12 Eylül 2021 Pazar

AYAZA KESİP, ÜŞÜYÜNCE YÜREĞİM ........


DONA KALIR  DÜŞLERİM ......


'' - RUHUM YOKSUNLUK VE YİTİKLİK DE PARALANIR ......! ''


Çilenin, azabın, kahrın, gayya kuyularında .....

Unutur sevinçleri, mutluluğu .......

Küf tutar, mutsuzluğun, köhne karanlıklarında ........

Iskalanmışlığın hüsranların da, çürür için, için ......

Yazık olur, yazık .....

Diş-tırnak, hayata tutunma savaşında, harcadığı emeğe, çabaya, güce ve zamana ....

Durup-düşününce fark eder, insan .....

Toprağın bağrı, hüsrana kurbanların ölü bedenleri ve mezarlarıyla dolu .......!

Ondandır  ......

<< - HER KİM, KULAK KESİLEREK DİNLEYE BİLİRSE, TOPRAĞIN DERİNLERİNİ .......

Dünyanın yalan'lığın da, hayatın yaşanmış'lığında, gerçeğin yadsınamazlıkla  hayatı ve ömürleri, bedenleri, ruhları kuşatmış'lığın da .......

KEŞFEDER, HÜZNE KESEN BEDENLERLE, ÖMÜRLERİN DİNMEYEN YÜREK SIZILARINI, TALAN ACILARINI .....

Derler ki .....

'' - Kır çiçekleri, toprağın ve bağrında'kilerin hüznüne dil olur, renk, renk açmış'lığın da ......

Kır çiçeklerinin, bıkıp-usanmadan ve doğallığın da , doğaçlama var oluş süreçlerinde, ölüp, ölüp dirilişlerin de saklıdır ......

Toprağın ve bağrında yatan toprak olan TOPRAĞIN VE BAĞRINDA YATIP TOPRAK OLAN ÖMÜRLERLE, BEDENLERİN ....

Çileli ömür öyküleriyle, dinmek nedir bilmeyen yürek sızıları, ruhlarının dokunaklı iniltileri,

toprağın derinlerinden kopup gelen uğultu ve iniltiler .......

Hayatla- ölüm arasındaki gelgitlerde, yaşadıkları sarsıntının dillenişi ...... 

Adeta, ete-bedene kavuşmasıdır .....

Gözle görülüp, yaşanan, heyelanlar, depremler acıları tazelerken, unutulanların da yad edilmesine sebep olur, kapı aralar, fırsat yaratır, fırsat duyarlı ömür ve bedenlerde .....

Toprağın bağrındaki HAŞRÜ NEŞR DE, dağılan ölü bedenlerde, yeni hayatların fışkırması

dünyanın, hayatın ve insanlığın bağrındaki gizemli ve bir o kadar da girift döngünün, kusursuz işleyişinin eseri ve ürünüdür, ürünü ......!

Öyle ki, bu muntazam döngüde, nice nadide ve paha biçilmez dahası emsalsiz değerler, nesne ve kimi objeler, toprağın bağrında saklı'lığın da güvenle ömür sürer .....

Kimisi, ELMAS'LIĞIN DA GÖZ KAMAŞTIRIRKEN .............

Kimisi, KÖMÜRLÜĞÜNDE YANAR ALEV,ALEV, KÜLE-TOZA, DUMANA KESMECE'SİNE ......!

Sırlar misali ......

Toprakta, saklar bağrında, hayata dair gizemli emareleri, var oluş öyküsünün kalın sır tabakasıyla kuşatılmışlığın da, bırakın günleri, yılları, asırlardır aydınlatılmayı beklemişlikle,gün yüzüne hasret'liğin de ............!

Tıpkı ......

PAHA BİÇİLEMEZ BİR FOSİLDE, MİLYONLARCA YILIN SIRRININ SAKLANIŞI GİBİDİR ....!

TOPRAĞIN BAĞRINDA, HÜZÜNLERLE, HAZLARIN, ELEMLER LE, SEVİNÇLERİN İÇ İÇE GEÇMİŞLİĞİN DE ASIRLARDIR, GARİBİM TOPRAĞIN ÇEŞİTLİ VE SAYISIZ TETİKLENME GİRİŞİMİ YAŞAYIP, ATLATMIŞ'LIĞINDA ....

 HÜNERLİ VE EN YALIN HALLERDEKİ SAKLANIŞ'DA, ÖMÜR SÜRÜŞÜ .....

Mucizenin ta kendisi değil de, nedir ?

Var mı, bunun başka izahı .......

Onun içindir .............

SIRLAR ......

HAYATIN, ÖLÜMÜN, HAZLA, HÜZNÜN, SEVİNCİN, ÇAĞLARLA, İNSANLIĞIN ANAHTARIDIR, ANAHTARI .......!

Dahası .......

ÇÖZÜM BEKLEYEN, DEVASA ŞİFRESİDİR, ŞİFRESİ .....

BOŞUNA DEĞİLDİR

<< - SIRLAR, HAYATIN ŞİFRESİNİ SAKLAR ......! >> Demeler ....

Bu salt akla en yatkın olan değil düpedüz, gerçeğin ta kendisidir .....

Ta, kendisi ........!

Sırlar, hayatın şifresini saklar .........!

SIRLAR, HAYATIN ŞİFRESİNİ SAKLAR ....

Bilesin ki, sebebi budur ......

Böylesi hengameler girdabında yutulmuşluğumda, üşüşünce hayata dair bilinmezliklerle, sırlar,  durduk yerde, ömrüme, bedenime, ruhuma ...

Dirisine, ölüsüne aitliğinde, onuda geç, spekülasyonda bile, kayda değerdir ve anlam, ifade eder, içerik ve bir o kadar da, değer taşır, değer ..... 

Bunların sağanağında yazda zemheriyi yaşamacasına titrer, içim-dışım hezeyan, telaş ve hatta abartıyla çoğalan korkuluğuyla ....

İşte tamda bu esnada, bu tetiklenmenin pençesinde debelenmeler de .....

Ayaza keserim, ayaza, toprağın meçhul derinliğindeki, sırlar sarmalında .....

Bilesin ki, budur sebebi ......

<< - Ayaza kesip, üşüyünce, yüreğim.....

Dona kalır, düşlerim .......! >>.

Ruhum, yoksunluk ve yitiklik de paralanır .....

AYAZA KESİP, ÜŞÜYÜNCE YÜREĞİM ........

DONA KALIR  DÜŞLERİM ......

RUHUM, YOKSUNLUK VE YİTİKLİK DE PARALANIR ....




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ




Immenstaad / Almanya 




11 / 09 / 2021 - Cumartesi 




Saat ; 21_35

 

11 Eylül 2021 Cumartesi


 ARKASI ......

GÖK GÜRÜLTÜLÜ, SAĞANAK YAĞIŞ GÖSTERİYOR .......... 



Bakarken toza belenmiş, örümcek ağına esir düşmüş, kırık ayna eskisine, kulaklarında Aşçı başı Beşir ustanın .......

Yeri- göğü kaplayan gümbür, gümbür kesilen o, davudi gür sesiyle .....

Çürük Mürdüm eriğine dönüp, mora kesmiş dudaklarından dökülen .....

Hasret dolu, Çukurova kokan soluğuyla, sesi yankılandı ....

<< - De, git babam, uzun etme, kurban .....

Öte git, önünü-ardını hiç karıştırma, eşip-deşme yaramı, açma gönlümün kırık-dökük kapısını ...

Zapt edemem .....

Dillenir, ören eskisine dönmüş, virane ruhum ......

Ona ayak uydurup, taşarsa yüreğim, önünü alamam, bak bilesin .....

Çünkü ......

Halim, hal değil .....

Burnumun direği sızlıyor, her bir yer hasret, hasret, ÇUKUROVA kokuyor ........

Dürtme, zorlama, gelme üstüme, üstüme  .....

Arkası ....

Gök gürültülü, sağanak yağış gösteriyor ......! >>

ARKASI ......

GÖK GÜRÜLTÜLÜ, SAĞANAK YAĞIŞ GÖSTERİYOR .......... 




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 




Immenstaad / Almanya 




11 / 09 / 2021 - Cumartesi 




Saat ; 03_55

10 Eylül 2021 Cuma


 YAŞAMAK DEDİĞİN...!

Yaşamak dediğin, Pir Sultan misali... Düşmanın attığı taştan daha ağır gelen.. Dostun attığı gülün yarasına ve onulmaz acısına katlanmak demektir... Dahası;an geldiğinde başını onurla dikip... Direniş direniş,türkü türkü darağacına yürüyüp , Korkusuzca ilmiği boynuna takabilmek'tir..! Mavi gözlü koca dev'in deyişiyle.. ''-Bir ağaç gibi tek ve hür... Ve, Bir orman gibi kardeşcesine..'' Harmanlamaktır,sevgiyle hayatı..! Paylaşırken,yüceltmek mutlulukları.. Göğüsleyebilmektir dayanışma ruhuyla kavgayı.. Bölüşüm de yok ederek,bal eylemektir Arif'çe acıyı... Hüseyin olup,Kerbela' da kavganın orta yerinde, Çölde sevgiyi ekebilmek'tir ! Ölümlü bedenlik de bile,sevgiyi umuda beleyip Yeşertip,yaşatarak, çınar kılıp asırları ve yürekleri sarabilmektir..! Yaşamak dediğin...! İnsan olmanın onuruyla taçlanmış, Emek ve ekmek kavgasında alın teriyle ak yarınları yazan...Kutsal emeklere ,onurlu yüreklere, saygı duymaktır. Yüreğinin ta derinlerinde filizlendirmek'tir,yaşama sevincini Yele-kuza,çoraklığa,borana-zemheri'ye inatlık da..! Hep bana, Rab bana aymazlıklarına ve nefsin tuzaklarına düşmeden..! Kurdu-kuşu,börtü-böceği de beslemecesine, Hak bilirlik ve kadirşinaslık'la,, Tevazular da yontarak nefsini... Elem kirman'ında mutluluklar eğirmeyi becererek.! Bilmektir, ama dahada önemlisi asla unutmamak ve yadsımamak'dır .. Kefenin cebi olmadığını..! Yaşamak dediğin, Katran karası uykusuz gecelerde, Yıldızsız semaların lacivert atlasında.. Zühre yıldızı kesilip,kör kuyulardan çekip çıkartmaca'sına.. Var kılabilmektir aydınlığı, Direnç direnç çoğaltarak,öfkeye kesmiş yürek duygularıyla,diş bilemeler'ini..! Bir direniş destanında taçlandırmak dır insanlık onurunu..! Ve..., Yaşamak dediğin..! Yaşamın en onulmaz anında.. Tuz basıp,dağlayarak yüreğini.. Kan kusup,kızılcık şerbeti içtim diyebilmektir..! Ölümlerde,ölümsüzlüğü ve umudu.. Çorak gönülde sevgiyi yeşertebilmek.. Ve, Bir uçurtmanın ardı sıra .. Bir çocuk yüreğiyle takılıp gidebilmektir.! Velhasıl kelam.... Sorgulayarak hayatı, Kula kulluk etmeden... Kul hakkı yemeden... Haksızlığa baş eğmeden Yaşamak dediğin,insanca..! ''İNSANCA YAŞAMAK '' yani.. Zor Zanaat'dır ... Nazım Ustanın dediği gibi.. Bilseniz de, zor ve zahmetli.... Lakin ve yinede,vazgeçmeden savaştan,düşmeden umutsuzluğa.. Her halükarda..! Mutluluğun resmini de yapabilmeye çalışmaktır,Abidin misali...!... Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ... Hildesheim / Almanya 12 / 02 / 2010 Saat:10_45
7
3 Yorum
3 Paylaşım
Beğen
Yorum Yap
Paylaş


 VADİMDE ÇİÇEKLER AÇAR, ÇİÇEKLER ......

Sen, mucizevi aşk iksiri güzelliğinde, ömrüme, yıldız şavkı güzelliğinde düşeli ...... Seni, tanıdım-tanıyalı, oldum olası ........... Tarifsiz güzellikler bahşeden'liğin de, değil sana kavuşup,erişmek .... Seni düşünmek bile, başlı başına haz, heyecan ve tarifsiz mutluluk, bayram-seyran sevinci, dahası .... Eşsiz-menendsiz, tarifsiz mutluluk ...... Bununda ötesinde ..... Seni düşünmek bile, toprağıma, derinlerime, hasılı .... Ruhuma, CEMRE DÜŞME AYRICALIĞI VE BEREKET BAYRAMIDIR ........ BEREKET BAYRAMI ....... Öyle ki, böylesi hallerde ..... Yani, seni düşünmeye koyulunca bile, o, an ...... Suyu çekilmeye ve kurumaya yüz tutmuş vadim, özleminle dolup-taşan içim, değil sadece bedenim, ruhum, yeniden canlanır ..... Hayata dönmelerin heyecanı ve coşkusuyla içim, dışım ..... Yetmedi en müphem yerlerim, güneşe ve aşka aç karanlık derinlikler'im ...... Yetmedi, vadim, tepeden-tırnağa .... Ebem kuşağı albenisinde renk cümbüşü çiçekler açar ... Aşka gelen vadimde, çiçekler açar, çiçekler ..... VADİMDE, ÇİÇEKLER AÇAR, ÇİÇEKLER ...... Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 08 / 09 / 2021 - Çarşamba Saat ; 07_00


 O, YAVRU KARGA, BEN'MİYİM YOKSA ?

Yıllar ve yaşadıklarım sinemde kapanmamış mezar çukurları gibi derin, ürkütücü yaralar açtı .....
Bakmayın yaşımın genç, bedenimin dinç olduğuna,aldatmasın bu halim sizi ....
Gönül yorgunu, yıl vurgunu hele, hele de görünmezliğinde derin ve onulmaz ruhsal hasarlı hallerimle .....
Tepeden, tırnağa virane ören yerlerinden farksızım ....
Yüreğim, korsan definecilerce talan edilen, ören yerleriyle, topraklar gibi, delik-deşik ....
Daha biri iyileşip, kabuk bağlamamış iken bir yenisi açılan yaralarımla ne hekim, ne ilaç nede tedavi para ediyor ...
Hepsi, hepside en dayanılmazı ihanetin kapanmak bilmeyen yarası ....
Sadece gözlerime değil, adeta yüreğime, ruhuma da mil çekilip, ışık geçirmez kalın kara bantlar çekilmiş hallerde ...
Değil ufkumu, adeta burnumun ucunu göremez hallerdeyim ......
Kime, Hızır diye sarılmış'sam HINZIR olup çıkmışlık da ......
Ya sırtımdan hançerledi yada şirin görünerek köstek olup, kuyumu kazarak, beni kendimden, dahası gölgemden dahi korkar, ürker hale getirerek ....
Koya koydu, yitikliğin bataklığında ....
Suya atılıp yanmaya koyulan, yanmamış kireçler gibi, darma dağınık hallerdeyim, her yanımdan, ateşler ve ihanetin izleri fışkırıyor .....
Bırakın akşamdan,sabaha, olmayı ....
Kaşla- göz arası denilecek, dar zaman aralarına sığan, kötülük, hainlik ve güvensizlikle kalleşliğin tezgahlarında, lime, lime oldu yüreğim, ruhum ...
Dalda sız-duldasız kala kalmışlık' da, el yordamıyla sığınmaya çalıştıklarım dahi ...
Değil, sıtır olup, sarıp-sarmalayarak beni, güven ve huzura eriştirmek ...
Tam aksine, düşene tekme vurulmaz, kuralını hiçe sayıp, iç ederek ....
Acımasızca tekmeleyerek, son darbeyi vuruşla beni eni-konu perma-perişan etmekle kalmayıp .....
Mahrumiyet çarmıhına germekle kalmayarak, en gaddar halleri sergileyerek,
Kolsuz-kanatsız, düpedüz kötürüm hallerde ......
Dahası ve en kötüsü de, inançsızlığa tutsak ederek, bıraktılar azıtılan sahipsiz ve utanç vesilesi sayılan, masumiyetleri çalınan,ömürleri talan ve katledilen piç çocuklar gibi ....
Buhran ve bunalımın puslu koşullarında, terk edip, attılar umutsuzluğun ve mutsuzluğun katran karası gayya kuyularına ...
Ürkün'tüm, asla boşuna değildir ...
O gün- bu gündür ....
Nerede insan varsa, orada güvenilmezlik ve ihanet boy atar, diye düşünce ormanları üretenliğim, çoğaltanlığım bundandır ....
Ne hazindir ki, nerede karşıma insan geçinen çıktıysa düzdü-pabucu elime verdi çaldı masumiyetimi, geleceğimi ve umudumla, hayatımı ...
Üstüne, üstlük, yavuz hırsız kesilmeler de, onursuzlukla itham edip, pusularında pervasız, zulümlerin de sınırsız ve gaddar hilkat garibesi hallerini reva görerek ......
Beni, korku cenderelerin de yaşayan ölü yapıp-çıktı dur-duraksız ....
İnsana dönen yüzüme inen şamarlar'dan ne kıblem kaldı şaşmadık, ne yitme'dik pusulam, nede yüzüm ...
Çarşamba çarığına döndürmecesine, yamultuldum, zulüm, işkence, dayak ve gudubetlik de ........
En hoyratça ve acımasızca şiddet saldırılarıyla, fiili taciz ve tecavüzlerde ....
Şimdi, ürkek karga yavrusu gibi, söylenip gezer oldum hasarlar ve zulümler hisarı halimle ..
O, malum ve unutulmazlığı kadar insana ders veren replik, düşmüyor dilimden ...
'' - Zamanın behrinde ana karga, yavrularına nasihat ederken ......
'' - Yavrularım, insan ne zaman taş almak için eğilse o, an uçup, kaçın taş yememek ve vurulmamak için ......''
Dediği anda ..
Bencileyin, çile çınarı olup, çıkan yavru şöyle demiş, anasına, yanıtında ...
'' - Ana, ya taş cebinde ise ? ''
Bana, hep taşı avucunda yada cebinde, zulasında insan müsvettelerinin denk gelip ömrümü ve masumiyetimi çalmış'lığında ........
Diyorum ki şimdi, kıt aklımla ve akıl fukaralığına tutsak, insan eskiliğim de ...
'' - Ana, ya taşı cebinde ise ? ''
O, yavru karga, ben' miyim yoksa ?
O, YAVRU KARGA, BEN'MİYİM YOKSA ?
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
08 / 09 / 2021 - Çarşamba
Saat ; 23_00

8 Eylül 2021 Çarşamba


ANLATIR ESERİNİ......


Kibir atına binenler..

Engin dağları yetmedi, dünyayı ben yarattım diyenler..

Gülüp, geçenler..

Dudak bükenler..

Ha keza, kendisini, dev aynasında görenler..

Her şeyin, en iyisini, ben yaparım, diyenler.

Gel bak..

Şu örümcek ağına.

Nasıl hüner, nasıl zarafet, dökülür tevazuyla..

Dili yok, dişi yok...

Anlatır eserini, icraatıyla..

Serer, gözler önüne 

Anlatır eserini......

Anlatır eserini......


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Immenstaad/Almanya

08/09/2021-Çarşamba

Saat; 14_30

7 Eylül 2021 Salı


 ADSIZ BEBELER ..........




Çoğunun başlı başına iç acısı olup, çıkmışlığında .......

Ömrü, gördüğü-göreceği gün olmadığı gibi ...

Adı-sanı da, olmadı, olamadı,  ölü doğan bebelerin ....

Tıpkı ömürleriyle-adlarının olmamışlığı gibi, dünya ve hayat denen bu alemde tek çakılı çivisi olmadı, adsızlıklarında ....

Onlara dair, ne kadar izin ve anımsamanın olup-olmadığının meçhullüğün de ...

Konmadan, göçmenin pençesinde, dişe dokunur, akla yada hafızaya takılır anılarıyla, izlerinin olmamış'lığın da yahutta, yok denecek kadar azlığında ....

Çoğu kez, soluklarıyla, göz renklerinin bile bilinmemişliğinde, cenin'likten, büyümeye fırsat ve zamanlarının olamamış'lığında ......

Varla-yok hengamesinin makasında telef de, göçüp gittiler ölü, doğan adsız bebeler ...

Adsızlık, ömürsüzlük  ve meçhullük kundağına sarılıp-sarmalanmış lığın da ....

Konmadan, göçmüşlüklerinde, bir varmış- bir yokmuş da adlarında bıraktıkları izlerin meçhullüğü ile, tartışılır'lığın da ....

Eyvallahsız geçip, göçüp gittiler, adsızlık da, ölü doğan, adsız bebeler ......

ADSIZ BEBELER ........




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 




Immenstaad / Almanya 




07 / 09 / 2021 - Salı 




Saat ; 20_20


6 Eylül 2021 Pazartesi


 BENİ .................


'' - GEL .....

AYNAN GÖR VE SAY ......

BENİ .............. ''



Söylemlerim, eylemlerim, bunlardan da önemli ve öncelikli olmacasına karakterim ve duyarlılıklarımla ....

Hasılı, özümle, sözümle güven verip, yüreğine dokunabiliyor'sam ....

Sırf farklılıklarım ve sana göre başkalıklarım dahası varsay ki, aykırılık'larımla senden ayrı dünyalı'lığımla sana yönelen'liğim, ürkütmesin, seni ...

Gel, kurban etme ön yargılarına, peşin hükümlülüğüne, hatta olası vesvese ve korkularına sevgiyi, güzellikleri ..

Bil ve duyumsayarak düşün ki, farklılıklarımız ve farklılıklara tahammülümüz, zenginliğimizdir, bizim ...

Birbirimize, baskı tipli birebir benzerliğimiz ve hatta aynılığa yakınlığımız ......

Gün olur, an gelir gelişimimizin önünde devasa engel ve köstek olup çıkar .....

Zaman gelir, nedamet duymamız bile fayda etmez ve değiştirmez bu gerçeği, olası riski ....

Aramızdaki farklılık ve ayrılıkları uçuruma yahutta kapanmaz mesafeye dönüştürüp, kestirip atmamalıyız .... 

Bu farklılık ve ayrılıkları, aykırılıklarımızı, adeta kangrene dönüştürmek yerine ....

Gerekirse, kendi içindeki düşünce sistemin ve silsilen içinde, ters-düz et beni, çırpıp göz at sevginin kırıntısını bulman bile ayrıcalık, zenginliktir, bilesin ki, insan ilişkilerinde ...

Kazanmak ve yitirmemek ve sistemin dışına itmemek, sevgiyle, beraberinde hoş görüyle yaklaşarak ......

Karşımızdakini dışlamak yerine, yeni bir dünya diye keşfetmeye koyula bilmektir, insan olmak ve insanlık adına, marifet ...

İnsanlığın genel-geçer kuralıdır, '' - Her kişi masumiyet karinesi hakkına ve yeni bir şansa sahiptir ve bunu doğumuyla beraber kazanır, hak eder ...

Bırak diğer olumlulukları, artılarla,  zenginlikleri, kazanımları, sırf bu temel doğru ışığında,  silkeleyip, atmadan, sırtını dönüp, gitmeden yahutta, en kötüsü .... 

Beni yok sayıp, kırıp-dökmeden, basıp, çiğneyip-ezip geçmeden, hatta ....

Yok saymadan, dur, dinle ve anlamaya, keşfetmeye çalış ...

Uzat ellerini umarsız sevgi, iyi niyet ve olumlulukla, hoş görüyle .......

Unutma ki .....

İnsan meta veyahut herhangi bir eşya değildir, kaldı ki, eski eşyayı bile hurda ilan edip, çöpe atmadan önce .....

Alıcı gözüyle son bir kez bakılıp, iyiden, iyiye incelenmeyi ve hatta üzerine düşünmeyi, düşünülmeyi hak eder ....

Kaldı ki bende sencileyin insanım, insan ....

Sen ne kadar eksik,zaaflı, kusurlu hasılı mükemmel değilsen yada ayrıcalıklı ve kayda değer'sen, makbul'sen ....

Bende, en az senin kadar öyleyim ve en azından ön yargısız, peşin hükümsüz hele, hele de, amasız, acaba'sız, ah'sız-ofsuz hele ki de vah'sız ve surat asıp, kusur aramaya, eksik-kusur bulmaya yeminli  veya  şartlanmışlık dan azadelik ile......

İçtenlikli, gerçek ve dürüstlükle ilgiyi ve akabinde keşfi, sevgiyi, sevilmeyi hak edenim, hak eden ........

Sana yapılmasını istemediğini, bana reva görme, ne olur, emi !

Unutma ki, yaptığınla yaklaşılması, seni, nasıl incitip, üzer ve dahası, yaralar  ....

Kahreder ve yitirilmene neden olup, kötülüğüne kapı aralarsa ...

Bunu bana reva görmen ve dayat'man da,insanlık adına, ben kadar, sana da kaybettirir ...

Gel, kaybeden olma ...

Unutma ki, farklılıklarımız zenginliğimiz olursa, kazanırız, insan ve insanlık olarak ....

Beni horlamadan, hoş görüyle yaklaş, bana .....

Yeni ve farklı dünyamda gel, keşfet, tanı, beni ....

Açarak gönül kapını, yürek pencereni, yakından ve hoş görüyle bak, bana ...

İnsanlığım da, hemcinsinden, kendinden biriliğim de, öcü-umacı, canavar değil, kendin gibi alelade ve yalın insan gör, beni ...

Unutma ki, aynasıdır, insan,insanın ...

Aynan gör ve say, beni ...

AYNAN GÖR VE SAY, BENİ .....

Bu asla eksiltip, küçültmez seni ....

Gel, aynan gör ve say, beni ....!

GEL ......

AYNAN GÖR VE SAY, BENİ ..... 




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ




Immenstaad / Almanya




06 / 09 / 2021 - Pazartesi




Saat ; 06_00

5 Eylül 2021 Pazar


 MEÇHULLÜK .........



Çekildi suyum, kurudu bedenim, ruhum, ne alamet kaldı, nede eser, hayattan yana .....

Meçhullerle, yitiklik de kayboldum, hayatta kalabilmek için dünün ve dünle yetinip, avunmanın yetmediğini bilenliğimde ....

Ufkumun, karanlığa ve bilinmezlikle, korkuya, dahası ......

Yanıtsız sorular sağanağıyla, ya sonraların girdabında yutul'muşluk da yarına dair  kelamımın, düşünce ve düş kırıntılarının iyiden, iyiye yitip-yok olmalara teslim olmuşluğun da ......

Meçhuller ağında çırpınmalar da, ömür tüketiyorum, ömür ............

Tıpkı, örümcek ağına esir düşmüş kelebekler gibi .........!

An be an, ölümü içmiş'liğin de, zerre, zerre toz olup uçuşan bedenimin, kendine yaban'lığın da, dahası ......

Canımın,kanımın, iç dinamizmini ve yaşama sevincini yitiren bedene, yar olmamış'lığında ..

Tadıp, yaşamayan bilmez, asla ......

Meçhullüğün, nasıl kahredici ve insanı yutup, tüketici herze olduğunu ....

Nasıl, en kötü karar bile kararsızlıktan evlaysa ..........

Yarını, akıbetini << - Karalığını bile olsa ...! >> Bilmek .......

Bilmemekten, kat be kat güzel ve anlamlıdır .....

Şuursuzca dönenip durulan bilinmezlik labirentlerinde ömür tüketmek ......

Düpedüz, mutsuzluğa, umutsuzluğa, hatta akıldan ziyan'lığa alenen davetiye çıkartmaktır ..

Bununla, koyun, koyuna hallerde, gecenin karanlığına, gündüzün belirsizliğine, sinameki'liklerine, katlanılmaz'lığına sarılıp, yatıp kalkmalar ......

Sadece, ömürden değil .....

Akıl, düşünce, duygu ve ruh aleminden yana da ....

Adeta, azap ve perişanlık cenderesinde katlanılamayacak, baş edilemeyecek sancılarla, acılara dayanma zaruretinin ilanı olmakla kalmıyor ........

Böylesi hallerde ....

En kötüsüne, meçhullüğe ve geleceğe dair, karanlığa kul olmayı dayattıkça 

İnsana, kıprandıkça batıp, boğulup, ölümü yaşadığın bir bataklıkta kıpranmaktan bile korktuğun halleri yaşatarak, kendini güvensizliğe ve korkuya terk etme ve teslimiyet dürtüsü ve duygusu yaşatarak ......

Göz göre, göre, alenen, ölümle dansa itiyor, hissine itip, korkuya kurban ediyor, insanı ......!

Meçhullük, infazının akıbeti bilinmeyen  idam mahkumunun, her gün ve an ölüp, ölüp dirilerek, yaşama ızdırabını tatmasıyla, aynıdır .....

Kurtuluşun olmadığının gerçekliğinde, yaşayacağın sonun, vaktini ve şeklini bilmeksizin ve her an vesveseye tutsaklıkta ömür ve zaman tüket'işin tahribatı ....

Toprağın ve hele ki de çöllerin, kuraklıklar da ki, susuzlukta karşılaşıp, yaşadıklarından farksız mı farksızdır, inanın ........!

Adı üstünde .....

Meçhullük, dur duraksız patinaj yapan akıl, irade ve sabır tekerinin balatalarının yanıp, telef olmasıdır, düpedüz .....

Yarını olmamanın acısının en şiddetli ve en şerbetli, en keskin ......

Hasılı, en dayanılmaz halidir, meçhullük .....

En dayanılmaz halidir, meçhullük .....

Özeti ve özcesi .........

Cinnetin, eyleme dönüşümünün tetiklenişi dir, tetiklenişi, MEÇHULLÜK .....




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ




Immenstaad / Almanya 




05 / 09 / 2021 - Pazar 




Saat ; 13_31

3 Eylül 2021 Cuma


 AŞK OLSUN AŞK ...

Yüreğim yolladı sevgiyle, yüreğine..
Uzanıp tutu versin,yüreğini ..
Dokunu versin böylece yüreğime, gül güzelliğinde ..
Bilirsin ki ..
Sevmelere sebep aranmaz, kendini bilenlerce ..
Ayrılık,ölüm ,hasret nasıl insana ve hayata dairse ..
Sevgi,sevda, sevi ve hazda hayata ve insana dairdir..
Haydi uzanıp tutu versin yüreğin, yüreğimi, gül güzelliğinde ..
Maksat ve meram AŞK OLSUN, AŞK ..
AŞK OLSUN, AŞK ...
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Ereğli / Konya
01/09/2018

GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...