15 Ağustos 2024 Perşembe

 



AŞKTIR, KAYBEDEN ....!


Yanlış hesabın, Bağdat'tan geri dönmüşlüğün de ..
Bir zamanların hayal ve Kuleler, şaheserler kenti Bağdat'ın ..
O ihtişamlı günleri, şimdilerde ....
İki gözü, iki çeşmeliklerde , kırmızı mumla aramışlığında ..
Viraneliğin ve içler acılığın doruğunu yaşayıp, ağusunu tatmışlığında ..
Aşka dair hesaplarının alt-üst olup, tutmamışlığında ..
Kaybeden aşktı ...
İçler acısı, acınası hallerde sürüm-sürüm sürünerek ...
Bedestenlerin aç gözlü tüccar hırslarında ..
Duyguların metaya ve riyaya tahvil edilmişliğin de ..
İnsana ve aşka dair ne denli güzellik varsa ..
Hepsi iç edilip,hepsinin içine edilmişliğinde ..
Bir kaldırım serçesinin, ıslak kirpik ucuna, tünemişliğinde ..
En absürt düşüncelerden, en onulmaz düşlere uzanan ..
Hengameli, meşakkatli ve yürek yaralayıp ..
Ömür paralayan çarkların ve burçların eleme teslim olmuşluğun da ..
Elde-avuçta sıfırın bile kalmamışlığında ..
İflas eden ..
Müflis yahudi bezirgandan da beter acılara gark olan aşktır, aşk ..!
Konup göçtüğü ömür,beden ve gönüllerde otağ kuramamışlıklarda ..
Telef edilen güzelliklerin ..
Harap-türaplıklarda ateşe düşüp,yanıp-kavrulan gazel olmuşluğun da ..
Taşa söz geçse de,yüreğe ve gönle kelam işlememişliğinde ..
Gönül imbiğinde demlenen hüzünden ..
Mutluluk kırıntıları süzülüp ..
Avuç,avuç düş kırıklıkları derilmişliğinde ..
Aşka dair beslenen duygu ve inançların ..
Sürülüp,savrulup ..
Tuz-buz olmuşluğun da ..
Müflisin bir araya gelmeyen yakası misali ...
Aşkta da iki gönül,iki yürek,iki ömür türlü sebeplerle gelmemişse bir araya ..
Gör, anla ve bil ki ..
Aşktır, kaybeden, bu oyunda .....
Bağdat'tan dönen o malum yanlış hesapta ....!
Aşktır, kaybeden, bu oyunda ....
Bağdat'tan dönen o malum yanlış hesapta ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Friedrichshafen / Almanya

22/01/2017

Saat;18_00

 




AN GELİR .....


İnsanın, etten, kemikten ve naturasının insan olmuşluğundaki hallerinden dolayı cevheri kadar, zaaf ve kusurlarıyla ...
An gelir, boğulur insan kendi çalkantılı bunalım ummanında ...
Bununda, hayata ve insana dair liginde ....
İndirir yelkenleri, döker suratı, küser hem kendisine, hem de anlıkta olsa o an hayata ve dünyaya ....
Kınamak yada, yerin dibine sokup, onu KEDERİN GAYYA KUYUSUNDA BOĞMAK YERİNE ....
El uzatan olmaktır marifet ve insanlık ...
An gelir bunu hepimiz yaşarız, tıpkı senin, sizin, sizlerin yaşadığı gibi ...
Anlık karabasan girdaplarımızda an gelir, sevgi bile zaafa uğrar ve hükmünü icra edemez ...
Değil mi ki ...
İnsanız, insan ...!
An gelir, kendimizi yerin yedi kat dibinde hissederek ...
YAŞAYAN ÖLÜ CAN olup çıkmışlığımızda, çekeriz elimizi-eteğimizi hayattan, değil ki kelamların, tümcelerin ....
Sevginin bile , kifayetsizliğinde ...
Üstümüze, üstümüze devriliveririz, an gelir ...
AN GELİR .........

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
14/ 08 7 2023 - Pazartesi
Saat ; 10_20

14 Ağustos 2024 Çarşamba

 




İNLEYE ,İNLEYE...

Sen, kafeste..
Yüreğim, sinemde..
Esirliği yaşarsınız ,esirliği ..
İnleye,inleye...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen
26/07/2016

13 Ağustos 2024 Salı

 



SİNEK KÜÇÜK AMA MİDE BULANDIRIR !

Tıpkı, '' Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmak '' Gibi ol ursuzlukları bağrında taşımış lığında ....
Tanımadan, tanımlamak, attığın taş ürküttüğün kuşa değmiyorsa bırak ne kendini yor nede, kuşları, hallerinden farksızdır ...
Yavanlık, var olan heyecansızlığı ve sıkıcılığı, monotonluğu artırarak hayatı zorlaştırır ....
Çok bağıranın haklılığından çok yalancılığı, numaracı lığı, palavracılığı ilkin nasıl, akla ve gündeme geliyorsa ....
Tanımadan, tanımlamaya kalkanında subjektif ve çok bilmişliğiyle ahkam kesme ukalalığı gelir akla öncelikle ....
İşte salt bu bağlam da bile ölçülük, tarafsız ve gerçekçi olmalı insan, ön görü ayrıdır, peşin hükümlülük ayrı ...
Kasıt yoksa eğer işin içinde bunu karıştırmak ...
Cehaletten kaynaklı çapsızlıklarda Ya, sapla, samanı yahut ta bulgurla, pirinci karıştırmaktır ...
Her ikisi de değilse, işin içinde bir hinlik, şeytanlık, daha da doğrusu çok bilen, çok yanılırlığıda aşan içtenlikten uzak, dahası ....
Fazlaca bencillik ve aklı evvelliklerde akılları sıra hesapçılıkla, cin-şeytan olmadan ağız-yüz çarpmalara yeltenmek vardır ...
Buda en baştan akla mide bulandıranlığı sebebiyle ...
'' - SİNEK KÜÇÜK AMA MİDE BULANDIRIR ! '' Ata sözünü getirir.....
Diyenlerin asla boş dememişliğinde, bilinir ki ve dense, dense, denir ki.
SİNEK KÜÇÜK AMA MİDE BULANDIRIR !
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
09 / 08 / 2023 - Çarşamba
Saat ; 20_40

 


DÜŞTÜM YOLLARA..

Koydum valizime , yürek sancılarımı, kırık-dökük düşlerimi ...
İtiş-tıkış hüzünlerimi de ...!
Gözlerimden taşan yaşlar çiğ gibi düşerken gecenin lacivert atlasına ..
Kağnılar gibi ağır mı ağır sancılı, gıcırtılarla bezeli seslerin ,...
Kurşun misali geceyi yüreğinin orta yerinden delmişliğinde ..!
Küsmüşlüğümle , ben bana, hayata ve insancık denen acuzeler güruhuna ...
Omuzuma asarak o, görünmez yüklerin tarifsiz yorgunluklarını
İçerek göz yaşlarıma karışan yalnızlıkların ağularını, düştüm yollara !
Düştüm yollara ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen/ Almanya
11/08/2016
Saat: 02_22

12 Ağustos 2024 Pazartesi

 






ÇAĞRIŞTIRIP, ARATMAYAN .....,


Göz denen kurnalarımızın hiç kurumamacasına, ıslanıp durması ....
Kabullenmeye, dillendirmeye, adını koymaya yanaşmayıp, yan çizsek, hatta yadsısak ta ...
Kelimenin tam anlamıyla, bunun adı, göz yaşlarımızla ellerimizi, yüreklerimizi ve varlığı tartışılır vicdanlarımızı, yıkamaya kalksakta ...
Özünde, aczin, ezincin, kahroluşun, hayatı göğüsleyeme-
menin diğer adı ....
Hayatın zorbalığına ve adını koymak istemediğimiz yaşanmışlıklara ilişkin, pek çok devinim ve olguyu ....
Beden ve duygu diliyle, boyun eğişlerin kabullenişin ıslak imzayla, bire-bir onaylanışı dır ...
Sebepli-sebepsiz, zamanlı-zamansız ve hatta birilerine göre durduk yerde ortaya çıkan duygu çalkantılarının tetiklemesi ..
Hatta zaman, zaman mutluluk tecellilerinde bile oluşan beden ve duygu eylemi .....
Çoğu kerede istemesek, hatta engel olmaya kalkışsak ta, başaramayarak ağlamaya yenilginin dillenişi, ifadesidir, gözyaşları...
Şimdilerde mostrası ve taklitleri çıkıp, yalancılık la timsah göz yaşı döken duygu, vicdan ve insanlık hırsızları göz yaşının da suyunu çıkartmış olup ..
Onunda kendi içindeki insancıllığını, mahremiyet ve hatta, hatta kutsallığını kirleten şarlatan, şaklaban insanlık cüceleri yerden biten mantarlara taş çıkartmacasına türeyip, çoğalsalar da ....
Özüne ve duruluğuna helal gelmeyen, kirletilmeden ve istismar edilmeden yaşanmışlığın da ...
En insancıl duygu ve beden dili dillenişidir o saf mı saf, duru mu duru, içtenlikle bezeli ....
İçtenlikli betimlemeyle ....
Bereket ve rahmet denen ,hayat ve can suyu olan yağmurları, çağrıştırıp, aratmayan, göz yaşları ..!
Yağmurları çağrıştırıp, aratmayan, göz yaşları ..!
Çağrıştırıp, aratmayan, göz yaşları ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya

08 / 12 / 2019

Saat ; 17_17

 




DİZLERİNİ DÖVERSİN .....!


Bazen, zaman yutar seni ....
Yem eder, kurda, kuşa, hayat ....
Hesabın-kitabın alt-üst olup, attığın taşların yerini bulmamışlığında ...
Evdeki hesabın,çarşıya ...
Daha da önemlisi, hayatın hesabıyla seninkinin uyuşup-örtüşmemişliğinde..
Ne kadar gayret edip, öyle yaptığını sanarak ..
Ayağınla, yorganın uyuşmayıp, sadece ayaklarınının yorgan dışında kalmayıp ..
Kıçının-başının ulu-orta dımdızlak, dona kalmışlığında ...
Üstüne karlar yağan umutlarında eklenince, donan kıçınla-başına ...
Hayat ve zaman, el-ele, gizli ittifaklarında, döndürür seni, şamar oğlanına ...
Sadece, gelenin-gidenin değil ...
Felekle, kaderin sillesini yemişliğinde ...
Dönersin, Çarşamba çarığına ...
Hele bir de ...
Güneş, çarığı ...
Çarık ta, ayağı sıktıkça ...
Kıçında basur, ayağında nasırla ..
Dönersin köpeğin maskarası olan, dişleri dökülüp,
posası çıkmış, kocamış Kurda ...
Şaşmaya görsün, feleğin, hesabın, yönün ...
Döner durursun, ömrü billah, fırıldaklıklarda …
Elden, ele dolaşan cezve misali, orta malı olmuşluklarda ...
Para etmez, işte o zaman ne şükür, ne şikayet, ne gam yükü şarkı, ne korsan imalat, anason fukarası, çakma rakı ....!
Hallerin böyleliğinde, ağzını bıçak açmaz, lal olur, dut yemiş bülbüle dönersin ...
Hayatla-zamanın, kafa, kafaya verip, kancayı sana takarak …
İsyanlarınla, İSYANİ’liğine aldırmayarak ….
YALOVA KAYMAKAMI misali, seni de, tanımayarak …
Hatta, insan yerine koymayarak ….
Seni, değil, sille-tokat …..
Bıkıp-usanmadan, falaka da, akın-bokuna karışmacasına dövmüşlüğünde ..
Sen dövsen, dövsen ....
‘’ - Maazallah, aklını yitirip, keçileri kaçırınca, önce, havayı …
Yetmedi, var ettiğin hayali düşmanları, buda az gelirse, gölgeni …
Kıt-kanaat da olsa kalmışsa akıl kırıntın, henüz sıyırmamışsan, iyiden, iyi ye …
İçinin, içini yemişliğinde ….
Kör pişmanlıklarda, keşkelerde ....! ‘’
<< - Üstelik, bunların işe yaramayıp, para etmemişliğinde. >> Dizlerini döversin,dizlerini ….!
Dizlerini döversin,dizlerini ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya

10 / 12 / 2019

Saat ; 20_40

 




İNSANIN, ÇİĞ SÜT EMMİŞLİĞİNDE .....!


Süt, ömür serüveninde, yaşadığı evrim yolculuğunda nasıl ekşi ayran olup çıkıyorsa ...
Çiğ süt emmişliğinde, dün melek gibi yada iyilikler abidesi, dediğin kişi, bakıyorsun ...
Zaman ve hayatın hengameli sürecinde, ömür yolculuğunda, iyilikten, kötülüğe ….
Masumiyetten, suçluluğa evrilmişliğinde …..
Azılı katil ve soyunu katleden su katılmamış cani, azgın canavar olup, çıkabiliyor..
İnsanlığın tarihsel yolculuğuna, geçmişine …..
Hatta, günümüzün gerçekliğinde, yaşanmışlıklara bakınca ….
Böylesi, sayısız kan donduran pervasız katili görüp, sayabiliriz, ezbere, bir çırpıda ....
İyi, kötüye, masum, suçluya, sapkın ve sapığa dönüp çıkıyorsa ...
Dünüyle, son anı ve tavrı, duruşu, karakteri, dahası eylemiyle uçurumlar kadar fark oluyorsa ...
Bütün insanların, ilk doğuşunda ve sabi-sübyan sürecinde masumluğundan söz ediliyorsa ..
Yani, MASUMİYET KARİNESİ denilen evrensel kavramın gereği gibi düşünülüp, yaklaşılması temel koşuluyla..
Yollar, yine de caniliğine, katilliğine, hasılı adeta SUÇ MAKİNASINA DÖNMÜŞ ‘lüğüne çıkıyorsa ..
Diyecek ve yapacak başkaca bir seçeneğin ve yolun kalmamışlığında ….
İnsanlık ve masumiyet adına DENİZ BİTİP, KARA GÖRÜNMÜŞSE ….
Öyleyse bu bozulma, kokuşma, çürüme, dönüşüm ve başkalaşım niye ve nasıl oluyor ?
Bu durum, yaşanan bu süreç, hangi sav ve argümanla açıklanabilir ?
Su, süt, ateş hasılı pek çok olgu, nesne ve adım …
Nasıl akla-karayı, yararla-zararı, iyi ile kötüyü, bünyesinde bir arada taşıyorsa ...
İnsan içinde, durum bundan farklı değildir ……
Öyleyse can verenin, hayat kurtaranın, felaket önleyeninde insan olmuşluğun da ...
İnsanlığın yüz karası ve utancı olanlara ne demeli?
Düşünüp, sorgulayınca, neden-sonuç yahut ta ….
Başlangıç veya kaynakla, son hal arasındaki ömür, yolculuk ve değişim serüvenin de ...
İnsan ve insanlık söz konusu olduğun da …
'' - Nereden ?, Nereye ? Dedirtiyor, insana, insan ....!
O zaman, bu muammalarla dolu ve aka da, karaya da gebe …
Yolculuk ve serüvendeki halden, hale girip, başkalaşım ve insanlığın düşmanı ve insanlık için, gizli yada aşikar ....
Hatta, potansiyel tehlike, tehdit unsuru olup çıkıyorsa, insan?
Bu sorgulama ve analiz döngüsünde ….
Yada muammalı yolculukta başladığımız yere ve hale, soruya dönerek, düşünüyoruz ..
Kah, olumlu yanıtla, kah, suskun ve yanıtsız sorular yumağında yaşanan, afat ve felakette ..
Süt, ömür serüveninde, yaşadığı evrim yolculuğunda ….
Nasıl, ekşi ayran olup çıkıyorsa ?
Ne demeli, insana ?
Çağlar açıp, çağlar kapatanın da ….,
Hemcinslerinin ve tarihin, hayatın köküne dinamit koyup yada kibrit suyu dökerek, incir ağacı diken olarak …
Tarihe altın harfle yazıldığı kadar utanç abidesi ve yüz karası olarak nakşolmuşluğunda ….
Hasılı ....
İnsanoğlunun, çiğ süt emmişliğinde .....!
Çiğ süt emmişliğinde .....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya

11 / 12 / 2019

Saat ; 17_05

  YERİN .........., Bozuksa mayan, çürükse özün, fukaraysan onurdan-haysiyetten yana .... İlkesizlik ve omurgasızlıktan yana, kimse eline su...