7 Aralık 2021 Salı


 OKLARIMI ÇIKARTMAM ...,

Ben döksem, göz yaşlarımla, hicranlarımı ....
Siz, der-dest etmeye yetişemezsiniz ..
Öylesine dolup-taşmalar'dayım ki ..
Baharla çağlayıp-coşan ırmaklardan da delişmen, hallerdeyim ..!
Hallerimi anlatmaya, sözcükler yetmez..
Ondandır, sükutlar da üstüme, üstüme devril'meler de ..
Lal kesilip, ölümcül sessizliklere bürünüp ..
Kirpiler misali .....
İçime çekilip, oklarımı çıkartmam ....!
Oklarımı çıkartmam ....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Immenstaad / Almanya
09 / 11 / 2017
Saat; 10_43


 

NE DER, ATA SÖZÜMÜZ ?

 

'' - ÇOK BİLEN, ÇOK YANILIR .....! ''

 

 

 

İnsanlığın ve sağ duyunla gerçeğini görüp, bilip, kabullenerek ....

Koşullarının elverdiği, onurla taçlanan namuslu hayatından, yaşamından, halinden ve durumundan yerinmeden, utanmadan, ezinç duymadan, dahası ....

Ağaçlığın da sahip olduğun, cevherin, gücün, yetin, meziyetlerin ve albenin le, kendinle barışıklık la ve doğruyla-gerçeği kabullenip ...

Zümrüt yeşili güzelliğe ve farklılığa sahip olsan da ....

Asla ama asla Zümrüt, elmas  ve benzeri gibi, madeni cevher olamayacağının aşikar lığını bilip .....

<< - Gerçeğini gören olmaktır, marifet ... >> Felsefesini, şiarını, kuralını,

vazgeçilmezin, OLMAZSA OLMAZIN kılan, olacaksın ....!

Sahip oldukların la mutlanıp, kendini ve geleceğini, gelişimini gerçekcilikle inşaa edip, ayaklarının üzerine basıp,onurla ve alnını dik tutanlıkla süreceksin ömrünü ....

Ki, böylece, buradan dereceğin mutluluğun farkında'lığıyla, yetini, konumunu, hayatla cebelleşebilme gücünü, hatta .....

Başta ruh,akıl ve beden sağlığı zenginliğin ve onurun olmacasına sahibi olduğun cümle servetini, ayrıcalığını ve bunun sana yaşatacağı .......

Güven, öz güven, huzur, erinç, sevinç ve nice güzellikleri yaşamayı bilmenin yolunu keşfedip ......

İşin ve hayatın olur'unun bu olduğuna, inanç ve kanaat duyarak ...

Elindekilerle birlikte, adalet-hakkaniyet ve vicdan denen görünmez terazinle tartığın mizanm terazinle, vardığın yüz akı sonuçları karartıp, yüz kızartıcılığa döndürmeden .....

Yüzünü-gözünü ilme, bilime ve gerçeğe, doğruya dönmüşlüğünle, geliştireceğin içsellikli içtenlilikle, sağ duyulu ve  irfan, hidayet, hakkaniyet süzgeciyle süzüp .......

Hayat ve ömür imbiğinden mutluluk damıtarak, kanaatkarlığın farkını,

farklılığını, ayrıcalığını yaşayıp ........

Sağlığının, hayatın tadını çıkartmayı önceliğin, hatta ......

Olmazsa, olmazın ve vazgeçilmezin yapan olmalısın .......!

Budur saadet denen zenginlikle, iç huzuruna erişmenin en sağlıklı, sağ duyulu ve en kestirme yolu ...

Bırak özen ve farkın dalık la bakmaları, en sıradan halle, hatta adam sendecilikle  bile sayılacak cinsten sayılmacasına hayata, çevrene ve olup-bitenlerle, insanlara göz atıp, baktığında ....

'' - Dimyat'a, pirince giderken, evdeki bulgurdan da mahrum olmama gerçeğini, önceliğin olmacasına uyanıklıkla gözünün önünde tutup, bulunduracaksın ...

Bunu başaramayan mutsuzlar ve karamsar hatta kötümser perişanlar silsilesinden kurbanların nicesini görüp-bilenliğinle ......

Egona, hırsına ve hatta sağ duyunun, aklının önüne geçip, hayatının kararıp, ömrünün telef olmasına kapı aralayan orantısız ve kontrolsüz tutkunun tutkunluğu da aşıp ......

Düpedüz ve alenen saplantın ve marazan, hatta .......

Altından kalkılmayacak cinsten ağır mı ağır yenilgiyle gelen, yaşadığında seni alt-üst edip ÇARŞAMBA ÇARIĞINA ÇEVİRMECESİNE PESTİLİNİ ÇIKARTACAK CİNSTEN felaketin .........

Zerul akıbetinin sebebi olacak hallerde tutmaman gerektiğini, gereğini yapıp, önlemini alman gerektiğini aklından çıkartmayacak, gözünden ırak etmeyeceksin .......!

Zümrüt olamasan da , mevcut zümrüdi güzelliğin ve farkın'dalık yaratan albenin le, hayatı dolu, dolu ve sevinç, güzellik, yetmedi .....

Sevgi ve iyilik çoğaltarak yaşayan olacaksın, yaşayan .......!

Unutmamalıyız ki, hayatın şifreli kapısını, kolay açmak varken hayatı kendimize ve çevremize azap olmacasına zorlaştıracak ve ......

Oto kontrol ve irade frenini kopartıp, saçmalığın sınır tanımazlığına yelken açmışlık da .....

Hayal kurmanın cılkını çıkartmacasına, kantarın topuzu kaçınca, önce hayalperestliğe .......

Sonrası ve dahası, karanlık ve dipsiz uçuruma sürüklenmek olduğunu bilip, unutmamakla yetinmeyecek,

İşi....

'' Sürdüm çayıra, mevlam kayıra'' Geyikliğine, yahutta sallapatilik nemelazımcılığına bırakmayıp, gereğini yapıp ......

Karar alıp, aldığın karara uygun eylem ve önleminin gereğine uygun  davranışınla, planına uygun adımı atarak, yaptığın planı  hayata geçirerek .....

Sonrasında da o adıma uygun hayat tarzı ve davranış formuyla hayatı karşılayıp, kabullenip, yaşayan olacaksın, yaşayan .....

Unutmayacaksın değirmenin suyunun nereden, nasıl ve hangi zorluk ve diyetle geldiğini, getirildiğini ....

Yadımız da tutmalıyız ki, başta bizzat kendimiz olmacasına, olursuzluğa yelken-kürek gitme anlamına gelecek yaklaşımlarla, kendimizin, kendimize ve hayatın bize kurduğu grift tuzaklara karşı uyanık, tedbirli ve donanımlı olmalıyız ki .....

Böylece, son pişmanlığın faydasızlığının acısını ve kahredişini yaşamayalım .....

Diyeti ve faturayı olursuzlukta ve en ağırdan külfetlere katlanarak dahası ....

Ruh, akıl, duygu ve hasılı beden sağlığımızı yitirerek, bozarak,dahada kötüsü, keçileri kaçırarak, yuvayı-tüneği yıkarak ödemeyelim, çevremiz ile sevdiklerimize hatta durduk yerde ......

Kel alaka hallerde, iş ve ilişkiler ağı içinde kurban olan, ilgili-ilgisiz masum kişilere, hiç mi hiç ödetmeyelim ......!

'' - Birini alıp, elde etme uğruna, elde-avuçta'kilerin tümünü yitirme tehdit ve tehlikesi hatta, gerçeği olduğuna, asla sırt dönmeyelim .......!

ASLA, SIRT DÖNMEYELİM ....

Olanağımız, zümrüt olmamıza yetmiyorsa, mevcut zümrüt yeşili güzelliğimizi ......

Elimizdeki ayrıcalık ve nimeti, külfete çevirip, mevcudu ve dahası akıl ve ruh sağlığımızı, ebediyen yitiren ve ayağımıza ilmek takıp, kurşun sıkan olmayalım ....

AYAĞIMIZA İLMEK TAKIP, KURŞUN SIKAN OLMAYALIM ....

Unutmayalım ki .....

'' - Kefen çok olsa da, KEFENİN CEPLİ Sİ VE CEBİ YOKTUR ....! ''

Yanmaz kefen icatcısı üç kağıtçı madrabazlarca imal edilmişliğinde, velev ki, olsa  bile, içindeki ölü cana faydası yoktur ......! ''

'' - HIRSLAR, UÇARILIK LA BEZELİ TUTKULARLA, SÖZÜM ONA ÖNLENEMEZ VE ERTELENEMEZ TUTKUYA ESARETLERİMİZ, ASLA, GÖZÜMÜZÜ KARARTIP, SAĞ DUYUMUZU BERTARAF ETMEMELİDİR ...

Aklımızda çentik, yadımızda yada hafızamızda DİP NOT, kulağımızda, KÜPE KALSIN, KÜPE ........!

Bilmeliyiz ki .....

İNSANDIR FELAKETİ ÇAĞIRAN DA,SUNANDA, ÖNLEYEN DE, GERİ PÜSKÜRTÜP, HUZURA KAPI ARALAYIP, ERENDE ......

PİRİNCİMİZ DE TAŞIN, AŞIMIZ DA HAMLIK, KEMLİK VE PİŞMEMİŞLİK YAHUTTA TUZSUZLUK OLABİLECEĞİNİ, ASLA YOK SAYMAYALIM, UNUTMAYALIM, GÖZ ARDI ETMEYELİM...

Hele, hele de .........

Biz, biz olup, asla ama asla yadsımayalım ........

ASLA,YADSIMAYALIM ........!

Bilelim ki ..........

OLMAZ, OLMAZ .... !

Önceliğimiz ve vazgeçilmezimiz, bildiğimiz tek şeyin ....

Belki her şeyi değil, gelin görün ki, çok şeyi, ya gereğince yada hiç bilmediğimizi, her şeyi bilemeyeceğimizi kabullenip, bilen olarak, yalınlıkla, tevazuyla, dahası ......

Asla el-alem ve aferin için değil, kendimizin ve hayatın doğrularıyla, gerçeklere ve çapımızca, olanaklarımızca yaşamamız gerektiğini unutmadan, buna uygun yaşayalım ..........!

Ne der,  ata sözümüz ....

'' - Çok bilen, çok yanılır .....''

ÇOK BİLEN, ÇOK YANILIR ......!

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

07 / 12 / 2021 - Salı

 

 

 

Saat ; 10_00


 

TUTKUNUN ARKA YÜZÜ .......

 

 

Tutkunun arka yüzü, güneş ve ay tutulmasının en yoğunlukla yaşanan anı ve hali gibi karanlık ve kötümserliğe uzanan, karamsarlıktır, karamsarlık ....

Dahası, pespayece boş vermişliğe ve nema lazımcılığa yenilgidir, yenilgi ......!

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

07 / 12 / 2021 - Salı

Yüreğim, gözüm'dedir ..
Damlayan her yaşsa, onun dillenişidir...

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ …

 

İNSAN MI DERİM...
Ne gökte, ne yerde..
Araf'tayım ...
İki arada, bir derede azap'tayım ..
Şeytanım, ürktü kaçtı ..
Meleğimi, hiç tanımadım ..
Başım inayet de, ayaklarım kuyuda..
Kahpelikler zulasında ..
Elemlerin pusularında ..
Zulümlerin tillesin de ..
İçimdeki o, görünmez dar ağacıyla, çarmıh'tayım ..
Dara çekilir ruhum, yüzülür derim ..
Ben hallerimin böyleliğin de ...
Bana, insan mı derim ?
İnsan mı derim ?
Mualla SEZGÖR YASSIAŞ
Immenstaad / Almanya
05 / 12 / 2017
Saat:00_34

 

6 Aralık 2021 Pazartesi


 UÇTU GİTTİ, KUŞ MİSALİ .........!

Öncesini, geçmişini, yaşadıklarını bilmeyen, dahası .... Sadece, SONUCA ODAKLILAR ...... Ağız ve söz birliği etmişcesine, tek ve aynı kelamı söylüyorlardı .... Sonunda ve sonuçta ...... << - UÇTU GİTTİ, KUŞ MİSALİ .........! >> Kestirip atarak, sonucu kestirmeden dillendiriyorlardı .... UÇTU GİTTİ, KUŞ MİSALİ .........! Görünüşte, dışı sizi, içi onu yakan ömür öyküsünün, talihsiz, hazin sonu ....... KUŞ UÇUŞUNDAN ibaretti, KUŞ UÇUŞUNDAN ........! Anlayacağınız o'ki .... Özünde ve gerçeğinde halleri, hal değildi, hiçte ....... Suretle- Manzara, Kapladı, kapattı, GERÇEK ile, FITRATI ..... Hemen herkesçe malum , '' - BİR VAR, BİR YOK '' Halleri ...... Böylesi halde yaşanan sona, başka ne denir ki ? NE, DENİR Kİ ? Oysa, gerçekle-görüntünün farklılığında, mührü vuran, HAYAT ve ZAMAN İÇİNDE, GERÇEKTİ, GERÇEK .....! İlk bakışta, üstünkörülük le verilen hükme uygunlukla .... Görünürde, ortalık SÜT-LİMAN, hal ve gidişat, PEK İYİ' idi ..... PEK İYİ ...... Ama ah kalıbına sığmayıp, sırıtan, ÇALINTI MİNARE gibi, ayan-beyan üryan duran, şu iki gerçek olmasaydı .... Her şey mükemmel, işler tıkırında, keyifler GICIRIN DA, ASAYİŞ BERKEMAL olacaktı, olmaya .... Gel gelelim, olmadı, olamadı, gitti ... Hayat denen, işinin ehli, alengirli ve hünerli mi hünerli USTA ÜSTAT, << -TAM YERİNE DENK GELİNCE, MANZARA KOYMA >>' da, mahir mi mahirdi ....... O'da, kendine ve şanına yakışanı yapıp ..... ''Tam yerine denk geldi, manzara koydu.... MANZARA KOYDU ....! '' Ciğere saplanan, kanlı hançer gibiydi, GERÇEK .... Aba altına gizlenemeyen sopayla, halı altına süpürülemeyen ÇÖP ve MEZBERELİK işi de, oyunu da, hayatının akışını da, istikbalini de ...... En kötüsü de, geleceğe ilişkin planlarıyla, düşlerini de alt-üst ediyordu, alt-üst ........ Bu durum ve VAHİM GERÇEK .....! Böyleliğin de, kendisini ...... Fırtına yeyip, ala-bora olan TAKA gibi , batmış hissetmekten alıkoyamıyordu ....... Adamın, ÖNLENEMEZ KORKULARI ile, ondan da öne geçen ve adeta .... İlkine rahmet okutup, hayattan yaka silktiren TÜKENMİŞLİK SENDROMU olmasaydı .... Olmasaydı, bu iki amansız illet .... İŞİ, İŞ OLACAKTI, KEYFİDE, KEYİF .... Ama ve lakin ..... Ne yakasını kurtarabildi, KORKULARINDAN ...... Nede, kurtuldu ...... TÜKENMİŞLİK SENDROMU denen, iflah etmez illetin, pençesinden ..... TÜKENMİŞLİK SENDROMU İLLETİNİN, PENÇESİNDEN ......! Kaydı gitti, Islak avuçtan kayan, sabun gibi ... Uçtu gitti, kuş misali ...... UÇTU GİTTİ, KUŞ MİSALİ .........! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 06 / 12 / 2021 - Pazartesi Saat ; 15_30


 HAKLISINIZ, HAKLI .............!

'' SİZ, SİZ OLUN ..... UMUDU, YIRTIK CEBİNİZE KOYMAYIN ....! '' İçim yanıyor, içim, yüreğimin kan ağlamışlığında .... Oldum, olası metinim sanar, böyle olduğumu düşünmekten, kendimi alamazdım .... Metanetli olmadığım, sayende en acı ve çarpıcılıkla keşfedip, anlamam zor olmadı ... Hayat ve sen, el eleliklerde derin ve tarifsiz acıyı yaşatarak, öğrettiniz, bana .... Hayal pınarlarımın suyunun çekilip, çöllerden beter hallerde kurumuş'luğunda, anladım ki .... Kendini darı ambarında görerek, kendimi kandırmaları bile becerememişliğimle ... Dahası, ilişkimizi, aşkı ağzıma-yüzüme bulaştırıp, işin içinden çıkamamışlığım da ..... Aldım, boyumun ölçüsünü, hem senden, hem de, hayattan yana .....! Ayakkabıma girmiş çakıl, yahutta, nasırıma batan diken misali, marazalıklarda, acıyı yaşayarak ... Aşkın-meşkin bana göre olmadığını, hele ki de ....... Günümüz dünyasının, insanı olamamışlığımla, düzene ayak uyduramamışlığımla .......... Başıma gelenlerin, azımsanmayacak hengamelerle, acılar olup-çıkmışlığıyla .......... Anlayıp-kavrayalı, ne durum-durağım, ne yaşama sevincim, nede iç huzurum, kalmadı, yitti gitti, anlayacağın ........! Kendimi, iki eşeğe bir yemi bölüştüremeyen ahmaklardan da beter hissetmekten, kendimi alamıyorum ...... Dalda'sız-duldasız, olmadı gölgesiz yaşamak zorunda kaldığım ömrümün en zor ve girdaplı yıllarını ....... Görüp, anlayıp, ömrüme ve aklıma kazınmacasına, hatmedip çıkmışlığım da .... Boyumu aşan işler, ilişkiler ve sonu meçhul serüvenlerde .... Olur-olmaz hal ve koşullarda, kendimi hayat denen biley taşına tutup, test etmişliğim de ...... Ayarımın-gayarımın daha da kötüsü, metanet, sabır ve güç adına gratımla-kumaşımın işe yaramazlığını ...... Sadece dilimde acı tat bırakışından değil, ruhumun vadisinin, yanıp, kül olup, çöle dönmüşlüğüyle anladım iyiden, iyiye .... Hem de, '' - Bir anladım, PİR ANLADIM '' denecek peklik, sertlik ve ümüğümde düğümlenen hıçkırık selinde, boğul'muşluk da anlayıp, idrak ettim ki ..... Dostoyevski Üstadın o doyumsuz eseri '' SUÇ ve CEZA'' 'da hayranlık yaratıp, içe işleyen sözüyle dillendirdiği betimlemesindeki gibi .... Meğer ki, tüm yaptığım ..... << - Eksilmeyip, artan sakarlığımla, umudu, yırtık cebime koyma ahmaklığıdır, UMUDU, YIRTIK CEBİME KOYMA .....! '' Umudu, o, yırtık cebimden düşürüp-yitirdiğimi fark etmeyenliğimde .... Ne mutluluğu, ne aşkı nede, tebessümü hak etmemiş safdilden başka bir halt olmadığım gerçeğini, bire bir yaşayan olarak ... Mutluluğu, elimin tersiyle itip, sonra, mutsuzluktan şikayete yeltenmek tir, şikayete yeltenmek . Ondan dır, sen ol, hayat olsun hatta el-alemden birileri olsun ....... Ne deseniz az, ne yapsanız haklısınız, haklı mı haklısınız, hemde, yerden, göğe kadar, olmacasına .........! Gerek, ben olayım, gerekse, bencileyin davranan güruhtakiler olsun, bizler, hayatı ıskalamakta marifetli ve eli çabuk sakar ..... Yetmedi ... Dahası, ahmak zıpçıktılarız ....... Ahmak, zıpçıktılar ....! Hasılı, tüm sakarlığım ve ahmaklığımla, arz-ı endam ediyorum, işte huzurlarınızdayım, huzurlarınızda .... Bu kez, kafamı, kuma sokmadan ....... İşime gelince, kuş, gelmeyince Deve kesilmeyecek ve üryanlıkla, gerçeğime sahip çıkacağım ... Biliyorum yada en azından, duyar gibiyim ... '' - Bu ahmaklıkla, mutluluk kim, sen kim, otur, oturduğun yerde, çırpınıp, debelendikçe daha çok batma ..... '' Dediğinizi .... Eeee, ne deseniz yerden, göğe kadar haklısınız, haklı ..... HAKLISINIZ, HAKLI .....! Son diyeceğimi de söyleyeyim de, içimde kalıp, dert olmasın, babından usulüne uygunlukla diyorum, size .... << - Aman, ha aman, siz, siz olun ..... UMUDU, YIRTIK CEBİNİZE KOYMAYIN '' Çünkü ... Böylesi sakarlığın, ahmaklığın izahı yok .... UMUDU, YIRTIK CEBİNİZE KOYMAYIN .....! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 30 / 11 / 2021 - Salı Saat ; 21_42


 SARI TÜYLÜ AYVAM ........

Sarı tüylü ayvam, sen bahar yağmurlarında arınıp-durulanmış'sın .... Bense, yıl yorgunu-hayat vurgunu, toz ve gam yükü Eyvanım, eyvan .... Sen gelince, yağmurunla ıslansam da, ömrüm goca, gönlüm, yorgun mu yorgun ......! Ondandır, Sarı tüylü ayvam ..... Sen eyvanlığımın gönül şad'lığı sın, ıslan, ıslana bildiğince ...... O güzelim, bereketli, bahar rahmetlerin de ... Senin al beninle-sevincinden, şad olur, şu gözgün ömrüm, yıkık-dökük, yorgun gönlüm .... ŞAD OLUR, YIKIK-DÖKÜK, YORGUN GÖNLÜM .... SARI TÜYLÜ AYVAM ........ SARI TÜYLÜ AYVAM ........ Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 05 / 12 / 2021 - Pazar Saat ; 23_00

HAYATTAN ARTA KALMIŞ KARALAMALAR'DA...!

İnce,uzun ve karanlıktı yol,üstelik de yokuş mu yokuş..
Tırmanırken bayır yukarı titretiyordu Karayel çırpı gibi bacakları..
Kar etmiyordu, ne tutturulan türkü,
Ne'de savrulan yakası açılmamış,gün yüzü görmemiş okkalı küfürler..
Omuzlar çıkarılıp,boyunlar çekilse de,
Kambur zati'lik de yürüse de kar etmiyordu hani ya..!
Boşuna demiyorlardı''-Soğuğa yiğitlik olmaz '' diye..
Hele birde odun ocak yoksa...
Kapıya bastırılacak meret değildi hani ya şu kış...
Öyle tuzu kurular gibi son bahardan hazırlık da yoksa kışa !
Değil ki bedava'lığı,
Vazgeçtik ondan,hava gazı da Orhan VELİ'nin çağındaki gibi ...
Sudan ucuz da değilken şimdilerde üstüne üstlük..
Yaşamak,hele ki İstanbul'da yaşamak hiç mi hiç kolay değil...
Çalıp çırpmıyor san,kursağından haram lokma geçmiyorsa..
Ayın,dayın,torpilin yoksa,
Dahası,sırtın kalın değilse,yoksa arkan,kalen...
Hak-hukuk düzen adamıysan maazallah birde...
Deme gitsin işte o zaman,fukaralığın daniskasını yaşamışlığını..
Eskilerde sürgünler doğu'ya yapılırdı..
Şimdilerde mükafat sayılır doğu'ya çıkmışsa tayinin..
Günümüzde sürgünün hası,İstanbul'a memur edilmek ademoğluna.
Tek maaş,çok nüfus,hele birde çokcaysa kaşık düşmanı...!
Deme gitsin haline..
O vakit Şener Şen misali film olur hayatın,çalarsın düdük...
Oturursun bir gecekondunun güngörmez penceresine..
Bir türkü tutturuverirsin,amma velakin İstanbul un orta yeri sinema Ya'da..
Boğaz havası değildir türkün asla..
''Hadi gel köyümüze geri dönelim''den, tut ta..
Acılı arabeske uzanan bir repertuardan dökülür türküler dudağına !
Ve buğulanmış cama olursuzluklarını karalar sın,
Donmaya yüz tutmuş parmaklarınla..
İşte o zaman, ne dramlar düşer kırık dökük pencere camına,
Hayatım roman tekerlemelerinin nakaratların da..
Hayattan karalamalardan arta kalmışlıklar da..!
Hayattan karalamalardan arta kalmışlıklar da..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
Hildesheim / Almanya
11/03/2010
Saat;00_33
 


 VARDIR ELBET, BİR SEBEBİ .......!



'' - KALSIN ARAMIZDA ..... ''




Gönül heybem yırtık, ömür eşeğim, yorgunsa ...

Döküp-saçıp, dökülüp-saçılıp, eksilip-yitiyor'sam .....!

Üstelik te, sıkça tökezliyorsam, vardır elbet, bir sebebi .....

Bilmeye, biliyorum elbet, ben, her olan-biteni ve gerçek nedeni ...

Ama biliyorsan da, sen, gel açık etme, kalsın aramızda .......!

Gerçi, << - İki kişinin bildiği, asla sır olmaz, sır sayılmaz . >> Derler, demeye de  ......

Sen, '' - Usuldendir . '' De, yat kulağının üstüne, bilsen de .!

Bizim gibi, kafa kağıdı eski kuşakların, diline pelesenk olmuş bir söz vardır .....

'' - Gittiğinde, gördüğün körse, sende yum gözünü, onun gibi hissedemez'sen de, onu anlamaya çalışmanın zarafeti süslesin, ömrünü '' Diye .....

O, hesap, gel zarafet sende, çalçenelik bende kalsın, demiş olayım şunun, şurasında ...

Bunca tekleyen ömür arabanın, gıcırtısı çoksa, eşeğin nalı, sıkça düşme'deyse ve ......

Hele ki de, bencileyin, elinle-ayağın, belinle-dilin,  ağzınla-kıçın tutmuyor ve döküp-saçıyor, olmadık yerde kusuru geçip özrünü, hatta.....

Defonu sergen ediyorsa, ulu-orta, bilesin ki ....

Son kullanma tarihin bitmeye, nüfus cüzdanın sararmayı da geçip-aşıp, solup kurumaya, hasılı gazel liğe, telefliğe yüz tutmuş, demektir .......!

Ekmeğini yemiş, ununu eleyip, eleğini duvara asalı hani nice olmuş, demektir..

İster açık etmemeye, istersen allayıp-pullayıp, gözden ırak tutup,

kaçırmaya, yadsımaya çalış, gerçeği .......!

Ses verir gerçeğin, tıpkı o yaşlı-yorgun, bitap,ceviz ağacı gıcırtısı, misali ......

O, YAŞLI-YORGUN, BİTAP CEVİZ AĞACI GICIRTISI, MİSALİ .....

Kimse farkında olmasa da, CEVİZ AĞAÇLIĞIN DA, o, farkındadır, gerçeğin .....

Tıpkı, benim gibi ...... 

TIPKI, BENİM GİBİ ....!

Ondandır, demem ......

Hazan geçmişse, çok şey için, geçse ......

Gıcırdarım, gıcırdar sın, tıpkı o, ceviz ağacı gibi .....

O, CEVİZ AĞACI GİBİ .......!

Hasılı .......

Cümle parazitlerin, kısa devrelerle, teklemelerin, dökmelerle, dökülüp-eksilmelerin, kusurların, vardır elbet, bir sebebi .......

VARDIR ELBET, BİR SEBEBİ .......!   

Gel açık etme, kalsın aramızda .....

KALSIN ARAMIZDA .....




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 




Immenstaad / Almanya 




05 / 12 / 2021 - Pazar 




Saat ; 22_25

OLSA BÖYLE BİR OLANAK ....  BİZDE, MUTLU MESUTLARIN MENKIBESİNİ YAZSAK ..... Olsa böylesi bir olanak ile  şansımız, ortamımız ve gönüllerimi...