3 Ocak 2025 Cuma

 





BİR'DE, BİNİ, GÖRDÜN MÜ ?


Döndüğünde özüne, durduğunda yüzleşmeye ...
Koyulduğunda tek'den, çoğa yürümeye ....
Hikmetin sırrına, mucizenin özüne erdin mi ?
Özünde ki seni, ömründeki ömrü, canında ki canı ....
Yok'ta, var'ı .....
Az'da, çoğu ....
Bir'de, bin'i, gördün mü ?
BİR'DE, BİNİ, GÖRDÜN MÜ?

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Almanya

02 / 01 / 2025 - Perşembe

Saat ; 23_58

1 Ocak 2025 Çarşamba

 

YETMEDİ, PEZEVENKLE, YAVŞAĞA ….
Değerlerin paraya, kar'a, makama ve istikbale tahvil edildiği, günümüz dünyasında
Ahlak, karakter ve haysiyet fukaralığında ..
Altı yok pabuç gibi, nafileliklerde dönene, dönene yönünü, yerini ve duruşunu ..
Hasılı omurgasını yitirerek, insanlıktan çıkan ve insan müsveddeliğinden de beterliklerde..
Düşkünlükten de öte seviyesizliklerde ,eskiyen ömür ve bedenler bedesteninde …
Hayat denen kanlı dişlilerde kurban olanlar ordusunun neferlerinin, sümsüklerinin düşüp, yüzsüzlüklerinin ortaya çıkmışlığında...
İliz,iliz eskiyen şıra torbasına dönmüşlüğünde her yerinden pespayeliğin aktığı haller silsilesinde…
‘’ - Ağızlar kubur, bedenler kerhane olunca …
Ruhlar, orospu olup çıkar ….’’
Hal böyle olunca ….
Vicdanla, cüzdanın arasına sıkışmışlığında …
Vicdan’la, Asiye düşer ortaya …!
İnsan geçinen, ürkek bezirgandan da beter, KORKAK NAMUSLU, çekince elini-ayağını …
Namussuzlarla, kötüler cirit atar, ortada …!
Ortalık kalır, haramiye, riyakara, madrabaza ….!
Yetmedi, pezevenkle, yavşağa …..!
Yetmedi, pezevenkle, yavşağa …..!
İçimizdeki, ekabir geçinen, bugünün tövbekarı, dünün yedi göbekten kerhanecisiyle, meyhanecisi, aklı evveller ..
Firar eden, olmayan namusu, namusuz da aramaya koyulurlar ahmakça..
Namusu, namussuz da, dürüstlüğü-doğruluğu hırsız da - uğursuz da, aramaya koyulurlar, sonunda …!
Elin ağzı torba değil ki büzesin demeler, değildir, asla boşuna ..
İşte, tam da bu anda ….,
Laf düşünce, endazesiz dillerle, kuburlaşan ağızlara …
‘’ – Çocuktan al haberi …! ‘’ Demezler mi adama ..
Ondandır ki ..
‘’ - Anam, ananı Karaköy /Zürafa sokakta Matild MANUKYAN’ın evinde görmüş . ‘’ Diyen arkadaşına ..
Hazır cevaplığıyla yapıştırır yanıtı, anında ..
‘’ – Madem anan namusluydu, ne işi vardı kerhane de ? ‘’
Dün ‘’ – Namussuzluk diz boyu, almış başını gidiyor ‘’ Dendiğinde, insan evladının utançtan ve hicaptan kızarırdı, yüzü ..
Derdi ki, kendi kendine, gömülerek, sessizliğe …
‘’ – Yer yarılsa da, yerin yedi kat dibine girsem ..! ‘’
Günümüzde, domates kızarıyor , kızarmaya da ….
İnsan geçinen ucubelerle, hilkat garibesi acuzeler, unutup çıkmışlığında utanmayı, kızarmayı ..
İşi vuruyorlar, pişkinliğe …..
Çıkınca dünyanın çivisiyle, insanın piçi ve cılkı ….
Dahası, işler iyiden, iyiye şirazeden …
Laf dönüp-dolaşıp geliyor yine, sözün başında söylenen lakırdı’ ya …..
‘’ - Ağızlar kubur, bedenler kerhane olunca …
Ruhlar, orospu olup çıkar ….! ‘’
Hal böyle olunca ….
Vicdanla, cüzdanın arasına sıkışmışlığında …
Vicdanla, Asiye düşer ortaya …!
Ortalık kalır, haramiyle, madrabaza ….!
Yetmedi, pezevenkle, yavşağa …..!
Yetmedi, pezevenkle, yavşağa …..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya
09 / 04 / 2019

Saat ; 05_36

 



YARALI ÖMÜRLE, YANIK, KÖZE KESMİŞ, PÜRMELAL YÜREĞİN, HİCRAN ÖYKÜSÜNÜ .......!




Sinem, kuruyup, çöle kesmişliğinde, KERBELA .!
Yüreğim, yangın yeri .....
Ruhum ...
Divaneliklerle, leyliliklerin pençesinde, hicran da gama, yele-kuza kesip, halden, hale kalmışlığında .....
Bununda ötesinde .....
Bu azmış ve yetmemişcesine ..
Mevsimli-mevsimsiz, zamanlı-zamansız ........
Bağrında apansız patlayan tufana, kara-borana siperliğinde, efkar yurdu olup, çıkanlığında .....
EFKAR YURDU OLUP, ÇIKANLIĞINDA ......!
Dur, duraksız '' - EFİL, EFİL ... '' Tütüp, bulutlara kafa tutup, çalım satışlarda, arşa yükselen, duman .....
ARŞ'A YÜKSELEN, DUMAN .......!
İsimi, pasımı yutarken semayla, bulutlar içlerine çekip, doymuştur göz yaşımla, gamımdan ......
Tüm bu azapların bolluğunda ve gına getirip, özümün pestilini çıkartmışlığında .......
Aleni ve bir o kadar da amiyanelikle dillendirmişliğimle .....
İçmeden esrikleşen MEYKEŞ'E, AYYAŞ'A DÖNMELERDE, CANINDAN BEZMİŞ, CANINDAN ....!
Ondandır, sıklıkla KIRK İKİNDİ YAĞMURLARI  kesilip,ağlayışım ...
KIRK İKİNDİ YAĞMURLARI KESİLİP, AĞLAYIŞIM ......!
DİLİM .....
Özüne feryat, feryat sinip, derde, gama, olmadı, YAS'a kesip ........
'' - Hıçkırık, hıçkırık ağıt çoğaltmışlığında .! '' ELEM DERYASI, ELEM .
Zamanın, hayatın, hele ki de, insanın boyasının-foyasının, son aşamada da PİÇ'İ ÇIKMIŞLIĞINDA .......!
Firarda SIRRA KADEM BASMALAR DA, kaybolanlığında, İNSANLIĞI ARAYIP, BULUP, mal edinme adına .....
Peşi sıra SEYİRTME SEFERLERİNDE, PÜRMELAL .....
Ahuzarlığında, hicran makamında dillenirken, ÖZÜM ......
Dur,duraksız kan ağlar, iki gözüm ..
KAN AĞLAR, İKİ GÖZÜM ......!
Fel-fecirliklerde, yasın, karasında .....!
Derdin-yaranın, ondurmayanlığıyla, iflah etmeyenliğinde ..
Kurumuş pınar gözesinden farksızlığında ..
Perde, perde boz inerek, ışığa, hayata ve hasılı ......
Ömür ve gönül makarasının  sarı'ya hasretliklerde kara bağlamışlığına yoldaşlıklarda ....
Çilekeş ömre göz olanlığında .....
Durdık yerde,kendine bile küsen, tıpkı ağu küpüne dönen, yüreğim gibi ......
Çilelerle bezeli hayata ve acımasızlığında ......
Ömrümü dip-kapı kuşatan, zamana yenikliğinde, zamana yenik düşüp, için, için çürüyüp  göynümüşlüğünde, kanını, hicranını içine atar-akıtır, içine .....!
Neme,yaşa kesen duvarlar, kayalar misali ......
Deliye-holu'ya bayram-seyran, düğün-dernek, şenlik-şamata, coşku neyse ..... 
Benim içinde ömür, gün ve << - Gönlünce at oynatıp, fink atan .!'' Zaman, hep odur, o .......!
Ömür yularımın hep onun elindeğinde ben, beni bildim, bileli dilediğince atıp, eğiriyor, sürüp-savuruyor,anlaycağınız .......
Dert söylete, söylete, gama, kana kesen içim-dışım, göynüyen özüm, ur'um, çor'um, yaram, dur duraksızlıklarda zarı, zarı inlete, ağlata ..
Çevirdi beni, orta yerinden yarık taşa, delik, deşik küpe .......!
Gökten, yağmur,kar olup, bereketle,mutluluk-şamata, şenlik-şad'lık yağıp, düşse ..
İflah olmazlıklara şerbetliğimle, müptelalığımda, üstüme- başıma ..
Fersah, fersah, hesapsız-kitapsız gam-kasvet, ton-ton saksilik,sakarlık,terslik hasılı KASVET YAĞMIŞLIĞINDA .....
Ömrüm, içim-dışım <<-YAS ATLASI, GAM YURDU KERBELA >>
Ömrümü çileyle,tasanın tünek tutmuşluğunda her an her yanımdan keder türer, tüter olmuştur, 
Hiç mi hiç ıraklaşmadı gönül yurdumdan, can evimden, ömrümden KERBELA ........
KERBELA'dan ÖMRÜM ......!
Nereye el atıp, yüz döndümse, umut adına acaba denip, iyimserlik umulsa, içimden ...... 
Yüzü yasta, bet-çehreliklerde surat döken ......
Dolu, dolu, doya, doya gülmelere ve sevinçlere aç ve hasret çile çınarı, bahtı küskün insan artığı, virane ömür bekçisi, çıkar .......
BAHTI KÜSKÜN, İNSAN ARTIĞI, VİRANE ÖMÜR BEKÇİSİ, ÇIKAR ....!
Özcesi ve anlayacağınız ...
Ele-aleme ASUDELİK .
Ben gariban ÇİLE KUŞU'na,PESPAYELİK, KEPAZELİK, MELULLÜK DÜŞER, MELULLÜK .......!
ANAMDAN KIZ BİLE DOĞMAMIN NAFİLELİĞİYLE, PARA ETMEMİŞLİĞİNDE ......
Ömrümün tek geçer akçesi, BEN, BENİ BİLDİM, BİLELİ, OLDUM OLASI
CANIMI-İLİĞİMİ KURUTUP, ÇÜRÜTEN BAHTSIZLIK OLDU, BAHTSIZLIK .......!
Adımın, BAHTIŞEN' OLMUŞLUĞUNA İNAT VE NİSPET EDİŞLERDE ..
Ömür atım, hep dört nala koşarak değme Arap atlarına taş çıkartıp, nal toplatsa da .....
Bahtım, baht ve dahası BAHTIM HİÇ Mİ HİÇ, KAZANAN OLMADI, DİPSİZ, DELİK-DEŞİK KAZAN OLDU ....
Her ne kadar göz alıcı, fiyakalı-cakalı, gösterişli olsa da, daima ama daima, DELİK-DEŞİK SU TUTMAZ KAZAN OLDU ......
DELİK-DEŞİK, SU TUTMAZ KAZAN OLDU ...........!
ÜSTELİKTE İÇİNDE HEP, EN AĞULUSUNDA, KOYU KIVAMDA TORTU TORTU HİCRAN KAYNATILAN, DELİK-DEŞİK KAZAN ......!
ALTIMI,ÜSTÜMÜ, CANIMI-TENİMİ, ÖZÜMÜ-RUHUMU MARMARA ÇIRASINDAN DA BETERLİKLERDE OLMACASINA ATAŞ, YAKTI-KAVURDU ......!
AVCARIMI-NEKTARIMI, SUYU'mu, nimetimi, hayat denen ZEBANİ yuttu .......
HAYAT DENEN, ZEBANİ YUTTU .......!
Kalaycı SIDDIK'tan bile  işgüzarlık, heyheylilik, gaddarlıkla, HAYAT denen ZEBANİ  usta .....
<< - KELİMENİN TAM VE EN GENİŞ ANLAMIYLA . >> Dur duraksız, yorulup-ırılmadan, bıkıp-usanmadan evirdi, çevirdi, döndürdü de, döndür dü , öyle ki .....
Her fırsat, koşul, dem de, HİCRAN SARNICI' na soktu-çıkarttı ......!
Bakmadan, aldırmadan NİŞADIRSIZ KAP'ın, Kalay tutmayanlığına ..
BANDIRDIKÇA, BANDIRDI AĞUNUN, ELEMİN KATRAN KARASI KUYUSUNA .....
İçimi-dışıma çıkartıp, değil ki söndürmek, küllemek .....
İnadına, inadına ve tüm hışmı ve haşarılığıyla aksine mi  aksine, ateşimi kavi ve harlı mı harlı kılmışlığında ....
FOSFORLULUĞUMDA, FOYAM-BOYAM ...... 
ALIM-FOSFORUM, FISTİKİ YEŞİL'E KESMİŞLİĞİN BAKANI, GÖRENİ .
İÇİMİN ACISI, HEP BENİ YAKTI, Özüm...köz ....
Gözüm ....KÖR OLDU, KÖR ....
ÖZÜM KÖZ, GÖZÜM KÖR OLDU, KÖR .......!
Güle, güle düzüp, dalgasına bakıp, maytabını, gırgırını geçti, hızını alamayışıyla, züğürt tesellilerinde demlendirip, avuturken ......
Sağ gösterip, sol vura, vura tenim, çehrem,en müphem yerlerim bile, sayesinde, MOR-CİVERT'e döndü .......!
Bundandır, feleğimin şaşıp, şakülümün kaymışlığında, hayata, aleme ve insanlara nicedir, ölü balık gözleriyle bakmam ......!
İşin özü, kelamın aşikarı ve delisi dışımdalığımla -anadan üryanlıkla diyeceğim, duyacağınız ......
Tıpkı, KRAL ÇIPLAK gerçekliğinde peydahlanan üryanlığım ve ömrümün gerçeği şu ki ..
Hayatın, beni, deneme tahtası ve kobayı yapıp, çıkmışlığında .....
Feleğin çemberinden geçeli, geçirileli .
Her boyaya boyanıp, ömrümün bu çağıyla-deminde, mutluluk adına kerevet nedir hiç görüp-tanıyıp, tanışamamışlığımda ......
Hicranın, elemin-derdin kasvetin, katran karası renk küpüne düşmüşlüğümde ......
Her yanım ala-turalıklarda, çile de hecrailiklerde, fıstıki yeşil'e döndü ....
FISTIKİ YEŞİL'e ..!
Ben kim , aradığını bulmak, kim ?
Hala aradığını bulamamaktan helak olup, hıltı çıkanlar .....
Ya'da, bende, ömür menkıbemde, kendinden iz , yol, renk ve hasılı ömrümde, ömür aramışlığında ......
Yol,yordam ve çıkış yolu arayanlar, içsellikle, içtenlikle .......
Pür dikkat kesilerek, yürek ve kulak versin, taşan yürek sesime, kasvet çınarı ömrüme, çöllükte KERBELA kesen, özüme .
ÇÖLLÜKTE, KERBELA KESEN, ÖZÜME .!
Serden geçip, yardan geçemeyenliğimde, MÜPTEZELLİĞİMDE ..
Balatalarımın sıyrılıp, asfalyalarımın atıp, keçileri kaçırıp, kafayı kırıp, adımın, sekize inmemecesine, dokuza  çıkmışlığında ..!
'' - DİL ATIP-DAMAK TUTMACASINA DUR, DURAKSIZ.'' 
Bıkıp-usanmaksızın, yineler, döner, döner anlatırım, onlara ..
Yaralı ömürle, yanık, köze kesmiş, pürmelal yüreğin, hicran öyküsünü .
YARALI ÖMÜRLE, YANIK, KÖZE KESMİŞ, PÜRMELAL YÜREĞİN, HİCRAN ÖYKÜSÜNÜ .......!




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ




Immenstaad / Almanya




01 / 01 / 2025 - Çarşamba




Saat; 17_10

 

BENİ, BENİMLE BAŞ BAŞA KOYMUŞLUĞUYLA …!

Korku dağları devrildikçe üstüme, üstüme ..
Ruhsal depremlerde, kıvrandıkça …
Sesler, siluetler, gölgeler çoğalıyor ..
Duygu dünyamın yerle yeksanlığında ..
Girdaplarda çekildikçe çekildikçe, çekiliyorum diplere, diplere .
Hücrelerime dek işleyen, sanrı nöbetlerinde …
Yıkılıyor, sığınaklarım, fildişi kulelerim ….
Sürüp-savuruyor beni, korku kasırgaları …
Tüm kapıları açılıyor azap odalarının, işkencehanelerin ..
Der-dest edip , yaka-paça sürüklemelerde çekilip götürülüyorum .
İtirazıma , isyanıma, yalvarıma aldıranların olmamışlığında ..
İpleyen yok, beni ..!
Sağır duvarlarda patlayan seslerimin, çığlık nidalarında yutuluyorum .
Tükenişin zirvesini görmüşlüğümle ..
Uçurumlara düşüyor, düşüyorum ..
Kan-ter içinde kalmacasına ..
Kabuslarla bölünen uykularımda .
Davacının faili meçhullüğünde..
Suçlayanların, perde ardında cirit atmışlığında ..
Suçun sanığı mı, mağduru’ muyum, belli değil …!
Reva görülen zulümlerin ardı-arkası kesilmiyor .
Tek hedefe odaklı harekatların ….
Hedef tahtasına acımasız ve apansız yerleştirilmişliğimle ..
Eller uzanıyor, eller ..
Bedenleri olmayan , eller ..
Soluksuz kalıyor, tir , tir titremelerde geçiyorum kendimden…
Sıtma tutmuş uyuz sokak köpeği dermansızlıklarında
Dilim ağzımda büyüyor, karnım kör ağrılı sancılara teslim ..
Bacaklarım tir, tir titremeler tutsak ..
Sel nöbetlerine dönen terlemelerde, boğuluyorum .
Yapış, yapış oluyor her yanım,
Boz-bulanık su girdapları yutuyor ..
Ben, perme perişanlıkların tutsağı biçareyi, hallerin böyleliğin de !
Bir ses uğulduyor, meçhullüğün pervasızlığıyla ..
Kulaklarımı sağır etmecesine, yüreğimi patlatmacasına …
Ve,
Haykırış, haykırış çoğalarak dolmacasına, içime ..
Ölümle korkutup, sıtmalarda debelenerek ömür çürütmeye razı olayım diye, buyurganlıkla …
Erekleri meçhul, saldırıları amansız ..
Solukları nefret, buğuz, kan, kin ve ölüm kokuyor ..
Korku krallığının, meczup neferlerinin kuşatmasında …!
Beni, içimdeki o masum çocuğu, çalmalara yeltenmelerde..
Paralıyorlar acımasızca paralıyorlar, beni ..!
Nefretle diş bilemişliklerde..
Kalabalıklar duymuyor sesimi.
Hatta, kalabalıklar çoğaltıyor ve kamçılıyor yalnızlığımı ..
Camdan ve kalın su sütunlarından..
Dev, buz mavisi kalın kör duvarların ortasındaki bir başımalığım da ..
Duvarsız duvarlarla çevrili, korkunun otağı ..
Karanlık, kör odalardaki kuşatılmışlığımda …!
Ben, el-aman dedikçe..
Sırt dönüp gidiyor o, sürü, sürü kalabalıklar ..
Çekilip gittikçe, onlar ..
Esir alanların pis, pis sırıtışları arasında …
Asılsız-astarsız soru ve hakaret bombardımanlarında ..
Dillerin lallığın da ..
Sesler çoğalıyor, sesler içimde, seslerin beni yutmuşluğunda !
Sessiz çığlıklarla, haykırıyorum ..
Duyanımın olmamış lığında !
Çığlık, çığlığa hallerdeyken, bana sırt dönüp uzaklaşan kalabalığa..
Gidenlerin içinde, beni can evimden vuranlar arasında..
El-alemden çok..
En yakın bildiklerim ..
Dost görünümlü, riyakar gülüşlü, maskeli hısım-akrabalarım, sevdiklerim..
Konum-komşum..
Kavım- kardeşim, peydahlanıyor …..
Siluetlerin silinip, silinip kaybolup …
Salonlara sığmamacasına, boy, boy uzamışlığında
‘’ - Haydi gelip kurtarsınlar !
Çekip, çıkartsınlar seni, bu kör karanlıktan ..! ‘’, diyen o ses ..
Daha bir güçle, haykırıyor.
Ben, toslayıp, toslayıp dağıldıkça ….
İnsan sağırlığının, buz gibi ruhsuz duvarlarında ..!
Sevinçten çılgına ve zevk sarhoşluğuna kapılarak , daha bir haykırıyor ..
Grilikler ardında, bulutlarla gizlenen, o ses …!
‘’ - Hemcinslerindi, üstelik sevdiklerin ve yakınlarındı, değimli onlar ? ‘’ , diye soruyor ..
Soluklanmadan baskın çıkma gayretiyle gürültü kirliliği çoğaltarak …
Dahası …
Beni, iyiden, iyiye susturarak ..
Sindirmiş liğinin keyfiyle …
Sürdürüyor, o ses sözlerini ..!
‘’ - İnsan, insanın kurdu ..
Kalabalıklar güruhu, yalnızlıkların kaynağıdır ..! ‘’ , diyerek ..
Ve gırtlağıma yapışan o kerpetenim si sıkılıklardaki, el …
Birden bire, adeta kır çiçeğinin boynunu koparıverircesine … Ataklık, çeviklik ve acımasızlıkla.
Bir hamlede,
Parmaklarının arasında, kuklalar gibi …
Tiril- tiril sallanıp duran, beni.
Kavrayıp, kaldırarak havaya ..
Fırlatıyor, bilinmez boşluğun, kara kör kuyusuna ..
Düşüyor….
Düşüyor..
Düşüyorum …
Düşüyorum, karabasana dönen …….
Kabus dolu düşlerimde, kan-tere keserek..
Tıpkı,
Arnavut kaldırımlarında, kuru bir sesle tıngırdayan boş sigara paketi misali ..
Can havliyle battığım su deryası, ter yığınında..
Yorgunluktan bitap düşen, göz kapaklarım ..
Bin bir güçlükle, aralanıyor ..
İşte, o an sesin kaynağının, sinsi, sinsi sırıtışıyla doluyor gözbebeklerim ..
‘’-Anladın mı?
-Anladın mı? ‘’
Diyerek, sorularını durmaksızın, soluksuzluklarda yineleyerek …
Sürdürüyor arsız, arsız gülüşlerle ….
O, sinir bozan ses tonuyla, yüzüme tükürükler yağdırdığı konuşmasını ..
‘’-Güvendiğin dağlara, nasıl kar yağarmış anladın mı ?
Sevildiğini sanmanın düşselliğiyle, böbürlenip, keyiflenen, sen !
Anladın mı ?
Bu kalabalıkların maske ve riyadan ibaret olduğunu ….! ‘’
Diyerek, yüzüme vurarak utancımı ve yanılgımın acısını ..
Al, al olmuş yanaklarım,
Korkudan kanı çekilip, kuruyan dudaklarım ve içimin yangınıyla!
Bir başıma koyarak, süzülüp gidiyor yanımdan …..
Ardında, güvensizliğin girdabında boğulan, beni..
Benimle baş, başa koymuşluğuyla ..!
Benimle baş, başa koymuşluğuyla ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ

Ereğli / KONYA
21 / 11 / 2015
Saat ; 21_00

 

KİME NE ?
Her türlü herzeyi yiyip, haltı işleyip, körpe bedenlere,sabi-sübyana kıyarken ...
Estağfur tövbelerde, GÜNAH ÇIKARTMALARDA BİRBİRİNİ DÜZEN, CÜMLE DEYYUS GÜRUH ......
Zamanın derinliğinde NESİMİ'Yİ DİRİ,DİRİ YÜZEN, DÜN ÇORUM' DA, SİVAS MADIMAK'ta..
İnsan evlatlarını hunharca, ceberrutça yakan ve alevinde kendinden geçerek, salya-sümük-köpük-tükürük saçan ...
ZEYTİNYAĞI KESİLİP, SUYUN ÜSTÜNE ÇIKAN ZINDIKLAR .....!
Aşk meyini haram kılan, sevgisizlikte kıblesiz, yüzsüz, ayarsız-gayarsızlar ....
Cümle namus kumkuması, apış arası bekçileri ...
Kıtlığıyla, yokluğunda, sevgiyle-sevenlere kin, nefret ve hasetlik çoğaltıp.....
Yakıp, harlayarak büyüttüğünüz ateşlerde .....
YAKMALARA YELTENİP, KALKIŞTIĞINIZ AMA İNADINA YAKAMADIĞINIZ, DİRENİŞTE YANMAYANLAR, SİZDEN SAYILMIYORSA, SİZDEN DEĞİLSE ....
Velev ki, bende o cenah ve cümledensem ....
Bende dahil, yanmayanlar, sizden değilse ...
Varıp, sizden olmayayım, derdi-tasası size mi düştü, size ne, kime ne?
Lamsız-cimsiz, kıvırıp, gerdan kırmadan, eğip, bükmeden deyin bana, kime ne ?
KİME NE ?
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
01 / 01 / 2025 - Çarşamba

Saat ; 14_00

  ÖMRÜMÜN DEFTER-İ KEBİR-İ'Nİ, HAYAL-İ SÜKUTLARDA ÇOĞALAN , KAHIRLA ....... SESSİZLİKLE YAĞAN, SİTEMLE ..... ELEM TEBESSÜMLERİNDE KAPA...