1 Şubat 2022 Salı

'' - MAVZERİN ACISI, YASI, YÜREK YARASIYLA, KANLI İZİ KALACAĞINA ...

 SESİYLE, İSİ-PASI KALSIN .........! ''

                                                         << Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ >>

 

 

EMEKTİR, EMEK .......!

 

'' - SEVGİ, HAYAT, CAN, İNSAN, GÖZ NURU, ALIN TERİ,

ÜRETİM, EKMEK, NİMET VE BEREKET .......

EMEKTİR, EMEK .......

                                                                            EMEKTİR, EMEK .......! ''

 

 

Değil, adım, adım gezmeye, görmeye, dolaşıp, keşfedip, zevkine varıp, eğlenmeye ...

Çoğu kere, yaşadığımız ve hatta başka coğrafya görmelere ömrümüzle, olanağımızın ve fırsatın olmamışta .....

Tüm bu güzelliklerine hasret ve daha da doğrusu bunlardan bihaber ömür tüketerek, fani ömrün icabı olmuşluğun da ....

Ömür tüketip,  yaşamı, çilede geçirmişlik de ölüm alemine göçüp, kara toprağın bağrına gömüldüğümüz coğrafyaya bile  hasretlikler de  ömür tükettiğimiz  ......

<< - KAVANOZ DİPLİ DÜNYA ...! '' Demelerin dilimize pelesenk olmasına sebep, şu ......

Her bir köşesi, bir birinden güzel, al benili ve insanın aklını alıp, can evinden vurarak imrendirip, kendisine hayran bırakan dünya atlasını .....

Kendi coğrafyasının tüm güzellik ve nimetleriyle, dantela albenisinde işleyip, kuşatan .....

Aynı zamanda GÖLLER BÖLGESİ' de denilen, canım Akdeniz Bölgemizin gönlü yüce Yörüklerinden, günümüze uzanan .......

“ .......

- Ev yapma, eğlenirsin,

Bağ dikme, bağlanırsın,

Sür keçiyi, çek deveyi,

Çektik sıra, beylenirsin ...... ”

Dizelerine hayat veren, duygu selini ......

Tüm haşmeti ve içe işleyenliği ile dillendiren, bu dizelerde de, gerçeğini ve hak ettiği yeri, anlamı, bulduğu gibi ...

İnsanoğlu, kendi ömür menkıbesini dillendirip, yazıp, tarihe, zamana ve çağlara .......

Bu temelde de, insanlarla, insanlığa miras ve armağan bırakırken, gereğine uygunluk ve sorumluluk duygusu ve sağ duyusuyla .....

Dahası da bilinçle donanmışlıkla, özellikle dikkatleri çekerek ...

İş- kayıt, meşakkatten ibaret dünyayı ve hayatı, insanoğlu adına yani kendimiz için renklendirip, içe sinen ve katlanılır hale getiren duygu, düşünce, yaklaşımla,

Sosyalizasyon ve gerek bireysel, gerekse de toplumsal devinimle, kültür, sanat ve en önemlisi, önceliklisi de .....

Bir başına ele alındığında dahi, başlı, başına hazine olan, FOLKLORİK GÜZELLİK ve ZENGİNLİKLE ......

Hayata hem tat, hem renk, hem de, örnek bir kültür ve duygu hazinesi, zenginliği bırakırken ...

Öncelikle kendi, beraberinde de toplum hayatına, görgü, görenek, zevk alma ve zevk sunup-yaşatmayı, sanatı ........ 

Beraberinde de, zenginlik ve coşku katmayı, görgü-görenek, anane oluşturup-geliştirerek .......

Bunu, gelecek nesillere miras bırakmayı bilmiş, hayata geçirerek ,

bununla gelecek nesillere yol haritası da sunmuştur ........!

Toyuna, derneğine, şenliğine türkü, halay, oyun ve diğer folklorik zenginliğin yanı sıra .....

Birbirinden duygulu insan ömürleriyle, yüreklerinin hayatı nasıl karşılayıp, zorlukları aşarken ki, irade, sabır, metanet, cesaret

Diğer yandan, madalyonun öteki yüzünü de boş koymamaya özenle ....

ÖLÜME, BELAYA, GADAYA, SALGINA, KIRANA, AFATLA, FELAKETE .....

Bunun sonuçlarına da duyarsız kalmayıp, motif, motif bunları da katmıştır, ömrüne ve toplumsal hayatına ......

Yas, ağıt, gazel, Cenaze defni, icapları da, toplumun bağrında anlam, karşılık ve hayat bulmuştur, hayat ......!

Yani, özcesi ......

Şu üç günlük misafirlik denen hayatı, akıyla-karasıyla, grisiyle, alıyla-moruyla, yani .......

Gereğince duygu ve renk cümbüşünde yaşayıp, yaşatıp, topluma, coğrafyaya ve dünya mirası olarak ta, dünya kültürüne armağan edip, katmıştır ....

Elbette, bunlar bir çırpıda ve bu geceden, günden, sabaha, yarına olmamış, olamamış ........

Zahmete, sabırla yaklaşarak, hatta ......

Adeta, iğneyle kuyu kazmacasına, dahası ........

'' - DAMLAYA, DAMLAYA GÖL OLUR '' Ata sözünde karşılığını bulmuşluğun da, uzun zaman içinde oluşmuştur .....

Tıpkı, üzerinde ömür sürdüğümüz şu dünya coğrafyası ve yer kürenin güzelliklerinden olan .....

Okyanuslar, denizler, göller, ırmaklar, şelaleler, dağlar, mağaralar ve hatta mağara içlerindeki sarkıt ve dikitler gibi .......

Yetmedi, dahası var, dahası ......

Dahası ......

Ön görü ve alternatif yaratıp, sorgulama ve farkındalık zenginliğiyle, hem boyut derinliği katma hünerlerini sergen etmişler ...

Salt, bununla da yetinmemişlikleri ile ......

Hem de, darda ve bol da, kıtlıkta, berekette, yasta, toyda, bireysel ve toplumsal reaksiyon ....

Bunun gereği olan, tavır, değişim, evrilme ve başkalaşımla, katmanlar, boyutlar, medeniyetler ve kültürler arası ilişki ve iletişimle .....

En yalın insani hal ve duygulardaki iletişim zenginliğinde ....

Dünle-bu günü, geçmişle-geleceği, eskiyle-yeniyi ve hasılı ........

Elemle-erinci-sevinci harmanlayıp, dengelilik de, göğüs'lene bilirlik ve katlanılırlıkta eklemeyi, bilip-becermişler, hayat biçimi kılmışlardır ....!

İşte, tam da bu cümleden ve havadan olmacasına .......

Kişi eğlenme, oyalanma, evdinme, ıskalama, külfet-yük ve zevk olgusunu hayat dibeğin de döverek .....

Derdiklerini, ömür ve gönül imbiğinden süzerek, çileden, cefadan meşki, zevki, sefayı, hazzı, güzelliği .......

Yetmedi, sevgi, sevi ve hasılı düş güzelliğini yaratmadaki ustalıklarını, tevazu ve sadelikle dahası, cömertlikle ortaya koyup ...

Adeta, '' - Buyurun Halil İbrahim Sofrasına '' Dercesine, üretilen güzelliği, zenginliği, ziyafeti  bölüşerek, çoğaltmayı başarmışlardır ......!

<< - İSTİSNALAR, KAİDEYİ  BOZMAZ  . >> Gerçeğinin objektifliği ve ışığında ele alınırsa ........

Bu olgunun , devinim ve realitenin, özünü ve anlamını, boyutunu hem daha iyi kavrar hem de aslına, gerçeğine olabildiğince uygun düşünüp, değerlendirmiş oluruz ........

Bir şeyler üretip, elde ederken ödenen bedelin değip-değmediğini iyi tartmalı insan, niyeti ve hedefi dünyayı gezip, görüp, keşfetmekse .....

“ .......

- Ev yapma, eğlenirsin,

Bağ dikme, bağlanırsın,

Sür keçiyi, çek deveyi,

Çektik sıra, beylenirsin ...... ”

Şu güzelim YÖRÜK DEYİŞİNDEKİ DİLLENDİRİLENE KARŞILIK OLARAK .......

Bir yere bağlanmamalı .....

Ev yapıp, eğlenmemeli ....

Bağ yapıp, bağlanmamalı ...

Keçiyi sürmeye, Deveyi, çekmeye devam etmeli ki ...

Gezip görmek, görgü-bilgi ve ufuk artırır gerçeğine uygunlukla ve bunu hayata geçirmenin gereği olarak davranınca...

'' Çektik sıra, beylenirsin '' Demedeki meramı kavramışlık la .....

Gezip, görüp, dolaşıp, alem, hayat, insan ve yeni dünyalar tanıdıkça, bu seyyahlığın ödülünü '' -BEYLENEREK ''........

BEYLİĞİN DEMİNİ SÜRÜP, TADINI ÇIKARTARAK ZAHMET,ÇİLE VE SABRIN KARŞILIĞINI BU YOLLA ALAN OLURSUN .....

İşte, tas tamam da hayatın ve denilenin gerçeğinin kanıtlanışı bu olsa gerek ...

Bu güzel deyişi var eden, diyen ve ömürden, ömre, nesilden, nesle, çağdan, çağa eriştirenin cümlesinin ömrüne sağlık ve bereket olsun, demek düşer bize......

Çoğaltılan emek, emek üretilip, zenginleştirilen, bu albenili güzellikte...

Sevgiden, sevdayı ........

Sevdadan, << - Özveri ve sabırla, inançla, çabayla . >>, Erinci, sevinci ve hazzı dermişlerdir, HAZZI ......!

Hem de, gani, ganice, en eli açık, gönlü yücelik ve yufkalık da bölüşüp- paylaşımın, albenili ve imrendirici örneğini gözler önüne koymuşlardır ......!

'' - Hep bana, Rab bana '' Demeler, ilerleyen zaman içindeki EMEK-SERMAYE SAVAŞINDA ve değişimle, sanayileşme ve Kapitalist-Emperyalist dayatma, kültür ve empozeyle, ortaya çıkmıştır.......!

Bu hortlama ve hortlakların, kambur ve ayıpların, toplumsal dinamizm ile insana ve insan ilişkilerine .....

Toplumsal ve kültürel hayatla, birikime verdiği zararları, asla ama asla....

Yok sayma ve yadsıma ahmaklığına düşmeden değerlendirmenin kaçınılmazlık ve zorunluluğunda, gelişimi ele almayı da ....

Mutlaka, bilip-becermek gerektiğini, hiç mi hiç  unutmayalım, bu arada ......!

Hazzın bedeli, emek ......

Emeğin karşılığı da, güzellikse ......

İşte, tamda burada, insanlığın gönül dünyasının derinliği, yüceliği, güzelliği ve en önemlisi de .......

Bilgi, bilim, ilim ve emekle, sabır denen güneşten, gün aydınlığıyla, nurdan beslenen ....

AYDINLIK DÜŞÜN, FERASETLİ, BİLİNÇ, ÖNGÖRÜ VE YÜREK SAHİBİ OLABİLMENİN ZARAFETİNİ, DOYUMSUZLUĞUNU ......

Kemalle, tevazuyla, asla alengirliğe, kibre ve böbürlenmeye tenezzül etmeden, aşırılıkla, aşırıya kaçmadan ......

'' -Saadet, sadeliktedir '' Demeyi bilmişlikle .....

Doğruyu, olması ve gidilmesi gereken yönü, yolu ve gönüllerin ortak duygu, inanç, öngörü ve isteklerini, ortaya çıkartmışlardır, ortaya .....!

Dememiz o 'ki, eğleniyorsan, evelenip, eylenip, vakit yitirerek, gecikiyor'san bir sebebi, ederi, eseri ve sonucu olmalıdır bunun .......!

Yine ömürlere, dimağlara ve hayata kazınan ata sözüyle sürdürelim gönül muhabbetimizi .....

'' - Kuru sıkıya sıkılan mavzerin, hükmü, gürültüde yiter ......! ''

Eğer ki ;

Mavzer insan bedenine, cana, ömre, hayata kast etmecesine sıkıldıysa.

Mavzerin namlusu, kurşunu cana, hayata, bedene, yönelip, dönmüş se .

İşte orada, o anda, felaket, feryat-figan, acı, zulüm, ölüm ve göz yaşı ile yası kalır, yası .......!

İşte tamda burada yani sözün bittiği an ve yerle, zurnanın zırt dediği aşamada şu ata sözü çıkar karşımıza ve hayata bir başka pencere aralarına bakana, görene ve hayatı farklı gözle ve gözden görmek isteyenlere ...

Der ki, bu güzelim ata sözü ......

'' - MAVZERİN ACISI, YASI, YÜREK YARASIYLA, KANLI İZİ KALACAĞINA ...

 SESİYLE, İSİ-PASI KALSIN .........! ''

Demelerin ardındaki güzelim ve buram, buram insancıllık kokan düşün ve gönülle karakter, hasılı insanlık, bundan ayrı-gayrı, farklı ve  öte değildir .

Biliriz ve bilirsiniz ki, dahası .....

Gerçeğin yakıcılığında, bilinmeli ki ......

HAYATA DAİR ŞENLİĞİNDE ......

ÖLÜMLÜLÜK DEKİ ,CÜRMÜNDE .....

Sebebi, ederi ve sonuçlarıyla bedeli yani diyeti vardır diyeti .......!

Nasıl ki, ev yaparken, eğleniyorsan ....

Ocak söndürüp, can alıp, yuvalarda baykuş öttüren olmanın da mutlak bir ederi, ceremesi ve yaptırımı olacaktır...

Ondandır .

'' MAVZER SIKAN, CANİLİĞİN ONUN ADINA SÖZÜM ONA, AKLI SIRA, GETİRİSİNE YÜZ DÖNMEDİĞİ GİBİ .....

SUÇ ve CEZA olgusu ve kuralı ışığında, yaptığının yanına kar kalmaması gerekliliğine ve gerçeğine uygunlukla ......

<< - CEREMESİNE SIRT DÖNÜP . >>, İstemem, çekmem, katlanmam, diyemez ve dememelidir, bireysel ve toplumsal güven, güvenlik ve huzur adına .......

CANA, HAYATA SIKILAN, MAVZER .......

Can alır, ömür söndürür, hayat karartır, ev-ocak körletir, beraberinde de  ACIYLA, ÖKSÜZ-YETİM ÇOĞALTIR .......!

Demelerle, dedirten gerçekler, neden, gerekçe ve koşullarla, sonuçlar ve karşılıkları .......

Hiç bir surette ve koşulda asla ama asla unutulmamalı, yok sayılmamalı, yadsınmamalı, objektiflik ve gerçekçilikle değerlendirilmelidir ......

Dahası, asla ama asla ,  gizlenip-saklanmaya, halı altına süpürülmeye kalkılmamalıdır...

HAYATA KASTLA SIKILAN MAVZERLE, GİDEN VE YİTEN, CANDIR, CAN ...!

Ateşi, barutu, dumanı gider, kulakta sesi, yürekte acısı, gözde yaşı kalır...

Gözde yaşı, kalır .....

CAN GİDER, ACI KALIR  .....

Acıda, KİN,NEFRET, İNTİKAM DUYGUSU ve DÜŞMANLIK ÇOĞALIR, DÜŞMAN ÇOĞALTILIR ....!

Hasılı, CANA KASTEDEN MAVZERLE, HAYAT ......

HAYATLA, CAN .......

CANLA, SEVGİ .......

ÖZETLE ve ÖZCESİ .....SEVGİYLE, EMEK YİTER .

SEVGİYLE, EMEK YİTER .

ZİNHAR UNUTMAMALIYIZ Kİ ..

Sevgi, hayat, can, insan, göz nuru, alın teri, üretim ekmek, nimet ve bereket....EMEKTİR, EMEK ....!

SEVGİ, HAYAT, CAN, İNSAN, GÖZ NURU, ALIN TERİ,

ÜRETİM, EKMEK, NİMET VE BEREKET ...

EMEKTİR, EMEK ...

EMEKTİR, EMEK ..!

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

31 / 01 /2022 - Pazartesi

 

 

 

Saat ; 18_10

 

'' - MAVZERİN ACISI, YASI, YÜREK YARASIYLA, KANLI İZİ KALACAĞINA ...
SESİYLE, İSİ-PASI KALSIN .........! ''
<< Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ >>

 

30 Ocak 2022 Pazar



BU BAHŞEDİŞ .... TARİFSİZ DÜŞSEL GÜZELLİKTİR ...... TARİFSİZ DÜŞSEL GÜZELLİK ..........! Hayatın ömür takvimimizden yeni bir yaprağı çevirip, yeni sayfa eklemişliğinde ... Güne seninle uyanıp, sevginle ve sende başlamak, tarifsiz güzelliğinde ötesinde .... Bilindik yada henüz keşfedilmemiş kadim, kutsalca kutsanıp, cömertçe ödüllendirilmekten de anlamlı, değerli ve hatta ........ Emsalsiz zenginlik ve ayrıcalıktır, bence .....! Seninle ve iç içeliklerde bütünleşmek, ruh ve duygu doruklarına gün nuraniliğinin, şafak güzelliğinin bahşedilişi ..... Senden yayılıp, çoğalıp sallanan nefes sıcaklığı, insanın sadece içinin ısınması değil, iğneden, ipliğe yenilenerek hayatın ayrı güzelliğini ve zenginliğini keşfediş'tir, keşfediş .... Kendimi ballı, şanslı definecilerden de zengin, ayrıcalıklı ve hatta mutlu saymamın nedeni ve diğer adıdır, diğer adı .....! Göz zevkinden nasiplenmek ve göz zenginliğimi artmasıysa bir başka kazanım ve mutluluktur ....... Dokunma yakınlığı ve temasla tek vücut olmacasına iç içelikse, haz sarhoşluğunda kendinden geçiş ve dahası ..... Ömrün, bu anına değin keşfetmediğin güzellikleri ve gizemli zenginlikleri, keşfetmekle kalmayıp ....... Hayatın, senin cömertliğin ve sevginle, ömür, gönül ve ruh dağarcığına sevinçleri, mutluluğu koyup ...... Şu fani dünyada ruhunu, gönlünü hasılı, ömrünü zenginleştirmektir, zenginleştirmek .......! Sence düşünülüp, kucaklanmanın ödülü ....... Bir ömrün ve günün içine göz açmak, haz ve zevk girdaplarında gönüllülükle ve kendinden geçerek yutulmanın adıdır, adı ......! Bu olsa, olsa ...... Tökezlemeye fırsat vermeden, umarsız sevgiyle, gönüllülükle el uzatıp, hayat yürüyüşünde omuzdaşlık ve yoldaşlıkta mutluluk çoğaltmanın adı konmamış albenisi ve mucizevi ayrıcalığı, hayat öpücüğü ile kutsanıştır .... HAYAT ÖPÜCÜĞÜ İLE KUTSANIŞI ......! Dahası, doruktan düşsen bile, kucağa, güvenli kollara düşmenin EMİNLİĞİNDE,tarifsiz iç huzuru ve insanın aklını başından alan, bununda ötesinde ...... Sevdiğince, şımartılışın keyfini ve tadını çıkartıp, yaşamaktır .... Daha nadide ve keskin, farkındalıklı ve anlamlı betimleyişle .... Bu, düpedüz .... BAYRAM ÇOCUĞU SEVİNCİYLE ÖDÜLLE'NİŞ VE KENDİNİ KUTSANMIŞ, HİSSEDİŞİN, ta kendisi ..... Bununda ötesinde .... HAZ ÇİÇEĞİNE MEKAN OLAN ÖMRÜN SAHİPLİĞİNİN, AYRICALIĞIDIR, AYRICALIĞI ........! BU AYRICALIK, BİR ÖMRE, ÖMRÜBİLLAH UNUTAMAYACAĞI ÖDÜLDÜR, ÖDÜL ..... Hele ki, kanatlarının altında, seninle et-tırnaklık da iç, içe , günü ve ömrü, hasılı ....... Koca bir hayatı, tek soluk, tek yüreklik de, seninle sürdürmek, inan ki, bana, sadece arş-ı alayı değil ..... Kainatın, muktedirliğinin, ödül olarak sunuluşundan da öte zenginlik ve gönül sultanlığı dır, bu bahş ediş ......... Ve bu bahşediş, tarifsiz düşsel güzelliktir, tarifsiz düşsel güzellik ..... BU BAHŞEDİŞ ........ TARİFSİZ DÜŞSEL GÜZELLİKTİR ...... TARİFSİZ DÜŞSEL GÜZELLİK .......! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 30 / 01 / 2022 - Pazar Saat ; 20_00
 


SENİ BÖLÜYORUM, SENİ ............ Sensizliğin, yalnızlığın, içime işleyip ...... Uykularımın, başını alıp gitmişliğin de, huzursuzluğun, vesveseyle, ikircekliliğin ve acabaların labirentlerinde yitmişliğimde .......! Hele, hele de, artık içki şişelerime sığmayan efkarlarımın, benden önce onları zil-zurna sarhoş edip, çıkmışlığın da ..... Yüzümü, düşümde çoğalt'tığım sima'na dönerek, pencere camlarında çoğalan gölgemin, her hepsinin, sana dönüşüp, düpedüz sen olup, çıkmışlığın da ... Seni bölüyorum, saksı, saksı, renk, renk , koku, koku, duygu, duygu .... Hasılı, albeni, albeni, yalnızlığıma tanık ve yoldaşım olan, çiçeklere .....! Koku, koku beni saran'lığın da, her bir saksı, çiçek ve allı-yeşilli güzelim yaprakta, olmadı ........ Renkle, kokuda, sen sıtır olasın diye korkularıma ve yalnızlığımın acısını azalta'sın, diye .......! Aklı evvelliğin kapı kulluğuyla, jandarmalığında .........! Seni bölüyorum seni, saksı, saksı, çiçek, çiçek, renk, renk, koku, koku, duygu, duygu çoğaltmacasına, seni, her gece ....... SAKSI, SAKSI, ÇİÇEK, ÇİÇEK, RENK, RENK, KOKU, KOKU, DUYGU, DUYGU ÇOĞALTMACASINA, SENİ BÖLÜYORUM, ÇİÇEKLERE, SENİ ..............! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 30 / 01 / 2022 - Pazar Saat ; 11_30


 

GURBETTE VE HASRETTE SEVDA ÇEKE, ÇEKE,

ÖMÜR TÜKETENLİĞİN ACISIYLA, CEREMESİNİ ...!

 

 

 

Naçarlıkta, rezilliğin bini, bir para, hallerini de, görüp, tadıp yaşayanlar bilir ...

Gurbette, hasrette sevdanın ne menem bela, ne çetrefilli hal olduğunu.

Kan çanağına dönen, uykuya hasret gözlerini, yumduğunda ......

Seni mutlu-mesut edecek, yarin gülüşü yerine .....

Beyninin, duygularınla, ruhunun acıda ürettiği, kapkara bulutlarla, kasvet ve korku dolu  saçma-sapan görüntülerin raksı peydahlanıyor'sa, gözlerinin önünde ........!

Düşlerin, düş olmaktan çıkıp, karabasan yumağı ve korku tuzağı oluyorsa ......

Dişlerini, sıkmaktan, çıkmaz ağrılar ve kramp acıları giriyorsa çenene, yüzüne .....

Sonra, sıkça kopan ipliklere, nispet yaparcasına, düşüncelerin, bölük-pörçük olup, dağılıyorsa ........

Uzun, karanlık ve yalnız gecelerindeki seni kahreden, azap kaynağı kasvet sağanaklarında, kabus bataklıklarında yitmişliğin de .......

Canhıraş feryat-figanlar la debelenerek, kendine gelmeye çalışıyorsan, yine de, inadına kuşatılmışlığın da .....

Çıkıp, kurtulamıyorsan gayya kuyularından ........!

Efkar heyelanlarının altında kalıp, inim, inim inlerken ......

Başlıyorsa gözlerin, önce nemlenip, ardı sırada, salkım-saçak yağmurda kalmışçasına ıslanmaya ...

Ağıtları aşıp, naralara dönen isyan hallerdeki çığlıkların ayyuka çıkıp,  kendin gibi korkulara müptela olan kedini korkudan havalara sıçratıp, yönünü-yordamını, Kıblen'i , karıştır'tarak, şaşırtıyorsa

Hasretin anatomisini yapıp, çizip, dökümanı nı çıkarttığın, çentikler den duvar, masa,pencere ve kapı pervazları kadar ....

Dövünüp, yolunup- tırmalanma ve iz koyan yaralanmalarla ....

İflasın eşiğindeki yada, dahası, tepeden, tırnağa, an be an iflası yaşayan bedeninde, payını alıp, halini ele verirlik de ...

Yaran-beren, tırnaklanma, boğazlanma veya kesik izlerin, çabana inat,

gizlenemez olup-çıkarak .........

Dostun-düşmanın hatta, elin-alemin gözlerine takılır oluyorsa .......!

Asabiyet fırtınaların da ki nöbetlerde, ısırılmaktan kanı çekilmiş dudaklarında  harpten çıkmışa dönerek yar-bere ve diş izleriyle dolup-taşıyorsa ....

En önemlisi de ...

Değil, günü, ayı, yerini-yurdunu, adını ve yediğini-içtiğini unutur hale gelmeler .......

Tüm bunlar yetmezmişçesine üstüne birde ...............

Yokluk-varlıkta, sıladaki yari yitirme ve yokluk belasında, iki yakanın bir araya gelmemesiyle yare hasretlikler de ....

Sevda humma'ların da, ateşlerde yanıp, sanrılar da kendinden geçerek,

ölüm rıhtımında  bekleyen münzevi olup-çıkıyorsan ...

Can suyun kesilip, yaşama sevincin seni terke koyulurken umutsuzlukla, mutsuzluk cenderesi seni yutup, canını çıkartmaya, imanını gevretme ye, koyuluyorsa ...

Hasılı ve uzun lafın kısası .....

Huzur, hasretin, dileyip-arayıp bulamadığın .....

Azap, yitiklik de un-ufaklıklar ......

Sürgünün ve geleceğin ...

Dahası, karanlık akıbetinin muştucusu olup, çıkıyorsa .......!

En önemlisi ve eşeğin büyüğü ahırda anırıyor (!), hallerinde ....

Seni bekleyen esas ve en büyük dahası önlenemez tehlikenin .....

Bu serencemeler de, aklının yutulup, deliliğin, divaneliğin hortladığı girdaplarda boğulmaların sıklaşıp-çoğalıyor, olmuşluğun da ......

Sen, sana ....

'' - Alışırsın, alışırsın '' Demelere, haline gelip-geçmelere ve vurdumduymazlıklara, başlamışsan .......

'' - Çek ipini, incelip, üzüldüğü yerden kopsun '' Halleri ve sayıklamaları diline tesbih, gözüne silinmeyen manzara, hatta tek nokta olup-çıkıyor, işin cılkı çıkıp .....

hayat, akıl-izan, şiraze ipinin ucu, iyiden, iyiye, elinden elinden kaçıyor, sen zıpçıktı divanelik de el-gün maskarası oluyorsan .....

Yani özcesi ...

'' - Rezilliğin bini, bir para hallerini de, görüp, tadıp yaşayan'san . ''

Gurbette, hasrette sevdanın gadasını-belasını ve insanı nasıl canından bezdirip ...

<< - CANINA TAK ETTİRDİĞİNİ ....! >>

Bilsen, bilsen ....

Adında da öncelikli olmacasına ve asla ama asla unutmamacasına ....

Sen bilirsin ancak, sen .......

SEN ......!

Boşa demezler ....

'' Çeken bilir '' ...

Ve .....Dahası ...

'' - Tok ne bilsin, açın halini ....! ''

Söylemlerinin hakikatliği ile, ederini .........

Ve .......

Bunların gerçeğinde, ölüp, ölüp dirilmeler de gurbette ve hasrette sevda çeke, çeke, ömür tüketen'liğin  acısıyla, ceremesini ........

GURBETTE VE HASRETTE SEVDA ÇEKE, ÇEKE,

ÖMÜR TÜKETEN'LİĞİN ACISIYLA, CEREMESİNİ ...!

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

29 / 01 / 2022 - Cumartesi

 

 

 

Saat ; 22_22


Bilinmeli ki,

Sevgiyi, kelamdan dile ve yüreğe dökemedikce hele ki de, eyleme döküp,devinimle hayata uygulamadıkça, bu lafazanlıktan ve nakaratı tekerrürden ibaret olmaktan öte gitmeyecektir .
Sevgi;
Saygıyla perçinlenip,sabır, vefa, özveri, sadakat, içtenlik,yalınlık, dürüstlük ve erdemle taçlandırılmadıkça ...
Bu sözel Ritüelin laf-ı güzaf'dan ileriye taşına'mamasıyla ve vakit kaybıyla, kocaman bir riya ,fiyasko olarak kalacak, lafzına uygun davranılınca da ömürler nur olacaktır..
Özcesi ; Mış gibiler de, kendimizi kandırmayalım.
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

29 Ocak 2022 Cumartesi


 NOKTA KOY, SÖZE .....!

Daha çok küçülmemek ve yalan girdabında yutulup, hiçliğini çoğaltmamak için, sus ve ...... Nokta koy, söze, nokta koy, söze ........ NOKTA KOY, SÖZE .....! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 28 / 01 / 2022 _ Cuma Saat ; 23_30

28 Ocak 2022 Cuma


SEN, AĞLAMA .......... BEN, AKAYIM .......! Nargile'ne marpuç, çakmağına taş, kursağına aş, gözüne yaş olayım .... Sen ağlama, ben akayım ...... SEN AĞLAMA, BEN AKAYIM .....! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 28 / 01 / 2022 - Cuma Saat ; 04_40

GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...