21 Ocak 2020 Salı
Kardelen Ömürler: YETER Kİ ....,Eskilerin ve ekabirlerin söylemiyle ...
Kardelen Ömürler: YETER Kİ ....,Eskilerin ve ekabirlerin söylemiyle ...: YETER Kİ ...., Eskilerin ve ekabirlerin söylemiyle ... '' - Adıyla müsemma .'' Olsun diye koyar, iyi niyetle, heyecanla,...
YETER Kİ ....,
Eskilerin ve ekabirlerin söylemiyle ...
'' - Adıyla müsemma .'' Olsun diye koyar, iyi niyetle, heyecanla, gariban ata, ana, bebelerinin ismini ...
Gel gör ki, zaman, zaman hayatın azizliğiyle …
An gelir, ‘’ – Parmağım, kör gözüne ‘’ hallerinde ….
Yahut ta, kel alaka hallere düşer niyetlerle, dileklerle, eylemler, gelişmeler ve gerçekler ..
Hallerin böyleliğinde koymuşlar, benimde adımı, Neşe ...
Bak ki hayatın azizliğine yahut ta oyununa …
Ben, beni bildim, bileli ...
'' - Adıyla müsemma .'' Olsun diye koyar, iyi niyetle, heyecanla, gariban ata, ana, bebelerinin ismini ...
Gel gör ki, zaman, zaman hayatın azizliğiyle …
An gelir, ‘’ – Parmağım, kör gözüne ‘’ hallerinde ….
Yahut ta, kel alaka hallere düşer niyetlerle, dileklerle, eylemler, gelişmeler ve gerçekler ..
Hallerin böyleliğinde koymuşlar, benimde adımı, Neşe ...
Bak ki hayatın azizliğine yahut ta oyununa …
Ben, beni bildim, bileli ...
Değil Neşe ve sevinçle içli-dışlı yaşamak ….
Gülmedi gitti yüzüm, bir gün, hatta an bile ..
Nedenini saymaya kalksam, size ….
Kederden mide kramplarına ve kusmalara ….
Sinirden, oynatmaya az kaldı, hallerine kurban olursunuz ….
Çoğu kez demişimdir, hatta çocuk aklımla bile, söylendiğimi bilirim ..
Adım Neşe olacağına, olsaydı Songül, ne yazardı ?
Yeter ki, bahtım açık, gönlüm huzurlu, yüreğim sevinçle çarpar olsaydı ...
Bizimkilerin iyi niyet ve gayretine inat ….
Koydu önüme, ortaya karışık menülü, berbat mı berbat yemek, misali bir hayat ..
Ben, neşeye, gülmeye ve şen-şakraklıklarda ömür geçirmeye hasrette, eskittim ömrü, tükettim bunca yılı ..
Gelin görün ki, hayat bana hiçte cömert davranmadı …
Mutluluktan, sevinçten ve neşeden yana ..
Gördüm, göreli popüler isimlerden bir Neşe Karaböcek ismini duyar-bilirim ..
Gelin-görün ki, duyup-bildiğim kadarıyla …
Adına inat, hayat ondada pek cömert davranmadı ..
Küçük kız kardeşi Gülden KARABÖCEK ….
Kocasını ELİNDEN, MUTLULUĞU, ömründen çaldı ...
Eeee, hayat denen hengameler yumağına bakın ..
Neye, niyet, neye yada kime kısmet hallerinde, tükenip gidiyor şunun, şurasında ömürlerle, hayat ..
İçine tükürdüğümüz yorgun dünyada, şu üç günlük misafirliklerde …
Tükenen ömürlerde, kimimizin kısmetine kavun, karpuz, bal-börek ..
Ben gibi, nice gariban bahtsızlara da, düşse, düşse ...
Kelek, Kabak gibi ham Karpuzun kabuğu ….
Oda azmış gibi, üstüne, üstlük birde …
Bağırsak yırtan, iç kanatan, Kurumuş Mısır Koçanıyla …
Bayat mı bayat, demode bir hayat düşer ...
Dedeciğimin deyişiyle ….
Gökten palan yağsa, değil ahım-şahım Palan, Kuskun 'u bile bize düşmez ....
Gökten Nar yağsa, kafamıza dolu düşer hallerinde …
Tükettik, şunun, şurasında ömrü ahla-vah la …..!
Sözüm meclisten dışarı da olsa, meclisin içine de olsa ukde kalmasın diye ….
Aklımdan ve içimden geçeni diyeceğim, orta yere ….
Her kim alınıyorsa, alınsın üstüne, dilerse de, kahredip, küssün sırtını dönsün bize..
Yüzünden ne keramet gördük ki, sırtından ne hikmet görelim böylelerinin diyerek ....
Görüp-geçirdiğim günlerin aklı-karalığında …
Ahımın gidip, vahımın kalmışlığında….
Dahası, bunca başıma gelenin, pişmiş tavuğun başına gelmemişliğinde ...
İçimin yangınlıyla, ağız dolusu haykırarak, diyorum ki ….
Eni-konu şirazeden çıkmışlığımla, son sözümü şuracıkta hem meclise, hem de, size ...
İsmin iyisi de-kötüsü de, alası-valası da, kerahatı da fark etmez, tıpkı günlerin hepsinin aynılığı ve hayırlılığı gibi …
Elden bir şey gelmez, at koşmuyor, baht ta kazanmıyorsa ..
Adın, değil Neşe, olsa da Pür Neşe, güldürmeyen güldürmemiş, bir tutam sevinçle, sıcacık gülüşü çok görüp, senden esirgemişse ...
Kısraktan, Torbayla, Tay'ı, eşekten Samanla, Sıpayı ….
Benimle, senden, sevinç ile Neşe'yi esirgemişse ...
Takma kafana, tel maşa tokadan başka mevzuyu …
Hele, hele vermediği neşeyi, sevinci, mutluluğu, onu bunu ...
Yeter ki ..
Sen, sen ol …
Umudunu ve kendine saygınla, haysiyetinle, onurunu yitirme …
Kula, kulluk etme, bir de …
‘’ –Aylak bakkal, taşak tartar ‘’ Hallerinde, asalakça, beyhudeye geçirme hayatla, ömrü ….
Adın, Neşe olacağına, ömrün şen, bahtın açık olsun ...
Çok görüp, esirgemişse bunu ...
Koy kıçına Hayat denen Azmanın, Rahvan gitsin ...
Varsın Neşe, Sevinç onun olsun, tepe, tepe kullansın ....
Yeter ki, adil olsun, mutluluktan yana payımızı dağıtırken ...
Mutluluktan yana payımızı dağıtırken ...
Yeter ki ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya
21 / 01 / 2020
Saat ; 18_45
Kardelen Ömürler: DİYE, DİYE …..! Kol kırılır, yen içinde kalır diye...
Kardelen Ömürler: DİYE, DİYE …..! Kol kırılır, yen içinde kalır diye...: DİYE, DİYE …..! Kol kırılır, yen içinde kalır diye, diye edildi … Hem hayatlarımızın, hem de ağzımızın içine .. Bir yanda zaman ve hayat...
2 Ocak 2019 Çarşamba
UMMAN İÇİNDE, UMMANDIR, İNSAN ….!
Ummanlar, dağlar, ateş, su ve insan hepsinin ortak paydası ..
Her hepsinin de, adeta iki tarafı keskin bıçak olmasıdır.
Akla-kara, eskiyle-yeni, iyiyle-kötü, güzelle-çirkin, sevgiyle-bela, aşkla-ihanet, şifayla-hastalık ve hatta ölüm….
Her hepsinde, hatta kainatın özünde iç içedir tüm devinimler, oluşumlar, duygular, yaşanmışlıklar, yaşanacaklar.
Mekik oyası gibi, işlenip iç içe geçerek nakşolmuştur, hayatta ….
Aynı zamanda, geceyle-gündüz gibi bir bütünün ayrılmaz parçası, yarımı tam ve tamam eden yanıdır ..
Mazi, nasıl atide saklıysa, ölüm ve hayat aynı zaman ve kainat atlasında gerçekleşiyorsa …
Olumluluklarla-olumsuzluklarda bir ağaç bünyesinden uzayan dallar gibi..
Hem kendi içinde bağımsız, hem bir arada kollektif ve kardeşlikle-sürtüşme içinde, doğup, büyüyüp, kök salıyordur …!
Ondandır, zaman umman, hayat, devinim ve kainat mekandır, tüm bunlara….
Zerreden, küreye uzanan bu hengameli ve muammalı merdivende, yol alır, her hepsi ..
Zaman, zaman göynür ve çürür özler, an gelir hayat ve aşk, an gelir ölümlerde, perde iner soluklanır, zaman ve insan, solukların kesilmişliğinde.
Bilirler ki düşündükçe var olan, aklı selimler, aynı ummanda, hayat savaşı veren, cümle canlılar ve yaratıklar gibiyiz.
Ummanın dalgalarıyla cebelleşirken, bir yanda..
Hemen öte yanında, aşka kol uzatırız ahtapotlar yada ulu çınar kökleri gibi …
Berimizde, kesilince ömür değirmenimizin suyu, yeli ,enerjisi ..
Dönmeler ve dönenmeler hayata değil, ölüme yol alınca..
Sevinçler bırakır yerini, anlıkta olsa, hüzne..
Gülmelerle-ağlamaların yan, yana bir bünyedeki varlığında ..
Keşfe koyulunca, yüzleşip gerçekle gördüğümüzde biz, bizi …
Anlarız ve sessizce yada ulu orta aşikar hallerde, dillendiririz itiraflarda ..
Umman içinde, ummandır, insan …..!
Umman içinde, ummandır, insan …..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya
02 / 01 / 2019
Saat ; 20_40
UMMAN İÇİNDE, UMMANDIR, İNSAN ….!
Ummanlar, dağlar, ateş, su ve insan hepsinin ortak paydası ..
Her hepsinin de, adeta iki tarafı keskin bıçak olmasıdır.
Akla-kara, eskiyle-yeni, iyiyle-kötü, güzelle-çirkin, sevgiyle-bela, aşkla-ihanet, şifayla-hastalık ve hatta ölüm….
Her hepsinde, hatta kainatın özünde iç içedir tüm devinimler, oluşumlar, duygular, yaşanmışlıklar, yaşanacaklar.
Mekik oyası gibi, işlenip iç içe geçerek nakşolmuştur, hayatta ….
Aynı zamanda, geceyle-gündüz gibi bir bütünün ayrılmaz parçası, yarımı tam ve tamam eden yanıdır ..
Mazi, nasıl atide saklıysa, ölüm ve hayat aynı zaman ve kainat atlasında gerçekleşiyorsa …
Olumluluklarla-olumsuzluklarda bir ağaç bünyesinden uzayan dallar gibi..
Hem kendi içinde bağımsız, hem bir arada kollektif ve kardeşlikle-sürtüşme içinde, doğup, büyüyüp, kök salıyordur …!
Ondandır, zaman umman, hayat, devinim ve kainat mekandır, tüm bunlara….
Zerreden, küreye uzanan bu hengameli ve muammalı merdivende, yol alır, her hepsi ..
Zaman, zaman göynür ve çürür özler, an gelir hayat ve aşk, an gelir ölümlerde, perde iner soluklanır, zaman ve insan, solukların kesilmişliğinde.
Bilirler ki düşündükçe var olan, aklı selimler, aynı ummanda, hayat savaşı veren, cümle canlılar ve yaratıklar gibiyiz.
Ummanın dalgalarıyla cebelleşirken, bir yanda..
Hemen öte yanında, aşka kol uzatırız ahtapotlar yada ulu çınar kökleri gibi …
Berimizde, kesilince ömür değirmenimizin suyu, yeli ,enerjisi ..
Dönmeler ve dönenmeler hayata değil, ölüme yol alınca..
Sevinçler bırakır yerini, anlıkta olsa, hüzne..
Gülmelerle-ağlamaların yan, yana bir bünyedeki varlığında ..
Keşfe koyulunca, yüzleşip gerçekle gördüğümüzde biz, bizi …
Anlarız ve sessizce yada ulu orta aşikar hallerde, dillendiririz itiraflarda ..
Umman içinde, ummandır, insan …..!
Umman içinde, ummandır, insan …..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya
02 / 01 / 2019
Saat ; 20_40
2 Kasım 2018 Cuma
DİYE, DİYE …..!
Kol kırılır, yen içinde kalır diye, diye edildi …
Hem hayatlarımızın, hem de ağzımızın içine ..
Bir yanda zaman ve hayat hatta, kimilerine göre kader yada felek …
Bir başka bakış açısıyla bakanımıza göre de ….
Sözüm ona, insan geçinen soysuzlar güruhu …..
Zaman ve çivisi çıkan insanlık, çığırından çıkan insan ilişkilerindeki çürümeyle …
Kendine toz kondurmayan ve adeta kendini sütten çıkmış ak kaşık addeden medeniyetin mimarı ve bekçisi denen …
Ne idüğü belirsiz yoz kalabalıklar yığını, tükürdü ağızlarımıza ve yüzümüze..
Çek sineye, yut ahmaklıklarda ve lal kesil ….
Yeter ki, her ne pahasına olursa olsun, verme sırrını ele, aleme, dışarıya diye ,diye ….
Sıkılıp, sıkıştırılıp ….
Tedip, tehdit, göz dağı ve korkutmalarla …
Sözde terbiye adına, sustalı lal maymunlara ve üç maymunu oynayan telef hayatlara çevrildik ..
Kan kusup, kızılcık şurubu içtik demeleri kafamıza vura vura yazıp, nakşettiler ruhumuza, belleğimize..
Döndürüldük, döndük çoğu kere ….
Ruhu ve canı olmayan bostan korkuluklarıyla, ölü canlara..
Birileri hükmetti, birileri emretti, birileri dayattı ve yaşattı ..
Hasılı kurbanın ve telef 'in hep biz olmuşluğumuz da …
Olduk avara kasnaklar da ve dişli çarklarda kurban oluşlara ..
Denecek çok, dillendirilecek sözcük ve öğütülecek zaman ve ömür fazla..
Ama sonuç hep buraya çıkınca gereksiz bir iş güz arlıktır hatta havanda su dövmektir çok çene yapıp, çene suyu çorbalarda ömür heba etmek ..
Ondandır ki ..
Azda, özü diyorum …..,
Sağ duyuyla yüreğini dinleyip, aklı selimin yolunda adımlayan insan evladı, insanlara ….
Kol kırılır, yen içinde kalır diye, diye edildi …..
Hem hayatlarımızın, hem de ağzımızın içine …..!
Hem hayatlarımızın, hem de ağzımızın içine …..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ /İSYANİ
Immenstaad/ Friedrichshafen / Almanya
02/11/2018
Saat ; 16_49
Kol kırılır, yen içinde kalır diye, diye edildi …
Hem hayatlarımızın, hem de ağzımızın içine ..
Bir yanda zaman ve hayat hatta, kimilerine göre kader yada felek …
Bir başka bakış açısıyla bakanımıza göre de ….
Sözüm ona, insan geçinen soysuzlar güruhu …..
Zaman ve çivisi çıkan insanlık, çığırından çıkan insan ilişkilerindeki çürümeyle …
Kendine toz kondurmayan ve adeta kendini sütten çıkmış ak kaşık addeden medeniyetin mimarı ve bekçisi denen …
Ne idüğü belirsiz yoz kalabalıklar yığını, tükürdü ağızlarımıza ve yüzümüze..
Çek sineye, yut ahmaklıklarda ve lal kesil ….
Yeter ki, her ne pahasına olursa olsun, verme sırrını ele, aleme, dışarıya diye ,diye ….
Sıkılıp, sıkıştırılıp ….
Tedip, tehdit, göz dağı ve korkutmalarla …
Sözde terbiye adına, sustalı lal maymunlara ve üç maymunu oynayan telef hayatlara çevrildik ..
Kan kusup, kızılcık şurubu içtik demeleri kafamıza vura vura yazıp, nakşettiler ruhumuza, belleğimize..
Döndürüldük, döndük çoğu kere ….
Ruhu ve canı olmayan bostan korkuluklarıyla, ölü canlara..
Birileri hükmetti, birileri emretti, birileri dayattı ve yaşattı ..
Hasılı kurbanın ve telef 'in hep biz olmuşluğumuz da …
Olduk avara kasnaklar da ve dişli çarklarda kurban oluşlara ..
Denecek çok, dillendirilecek sözcük ve öğütülecek zaman ve ömür fazla..
Ama sonuç hep buraya çıkınca gereksiz bir iş güz arlıktır hatta havanda su dövmektir çok çene yapıp, çene suyu çorbalarda ömür heba etmek ..
Ondandır ki ..
Azda, özü diyorum …..,
Sağ duyuyla yüreğini dinleyip, aklı selimin yolunda adımlayan insan evladı, insanlara ….
Kol kırılır, yen içinde kalır diye, diye edildi …..
Hem hayatlarımızın, hem de ağzımızın içine …..!
Hem hayatlarımızın, hem de ağzımızın içine …..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ /İSYANİ
Immenstaad/ Friedrichshafen / Almanya
02/11/2018
Saat ; 16_49
7 Ekim 2018 Pazar
ALBENİLER ECEM'SİN …,
Yaban çiçekleri, her mevsim ölüp, ölüp dirilirken …
Bir tek, bir tek sen diri kalırsın, onca çiçeğin içinde …
Tılsımlılığın ve baştan çıkartan, kışkırtıcı albeninle…
Diri ve hayat dolu halinle, gönül tahtım da, sinemin bağında …!
O gün-bu gündür, gelinciklere müptelalığım…
Sana hasretim ve açlığım…
Sana vurgunluğum ve adanmış ömrümün emsalsiz güzelliği ve bahar çağıdır..
Dudaklarımda adın, dilimde tadın …
Göz bebeklerimde, sen hep gelincik albenilerinde açar,ete-kemiğe bürünür…
Aşk,aşk çoğalır'sın …
Sende, hangi coğrafyaların, iklimlerin, güzelliklerin ve gizemliliğin, hasılı mevsimlerin izleri yok ki?
Sen, gelincikliğinde, bir sevgi ve sevi kokteyl'isin …!
İçip, içip kanamadığım, yudumladıkça tutuklu kaldığım'sın ..
Esrikliğim,yelim-kuzum,fırtınam,yağmurum, bereketim,
ışığımsın …!
Yine, kırlar gibi,ala büründü gönül bağım …
Al,al, her köşemde sen fışkırıp, açıp, doyumsuz güzelliğinle aşk çoğaltmalar'dasın …!
Sen fışkırdıkça gönül toprağımdan, ben hazla geçmelerdeyim, benden …!
Gelincik mevsiminde, hazlarım doruk …
İsterim,tavan yapar aşkla, aşkta ..!
Aşka adanmış ömrümde…
Gelincik ömürlülüğünle, hep sen varsın, sen olacaksın …
Açanda sen, çoğalan da sen, derilen de sen …!
Kaplayıp,yutan da,sensin,sen albeni abidem, gelinciğim …
Ömrümde ömrü olan gelinciğim …
Atlasıma bezenmişliğinle sen, albeniler ecem'sin ..!
Albeniler ecem'sin …!
Bir tek, bir tek sen diri kalırsın, onca çiçeğin içinde …
Tılsımlılığın ve baştan çıkartan, kışkırtıcı albeninle…
Diri ve hayat dolu halinle, gönül tahtım da, sinemin bağında …!
O gün-bu gündür, gelinciklere müptelalığım…
Sana hasretim ve açlığım…
Sana vurgunluğum ve adanmış ömrümün emsalsiz güzelliği ve bahar çağıdır..
Dudaklarımda adın, dilimde tadın …
Göz bebeklerimde, sen hep gelincik albenilerinde açar,ete-kemiğe bürünür…
Aşk,aşk çoğalır'sın …
Sende, hangi coğrafyaların, iklimlerin, güzelliklerin ve gizemliliğin, hasılı mevsimlerin izleri yok ki?
Sen, gelincikliğinde, bir sevgi ve sevi kokteyl'isin …!
İçip, içip kanamadığım, yudumladıkça tutuklu kaldığım'sın ..
Esrikliğim,yelim-kuzum,fırtınam,yağmurum, bereketim,
ışığımsın …!
Yine, kırlar gibi,ala büründü gönül bağım …
Al,al, her köşemde sen fışkırıp, açıp, doyumsuz güzelliğinle aşk çoğaltmalar'dasın …!
Sen fışkırdıkça gönül toprağımdan, ben hazla geçmelerdeyim, benden …!
Gelincik mevsiminde, hazlarım doruk …
İsterim,tavan yapar aşkla, aşkta ..!
Aşka adanmış ömrümde…
Gelincik ömürlülüğünle, hep sen varsın, sen olacaksın …
Açanda sen, çoğalan da sen, derilen de sen …!
Kaplayıp,yutan da,sensin,sen albeni abidem, gelinciğim …
Ömrümde ömrü olan gelinciğim …
Atlasıma bezenmişliğinle sen, albeniler ecem'sin ..!
Albeniler ecem'sin …!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
İmmenstaad / Bodensee - Almanya
06/ 10 / 2018
Saat; 22_40
6 Ekim 2018 Cumartesi
Kar yağar tozun,tozun..belenir ,savrulur rüzgarla, ayazla...
Vurur kamçı gibi yüzüne, gözüne...
Kesersin buza, donar, elin, dilin, dişi
Dalarsın huzme, huzme beyazlıklar da sessizlikler ummanına..
Dalar, dalar gidersin Lal 'lığın girdabında
Vururken kar kamçı 'lığında yüzüne, gözüne..
Kopar fırtınalar içinde..
İçin-dışın poyrazda-fırtınada,depreml
Yiter 'sin o an, sen sende
Kaçıverir elinden ipin ucu
Gözün-gözü görmemişliğin de
Uçup gider güzellikler..
Iskalamış lığınla hayatı, güzelliği, sevgiyi, s
Avuçlarında, kala kala bir tutam buza kesmiş göz yaşı ve hüzünlere dolanmış yaralı yürek kalır..
Hala vurur, kamçıya kesmiş karlar yüzüne-gözüne bedenine ...
Umutların karlara gömülmüş-donmuşlukla ölmeye yüz tutar, ağırdan, ağıra..
Umutlar kalır, bir başka bahara.....
O'da zemheride dona kalmamışsa...!
O'da zemheride dona kalmamışsa...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Immenstaad / Bodensee - Almanya
Saat; 00_27
06/ 10 / 2018
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
GÖÇLERİN, EN ZORU, OLURSUZU, İÇE SİNMEYENİDİR ........ İÇE SİNMEYENİ .......! Göçler vardır, hayatımızda adlandıramadığımız, alışamadığımız ...