HERKES, KALBİNDEKİNİ HEDİYE EDER…!
Yıllar önce senden duymuş,kelamının içime işlemişliğinde …
O gün-bu gündür hep yüreğimin,gönlümün ve dimağımın baş köşesinde taşımış ..
Değil unutmak, olanca özenimle sarıp, sarmalayarak ömrüme rehber …
Yoluma, yürüyüşüme kılavuz ve yönüme, pusula etmiştim …
Benim için o gün-bu gündür, Zöhre yıldızı güzelliği olup dünyamı ve hayatımı ışıtmıştır bu dillendirişin ..
‘’ – Herkes, kalbindekini hediye eder …! ‘’
Sen bana tüm masumiyetin,cömertliğin ve yürek güzelliğinle bu armağanı sundun sunalı …
Sen belki bilip,fark edemesende sığınağım,huzur kaynağım, güvenilir limanım ..
Masumiyetle sevgi ve sevinç çoğalttığım, otağım olmuştun …
Şimdi yarım asıra varan süre ve hengameler demetinin ardından ..
Yaşadığım onca çetrefilliliğin ..
Dahası,hayatın dayattığı ceberutluğun içinde o kandil ışığınla ve rehber sözünle tutunup yürümeye koyulduğum bu, ‘’ HAYAT OKULU’nun ‘’, bana hala diploma vermemişliğinde ….
Bende sana, gönül ateşimde pişirip-taşırıp, aş ettiğim …
Çoğaltıp, bölüştüğüm bu gönül ve ilim aşını,kelam nimetini, sana getiriyorum ..
Taşıyabildiğim bu sungunun, artık yüreğimden,ömrümden ve dilimden taşmışlığında ..
Liyakat,layık olanda değerlidir, inancıyla koruyup,kolladığım ..
Hatta, gözümden bile sakındığım bu armağanı sana sunarak ..
Beslendiğim ilim ve feyiz pınarından kana, kana su içmenin gönül hoşluğu ile ..
Emaneti ehline verebilmenin hazzını,onurunu ve kıvancını taşıyorum ..
O günkü çocuk saflığım,içtenliğim,inancım ve masumluğum ..
Hatta halet-i ruhiye ile..
‘’ – Ufku ve ömrü,şafağı aydınlatan, sevgi ve bilgelik güneşidir. ‘’
İnancıyla çıktığım yolda beni sana..
Bendeki kutsal emanetini sana getiriyorum, kıvançla,iftiharla …
Ayaklarımın heyecandan tir,tir kesilip,yüreğimin kelebekler gibi kıpraklığında ..
Kim bilir, bekli de zaman içinde yiten, saflık ve duruluk duygumun ve kadirbilirliğimin eskiyip,aşınmış olabileceği endişesiyle ..
Üstüne ilaveten, duru gülüş güzelliği,kardelen aklığı ve karanfil albenisi ekleyerek ..
Azımı çoğa sayarak ..
Çam sakızı, çoban armağanı bu sungumu kabullenerek, beni kıvanca boğacağına olan …
Sarsılmaz inancımla içimin,içime sığmamışlığında ..
Erinç, sevinç ve coşkuyla …
Dudağımda mırıldadığım o, en sevdiğin ezgileri dillendirerek …
‘’ –Yaslı gittim,şen geldim ..
…..Aç koynunu,ben geldim ..
…..Bana bir yudum su ver, çok uzak yoldan geldim ..! ‘’
Terennümler çoğaldıkça içimin,içime sığmamışlığında ..
Dediğin o nadide sözlerin yeniden ve bir daha,bir daha güçlüce çınlamışlığında …
Yürek sesimin seslere karışıp,kulağımda ve ruhumda çınlamışlığında ..
Doğru söze ne denir ve üstüne kelam edilmezliğin bilinciyle ..
Emanetini,sungunu,sana sunmaya geldim ..
Ta yıllar ötesinden ve çocukluğumdan derdiğim, masumiyetlik ve içtenlikle ..
Buda, senden alıp,yüreğimde yaşatarak, çoğaltarak, sana armağan ettiğimdir..
‘’ – HERKES, KALBİNDEKİNİ HEDİYE EDER…!
….. HERKES, KALBİNDEKİNİ HEDİYE EDER…!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Ereğli / Konya
01 / 07 / 2018
Saat ; 02_05