20 Mart 2022 Pazar


 DÜNYA DENEN, BU SİDİKLİ SAHNEDE ..!


Egemen erkle, din tüccarı baronların ..
İnsan geçinen, üç kağıtçı madrabazların, bu alemi işgaliyle ..
İyilere,masum ve mazlumlara, dar edilen bu alemde ...
Umutların çalınıp, düşlerin talan, hayatların, iğdiş edilmişliğinde ...!
Korku krallığında ...
Garibanla, masumun tepesinde ...
Zorakilik ve dayatmalarla boza pişirilmenin ...
Adeta, tek ve vazgeçilmez hayat biçimi edilmeye çalışılmış'lığın da ..
Umuda, iyiye, güzele, sevgiye ve aşka düşmanlığın hortlamış'lığın da ..
İnsanlığın, hayatın ve dünyanın, çıfıtı ..!
İnsanın, piçi çıkmışlığın da
Ön yargılar, peşin hükümler, korkular ve saplantılar'dır ...
Çoğu kez, insanın yaşantısını belirleyen unsurlar ...
Dünyayı dar ve karanlık zindan , eden uygulamalar...
Ayan-beyan görünmese de göze, an gelir, insanı gerer çarmıhında ..
Lime, lime ederek, sürer-savurur onu ...
İradesine vurduğu, kilitle ...
Karabasanların, vesvese ve evhamların karanlığında ..
Hatta öngörülen ve beklenenden de çok derin etkisiyle ..
Çevirir insanı, Çarşamba çarığına ..
Zehir ederek ağız tadını, yeyip-tüketerek, öz güvenini ...
Kuruntulardan, kuruntulara iterek onu, soluksuz ve hatta ..
Yağmurlu günde bile, susuz bırakarıp ...
İçi, içine sığmayan pirpiriklik abidesi kılarak ...
Ters -düz ederek, dar eder, dünyayı ona ..
Aratır, hep karayı, ak içinde ..
Doğrunun peşine götürmek yerine, aramaya düşürür, eğrinin peşine ..
Kendinden başlamacasına, evrende mükemmelleri görmemecesine ..
Olursuzlukların, yamuklukların ve uyumsuzlukların, ardı sıra koşturarak ..
Zindan ederek hayatı ona, korku kalesinin, kasvet burçlarına ya' da ...
Karamsarlık zindanına müebbet de tutsak ederek, onu ..
İştahını,yaşama sevincini ve tebessümü unutturup, yasaklayarak ona ..
Virane bir ömrün, iflah olmaz bekçisi yapar, çıkartır onu ...
Kronikleşen müptelalık da belayı,gadayı, hoşnutsuzluğu dayar ..
Kanırta,kanırta sürterek burnunu, kişinin ...
Elem kadehinden, ağular içirerek ona ..
Döndürür kanadı kırılıp, tüyü yolunmuş, tavuğa ..
Getirerek onun başına, cümle nusubetlikleri ..
Tencerede-tavada, pişmiş tavuklardan da beter ederek ..
Zehreder ona günü, ömrü, dünyayı ..
Hep, karalar gergefinde nakşederek onu ...
Yitirtir ona, yönünü,yordamını, şaşırtırak pusulasını ..
Uçurumlar vadisine kul, hüsran bedesteninde pul eder onu ...!
Gider, o eski pürneşe-mutlu mu mutlu insan ..
Kala kalır, bir hoşnutsuzluklar posası, ondan geriye ...
Bire çok, ikiye azlıklarda, saydırarak pöstekileri ...
Tayine koydurarak, meleklerin cinsiyetini belirlemeleri, ona ..
Azapların gayya kuyusunda ...
Gün yüzüne,yaşama sevincine hasretlik de, muma döndürerek ..
Bir deri,bir kemik insan eskisi yapıp, çıkartarak, sonunda onu ..
Ne ölüye,ne diriye yar ederek ...
Hilkat garibesi ucubetlikde...
Altı yok pabuçluklarda, ömür eskitmelerde ..
Olmadık ayaklara, kelik eder onu ...
Vesvese, kuşku ve korkular ..
Evham kundağına sarılmışlıklarla ...
Zorbalıkta çalındıkça çocukluktan beri, sevgiler , insanlıklar ..!
Sonunda, örümcek ağında kuruyan, ölü sinek eskisine dönüp çıkar, insan ..
Zehir etmek için, dünyayı insana ..
Almana gerek yok, her zaman onun canını ..
At vesvesenin kazanına, kaynamacasına onu ..
Çek ipini, gör sonunu ..
Çalınınca ruhu, yerinde yeller esince o, eski yaşama sevincinden ..
Dönünce ezilip, suyu çıkmış, üzüm posasına ..
Pekmezini, şarabını alınca, el ...
Kala, kala çöp yığını kalır, biçare'liğinde, ona ...!
Günümüzün, kalabalıklarda ve içsel yalnızlıklarda,bir başına kalmaların ..
Bunalım ve buhran çağında ..
İnsan müsvettelerinin, cirit atıp,at oynatmışlığında ..
Biçare bunalımlılar ordusunun, ağır yaralı ...
Virane asker eskileri kalır, geriye ..!
İnsan eskileriyle , insancık hilkat garibelerinin, raks etmişliğinde ..
Kendisi çalıp, kendisi oynayan ...
Akıl fukarası, biçare çengiler kumpanyasının ...
Bitmeyen gösterisi kalır ...!
Her yanı, açık tımarhaneye dönen, bu alemde ....
İnsancık denen acuze hilkat garibeleri ile, yer cücelerinin ..
Lamba cini münafıkların, hayatları ve kainatı mahvetmişliğinde ..!
Bir delinin, kuyuya attığı taşı, bin akıllının çıkartamamış'lığında ..
Her beynin, zindan ve tımarhanelere, döndürülmüşlüğünde..
Ömürlerin ...
Korkuların zindanlarına, fütursuzca , pervasızca hapis edilmişliğinde ..!
Fikir ,vicdan ve yaşam hürriyetine, tahammülün olmamış'lığın da..!
Hayatların, cılkının çıkartılıp, içine edilerek ..
Kubura döndürülmüşlüğünde ..!
Akl-ı evellerle ...
Korkunun krallığına, soyunan ...
Diktatör bozuntusu acuzelerin, insafsızca işgalindeki ...
Eski hamam-eski tas düzeninin, hüküm sürenliğinde ...
Sevgiye aç, mutluluğa hasret, kötülüğe ve kötülere cennet ..
Divanelerle, mazlumlara eziyetin, prim yapıp, itibar gördüğü ..
Kraldan çok, kralcıların rol kapıp, mutluluklar ve ömürler çaldığı ..!
Haramilerle,madrabazların itibar gördüğü ...
İyi ve iyiliklerin, kötülüğe kurban edildiği ...
İlahların, kurban istemişliğinde ..
Hep, onurlu insan ömürlerinin...
Aç aslanlara yem edildiği ,bu garip arenada ...
Ucubelerin Otağ kurup ..
Kara düzenlerini, dayatmaya koyulduğu ..
İnsanın, insana kulluğuna, kurgulanan oyunda ..
Emeğin, sermayeye ..
Onurun, haysiyetsizliğe ..
Umudun, yalana peşkeş çekilip ...
Aslanın , kediye boğdurulmaya çalışıldığı ...
Boyun eğmeyenlere , tımarhanelerin, zindanların...
Hatta dar ağaçlarının ...
Yakılmaların, köleliğe tutsaklığın reva görüldüğü ...
Çıfıtı çıkan, dünya denen, bu sidikli sahnede ...!
Bu sidikli sahnede ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ

Friedrichshafen / Almanya

18 / 02 / 2017

Saat ; 01_46 

ÇALDILAR BENDEN, BENİ ....!

İçimde esen tutku kasırgalarında, duygu volkanları patlar ..
Bastırılmış kadınlığın ..
Kışkırtılan cinselliğim, çiçek açar ...
Çağıldar arzularım, gün ışığına çıkar dehlizlere gömdüğüm duygular ...
Zaman ırmağında yıkanırken, ömürler ..
Ağartmaz karasını, onların ..
Yaşanmışlıktan kalan katran karası izleri ..
İzlerin içime içme akıp, katman, katman yükselerek yutmuşluğunda ...
Hayatın, zamanın ve olayların ceberrutça talanlarında ..
İnsan eskiliğimde hasarlar artığı, kadavram kaldı geriye ..
Dur durak bilmeden sürüklenmişliğimde ..
İçtiğim kahır meylerinde karardı kaldı ruhum ..
Yaşama sevinçlerimi çalan eller, gözlerime mil çekip ..
Benliğimi, iğdişlere yeltenerek ..
Kevgire döndürdüler bedenimi,ruhumu ve ömrümü ..
Dört yol ağzında azdırılıp, terk edilen günahsız kurbanlar ..
Karanlığa ve günaha belenen piçler gibi ..
Hakir görüp,horlamalar da bendeki beni çar-cur ettiler ..
Bugün içim hala kan ağlıyorsa ..
Duvarları yerle yeksan, virane han yıkıntısı gibiysem ..
Tozum dumanıma, ateşim külüme karışmışlıkta ..
Çürüyor'sam, için, için ..
Katran karası acılarda ..
Sabık suçluların derin izleri beliriyorsa .....
Tenimde, bedenimde, ruhumda
Ve, her ne hikmet yada anlaşılmaz sebep ...
Karanlığa gömülen, gün yüzüne hasretlikte küflenen gerçekse ...
Onlar serbestken, ben elemlere tutuklusuysam hala ve hala ..
İnadına,hayatın acısını terk edilişlerin revalığında ...
Ne yaparsam,yapayım, kıramıyor'sam ....
Dünkü acılarımın ve ilelebet kahroluşlara esaret'imin sebebi ..
Paslı prangaları'mı, gözle görülmeselerde beni ezen, kahreden ağırlıkları !
Çekip, çıkartamıyor'sam ben, beni ....
Karanlıkların ve elemlerin kör kuyularından ..
Sebebim de, müsebbipleri de bellidir, aslında ..
O kimlikleri ayan-beyan belli, sürüngen kimliksizler ..
Beni, katlime fermanlık da ..
Acımasızlıklar da katlettiler ...!
Çaldılar, hayatımı,
Çaldılar, içimdeki gülümseyen o, masum bebeyi ...
Çaldılar, benden, beni ...!
Çaldılar, benden, beni ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Friedrichshafen / Almanya

17 / 02 / 2017
 


 BİR FOTOĞRAFA.....


Bazı anlar ve yaşanan haller, düşülen durumlar vardır ..
İnsan ömründen, yaşanmışlıklar da , hayata karışan ....
Vişne çürüğü tadında ve renkte hayata gölgeler ve karaltılar katan ..
Bir fotoğraf karesinde iken bile ..
Ondan çok derin anlamlar yükleyen, halleriyle ..
Az da çoğu anlatıp,hatırlatan...
Asılır kalır, insan ömürlerinden izler, gözler önünde ..
Kah, farkedilmişlikleri,
Kah, yok sayılmış ve yadsınmaya çalışılmışlıklarıyla ..
Altı-üstü bir fotoğraf denilip, geçilen ..
Oysa gerçeğinde, içimize bir illet gibi işleyişiyle ..
Cürmünden çok, yer yakanlığıyla ..
Bir fotoğrafa, nice hayatlardan izler sığdırmış'lığında ..!
Bir fotoğrafa, nice hayatlardan izler sığdırmış' lığında ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Friedrichshafen /Almanya

17/02/2017

Saat:07_24


 HALA ...!


Siz ki, masumiyet, onur hırsızları, haysiyet cellatları ..
Çalmışken ömrümü bahar çağımda,umudumu ..
Yarınlarımı, açılmamış gonca gül düşlerimi ...
Ne yüzle ve nasıl bakabiliyorsunuz hala ,yüzüme
Pişkin ve arsız, arsız cibilliyetsiz gülüşler ..
Hilkat garibesi ucube ırz düşmanlıklarınız ve canilikleriniz..
Eli kanlı katilliğinizle hala yüzüme ..
Önüm ardım sıra şerefsiz sürüngenliklerde yeni pisliklerinizi sürdüre, sürdüre ..
Ve,işin en hazin ve acı yanı ..
İnsan geçinen insancıklığınızla ..
Egemen sistemin pisliklerinden beslenip, nemalana, nemalana ..
İnsan geçinerek, dolaşarak hala aramızda..
Hala, aramızda ..!
Hala ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

14 / 02 / 2017

Saat;03_00

18 Mart 2022 Cuma


 SULAR DÖNER, KAN GÖLÜNE ...


KUĞULARIN DANSI BİTER, ÖLÜMLE !

Bedenleri delik-deşik ederek, canlar almış ölümcül süngülerin
kanları ...
Korku salarak yüreklere, ömürlere ...
Parlayınca, ürkütücü kurşuniliklerle ..
Sular döner, kan gölüne ..
Kuğuların dansı, biter ölümle ..
Belenir acıya yürekler, gecenin içinde ..
Saatlerin, kerahat zamanları gösterip ..
Faşizmin karanlığı tabur, tabur postal sesleriyle ..
Karabasan olup çökünce, ülkenin,kentin ve hasılı ...
Opera binasının haşmetli, devasa siluetinin üstüne ....
Belenir patlayan top-tüfek ve postal sesleriyle kan ve ölüm geceye...
Kuğu Gölü Balesinde, senaryoda gerçekte olmayan sahnenin ...
Hayatın ve zulmün gerçekliğinde ...
Militarist Faşist darbenin ve asker zulmünün pençesinde ...
Dayatmalarla, zorakilikte peydahlanıp, hortlatılmış'lığında ...
Uçuşurken, kana belenmiş Kuğu tüyleri ...
Ala kan -ala beyaz ürkütücülükle ..
Sular döner, kan gölüne ..
Darbeyle noktalanan şölende, meta zoruyla indirilen perdelerin ve yaralı yüreklerin,
Ölü insan canların ve kuğu bedenlerin masumiyet timsalliğiyle ...
Salonda ve sahne ortasında ...
Öylece, oracıkta yığılıp kalmışlığıyla zamanların ve insanların hüzne belenmişliğinde ..
Sular utançtan kızıla keserek ..
Döner, kan gölüne ..
Kuğuların dansı biter, ölümle ...!
Kuğuların dansı biter, ölümle ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Immenstaad / Almanya

04 / 09 / 2017

Saat : 13_54

17 Mart 2022 Perşembe


 EFKAR, EFKAR TÜTÜYOR'DUN ..............!




Göz, gözü görmeyen puslu havaya sebep olan, sabah bulutları misali  çöken …

Böylesi havayla, aşık atar hallerde ………

Kurdun sevdiği bu bulanık sabahtan geri kalmaz o, yoğun mu yoğun sislerden farksızlık da  ……

Apansız ini veren, anlamsız dumanlı  bakışlara neden olmacasına …..

Bürünüp, kaplanmış lığında, sisli mi sisliydi,  gözlerin ………………..

Boz bulanık, karma-karışık bakışlarını destekleyen, ruh halini, ele veren, sakata gelen, odaklanamadığın  düşüncelerin .....

İki lafı bir araya getiremez hallerde, değil meramını dillendirmek,  çatallaşan dilinle, adını bile söyleyemiyor'dun .....

Tarif edilmek isten'sen, ‘’ - Akşamdan kalma ….! ‘’ Sözü, seni en iyi anlatan tümce olurdu, emin ol ki ....

Hayatın yükü ve kahrı çökmüştü omuzlarına, değil odaklanıp, bakıp, ayakta durmaya ...

Bir kaç saniye olsun, sallanmadan durmaya halinin, mecalinin olmamış'lığın da. 

Sanki, gecenin gadasını, belasını, kentin çöpünü, hatta ….

Abartısız söylüyorum .……..

ARŞIN BULUTLARINI VE YENİCE YAĞMAYA DURAN YAĞMURLARINI SEN TAŞIMIŞ GİBİYDİN ....

Hallerin, düpedüz  ....

'' - BİR VUR, BİN AH İŞİT ''  Halleriydi …….

Karışık ip çilesi gibiydin, nereden tutup, nasıl sarılacağın meçhul mü, meçhuldü.

Dokunsam, taşıp, dökülecek bardak gibi ………

Ağzına dek, ‘’ - Lebeleb dolmakla kalmayıp … ‘’, Ha taştı, ha taşacak halde en ufak çalkantıda sıçrayan sularla, konduğun masayı, örtüyü ıslat'andın …….

Yani düpedüz bulunduğun yeri boklayıp, batır'andın ……!

Bu perma-perişan halini görüp, seni süzerken, özümün bay vermemişliğinde, sesimin üzüntümü, hüznümü ele vermişliğin de, yürek yanık'lığın da, elimde olmadan söylendim  .....

'' - Sevdadan değil, ayrılıktan'dır, hasret'tendir, acıların kabarıp, taşması ...! '' Diyen, gün görmüşleri, doğrulayıp, haklı çıkartan, hallerinle .....

Ateşi sönmüş .....

İse-dumana belenmiş, tandır gibiydin .....

ATEŞİ SÖNMÜŞ ......

İSE-DUMANA BELENMİŞ TANDIR GİBİYDİN .......

EFKAR, EFKAR TÜTÜYOR'DUN ...........

EFKAR, EFKAR TÜTÜYOR'DUN ..............!




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 




Immenstaad / Almanya




17 / 03 / 2022 – Perşembe 




Saat ; 11_40


 O, O, TANDIRA ÖMÜR GÖMENDİ ..........!

O, söylenerek hep külleri deşerdi .... Ona bakan herkes, güler geçerdi ... Kimseler, gerçeğini bilmezdi .... O, o, tandıra ömür gömendi .... O, O, TANDIRA ÖMÜR GÖMENDİ ..........! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 17 / 03 / 2022 - Perşembe Saat ; 18_30


 İLLE DE AŞK DEMİŞLİĞİNDE, Pervin …!


O, tanıdım, tanıyalı, oldum olası, fırtınalı ….
Çılgın ve delişmence yaşanacak aşkın güzelliğine ve vazgeçilmezliğine inanırdı ..
Ve hatta, sıkça yinelerdi ..
‘’ – Aşk olacaksa, fırtına olup patlayacak, girdap olup, yutacak …
Fırtınalar kopartacak, çığlar yaratacak …
Aşk, insanın içinde, volkanlar patlatacak ..
Volkan'lığın da, kor-kor lav olup, akacak …
Kül olup yağacak, sıcacık sarıp-sarmalayarak, yakıp - kavuracak ..! ‘’
Gelin-görün ki ..
Koyulduğu aşk fırtınalarında, hep alabora oldu, an geldi, soluksuz kaldı ..
An geldi, boğulup-yutuldu …
An geldi ….
Yaşadığı her son ilişki ve aşk …
Bir öncekinden de çok yaktı canını, acıttı içini ..
Kanattı yüreğini ..
Ve gördü ki sonunda, diyeti ödeyen hep o, oldu …
Zaman,zaman belendiği pişmanlık sancılarında …
Nedametler yaşayarak ..
Tıpkı, Nuh’a seslenen, İlah’ın ..
‘’ - Eyyy Nuh, insanı yarattığıma nadim oldum ‘’ itirafındaki dillenişiyle ….
O’da güveninin bedelini, ağır mı ağır ödemenin, azabını yaşayarak ….
Deli-dolu aşk yaşama dürtüsüyle, gözü kapalı savrulduğu kucakların ...
Bedenlerin, ömürlerin sahibi, insanların …
Riyakar, vefasız ve hain olduğunu, çiy süt emmişliğini görüp, bilip,tanıyıp, anlayınca ..
Aşktan yana, hep diyet ödeyip, mutluluğu, hiç mi hiç tadamayıp ..
Fırtına ve kasırgalarda, helak olup ..
Amansız girdaplarda, yutulmuşluğunda ..
Uğradığı hayal kırıklığı ve hüsranlarla …
En sonun da …
Seslendi, kendi, kendine, fısıltılarla ..
‘’ - Aşktan ve insandan yana, gülmedi gitti şu bahtım ! ‘’ Diye, sıkça..
Ve sonunda …..
Yaşadığı onca fırtına ve hengamenin ardından ..
İçin, için ..
Fırtınadan sonraki dingin gece gibi, huzur ve sükunla yaşayacağı, aşk istedi …
Öncekilerin ve yaşadıklarının pişmanlığıyla ..
Gece gibi, sükunda saran aşklara hasretiyle, yanıp-kavrulmuşluğun da ..
Vazgeçilmezinin daima, aşk olmuşluğun da..
Onca ömründe, hep çılgın ve fırtınalı aşklar olmuşluğun da …
Yine ve hala, inadına, aşka inanmışlığı ..
Dahası, inancını hiç mi hiç yitirmemişliğiyle …
Kendinin de büründüğü, fırtınadan sonraki huzur veren dinginlikle …
Sevmelere, sevilmelere açlığıyla ..
Hep, yüreğine bir dokunanın olmasını, can-ı gönülden istemişliğiyle
‘’ - Aşk, ille de aşk …! ‘’
Aşk, ille de aşk ..! '' Demişliğinde, Pervin ..!
Demişliğinde, Pervin ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Immenstaad / Almanya

22/10/ 2017

Saat ; 15_35 

GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...