20 Temmuz 2021 Salı

LEKESİZ ÖMÜR, EL DEĞMEMİŞ ÇİÇEK GİBİDİR ....!

 

 

Bilinmeli ki ......

Var etmesi ve koruması, zor olmaya, zor olsa da .....

Lekesiz ömür, el değmemiş çiçek gibidir ...

Doğallığında, neyse o haliyle hitap eder ...

Ne bir eksik, nede bir fazla ....

Albenisi de burada yatar ...

Tıpkı o çiçekte olabileceği gibi, beğeneni sınırlı hatta yok denecek kadar da az olabilir ...

Ama onu bu haliyle sevenlerin ona verdiği, vereceği yalın enerjinin yaratacağı dinamizmin doğallığın da ki sonuçlarıyla ...........

Onun ömürler de ki yer etmişliği, tıpkı umduğu gibi ve beklentisine uygunlukla beklentisiyle ve hayatının doğal akışıyla ahenkli ve onu hüsranlara itmekten ırak ...

Dahası, hayatının doğal akışıyla olan uyumu, onun kendini daha rahat ve hatta daha emin hissetmesinin de aracı ve garantisidir .....

Yaşamında huzurla, mutluluğu bir arada dengede tutmak isteyenlerin önceliği hayatla uyumluluğu ve kendi dinamiklerinin hayatın kiyle uygunluğudur ..

Bu noktadan yaklaşılıp, bakıldığında da hayatın onlar için ki değerliliği ve önemliliğin de hatta öncelik liğinde belirleyici olan ........

Hayatın, onun ömrüne kattığı zenginliklerle, güzelliklerden elde ettiği kazanımlarla, yaşadığı duygu durumları ve ruhsal huzurla, tatmin ve hazzın öncelikli işlevselliği olmuşluğun da ...

Hayatın ona armağanı olan ömrün lekesizliğinin yarattığı ve yaşattığı duygularla sonuçların izi, etkileri ve en önemlisi de sonuçlarıdır, sonuçları ....

Kim istemez ki, böylesi imrendirici ve müstesna bir hayatı ?

Onun içinde, çokları için ...

Hayatın onlara seçkin ve tutku yaratan armağan lığın da ....

Bilinmeli ki .....

Var etmesi ve koruması, zor olmaya, zor olsa da .....

Lekesiz ömür, el değmemiş çiçek gibidir ...

LEKESİZ ÖMÜR, EL DEĞMEMİŞ ÇİÇEK GİBİDİR ....!

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

14 / 07 / 2021 - Çarşamba

 

 

 

Saat ; 19_07

 


 

SU .............

 

Bardaktan, sürahiden, derecikten, ırmaktan kah şırıl, şırıl ahenk ve albeniyle akanlığında .....

Elif, elif yağarak ahmak ıslatan lığın da, olmadı çağıl, çağıl yağıp ....

Gürül, gürül delişmence düşen , duvarları, pencere yada vagon camlarını,  her halden pay alan duvarları, dövüp, nem kesilip içlerine işleyen, su ....

Felaket de, bereketinde, melanet de, Azrail yada şifa kesilip, hayat sunarak, can suyu kesilmiş'liğinde, su ....

Hayat bahşettiği gibi, ölümler saçarak, hayatlar alan, su ...

Nereden, nasıl, hangi duygu, düşünce, yorum ve yaklaşımla ele alırsan ona göre adlandırıp, yinede ve inadına ona sarılıp, içip, içini ferahlatmak la kalmayıp, ondan hayat alıp, nemalanmış lığında, su .....

İnsan, hayat ve su ....

Öylesine garabet ve adlandırmakta zorlanılan ilişkisin de ve her şeyin ortasında, dahası düpedüz hayat ve felaket göze'liğin de, kaynak lığın da su ....

Seç, anla, dinle, yorumla ve adlandır .....!

Göz yaşın dan, ölü bedenini pak eden'liğe uzanan geniş, renkli ve hatta ölüm, ölüm gelen de ....

Felaketin de sel sululuğun da, ölüm saçan^lığın da, bedenler yutan lığın da ....

Boz-bulanıklığında, insan, hayvan, ağaç, hayat, can yada  ömür sonlandırıp,alan lığın da, su ....

Su...

Umman lığın da hayatlara bağır açıp, derinliğinde bin bir çeşit hayat taşıyan, derinliğinde ürkütüp, öldüren, su ....

Mültecilere, ondan ekmek yiyenlere dek, nice cana, hayata, insana mezar olan, su .....

Uğruna savaşlar verilip, canlar yitirilip, kanlar akıtılan su .......

Süveyş, Panama ve daha bir çok kanallar açmacası na bağrı deşilen toprağa et-tırnak tutunduğu gibi, toprağı önüne katıp sürükleyerek felaket ve acılar yaşatan, su .....

Sonuçta, kan lığın da su .......

Sululuğun da yada pıhtılaşmış lığın da ,durağan yada donan lığın da su ...

Bitmedi, nufteliğin de insana hayat ve can olan ve sabiler le, caniler çoğaltan lığın da, su ....!

Su ; Ekmeğe,aşa katık ve varlık katan su,  alaca,bulaca'lığın da, insan olarak onunla et-tırnaklık da, iç, içeliğimiz de hayatımızın olmazsa, olmazı ve hatta sonu ve  ölümümüzün, ölümlülüğümüzün nedeni olup-çıkan, su ...

Su deyince, susup, düşündüren, sözün bitip nutkun tutulduğu, dumura uğramanın çoğalma sebebi ve kaynağı, su ....

Bulunması için kaya deldiren, dağ kaldırtan, toprağın elini-yüzünü yoldurup, bağrını deşen, su ....!

Su deyip geçtiğin, içtiğin, olmadı korkup kaçtığın, üstüne köprüler ve medeniyetler kurduğun, medeniyetle, kara düzenliğin de hayatı şekillendiren , su ...

Su........

İster iç yaşa, ister düşte gör yada düşte öl hallerini yaşatan su .....

Su' mu ??????

Gerilip, kana, kana içelim Ab-ı hayat kaynağımızı, dedirten de, su ...

Ondur'an  su, öldürüp, yutan ve ölü bedenleri geri vermeyenliğinde de, su ...

Su nereden ve nasıl bakacağın hep değişen ve ana, hale, konuma, duruma göre, olmadı, kaba- kacağa göre şekil değişen su ...

Buzluğunda, buharlığında, kaynayanlığında dahası petrol ve diğer enerji kaynaklarının bağrında  saklanan, su .....

SU'da, SU .....

Acısıyla, tatlısıyla, Zemzemiyle, tuzlusuyla ve hatta İNCİ-MERCAN TAŞIYIP,SERVET SAÇAN VE SAÇTIRAN, SU ...

UMUTLUĞUNDA, SU ...

UMUDU YUTANLIĞINDA, SU .....!

'' - Su kadar aziz ol .... ! '' Dedirtende ....

<< - Sular yutsun, boyunu ve ömrünü, canını ....! '' Söylettiren, intizarların ve ağıtların sebebi olanlığında, su .....

Su' de, dur, düşün, sorgula ve farkındalıklarda, farklılıklarıyla suyu anla, suluğunda, suyu yokluğunda, ecellere ve meftlere sebebliğinde suyu, düşün, suyu ....

Su deyip geçme, onu betimleyip, adlandırırken, zor mu zor işin ....

Zor mu, zor işin ....!

Sal ve su ....

Su ve masal, olmadı ağıt yada beddua, dahası ağıt-feryat-figan ve göz yaşı, göz yaşılığında, su, ...

Hepsi ve hatta arzla, hayatın, insanla, medeniyetin ve hasılı felaketle, nimetin ortasında dönenliğinde, düdenliğinde,çavlanlığında, çağlayanlığında, sığlığıyla, bataklığa nedenliğinde yutan- öldüren ve güldürenliğiyle, su ...

SU'DA, NE, SU ?

Yarin elinden içilende o, son nefeste verilmeye çalışılıp, içilmesi istenen de, su ....

AKLIĞINDA, BOZ BULANIKLIĞINDA, RENK CÜMBÜŞLÜĞÜNDE VE HASILI DURULUĞUYLA, EBEM KUŞAĞI OLUP ÇIKAN LIĞIN DA,

BULUT, BULUT KESİLEN, KURAKLIKTA YAĞSIN, OLSUN,AKSIN DİYE DİLEKLERLE, YAĞMUR DUASINA ÇIKILAN LIĞIN DA SU ....

SON GÜNLERDE, FELAKET HABERLERİ OLUP DİLLERE DÜŞEN HABER,HABER, ÖLÜM, ÖLÜM,AFAT,AFAT ÇOĞALIP ......

ARZDA, COĞRAFYALARDA, '' -  SEL-SU FELAKET DEDİRTMECESİNE ...! '' DİLLERE PELESENK OLAN ...

HAYATLAR ALIP, ÖLÜMLER SAÇARAK, İNSANLARI, EVLERİ, TOPRAĞI, HAYVANI HATTA OTOMOBİLLERLE, KÖPRÜLERİ YUTAN, ÖLÜM SAÇAN DELİ-DUMRUL KESİLEN, SU ....

İNSANLARI YUTAN SU ...

DÜŞLERE AĞAN, ÖLÜMLER SAÇAN AMA ........

HER HALÜKARDA, AB -I HAYAT LIĞI YADSINAMAYAN, SU .....

SU' de, sus ve dur, düşün, sorgula, insanlığında ........

SUYU; suluğun da, hem varlığında, hem yokluğunda ...

üstelik ...

Ölüm ve hayatı, bağrında barındırmış lığın da, su .....

Sorgulanmayan hayatın ve onsuz olunmayan hayatın, hayat olmayan lığında, su .....

Su ......

SU ....

SU' de, sus ve dur, düşün, sorgula, insanlığında .......!

NE KADAR İNSANSAN, O KADAR İNSANLIĞINDA .....

DUR, DÜŞÜN VE SORGULA .....

SORGULANMAYAN VE SUSUZ HAYATIN, HAYAT OLMAMIŞ LIĞINDA, SORGULA ....!

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

20 / 07 / 2021 - Salı

 

 

 

 

Saat ; 00_12


 ŞU GARİBİM PENCEREDE

Sokağa,camlara ve meraklı gözlere sindi, sima'm ..
Kısmetsizlik de ömür eskitmeye inat ..
Aşka açık yüreğimle , pencerelerde kısmet bekleyip ..
Yollardan geçecek o, meçhul sevgiliyi gözlemekten helak ve türap oluşumla ..
Değil mahallenin dedikodu kumkumalarının, namus budalalarının.
Kurdun,kuşun maskarası, oyuncağı olup çıkışımı bile önemseyip, umursamıyorum ..
Çıkamamışım kerevete,yaş geldi şunun şurasında otuz beşe ..
Ne derdi ozanım, şiirinde
''-Dante gibi ömrün ortasındayım''
Bu gidişle bende ne orta kaldı ,nede sabır ..
Ha bugün çıkar,ha yarın gelir ..
Ha kısmetime düşer, züğürt tesellilerin de ömür eskitiyor'um ömür,şu biçare
penceremde.
Yurdum-yuvam bura..
Gündüz maviliklerde, gece lacivertlik de ...
Ya'da, karanlığıyla selamlar sema beni, bunca ömrümde..
Kah elim çenemde, kah küfür-kah şükür dilimde ..
Ömür eskitip , gün tükettim
Kısmet beklemelerde şu garibim pencerede
Şu garibim pencerede....
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen /Almanya
20/07/2016
Saat:10_41


 ADAM'MISIN BE ZEVZEK..

Eyyyyy sinsi düşman,eyy ahtapot kılıklı sinçesiz suratlı deli ..
Pervasızlığın ve hadsizliğinle ..
Gözümü korkutup,sağduyumu talanla beni esir alacağını mı sanıyorsun ?
Biz seninkinden nice, nice ağır ve dehşetli, vartaları atlattık ..
Yine de değil eğilmek,yenilmek teslim olmadık
Onurumuzu ayaklar altına almadık..
Cengiz hanları ..
Timurlenk talanlarını
Emperyalist işgal ve mezalimi gördük,yaşadık iliklerimize dek ..
İstiklal savaşında,
Destanlar yazdık,destanlar ANADOLUMDA
Bil ve unutma ki
Biz....
Bizler ...
KOCA OZANIMIZ NAZIMIN DİZELERİNDE ,DİRENİŞİN BAYRAĞI OLAN ..
SOFRADAKİ YERİ ÖKÜZDEN SONRA GELEN ...
YİĞİT YÜREKLİ YAĞIZ ANADOLU KADINLARIYIZ
SEN ,CÜRMÜN KADAR YER YAKARSIN
ANADOLU'M , SENİN GİBİ SİNAMEKİ SATILIKLARI ÇOK GÖRDÜ VE YUTTU BAĞRINDA
SIRA SENDE,
UNUTMA
ECELİ GELEN İT, CAMİ DUVARINA İŞER..
BİL Kİ
SENİN YAPTIĞINDA SADECE VE SADECE BU ...
ASLA BUNDAN ÖTE DEĞİL
BİZDE SENİN GİBİLER'İNE DENSE DENSE ZEVZEK DENİR
DERİM Kİ !
ADAM' MISIN BE ZEVZEK ?
ADAM' MISIN BE ZEVZEK ?
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen /Almanya
20/07/2016
Saat:15_38

14 Temmuz 2021 Çarşamba


 İNSAN KALMAK ZOR MU ZOR  .....!



Günümüz dünyasında, beleşçilik le, yağcılığın, kıç yalayıcı'lığın, çanakçılığın hasılı ....

İnsana ve insanlığa düşman ne kadar çürümüşlükle, kokuşmuşluğun tavan yapmışlığın da ...

Kışkırtma ve kana girmelerde, akıl, gönül çalmalarda ve dahası akıl bulanıklığının sığlığına gömülmüşlük de , anlık çıkarlar uğruna ....

Değersizliğin çarkında un ufak edilen insanlığın dibe vurmuşluğunda ......

Enseye tokat, kıça parmak düzeysizliğine heba ve kurban edilmişlikler de ......

Kirletilip, çalınmışsa masumiyet ......

Hangi kılıfa sokmaya çalışılırsa, çalışılıp, allanıp-pulla'san da soysuzluğun, cibilliyet'sizliğin, kılıfına uymayan minare misali sırıtmış lığın da .......

İnsan olmaktan da zor ve güç olan, insan kalmaktır, insan kalmak ......!

İnsanlığı habis urluğunda çürüten illet olan, riyakarlıkla, bencillikten beslenen önü alınamayan TAMAHKARLIK ayrık otundan da beterlik de sarmışsa toplumu  .....

Yozluk ve çıkarcılıkla, şaklabanlık ve adam satma'lığın

Alışkanlık hatta sıradanlık kazanmışsa, karanlıklarda kaçak göçek çiftleşip, aydınlıkta doğurarak AŞKIN ADINI, SEVGİNİN DURU GÜZELLİĞİNİ katletme de ....

Egolara yenilmişse iradeyle, yürekler ...

Kökünden katledilme'sine imhada susturulup, çıfıtı çıkan bezler gibi görür yandan, görmez yandan çöplüklere atılıvermiş ise vicdanlar ....

Suya götürüp, susuz getirme madrabazlıklarını zeka, uyanıklık saymalar ...... 

Sağ duyunun önüne geçip,zeka parıltısı sayılma ahmaklığında yer buluyorsa .......

Özgürlükle, iradelere vurulan prangalarla, zincir kırmalar da savrulup, saldırmalar  ....

İnsan ömrünün güzelliğinden çalıp götürerek, genç ömür telef'liklerin de hayatlar ıskalanıp, acılar reva görülerek çarçur ediliyorsa hayatlar ......

İktidarla, koltuk, gece karanlıklarında ki  güç savaşlarında, kör dövüşü kavgalarda kapanın elinde kalırken ......

Zulme araç edilip, güçlünün elinde can alan silaha dönmüşlüğün de, mazlumla,masum katliamını hızlandırarak ......

Egemenliği ele geçiren güç odaklarının elinde, diz çöktürdüklerinin derisini yüzen kör bıçağa dönüyorsa ......

Dahada akıl almazı, kötüsü ......

Geceden, sabaha FAİLİ MEÇHULLERDE CAN ALMACASINA katliam furyasına dönmüşse, hırslara araç'lığın da ....

Yalanı, kuklaları süsler gibi renk, renk yalanlara bezeyip, albeni vurgunlarıyla, istismarlarda insanın kanına girme silahı kılmak, ayrıcalık ve marifet sayılıp, ilan ediliyorsa .......

Kula, kulluk utançtan çıkıp, hüner görülüp, gösteriliyorsa ....... 

Var git, ara nerede arayacak'san, insanlığı ......!

İnsanlığın, insanlığın ve onurun savaşçıları bizlerin, yakın semtimize uğramaz'lığında ........!

Namuslu, dürüst ve onurlu insan bulmalar .......... 

Samanlıkta iğne aramalardan da beter ve zor hallere dönerken ............ 

Cibilliyetsizlik, karaktersizlik, sütü bozukluk, değer talanlarında gelip, çatmış sa, insanlığın yüz karalığında, tarihin arenasın da ki, tarihsel hesaplaşmada, insanlığın önü ve yüzü sıra ...

Hasılı, insan, hemcinsi  görüp, insan sandıklarına           

'' - SELAM VERİNCE BORÇLU ÇIKMAKTANSA, GÖRMEZDEN GELMELER EVLADIR ......! '' Deyip geçerek ......

İTE DALANMAK'TAN SA, ÇALIYI DOLANMAK,

Geçer akçe olmuşsa ve işin gerçeğinde de, manzara buysa  ...........

Gerçekler, üryanlık'da böyle görülüyorsa ....

Vay ki vay, insanın, insanlığın haline .......

Süt çingiline kusan yılanların, balık hafızalıklarda,

DENEME-YANILMA YÖNTEMLERİNİN GINA GETİREN, BIKTIRAN YOZLUĞUN DA ........

YAŞANANLARDAN DERS ALINMAMIŞLIK LA .......

'' - TARİH TEKERRÜR DEN İBARETTİR '' ....

 Embesilliğiyle, ahmaklığında, adeta dolap beygiri misali, dönüp, dolanıp .....

Toslamalar da, << - BURNUNU SÜRTÜP, KAFASINI, GÖZÜNÜ ......,

Onunda yetmemişliğin de, BOYNUZUNU KIRMIŞ'LIĞIN DA ......! >>

Sanki, inadına yaparcasına ....

Balık hafızalıklarda , yeniden ve sıkça baş tacı edilmişliğinde .....

BALIK HAFIZALIKLAR DA YENİDEN VE SIKÇA BAŞ TACI EDİLMİŞLİĞİNDE ....

İnsan olmaktan da çok, İnsan kalmak, zor mu zor .....

İNSAN KALMAK, ZOR MU, ZOR .....!




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 




Immenstaad / Almanya 




14 / 07 / 2021 - Çarşamba 




Saat ; 12_21


 


 DİLİNDEN,GÖZÜNDEN,YÜZÜNDEN..

Her halinle belli ediyorsun,içinde ki seni.

Ne kadar saklamaya çalışsan da riyakarlığın la cebinde ki o, ikinci yüzü, hatta yüzsüzlüğünü.

Sinmiş sözlerine,gözlerine, nefretin dili !

Kan,kin,nifak akıyor be adam, dilinden,gözünden, yüzünden..

Dilinden,gözünden, yüzünden..

Koyunlarda beslenen, hayın lığın da, süt kabına zehir kusan yılandan da beterliğinde ...

Kim tiksinmez ki senden ?

Kim tiksinmez ki, senden ?


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad/Almanya

!4/07/2021-Çarşamba

Saat;12_35



 DOĞRUYLA, GERÇEĞİN DİLİ, BİRDİR, BİR .....

BU BAHTSIZLIK, FUKARALIK ......
İNSANI ....
HEM, HAM ....
HEM DE , KEM KILANDIR, KEM KILAN ....
Kelama ve muhabbete selam ile beraberinde de ...
'' - SON DİYECEĞİMİZİ, İLK DİYELİM .....
Diyerek, başlanmış lığımız da, sözün özü, gerçekle, doğrunun dillenişi evrensel insanın ve insanlığın olmazsa olmazıdır, kuralına uygunlukla başlayalım ...........
Bilinmeli ki .....
<<- DOĞRUYLA, GERÇEĞİN DİLİ, BİRDİR, BİR ....''
Son diyeceğimizi burada ve bu aşamada dillendirmemizin tek ve temel nedeni .....
Olur da, nefes yetmez, muhabbeti tamamlamaya ...
Ondandır, meramımızı ilan ettik buradan ve tamda yeri gelmişken ...
Başkaca ne bir tasamız, nede sebebimiz vardır, biline ....
Hayat ve ölüm, insana dairliğinde, tezden icra eder hükmünü ....
Bu sebepledir ki ......
En yalın ve yalınlığında da kapsamlı ve derin olmacasına, hayata dair bu doğruyu iletmiş olma adına .....
Güneşin balçıkla sıvanmaya'cağının aşikar'lığın da ....
Bilin dileğimizle, dillendirdik yüreğimizden geçeni ....
İlk sözümüz, son diyeceğimizdir .....
Bu cümleden olmasına, kuralım muhabbet sofrasını .......
Dökelim ömür dağarcığımızla, yüreğimizi üryanlık la, ortaya .....
Yaşadığı iç huzursuzluğunu giderme yada en azından, olayın dışarıdan göründüğü gibi olmadığına kendini inandırıp, ikna çabası olmasın ....
Yaşarken gereken değeri, önemi, kıymeti vermediklerimizin geçici yada ebedi gidiş, görünmeyiş yada yok oluşlarıyla onlara duyulan sevgi,saygı, hürmet ve takdirle, beğeniyi hatta imrentiyi dillendirme nedeni ....
Boşa denmez '' - Kaçan balık büyük mü olur yahutta.....Kör ölür badem gözlü olur ! '' Demeler...
Bu bir iç hesaplaşmanın dışa vurumu değilde nedir ?
Aksini düşünüp, diyeniniz varsa, beri gelsin, beri .....!
İnsan egosu en yüksek ve kendisiyle en çok çelişen canlı kümesi olarak, özünde kendinin sunmakta pinti davrandığı sosyalliği başkasından beklerken, acaba ? Yahutta,'' - Yada böyle değilse? '' ; Sorularının hem yanıtsız, hem de çok yanıtlılığından kaynaklanan ikilemlerde karar verirken..
Kendini, öncelikli görmeler den geri duramadığındandır ki, ilerde bir gün koşullar, kendinden esirgenenin onu üzebileceği kuşkusudur...
Gideni yada kaçanı olduğundan olumlu, cazibeli ve hatta sandığından da pozitif görme halidir onu, buna iten .!
İşte, tamda hallerin ve durumların böyleliğin de, tecelli edecek ölümle yada ölümden de beter olan zorunlu, dayatmalı ayrılıklarda...
Önceden, yeterince kıymet,değer vermediği hatta ilgi sunmalar da cömert olmadığı kişilerin sayılarının çokluğu...
Kendininde, bu akıbeti yaşama olasılığını güçlendirdiğinden ....
Musalla taşı soğukluğundan, yada ıssız ve sessiz gemilerin limanlardan, adeta yürek yakan ayrılışlarından payına düşecek hüznü erkenden keşfedişi...
Onu böylesi bir durum değerlendirmesiyle, değişikliğine itebilir ....
Hayatın bağrında, insan olmanın tüm halleriyle, yüzyüzeliklerde olma halinin kaçınılmazlığında...
Ürküten manzaraların kendine reva görüleceğini de, aklından geçirmişliğin de ...
İç sesiyle, vicdanını bastırma gayret ve girişimi olmasın?
Şatafata karşılıktan dem vuran yahutta, tevazu abidesi kesilenlerin çoğu bile...
Kendilerince hak ettiklerini düşündükleri ilgiyle, itibarın, kendilerinden esirgenmişliğinden tedirgin olmaz ...
İçe sinmeyenin kendine reva görülmemesi ve hatta yasak savma adına da olsa .....
Ölüm salına bindiğinde o, manzarayı yaşamaktan duyacağı gocunmayı öne çekmişliğin de bunu bertaraf etme adınadır, soyunduğu sosyal insan halleri ...
İnsan, az-buçukta olsa anlamış'lığıyla hemcinsinin halinden, gün gelip, kalkan geminin tek yolcusu halleriyle yüzyüzelikler de, ilk düşündüğü gidenin yolcu edenlerinin azlığıyla, çokluğudur, kaçınılmazlıkla ...
Oysa lafa gelince, yüksek perdeden hava basarken ...
'' - Ben öldükten sonra...... '' Diye başlayan pek çok tümcenin bir dışa vurumun dillenme'sinden başka bir halt ve herze olmadığını pek alada bilir ....
İşte bu sebeple derler eskiler ....
'' - Giderken kapıyı aralık bırak, minderini pak bırak ki dönmeye ve döndüğünde eski itibarı görmeye yüzün olsun .....! ''
Ölümlünün ardı sıra ne minderin, nede kapı aralığının fazlaca hükmü olmamış'lığın da, esas aranan ....
'' - İyi insandı, kalıbının adamı, insanlığın muteber simasıydı ...''
Dedirtebilme güdüsünün galebe çalıp, dışa vurmasından başka nedir ki ?
<< - Ne yüzüne, ne ölüne tükürt, sinine sövdürme, ceddine gölge düşürme ...
Sen gereğini yap, takdiri hayatla,zamana ve insanım diye endam ve haşmetle salınan ahaliye bırak .....! ''
Telkinlerinde yatan bir evhamın, vesveseyle, kuşkunun, hele, hele de, içe vehim olan ürküntüyle korkunun, çiçek açmasından başka bir hal olmadığını, bilenlerden olmak ....
Henüz, o mahcubiyet ve utançla karşı karşıya değilken, sana reva görülmesini istemediğini, başkasına dayatma, ki diyecek sözün, bakacak yüzün olsun, bakacak, yüzün olsun ..!
Bunlar korkuya evrilen endişeyle, kuşkular katarının, gün gelip,seninde kapına dayanacağının işaret fişeğinden başka bir durum değildir ...
Ondandır .....
Kaçan balık büyük olmasın, Kör ölünce, badem gözlü olmasın, istiyorsan ....
Eşyanın tabiatına uygunsa makbuldür ve her şey aslına rücu eder kavramının, toplumsal kabulü ve ikrarıdır, ikrarı ....
İşin özü, hayatla cebelleşme de donanımlı olmak ve gereği gibi davranarak .....
Makulü, makbul de ara
Aşında, taşında hazır olsun heybende, hele ki de.....
Kimseleri hicapta tutma, kapı eşiğinde .....
Buğday ekmeğin ve unun olmasa da evinle,heybende, buğday dilin olsun, oda makbuldür ve malla, mülkten de evladır, evla .....
Hayatı ve ölümü kutsama ve gereğinden çok anlamlar yükleyerek ağırlaştırma işini, halini ...
Bu manzumelerin cümlesi.....,
İNSAN OLMANIN ALFABESİNDE YER ALAN VE İNSANLIĞA GİRİŞİN USULÜYLE, ADABI VE HASILI ERKANI SAYILACAK KURALLAR BÜTÜNÜDÜR .....
En önemlisi, vazgeçilmezi ve olmazsa olmazı da .....
'' - İNANÇ, ÖMÜR OTAĞININ DİREĞİ İSE, SAYGIDA, ONDAN EKSİLMEYEN SANCAĞI OLSUN .....
İNANÇTAN VE SAYGIDAN YANA FAKİR OLAN ....
İNSANLIKTAN, KEMALLE, ONURDAN YANA BAHTSIZ OLANDIR .....
BAHTSIZ OLAN .........
Bu bahtsızlıkla, fukaralık, telafisi imkansız olan ve insanı .....
Hem, ham...
Hem de, kem kılandır, kem kılan ....!
Oldum olası, meramı İNSAN-I KAMİLLİĞE ERİŞMEK OLAN ÜSTAT MEVLANA İLE ÜSTAT KOCA YÜREKLİ YUNUS EMRE ERENİN, MÜŞTEREK YÜREK DİLLENİŞİNDE YATAN ÖZLE, DOĞRU VE GERÇEK, BU DEĞİLDE NEDİR, NE ?
Unutmayıp, hayatın ve ömrümüzün gerçeğini yadımız da tutalım
Doğruyla, gerçeğin dili birdir, bir ......
<< - DOĞRUYLA, GERÇEĞİN DİLİ, BİRDİR, BİR ..... >>
Ve, o dilin yani doğruyla, gerçeğin dili, doğması özlenip, yolu gözlenen güneştir, güneş ....
Özcesi ........
Doğrunun ve gerçeğin güneşi ; İnsanlık var oldu olalı, hiç batmamacasına doğması istenen, beklenen ..... Lakin, an itibariyle, özlemi gerçeğe dönüşemeyen, doğacağına ilişkin inanç yitirilmeyen, umut kesilmeyen, inatla yolu gözlenen, güneştir, güneş .....
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
13 / 07 / 2021 - Salı
Saat ; 22_10

13 Temmuz 2021 Salı


 GECEDE BENDEDİR, GÜNDÜZDE .......!

Hem yanıp, hem yakmış'lığıyla ...
Nice harlı ateşlere tandır olmuşluğum da, közümü alsan da, ateşim bendedir, bende ....
Şafakla boğulduğum aydınlıkta, ferini alsa da, gözle görülemese de....
Semalığımda, kandillerim olan yıldızlar sinem'dedir, sinemde .....
Hasılı ......
Artanım'la, eksilen'imle, akıyla, karasıyla ....
Hayatı her haliyle ömrüme nakşetmişliğim de ......
Alem içinde, alemliğimle .....
Kendi göbeğimi, kendi kesenliğim de ....
Düğümde bendedir, çözümde .....
Halden, hale kalanlığım da .....
Gecede bendedir, gündüzde .......!
GECEDE BENDEDİR, GÜNDÜZDE .......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
13 / 07 / 2021 - Salı
Saat ; 14_02

GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...