlerinin ekmeğine yağ sürmelere devam ediyor,
ediyorsun..!
Ara sıra ki, cılız ve mızıltılı reaksiyonlarında..
Yeni gelinin,anasına deyişiyle..
‘’-Hem ağlar,hem giderim ana. ‘’…,
Söyleminden öte geçmiyor, anlam ifade etmiyor..!
Bataklık güllüğüne ve ölü canlığa razılığın da..
Yaşama sevicini çalmaya yeltendiğin hayat sahiplerinin katilliğine ..
Dahası,eli kanlı korku krallarının ve uşaklarının suç ortaklığına soyunuyorsun..
Bu açmaz ve kör dövüşün, hengamenin ortasındayım bu günde yine..
Altım taş,üstüm taş..
Yer demir-gök bakır ben marazalı ömür ve insan eskisi için yine..
Değil mi ki , ben razıyım ve müstahakım bu sünepeliğe..
Leşime üşüşen çakallara ne yüzüm var iki çift laf etmeye..!
Arsız ölümün ilmiğini boynuma gönüllü geçirmişliğimle..
Yoz bir düzenin , boz bulanıklığında..
Neme lazımcılığın batağında debelenerek ölmek bile..
Ödül ve çok ayrıcalık inanın ki ben gibilere..!
Ben gibilere..!
Buna müstahaklığımda, son sözüm kendime..
‘’ - Kişi layıkınca yaşar..! ‘’
‘’- Kişi layıkınca yaşar…! ‘’

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
10/02/2013
Saat;01_41

26 Temmuz 2024 Cuma

 


Fıtrat'ında ve kının da kin olanın, elinden kan, yüreğinden öfke ve nefret eksik olmaz....!


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

22 / 07 / 2023 - Cumartesi

Saat ; 00_30







AYNAM DA ........


Demet, demet hüzünlerimin, avuç, avuç gözyaşlarımın eşlik etmişliğiyle, yoldaşlığında ...
Hayatı, güzelliklerle, hazzı ıskalamaların, nafile kör pişmanlığında .....
KÖR PİŞMANLIĞIN FAYDASIZLIĞINDA .......!
Yüreğimle, ruhumda çoğalan hicranlar kasırgasının ....
ARSIZCA SARIP, KUŞATMIŞLIĞINDA .......!
Ben, bana ve hoyratlıklarda, pervasız talanlarda, yerle yeksanlıklarda, haramice çalınan ....
'' - Gitti, giden.! '' Hallerimde, paralanan ....
Sırra kadem basanlığında, bir gidip, pir giden yüreğime bakıyorum, yüreğime, aynam da...
AYNAM DA ........

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Almanya

24 / 07 / 2023 - Pazartesi

Saat ; 10_05

 







Ne hazin ve yaman çelişkidir ki, sevginin güçlenip, büyüyüp, çoğalmasını engelleyen, yine insandır !


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

26 / 07 / 2023 - Çarşamba

Saat ; 13_55

  YERİN YOKSA, ZIRNIK KADAR ...! Bir kazan duru suya, senden zerrecikliğinde bir damla karışınca .. Su, boz bulanık kesilip, mundarlaşmacası...