9 Mayıs 2025 Cuma







YÜZLEŞİRKEN SEN, SENİNLE …..!


Yüzleşirken sen, seninle ....!
Bazen tükenir sözcükler, harfler, suskunluk biriktirirsin, öfke girdabında yutularak ...
Dönüp bakarsın o zaman sen sana ..
O kitaplarda anlatılan muhteşem insanlık, insana ne kadar uzak .
Kararır kalırsın, kara dut kurusu gibi, kesilerek elden-ayaktan .!
Sorular dökülüverir dudaklarından,elinde olmadan ..
İnsan dediğin, insanlık bildiğin nedir ki, özünde..
İnsanın kendi neslini, güzellikleri ve hayatı, nimetlerini gada da, belada ve kula, kullukla...
Nefsine tapınıp,şeytana kul köle yada tetikçi olup tüketmişliğinde ..
Ve,ekleniverir sözcük,sözcük şu soru tümcelerinin ardına ..
Katara eklenen vagon gibi şangırtı, gürültü ve patırtıyla ...
ben mi insan değilim, çevremdekiler mi, yaşananlar mı insana ve insanlığa ait değil diye ..!
Bazen tükenir sözcükler, harfler, suskunluk biriktirirsin öfke girdabında yutularak ...
Dönüp bakarsın o, zaman sen, sana ..
O kitaplarda anlatılan muhteşem insanlık, insana ne kadar uzak .
Yüzleşirken sen, seninle .....!
Yüzleşirken sen, seninle .....!

Erdem YASSIBAŞ / İKRARİ

Ereğli / Konya – Türkiye

22 / 09 / 2018

Saat ; 18_06








ADI KONMAZ, DUR, DURAKSIZLIKLARDA, ÖNLENEMEZLİKLERDE ....


ÖLÜMÜ İÇEN GELİNCİK'LER MİSALİ ....

TARİFSİZ HIZLA, ÖLÜYORUM .....

TARİFSİZ HIZLA ÖLÜYORUM .......!

'' ----------

EKİNLER ARASINDA BOĞULUP, TÜKENİP, SOLUP-SARARAK ÖLEN GELİNCİKLER GİBİ, HIZLA ÖLÜYORUM ...''

İşin en kötüsü ve pisi, pisineliği de ....

<< - ÖLDÜĞÜMÜN BİLİNCİYLE, FARKINDALIĞINDA .....

ÜSTELİK, BEDENİM DE, GİT GİDE TAŞINMAZ AĞIRLIKLARDA YÜK OLUP, ÇIKAN, KENDİ KADAVRAMI TAŞIYARAK DOLAŞAN CANLI CENAZELİĞİMDE ......

Alenen ve düpe düz, YAŞAYAN ÖLÜLÜKLERDE, CANLI CENAZE KESİLMİŞLİĞİMDE, ÖLÜYÜM ÖLÜ .....! >>

İçimde, sıkça patlamalarla, lav kusan, apansız yükseliveren yanar dağlardan da büyük, heybetli, acımasız SESSİZLİK DAĞLARI var ki ..

Ne tarifi olası, nede yerle yeksan olup, çıkanlığımda, hala ve inadına süren ...

Üstüme ölü toprağı serpmesinin sonlanmaması bir yana dur-duraksız sürmüşlüğünde .......

An be an beni yutan, bu SESSİZLİK DAĞINDAN kurtulmamın, olanaksıza varan zorluğunda......

Dahası ve en kötüsü de, içine düşüp, debelendiğim olursuzluk duygularına yenilmelerle yüz, yüze, burun burunalıklarında .....

Ölü canlıklara boyun eğmenin, ezinci ve bıkkınlığıyla ....

O, ulu sessizlik dağından kurtulmamı şu halükarda olası görememe körlüğüne yenilmişliklerde ......!

Hatta, aksine ...

Olumlu ve oluruna düşünüldüğünde, hayatın ve eşyanın tabiatına uygunluklardaki, her yeni, inançlı, azimli gayretle gelen ......

Görünür başarı, zaferle taçlanışla ve zoru aşmanın, çoğalttığı sevince, heyecana, çoğalan umutlara inat ve aksine......

Adını koyamadığım miskinlikle, teslimiyetin pençesinde ki bu yenilmişliğin utancıyla, söylemem gerekirse ....

Her, geçen günde bırakın evimi, odamı, sinip saklandığım kuytuları, karanlığı .....

Düpe düz ve alenen, beynimi, ruhumu, yüreğimi, gönlümü dalga, dalga içimi, dışımı sardığı gerçeğinde ...

Durması beklenirken, aksine ve kararlılıkla, yetmedi ....

Üstelik inadına, ısrar ve canhıraş gayretkeşlikle hala sarmaları sürdürürken .....

Kırık dökük boşluklar rast gelirse, onlara da mayınlar döşeyip, el koyup ....

An gelip .....

Kendi coğrafyama yabanlıkta, soluksuzluklarda göz göre, göre ömrümün, soluğumun, yaşama sevincimle, umudumun gasp edilmişliğinde ..

Abartısız, hilafsız ve en yalınlığında gerçeğimi söyleyerek, açık yüreklilikle diyorum ki ...

'' - Ölüyorum resmen, ölü canlığa yenilmişliğimde, alenen kendi yalnızlık ve sessizlik ülkeme sürgünlüğümde, kendimdeki mülteciliğimde .....! ''

Her yeni günde adım, adım daha çok ölüyorum .....

Tıpkı, ekin tarlasındaki kuruyup geçerek, ölümü içen GELİNCİK'ler misali ölüyorum ...

Uykuyla, uykusuzluk arasındaki ağır ölüm ve matem yürüyüşümde, ölüyorum ...

Anlayacağınız o' ki ....

İki kere, ikinin dört etmişliğinde, ölüme yolculuğumda ....

Şu fani ömrü apansızlıkta, aniden tüketip, günü kısaltıp, hayatı

gasplarda, ölümü yaklaştırarak,hızlandırıyorum, kendimce......!

O, ulu SESSİZLİK DAĞINDAN kurtulmam, şu halükarda olası değil, asla mı asla ...... --

Hatta aksine, her yeni geçen günle, hızla kısalan ömrümle ......

Her geçen ve dahası, gelen her yeni günle, eksilip, tükenip, yiten takvim yapraklarının eşliğiyle, dansında .....

Ölü canlılıkların miskinliği, tükenmişliği ve

Adeta, tarifsiz pisi-pisiliğinde, yetmedi ve daha da kötüsü, boşvermişliğiyle, nemelazımcılığında,'' - Adam sende'ciliğiyle ... ''

İçimde hızla çoğalan yenilmişlik, tükenmişlik, çürümüşlükle, DİĞER CÜMLE ÖLÜ CANLAR GİBİ .....

'' - ÜSTELİK TE, BAKAR KÖRLÜKLERDE ÇOĞALAN, ÇOĞALTILAN GÖZ GÖRE, GÖRELİKLERDE ......! ''

VAR'DA YOK'LARLA SARMALANMIŞLIKLARDA .....

Her yeni günde adım, adım daha çok ölüyorum .....

Tıpkı, ekin tarlasındaki, kuruyup geçerek, ÖLÜMÜ İÇEN GELİNCİK' ler misali ölüyorum ...

ADI KONMAZ, DUR, DURAKSIZLIKLARDA, ÖNLENEMEZLİKLERDE ....

ÖLÜMÜ İÇEN GELİNCİK'LER MİSALİ ....

TARİFSİZ HIZLA, ÖLÜYORUM .....

TARİFSİZ HIZLA ÖLÜYORUM .......!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Almanya

05 / 11 / 2024 - Salı

Saat ; 00_55

 




GİZEMLİ BUMERANKLIKLARIYLA, GEÇMİŞLERDİR İÇ, İÇE ......


Duyarsa yürek, açılır gönül gözü, kanatlanır duygular, duru görüyle taçlanır, ruh .....

DURU GÖRÜYLE TAÇLANIR, RUH .......!

Böyleliğinde, daha bir güçlü ve inançla, umutla bağlanır ömür hayata .....

Zorda güçlü, sevgiyle hoş görüde, cömert ....

Ketumlukla, sırdaşlıkdaysa doğası, naturası gereği her ne denli ikircekli, gel-gitli olsa da yine de bir yanıyla iyimser ve güleç öte yanıylaysa çekimserden çok sorgulayıcı, analatik ve hatta çoğu kere pragmatiktir ..

Doğumla karşılayan hayat, tüm gizemleri,albenisi ve ondan da çok muammalı ve hatta, aykırılıkları, çelişkileriyle selamlar ve duygusal gel-gitlerle, ruhsal fırtınalara iter ...

Hayat ve canlılar, hele kide, insan denen koca ve sır küpü dipsiz kuyu yahutta alacakaranlık girdaplarda peydahlanıp, olgunlaşır, dahası ...

Tamamlar evrimiyle, gelişmesini ...

Sevgi en kolaylığında insana kendinden de yakın olsa, kuşku, endişe ve acabalarıyla zor yapar hayatla,sevmeleri ömürle, gönül ...

Nedense ve muammalarının çözülememişliliğiyle, griftliğinde,sıkça ve ısrarla ...

'' - Et alsan kemikli, ciğer alsan ümüklü ''

Yahut ta,

'' - Üzümün çöpü,armudun sapı ve çokca da oldum olası diline pelesenk etmişliğiyle '' -Gözünün üstünde, kaşın var ...! '' Der, sıkça ...

Sanki bu salt dışındakilere mahsus yada kendisinin böyle ol

mamış gibiliğinde ...

Bunun nedeni, zorluğu, son kerteye dek teslimiyet, yenilgi olmadı uyumla,entegrasyona ıraklığıyla,yabancılığı olsa gerektir ...

Hasılı, alem,içindeki alemlerin, kendilerine has çekiciliği kadar, iticiliğinin de bunda payı, yeri ve önemi olmuşluğundadır ..

Velhasıl, özcesi ......

Kendi gerçekliğinde ZAMANIN,BİTMEYEN ENERJİLİĞİ ve DEVİNİMİYLE şekillenirken dışı sert kabuklu,çetin mi çetin ceviz algısı verip, ürküntü yaratsa da ..

Keşfedilip, sabır, hoş görü ve kararlılıkla yaklaşıldığındaysa ...

İçinin pamuk şekerler kadar albenili mi, albenili, renkli ve bir o kadar da keşfi bekleyen gizemliliği ve göz alıcı enteresanlığıyla ...

Erişilip keşfedildiğinde, sükunda huzuru arayan munis ve en az AKALA PAMUĞU KADAR NARİN VE KARDELENLER KADAR İNANÇLI, KARARLI, ÇETİN, dahası .....

MÜCADELECİ VE KİTABINDA YAZMAYANLIĞIYLA, TESLİMİYET NEDİR BİLMEYEN MÜCADELECİ Mİ, MÜCADELECİ OLDUĞUNU GÖSTERİR ...

Tüm bunlarla hayat, zaman ve ömür, gizemli bumeranklıklarda geçmişlerdir iç, içe ...

GİZEMLİ BUMERANKLIKLARIYLA, GEÇMİŞLERDİR İÇ, İÇE ......

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Almanya

07 / 11 / 2024 - Perşembe

Saat ; 12_49

 



YENİLİRSİN..

Gönül sızısı,hicran yarası..
En beter fiziksel acılardan ve illetlerden de çok ve tez yer bitirir..!
İçin,için tükenmelere koyarak,seni.
Yaşayan ölüler cehenneminde,sürüp savurur..
Yakıp kavurur..
Alıp başını gidesin geldiğinde..
O,görünmez prangaların paslı esaretinde,yenilirsin…!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

 



O'NA, HAYAT KADAR, HAZ DA BAHŞEDEN,YAĞMUR CÖMERTLİĞİYLE, GÜZELLİĞİNDE ....

YAĞMUR GÜZELLİĞİNDE
Yağmur damlalığıyla, albenili su'luğunda hazzı çoğaltarak, yaprağın içine, içine ta iliklerine dek işleyen ....
Cömert ve bir o kadar da davetkar yağmur gibi, soluğunla, dudakların ve sadece ağzımla kalmayıp,adeta tüm bedenimde, hatta en derin ve müphemlerimde dolaşan dilinle sen ...
Tıpkı, yaprağı fetheden yağmur gibiydin benim için....
Ne zaman gözlerimi yumup, haz ve huzura yolculuğa koyulsam ...
Sen çıkıp geliyorsun sıcacık yaz gecesinde tıpkı yaprağı yıkayıp .....
O'na, hayat kadar, haz da bahşeden,yağmur cömertliğiyle,güzelliğinde...
O'NA, HAYAT KADAR, HAZ DA BAHŞEDEN,YAĞMUR CÖMERTLİĞİYLE, GÜZELLİĞİNDE ....
YAĞMUR GÜZELLİĞİNDE
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
Immenstaad/ Almanya
05/11/2024 - Salı
Saat ; 20_25

 



NALLARI DÜŞMÜŞTÜR, ÖMÜR VE BAHT EŞEĞİNİN ….!

Düşünce gel-gitlerinde savrulurken ….
Oturmuyorsa taşlar yerli yerine, uyumun yerini çelişki, kaos yada deprem alıyorsa …
Her gün ve her keresinde huzurun yerinde fırtınalara yenik düşen ruh okyanusunun çalkantılarında boğuluyorsa, insan …
Yenik düşüyorsa hayatın kaosunda ve ruhsal fırtınalar türbülansında gerçeklerin yaşanmışlığında …
Yani, özcesi elde olmayan hal ve nedenlerle ölüp, ölüp dirilmeleri yaşıyorsa ..
O zaman bilinmeli,anlaşılıp, idrak edilmeli ki ..
Hayatın hesabı-kitabıyla, kendi hesabı-kitabı asla uyuşmuyor ve hayat ona göre kendi dayattıklarıyla onun fersah, fersah önündeliğiyle ..
Alıyordur boyunduruğuna, insanı …
Ne attığı taş yerine gidiyor, ne tuttuğu kuş işe yarıyor, ne gördüğü düş hayra çıkmıyorsa ..
Üstelik gönül ferman, yürek söz dinlemiyor ..
Dahası, gönül keyfiliği ve başına buyrukluğuyla ..
Ota-boka olmadı dal ucuna yada yar başına konuyor..
Hayat, insana hep, keçinin ot yemediği yerlerden ot yediriyorsa …
Körle yatmasa bile her kalkışında şaşı bakıyorsa …
Ne ıslah, ne iflah olup ne kalkıp diriye, ölüp ölüye ve toprağa karışamıyorsa ..
İllet ve netameliliklerde ve sarı ıskalıklarda ….
İçin, için ölüp, ölüp dirilerek, ömür çürütüp, gün tüketerek hayatın angarya yüklerinin hamallığında tarumar olup ..
Yitiriyorsa yaşama sevincini, umudunu, gülüş güzelliğini ve hele ki de çocuk masumiyet, duruluk ve coşkusunu …
Bu ömür katarının yoldan çıktığına delalettir..
Bilinir ve denir ki eskilerce ve ekabirlerce ..
Ön teker nere giderse, arka teker ora gider ..
Üstelikte, Perşembe’nin gelişi, Çarşambadan bellidir sözü doğrulanarak, hayatına egemen oluyorsa..
Boyunduruklardan boynu nasır tutup, yüreği, ruhu ve ömrü kararmışsa ….
Baktığı her zerre de, kar yangınlarında kül oluşların ezincini ve izini görüyorsa …
Dahası ve en kötüsü de..
Ne yapılsa nafileliğin çarkında heba oluyorsa insanlık ve değerler manzumesiyle ,
Işığa ermeden düşüp ölüyorsa telefliğe uçuşlarda umut ve düşler pervanesiyle, ateş böceği güzellikleri ….
Bilinmeli, emin olunmalı ki, kuskunu- palanı tarumar olup …
Nalları düşmüştür, ömür ve baht eşeğinin ….!
Nalları düşmüştür, ömür ve baht eşeğinin ….!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Ereğli / Konya

09 / 05 / 2018

Saat ; 18 _08 

GÖÇLERİN, EN ZORU, OLURSUZU, İÇE SİNMEYENİDİR ........ İÇE SİNMEYENİ .......! Göçler vardır, hayatımızda adlandıramadığımız, alışamadığımız ...