26 Ocak 2017 Perşembe


HAYAT SURET, ÖLÜM GERÇEKTİR ...!

Ne kadar çok laf edip ..
Söylenip duruyordu, hayat üstüne ...
Taki ..
Odaya girip, yere yuvarlanmış fötr şapkayı görünceye dek ..
Baktı şapkaya ..
Tutuldu nutku ...
Ölümün gerçeğiyle tir tir titreyerek ..
Sustu ...
Sükuna gömüldü .
Lal oldu dili ...
Şapka bir çırpıda anlatta ona ,
O,değişmez iç yakan gerçeği ..
İçtenlik ve yalınlıkla ...
Abartısızlığında ...
Adeta, fısıldıyordu hala, şapka ona ..
'' - Hayat suret, ölüm gerçektir ...!
- Hayat suret, ölüm gerçektir ...! ''



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen /Almanya

26/01/2017

Saat:00_12

25 Ocak 2017 Çarşamba


SİZİ, GİDİ TUZU KURULAR, SİZİ ..!
KURTARAMAZ SİZİ, NE NARALARINIZ, NEDE, EVET ..!

İnsanlık var olalı, dünya kurulalı ...
Emek, ekmek, sömürü-alın teri kavramları girdi-gireli, insanlığın diline ..
Ve onurla, onursuzluğun savaş literatürü oluştu, oluşalı ..
Sizin gibi, düzen ve korku krallığı çanakçısı,ayakçısı, kıç yalayıcısı ..
Türedi insan müsfetteleri düzünbazlar, hep yer almıştır
Egemen erkin ..
Gücün, karanlığın ...
Despotluğun ...
Yobazlığın ...
Korkunun krallığının ve faşist, kanlı sömürü diktalarının yanında, şak şakıcılığında ...
Susurlukta izlerin hala belirgindir ...
Eyyyyy ....
Sade, futbolun değil ..
Derin devletin karanlığının ve kanlı katillerinin yanında ....
Canilerin payandası,
Şerefsizliğin ve riyanın, cambazı ...!
Diktatör yalakası,
'' - Şeytan '' Lakaplı, karaktersiz Rıdvan Dilmen denen, sünepe sipsi ...
Durur mu hiç senden işaret alani, cümle yalakalar çetesi ?
Döküldüler onlarda, göbecikler atıp, kıvıra, kıvıra, ortaya .....
Görünen köyün, kılavuz istememişliğinde ..
Dahası, Perşembe'nin gelişinin, Çarşamba'dan ayan-beyan belliliğinde ..
Yalayarak kıç, avaneleri, parsaları toplayalım ..
Günü kurtarıp, cukkayı dolduralım telaşıyla ....
Koro halinde, veyveleye verdiler, ortalığı ....!
Ananız, riya çanağına çatlamış, sizi ..
Arı-perdeyi, hayayla ,edebi, daha doğarken yitirmişsiniz ...
Siz, asalak keneler ve kıç yalayıcılar, sürüsü ..
Sizi, tuzu kuru kapı kulları, evet şakşakcıları, sizi ....!
Uzunun kapı köpeği, arsız-yüzsüz dalkavukları ....
Sizi, gidi tuzu kurular, sizi !
Ölen, ocağı sönen, teleflerde kırılıp-tükenen, siz cibilliyetsizler değilsiniz..
Kardeş kanı akarken, ortada .....
Bakıyorsunuz siz, hep günü kurtarıp, kıç yalamaya ..
Unutmayın ki, bir gün ..
Hesapların dönmüşlüğünde, evlat acısı, yokluk, ölüm de, çalar kapınızı ..!
Görün, o gün kurtaramaz ...
Şimdi elpençe divanlıkta, kıçını yaladığınız UZUN sizi !
Gül ağacı yada gündoğdu gibi ......
Eğilip, dönmelerde, hayasızca, kötüye hizmette, sınır tanımıyor ..
Padişahım çok yaşa, naralarında kendinizden geçiyor..
Tüyü bitmedik yetimin, ekmeğine-aşına, göz dikip ..
İnsan kanına, ekmek banarak ..
Haramı-helali hiçe sayarak .....
Sadece, günü kurtararak, çürüyüşe çanak tutuyorsunuz ....!
Haysiyet, onur, haya, ar-edep dağıtılırken, siz nerdeydiniz ?
Kendinize, şerefsizliği yaşam biçimi, seçtiniz ..
Giden ağam, gelen paşamlıklarda ..
Dün Özal'ın, bugün Uzun'un gemisine bindiniz .....
Unutmayın ki ...
Felaket te, gemiyi ilk terk edip, kaçan, siz hain farelersiniz ..
Sanmayın, kendinizi fasulyeden nimet sayıp ..
Hergelede imam eşekliğindeki anırmanız, kandırrır garip-gurabayı ..
Kansa, kansa size, aklı evellerle, ahmak koyunlar, kanar ...!
Evetciler kervanında, sizcileyin ihanete soyunur, memleketi satar ..!
Sizler ki, haysiyet ve onur fukarası, tuzu kurularsınız ...!
Kapının önüne yatıp ..
Domalmalardan, medet umansınız ..!
Kiminiz, televizyonlarda köşe tuttunuz ..
Kiminiz, Uzunla yan yana, arz-ı endam ettiniz ...
Topunuz, haram lokmaya, eyvallah dediniz .....
Sizler, hep üflenince öttürülen zurnalarla, düdüklersiniz..
Tuzu kurulukta ..
Daha çok, diyerek cebellezi derdinde, ar-namus dümdüz dizilenlersiniz ..
Uzunda kurtaramaz, insanın haysiyetini ..
Yoksa, ademde, haysiyetle karakter ....!
Vermemişse mabut, neylesin sizin gibi düzenbaz, çürük elma Mahmut ..
Son sözümüz, son tavsiyemiz ..
Namussuzluklarda boynuzun kulağı geçip, bir yerlerinizi deldirerek ..
Badelilere kul-köle, badelenmiş türedi tiplersiniz ....!
Sizi, tuzu kurular çetesi, sizi ..
Desenizde evet, bilesiniz ki,
PİÇ DOĞAR, BU VELET ...
Yetmez ve kurtaramaz Efendiniz Uzunla,sizi ...
Ne, naralarınız, ne'de, evet ..!
Ne, naralarınız, ne'de, evet ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen/Almanya

25/01/2017

Saat;17_00


HAYIR'LARA, VESİLE OLA ...
Cin Ali, cin Ali olalı, okkalısından çarpacaktı insanları ..
Neye uğrayacaklarını, şaşırtmacasına ...!
Sanarak herkesi, kendi koyunları gibi eblek,
Biatta kul, ahmak oğlu ahmak çıkmalarını, umarak....
Hani'ya, şunun şurasında ..
Kedi olalı, bir fare yakalamanın, heyecanıyla ..
Tebessümlere dalacaktı, garibim ..
Kendini, darı ambarında gören, aç tavuklar gibi ..
Avanak ,avanak ..!
Lakin, gelin görün ki ..
Kazın ayağı, hiçte öyle değildi ..
Uymadı, evdeki ve kafadaki hesapla, alış - veriş, çarşıya ..
Üstelik te, hayatın gerçeğine ..
Hele hele, hepsine eyvallah ta ..
Birde ahmaklığın da ,yoz akıllara hükmeden ..
Fikir ve ahlak fukarası, zeka küpü saydığı kalmasaydı açıkta...
Tıpkı, yırtık dondan fırlayan ..
Çıplaklıkta, dona kalan, kıçı gibi ..!
Unutuvermeseydi birde ..
Ayakkabı küçük, ayak büyükse ..
Girmezdi ayak, pabuca ..
Üstüne, üstlük ..
Yanlış hesap, dönerdi Bağdattan, eninde - sonunda ..!
Unutmasaydı, hayatın ve sağ duyunun, bu basit ve ilk gerçeğini ..
Tam, aferini alıp,sırtını sıvazlatacaktı uzuna, uzun, uzun ..
Ama olmadı ..
Yitirdi itibarı, düştü gözünden uzunun ..
O gün - bu gündür CİN Ali, cin çarpmışlıklarda ..
Topaçlara, taş çıkartmacasına ..
Fıldır, fıldır döner durur, ortada ..
Cin Ali, ettiğini bulup ..
Düşmeli, kendi kazdığı kuyulara ..
En Hayır'lı sonuç budur, çünkü ...
Biz biliriz, onun dününü de, ününü de ..
Bizim Cin Ali, haramilerin piri, dalkavukların önde gideni ..
Bakmayın, akıllı geçindiğine ..
Cin Ali'nin seceresi de, geçmişi de, belli ..!
O, bildiği fırıldaklıklarda döne dursun, emirlere itaatle ...
Ayrancılı Davutoğlunun ımsığı, Ahmet misali ..
Alır sonunda, o'da üçün birini, tıpkı Ahmet gibi...
Takar koluna, Karamürsel sepetini ..
Hancı gider hanına ...
O kalır, mezberiliklerde, bok pazarında ...
Bor pazarını, kaçırıp
Eşeğini, Niğde'lere sürmüşlüğünde ...!
Bu fırıldaklıklarda, dönen, dönene ...
Devlet olmuş divane...
V atan,millet ,sakarya bahane..
Kıçı kurtarmak için, postu sermiş, eşiğe ..
İstikbali bok içinde, ömür, tüketiyor ömür ..
Sıçtı Cafer, Bez getir, teranelerinde ..
Minareye kılıf, ihanete, bahane arama telaşında ..!
Dönmüş adeta, Tekir den korkan, fareye ...
Kanarak Uzun'la, Cin Ali'ye ..
Kandırılanlar kervanına ,katıldı Devlet te, sonunda...!
Kala, kala kaldı, üçün biri de, kendisine ..
Dedik'ya, fırıldaklıklarda yok kimseler, üstüne ..
Cin Aliyle, Devlet dönmelerde, birbiriyle yarışıyor, nispette ..
Haydi bu dönüş, bu gariban ülke ve halk için ..
HAYIR'lara, vesile ola ...!
HAYIR'lara, vesile ola ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ 

Friedrichshafen /Almanya 

25/01/2017

Saat:01_14


YENİLGİLERDE , YUTULMUŞLUĞUNDA ....!

Arttıkça bunalımı, bulantılarla ekşidikçe midesi, ağzı-dili ..
Duyuramaması sesini, anlatıp, ifade edememesi kendini ..
Onu, içsel yalnızlıkların, korumasız bataklığına sürükledikçe ..
Çırpınıyordu, son bir çaba , gayret ve direnişle ..
Dahası, umut kırıntılarının, yaşama sevinçlerinin son zerreleriyle ..
Tutunmak için hayata, diş-tırnak , canhıraş gayretlerle ..
Cılız bedeninden, yorgun ruhundan beklenmeyecek, gayret ve çeviklikle ..
Üstelik, hala insana, insanlığa, iyiye, güzele olan inanç ve değerlerini ..
Korumaya, gayretle ...
Son bir kez baktı, sağına, soluna ..
Onu yutan koyu griliğin, kurtların sevdiği boz bulanıklığın ortasında ...
Kendi yalnızlığında ve insan yığınlarının kirlettiği dünyanın yozluğunda ..
İliklerine dek tir, tir titreyerek adımladı, sonunda ..
İnsanlık bataklığının metan gazının değil sadece körpe ciğerlerine ..
Ta iğdiş edilip,tarumarlıklarda yerle yeksan olan ruhuna, dolmaya başlamışlığında ..
Yürüdü, kendi adımlarının onu yalnızlığın, naçarlığın, bedbahtlığın...
Tarifsiz hüznün ve sonun, gayya kuyusuna yöneltmişliğinde ..
Kimsecikler demezdi, konduramamışlıklarıyla ..
'' - Genç yaşta kıydı canına ...! '' diye
Soyundu ,dökündü yeni yola ,eskinin izini , kirini ,kırıntısını taşımayı istemeyerek ...
Çırpı bacaklı bu genç ömrün ...
Böylesine yorgun, yaşlı ve teslimiyeti sineye çekecek kadar, bitaplıkta ...
Hayatı sevinçle adımlayacağı yaşta ve çağda iken ölüme tutsak yürüdüğünü ...
Hayat denen tahterevallide....
Hep,düşen,...
Hep kaybeden olmuştu, oldum olası ..
Hayatın mı, feleğin mi ?
Yoksa...
İnsan geçinen, hilkat garibelerinin sillesi mi,
Onu, daha çok bezdirmişti, canından ..?
Bilinmezliklerin kucağında...
Ölümün, görünmeyen dar ağacında ...
Sunarken, hayat ölümü, ona ..!
O, gidiyordu ..
Yorgun, titrek ve ürkek adımlarla ..
Ona, biçilmiş sonu, yaşamacasına ...
Ölüm saçan, gri sessizliğin ve öldürücü yalnızlığın ortasında ...
'' - Her intihar,
Yiten yaşama sevinciyle, çoğalan bir çığlığın ve yüreğin , sesinin ...
Göz göre, göre ve amansızca,acımasızca , Duyarsızlıklar da çalınışı ....
Bir ömrün....
Nemelazımcılıkların hortlamışlığında ....
İnsancıkların , insana, ilgisizlikle sırt dönmüşlüğün de..
Duyarsızlık, horluk ve hoyratlıklar da, talanı ve çalınışı dır, aslında ...!
Tezinin, bir kez daha, genç ölümlerden birinde doğrulanmışlığıyla ..
''Her ölüm, zamansız ve erken ölümdür '' , sözüne inatla ..
Ömrünün, doyamadığı gonca çağında ...
Yürüdü genç kız, yürüdü, ölüm sessizliğini içerek ...
Kendini yutmaya hazırlanan, bataklığa ..
Oldu olan, yaşandı hazin bir son ...
Bataklık yuttu, onu ..!
İnsanların değil, bataklığın ona kucak açmışlığında ...
Kendinin, zorakilikler de ölüme, kucak açanlığıyla ...
Öldüresi gri yalnızlığın ortasında kala, kalan, genç bir ömrün ...
Sevgisizlikte yok olup, yenilgilerde, yutulmuşluğunda ..!
Yenilgilerde, yutulmuşluğunda ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

22 / 01 / 2017

Saat;10_20


GÖNÜL VE ÖMÜR BAĞINDA ...!

Keşkelerde,pişmanlıklarda,hüsranlarda ...
Sık, sık ve bir daha, bir daha ..
Devrilmeden üstüne, üstüne ...
Öykünmeden iki geri, bir ileri yürümelere ...
Soyunmadan, şeytanlığa ...
İtibar etmeden, şana, şöhrete, göstermelik devinimlere ...
Teslim olmadan, yalana-dolana, ihanete !
Aldırmadan,ele -aleme,sağa-sola ...
Önün-ardın sıra, edilen laflara ..
Mutluluğunuza çomak sokmak ve yılanlık,çayanlıkta , ağular dökmek isteyene
En anlamlı, güzel ve insani yanıtı ..
Saygıyla beslenip, yüceltilerek, çiçeğe duran ..
Aşkın, hanımeli güzelliğini ve albenisini var ederek ..
Gönülden, gönüle uzanan o, tılsımlı yoldan yürüyerek ..
Aşk ile aşka semah durup,
İnançla ve tüm kalbinle, sevdiğinin kalbine paydaşlıktır ...!
Ondandır, davetim, sana ...
Tüm kem sözlere, kulak tıkayıp ...
Göz kapatarak, aldırmadan engellere ..
Aşkla yürümektir, hayatın üstüne, üstüne ..
Zira,hayat ve evren var olmuştur, aşkla ..
Bina edebiliyorsan aşkla, aşkı....
Senden, mutlusu olmaz bu dünyada ....
Aşk; yüreklerde yanan, ömre ışık saçan, kandildir ..
Söndürüp, körlemekte, yakıp ışıl, ışıl etmekte...
İnsana has ve insana dairdir.
Hayata, aşka ve insana dair güzel olan ..
Güzeli yaşamaya emek verip, göz nuru, alın teri dökenliğinle ..
Koyulmuş ve katılmışsan, aşk kervanına ..
Semanın kandilleri, kainatın canlıları ...
Çölleri vatan tutan, sevda gönüllüleri...
Aşkın yiğit neferleri, yoldaştır, sana ..
Yanlış üstüne, hayat ve mutluluk bina olmaz ..
Olsa da, iflah olup, mamur olmaz ...
İçindekine, mutluluk sunmaz ...
Unutmamalı ki, kem söz sahibine aittir, diyerek, yürüyorsan ...
Gönülleri ve insan yürekleri, sevgide tavaf et, tevzuyla, sadakatte ...
Bırak, sen doğruluklarda dik dur, diren ..
Dönen, dönse de, sen dönme, yolundan ..
Gönlünle, arana kimseleri sokmadan et muhabbetini, aşk ile ...
Göreceksin ki, zaman içinde ..
Bulur layıkını sana ve insanlığa, nifakla, aşka kötülük eden ....
Yolunda sebatla,yürürsen aşk ile aşk yolunda ..
Vecd ve meşkde mutluluk bahşeder, aşk sana ...
Vefa da, ne denli sadık ...
Cefada, nasıl duruysan,
Safa da da, ışıl, ışıl parıldasın gönlün ...
Yürürken, cem et güzelliği, dererek gönülleri, ömürleri, yürekleri ...
Ulviliğin ilk adımı,erdemliliğin ilk eşiği ..
Hoş görüde bağışlamaktır ,ayırt etmeden, insanı ...
Tevazunun pusulan, sağ duyunun, rehberin olmuşluğunda ...
Yürü, bakmadan ardına, sarılmadan keşkelerle, pişmanlığa ...
Aşk ile koyul , aşk ile , aşk için yorul ve durul, hayat yolunda ..
Gör ki, o zaman ...
Aşk, rengarenk çiçekler olup açacaktır, gönül ve ömür bağında ..
Gönül ve ömür bağında ...

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen/Almanya

24 / 01 / 2017

Saat ;15_00

RÜZGARLAR ANLATIYOR AŞKIMI, SANA !

Aşkın mavi alevleri tutuşturdu ..
Ömrüm, bedenim, ruhum uğruna, aşk için...
Yangınlarda kül oldu ..
Hep görünmez bir el, uzandı dudaklarıma ..
Sözcükleri, dilimde koymacasına ..
Mühürlenmişliğinde, dudaklarımın ...
Söyleyemiyorum istediğimi, hatta, ihtirasla dilime düşenleri ...
Tarifsiz bir güç ve daha çokta ..
Sana karşı, yıllara uzanan derinden, derine, aşkla tutukluluğum ..
Söyletmiyor bana, içimden geçenleri ....
Hani derler ya, '' - Söz biter, izi kalır gönüllerde ..'' , diye ..
Öylesi haller ve vurgunluklarda ...
Adeta lal olmuşluğumla düğümleniyor, sözler boğazımda ..
Adı, aşk yada her neyse ..
Mani oluyor, bana ..
İçimde çoğalan bir ses, dillenerek, fısıldıyor sükunla, bana ..
'' -Suskunluklar da, en güzel ifadesidir, aşkın , zamanla . '' .....
Söz gümüşse, sükutun altın'lığında ..
Sessizliğin ve kelamsızlığın diliyle ..
Yani, suskunluğun diliyle, dillendir .....
Yaşa ve yaşat aşkı, ona ..! ''
Boynumun kıldan inceliğinde, sükuta gömülerek ..
Boyun eğiyorum, yüreğimin ve aşkın sesine ..
Onun içindir ki ..
O, gün- bu gündür ...
Rüzgarlar anlatıyor, aşkımı, sana ...!
O, gün- bu gündür ...
Rüzgarlar anlatıyor, aşkımı, sana ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

24/ 01 / 2017

Saat;12_52

BİTMEZ TERANE

El karışmış, elin işine ..
İnsanın, çok bilmişliğinde
Kim kaçmış, kimin içine ?
Kim saklanmış, kendine ?
Cinle ile şeytan el, ele verse, bile ..
Çıkamamışlığıyla, işin içinden ..
Çekmişler ellerini, eteklerini, insan denen, garabetten ....!
Kalmışken, kendiyle baş, başa ..
Şimşir taraklar vurulmuşken, kel başa ...
Neler gelmiş, neler insanın başına ..
İnsanın, insana riyada, kuyular kazmışlığıyla ....
Kazdığı kuyuya, çokça kendi düşmüşlüğüyle ...!
İnsanın, kendiyle ve insanla, bitmeyen kavgasında ...
Bu kör dövüşte, kazananın olmamışlığında ..
Kaybedenin hep insan ve daima, insanlık olmuşluğun da ...
İnsanın,köküne, kibrit suyu dökmüşlüğünde..
Bindikleri alamet le, giderken, kıyamete ...
Yananın da, yakanın da ..
Ölenin de, öldürenin de, insanlığında ...
Sürer, hengame, yendikçe, yenir herze ...
Kaçtıkça, kaçar, endaze ..
Çene suyu, çorbalarda ...
Bitmez terane ..!
Bitmez terane ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen /Almanya

23/01/2017

Saat:07_55


SÖZÜN BİTTİĞİ YER, BURA ....

'' - ANI, ANDA YAŞA ....! ''

İş, işten geçmemişliğinde ...
Çekiştiriyorsa içindeki çocuk, hala eteğini ...
Yüreğinin sesini dinlemen için, içtenlik ve duyarlılıkla uyarıyordur, seni ..
Kirletmemişliğiyle, masumiyetin sesini ...!
Olanağın, zamanın ve fırsatın varken ..
Hata yapmaman ve ilelebet pişmanlık duymaman adına ...
Üstelik, son pişmanlığın faydasızlığında ..
Keşkeler de ve pişmanlıklar da dönenip durmaman için, seni ..
Bazı hal ve durumlarda, gözünü öfke, aklını duman ....
Ruhunu ve duyarlılıklarını, gaflet bürür..
Dinlemekten alıkoyar, iç sesini ..
Burnunun dikine götürür, seni ..
Öylesi hallerde, burnunun ucunu görmemişliğinle, tökezlediğinde ..
Çevrende olmayabilir kimse ve uzanmaz, yardım eli ..
Malumdur ..
'' - Bırak sarhoşu, yıkılıncaya kadar gitsin .! '' kelamına sığar bazen, pek çok duygu ...
Ateş'midir yakan seni, yoksa öfke mi, daha çok, kimi zaman ?
Durabilsende, ateşten ırak ..
Duramamışlığınla, öfkeden uzak ..
Her türlü melanet ve belaya, davet çıkartırsın ...
Esirliğin de, öfkeyle, sağ duyusuzluğa ..
Cin çıkınca, bir kez şişeden ..
Çoktan geçmiş olur iş, işten ...
Tutamaz san dilini, kontrol edemezsen, hırsını, nefretini, öfkeni ..
Sokarsan, düşüncesizce ....
Sağ duyusuzluğun pençesinde, burnunun olmadığı yere, kafanı .....
Para etmez, o an, içindeki çocuğun sesi ..
Çekiştirip durması, ceketin'le, eteğini ...
Bil ve unutma ki ,
Öfkeyle yenilen, baldan ....
Sevgiyle içilen sirke, daha tatlı, şifalı ve evladır, insana ..
Kara aklının, ayağına dolaşmışlığında ..
Bir yerlerinde dolaşır, çarşafa ..
Bulamazsın evinin yolunu, maazallah, sonunda !
Perşembe'nin gelişini, belli etse de; Çarşamba ..
Niyetin yoksa, bunu öğrenip, bilip, anlamaya ..
Sana, en büyük kötülüğü yapanın, bizzat sen olmuşluğun da ...
Para etmez, nasihat ta, nusubette, sana ..
İşin kalmasın istiyorsan, hep yarada na ..
Özün bay vermiyorsa, kula,kulluğa ..!
Ömrünü keşkelerle, çuvalını, pişmanlıklarla doldurma ..
Sen, sen ol ...
Kulak ver, içindeki çocuğa ..
Eteğini çekiştir'tip, saçını-başını, yoldurma ..
Kaybedeni hep sen olursun, hayat denen bu oyunda ...
Isıt sevgiyle, yüreğini ..
Kanma, yalancı baharlara ..
Sağ duyunun, kılavuzun olmuşluğuyla, davran ..
Sen, sana ve hayata ..!
Yüreğini dinle, sorgula..
İçindeki çocuğu, horluklarda, öfkeler de, susturma ..!
Donakalma, gecenin ayazında, hayatın kuytusunda ...
Unutma, hayat, andır ..
Anı, anda yaşa ...
Bil ki,
Dün, yitmişliğinde..
Yarınsa, henüz gelmemişliğinde, yoktur, asla ...!
Tut aklında ...
'' - Sözün bittiği yer '' bura ...!
Ondandır ki ..
Anı, anda yaşa ...!
Anı, anda yaşa ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

24/01/2017

Saat; 01_07


BENDE UNUTTUĞUN, SENİ AL ...!

Varsın, benim içim erisin, titresin yüreğim ..
Ruhum belensin , hüznün, şalına ..
Yeter ki,üzülmeyesin sen ..
Gönlün incinmesin, yüreğin sızlamasın, gocunmasın ruhun ..
Yalnızlığın kasıp-kavuran ayazında , üşüme ..!
Dona kalmasın umutların, gecenin ayazında ..
Bende unuttuğun, seni al giderken, götür yanında ..
Özün bay, için el verirse..
Bende unuttuğun, seni al, giderken ..
Bende unuttuğun, seni al...!
Seni al....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen /Almanya

24/01/2017

Saat: 02_30

ISLAK, ISLAK AKAR GECE, İÇİME !



Islak, ıslak akar gece, içime ...
Karanlığı ağartmacasına akarken göz yaşlarım, salkım-saçak geceye !
Verilmiş tüm sözler, yapılmış tüm vaatler ...
Anlamsız ve hükümsüz olur gözlerimde ....
Kelimelerin boğazıma düğümlenmecesine ..
Sözün bittiği o, anda ...!
Çekilir kan dudaklarımdan, kontrolsüz seyrimeler, esir alır ...
Uykusuz gecelere direnmekten, helak olup, feri yiten gözlerim ..
İçlerine kum atılmışcasına yanar, karıncalanıp, kaşınır durur, delirtmecesine
Göğümün Zöhre yıldızı ışıldayıp, yol göstermez, sensizlikle ..
Katran karası karanlığa bürünen, azap dolu gecelerimde ..
Umutlar, yarasalar olup uçuşurlar, karanlıkta dört bir yana ..
Ermenin, yakalamanın mümkün olmamışlığında ..
Kala kala, geriye, kahır yükünde çökmüş omuzları ..
Yitik umutları ve divaneliklerin çölünde kaybolan ..
İnsan eskisi, bir leylinin, kalmışlığında ..
Rüzgarlara anlatırım, hazin ömür öykümü ..
Gecenin içinde, fısıltı, fısıltı çoğaltmacasına ...
Dur-durak bilmez gamlarımla, dertlerimin ..
Yılkı atı pervasızlıklarında, şaha kalkıp ..
Çığlık, çığlığa keskin ve içe işleyen kişnemelerle ..
Duygularıma, tercüman olmuşluğun da ..
Tam da, tükenirken umutlarım, gecenin en karanlık anında ..!
Karanlığın, aydınlığa gebeliği o, anda ..
Karanlığa düşen, o gümüşi aydınlığı, fark ederek ..
Son bir gayretle silkinir, sarılırım, umuda ...!
Sensizlik, gece, seraplara karışan düşlerimle, kabuslarımın, sarmalında ..
İçimde, yeniye ait bir sancı başlar ..
Tıpkı, hamile bir kadının, acıya belenen umuduyla, kıvranışlar da ..
Ufka bakarım ...
Senin, bendeki gözlerinle ..
Seni çoğalttıkça, umudu ..
Umudu artırdıkça, yürek sevinçlerini pekiştirmecesine ..!
Sevda denen derde, düşmeden önce, bilmediğim nice olguyu, gerçeği ve acıyı tanımışlığımla...
Sensiz, senliliğimde ..
Umudu nakşederim,umudu geceye, ömrüme, gönlüme,
ufuklara ..
Tan yeri ağarmalarının, albenisini ..
Çiğ ve kırağı güzelliğinde, yudumlamaya koyulmuşluğumda .
İşler içime, için, için ...
Sevda yeli, ayrılık sancısı, bitmeyen gönül şarkısı ..!
Ve, aşk ateşinin o, tarifsiz sıcaklığı usuldan, usula ..
O, an ...
İşte, tamda o, an ...
Tarifsiz ve eşsiz güzelliğiyle, yağar içime ..
Su duruluğu güzelliğinde, çiğ taneleri ..
Cemre düşer ...
Gönlüm, sevincik deliliğine, soyunur ..!
Yüreğim, gelincik tarlasına döner .....
Karanlığı ağartmacasına, akarken göz yaşlarım, salkım-saçak geceye !
Islak, ıslak akar gece, içime ...!
Islak, ıslak akar gece, içime ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

23 / 01 / 2017

Saat ;02_07

GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...