1 Temmuz 2024 Pazartesi







HERKES, KALBİNDEKİNİ HEDİYE EDER…!


Yıllar önce senden duymuş,kelamının içime işlemişliğinde …
O gün-bu gündür hep yüreğimin,gönlümün ve dimağımın baş köşesinde taşımış ..
Değil unutmak, olanca özenimle sarıp, sarmalayarak ömrüme rehber …
Yoluma, yürüyüşüme kılavuz ve yönüme, pusula etmiştim …
Benim için o gün-bu gündür, Zöhre yıldızı güzelliği olup dünyamı ve hayatımı ışıtmıştır bu dillendirişin ..
‘’ – Herkes, kalbindekini hediye eder …! ‘’
Sen bana tüm masumiyetin,cömertliğin ve yürek güzelliğinle bu armağanı sundun sunalı …
Sen belki bilip,fark edemesende sığınağım,huzur kaynağım, güvenilir limanım ..
Masumiyetle sevgi ve sevinç çoğalttığım, otağım olmuştun …
Şimdi yarım asıra varan süre ve hengameler demetinin ardından ..
Yaşadığım onca çetrefilliliğin ..
Dahası,hayatın dayattığı ceberutluğun içinde o kandil ışığınla ve rehber sözünle tutunup yürümeye koyulduğum bu, ‘’ HAYAT OKULU’nun ‘’, bana hala diploma vermemişliğinde ….
Bende sana, gönül ateşimde pişirip-taşırıp, aş ettiğim …
Çoğaltıp, bölüştüğüm bu gönül ve ilim aşını,kelam nimetini, sana getiriyorum ..
Taşıyabildiğim bu sungunun, artık yüreğimden,ömrümden ve dilimden taşmışlığında ..
Liyakat,layık olanda değerlidir, inancıyla koruyup,kolladığım ..
Hatta, gözümden bile sakındığım bu armağanı sana sunarak ..
Beslendiğim ilim ve feyiz pınarından kana, kana su içmenin gönül hoşluğu ile ..
Emaneti ehline verebilmenin hazzını,onurunu ve kıvancını taşıyorum ..
O günkü çocuk saflığım,içtenliğim,inancım ve masumluğum ..
Hatta halet-i ruhiye ile..
‘’ – Ufku ve ömrü,şafağı aydınlatan, sevgi ve bilgelik güneşidir. ‘’
İnancıyla çıktığım yolda beni sana..
Bendeki kutsal emanetini sana getiriyorum, kıvançla,iftiharla …
Ayaklarımın heyecandan tir,tir kesilip,yüreğimin kelebekler gibi kıpraklığında ..
Kim bilir, bekli de zaman içinde yiten, saflık ve duruluk duygumun ve kadirbilirliğimin eskiyip,aşınmış olabileceği endişesiyle ..
Üstüne ilaveten, duru gülüş güzelliği,kardelen aklığı ve karanfil albenisi ekleyerek ..
Azımı çoğa sayarak ..
Çam sakızı, çoban armağanı bu sungumu kabullenerek, beni kıvanca boğacağına olan …
Sarsılmaz inancımla içimin,içime sığmamışlığında ..
Erinç, sevinç ve coşkuyla …
Dudağımda mırıldadığım o, en sevdiğin ezgileri dillendirerek …
‘’ –Yaslı gittim,şen geldim ..
…..Aç koynunu,ben geldim ..
…..Bana bir yudum su ver, çok uzak yoldan geldim ..! ‘’
Terennümler çoğaldıkça içimin,içime sığmamışlığında ..
Dediğin o nadide sözlerin yeniden ve bir daha,bir daha güçlüce çınlamışlığında …
Yürek sesimin seslere karışıp,kulağımda ve ruhumda çınlamışlığında ..
Doğru söze ne denir ve üstüne kelam edilmezliğin bilinciyle ..
Emanetini,sungunu,sana sunmaya geldim ..
Ta yıllar ötesinden ve çocukluğumdan derdiğim, masumiyetlik ve içtenlikle ..
Buda, senden alıp,yüreğimde yaşatarak, çoğaltarak, sana armağan ettiğimdir..
‘’ – HERKES, KALBİNDEKİNİ HEDİYE EDER…!
….. HERKES, KALBİNDEKİNİ HEDİYE EDER…!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Ereğli / Konya

01 / 07 / 2018

Saat ; 02_05

 


DURUM ......
BOK ÜSTÜN, BOK ......!
Bütün eğrileri toplasan, bir doğru .....
Yaşlıları cem etsen, bir genç ....
Sayısız yalanları derip-çat san bir doğru ....
Riyakarları birlesen, bir dürüstle, doğrucu Davut ...
Aslı yok yaylalarının ulasan birbirine, bir karış toprakla bir çakıl taşı mal olmaz ...
Suyu kesilmiş, çarkı dönmeyen, ahı gitmiş, vahı kalmış kırk değirmenden .....
Bırak bir çuvalı, bir dirhem un imal edemezsin .....
Hallerin böyleliğin de .....
Hayatın tezatlıklarla doluluğunda ....
Alın teri, göz nuru, emek hasrederek eskilerden yeniyi var edebilen insan ...
Toplumsal yaşantımıza ve dilimize girip, yer edinmiş liği ile, dillere pelesenk olan ....
'' - Terzi, kendi söküğünü, dikemez ! '',Sözünde hayat ve anlam bulup, hayatın içinde defalarca dillendirilerek doğrulanmış lığın da olduğu gibi ...
Çoğu kere, iş başa düşünce ....
Gönüllü yada zoraki, hatta kerhen yapıp, icrasıyla ortaya ürün koysa da ....,
Kendisiyle yüzleşip, iğneyi kendine batırdıktan sonra ..
Çuvaldızı, karşısındaki ilgiliye yada hak edene batırmayı savsaklayarak ...
Kendi ayağına pranga vurup, hatta kurşun sıkarak ....
Cehaletle, bağnazlıkla, hurafeyle, yobazlıkla, karanlıkla ve dogmatiklik ile ....
Hasılı gelişme, demokratikleşme, özgür birey olma ....
Sömürünün, zulmün, ihanetin çarkına çomak sokmakta isteksiz, içtensiz ve neme lazımcı oluyor ..
Yoksa, acaba ...
'' - Düşüneni vurup, etkisizleştirip, katlettikleri gerçeğinin korkusunda ve karanlığında ...
İçtenlikli dürüstlüğü ve kendine saygıyı es geçerek, rafa kaldırıp, sümen altı ederek sürdürdüğü ömrünü ve hayatının devamlılığını hele ki de can tatlıdır, gerçeğini, sözünü, kavramını önceliği yapıp ....
Bunu ve böylesi sürünerek ömür sürmeyi,dürüst ve namusluca ...
'' - İnsan bir kere ölür...
Ölüm, ölüm ya, hırlamak nesi ? '' Deyişleriyle vurgulanan yiğitçe ve onurluca yaşamı, gerçekleşmeyecek kadar ütopik ve hayalci buluyor ?
Soru şu ;
VİCDANININ SESİNİ DUYMAMAK ADINA, onu da FEDA EDİYOR ...!
Kulağına tıkaç kullanıp, PAMUK MU TIKIYOR ?
Bebeliğimizden beri, duyup,görüp, hayatın gerçeğinde öğrenerek bildiğimiz .....
Eskiden, ÖLÜ GÖTÜNE SOKULAN PAMUK, şimdi .......
Karakterlerin ve kıçların ORLONLAŞMIŞLIĞINDA ....
Paslanıp, kararan, eğilip, büzülen dahada kötüsü, kula kullukta paçavra lığın da bükülüp, çürüyen ......
Hatta, paslanıp, kararan, ihanete ve hainliğe evrilip, meyleden ....
Cüzdana sığar olup, satılan ve satın alınan ....
Hatta ....
HATTA ....
Kestirmeden, düpedüz, yüreğimizden, dilimize düşmüş lüğünde BODOSLAMASINA DEYİŞLE, SORALIM ....
'' - YİTEN VİCDANLA, SUSAN YÜREĞE Mİ,TAKILIR OLDU ?
İNSANLIK MI, YİTTİ ?
DÜNYANIN ÇİVİSİ, İNSANLIĞIN PİÇİ Mİ ÇIKTI ??? ''
Zamanın behrinde ....
İNSAN ve İNSANLIK, dört başı mamur, dahası, KALE KAPISI GİBİ SAĞLAM, olurdu ....!
Zamanın ve hayatın cılkının, çıkmışlığın da .....
İNSAN GİBİ, İNSAN VE İNSANLIK ....
SIRRA KADEM BASMACA SINA TERKİ DİYARLARDA, FİRAR MI ETTİ ????
Yoksa, mazallah KUBURA MI, DÜŞTÜ ?
İnsan, fıtratıyla, suretiyle, ÖZÜYLE, SÖZÜYLE .....
İçini dışının birliği ve SÖZÜNÜN ERLİĞİ İLE İNSANDI ...!
Ya, şimdi ?
İnsanlık, insanlık ya, ÇAKMASI NECİ ?
ÇAKMASI NECİ ?
Ya, sonra ?
Sonrasını değil sormak, DÜŞÜNMEK BİLE İSTEMEMİŞLİĞİMDE, ne sen sor .....
NE, BEN SÖYLEYEYİM ...
Hal ve gidişatın böyleliğin de .....
İNSANIN ve İNSANLIĞIN PÜRMELALLİĞİN DE ....
DURUM, BOK ÜSTÜN, BOK .....!
BOK ÜSTÜN, BOK .....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Almanya
05 / 05 / 2020
Saat; 01_03

30 Haziran 2024 Pazar

 




HAYATIM ROMAN ....,


Ömrüme ve ruhuma ait gizleri, unutulanları, yazılmayanları
Akılda yada, yad'da kalmayanları ....
Kıyıda, köşede kalanları ..
Keşkeleri, kör pişmanlıkları, hüsranları, düş kırıklıklarını ..
Boyun bükmeleri, göz yaşlarını, gel-gitleri ..
Yutulduğum girdapları, gördüğüm serapları, düşleri ..
Şaşkınlıkları, Gayya kuyularını ,sevinçleri, zil takıp oynama hallerini ..
Gönül duruluklarımı ..
İkirceklerimi, burun kıvırmaları mı ..
Bıyık altı gülüşleri,kibirleri ..
Göz ucu, süzüşleri,
Kıpır, kıpır eden, yürek hallerimi ..
Hasılı ....
Destansı çocukluğumu, fırtınalı-delişmenlikler kasırgası gençliğimi ..
Ve...
Hicranlar,hüsranlar, pişmanlıklar okyanusu ...
Ömrümün şu son demini, hazandaki, hüzünlerimi ..
Hele ki de, ömrümü dolduran ..
Beni, yaşama bağlı kılan ..
Umutlarımı ve savruluşları mı, anlatıp-yazmaya kalksam ...
Dedikleri gibi ..
Hayatım roman olurdu, hayatım roman ..
'' - Üstelik Renkli,Türkçe Sinemaskop ...!''
Kah,ışıltılı, kah, karanlık...
Kah, ıslak ,ıslak ..
Kah, siyah - beyaz ..!
Dahası alaturkadan alafrangaya uzanan içler acısı garip bir trajedi..
Hasılı,çokça da, hazanda, hüzün renginde ..!
Solmuş, sararmış, yangın yerinde, nar, nar ışıldayan ..!
Kor alevler güzelliğinde ..
Anlatanı, yazanı, okuyanı ve duyanı ..
Bir avuç yürek ateşinin, korların da ..
Nar, nar yakan ..!
Şeker pembesi ile sütlü kahve kokteylindeki..
O albenili, ebruli renk harmonisinde, bir roman ..
Boşa değildir ..
Hayatı roman, demeler ..
Okuyanı, duyar gibiyim , o, daha okunmadan ..!
Hayatı roman ..
Ama, ne roman ..!
Doğruyu fısıldıyordu o, dudaklar ve inançlı yürekler..
Hayatım roman ...
Hemde, ne roman ..!
Çevir,çevir oku ..
İşte öylesine ....
Hayatım roman ....!
Tıpkı ,sizlerin ki gibi...
Hayatım Roman ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Friedrichshafen / Almanya

25 / 03 / 2017

Saat ; 22_25




ÇAĞIRMADAN, ÇIKAR GELİRSİN ....


An gelir düşümde, an gelir anılardan kopup gelen, sıcacık içtenlikli gülüşlerle ..
An gelir, sessiz hıçkırıklarımın, boğazıma düğümlenmişiğinde ...
Çağırmadan, çıkar gelirsin ..
Bir sokak kedisi kadar, ürkek ve çekingen ..
Kah, bir ev kedisi kadar uysal ve girişken..
Üstelikte, sevecen mi sevecen ..
An gelir, nane-limon çay sıcaklığında, içimi ısıtarak ..
An gelir, şafakta gök gürültüsüyle karşık, şimşek ve yağmur gibi ..
Islatmacasına, odamda ve hatta yatağımda, beni ..
Ne yana dönsem, ne kadar reddetsem .....
Dahası, bakmadan ardıma, delice kaçıp-koşsam ..
Seyirtir arkamdan, yine çağırmadan, çıkar gelirsin ..!
İlk göz ağrım, tutukluluğum ....
Kara sevdam ..
Gönlümün çatalı, yüreğimin, ömrümün celladı ...
İflah olmaz, marazam ..
Mededim, sebebim ..
Hasılı, ölüm dahil, her şeyim ..
Şimdi desem ki, sessiz çığlıklarımla ..
'' - Sensiz, senliliklerimde, seninle ne yapacağım ?
Nasıl baş edip ..?
Sensizliğe, nasıl git diyeceğim ..?
Yokluğun da bile ...
Hep seninle mi cebelleşeceğim ?''
Daha susmadan, yüreğim ..
Eminim ki ....
Yine ve inadına ..
Çağırmadan, çıkar gelirsin ..!
Çağırmadan, çıkar gelirsin ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Friedrichshafen / Almanya

26 / 03 / 2013

Saat; 00_07





DEĞİRMENLİĞİNDE, ZAMAN ...!


Zaman, amansız değirmendir ....
Çalışır durur, gece-gündüz acımasızca ..
Dur-durak bilmemecesine ....
Ne yapılırsa yapılsın, onu durdurmak olanaksızdır ....
Ne, çomak sokulur, çarkına ..
Ne'de, çağıl, çağıl akışı durdurulur ..
Gürül, gürül akan, ırmaklığında ..
Aynalara düşman eder, günü gelince insanı ..
Ya'da, bir an kurtulmak için yüklerinden ..
Ömürleri sunar azraille , ölüm denen o, gizemli dehlizlere ..
Girdabında yutar ömürleri, tüketir bağrında, gelişen güzellikleri ..
Kanatlarının altında ve hatta derinlerindedir, onun ..
Ölümle-hayat, mutlulukla-mutsuzluk, elemle-sevinç ..
Kuzguni siyah saçları ağartır,yada döküp-tüketir ..
Atar ömürleri, tiftimiş pamuklar gibi ..
Çıkartarak, içlerini-dışına ..
An gelir, şifa sunar, medettir insana ve doğaya..
An gelir azaptır, çarmıhtır, zindani karanlıktır, hayatın bağrında.. 
İnsana - kurda-kuşa ve hatta, canlılarla-cansızların tümüne ..!
Volkanlar,yangınlar, seller, tusunamiler ..
Hepsi ama hepsi, onun devinim ve türbülanlarıyla doğar ve ölür ..!
Yaşanmışlıklarda, acılar tattırıp ...
Hasarlar ve hüsranlar bırakmışlıklarıyla, artlarında ..
Kimi döneminde, yaşanmışlıklarda anılar biriktirir, bağrında ..
Kimi çağında, aşklar var eder, sinesinde ..
Toprağın bile ona boyun eğmişliğinde ...
Döner gider zaman, kah geceye, kah gündüze ..
Nuh'un tufanından tutunda, nice efsanelere mekandır, o ..!
Dilberleri yutmuş, filinta delikanlıları kurumuş incir ağacına döndürmüştür ...
Masum görüntüsüne inat, sabırla amansız ve acımasız akıp gidişinde ..
Gülüşlerde,ağlayışlarda, yaşanıp-tükenmiştir, onda ..!
Kimisi geçmiştir, feleğin çemberinden ..
Kimi nasibini almıştır, mutsuzlukla, sevinçlerde ..
Bilmeden çoğu kez, onunla yarışılmayacağını ..
Amansız yarışlara koyulmuştur zamanla, kör dövüşlerden yenik ayrılmacasına ..
İnsanoğlu denen biçare,insanoğlu denen zavallı asla baş edememiştir kendisiyle..
Kaybedenin hep, insan ve canlı, cansız varlıklar olmuşluğunda .!
Zaman, amansız değirmendir ...!
Gücünü tattırıp, hükmünü icra etmişliğiyle ..
An olur, kapanır onda, nice defter-i kebirler ..!
An gelir açar, bakmaya doyum olmayan, albenili gonca güller ..
Güzele ve çirkine mekanlığında ..
Sağ girer, ölü çıkar bedenler onda ..
İnsanı, hayvanı ve doğası baş edememiştir, asla ama asla onunla ..!
Vaz geçilmez hegomanyası ve amansız-acımasız yenilmez krallığıyla ..
Son sözü o, söyler daima ..!
Ömürler konar, ömürler göçer ..
Rengarenk güzellikler, açmadan solar ..
Taze ve bereketliliğinde, buğday girer ..
Un-ufak toz çıkar, değirmenliğinde bağrından ..
Zaman denen sağır sultan dinlemez el-aman vede ferman ..
İcra-i sanat eyler, dönüp durur, hiç mi hiç durmadan ..
Amansız ve acımasız değirmenliğinde zaman ..
Değirmenliğinde, zaman ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Friedrichshafen / Almanya

28 / 03 / 2017

Saat ; 02_21

 





GÖRÜNEN DAĞIN, IRAĞI OLMAZ .....

GELECEKTE, BİR GÜN GELİR ...... Sadece belleklere, ömürlere ve kültürlere değil, tarihin ve hayatın bağrına kazınmış deyişle, denir ki .... '' - GÖRÜNEN DAĞIN, IRAĞI OLMAZ ..... GELECEKTE, BİR GÜN GELİR ...... ! '' Hayatın imbiğiyle, ömürlerin dehlizinden süzülerek günümüze ulaşıp, geleceğe uzanan ve az'da, çoğu demenin ötesinde .... Gerçeği betimleyen, Kemal makamından ....... Yürek, ömür ve gönüllere erişip, dağılan deyişte, anlamını bulup, gerçeğini kavratıp, göstererek ...... Nice ömür ve hayatlara ışık tutan kelamda da dillendirildiği üzere . Gerçekle, erinde-gecinde yüzleşileceği ve ırak sayılan pek çok gerçeğe yahut ta ereğe, ulaşılıp .... Önce kendimizle, beraberinde de hayatla ve gerçeklerle, olan-bitenle yüzleşileceğini unutmamalı ve ...... Bu evrensel ve yadsınmaz gerçeği, yadımızda ve ömrümüzün, belleğimizin zulasında sıkı, özenle ve korunaklıca muhafaza etmeliyiz .... Erekler ve gerçekci, akıl süzgecinden geçen hedeflere erişmek için, kararlı, tutarlı ve azimle, inançla mücadele etmeliyiz .... '' - Hayatın özü de, KIZGIN DEMİRE SU VERMEK . '' , değil midir ki zaten ? İşte tam da anlamını bulduğu gibi ... Pişkin olup, hamlıktan kurtulup, olgunlaşmak bir ömrün olmazsa olmazı ve ...... Her aklı başında insanın, olmazsa, olmazı, ereği, dahası ....... Vazgeçilmezi ve yadsınamaz yaşam ilkesidir .... Bundandır ki ..... İşte, tam da bu cümleden olmacasına ..... Hayat denilen hengameli olduğu kadar, muammalı ve engebelli yoldaki yürüyüş ve serüvenimizle .... Ömür denen '' Azık torbamız '' la, ömrümüzün zulasında bulundurup, taşımamız gereken ve sıkça önümüze koyarak ..... Mutlaka, yüzleşmemiz gereken HAYATIN GERÇEĞİ bu kelamı baştacı edip, vazgeçilmezimiz kılarak bilmeli ve demeliyiz, dahası . Sadece laf-ı güzaflıklarda demekle kalmayıp, yetinmeyip, hayata geçirerek, hayatımızın ve ömrümüzün olmazsa olmazı ve önceliği kılmalıyız .... Bilmeli, demeli ve asla ama asla unutmamalıyız ..... '' - Görünen dağın, ırağı olmaz .... Gelecekte, bir gün gelir ......! '' '' - GÖRÜNEN DAĞIN, IRAĞI OLMAZ ..... GELECEKTE, BİR GÜN GELİR ...... ! '' Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 30 / 06 / 2024 - Pazar Saat ; 10_20

  YERİN YOKSA, ZIRNIK KADAR ...! Bir kazan duru suya, senden zerrecikliğinde bir damla karışınca .. Su, boz bulanık kesilip, mundarlaşmacası...