17 Mart 2015 Salı


ASLA TOPLAYAMAZSIN, BİR DAHA ..!
Paran,pulun incilerin,elmasların saçılıp, savrulsa ..
Zar-zorda olsa, belki toplamaya toplarsın da ..
Göz yaşlarına belenmiş
Küfürlere karışmış hüsranlarını , düş kırıntılarını,
Tuz -buz olmuş umut ve güven kırıklarını ..
Hayatı, ıskalamışlığında ..
Ne yapsan,ne etsen ..
Asla toplayamazsın, bir daha ..!
Asla toplayamazsın, bir daha ..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
17/03/2015

Saat:23_23

KARDELEN ÖMÜRLER..,GÖNÜLDEN GÖNÜLE BİR GİZLİ YOL VAR: BAKIP, BAKIP KIYMA, BANA..Senden arda kalan, bakma...

KARDELEN ÖMÜRLER..,GÖNÜLDEN GÖNÜLE BİR GİZLİ YOL VAR: BAKIP, BAKIP KIYMA, BANA..Senden arda kalan, bakma...: BAKIP, BAKIP KIYMA, BANA.. Senden arda kalan, bakmalara doyamadığım .. Kendimi alamadığım, hatıran .. Duvardaki resminden ... An be an, ...
BAKIP, BAKIP KIYMA, BANA..
Senden arda kalan, bakmalara doyamadığım .. Kendimi alamadığım, hatıran .. Duvardaki resminden ... An be an, bakış bakış çoğalışlarla, çıkıp ta gelişinle .. Beni, benden çalmışlığında ! Girerek kanıma, aklımı alma.. Ne olur, yalvarırım .. Bakma öyle, zeytin karası güzelim gözlerinle .. Yokluğunda, varlığınla .... Ok, ok bakışlarınla alma canımı, zerre, zerre ..!
Hergün defalarca öldürüp, öldürüp diriltmecesine .... Ömrümü azaba, hasrete ve kahra kestirmişliğinle .... Bakma, ne olur ... Beni, tanrı bağışlasada , Sen, asla bağışlama, bağışlama ..! Ama ...., Yalvarırım .. Zeytin karası göz bebeği güzelliklerinin albenisinde ..., Girme kanıma ... Aklımı , alma ...
Bakıp, bakıp kıyma, bana ..! Bakıp, bakıp kıyma , bana ..! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
17/03/2015

BU ÇARK, HEP BÖYLE DÖNER ...


Sırrın, nefese,
Nefesin, sura üflenmişliğiyle ..
Bina edilmişliğinde canda ruhun ...
Ruhta, aşkın can bulmuşluğunda ...
Canların, rengarenk çiçek olup açmışlığınnda ..
Havanın, suyun, ateşin sarmal olup..
Toprak ananın bağrında, herc-ü merç olup karışmışlığın da !
Özün, köze ,
Közün cana ..
Canın, dara ...
Gönlün, nara ..
Canın, cefaya ...
Bedene, canın ..
Cana, cananın ...
Cana, ömrün ..
Ömre, aşkın düşmüşlüğün de ..
Aşkın, ilahi yolculuğunda
Aşka düşen, her ömrün mihnet ve çilesi ..
Çilesinde, demlenip, meyleneceği ..
Gamlanıp, yanacağı ..
Yandıkça seveceği, vuslata ereceği, çilegahı ...
Her çileli ömürle, başın, bir çileci başı .
Bir de, tükenen ömrün, olgunlaşan ruhun, mekanı .
Sırlara ermiş ruhlara, sırdaş, çilehanesi vardır ..!
Türablığında, ömrün
Viranlığında, gönlün ...
Yıkanıp, arınması ..
Dövülüp, savrulmasıyla ..
Ruhunun soyunmuşluğun da ..
Ele,dile, bele sahip çıkmışlığıyla .
Yele, yola, cana yoldaşlığında ...
Çilede kavrulan, ruhun ...
Savrula, savrula dağılmasıyla, zerre, zerre .
Efkarı göğe, figanı yele karışır ...!
Azabın özü, ateş ......
Sabrın ödülü, vuslatta azadlığıdır, ruhun ..!
Ondandır ki,
Hamlığın da yanma, çiğliğinde pişme ..
Kemale ermişliğin de, aşk-ı kevser şarabını içebilmek için ..
Soyunmuş ve yola revan olmuşluğuyla, ruhun ..
Üryandır alemlerde, gizemlerde, o, cana ..
Ödülün, emsalsizliğindeki, albenisiyle ....!
Gönüle aşk, yüreğe ateş düşmüşlüğüyle koyularak yola..
Ömrü divaneliğe, bedeni, türablıklara vurulur ...
Vuslat uzadıkca, üzülür canlarda, ruhlarda ..
Kıvrım kıvrım kıvranarak, gün tüketir, ömür eskitir, ömür, beden ..
Çilegahın, ketum ve keşfe değer ömrü noktalanır ..
Çilehanenin loşluğunda ve alemlerden alemlere uzanan, boşluğunda ..
Bir nefes üflenir, neyler le ruha ..
Savrulur ruh, halden, hale ...
Neylerle yüklenir, meylerle süzülür ,
O ilahi aşkın huzuru, çilegahın ruhuna ..
Yolun ıraklığında, mihnet ve zilletin çokluğunda ..
Mevkisi kıdemlenir, kademlenir ...
Gün-ü mahşerde, makam-ı huzurda ..
Lebler, sufilikte meyi, aşkla bade, bade tattıkça ..
Geçerler kendilerinden, aşkın narında, yana, yana .
Gün döner, zaman döner ..
Irağa giden, kervan döner ..
Gün gelir, canlığında, ruh-i ömür, Şah-ı merdanına ..
Beden, cismaniliğinde suya, toprağa, küle döner ...
Devrilince toprağa, bedenler ..
Azadlığında ruhlar ...
Makam-ı, arş-ı alaya, erer ..
O zaman, ne çilehane gerek, nede mey ...
Gönüllerin, mürvete ermişliğin de ....
Dillenir nefes, nefes, ruhlarda ney ...
Hiçliğin şadlığında, çokluklara erilir ..
Bezm-i alemleri tavafta ...
Arş-ı alada katman, katman olsa da, makamlar ...
Açılır perde, kalkar mesafeler, aşılır merhaleler ..
Zorun kolay, ırağın yakın kılınmışlığında ...
Alemlerden, alemlere, bir nefeste erilir, bir nefesle geçilir ..
Alemlerin sırrı, alemlerin semasında, semahlarda seçilir ..
Sırların sarmallığında, özde yanan, nurda dır, gizem ..
İşin sırrı ruhta, ruhun sırrı alemde, alemlerin sırrı ilmin nurunda ...
İlmin ruhu, adap-edep ve tevazuda kendini bilen candadır, canda !
Canda, ilimde, sineyi kafeste saklıdır ..
Cevheri aşktır, onun özü ....
Sevgidir, özün, közü !
Közün narlığında, kafesin darlığında, menzilin ıraklığında ..!
Zamanın kıtlığında, çarpar durur, yürek hücre, hücre aşk ile aşka ...
Gönüllerin sırçadan saraylığında, ruhlar koyulur tavafa ...
Kabeninde, Kıblenin de, insan oğlu insan olmuşluğun da !
Selam ile salah ile, döner canlar, semah ile ..!
Canlar döner, canlar, yanar .
Canlar semaha durur, can cana lığın, çanağında
Gün olur, devran döner ...
Semahlarda dünya alem ...,
Alemlerde semahta, ruhlar döner
Et- kemikliğinde, beden, ömür ....
Ömür, çile ....
Çile, çilehane ..
Çilehane, sabırla ..
Salah ta azadlıklara erecek, yeni çilegahlar bekler ...
Tasavvuf denen bu gizemli alem,
Böyle gelmiş, böyle gider ..,
Bu çark, hep böyle döner ..!
Bu çark, hep böyle döner ..!

Erdem YASSIBAŞ
Altınoluk/ Edremit
17/03/2015
Saat;01_32

16 Mart 2015 Pazartesi


GÖZBEBEKLERİMDE HAPSETMİŞLİĞİMDE ..!


Neden mi, kapalı gözlerim ?
Düşselliğimin ve yaşama sevincimin renkleriyle bezediğim ..
Göz nuru, göz nuru..
Emek, emek var ettiğim ...
Umudun resimlerini, talan eden arsız- yüzsüz haramilerin ..
Teneşir paklayası, yüzlerini ..
Cibilliyetsizce sırıtışlarını, hiç mi hiç unutmamacasına, belleğime kazımak...
O anı ve o haramileri göz hapsinde tutmak ..
Dahası ...,
Yeniden ve bir daha, bir daha ...
O, anki canımın yanışını, unutmamak için ..!
Affetmek, tanrıya mahsus derdi, ustam ..
Ondandır..
Koymadan öteki aleme, havale etmeden ahiret mahkemesine ..
Göreceğim hesabımı bu dilsiz iblislerle ..
Ödeteceğim onlara, umudumu, sevincimi, yarınımı çalmaların diyetini ..
Öfkemi biliyorum, öfkemi ..
Hesaplaşma gününü bekliyorum, hesaplaşma gününü ...!
Sabık haramilerin, yüzlerini, ellerimin altında ....,
Engerek soğukluğunda, arsız, arsız bakan o, vahşi gözlerini..
Göz bebeklerimde, hapsetmişliğimde ..
Göz bebeklerimde, hapsetmişliğimde ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk / Edremit
08/ 03 / 2015
Saat; 17_22
 

15 Mart 2015 Pazar


BAK, BATIYOR GÜNEŞ CAMDA ..
BİR KADEH ŞARAP KIZILLIĞINDA ...,
Zaman içerken sinsi, sinsi günü, hayat için, için tüketirken, ömrü..
Bir bahar akşam üstü ,camlara tünemiş ömürler, yürekler ve gönüller..
Kimisi hüzünlü,kimisi neşeli..
Kimisi ise, ne hissettiğini bilmemekte,
Iskalanan hayata sövüp sayıyor, kendi halinde, her halinden belliliğiyle ..
Gözler düşecek kelamlarda,ellerse dolaşmakta klavye tuşlarında hararetli, hararetli..
Bir yanda, anılarda dünler durmakta ..
Bir yanda, yarınlar yığılı, yaşanmamışlığın da ..
Orta yerinde kala kalmışlığıyla insan yalnızlığıyla bir başına, iç dünyasında ..
Tüketiyor yine ömrünü, bir camın karşısında ..!
Zamana yenildiğini, fark etmişliğin durgunluğuyla..
Akıp gidiyor ömür, Don nehri misali yanımızda..
Bak, batıyor güneş camda, bir kadeh şarabın kızıllığında ...
Bak, batıyor güneş camda, bir kadeh şarabın kızıllığında ..
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit..
15/03/2015
Saat:18_00


MÜHRÜNÜ VURARAK, ZAMANLARIN BAĞRINA..
Hesaplaşmalar okyanusuna dalmışlığında, kadın!
Çekerek gümüş hancerini kınından 
Pervasızca giderken...,
Tortu, tortu nasır bağlamış korkularının üstüne, üstüne ...
Dilsiz şeytanlığın da zamanın...
Korkunun, küf kokan inlerini,darmadağın etmecesine..!
Sanki,karanlığın ,korkunun ,vesveseye bulanmış,
Dünkü hasarlı,yitik zamanların..,
Ciğerini sökmecesine bakıyordu kadın...
Gözlerinin çakmak, çakmaklığında,
Mührünü vurarak ,
Zamanların bağrına..
Mührünü vurarak
Zamanların bağrına..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
15/03/2015
Saat:16_35

DAĞINIK YATAK....

Sevdirmeden git kendini derdin
Sevmeler den, aşktan korkardın ..
Ne zaman sana sarılsam ..
Kanadı kırık serçe misali ..
Siner kalırdın ,başının omuzlarının arasında yitmişliğinde ...
Önce derin,derin iç çekip ..
Sonra hıçkıra, hıçkıra ağlamalara koyulmuşluğunla ..
Nen var dememi isterdin, sessizce burnunu silerek koluna
Dönüp bakardın sonra,bana tepeden tırnağa, gömülerek suskunluğa
Ve,yalvarıp,sızlanırcasına söylenirdin bana ..
Usuldan usula,bir keman taksimi hüznüyle sesin dağılırken odaya..
''--Alışkın değilim ben, sevmeler be çocuk..
Yarın vurgun olur,tutulurum ..
Sen, bir kırlangıç ..
Ben, öksedeki kanadı kırık serçe ..
Sen çekip gidince ..
Ölürüm ben, kahrımdan ardın sıra, sana alışmışlığımla ..
Git kendini sevdirmeden,git bakma ardına..
Dayanamam düşerim ardına ..
Yaldır yapalak koşmacasına aşkla, ardın sıra..
Şimdi benden önce sen gittin ..
O yağmurlu günde..
Yola adımını bir attın, pir attın..
Yüreğimi ve ömrümü acın da yaktın ..
Seni ölüm aldı, ebedi ayrılığın ve sensizliğin onulmaz acısıyla ..
Senden miras
Kokun sinen dağınık yatağın, o gün bu gündür öylece bana kaldı ..
Ben yataktan,yatak benden dağınık ..
Ne yapsak ne etsek de
O garibim dağınık yatak ve ben, bir türlü sensizliğe,yokluğuna alışamadık ..
Şimdi el elde baş başta kala kaldık ..
Ben dağınık ,yatak benden de dağınık ..
Yatak, benden de dağınık..
Yatak,benden de dağınık ..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit 

15/03/2015
Saat:01_50

14 Mart 2015 Cumartesi


BİR ZÜMRÜDÜ ANKA EDASI VE HAŞMETİYLE ...


İnsanlığın bu denli dibe vurmuşluğunda
Ve, yerle yeksan olmuşluğun da ..
Silkinip uyanarak, atacak üstündeki ölü toprağını, sonunda !
Vakurca ve kıvançla ....,
İşte, o zaman ..
Küllerinden doğacak insan ve insanlık erdemliliğiyle ,onurla,şerefle,şanla..
Bir Zümrüdü Anka edası ve haşmetiyle ...!
Bir Zümrüdü Anka edası ve haşmetiyle ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk / Edremit
14/03/2015
Saat;18_50
 

  ÖMRÜMÜN DEFTER-İ KEBİR-İ'Nİ, HAYAL-İ SÜKUTLARDA ÇOĞALAN , KAHIRLA ....... SESSİZLİKLE YAĞAN, SİTEMLE ..... ELEM TEBESSÜMLERİNDE KAPA...