30 Haziran 2024 Pazar

 




HAYATIM ROMAN ....,


Ömrüme ve ruhuma ait gizleri, unutulanları, yazılmayanları
Akılda yada, yad'da kalmayanları ....
Kıyıda, köşede kalanları ..
Keşkeleri, kör pişmanlıkları, hüsranları, düş kırıklıklarını ..
Boyun bükmeleri, göz yaşlarını, gel-gitleri ..
Yutulduğum girdapları, gördüğüm serapları, düşleri ..
Şaşkınlıkları, Gayya kuyularını ,sevinçleri, zil takıp oynama hallerini ..
Gönül duruluklarımı ..
İkirceklerimi, burun kıvırmaları mı ..
Bıyık altı gülüşleri,kibirleri ..
Göz ucu, süzüşleri,
Kıpır, kıpır eden, yürek hallerimi ..
Hasılı ....
Destansı çocukluğumu, fırtınalı-delişmenlikler kasırgası gençliğimi ..
Ve...
Hicranlar,hüsranlar, pişmanlıklar okyanusu ...
Ömrümün şu son demini, hazandaki, hüzünlerimi ..
Hele ki de, ömrümü dolduran ..
Beni, yaşama bağlı kılan ..
Umutlarımı ve savruluşları mı, anlatıp-yazmaya kalksam ...
Dedikleri gibi ..
Hayatım roman olurdu, hayatım roman ..
'' - Üstelik Renkli,Türkçe Sinemaskop ...!''
Kah,ışıltılı, kah, karanlık...
Kah, ıslak ,ıslak ..
Kah, siyah - beyaz ..!
Dahası alaturkadan alafrangaya uzanan içler acısı garip bir trajedi..
Hasılı,çokça da, hazanda, hüzün renginde ..!
Solmuş, sararmış, yangın yerinde, nar, nar ışıldayan ..!
Kor alevler güzelliğinde ..
Anlatanı, yazanı, okuyanı ve duyanı ..
Bir avuç yürek ateşinin, korların da ..
Nar, nar yakan ..!
Şeker pembesi ile sütlü kahve kokteylindeki..
O albenili, ebruli renk harmonisinde, bir roman ..
Boşa değildir ..
Hayatı roman, demeler ..
Okuyanı, duyar gibiyim , o, daha okunmadan ..!
Hayatı roman ..
Ama, ne roman ..!
Doğruyu fısıldıyordu o, dudaklar ve inançlı yürekler..
Hayatım roman ...
Hemde, ne roman ..!
Çevir,çevir oku ..
İşte öylesine ....
Hayatım roman ....!
Tıpkı ,sizlerin ki gibi...
Hayatım Roman ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Friedrichshafen / Almanya

25 / 03 / 2017

Saat ; 22_25




ÇAĞIRMADAN, ÇIKAR GELİRSİN ....


An gelir düşümde, an gelir anılardan kopup gelen, sıcacık içtenlikli gülüşlerle ..
An gelir, sessiz hıçkırıklarımın, boğazıma düğümlenmişiğinde ...
Çağırmadan, çıkar gelirsin ..
Bir sokak kedisi kadar, ürkek ve çekingen ..
Kah, bir ev kedisi kadar uysal ve girişken..
Üstelikte, sevecen mi sevecen ..
An gelir, nane-limon çay sıcaklığında, içimi ısıtarak ..
An gelir, şafakta gök gürültüsüyle karşık, şimşek ve yağmur gibi ..
Islatmacasına, odamda ve hatta yatağımda, beni ..
Ne yana dönsem, ne kadar reddetsem .....
Dahası, bakmadan ardıma, delice kaçıp-koşsam ..
Seyirtir arkamdan, yine çağırmadan, çıkar gelirsin ..!
İlk göz ağrım, tutukluluğum ....
Kara sevdam ..
Gönlümün çatalı, yüreğimin, ömrümün celladı ...
İflah olmaz, marazam ..
Mededim, sebebim ..
Hasılı, ölüm dahil, her şeyim ..
Şimdi desem ki, sessiz çığlıklarımla ..
'' - Sensiz, senliliklerimde, seninle ne yapacağım ?
Nasıl baş edip ..?
Sensizliğe, nasıl git diyeceğim ..?
Yokluğun da bile ...
Hep seninle mi cebelleşeceğim ?''
Daha susmadan, yüreğim ..
Eminim ki ....
Yine ve inadına ..
Çağırmadan, çıkar gelirsin ..!
Çağırmadan, çıkar gelirsin ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Friedrichshafen / Almanya

26 / 03 / 2013

Saat; 00_07





DEĞİRMENLİĞİNDE, ZAMAN ...!


Zaman, amansız değirmendir ....
Çalışır durur, gece-gündüz acımasızca ..
Dur-durak bilmemecesine ....
Ne yapılırsa yapılsın, onu durdurmak olanaksızdır ....
Ne, çomak sokulur, çarkına ..
Ne'de, çağıl, çağıl akışı durdurulur ..
Gürül, gürül akan, ırmaklığında ..
Aynalara düşman eder, günü gelince insanı ..
Ya'da, bir an kurtulmak için yüklerinden ..
Ömürleri sunar azraille , ölüm denen o, gizemli dehlizlere ..
Girdabında yutar ömürleri, tüketir bağrında, gelişen güzellikleri ..
Kanatlarının altında ve hatta derinlerindedir, onun ..
Ölümle-hayat, mutlulukla-mutsuzluk, elemle-sevinç ..
Kuzguni siyah saçları ağartır,yada döküp-tüketir ..
Atar ömürleri, tiftimiş pamuklar gibi ..
Çıkartarak, içlerini-dışına ..
An gelir, şifa sunar, medettir insana ve doğaya..
An gelir azaptır, çarmıhtır, zindani karanlıktır, hayatın bağrında.. 
İnsana - kurda-kuşa ve hatta, canlılarla-cansızların tümüne ..!
Volkanlar,yangınlar, seller, tusunamiler ..
Hepsi ama hepsi, onun devinim ve türbülanlarıyla doğar ve ölür ..!
Yaşanmışlıklarda, acılar tattırıp ...
Hasarlar ve hüsranlar bırakmışlıklarıyla, artlarında ..
Kimi döneminde, yaşanmışlıklarda anılar biriktirir, bağrında ..
Kimi çağında, aşklar var eder, sinesinde ..
Toprağın bile ona boyun eğmişliğinde ...
Döner gider zaman, kah geceye, kah gündüze ..
Nuh'un tufanından tutunda, nice efsanelere mekandır, o ..!
Dilberleri yutmuş, filinta delikanlıları kurumuş incir ağacına döndürmüştür ...
Masum görüntüsüne inat, sabırla amansız ve acımasız akıp gidişinde ..
Gülüşlerde,ağlayışlarda, yaşanıp-tükenmiştir, onda ..!
Kimisi geçmiştir, feleğin çemberinden ..
Kimi nasibini almıştır, mutsuzlukla, sevinçlerde ..
Bilmeden çoğu kez, onunla yarışılmayacağını ..
Amansız yarışlara koyulmuştur zamanla, kör dövüşlerden yenik ayrılmacasına ..
İnsanoğlu denen biçare,insanoğlu denen zavallı asla baş edememiştir kendisiyle..
Kaybedenin hep, insan ve canlı, cansız varlıklar olmuşluğunda .!
Zaman, amansız değirmendir ...!
Gücünü tattırıp, hükmünü icra etmişliğiyle ..
An olur, kapanır onda, nice defter-i kebirler ..!
An gelir açar, bakmaya doyum olmayan, albenili gonca güller ..
Güzele ve çirkine mekanlığında ..
Sağ girer, ölü çıkar bedenler onda ..
İnsanı, hayvanı ve doğası baş edememiştir, asla ama asla onunla ..!
Vaz geçilmez hegomanyası ve amansız-acımasız yenilmez krallığıyla ..
Son sözü o, söyler daima ..!
Ömürler konar, ömürler göçer ..
Rengarenk güzellikler, açmadan solar ..
Taze ve bereketliliğinde, buğday girer ..
Un-ufak toz çıkar, değirmenliğinde bağrından ..
Zaman denen sağır sultan dinlemez el-aman vede ferman ..
İcra-i sanat eyler, dönüp durur, hiç mi hiç durmadan ..
Amansız ve acımasız değirmenliğinde zaman ..
Değirmenliğinde, zaman ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Friedrichshafen / Almanya

28 / 03 / 2017

Saat ; 02_21

 





GÖRÜNEN DAĞIN, IRAĞI OLMAZ .....

GELECEKTE, BİR GÜN GELİR ...... Sadece belleklere, ömürlere ve kültürlere değil, tarihin ve hayatın bağrına kazınmış deyişle, denir ki .... '' - GÖRÜNEN DAĞIN, IRAĞI OLMAZ ..... GELECEKTE, BİR GÜN GELİR ...... ! '' Hayatın imbiğiyle, ömürlerin dehlizinden süzülerek günümüze ulaşıp, geleceğe uzanan ve az'da, çoğu demenin ötesinde .... Gerçeği betimleyen, Kemal makamından ....... Yürek, ömür ve gönüllere erişip, dağılan deyişte, anlamını bulup, gerçeğini kavratıp, göstererek ...... Nice ömür ve hayatlara ışık tutan kelamda da dillendirildiği üzere . Gerçekle, erinde-gecinde yüzleşileceği ve ırak sayılan pek çok gerçeğe yahut ta ereğe, ulaşılıp .... Önce kendimizle, beraberinde de hayatla ve gerçeklerle, olan-bitenle yüzleşileceğini unutmamalı ve ...... Bu evrensel ve yadsınmaz gerçeği, yadımızda ve ömrümüzün, belleğimizin zulasında sıkı, özenle ve korunaklıca muhafaza etmeliyiz .... Erekler ve gerçekci, akıl süzgecinden geçen hedeflere erişmek için, kararlı, tutarlı ve azimle, inançla mücadele etmeliyiz .... '' - Hayatın özü de, KIZGIN DEMİRE SU VERMEK . '' , değil midir ki zaten ? İşte tam da anlamını bulduğu gibi ... Pişkin olup, hamlıktan kurtulup, olgunlaşmak bir ömrün olmazsa olmazı ve ...... Her aklı başında insanın, olmazsa, olmazı, ereği, dahası ....... Vazgeçilmezi ve yadsınamaz yaşam ilkesidir .... Bundandır ki ..... İşte, tam da bu cümleden olmacasına ..... Hayat denilen hengameli olduğu kadar, muammalı ve engebelli yoldaki yürüyüş ve serüvenimizle .... Ömür denen '' Azık torbamız '' la, ömrümüzün zulasında bulundurup, taşımamız gereken ve sıkça önümüze koyarak ..... Mutlaka, yüzleşmemiz gereken HAYATIN GERÇEĞİ bu kelamı baştacı edip, vazgeçilmezimiz kılarak bilmeli ve demeliyiz, dahası . Sadece laf-ı güzaflıklarda demekle kalmayıp, yetinmeyip, hayata geçirerek, hayatımızın ve ömrümüzün olmazsa olmazı ve önceliği kılmalıyız .... Bilmeli, demeli ve asla ama asla unutmamalıyız ..... '' - Görünen dağın, ırağı olmaz .... Gelecekte, bir gün gelir ......! '' '' - GÖRÜNEN DAĞIN, IRAĞI OLMAZ ..... GELECEKTE, BİR GÜN GELİR ...... ! '' Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 30 / 06 / 2024 - Pazar Saat ; 10_20

28 Haziran 2024 Cuma







 KENDİMDE YOK, SENDE ÇOK ......!





Bedenimi, ruhumu, dahası .....

En derin, en mühpem noktalarımla,  vaşak karanlıklarımı saran kör sancı, tarifsiz sanrısın ......

Ezgilerle, notalarla, nağmelerle çoğalan duygular olup çoğalanlığında beni fersah,fersah, kaplayan , tümden, iç edensin, tümden iç ...

Davetkar bakışların ve güçlü, istençli hallerinle, kararlılığınla kuşatıldıkça .....

Suda eriyen, yiten kum zerrelerinden farksızlıklarda sürüklenip, yitiyorum....

Kendimliğimde yittikçe, sendeliğimle çoğalanlığımda ....

Dudaklarında dolaşan hava , su, nefes ...

Damarlarında sıcaklığıyla yakıp, kavuran kan olup dolaşıyor ....

Kendimde hiçlik, sende çoklukta, keşfedip, yaşıyorum hayatı aşk, aşk ...

Ateş, ateş, alev, alev ...

Kuşatılıp, sarıldıkça çoğalan ...

Çoğaldıkça yakan, haz harları olup, kendimden geçenliğim ve yakanlığımda ...

Kendimde yok ...

Sende çok oluyorum, sende çok .....

KENDİMDE YOK, SENDE ÇOK ......!





Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ





Immenstaad / Almanya





24 / 06 / 2024 - Pazartesi





Saat ; 13_40

27 Haziran 2024 Perşembe

 

OLANIN, DOSTLUĞA OLMUŞLUĞUNDA .....!

Zamanın behrinde, demirin tavında dövülüp, ayarıyla, gayarının layıkında verilmişliğinde ..
Aynı bağın gazeli, aynı yolun tozuyduk ....
Olan oldu, sular dondu kaçtı demirin tavı, koptu kızılca kıyamet ...
Aldı başını, yürüdü, ihanet, kol gezdi düşmanlık, pusularda köşe başlarını tuttu riyakarlıkla, kalleşlik ....
Hiç ayrılamayız derken yel vurdu, sürülüp-savrulduk, el olduk .....
Öküz öldü, ortakçılık ayrıldı hallerinde ....
İnadımız inat dedik, ayak diredik, kös, kös tükettik ömrü, ilmek, ilmek çoğalttık düşmanlıkla, husumeti ... .....
Aynı dam altında olsakta, suyumuzun bulanıp, huyumuzun akidesinin bozulmuşluğunda, ayrı kese sarar olduk çilelerle, yumakları .....
Ayırdık çuvalları, dengi,dengi'ne olduğuna bakmadan çalmaya başladık davulları ....
Hasılı hayat öğretti ki bir defa daha bana, kanırta, kanırta .....
Anladım ki, girmeye görsün araya ayrılık, ne hatır bırakıyor, nede gönül ...
Elde-avuçta kala,kala dillere pelesenk olan husumet öykülerindeki ara bozucu yılanlık la, kara kedilik kalıyor sonunda ...
Paylaşılamamışlığında heleki kemlikle, kusura kimsenin itibar edip, sahiplenmemişliğinde .
İşkillenmeye görsün gönülle, yürek soğudu muydu, ısınmıyor asla, eskisi gibi ......
Yayıkta ki bayat ayran misali, çalkala san da köpürüp, kabarmıyor kıvamının bozulmuşluğun da , ayran, ayranlık tan çıkmışlığın da .....
Bozulunca ağız tadın la aran, ne halt edersen et, kinin misali acıya kesiyor damağın ...
bal yesen, koruk geliyor, genç desen moruk geliyor hallerinde, kör atın kazığa dolan'ışı misali, sarıyor insan, kendine, geçmişine, yetmedi, yedi ceddiyle,sülalesine .....
İster köze koy, ister küle yatır, kaçtı mı kıvamı, her ne yapsan para etmiyor ....
Atsan, atılmıyor, satsan satılmıyor hallerinde, kalıyor yine elde ....
Eskiye rağbet olsa, bit pazarına nur yağardı diyenlerin hesabı,
İnsan düşünce dara müflis tüccar misali, eski defterleri karıştırıp, geçinmeye gönlünün de, niyetinin de olmamış lığın da ...
Başlıyor, bahane aramaya ....
Olur , olmaza sarmaya ...
Hele ki ...
İtibar edilmeyince sözüne, bakılmayınca yüzüne,
Küsüp talihine, dönüyor sırtını bebeyle, beşiğe veriyor işi, küslüğe ....
Keçinin ot yemediği yerden ....
Ot yedirmeye kalkıyor, insana ....
İşte tam da, bu ara, çıkıyor zıvanadan insan, ne dostluk kalıyor, nede selamla, sabah arada ....
Ondandır dememiz ısrarla ve kararlılıkla .....
Aynı bağın gazeli, aynı yolun tozuyduk ....
Hiç ayrılamayız derken yel vurdu, sürülüp-savrulduk, el olduk .....
Anladım ki, iyiden, iyiye sonunda ....
Girmeye görsün araya ayrılık, ne hatır bırakıyor, nede gönül ...
Elde-avuçta kala, kala dillere pelesenk olan husumet öykülerindeki, ara bozucu yılanlık la, kara kedilik kalıyor sonunda .....
KALA, KALA ....
KARA KEDİLİK KALIYOR SONUNDA ...
OLANIN DOSTLUĞA OLMUŞLUĞUN DA ....
OLANIN, DOSTLUĞA OLMUŞLUĞUN DA .....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Almanya

27 / 06 / 2021 - Pazar

Saat ; 03_03

  YERİN .........., Bozuksa mayan, çürükse özün, fukaraysan onurdan-haysiyetten yana .... İlkesizlik ve omurgasızlıktan yana, kimse eline su...