15 Ocak 2017 Pazar


GEL KATIL, BU AKŞAM SENDE ...


Fukaralığımı ele veren, bencileyin çıplak bir oda ..
Tepemde, sinek bokları na ve örümcek ağına belenmiş ...
Ha söndüm, ha söneceğim hallerinde ..
Titrek, titrek ,ölgün sarı çiğ ışıklarla, dans eden lamba ..
Ortada, yüzeyinin kirini kapatamayan, gazeteyle  ..
Altı çıplak yoksul ,donsuz  bebeler gibi....
Ürkekte olsa sevimli mi sevimli bakıp ..
Hicranını, gıcırtılarla dışa vuran garibim, biçare masa ..
Masada, dünden kaldığını ele veren...
İçi dışına çıkmış, yaprak sarması eskisi ile ..
Üzerine konup, kalkan ayyaş sineklere kucak açan ..
Yuttuğu kaşık şıkırtılarında, oynamaya hazır kadın gibi ..
Dönüp duran, kalayı sıyrık, kenarı tırtıklı, bakır tabak ..
İçindeki, sarımsaklı yoğurdun kuruduğu allı-güllü emaye çanak ..
Hemen yanlarındaysa,yenmelere hasret çoğaltan ...
Masanın gıcırtısıyla,tabağın dönüşünde helak olup ...
Günlerdir bayatla ya, bayatla ya imanı gevreyen, ekmek parçaları ..
Sirkeliğiyle, şaraplığı belirsizliklerdeki sıvıya mekanlık yapan ..
Dibinde kalan, zırnık kadar içkinin yüzü suyu hürmetine, masada duran ..
İsmi lazım değil, markalı...
Köpek öldüren, korsan içki şişesi ...
Çatlamış çay bardağından, kadehliğe terfi eden...
Belendiği kirden, görünmeyen camdan meret ..
Mereti titrek elleriyle tutmalara çalışan ...
Kronik sarhoşlukta, berduşluğa, alkol müptelalığına demirli ben...
Emin ol, manzara bu..
Manzarada, bir tek sen eksiksin, sen ..!
Tamam edeyim diyorsan, bu muhabbet ve meşk alemini ..
Çık gel be güzelim, gecenin içinde ..
Afro saçların, dudağında cartlığında sırıtan ..
Kırmızı kalem boyalığından icat rengi kaçmış rujun ..
Dudağına zamkla yapışmışcasına duran cigaran ile ..
Dağıtmacasına benim ,odamın ve gecenin efkarını ..
Çıkta gel be güzelim ..
Petunyalar, hanımeli kokuları ..
Yıldızlı akşamlar yüzü suyu hürmetine,
Çık ta gel be güzelim ..
Gel katıl bu akşam sende, meclise ..
Tek göz Tekir’in bile, seni çok mu çok özlemişliğinde ..
Şereflendir haneyi, şenlendir geceyi ..
Teşrifinle, mutluluk bahşet bize ...!
Teşrifinle, mutluluk bahşet bize ...!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

15/01/2017

Saat;11_00

14 Ocak 2017 Cumartesi


KALIR, SANA  ....!


Tıpkı, apansız kopan fırtınalarla ......
Beklenmedik sıkıntıları beraberinde getiren  ....
Sürüp - savuran,  rüzgarlar gibi ...
Bilinmezliklere gebe, duygu fırtınalarıda...
İnsan ruhunun derinliklerinde, yüksek tahribatlar ..
Ve, umulandan da çok hasar, zarar-ziyan ...
Hatta, önlenemez sonuçlar verir ...
Böylesi hallerde, alabora olan tekneler gibi ...
Boğuşur insan, yutulmamak için, hayatın boz bulanık sularına...
Kendini dibe çeken, boğmalara kararlı, karanlık dalgalara karşı ..
Gücü yetip, azmi ve yaşama sevinci el verdikçe ...
Kimi zaman, görünmez bir el iti verir insanı ...
Hazırlıksızlıklarda ve donanımsızlıklarda ..
Sürçer, düşüverir, yada yuvarlanır canı yanıp ..
Ruhen, alt-üst oluşlarda ..
Çokça, çocuksu muzipliklerde, 
Ya'da, büyük bedenlere, yaşlı ömürlere musallat olan ....
Kıskançlık ve şeytaniliklerle ...
Yoluna taşlar konur, engeller çıkartılır, işin bozulur ..
Gücün ve dinamizmin çalınıp, engellenir ..
Yedi kule oyununda taşların, olgunluğunda umudun ve direncin yıkılmaya çalışılır ..
Her bir hal ve durum, hayatın içinde insana dair yaşanmışlıklardandır ..
Böyleliğinde, sarf ettiğin emek, harcadığın zaman, sabrın,gücün ...
Yaptığın iş, emeğin, hele ki de sevinçlerin uçabilir..!
Kast ettikleri ve göz diktikleri ..
Çalmalara yeltendikleri, senin inancın ...
İraden,kararlılığın ve geleceğinle, umudun ve yarınındır, yarının ..!
La havle çekip, tahammül ve sabrın ipine sarılır ..
Beladan-gadadan, ırak durmaya ..
Hayatına, işine - gücüne odaklanarak ..
''-Ya, sabır'' der, sırtını dönüp yürümek istersin .
Bela ve kavga, şirretlikle, arsız, arsız üstüne üstüne geldikçe ..
Çıkarsın zıvanadan ve biter tahammülün ..
Hele ki ar damarı çatlak, arsız-yüzsüz, aç gözlü, canavar ruhlu ..
Haris ve doyumsuz tavırlar ve edalarla gelinirse üstüne, üstüne ..
Düşünürsün içinden, acı, acı bir tebessümle ..
''-Ölende mi, öldürende mi, suç ...?'', diye ..
Hayata ve insana dair hallerin böyleliğinde ...
Kararır hayatın, gözünü bürür öfke ..
Kan çıkar, beynine ...
Söz geçiremezsin kendine, yenilirsin nefsine ..
Belanın '' - Geliyorum '' demezliğinde ...
Dersen ..
''-Haspe çıksın, inceldiği yerden,kopsun ..! ''
Hayat mektebi, acısıyla,tatlısıyla ..
Akıyla, karasıyla eğitir, seni ..
Sürüklemişliğiyle sınavdan, sınava ..
Savuşturur, bırakırsın nice belaları ardın sıra ..
Deneyim ve olgunlukla ....
Pişmişliğinle, hayat ateşinde ...
Hamlığını ve egonu yakıp-öldürürken ..
Yüreğini ve sağ duyunu yaşatırsın ..
Seni, sen yapan değerler manzumesinin, renk cümbüşünde ..!
Hayat-memat kavgasında ...
Ömrün ve gönül bağın kurtulur, tarümarlıktan ..
Cahilliğin gider, kemal, erdem ve onurun olur, kalır sana ...
Kalır sana ..!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ 

Friedrcihshafen / Almanya 

14/01/2017

Saat ; 10_56

13 Ocak 2017 Cuma


YOK OLUR, GİDER ..... 

Süte su, helale haram, ak'a, kara karıştırmaktır ...
Masumiyetin, içtenliğin ve vicdani huzurun sonunu getiren ..
Egonun kamçılarıyla inleyen, bir beden ve karakterin ...
An be an, gün be gün duruluğunu yitirerek ..
Karanlığa, haysiyetsizliğe, madrabazlığa, hatta şeytanlığa bürünmesi ..
Bencilliğin, aç gözlülüğün ..
Hatta narsistlik ve sadistliğe varan sapma ve bozulmaların...
Çürüme ve kokuşmaların ..
İnsan geçinirken, insanlık bozuntusu azman olup çıkarak ..
Belendiği balçıkta, devasa bir hilkat garibesi ucube olup, çıkmışlığıyla ...
Bünyedeki marazalığın şaha kalkmışlıkta, seni ezip- yok ederek ..
İçindeki son insani ve ahlaki değerleri, kırıntı ve izleri ..
İlelebet yok edip, seni nefsinin ve içindeki şeytanın, kölesi yaparak ..
Kalbini zulümlerde yada sinsiliklerde, adeta güle, güle ..
Mış gibilikleri sana reva görerek, öldürmesi ..
Dünyadaki önlenemez kötülüğün, karanlığın ...
Zulüm ve sömürünün, kanlı katiller güruhu ordusuna...
İtaatte ömür çürütüp, kana belenen hayatlara ve güzelliğe kasteden ....
Vampirden ve Drakuladan' da beter, nefer olup çıkmanı dayatır, sana ...!
İnsan denen varlık, kainatın, doğanın, hayatın ..
Genetiksel ve ahlaki mirasın, onda var ettiği doğallığın ..
Masumiyetin kucağında açar, dünyaya gözünü .. ...
Tıpkı, masum kır çiçekleri güzelliğinde ..
Gelin görün ki, zamanın, hayatın, bedenin ve ruhi ya'da, fiziksel ...
Bedensel organ yeti ve kazanımlarının ..
İşlevselliğindeki değişim ve deformasyonlarla ....
Beladan, gadadan, nefret, hırs ve aç gözlülükle, kinden beslenmişliğinde ..!
Ortaya çıkan, buz dağı misali ....
Ego denen canavara, tutsaklaştıkça ....
Yitirir, masumiyet ve güzelliklerini ..
An gelir ortam, koşullar ve bilcümle faktör ve unsurlar, pompalar ..
Yetmedi ...
Amansızca ve vahşice, kamçılar ..
Kul, köle etmecesine, insan denen, muammalar ülkesi varlığı ...!
Tahrikkarlıklarla bozar ....
Onun en duru, en masumane insani hasletlerini ..
Hele ki, tamah ve karaktersizlik mayasına ....
Göz açıp-kapayınca dek, kısa sürede ve el çabukluğu, marifetle ....
Birde, hırs ve tatminsizlik ekleyince ..
Çıkar insanın içindeki o, gizli zebani , ortaya .....!
Zındıkların kabına sığmamışlığı, vahşilikte sınır tanımamışlığıyla ..
Hortlar insanın içindeki o, doyumsuz canavar ...!
O, umacı dev ...
En hoyrat, fütursuz hali, sınır tanımazlığı ve dahası da önlenemezliğiyle ..
Baş edilemez hali ve vahşiliğiyle kuşatır, insan bedenini ....!
Talan etmecesine ruhunu ve ömrünü ..
Kamçıladıkça bencillik, bedeni ve arzuları ,,..
Hırsın insanı, gemi azıya almışlığında ...
Kölesi olur bedenler, ömürler ve insan sonunda...
Bencilliğin ve deyyusluğun ....!
Onursuzlukta, alçaklıkta, merhametsizlikte, sınır tanımaz..
Yuvarlandıkça, yuvarlanır nefsin kuburuna, bataklığın derinliğine saplanır ..
Öykülerden fırlayıp çıkan, en acımasız ejderha olup, çıkmışlığında ...
Yerle yeksan olur kalp, gönül, sevgi, o ucube yaratıkta ..
Kararır içi dışı, tapınınca güce ve egonun göz alan parıltısına ...
Yitirir içindeki o, masum ve sevecen apalak bebeyi, nurani güzelliği ..
Azman bir hilkat garibesi olup çıkmışlığında ..
Öldükçe kalbi ve güzellikler ve insaniyet, iyiden iyiye içinde ..
Sardıkça, sarar...
Dur durak bilmamecesine, önlenmezliğinde, zehirli sarmaşıklığında..
En vahşi ve akıllara ziyan, insanlığa sığmayan ve sıradan bir insana yakışmayan ...
Doyumsuzluk, nankörlükler, bencillikler, fesatlık .....
Kin, nefret ve intikam hırsı, onu ..
Geriye kalsa, kalsa ....
Et-kan ve kemik yığını, duyarsız bir kadavra külçesi kalır .....!
Bencillik doğup, büyürken ....
Yozlaşma, çürüme, kokuşma ...
Ve, insanlığa,kendine ve hayata yabancılaşmanın bataklığında ...
Egonun, zamanın ve hırsa belenmiş hayatın, kanlı-kirli çarkında ..!
Kalp, masumiyet, insan ve insanlık, yok olur gider ...!
Yok olur gider ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

12 / 01 / 2017

Saat; 00_11


UNUTURSA, YÜREKLER ...

Unutursa yürekler, içtenliği, yalınlığı,
Sinede sevgiyle, aşka ve sevgiye çarpmayı ..
Boğulursa bencilliğin, riyanın, kinin, nefretin bataklığında ...
Tebessümle terennümü ...
Akordu bozuk kemandan da beterliklerde, dillenir sancı, sancı ..
Kulak tırmalayıcı olmakla kalmaz, sadece ..
Aksine ürkmeleri, ürkütmeleri, kararıp geçmeleri ...
Hatta, cezvede kuruyup kalan, kahve artığı tortuların karalığına keser ..
Masumiyetin yerini, kirlenişin azabı alır ..
Döner kurumuş çalıya, ateşlere odunlukta, ömür tüketir
Unutur gülmeleri ...
Miras kalmışlığıyla ayak oyunlarında hayatı ıskalamak, bir insana ..
En ağır diyeti yürek öder, kan ağlamalarda ..
İnsan ...
Halden, hale koyuluşlarla, çözülüp su olan buzluklarda, kaskatı kesilirken ..
Kırılmanın azabını yaşar, ta'ki yeniden su oluncaya dek ..!
Kaybederken suluğunu, tanır ayazlarda dona kalmanın hicranını, acısını .
Unutursa yürekler, aşka dair o güzel öyküleri,
Nota, nota gönüllere, yüreklere,leblere ..
Hasılı, ömürlere ..
Kainata ve hayata dağılan, tınıları ...
Çölde geceyle-gündüzün sıcaklık farkını yaşar, dibine kadar ..
Görse de sabahı, yeni günü, güneşi ..
Kumluğunda, hiç bir zaman dünkü o, eski kum değilse ve asla olamayacaksa ...!
İşte öylesine ....
Biçare yürekler, sevgisizlikte, aşkı tadan hallerden eser kalmamışlığında ....
Yaşarlar ömrü kahırda, azapla ...!
Unutursa yürekler, sevmelerin, sevilmelerin, aşkın güzelliğini ...
Savdadan yana bahtsızlığın, mutsuzluğun küflerinde ..
Ölüp, ölüp dirilmenin, kahır dolu serüvenini yaşarlar ...
Hatta, daha da kötüsü ...
Gündüz kavrulup, gece donup çatlayan ..
Ve, yaralılığına aldırılmadan ..
Çileye ve kan ağlamalara katlanarak ...
Tebessümü unutan halleriyle ...
Oradan, oraya sürüklenip-savrulan ..
İçin, için çatlayan, un-ufak olan, kum zerresi misali ..
O, eski yürekliğinden eser kalmamışlığıyla ..
Kan ağlar, kan....
Hayatın bağrında, sinelerde, bedenlerin zulasında ..
Bedenlerin zulasında ..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

13/01/2017

Saat; 17_10


AÇIK GİDERKEN, GÖZLER ...! 

''- Çanağa, tabağa ne koyarsan ....
Kaşığa, o gelir '' , der eskiler .....,
Hazanlarla bezenen bir ömürden de geriye kalsa, kalsa hüzünler kalır ...
Yitik ömürlerden, pejmürdeliği miras alan ömürlere de ..
Nur topu güzelliğinde, bebe sevinçleri ...
Ve, masumiyet ışıltısıyla donanmış, albenili gülüşler kalmasını beklemek ...
Adeta, balığın kavağa çıkmasını beklemek gibi olur ..!
Tozları, yılları, ömürleri ve anıları yutan ..
Sırları dökülmeye yüz tutmuş, ayna derinliklerinde ..
Hicrana yenik ömürleri ele veren, mahsun ve buruk bakışlı ..
Nice siluetler, kederli derin çizgili yüzler, görürsün ..
Fısıldar çoğu mağazaların, vitrin camları ..
Kendilerinde kalan, rengarenk ve çeşit, çeşit gözlerden, izlerle ..
Birbirine karışan, bakışlardan, bahseder ..
Bahar ömürlerdeki, hazanı yaşayışın sancılarının onlarda kalan ..
Çiçek bozuğu yüzlerden tutunda, ince hastalıktan muzdarip yüzlerin ..
Tarifi imkansız acılarına dek uzanan...
Koyu mu koyu, kahve tadındaki o, doyumsuz sohbetlerde ..!
El-ayak çekilipte ..
İn-cin top oynamaya koyulunca, akşamın kerahat zamanında ..
Alaca karanlık kuşağının ..
Alı-al, moru,mor kesmiş, renk curcunasında ..
Günün yaşanmışlıkları ..
Adeta, taze francala ekmek lezzeti ve kokusuyla kaplar ortalığı ...
Kah, vitrin camlarının, kah boz bulanıklıklara gömülen aynalarının ..
Hararetli sohbetlerinde ..
Kentlerde, içinde yaşayanlar misali ..
Kah, kan ağlar için, için ..
Bağırlarını saran alevlerle yada kasırgalara yenilmişliğinde ..
Kah, katıla, katıla gülmelere koyulur ..
Neon ışıklarını yutan kirli kaldırımların, ölgün ışıkları içmişliğinde !
Hayatlar, soluklar, kaoslar, mutluluklar geçiverir birden bire iç, içe ..
Bir çiçekçi kızın, albenili tahrik'kar gülüşünde ..
Bir yosmanın iç yakan,işveli, buğulu davetkar bakışında ..
Racon kesmelere koyulan, yumurta topuklara öfkesinden de çok ..
Triplerini, rollerini ve sahtekarlığını yükleyen ..
Köşe başlarına tünemiş, çakma kabadayıların ..
Ve, yiğit geçinen karakter bozuklarının numaradan, naraların da ..!
Bir sevda yaşanır, kan gölünün ortasında yatan ..
Henüz soğumaya fırsatı olmamışlığında....
Siren seslerine ve meraklı bakışlara yenilen ..
Esamesi bilinmeyen, bir kaldırım serçesinin, cansız bedeninde ..
Geçer, günler ...
Döner, dünya ...
Tükenir, zaman ...
Iskalanır, hayat ...
Kazınır, alnının ortasına, kentin ..
Yutarken ömürleri, kent ve hayat .. !
'' - Kerizler olmasa, uyanıklar aç kalır '' nakaratlarının bayatlığında ...
Kesilir raconlar, faturalar....
Kesilir, yürekte can, dudakta nefes, çoğu kez ....
Ardında yangınlar ve mutsuzluklar bırakıp ta ...
Muradına erememişliğinde, açık giderken, gözler ....!
Açık giderken, gözler ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

13 / 01 / 2017

Saat ; 01_50

11 Ocak 2017 Çarşamba


ÖZGÜRLEŞMEK ....!


Doymak-kanmak nedir bilmeyen, sermayenin, sömürünün .....
Despotizmin, diktatörlüğün, korkunun ve karanlığın krallığının ...
Teokrasinin, kulu Allah ile aldatan dinsel yobazlığın ....
Fitnenin,fesatın, kötülüğün, zalimlerin, hainlerin ve ihanetin ..
O kanlı, kirli-paslı zırhı, köhnemiş düzen prangaları ..
Çepe çevre kuşatınca sizi ..
Düşünce kaleleriniz,yıkılınca inancınız, yittikçe umudunuz ..
Kaybedince ar,namus,vicdan ve onur, haysiyet duygularınızı ..
Edebinizi,asalet ve kimliklerinizi, karakterinizi ..
Cibilliyetsizlik sinsice yada alenice sarıp-sarmalayınca ...
Yol-yordam bulamaz ....
Bakar körlüklerde, değil ufku ..
Burnunuzun ucunu bile göremez ve yitirisiniz uyanıklığınızı,
Duyarlılık ve değerlerinizi ...!
An gelir ...
Onurlu yaşamak ağır gelir, soysuzluğun gayya kuyusu yutar,insanı,insani değer ve hasletleri ..
Yitirir anlamını, kavramlar ..
Aşınınca sizi, siz kılan ilkeler ....
Yozlaşmanın kanlı çarkı, yok eder çoğu güzelliği !
Kaosun ve karanlığın en dip noktasında debelenirsiniz, naçarlıkla ..
Bağışlama, yargılama ve ihanete dur deme adına ..
Bilgilenip,bilinçlenmenin, sorgulamanın, sevginin, ilminaydınlığında ....
Hayatı, olayları,zamanı,insanı ..
Dünü, bu günü, hatta an'ı ..
Donanarak bilgiyle ve sorgulamanın nuruyla ...
Düşün, hayatın biley taşına vurarark dene ..
Keskinleştikçe ve derinleştikçe ..
Çelişkiler,ayrılıklar,aykırılıklar ..
Çoğaldıkça aradaki uçurumlar ...
Dur,düşün, bilinçle sorgula, özgürleşme adına ..
Kır bağnazlığın,yobazlığın, biatın boyunduruğunu ...
Vurdurma sırtına palan, düşüncelerine ve yüreğine,vicdanına pranga ..
Lal olmasın dilin, mühürlenmesin dudakların ..
Şerre teslim olma,karanlığa ve kötülüğe boyun eğme !
Salozların mavallarıyla kanarak yalana -dolana ..
Geçme kendinden ahmaklıkla,avanakça kendinden ..
Rehberin bilim, sevgi ve onur, meşalen aydınlık, donanımın inanç olsun ...
Ümmetlik, iman ve biat olmasın yükseldiğin temel ..
İnanç ,özgür birey ve bilim olsun ilkelerin ...
Bil ve inan,aklından çıkartma ki ..
İman ayrıştırır,böler,kırdırı birbirine insanı,insanlığı ..
Oysa inanç,adalet ve özgür yurttaşlıkla ....
İnsani erdem ve ilkeler manzumesi var eder, ortak kültürü ..
Yüreğinle dinleyip,aklınla duyarak ..
Kır prangaları ...
Şerefsiz sürünmektense onurlu özgür bireylikte yürü korkmadan hürriyete ..
Ölüm olsada diyeti, korkuya yenilmesin inancınla, vicdanın ..
Vaz geçmek yerine,daha kavi, kararlı ve azimli olsun adımların ve yürüyüşün ..
Bilerek '' - Korkunun ecele faydası, yoktur ..! '', gerçeğini ..
Yönünün aydınlığa, yürüyüşünü özgürlüğe çevir ..
Bil, unutma, yarattıkça kendi cehenneminizi ...
Sarınca işler sarpa ...
Çıkılmaz olur içinden, kaos,labirent ve dehlizler ...
Büyüttükçe korkularını,yitirirsin onurlu ve haysiyetli insan olma bilincini
Düşündüğün için vuruluyorsan ..
Direnişinle,düşüncenin zaferine temel olduğunu tut yadında ..!
Unutma ki,korku dağları, mezarlıkları ve karanlığı bekler ...
Bilgisizlik korkuyu, korku bağnazlığı,yobazlığı ve taasubu ....
Taasup, hurafe ve biat, cehaleti besler ..!
Cehalet, sürü, sürü güdülen insan müsveddesi yığınlar ...
Kavala ve mavala kanan, koyunlar çoğaltır ...!
Bir kısır döngüde ...
Bir kör dövüşte, dahası körü körüne dolap beygirliklerinde ..
Yutulur gidersiniz ..
Aslınız-esameniz okunmamacasına ...!
Tıpkı, bataklıkta an be an yavaş, yavaş yutulup, ölmek gibi ..!
Çekilirsiniz, kinin, nefretin, çürümenin balçığına ...!
Kah, seraplarda, kah, kaoslarda, kah, karabasanlarda ...!
Dahası ...
Akla-karanın, iyiyle-kötünün, ihanetle, namusluluğun gel-gitlerinde !
Savrulup, yok olmalar da .....
Korkuların pençesinde ölür, ölür dirilirsiniz !
Düşmemek için bu duruma ....
İyiyle-güzelin ...
Yalan-yanlış ve cehaletle, doğrunun ....
Hakikatle, mavalın ve yalanın amansız savaşında ...
Safınız, ekmeğin,emeğin, alın terinin ..
Onurun, bilginin, ilimle, bilimin ...
Aydınlanma ile münevverliğin yanında olmalı ..
Karanlığa karşı, safları sıkıştırmalıdır ...
Cehaletle palazlanan ...
Bencillik, tutku, kin, nefret, ihtiras ve intikam kamçılandıkça ..
Kardeş, kardeşi boğazlamalara koyulur ....
Böl-parçala-yut dayatmalarında telef olur insan ve insanlık ...!
Bundandır ki ,,,
Uyanık tutulmalı bilinçler,aydınlanmalı ..
Aydınlanmalı akıl,irfan,vicdan ...
Kanmamalı insan ...
Yem olmamak için kurda-kuşa ..
Karanlığa, yobazlığa,bağnazlığa teslim olmamanın yolu ..
Bilinçle aydınlanma ve aydınlatma yürüyüşüne koyulmaktan geçer ..!
Yüreğinizi, ruhunuzu, ömrünüzü, bedeninizi ....
Özgür ve hürrüyete sevdalı kılmanın yolu ...
Acıdan ve nefretten,bağnazlık ve yobazlıktan değil ..
Sevgiyi var edip ..
Bölüşüp,paylaşıp çoğaltmaktan ...
Sevgide ve aydınlanmada paydaşlıktan ve yoldaşlıktan geçer ..
Cana can, inanca inanç, onura onur katar özgürleşmek ...
İnsana sevdalı, hayata vurgun, sevgiye adanmış ..
Hürriyete aşık aydınlar ordusunun, çığlığı ...
Gönüllerin sevdası, yüreklerin çoğalan türküsü ...
Önlenemez ve geri püskürtülemez kavgası
Halkın kurtuluşudur, özgürleşmek ve hürriyet ....!
Halkın kurtuluşudur, özgürleşmek ve hürriyet ....!




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

04 / 01 / 2017

ZÜMRÜDÜ ANKAM .....,

'' - Kuzgunun yavrusu, kendine şahin görünür ...! '' misali ....
Sen, vazgeçilmezim, gönül sultanım, ilahem, ecem oldun ...
Kusur konduramadım, dilim varmadı asla ama asla, kelam edip ...
Toz konduramadım ...
Kem söze, seni üzecek laf etmelere ....
Hüzünde savrulmana, hiçbir zaman gönlüm elvermedi ....
Nankörlüklerini yok saymaya ve kibrini göz ardı etmeye meyille ..
Bana hayatın lütfu, hayatın ve evrenin armağanı sayıp ..
Senliliğin esrikliğiyle ,gönlümün kendinden geçmişliğiyle ..
Senden gelen başım üste deyip, gönlümü açıp gözümü kapattım ..
Arayan mevlasını da, belasını da bulur sözünün doğrulanmışlığında ...
Buldum sonunda seni .....
Lütuf mu, ödül mü, diyet mi, ceza mı olduğunu ....
Hala ama hala hiç anlayıp, bilememişliğimle baş tacım yapıp ...
Aşkının yelinde savrulup, hasretin alavlerinde yandım,tüttüm ...
Leyliliklerde ömür tükettim, gün eskittim .....
Gerçeğinde çilem olsan da, düşlerimde sultanımdın ....
Bitmeyen ömür öykümün, gönlümün sırça sarayının ...
Efkarımın, sevincimin kaynağısın ...
Dudağımda tüten cigara, aklımın çetrefili, efkarımın nedeni ..
Sevincimin odağısın ...
Gel zaman-git zaman hayat denen bu hengamede ömür eskittim, ömür uğruna ...
Şimdi bunca zamanın ardından ...
Ne senli,nede sensiz olamamışlığımla
Ömür ve gönül imbiğimden süzülmüşlükle ....
Hala vazgeçemeyişim ve unutamamışlığımla, seni ....
Tüm içtenliğimle diyorum ki ...
El aleme gamsan,gadaysan, belaysan bile ..
Bana, gönlümün sevda çiçeği ...
Gözümü alamadığım maral ...
Bakmalara doyamadığım, koklamaya kıyamadığım ...
Gönül gözümün, kuzgun güzelliği ,,,,,
Ömrümün aşk külünde var kıldığım ...
Efsaneler sultanı, Zümrüd-ü Ankamsın ...
Zümrüd-ü Ankam ...



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

04 / 01 / 2014

Saat ;10_41

ÇAĞLARDAN, ÇAĞLARA ....

Kahır, azap ve iflah etmez kör sancılarsa sana kalan miras ...
Alın terinin, göz nurunun, emeğinin ödülü ..
Ekmeğin çalınmalara yeltenen zebanilerce talan edilmişse ..
Kursağındaki sevince, yüreğindeki umuda, gözlerindeki tebessüme ..
Göz dikmiş,el uzatılmış, diş bilenmişse ..
Daha çığlığın aleme düşmeden ..
Senin nasibin haramilerce çalınmış,yarınların karartılmış ..
Sırtına dert, gam, borç ve zulüm yüklenmişse ..
Dar edilmeye yeminliliklerde dünya alem sana azap cenderesi ..
Yangın yeri kılınmışsa ..
İçin kan ağlarken riya ve mış gibiliklerde ..
Zoraki gülüş ve sırıtışlara tutsak san ..
Bil ki, ayıbı, utancı ve kiri ..
Sana bunu reva gören azman ucubeler de ve bunu kader diye ..
Boynuna lanet halkası yapıp geçirenlerdedir ..
Üreten sen iken, çalanlarca cebren ve hileyle göz ve el konulmuşsa ekmeğine, aşına ve özgürlüğüne ..
Sokakların çaresizliği, karanlığı ve iliklere işleyen azap ayazı ..
Reva görülmüş ve kezzap olup zorla içirilerek ..
İçin - dışın illete, ruhun karanlığa, gönlün mutsuzluğa mahkum edilmişse ..
Sen yinede ve inadına, varoluş kavgasına koyulup ..
Yaşama sevincine, sevgiye, umuda, onura ve hürriyete sevdalıysan ..
Ruhunun burçları ....
El değmemiş kardelen aklığında sancaklarla, donanmışsa ..!
Korkunun, ecele faydası yokluğunun bilinciyle ..
Kara gecede yıldızları ve umudu yorgan yapmalara yeminliysen ..
Kazanan sen, yitiren o, namertler ve haramiler tayfası dır ....!
Gelincikler misali salınırken, hayatın bağrında ..
Biçilip, derilirken gonca ömründe, ekinler gibi ...
Tarih senin öykünü de ..
Çakalların ve leş kargalarının, vampir sürülerinin de öyküsünü yazacaktır ..
Unutma ki ..
Güneşin, balçıkla sıvanamayışı gerçeği gibi ..
Karartılamaz, onurlu ömrünün o, ışıltılı öyküsü ..
Saplanır bağrına, zamanın ve tarihin ..
Sevginin, onurun, özgürlüğün..
Emek-ekmek ve hürriyet kavgasının, onur abidesi gümüş hançeri olarak ..
Ve, o gün bil ki ..
O nurlu, şafakların kızıl güne belenir, tepeden, tırnağa ....!
Sen anı anda yaşayıp, görüp - duyamasanda ......
Sınıf mücadelelerinin onur tarihinde, şanlı sayfasında, yerini alıp ..
Dillere dolanan Özgürlük ve Barış türkülerinde ..
İsmin yad edilip, önderliğin şanla anlatılacak ..
Öykün kuşaklardan, kuşaklara ..
Dudaklardan, kalplere yayılarak ..
Dilden dile ..
Ömürden ömür ..
Yer kürenin atlasında ...
Ülkeden ülkeye dolaşacaktır, sınır tanımazlığıyla ..
Çağıldayan su duruluğunda ağartacaktır, evreni ve ömürleri ..
Hürriyete aşkın, hürriyet için kavgan ...
Hürriyete yeminin ve..
Hürriyet uğruna yiğitlikle ölüp, ölüp dirilişinle ...!
Hürriyet ve halk için ölmenin, o tarifsiz onur öyküsü ..
Ömrünün şahikalığında, çağları süsleyip, aydınlatarak
Sönmeyen meşaleliğinde, devredilecek ..
Çağlardan, çağlara miras kalacaktır ....!
Çağlardan, çağlara miras kalacaktır ....!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

10/01/2017

Saat; 02_11


ARDIN SIRA ....,

Beceremedik sevmeleri, yürütemedik aşkı ..
Kör dövüşlerde, bunalım girdaplarında yitirdik ..
Değerleri, güzellikleri ve mutluluğu ..
Kavga yerine, keşfe koyulsaydık ..
Eminim ki, olmazdı tüm bu yaşananlar ..
Güven denen gemimiz, su almaz,
Öfke ve hırçınlıklar kayasındaki fırtınada, darma - dağın olup ... Parçalanmazdı, aşka yelken açan, yürek gemilerimiz ..
Kuşku, korku ve karabasanlarda boğulmazdı....
Mutluluğa ilişkin duygularımız ..!
Boz bulanık kaosların bizi , oradan-oraya sürüp-savurmuşluğunda ...
Ardınsıra anladım, vakitlerin geç ve olanakların ..
Birlikteliğe ve aşka dair ümitlerin, tükenmişliğinde ...
Sevmek, Kaf dağının ardındaki bilinmezlik ..
Mutluluk, ardı sıra koşulup ..
Hiç erişilemeyen o, gümişi güzel kuş olmazdı ..
Masada, korkularla yanıp-tükenen, mum eskileri..
Ya da , yarısı içilmiş sigara izmaritleri ...
Oda da, perdelere sinen düş kırıklıkları birikmezdi ..
Karabasanlara yenilen ömürlerden, yürek yakan öyküler kalmazdı, geriye ..
Keşkelerin, acabaların, kör pişmanlıkların, vesveselerin ...
Kaosların çemberinde tükenmezdi ..
Aşk yenilgiyi içmezdi, yalanların, nefretlerin,kuşkuların
Harislikle dolup - taşan egoların, kinin çarmıhında ..
Ardın sıra, gömüldüğüm hicran denizlerinde ..
Önlenemez sona itilişimizin, incir çekirdeğini bile doldurmayan ..
Eften-püften üretilen, gereksiz ve yanıltıcı hataların ...
Kırık-dökük kalıntılarını izleyip, dermeye çalıştıkça ..
Mutluluk denen kuşun, avuçlarımızdan ve ömrümüzden ...
Nasıl da, hoyratça ve bencillikler de üst üste yapılan hatalarla ..
Bizlerce, nasılda zorla kovalanarak , uçurulup,kaçırılışını gördükçe ..
Nafileliğin ve pişmanlığın çarkında, un ufak olarak ..
Görüyor ve kahroluyorum ...
Bir korku filmini izlemenin ürperticiliğin den de derin ..
Kabus titremelerinde boğularak ..
Hayata, günlere, evrene pişmanlıklarla haykırarak ..
Boğuluyorum kör karanlıkların acımasızca yutan, lanet şalın da ..
Elle tutulur hiç bir yanımızın olmamışlığını görmek ve birebir bilmek ..
Kahır ve azap kuyularında debelendiriyor ...
Kör-kütük kabus sarhoşluklarında,geçerek kendimden ..
Kendi cehennem ateşimde yakıyorum, kendimi ..
Ne o aşktan, ne o yaşanmışlıktan ..
Ne de, pişmanlıklardan eser kalmamışlığında ..
Aynaların derinliğinde yutulan, zaman ve ömür hengamesinde ..
Yanıyor, yanıyorum kerelerce, kendi cehennem ateşimde ...
Ardın sıra, kabuslarda ölüp, ölüp dirilmelerin keşmekeşinde ..
Ve, yutan kör pişmanlığın da ...
Külümün,dumanımın,esameminkalmamışlığında ..
Ardın sıra, ardın sıra ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

11/01/2017

Saat:01_49

DESTANINI YAZMAK ...!

Biliyorum adım gibi,
Mutlaka, hiç kolay olmayacak, unutmak, yok saymak .
Yaralarını sarmak ve hayata tutunmak ..
Onca yalan-dolan, iftira, kabus, korku içinde ..
Yüreğinin sesini dinlemeye çalışıp ..
Gemiyi ilk terk eden korkak fareliğin utancın da yutulma dan ...
Yitirmeden umudunu ve yaşama sevincini ..
Gerçeğin ve doğrunun ardından gitmek ...
Her gün vicdanınıza saldırılır, belleğiniz, ruhunuz talan edilirken ..
Sağ duyunun ipine sarılmayı, sürdürmek ..
İnançla, hak bildiğini savunup ..
Üstüne, üstüne yağan sevgisizlik, kin, nefret ve intikam kışkırtmalarında ..
Yoğun bombardımanlı, beyin yıkama saldırılarına maruz iken ..
İnanç ve kararlılık...
Hatta, inatla, ayağını direyip, onurla ve bilinçli davranmak ....
Ve .....
Sonuna dek tavizsiz kararlılıkla,nice yolundan dönenlerin aksine .
Değil dönmek yolundan, üstüne, üstüne gitmek ve karanlığa karşı durup ..
Zorbalığa göğüs gerip, onursuzluğa baş eğmemek ..
İğneyle kuyu kazmacasına ...
İnsanlığın gereğini, azmin zaferiyle taçlandırıp ..
Onurun ve hürriyetin, insanlığın destanını yazmak ... !
Destanını yazmak ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

11/01/2017

Saat;11_11


GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...