16 Mart 2015 Pazartesi


GÖZBEBEKLERİMDE HAPSETMİŞLİĞİMDE ..!


Neden mi, kapalı gözlerim ?
Düşselliğimin ve yaşama sevincimin renkleriyle bezediğim ..
Göz nuru, göz nuru..
Emek, emek var ettiğim ...
Umudun resimlerini, talan eden arsız- yüzsüz haramilerin ..
Teneşir paklayası, yüzlerini ..
Cibilliyetsizce sırıtışlarını, hiç mi hiç unutmamacasına, belleğime kazımak...
O anı ve o haramileri göz hapsinde tutmak ..
Dahası ...,
Yeniden ve bir daha, bir daha ...
O, anki canımın yanışını, unutmamak için ..!
Affetmek, tanrıya mahsus derdi, ustam ..
Ondandır..
Koymadan öteki aleme, havale etmeden ahiret mahkemesine ..
Göreceğim hesabımı bu dilsiz iblislerle ..
Ödeteceğim onlara, umudumu, sevincimi, yarınımı çalmaların diyetini ..
Öfkemi biliyorum, öfkemi ..
Hesaplaşma gününü bekliyorum, hesaplaşma gününü ...!
Sabık haramilerin, yüzlerini, ellerimin altında ....,
Engerek soğukluğunda, arsız, arsız bakan o, vahşi gözlerini..
Göz bebeklerimde, hapsetmişliğimde ..
Göz bebeklerimde, hapsetmişliğimde ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk / Edremit
08/ 03 / 2015
Saat; 17_22
 

15 Mart 2015 Pazar


BAK, BATIYOR GÜNEŞ CAMDA ..
BİR KADEH ŞARAP KIZILLIĞINDA ...,
Zaman içerken sinsi, sinsi günü, hayat için, için tüketirken, ömrü..
Bir bahar akşam üstü ,camlara tünemiş ömürler, yürekler ve gönüller..
Kimisi hüzünlü,kimisi neşeli..
Kimisi ise, ne hissettiğini bilmemekte,
Iskalanan hayata sövüp sayıyor, kendi halinde, her halinden belliliğiyle ..
Gözler düşecek kelamlarda,ellerse dolaşmakta klavye tuşlarında hararetli, hararetli..
Bir yanda, anılarda dünler durmakta ..
Bir yanda, yarınlar yığılı, yaşanmamışlığın da ..
Orta yerinde kala kalmışlığıyla insan yalnızlığıyla bir başına, iç dünyasında ..
Tüketiyor yine ömrünü, bir camın karşısında ..!
Zamana yenildiğini, fark etmişliğin durgunluğuyla..
Akıp gidiyor ömür, Don nehri misali yanımızda..
Bak, batıyor güneş camda, bir kadeh şarabın kızıllığında ...
Bak, batıyor güneş camda, bir kadeh şarabın kızıllığında ..
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit..
15/03/2015
Saat:18_00


MÜHRÜNÜ VURARAK, ZAMANLARIN BAĞRINA..
Hesaplaşmalar okyanusuna dalmışlığında, kadın!
Çekerek gümüş hancerini kınından 
Pervasızca giderken...,
Tortu, tortu nasır bağlamış korkularının üstüne, üstüne ...
Dilsiz şeytanlığın da zamanın...
Korkunun, küf kokan inlerini,darmadağın etmecesine..!
Sanki,karanlığın ,korkunun ,vesveseye bulanmış,
Dünkü hasarlı,yitik zamanların..,
Ciğerini sökmecesine bakıyordu kadın...
Gözlerinin çakmak, çakmaklığında,
Mührünü vurarak ,
Zamanların bağrına..
Mührünü vurarak
Zamanların bağrına..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
15/03/2015
Saat:16_35

DAĞINIK YATAK....

Sevdirmeden git kendini derdin
Sevmeler den, aşktan korkardın ..
Ne zaman sana sarılsam ..
Kanadı kırık serçe misali ..
Siner kalırdın ,başının omuzlarının arasında yitmişliğinde ...
Önce derin,derin iç çekip ..
Sonra hıçkıra, hıçkıra ağlamalara koyulmuşluğunla ..
Nen var dememi isterdin, sessizce burnunu silerek koluna
Dönüp bakardın sonra,bana tepeden tırnağa, gömülerek suskunluğa
Ve,yalvarıp,sızlanırcasına söylenirdin bana ..
Usuldan usula,bir keman taksimi hüznüyle sesin dağılırken odaya..
''--Alışkın değilim ben, sevmeler be çocuk..
Yarın vurgun olur,tutulurum ..
Sen, bir kırlangıç ..
Ben, öksedeki kanadı kırık serçe ..
Sen çekip gidince ..
Ölürüm ben, kahrımdan ardın sıra, sana alışmışlığımla ..
Git kendini sevdirmeden,git bakma ardına..
Dayanamam düşerim ardına ..
Yaldır yapalak koşmacasına aşkla, ardın sıra..
Şimdi benden önce sen gittin ..
O yağmurlu günde..
Yola adımını bir attın, pir attın..
Yüreğimi ve ömrümü acın da yaktın ..
Seni ölüm aldı, ebedi ayrılığın ve sensizliğin onulmaz acısıyla ..
Senden miras
Kokun sinen dağınık yatağın, o gün bu gündür öylece bana kaldı ..
Ben yataktan,yatak benden dağınık ..
Ne yapsak ne etsek de
O garibim dağınık yatak ve ben, bir türlü sensizliğe,yokluğuna alışamadık ..
Şimdi el elde baş başta kala kaldık ..
Ben dağınık ,yatak benden de dağınık ..
Yatak, benden de dağınık..
Yatak,benden de dağınık ..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit 

15/03/2015
Saat:01_50

14 Mart 2015 Cumartesi


BİR ZÜMRÜDÜ ANKA EDASI VE HAŞMETİYLE ...


İnsanlığın bu denli dibe vurmuşluğunda
Ve, yerle yeksan olmuşluğun da ..
Silkinip uyanarak, atacak üstündeki ölü toprağını, sonunda !
Vakurca ve kıvançla ....,
İşte, o zaman ..
Küllerinden doğacak insan ve insanlık erdemliliğiyle ,onurla,şerefle,şanla..
Bir Zümrüdü Anka edası ve haşmetiyle ...!
Bir Zümrüdü Anka edası ve haşmetiyle ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk / Edremit
14/03/2015
Saat;18_50
 


İNSANIN VE İNSANLIĞIN, YÜZ KARASI HALLERİNDEN ...
İnsanlık diye, diye..
Kan dökmelerde,katliam ve cinayetlerde yazılan ..
İnsanlığın tarihiyle yüzleşince, utanca kesiyor yüreğim ve yüzüm..
Yüreğimi göğüs kafesim kapatıyor ...
Ellerim ise yüzümü ..
Kapansa da yüzümle , yüreğim ..
Değişmiyor utancı, ne yüreğimin, ne yüzümün
Üstelik halada süreduran..
İnsanın ve insanlığın, yüz karası hallerinden ...!
İnsanın ve insanlığın, yüz karası hallerinden ...!


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Altınoluk /Edremit

14.03.2015

Saat :18_30

13 Mart 2015 Cuma

BEDENİMDE KAMAŞIRSA GÖZLERİN, SOYUP TA BAKAMAZSIN RUHUMA..
ISKALADIĞINI FARK EDİP,YİTİRDİĞİNİ BİLSEN
PİŞMAN OLURDUN, GÖZLERİNİN KAMAŞMASINA..
MARİFET, GİYSİYİ, TENİ SOYMAKTA DEĞİL..
MARİFET, RUHA ERİP, ONU SOYUP..
İNSANI ,İNSANLIĞIYLA KEŞFE KOYULUP ..
İNSANLIĞINDA TANIMAKTADIR ..
BUNU ANLAMAMAKSA, AHMAKLIĞIN DANİSKASIDIR..

Erdem YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit

12 Mart 2015 Perşembe

KARDELEN ÖMÜRLER..,GÖNÜLDEN GÖNÜLE BİR GİZLİ YOL VAR: ''-YÜREĞİMİN, AŞKA YELKEN AÇMAYA CESARETİ OLMAMIŞL...

KARDELEN ÖMÜRLER..,GÖNÜLDEN GÖNÜLE BİR GİZLİ YOL VAR: ''-YÜREĞİMİN, AŞKA YELKEN AÇMAYA CESARETİ OLMAMIŞL...: ''-YÜREĞİMİN,   AŞKA YELKEN AÇMAYA CESARETİ OLMAMIŞLIĞINDA ..'' ÇIKTA GEL ....., ''-EY GÖNLÜMÜN PRENSİ, BEDENİMİN ...
''-YÜREĞİMİN, 
AŞKA YELKEN AÇMAYA CESARETİ OLMAMIŞLIĞINDA ..''

ÇIKTA GEL .....,

''-EY GÖNLÜMÜN PRENSİ, BEDENİMİN EFENDİSİ ...
VE..,
İHTİRAS ALEVLERİMİN, MEŞALECİSİ ...! ''

Yüreğimin aşka yelken açmaya cesareti olmamışlığında..
Gönlümün, kırılgan bir gül dalı olup ..
Hayatın kasırgasında, salım, salım, sallanıp ..
Ha, koptu ..
Ha, kopacak ların korku gel-gitlerinde titremelere durmuşluğunda ..
Ömürlüğümde ve ömürlüğünde, sana erişememişlimle ..!
Düşlerimin albenisinde yarattığım ...
Gönlümün prensi ve arzularımın, bedenimin efendisi ....
Var ettiğim, ihtiras alevlerimin meşalecisisin .....!
Sen, bir düşsel tutku güzelliğisin, ey sevgili ..
Tütsü kokularımda, loş mor ışıkların kuytusunda ..
Düş vadimin derinliklerinden, çıkar, çıkar, gelirsin ..!
Ala kesmiş, aşkın ateşinin mor yangınlarına tutulmuş
Duygu sellerinde, patlayıp..
Şelaleliğin coşkularında, gürül, gürül akmalara durarak ...!
Beni, girdaplarında savuran sularından, hayat bulup ..
Delerek karanlığı ve kayayı, evreni öpen Kardelenler misali ..
Seni aşkta öpmelere koyularak, rengarenk açmalara durup ..
Aşka susamışlığımla ...
Yağmur bereketliliğinde, salkım-saçak dağılarak ..
Aşk bağının kuytularında, dal-budak salmalara koyulup ..,
Tutku dolu nefesinle, soluk, soluğa kalmacasına, kapıldığım ,
İsteri kasırgalarında, titreme nöbetlerine tutulmuş ruhum ..
En cömert ve en davetkar haliyle, arzuda çağrıyor, seni ....!
Gecelerin, sarı-sıcak alevlerinde, bir bedenliklerde, yanıp-kül olarak ..
Zirvesine ihtirasın, doruklarına Nirvananın senle erişmecesine ..!
İstiyor seni, geceden, zamandan, evrenden ..
Beni, tutkularla var etmişliğinde, kanıma giren, Aşk Tanrıçamdan ..!
En pervasız, en cüretkar sözler ve bedenimin köz, köz olup ...
Şehvetin alevlerinde yanarak, dağılmışlığımda ..
Evrene ve gecenin içine, kıvılcım, kıvılcım ..
Ateş böcekleri olup, renk renk, ışık, ışık ..
Hasılı, albeni, albeni dağılmışlığımla ...!
Bedenim zaten soyunuk, ey benim, gönlümün sultanı ..
Ulu çınarım, kara yağız, düşsel prensim ..
Marifetin, onu soymak olmamalı ..
Hedefinin bu kadar küçüklüğü ...
Düş kırıklığım, hüsranım olur, bende ..
Hayal-i sükutlar da, tarümar olurum ..
Kelebek ölümlerinde savrulur, zerrelerim toz, toz ..
Semanın bağrına, gecenin atlasına ,
Göz kamaştıran, gündüz şavkına ..!
Tut ellerimi ..
Çevir beni, merkezinde ..
Gel, gir içime..
Kaybet beni, benim derinliğim de ..
Al halkalı harelerle sar, suyun yıkasın, suyun ....!
Yüreğimin aşka yelken açmaya cesareti olmamışlığında ..!
Ereğin, ruhumu soymak olsun senin ..
Ben, bedensel üryanlığımda, zaten seninim ...!
Yeşil çaylar ..
Dağlar süsü albenili, mis kokulu rengarenk bulutlar ...
Tarih öncesinden aşk ülkesinin uçsuz, bucaksız ..
Sınırsız coğrafyalarının, derinliklerinden ...
Kartal kanatlarında, şahin pençelerinde süzülen aşk masalları ..!
Orman yellerinin, uğultusu ..
Çağlayan su seslerinin şırıltısı ol, sar beni ,
Tepeden tırnağa, arzuya kesmiş tüm bedeninle ...
Çelik telleri kıskandırmacasına sağlamlıkla, sımsıkı kenetlemecesine . 

Soluksuz koymacasına, sar beni, sar ...!
Gezinsin leblerin, tenimde ..
Bir sıcak çay ol, dol bedenime ..
Buram, buram dağıl içime ..!
İçindeki şeker et, dağıt beni ...
Kasıklarımdan başlayıp, tüm bedenime yayılan, o sıcacık suyunda ...
Ruhumdaki esans kokularında yit, yitir beni ..!
Gözlerimde, arzu çiçekleri ..
Bedenimde, kuzguni arzular ...
İhtirasla aralanmış dudağımda ..
Dudaklarında kaybolan, dilimde ..
Söz ol, çığlık ol, haykırış, haykırış çoğal ..!
Ruhum, ruhuna yoldaşlıklarda,
En albenili, en pervasız, en haşarı, en delişmen Lotusluğunda .....
Açılıp -saçılsın, geceden, sabaha ....!
Yüreğimin, aşka yelken açmaya cesareti olmamışlığında ....!
Sen, der beni, derdiğin çiçeklerde, sen kok ..
Ben koklayayım, derin, derin, seni ....!
Ben koklayayım ,derin, derin, seni ....!
Yüreğimin, aşka yelken açmaya cesareti olmamışlığında..
Pulsuz dilekçeler..
İsimsiz dualar ..
Adressiz mektuplar, yolladım, gönlümün, ömrümün tanrıçasına ..!
Ya, erdir, erit aşk ateşinde, beni ..
Ya, yak ,kor, kor, hasretlikte kül et,
Savur beni, asumana, diye ..!
Duyuramadığımı sanmıştım sesimi, ömrümün Aşk Tanrıçasına ..!
Yüreğimin, aşka yelken açmaya cesareti olmamışlığında ..
Ödüllendirerek düş, düş ...
Mahzun gönlüme, yalnızlığı ağu edip, içtiğim geceme, düşürerek ...
Ödülüm ve mutluluğum olarak, bahşetti bana, seni ....!
Ey gönlümün prensi, bedenimin efendisi,
İhtiras alevlerimin meşalecisi ..!
İhtiras alevlerimin meşalecisi ..!

Erdem YASSIBAŞ
Altınoluk /Edremit
12 / 03 / 2015
Saat; 19_35

GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...