21 Aralık 2015 Pazartesi


SİNELERDEKİ YÜREKLERİN ...,
Çığlık, çığlığa yükseliyordu, ummana ..

Kadının ve kuşun ruhundaki canlanış ..

Duyguların kanatlanmış lığıyla ...

Semayı ve güneşin nurani ışıklarını selamlamacasına ...

Sinelerdeki yüreklerin, yaşama sevinci ve aşkla çarpmış lığında ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Altınoluk/EDREMİT

18/12/2015

Saat; 04_45


CAN EVİM'SİN....CAN EVİM ..!

Yaktım, resimlerini ...

Sildim, yazdıklarımı ...

Mühürledim, yüreğime duygularımı ..!

Yırttım mektuplarını .

Ama, yine de atamadım, seni içimden, aklımdan ...

Para etmedi hiç birisi ..

Söz geçiremediğim kalbimin sultanısın, sultanı ...

Yıktıkça yalnızlık cenderesinde kıvrandığım ruhumun duvarlarını ..

Sen çıktın içimden, üstelik çoğalıp ..

Yeniden ve bir daha, bir daha beni, işgal 'de kaplamacasına ..

Gördüm ki, tıpkı bugünüm de olduğu gibi .

Dünümde de beni, sen yutmuşsun aslında ..!

Yüzleştiğim gerçeğin, bana fısıltılarından öğrendim bunları ..

Kazıyıp atmaya çalıştıkça ruhumdan ve dünyamdan seni ..

Sen işlemişsin en derinliklerime dek zerre, zerre, hücre, hücre ..

Benim sandığım ömürde ve hayatta, seni yaşamışım ben, seni daima !

İçimde sevgi, sevgi , aşk, aşk çoğalıp taşan da da, coşan da da, sen varsın ..

İçimin, içime sığmamışlığında ..

Seni, ömrüme, ruhuma, yüreğime kazımacasına sığdırmışlığımda ..

Tepeden tırnağa, sana kesmişliğimde, işgalinde, beni ..

Kıyı-bucak kaplamış sın..

İşlenerek ruhuma nakış, nakış !

Vurgunluğum, müptelalığım, tutkulu duygularımda ..

Volkan, volkan patlamalarımla..

Gittiğim, ağdığım, göçtüğüm hep sensin, sen !

Değil, sıradan bir isim, alelade bir şarkı , 

Yiten bir anı ve gözlerimde kaybolan siluet ..

Sen, zenginliğim de de, yitikliğimde de..

Vazgeçilmezimsin, yeminim sin, 

Ömrümdeki aşkla ve hayatla bozulmayan tek akitsin !

Sen ömrümde, ömrünü yaşatmacasına bağlandığım ...

Varlığım, yaşam kaynağım, umut ışığım ...

Mutluluğumun atlası, hüzünlerimin, sürgünlerimin çölü ...

Aşksın sen , aşksın ... 

Adı üstünde bunun ..!

Ömrümde ömür, yüreğimde çoğalan ışık ,

Gönlümde dal-budak salmacasına büyüyen çınar ..

Ruhumda ve dilimde terennüm, terennüm söylenen ilahi ..

Bozamadığım , bozamayacağım tek yeminsin ..

Sen, bensin, 

Bende ....

Gün vurup, yel savurdukça ...

Halden, hale koyulup ...

Sende eriyip, sende çoğalan, berrak suluğumda sana akan ..

Senin vadine düşen, el değmemiş, en duru çiğ tanesiyim ....

Vadim, yaprağım, daldam, duldamsın ..

Çiğliğimin güzelliğini bana bahşedip, yaşatan aşk toprağım..

Hayat odağım, can evimsin ..

Can evim ... !

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Altınoluk / EDREMİT

20/12/2015 

Saat; 23_00


KENDİ, KENDİNDE KAYBOLMAK'TA ...!
Buğulu bir camın ardından bakar gibi, baktığında ...
Gönül gözünle, çıkarak kendinden ...

Bakarsan bu seni, senden alan muhteşem manzaraya

Ne arar ve nasıl duyumsarsan, hepsini bulursun, bunda ...

Dahil, işin içine...

Donkişotluğa soyunmakta !

Kendi, kendinde kaybolmakta ..!

Kendi, kendinde kaybolmakta ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ 

Altınoluk /EDREMİT

20/12/2015

Saat:09_43


HALA, O AN ...!
An gelir...

Ayak izlerimizi ve gölgelerimizi yuttuğu gibi ..

Çocuk masumiyetlerimizi,

Yürek sevinçlerimizi

Gönül duruluğumuzu 

ve

Umutlarımızı, düşlerimizi'de yutar, zaman ...!

An gelir,

Hayatları,ömürleri yutar zaman ..

Ve,

Akreple, yelkovan delice bir birini kovalıyor'dur, hala o an .. !


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Altınoluk /EDREMİT 

21 / 12/ 2015

Saat;02_32

HAYATIN CİLVESİ..
Deniz'i ne çok severdi !

Deniz'e gönül verdi, yürek verdi, ömür verdi..


Hayatın cilvesine bak 'ki....


Deniz'e hasret...!


Deniz 'siz bir şehre...


Gelin gitti.!


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Altınoluk/ EDREMİT


21/12/2015


Saat:01_13

19 Aralık 2015 Cumartesi


KORKULARDA ÖLÜP, ÖLÜP DİRİLMELERİNİZDE ...!

Sabrın örsünde, onurun çekiciyle dövüp .......
Göz yaşı sularımda, su verip çelikleştirdim, irademi ...
Sükûnumu, hıncımda biledim ....
Bana reva görülen talanı, mezalimi
Ne teslimiyetlerde kabul edip ..
Diz çöküp, el-aman diyerek ....
El- etek öptüm , sineme çektim ...!
Nede, acımalarınıza ve sadakalarınıza boyun eğdim ...
Vaka retle yazdım benliğime akı 'da, karayı'da ..
Acıları bal eylemelerde pişirdim, oldum olası ömrümü ve gönlümü ...
Diri, diri topraklara gömmeniz, canımı tenimden almanız ..
Bilesiniz ki zaferinizde değil, kurtuluşunuzda ..!
Ben, her ölümde bin kez doğmacasına, bir kere öldüm ..
Siz korku, korku, evham, evham..
Kuşku, kuşku her gün ölüp, ölüp dirileceksiniz ..
Çünkü, çıkıp, çıkıp geleceğim ...
Gece düşlerinize karaltı, karaltı ..
Kabus, kabus, korku , korku ...
Gündüzlerinize ...
İşkal etmişliğim le ömrünüzü ve aklınızın karanlık sokaklarını ..
İşkillenme, işkillenme, evham, evham yutacağım sizi ..
Baktığınız ayna derinliklerinin sırlarında ...
Gözlerinize, mil çekseniz ...
İnkarlara yeltenseniz de, ben ..
Göz kapaklarınızı delerek, ağacağım ...
Masumiyeti hiç tadamayan o göz bebeklerinizin en derinlerine .
Hiç bilmediğiniz elemleri tadacaksınız..
Katran karası utanç ve vehim girdaplarının derinliklerinde ...
Mağrurlandığınız ve hatta ..
Ben yarattım dediğiniz gurur ve kibir dağlarının ..
Depremlerde un-ufak oluşunda ..
Enkazlarında yutulacaksınız, keşkelerin...
Ve, son pişmanlıklarınızın beyhudeliğin de ..
Ben hiç boyun büküp ..
''-Ben ettim siz etmeyin,el-aman ha . ''dememişken siz canilere .!.
Siz, kapıldığınız korku nöbetlerinde dize, dize tövbeler de ..
Pişmanlıklarınızı kusarak boğulacaksınız ..
O Çıfıt'ı çıkıp, kokuşmuş duygu çürümelerinin ulu orta sergenliğinde .
Adınızdan ve kendinizden emin olmuşçasına, emin olunuz ki ...
Diyetlerinizi ödediğiniz, zaman dehlizlerinin ..
Küf kokan rutubetlerinde ..
Ettiğinizi bulup ..
Yaptığınızı çekerek ..
Ömürlerinizin diyetini ödemelerinizde ..
Gözlerinize ve belleklerinize nakşolduğum bu halimle ...
Çıkıp, çıkıp gelerek veballerinizin, günahlarınızın bedellerini ...
Sabırda, sükûnetle ve kendimden eminliğin vakurluğu ..
Ve, sabiliğin, kirlenmemişliğin ..
İnsanlığın, erdemliliğin bana bahşettiği vakurlukla ..
Gelişlerimde, sizlerin aczini okuyacağım, gözlerinizden ..
Korkularda ölüp, ölüp dirilmelerinizde ....
Bana ettiklerinizin, vebalini çekerken, siz ..!
Ben çoğalacağım, ben, benlik ve bedenlerinizde ..
Korkularınızın kör sancılarının sizi yutmuşluğunda ...
Sükûnumu, hıncım da bilemişliğimle ...!
Sükûnumu, hıncım da bilemişliğimle ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Altınoluk / EDREMİT
19 / 12 / 2015
Saat;16_30

16 Aralık 2015 Çarşamba


YATARIM ….

Gözlerimin açık gitmişliğin de..
Orada öylelikle yata koyulmuşluğumda, ölü canlığım da ..
Yanımdan raylar uzanıp gider …… 
Raylar, demir soğukluğunda ….!
Kalabalıklar duyarsızlıkla akar, akar geçer ...
Gece, karanlığın ve ışık danslarının arasında kayar gider...
Gözlerim semaya dikili,
Göz bebeklerim de siluetler, dona kalmışlıkta …..!
Yatarım gece ve beton soğukluğunda, taşlar da ...
Ve, gecenin mavi atlasının koynunda ...
İnsanların vurdumduymazlıklar da, kendi yalnızlıklarında …!
Dubalar misali sallana, sallana geceye ağmış'lığın da …
Akar durur, oradan, oraya ……
Malum vurdum duymazlıklar la, yeknesaklıkların kıskacında .
Akan zaman ırmağı ve gece karanlığında …!
Yatarım gece ve beton soğukluğunda, taşlar da ...!
Yatarım gece ve beton soğukluğunda, taşlar da ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Altınoluk / EDREMİT
16/12/2015
Saat;16_10

15 Aralık 2015 Salı


SEN ÇIKINCA ....!

Sen çıkınca, ben girip, sığamadım, sığınamadım içime ...!
Değil içime ....., 
Sensizlikte, dar gelen dünya' ya bile sığamamaktayım, hala mı hala ..!
Sen virgül, ben nokta dolaşıp durmalardayız hala art, arda ...
Bir türlü, bir araya gelememelerin acısı ve kör sancılarıyla ...
Sen çıkınca....
Ben girip, sığamadım, sığınamadım içime, bir türlü hala ...!
Ben girip, sığamadım, sığınamadım içime, bir türlü hala ...!

Erdem YASSIBAŞ 

Altınoluk /Edremit
15/12/2015
Saat: 22_05

OLSA BÖYLE BİR OLANAK ....  BİZDE, MUTLU MESUTLARIN MENKIBESİNİ YAZSAK ..... Olsa böylesi bir olanak ile  şansımız, ortamımız ve gönüllerimi...