Haydi, haddimi-hududumu, yerimi-yurdumu hasılı, ederimi bilenliğimde ......
Doğdum-doğalı demeye, demeyeyim ama ....
Bilin ve inanın ki, ben, beni bildim bileli ....
Hayatın ve ömürle, çile tezgahı zamanın kölesi oldum, olalı ...
Talihin elinde oyuncak, hayat denen zebaninin esiri ve baht denen hırpaniyle .......
Felek denen ne idüğü belirsiz ucubenin elinde, müebbetliklerde ki kürek mahkumundan da beterliklerde ...
Kul-köle oldum olalı ......!
Sevinçten, hazdan, şansla, bahttan ve hasılı gülüş güzelliklerine hasret çoğaltmaktan yana .....
Hayatın zulüm de, betlik te, çile de cömert mi cömert .....
Neşe de, sevinçte İskoçlardan da beterliklerde pinti mi pinti olalı ..
Güzelleme yapıp, övgü düzmek adına, söyleyecek sözüm ......
Dünüm deki bulamamışlığımda, bu günümde ve yarınıma dair bulacağım çözüm, yol ......
Tattığım-tadacağım ağız tadı, ferahlık, gönül huzuru ve hasılı yürek sevinci .......
Gördüğüm-göreceğim gün yüzü, dahası .....
Dayanacak gücüm, hiç mi hiç olmacasına, yok mu yok !
Çarkıma tükürüp, hep, pabucumu elime veren, HAYAT denen AZMAN'dan yana .....
Gülmedi yüzüm, gülmedi gitti .....
Gün görmedim, değil doya, doya .......
Tadımlık ve kırık-dökük bile olmamacasına ......
Hepi-topu anlık ve akılda kalmacasına derin ve iz bırakan cinsten, hiç mi hiç gülmedim, ömrü billah .....!
Onunla baş edip, hele ki .....
Onu yenip, alt edecek, gün yüzü görüp, doya, doya, içime sine,
sine, ağız dolusu '' - OHHH ...! '' diyecek an' ım, mecalim ....
Berbatlıklara aşina HAL-İ PÜRMELAL'liklerde ser-sefilliklere
talimde helak olmaktan kurtulamamışlığımla ....
Halimin, olanağımın hele ki de fırsatımın hiç olmamışlığında ......
Elinde, OYUNCAK ......
İpinde-telinde, sirkinde, sahnesinde CAMBAZ .....
Hep kaybeden, rezil-rüsva olmalarda sürünen başı-boynu ezik,
gülerken,ağlayan, ağlarken eli-alemi güldürmekten helak olan
Hokkabaz oldum, hokkabaz ......
HOKKABAZ OLDUM, HOKKABAZ .......!
Sadece sabırla, tahammülümü değil .....
Dumura uğrayıp, tutulmalarda aklımı, izanımı, ufkumu,
sorgulayanlığımı yitirenliğimde ......
Yerimi-yönümü, yolumu-izimi, pusulamı-rotamı, akidemi-şakülümü
özesi iğneden ipliğe, her herzemi yitirenliğimde ......
Daldan düşen, yaprakla ......
Damdan, düşen .....
Pare, pare parelenip, un-ufak, tuz-buz olan Yuvak'tan
farksızlığımda ...
Selinde sürüklenen kumu-çakılı .....
Yelinde savrulan tozu-dumanı oldum ......!
Kovalandıkça kaçıp, saklandıkça, bulundukça sille-tokat, tekme-
küfür vurdukça, vurup .......
Yerle-yeksan ve pürmelal etti, beni ....!
YERLE-YEKSAN VE PÜRMELAL ETTİ, BENİ ......!
Uzun lafın, kısası .....
Sözün, özü ......
Yangının, közü .....
Hayat ; benim için daima boğan, bense hep örselenen ve
düpe-düz boğulan'dım, boğulan, hayatın içinde .....
Hayatı, zamanı, ömrümü, mutluluğu ıskalayanlığımla ....
Hiçle-piç olanlığımda boğulan'dım, boğulan, hayatın içinde
BOĞULAN'DIM, BOĞULAN, HAYATIN İÇİNDE .......!
HAYATI, ZAMANI, ÖMRÜMÜ, MUTLULUĞU ISKALAYANLIĞIMLA, HİÇLE-PİÇ OLANLIĞIMDA .....!
Hayatın, pervasız gaddarlığıyla ......
Başına buyruk, DELİ DUMRUL'luğunda ........!
Hayata ve kendime dair, hayatla ala-verem de, konumum, sonum için düşün sarmalındaki git-gellerde yaşadığım ......
İçe sinmez, kabullenilemez yenilgilerle, hüsranlar adına, son diyebileceğim o'ki .....
Hayatın bağrındaki yaşam serüveninin girdaplarında boğmak ve hayatça yada birilerince boğulmakta, teleflik-ziyanlık denklem ve
ilişkisini....
'' - HAYATIN, BİRİNİN, PARMAKLARI ARASINDAN, KAYIP
GİTMESİNİN ÖZÜDÜR ...! ''
Olarak betimleyip, özetleyerek, hayatla- kendimi ....
'' GERÇEĞİN AYNASI'NDA '' Sorgulamışlığımla .....
Kimilerince girift, anlaşılmaz bulunsa da, bana göre bina olup,
aşama, aşama şekillenmişliğinde .......
Kendime özgü düşüncelerimi .....
Yüreğimin taşıp, dökülüp, dilime vurmuşluğunda .....
Temel duygu, inanç ve düşüncelerimi, bu şekilde niteleyip .....
Süte, su katmamak gibi saflıkla, duruluk ta özümü arı-duru sergen edip, ortaya koyanlığımla .....
<< - Her koyun, kendi bacağından asılır ..! >> Emsalsiz ve paha biçilmez kuralının, nuraniliğinde ......
Hayat denen acımasız, mağrur ama ....
İnadına bilge öğretmenliğinden, kendimce çıkarttığım ders ve birikimle .....
Durduk yere ve boşa, lafazanlık olsun diye, demezler ....
'' - Her yiğidin, bir yoğurt yiyişi ve pilava kaşık sallayışı vardır ..! ''
Ekabirlerle, İNSAN-I KAMİL Zevat'lardan ve .......
İNSANIN, İNSANLIĞIN PİRİ SAYILIP-GÖRÜLMÜŞ, GÜN GÖRMÜŞ, DERSİNİ LAYIKI VE ZİYADESİYLE ALAN, MUHTEREMLERİN ....
Dudak uçuklatan, özüne-benliğine işleye derin öngörü ve temel sezgisiyle, bina olan deyişlerinin ......
Asla ama asla boşa ve << - LAF OLA, BERİ GELE .>> Olmamışlığında,
hayatla, deneyim imbiğinden süzülüp, şekillenmişliğinde, dahası ...
- Onlardan ve düşünceleriyle saptama ve sözlerinden feyz, ilham ..
Dahası ve özcesi ....
Düpedüz, insanlıktan ışık alıp, ufkumu aydınlatmışlığımla ....
Bu bağlamda da, acizane bende, onlar gibi düşünüp, içsellikle
diyorum, analatik sorgulayanlığımda .....
Beni, ben yapan, niteliğimi, safımı-yerimi ve konumumla,
konuşlanmamdaki içimin-dışımın birliğiyle .......
Hayatın,zamanın, insanlıkla- hengameli ömür yolumun, bana
yordamı, usulü-erkanı böyle öğretip, hayatın ....
Beni çemberinden geçirip, ateşinde yakıp, örsünde dövüp, özenle
böyle şekillendirmişliğinde .....
Bunca yılın ve hayat okuluyla, katmerli tortusunun, zamanın
bağrındaki çetrefilli süreçlerde .....
<< - ÖMÜR VE GÖNÜL İMBİĞİMDEN SÜZÜLMÜŞLÜĞÜNDE ...! >>
En aleni, anlaşılır, lamsız-cimsiz ve eğip-bükmeden, kıvırıp,
lastiklendirmeden, net mi net olarak diyeceğim budur, bu ........!
'' - HAYAT ......
BOYUMDAN BÜYÜK UMMANLARDA, GİRDAPLARDA CEBELLEŞİP,
HAYAT-MEMAT KAVGASINDA BOĞULUŞUMU HIZLANDIRMA
ADINA ....
BANA, HER FIRSAT TA ......
HELE, HELE DE HAZIRLIKSIZ, SAVUNMASIZ YAKALAMIŞLIĞINDA,
DEĞİL SADECE ŞAŞIRTICI VE İŞİN İÇİNDEN ÇIKILMAYACAK TUZAKLAR KURUP .....
PARMAK ISIRTACAK CİNSTEN, ÇETREFİLLİ OYUN OYNAYIP ......
MADİK ATAN, ÇELME TAKAN, TUŞLARDA SIRTIMI YERE
GETİREREK DERSİMİ ZİYADESİYLE VEREN ....
YALVAR-YAKARIŞLARDA, EL-AMAN DİLEMELERİME KULAK
TIKAYIP, KİBİRLE, ACIMASIZCA SIRT DÖNEREK .....
SOLUĞUMU KESİP, AKIMI-BOKUMA KARIŞTIRAN İT-UĞURSUZ ....
ARSIZ-YÜZSÜZ PUŞT'TU, PUŞT .....!
Sayesinde, mutluluk'sa.....
Sahiplenip, kıvançlanamadığım, yok denecek kadar kıt mı kıt, zorlu kovalamacalarda ardı sıra seyirttiğim, es kaza hallerde yada .....
İpe-sapa gelmez, dizginlenemez düşselliklerde var sayıp, Hüsn-ü kuruntularıma mezeliklerde telef ve zayi olan .....
Hezeyan nöbetlerinde, bununda ötesi acınasılıklarda, ezinçlerde, farkındalıktan ırak,
Doya, doya içselleştirmecesine sahiplenemeyecek kadar kısacık zamanları ve incir çekirdeğini bile dolduramayacak kadar azlıkla,sığlıkta geç bulup, tez kaybedip ......
Elimde-avucumda tutamadığım, onu da geçtim ......
Otun-çöpün parmakta durmadığı kadar iğretiliklerde serap görmelerde yanılsamalar yaşamışlığımda başlı başına vehim, korku ve sanrılar yaşatıp, bunların körüklenmesiyle .....
Toz'u, dumana katan fırtına ve oluşan hortum girdaplarında yutulmalarda hayal kırıklıkları dayatan ......
Kemirilip, iç edilen özgüvenle- kendime saygı kayıpları yaşatıp, buhran ve bunalımlarıma yenilerini ekleyip ....
Keser sapı olmayı çok görüp, esirgeyen, en büyük lütfu sayesinde, ateşime odun eden, vandallığında KORKULUK kılıp .....
Mutsuzluk hamallığında, omuzumdan kileyle-yükü, bedenimden dayağı,türlü ezayı-cefayı eksik etmeyen Cabbarlık ve Celalikle kuşatmışlığında .....
Mutluluğu yakın semtime bastırtmayan ....
Sıktıkça suyumu vurdukça tozumu da geçip hıltımı çıkartmaya, dımdızlıklarda telefliği ön görüp dayatan yeminli, kararlı hayatın gaddarlığıyla, elimi-eteğimi çekerek bırakın mutluluğun kendisini ..
Düşünü bile haram kılıp, beni çöl faresinden beterliklere zindan karanlıklarına milleyip .....
<< - ÇARŞAMBA ÇARIĞI . >>' na döndürüp, maskaraalıklaarda, gözlerime, uüzüme kara perdeler geçiren, ziyan ömürlü bedbaht, kifayetsiz naçar, meteliksiz çulsuz, yapıp-çıkarak .....
Dillere, sakız, serkeş masalarına meze yaparak ......
Altı yok pabuçluklarda, taban dövdürüp, kara sular inmişliklerde inmelerde içimi-dışımı sızım,sızım sızlatan .....
'' - SU'YU KESİK, TAŞ'I KIRIK, İRAN DEĞİRMEN, FARESİZ KÖR-
VİRAN YURT, KÖHNE ÖMÜR BEKÇİSİ BAĞBAN ...! ''
Yapıp- çıkartarak, üzerimden insanlara korku verip, SIFIRCI ders
öğreten
HAYAT .....
Banallikleri reva görüp, KERBELA ÇÖLÜNÜN Kanlı kumu yaparak,
ZiYAN ÖMÜRLERİN, KAN EMEN TERBİYECİSİ, ZALİM TEKFUR edası
ile MUZDARİP'İN kanına ekmek banarak ...
HÜKMÜNÜ, KANLA YAZIP .....
OMUZ ÜSTÜNDE,BAŞ,
TAŞ ÜSTÜNDE TAŞ BIRAKMAMA AHDİNE SADAKATLE, İflamı kesip, ağzıma tükürerek, DEFTERİMİ DÜRÜP, KALEMİMİ KIRIP, MEZARSIZ ÖLÜ, ÖLÜSÜZ MEZAR BEKÇİSİ YAPTI ENİNDE, SONUNDA MERAMINA ERİŞİP, ÖLÜMLE EL-ELELİKLERDE ÖMRÜME NOKTAYI KOYUP, DİKİŞ TUTMAZLIĞIMI İLAN EDİP, ÖLÜ CANLIĞIN TEYİDİ MÜHRÜNÜ BASTI .....
TELEF ÖMRÜN MENKİBESİNE, << - BEYHUDE ÖMÜR ....! >> Yaftasını astı .....
<< - BEYHUDE ÖMÜR . >> YAFTASINI, ASTI .......!
Kurallarını, sonucunu kendi tayin ettiği ÇETREFİLLİ, ENDAZELİ TEMAŞA 'da, kendine biçtiği rolün gereğini yapıp .....
Kaptı avaneyi, doldurdu cukkayı, gıcırlığında çıkarttı, keyfini .....
İlan etti, yenilmez armadalıkta, ilahi narsistliğiyle, doyumsuz kanlı Tekfurluğunu ....
İLAN ETTİ, YENİLMEZ ARMADALIKTA, İLAHİ NARSİSTLİĞİYLE, DOYUMSUZ KANLI TEKFURLUĞUNU ......!
Tüm bu hengameler arenasında sergilenen ALBENİLİ EMSALSİZ İLAHİ ŞAMATA' DA KOYDU GÖZ KAMAŞTIRANLIĞIYLA, HÜNERLERİNİ DÖKTÜREREK ......
OYUNUNU SÜRDÜRDÜ, BİTİNCE OYUN İNDİRDİ PERDELERİNİ,
KARARTTI SAHNE Yİ, KIZILCA KIYAMETLERDE KOPAN ALKIŞ
FIRTINALARINDA .......
BİTİNCE ŞENLİK, BOŞALDIĞINDA SAHNE ......
ÇİL YAVRUSU MİSALİ, KAÇIŞMALARA DURUP ......
BAŞI BOZUKLUKLARDA, DAĞILINCA, KALABALIK ..
CAN DERDİNE DÜŞMÜŞLÜK VE CANHIRAŞ ÇABAYLA VE
TARİFSİZ GAYRETKEŞLİKLE, PÜRTELAŞLIKLARDA, İNSANLAR ......
Maskeler düşünce, oyun içindeki, oyunlarda .....
Yalanlarla, mızrakların çuvala sığmamışlığında ......
Rol kesmelerle, maskelerin ve alalamaların, yalanların,dolanların, talanların para etmemişliğinde, hayatın yüzünün, gerçeği sırıttı .....
HAYATIN YÜZÜNÜN, GERÇEĞİ SIRITTI ....
Böylesi zıtlıkların iç içeliğiyle birliğinde ve aykırılığında , mutluluktan yana payıma düşenin her zamanki gibi, hiç, piç ve yok olmuşluğunda .....
Mutluluğun kanırta, kanırta dayatmalarda, tarafımca oldum-olası ıskalananlığında ......
Uçup- kaçan, nanik yapmalarla, dalga geçen, durduraksız kanat çırpıp, dönüşsüz seferlere koyulan pürtelaş kuştu, mutluluk ....
Bir uçtu, pir uçtu .....
El'e, aleme talihliliklerde bolluk-bereket, ganimet getirip, sevinç muştuladı .....
Banaysa .....
Bok-püsürük, eften-püftenlik dert, tasa, gam, bela-gada sıçıp-saçtı .
Yetmemişcesine bokunun lekesi yıkmalarda çıkmadı, yeni urbalarda masrafa, borca-harca, telaşla, can sıkıntılarına soktu ....!
Kaymak başkalarına, kokuşmuş temcit pilavları, zehirlenmelerle-kusup ölümün eşiğinde kendinden geçmeler, tepinmeler ...
Yetmedi, ölüm-kalım savaşlarında öteki aleme gidip-gelişler ....
Ölüp, ölüp dirilmelerde, abes yolculuklarla, garabet seferler ve avuç yalamalalar .....
Yani, el-aleme Talih, bana KÖR SALİH denen temaşa silsilesinde, malum kumpaslarda ceremelerle, hengameli giriftlikler, hep bana düştü .!
Ben seyirtip, kovaladıkça uçup-kaçan mutluluk denen kuşun kanatıyla, ayağında ki demirden kelepçeler, bal tutan,parmağını yalar'lıklarda başkalarına .....
Safrası, sıkıntısı, kemi, hamı hasıl YEDİ BELA HÜSNÜLERİN CAFCAFASI, AFRASI-TAFRASI VE ASIRLIK KAN DAVASIYLA, BAŞ BELASI BANA KALDI
YANİ ANLAYACAĞINIZ HAYAT EVİRDİ-ÇEVİRDİ, HEP BANA KAYDI .....
ACI-FERYAT-FİGANİ KAN-REVANLIK DERYASINDA KULAÇLAYIP, BOĞULMALIKLAR BANA YAZDI, BANA .....!
Dala, tele, dama yetmedi .....
Talih yada devlet kuşuluğunda el başına-omuzuna kondu .....
Ele-güne, aleme bayramı-sevinci ......
Banaysa kala, kala ....
Hüsranı, hıncı, ezinci, gamı-kederi, yası kaldı, yası ......
GAMI-KEDERİ, YASI KALDI, YASI ........!
Hayat denilen bedestenin, dünya denilen iki kapılı hanın, hele
hele de .......
Zaman denin devasa ırmağın, insan denen faniyi ahtapot hüneri ile kapı-çevre dört bir yandan kuşatmışlığında ......
'' - Ölüye giden ağlar, düğüne giden oynar '' Sözünün dillere
pelesenk .......
İnsanın ve insanlığın ayrılmaz parçası, hatta ......
Düpe düz, en temel karakteri ve özelliği olarak insana, insanlığa mal olmuşluğunda ......
Yeri gelip, gerektiğinde akıl çelenliklerde hayatın en hünerli tefci kesilmişliğinde, işine geldiği gibilerde .....
Kah, içine ...
Kah, dışına vurarak .......
<< - Zurna da peşrev düğünde durmak olmaz ...! >>
Demeleri doğrulamacasına, keyfince-makamıyla çaldı tefini, eğlendirdi gönlünü .....
Özgürlüğü, hayatı, ömrü gasp edilerek sırtından para kazanmalara ve insanı eğlendirmelere araç olmalara esir ve azaplarla, çilelerde kazandığı hünerleri sergileme de mahir boynu zincirli, burnu hızmalı biçare ayı'dan beterliklerde ....
Gecede, gündüzde, aldırmadan hal-i pürmelalime, işine geldiği gibi çaldı-çığırdı ....
ateşte, buzda demeden terbiye kisvesinde zulmü, işkenceyi dayatıp benimsettiği usüllerde ....
Yeri geldi, tip-kakarak, an geldi yularımı, hızımı acı vermecesine aslıp canımı yakarak ....
Daha da olmadı, dürtüp-döverek, an gelip, gerektiğinde ...
Kah sıvazlayıp, pohpohlayıp, kanıma girip, kandırarak, gerdan kırdırıp, oynattı, durdu beni....
Anlayacağınız ......
Hep işine geldiği gibi davranmayı olmazsa olmazı kılıp, iş edinmişliğinde ....
Ceberrut bulamaçlı, göz boyamalarla kılıktan, kılığa, halden, hale, şekilden, şekle sokmalardaki, gözden sürmeyi çalan mahir hırsız hünerliliğiyle .......
Attı postasını, pozunu, kesti raconunu, geçirerek çemberinden oynatarak dandininde, sonunda çırak çıkartıp Azrail'le, ölüme havaleliklerde ....
Tereyağdan kıl çekercesine şanına yakışmacasına, bitirmecesine işimi ......
Yükledi omuzuma-sırtıma, gönlüme- ömrüme yükünü, bildişrerek haddimi, dürüp defterimi, hengameler girdabında yemecesine başımı-ömrümü .....
Hayatlığında göstererek mosturasıyla, Alamet-i farikasını, yetmedi, en alasından ustalığını, bir benzetti, pir benzetti beni ...!
Deldi postumu, kırdı kalemimi, ölümlerden, ölüm beğenlere kul edip, teneşir paklasınlarda iç, hiç vepiç etmeye yeminliliklerde ....
İnadına kaviliklerde, eyledi sanatını icra ......
İşine geldiği gibi davranış ve dayatmalarda fermanla- kirman arasında fır, fır döndürmelerde ömür eskittirdiği dolap beygirliklerinde helak edip, pabucumu ele verip .....
İşlerinin tıkırındalığıyla, gıcırındalığında, keyfine bakıp ....
Faniliğimde kıyarken ömrüme, tüm marifeti ve albenisiyle hayat ......
Hayatlığını ederken, İCRA-İ SANAT .....
Kah, Zebani ......
Kah, Hin oğlu, Hin Kemani oldu, Hayat
KAH, ZEBANİ .....
KAH, HİN OĞLU HİN, KEMANİ OLDU, HAYAT .......!
Hayat, daima ya ZEBANİ yada ........
İnadına yanlış yerde, yanlış zamanda, sözün bittiği anlarda ....
Kel alakalıklarda, yanlış notalarla akortsuzluk ve ayarsız-
gayarsızlıklarda ......
Hep kafasına göre takılışlıklarla, KEYFİNİN KAHYALIĞINDA .....
Hicaz, Hüzzam ve daha da olmadı, Bayati makamlarda çalıp,
çığıran ......
Damarıma, damarıma basıp gamlandırıp, hüzünlendiren, göz
yaşı- sümük düğünü yaptıran, HİN OĞLU HİN, KEMANİ oldu,
hayat .....
KAH, ZEBANİ .....
KAH, HİN OĞLU HİN, KEMANİ OLDU, HAYAT .......!
