O, MALUM DERSLİK, İBRETLİK, BEYLİK KELAMI, NAKARAT KALIR .........
..............
<< - BEYHUDELİKTE, KIÇIYLA CEBELLEŞEN,
APTALLIĞIN HAMARATLIĞINDA, DONUNU KİRLETİR ......! >>
'' - İSTİKBAL BOK İÇİNDE ...! '' OLMACASINA
<< .....
'' - Keyfimin kahyası mı ?
'' - O'da kim oluyor, kendini ne sanıyor ? Hayat sa, hayat ....
'' -Hayatlığını bilsin...!
'' - Kim sallayıp, ipler, kim takar onu...! '' ....... >>
Diye, başlayan ......
Beylik lakırtılarla, geçiştirmekle yetinmeyip .....
Boş gezenin, aylak kalfalığında, bir de üstüne .....
Ulu orta, resmen ve alenen, en amiyane liklerde ve pervasız efelikle ...
Laf aramızda, düpedüz << -Köpeksiz köyün, değneksiz çobanı . >>
Eda, poz ve havalarında .....
Cafcafalı, fiyakalı, kostaklı davranışlara bürünmeyi kimseciklere kaptırmamaya yeminli afra-tafrayı kuşanarak ....
Fırıncı küreğinden aşağı kalmayaan dilinin laf kalabalığıyla, laf cambazlığında .......
Hadsizliği de aşıp, saygısızlık, kör cahil ukalalığı sayılacak, bitirimlikle ....
Hatta, düpedüz .....
'' Cahil cesareti . '' Halleri sergileyip, ahkam kesmelere kalkanlar ...
Hayata kafa tutup, sırt döndüğünü ve akılları sıra ve akl-ı evelliklerinden bihaberlikle ....
Kendisiyle, farenin, kediyle oynadığı gibi oynayan hayata, haddini bildirdiğini sananlar ....
Gün gelir, işin, işten geçip ......
Bırakın arap atını, deve kervanını, otobüsün, trenin kaçıp ....
Teyyarelerin uçuşunu, artlarından nal toplamaları, baka kalmaları .....
Özcesi .....
Son pişmanlığın fayda etmeyeceği halleri, anları, zaman ve halleri ....
Yarattığı pejmürdelikle bulamaçlı, kör pişmanlığı ayyuka çıktığı an ve günde ....
Sakızın boka düştüğü fıyaka bozup, kestaneleri çizekoyan anlarla ....
Olanı-biteni bırakın anlayıp, kavramayı .....
İdrakten bile fersah, fersah uzaklıkla düşülen durumların pespayeliğiyle, hayatla-umudu ve sevinci ıskalamanın berbatlığını anlamaktan fersah, fersah uzaktalığı ve özcesi, meselenin , hayatın özünü kavrayamama ...
Zırnık kadar anlayamamayı, dumura uğramaları ....
Adı üstündeliklerde, ıskalamalarla, beyhudeliklerin avara kasnağında, un-ufak olup, hayatı, ömrü, anı ve hatta ...
Sadece elde-avuçtakileri değil ....
Geleceği de, mutluluğuda hebalarda ömür tüketmenin angaryalarında un-ufak olup, dibekte dövülen tahıla benzer hallerde ......
Sadece ama sadece, pişman olup, dizini dövmekle kalmayıp en ağırından diyet ödediklerinde .....
Aslında düpedüzü bilirler, bilmeye, ne halt edip, ne herze yediklerini kavrasalarda, ama velakinlerin pençesinde dönüp, kıvranıp durmalarda ...
Bal gibi,hatta iki kere ikinin dört ettiğini bildikleri kadar net bilirler, bilmeye ....
Hele ki .....
Hayatın, onu, kendi gibi nicelerini, kirmanında nasıl eğirip, ipe döndürüp, tozunu, külünü atmakla kalmayıp ...
Nasıl pürmelal edip, dersini vererek .....
Ateşlik odun olup, çıkan KURUMUŞ İNCİR AĞACI ve dalı, yaprağı, gazeli yapıp, bununla da yetinmeyip .....
Hem burnunu sürtüp, hem haddini bildirip- öğreterek ...
Ona ve böylelere .....
Hanya'yı, Konya'yı, nasıl göstereceğini ...
Adlarından bile iyi mi, iyi bilirler, bilmeye ....
Gelin görün ki ......
Akılsız kafanın cezasını, sadece ayak değil ......
Ömrünün ve o ömrün sahibi olarak bizzat kendisinin çekeceğini anlatır, anlatmaya ...
Ama .....
Gelin, görün ki, böyleler için ......
İşine gelmeyeni, gerçeğin sesini duymayan ve hatta .....
Davudi ve davulunkinden de gür o sesi .....
Küçümseyip, kendince kayda ve dikkate değer bile bulmayan,vızıltı ve safsatadan ibaret ......
Yok hükmünden, öte geçemeyen, klişeleşen, dahası da ......
Temcit pilavı kesilmişliklerden de bayat, kulağa işlemeyen, demode türkü olduğunu düşünüp, önemsememe iddialarında direnmeyi, ucuz kahramanlığı iş edinmişlikle .......
Aptalca afra-tafrasını, ısrar ve körü körüne saplantılı kararlılıklarda sürdürerek ....
'' - İnadım, inat, bin murat, ötesini bana bırak, takma kafana tel tokadan başkasını .....! ''
Diyecek kadar, işi pişkinliğe ve ben bilirimcilğe vuran .....
'' Tek düze nakaratları savurmada, ayak diretip, inatlaşmaktan geri durmaz ve şu yalın gerçeği idrak edip, sorgulamamaya devam ederek ...
Hayatın, Ömür denen aşını, küşünü bir edip ....
Darısını,avcarını, etini-budunu, suyunu,kaymağını.....
Daha olmadı ve hey heyliliğin atına binip, şaha kaldırmışlığında,
Ortamın, sorfanın, muhabbetin, görgünün-göreneğin ......
Usulün-erkanın, Örfün-adetin, törenin-geleneğin, göreneğin, asırlık adetlerle .....
Ulu ömre sahipleri de işin içinde olmacasına .....
Bilcümle yasanın-hukukun, kuralın-prensibin topunu birden ....
İzini-tozunu atıp, sürüp-savurarak .....
Mangalda kül, dilde laf,söz-kelam-selam ....
Tandırla-mangalda kül, koymamışlıklarda .......
Tozda-toprak ta çağnayıp, kürelenen, eşinip, tepenen, aşka gelmişlik ve iştahla anırıp-osuran ....
Yeri göğü inletip kokuya,toza beleyen, yükten ırak, yulardan azade,yoz eşekten de beter ederek ......
Islahın da , irfanında kendisine yetmemişliğini hatırlatmakla kalmayıp, yaşatarak gösterip öğretir ki ....
'' - BEYHUDELİKTE KIÇIYLA CEBELLEŞEN, APTALLIĞIN HAMARATLIĞINDA, DONUNU KİRLETİR ..! ''
Gerçeğin sillesi, hayatın şamarı kılarak, vurur mu, vurur, yüzüne ...
Böylelikle, beyhudelikte ömür heba etmesinin ağır bedelini, usulü dairesinde tam tekmil hepsi bir arada olmacasına, öğretir mi, öğretir ...
Hem de ne öğretme dedirtmecesine, kapı-çevre tam tekmil hepsi birden, seve,seve olmasa da öpe,öpe, ite-kaka-soka-çıkara, öğretir ona ..
'' - Anlayana sivri sinek saz .......
Anlamayana, davul-zurna az '' Denen-dedirten cinsten, kalemden ....
Meşrebiyle, tavizsiz ve düpe düz gitmelere aldırmadan, gözü karartıp, enseyi, okşatarak .......
Çukurları doldurup, aşını-küşüne katarak......
Gösterir, dünyanın kaç bucak olduğunu ......
Bildirir, Hanya ile Konya'yı .....
Keser mi keser biletini, bakmadan gözünün yaşına, basar tekmeyi, kıçına ....
BASAR TEKMEYİ, KIÇINA .......!
Laf aramızda, hallerinin böyleliğinde .......
Hayatın endazesinin ne ederliğini öğrenmemekte ve idrak etmeme de inatta ayak direyip, ömür heba edip ......
Hayatı böylesine hovardaca, ahmakça ıskalayana .........!
Kala, kala teleflikte rezillik, yoklukla, mezberelikte, hüsran da, avuç yalayana .....
Dangalaklıkta, sultanlık kalır, dangallıkta sultanlık .....
DANGALAKLIKTA, SULTANLIK KALIR, DANGALAKLIKTA SULTANLIK ....!
Bitmedi, yetmedi, dahası ve birde....
Bir de, o sultanlığında diline pelesenk olan .....
O, malum derslik, ibretlik, beylik kelamı, nakarat kalır ....
O, MALUM DERSLİK, İBRETLİK, BEYLİK KELAMI, NAKARAT KALIR ........
..............
<< - BEYHUDELİKTE, KIÇIYLA CEBELLEŞEN,
APTALLIĞIN HAMARATLIĞINDA, DONUNU KİRLETİR ......! >>
SADECE BEDEN DEĞİL ......
ARZDAN, ARŞ'A DEK, CÜMLE-ALEM NEZNİNDE '' - İSTİKBAL BOK İÇİNDE ...! '' OLMACASINA ......
'' - İSTİKBAL BOK İÇİNDE ...! '' OLMACASINA
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
25 / 10 / 2024 - Cuma
Saat ; 17_05