14 Temmuz 2021 Çarşamba


 DOĞRUYLA, GERÇEĞİN DİLİ, BİRDİR, BİR .....

BU BAHTSIZLIK, FUKARALIK ......
İNSANI ....
HEM, HAM ....
HEM DE , KEM KILANDIR, KEM KILAN ....
Kelama ve muhabbete selam ile beraberinde de ...
'' - SON DİYECEĞİMİZİ, İLK DİYELİM .....
Diyerek, başlanmış lığımız da, sözün özü, gerçekle, doğrunun dillenişi evrensel insanın ve insanlığın olmazsa olmazıdır, kuralına uygunlukla başlayalım ...........
Bilinmeli ki .....
<<- DOĞRUYLA, GERÇEĞİN DİLİ, BİRDİR, BİR ....''
Son diyeceğimizi burada ve bu aşamada dillendirmemizin tek ve temel nedeni .....
Olur da, nefes yetmez, muhabbeti tamamlamaya ...
Ondandır, meramımızı ilan ettik buradan ve tamda yeri gelmişken ...
Başkaca ne bir tasamız, nede sebebimiz vardır, biline ....
Hayat ve ölüm, insana dairliğinde, tezden icra eder hükmünü ....
Bu sebepledir ki ......
En yalın ve yalınlığında da kapsamlı ve derin olmacasına, hayata dair bu doğruyu iletmiş olma adına .....
Güneşin balçıkla sıvanmaya'cağının aşikar'lığın da ....
Bilin dileğimizle, dillendirdik yüreğimizden geçeni ....
İlk sözümüz, son diyeceğimizdir .....
Bu cümleden olmasına, kuralım muhabbet sofrasını .......
Dökelim ömür dağarcığımızla, yüreğimizi üryanlık la, ortaya .....
Yaşadığı iç huzursuzluğunu giderme yada en azından, olayın dışarıdan göründüğü gibi olmadığına kendini inandırıp, ikna çabası olmasın ....
Yaşarken gereken değeri, önemi, kıymeti vermediklerimizin geçici yada ebedi gidiş, görünmeyiş yada yok oluşlarıyla onlara duyulan sevgi,saygı, hürmet ve takdirle, beğeniyi hatta imrentiyi dillendirme nedeni ....
Boşa denmez '' - Kaçan balık büyük mü olur yahutta.....Kör ölür badem gözlü olur ! '' Demeler...
Bu bir iç hesaplaşmanın dışa vurumu değilde nedir ?
Aksini düşünüp, diyeniniz varsa, beri gelsin, beri .....!
İnsan egosu en yüksek ve kendisiyle en çok çelişen canlı kümesi olarak, özünde kendinin sunmakta pinti davrandığı sosyalliği başkasından beklerken, acaba ? Yahutta,'' - Yada böyle değilse? '' ; Sorularının hem yanıtsız, hem de çok yanıtlılığından kaynaklanan ikilemlerde karar verirken..
Kendini, öncelikli görmeler den geri duramadığındandır ki, ilerde bir gün koşullar, kendinden esirgenenin onu üzebileceği kuşkusudur...
Gideni yada kaçanı olduğundan olumlu, cazibeli ve hatta sandığından da pozitif görme halidir onu, buna iten .!
İşte, tamda hallerin ve durumların böyleliğin de, tecelli edecek ölümle yada ölümden de beter olan zorunlu, dayatmalı ayrılıklarda...
Önceden, yeterince kıymet,değer vermediği hatta ilgi sunmalar da cömert olmadığı kişilerin sayılarının çokluğu...
Kendininde, bu akıbeti yaşama olasılığını güçlendirdiğinden ....
Musalla taşı soğukluğundan, yada ıssız ve sessiz gemilerin limanlardan, adeta yürek yakan ayrılışlarından payına düşecek hüznü erkenden keşfedişi...
Onu böylesi bir durum değerlendirmesiyle, değişikliğine itebilir ....
Hayatın bağrında, insan olmanın tüm halleriyle, yüzyüzeliklerde olma halinin kaçınılmazlığında...
Ürküten manzaraların kendine reva görüleceğini de, aklından geçirmişliğin de ...
İç sesiyle, vicdanını bastırma gayret ve girişimi olmasın?
Şatafata karşılıktan dem vuran yahutta, tevazu abidesi kesilenlerin çoğu bile...
Kendilerince hak ettiklerini düşündükleri ilgiyle, itibarın, kendilerinden esirgenmişliğinden tedirgin olmaz ...
İçe sinmeyenin kendine reva görülmemesi ve hatta yasak savma adına da olsa .....
Ölüm salına bindiğinde o, manzarayı yaşamaktan duyacağı gocunmayı öne çekmişliğin de bunu bertaraf etme adınadır, soyunduğu sosyal insan halleri ...
İnsan, az-buçukta olsa anlamış'lığıyla hemcinsinin halinden, gün gelip, kalkan geminin tek yolcusu halleriyle yüzyüzelikler de, ilk düşündüğü gidenin yolcu edenlerinin azlığıyla, çokluğudur, kaçınılmazlıkla ...
Oysa lafa gelince, yüksek perdeden hava basarken ...
'' - Ben öldükten sonra...... '' Diye başlayan pek çok tümcenin bir dışa vurumun dillenme'sinden başka bir halt ve herze olmadığını pek alada bilir ....
İşte bu sebeple derler eskiler ....
'' - Giderken kapıyı aralık bırak, minderini pak bırak ki dönmeye ve döndüğünde eski itibarı görmeye yüzün olsun .....! ''
Ölümlünün ardı sıra ne minderin, nede kapı aralığının fazlaca hükmü olmamış'lığın da, esas aranan ....
'' - İyi insandı, kalıbının adamı, insanlığın muteber simasıydı ...''
Dedirtebilme güdüsünün galebe çalıp, dışa vurmasından başka nedir ki ?
<< - Ne yüzüne, ne ölüne tükürt, sinine sövdürme, ceddine gölge düşürme ...
Sen gereğini yap, takdiri hayatla,zamana ve insanım diye endam ve haşmetle salınan ahaliye bırak .....! ''
Telkinlerinde yatan bir evhamın, vesveseyle, kuşkunun, hele, hele de, içe vehim olan ürküntüyle korkunun, çiçek açmasından başka bir hal olmadığını, bilenlerden olmak ....
Henüz, o mahcubiyet ve utançla karşı karşıya değilken, sana reva görülmesini istemediğini, başkasına dayatma, ki diyecek sözün, bakacak yüzün olsun, bakacak, yüzün olsun ..!
Bunlar korkuya evrilen endişeyle, kuşkular katarının, gün gelip,seninde kapına dayanacağının işaret fişeğinden başka bir durum değildir ...
Ondandır .....
Kaçan balık büyük olmasın, Kör ölünce, badem gözlü olmasın, istiyorsan ....
Eşyanın tabiatına uygunsa makbuldür ve her şey aslına rücu eder kavramının, toplumsal kabulü ve ikrarıdır, ikrarı ....
İşin özü, hayatla cebelleşme de donanımlı olmak ve gereği gibi davranarak .....
Makulü, makbul de ara
Aşında, taşında hazır olsun heybende, hele ki de.....
Kimseleri hicapta tutma, kapı eşiğinde .....
Buğday ekmeğin ve unun olmasa da evinle,heybende, buğday dilin olsun, oda makbuldür ve malla, mülkten de evladır, evla .....
Hayatı ve ölümü kutsama ve gereğinden çok anlamlar yükleyerek ağırlaştırma işini, halini ...
Bu manzumelerin cümlesi.....,
İNSAN OLMANIN ALFABESİNDE YER ALAN VE İNSANLIĞA GİRİŞİN USULÜYLE, ADABI VE HASILI ERKANI SAYILACAK KURALLAR BÜTÜNÜDÜR .....
En önemlisi, vazgeçilmezi ve olmazsa olmazı da .....
'' - İNANÇ, ÖMÜR OTAĞININ DİREĞİ İSE, SAYGIDA, ONDAN EKSİLMEYEN SANCAĞI OLSUN .....
İNANÇTAN VE SAYGIDAN YANA FAKİR OLAN ....
İNSANLIKTAN, KEMALLE, ONURDAN YANA BAHTSIZ OLANDIR .....
BAHTSIZ OLAN .........
Bu bahtsızlıkla, fukaralık, telafisi imkansız olan ve insanı .....
Hem, ham...
Hem de, kem kılandır, kem kılan ....!
Oldum olası, meramı İNSAN-I KAMİLLİĞE ERİŞMEK OLAN ÜSTAT MEVLANA İLE ÜSTAT KOCA YÜREKLİ YUNUS EMRE ERENİN, MÜŞTEREK YÜREK DİLLENİŞİNDE YATAN ÖZLE, DOĞRU VE GERÇEK, BU DEĞİLDE NEDİR, NE ?
Unutmayıp, hayatın ve ömrümüzün gerçeğini yadımız da tutalım
Doğruyla, gerçeğin dili birdir, bir ......
<< - DOĞRUYLA, GERÇEĞİN DİLİ, BİRDİR, BİR ..... >>
Ve, o dilin yani doğruyla, gerçeğin dili, doğması özlenip, yolu gözlenen güneştir, güneş ....
Özcesi ........
Doğrunun ve gerçeğin güneşi ; İnsanlık var oldu olalı, hiç batmamacasına doğması istenen, beklenen ..... Lakin, an itibariyle, özlemi gerçeğe dönüşemeyen, doğacağına ilişkin inanç yitirilmeyen, umut kesilmeyen, inatla yolu gözlenen, güneştir, güneş .....
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
13 / 07 / 2021 - Salı
Saat ; 22_10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...