2 Kasım 2024 Cumartesi






ŞİİR;TOPLUMSAL YOZLAŞMAYA,KİRLENMEYE,ÇÖKÜŞE VE KÜLTÜR EREZYONUNA KARŞI VERİLEN SAVAŞTA BİR SİLAHTIR.


Bugünün,kalabalıkların katlanılmaz yalnızlıkları yaratmışlığında …
İnsanlığa, akla ve hayata aykırılıklarda suçun, suçluların çoğalıp ..
Özde değil, sözde insan geçinen ..

Türedi soysuz bedenlerin, insanlığa musallat olmuşluğunda ...
Oysa, sevgi sıcaklığında hala belleğimizde duran ,
Dünümüzün, çocuksu, masumane aklığıyla ..
Anılarımızda en canlı, en sevecen haliyle yer almışlığında ..

Tapa tazeliklerde, anımsamışlığımızda ..
Dün, düşen kaldırılır ..
Alın terine, emeğe, ekmeğe ..
Kutsallara saygı duyulurdu, duyarlılıkla ..

Namus, inmemişti akıllardan,yüreklerden, apış arasına ..
At izi, karışmamışken it izine, daha bunca ..
Çakal sürüleri, yatmaya cesaret edemiyordu, pusuya ..!
Puşt zulasında gezdirilmiyordu ihanet, arsızlığıyla ..

Akı, karanlıkta..
Güzeli, iyiyi çirkeflik ve zulümde boğmaya..
Bugünün aksine, kötü ve kötülük..
Bir elin parmaklarıyla sayılmacasına az mı azdı o zamanlar da …
Mayası ve süt’ü bozuklar, teşhir ve tecritle kovuluyordu, halkın arasından …
Günlerin, gelip geçmişliğinde..

Derken, hayatın meşakkatleri ve azaplarında..
Akıp giden zaman ırmağının kirlenen, boz-bulanık suyunda..
Aşındı değerler, piçi ve çıfıt’ı çıktı insanın, insanlığın .!
Kol kırılır, yen içinde kalır, riyakarlığıyla ….
Suçlar, günahlar, ihanetler ..

Ayıplar ve utançtan yüz kızartan, yalan-dolanlar ..
Büyüttüler mikrobu, toplumun bağrında …
Yiyerek çürütüyordu, dolaşan irinler, insanlığın dokusunu ..
Sinsice sararak tüm vücudu, tepeden-tırnağa ..

Şimdi, asırlar yirmi birinci yüzyıl, tarihler iki bin on beş başında !
Sokaklar, kaldırımlar, çöp bidonları dolup, dolup taşıyor..
Faili meçhul cinayetlerin muammalı azaplarında, can vermişliklerde
Kesik insan cesetleriyle, beden artıklarıyla ulu orta !
Gonca güllerin tomurcuk çağında, talan olmuşluğunda..

Kadın ömürlere kıyılıyor, kadın ömürlere, sadistçe ve canavarca …!
Değerlerin, insanlığın sömürü ve sevgisizliklerde ,
İstismarda süren, arsızca, utanmazca talanlarında !
Ülkemin, insanımın Cinnet Toplumu olup çıkmışlığında ..
Sevgisizlik, nefret ve intikam kasırgalarının ..

Sahraya dönen ülke ve ömür coğrafyalarını talanında !
Acılardan, acılara savrulmuşluğumuzla ..
Sancılı ve kaos dolu yalnızlığa tutsak hayatların ..
Hayatı ıskalamışlığında, kolu-kanadı kırılıp ..
Dalda’sız - dulda’sız, sevgisizliklerde, korkularda …

Umutsuzluk, elem ve hiçlik erozyonlarının onu yutmuşluğunda ,
Hüsranların ahtapotluğunda, ölümüne sarılıp, sarmalanmışlığında ..
Derdiğim solmuş gül yaprağı kuruluğundaki….
Dağılmalarla, un –ufak olduğum pişmanlıklarda ..
Yitikliğin, kezzap olup beni yakıp-kavurmuşluğunda
Dönüp bakmışlığımda, ömür aynama..

Dudaklarımdan dökülüyor, sessizce usul, usul ortaya ..
Bir, Nisan yağmuru duruluğuyla..
Kah masum, kah suçluluk ve azapla.
Soruyorum, kendime en masumane çocuksu meraklı, afacanlığımla .
Olgun halim deki halimle aklıma, belleğime, dürtülerime gem vuramamışlığımla …!

Nereden nereye geldik diye (?), nutkum tutulmuşluğunda …!
Nereden nereye geldik diye (?), nutkum tutulmuşluğunda …!

Mualla Direniş Mualla Direnis Yassibas

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Altınoluk / Edremit
19 / 02 / 2015

31 Ekim 2024 Perşembe

 





ZAMANIN KALIRSA .......

Çektirip, pürmelal ömrüme ve zindana döndürdüğün hayatıma dair, yaptıklarını anımsamaya, yüreğin yeter .....
Olmayan vicdanının aynasında olmasa da, hayatın ve zamanın aynasında kendine bakmaya, yüzün olursa ...
Yüzleşmişliğinde, bilesin ki ....
Benden sana, kalan ahir ömrüne ziyadesiyle yetecek ahımın, ömrü billah kulaklarında uğuldayanlığında ..
Ettiğini bulup, yaptığını çeken, sünepelik ve pürmelalliklerdeki harap-türap yaşayanlığında .....
Boynuna utanç zinciri, ömrüne vurulan onursuzluk boyunduruğu, yüreğini dağlayan ağular olur......
Yaptıklarının bedeli, ayaklarına asılan taş, içinde çoğalan korku yangını .
Kulaklarında çoğalışlarda seni yutacak AZAP MARŞI, HİCRAN SENFONİSİ kesilerek, iflah etmez, seni ....!
Adın dan bile çok mu çokluklarda, emin olasın ki .....
Eğer ki ....
Mahşeri, dünya da yaşayanlığında tadacağının, aşikarlığında ....
O günü görmeye ömrün yeter, zamanın kalırsa ....
ZAMANIN KALIRSA ........
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
31 / 10 / 2024 - Perşembe
Saat ; 01_30

 

Bugün de
Kah, tebessümler savruldu, hece, hece uçuştu ..
Kah, sicim gibi akan gözyaşlarım, sel oldu taştı
Yüreğimde, sevgiyle yoğurup, köşe bucak sakladığım anılar.
Bugün de efkardalar, bugün de efkardalar...
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad/ Almanya
30/10/2024-Çarşamba

Saat; 13_ 18

30 Ekim 2024 Çarşamba

 


DİBİNE KARANLIK, ÇIRAYA DÖNMÜŞSÜN  ÇOKTAN .....!





Zamanla, hayat tan da önce, kendinsen düşmanın .....

Yaptığını yıkan, yazdığını bozan, dediğini yadsıyansan ...

Ağzından çıkanı duymayan, dilinin altında bakla bile ıslanmayanlığınla .....

Yemeden yellenen, her halttan işkillenen, kendine bile güvenmeyenliğinde ....

Sır tutamayan, sıtır olamayanlığınla,  hiç bir başa fes, ayağa değil çarıkla, mest, altsız terlikle, delik kelik olamayansan ....

Verdiğin ikrardan dönenliğinde, ayak direyensen ....

Hele birde, fırıldağı, yetmedi ...

Rüzgar gülüyle, pervaneyi bile kıskandıran ....

Zenneyi, dansözü içerletip, çerleten kıvırtansan .....

Vay ki, vay haline ......

Değil köyün delisi,  mahalle yanarken saç tarayan gamsız yosması .... 

Seni gören, kuyruğu kesik kediyle, inatçı teke ......

Kelaynak kuşu da, kıçıyla güler olmuşsa, sana

Ağzınla kuş tutanlıktan geç .....

Değil alim, geceye ayla-yıldız .....

Gündüze, güneş olsan, ne yazar ?

Çünkü ......

Kendi üstüne yıkılıp-devrilenliğinde .....

Ne yapsan nafilelikle, beyhudeliğe talim edensin, talim ....

Yahut ta, zulmüne yenilen zalimle, avara kalburla- kalaysız, kevgirden de betersin, beter .......!

Yaşayan ölü candan  da berbatlığınla, acınasılığında  .....

Hele ki,  adı dokuza çıkıp, sekize inmeyenlerden de perişanlığında ..... 

Cılkı ve müsvettesi, mosturası çıkmış insan eskiliğinde .....

Olup-çıkmışsın, baykuş tüneği, virane ören ....

OLUP-ÇIKMIŞSIN, BAYKUŞ TÜNEĞİ, VİRANE ÖREN .....!

Sadece acır yada küçümsemeyip, alaysı gülümsemeyle, bakıp ta geçer, seni bu halde gören ....

Hallerinin böyleliğinde .....

Değil, sadece suyu kesik, miyadı dolmuş, ömrü bitik ....

Damı-direği, merteği, çarkı-taşı kırık, virane değirmenden farksızdır, hal-i pürmelalin ....

HAL-İ PÜRMELALİN ......

Böylesine sürülüp-savrulanlığınla, aczden, acze ve acınasılıklara sürüklenenliğinde .....

Hallerinin, hayatın akışıyla, eşyanın tabiatına aykırılığında ....

Bilesin ki ....

Dağ ile, damdan düşen taşa , ser-sır ve su tutmaz küpe .....

Temcit pilavından da beter aş'a, kanatsız-gagasız, kuyruksuz, tüyü yolunmuş kuşa.....

Zamansız esen, yele ....

Rahmetlikle, bereketlikten ırak, dahası ....

Değil börtüye, böceğe, devesiyle, dikenine, düzenine, iyisiyle- kemiyle, hallisiyle-delisiyle, hırlısıyla-hırsızıyla, insana ...

Dağa-taşa, kuma, çöl'e, hayrı olmayan, yağmurla .....

Ahı gitmekle kalmamış, vahının bile olmayanlığında  ...

Bırak ele-alemeliği ....

Kendine hayrı olmayan, fersiz-yağsız, fitilsiz kandile ....

Dibini ışıtıp, ağartmayan .....

Dibine karanlık, çıraya dönmüşsün, çoktan ....

DİBİNE KARANLIK, ÇIRAYA DÖNMÜŞSÜN  ÇOKTAN .....!





Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ





Immenstaad / Almanya





29 / 10 / 2024 - Salı





Saat ; 23_35

27 Ekim 2024 Pazar

 




BENİ, YENİP-YUTMALARA YEMİNLİ HAYATA .......!


Ruhumun rengini, ömrümün muammalarını, yıllara uzanan, hamalı olduğum

yorgunluklarımı, içimin karanlığını, sevinç ve gülüş kırıntılarımı, özlemlerimi .

Göz bebeklerimin, endişeli, fersiz, ezinç fışkıran bakışlarını, özcesi .....

Neysem, kimsem, ne hallerdeysem, onu taşıdım, onu ......

Adımladığım, soluklandığım sokaklara, mekanlara, kente, kalabalığına ......

Hasılı, beni yenip-yutmalara yeminli hayata ......

BENİ, YENİP-YUTMALARA YEMİNLİ HAYATA .......!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Almanya

07 / 01 / 2023 - Cumartesi

Saat ; 12_21

26 Ekim 2024 Cumartesi

 



SONLANMIYOR ANNEM .......!


 




Düşünüp, anlayıp, sorgulamışlığımla erdiğim hazin sonla, görüp, kavramışlığımda .....

Çıktığın ÖLÜM DENEN ebedi yolculuğun yangınında, paralansam da ...

Gerçeğin ayazının yüreğimi, ruhumu titretip, kavurmuşluğunda acıyı, iliklerime dek tüm benliğimde yaşamışlığımda, biliyorum ki ....

Gittiğin o, dönüşsüz ülkeyle bilinmez, muammalı alemden gelişin, olanaksız biriciğim, sönmeyen ışığım .......

Canımda, can olan, HAYAT KAYNAĞIM,  BEREKETLİ TOPRAĞINDA ÜREYİP, BOY ATTIĞIM, CAN PAREM güzelller güzeli, biricik annem ......

GÜZELLER GÜZELİ, BİRİCİK ANNEM .......!

Ondandır, sen gittin gideli ....

Her ne yaparsam yapayım, ne denli pozitif düşünürsem, düşüneyim ....

Yetmedi ......

Hatta, , iyimserlik ummanında, ne denli inançla güçlü kulaçlarsam, kulaçlayayım .......

Dahası, şimdilerde .....

Yokluğunun ayazından kurtulup, ruhumu ısıtmak için, kendime sencileyin,  ninniler söyleyip, masallar da, anlatsam .....

Uçsuz-bucaksız ZÜĞÜRT TESELLİLER ATLASINDA, KAYBOLMALARA KOYULSAM ......

Para etmiyor, hiç mi hiç, sığınağım, kanatsız meleğim, teselli pınarım, sevinç bulamaçlı, HÜZÜN UMMANIM ........!

Yine de ve inadına, artıp, eksilmemecesine ...

Ne, şu minicik yüreğimin sancısı, ne göz yaşım ....

Ne'de, boynumun büküklüğü, sonlanmıyor annem ......

BOYNUMUN BÜKÜKLÜĞÜ, SONLANMIYOR, ANNEM  ........

SONLANMIYOR ANNEM .......!





Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ





Immenstaad / Almanya





26 / 10 / 2024 - Cumartesi





Saat ; 15_40

25 Ekim 2024 Cuma





O, ESKİ EVDE ...,

Adeta apar-topar kaçarcasına ...
Ardına bakmadan gitsen bile ....
Koku, koku, güzellik,güzellik, renk, renk ....
Çiçeklere sinen sen vardın, hala ...
O, eski evde .....!
O, eski evde .....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ /İSYANİ
Ereğli / Konya
22 / 01 / 2018
Saat ; 22_28



Ömür, doğumla,ölüm direği arasına gerilen ömür ipine yaşanmışlıkların serilip, gönüllerin ve yüreklerin ıslanıp,ıslanıp kuruduğu sürecin toplamıdır.

Ruhlar arı, nefisler ölü,duygular pak değilse çamaşırlar ne pak olur nede kurur.
Ömrü, ömür ve hayatı güzel kılan duyguyla ruhun, emekle, vicdanın pürüpaklığıdır.
Ruh kirliyse, beden asla temiz kalmaz, vicdan ve saygı, ya paspas olur lime,lime ezilir,eskir ....
Yada, yaşatılana ve dayatılana dayanamaz, firar edip, dağa çıkar eşkiya olur ....
Onur, ömrün varlığının şahikasıdır ...
Şahikanın nuru sönmüşse, ömür küle dönmüştür.
Taşınan angarya yüktür.
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Ereğli /KONYA
12/03/2018
Saat; 11_34

 

O, MALUM DERSLİK, İBRETLİK, BEYLİK KELAMI, NAKARAT KALIR .........

..............

<< - BEYHUDELİKTE, KIÇIYLA CEBELLEŞEN, 

APTALLIĞIN HAMARATLIĞINDA, DONUNU KİRLETİR ......! >>

'' - İSTİKBAL BOK İÇİNDE ...! '' OLMACASINA





<< .....

'' - Keyfimin kahyası mı ?

'' - O'da kim oluyor, kendini ne sanıyor ? Hayat sa, hayat ....

'' -Hayatlığını bilsin...!

'' - Kim sallayıp, ipler, kim takar onu...! '' .......  >> 

Diye, başlayan ......

Beylik lakırtılarla, geçiştirmekle yetinmeyip .....

Boş gezenin, aylak kalfalığında, bir de üstüne .....

Ulu orta, resmen ve alenen, en amiyane liklerde ve pervasız efelikle ...

Laf aramızda, düpedüz << -Köpeksiz köyün, değneksiz çobanı . >>

Eda, poz ve havalarında .....

Cafcafalı, fiyakalı, kostaklı davranışlara bürünmeyi kimseciklere kaptırmamaya yeminli afra-tafrayı kuşanarak ....

Fırıncı küreğinden aşağı kalmayaan dilinin laf kalabalığıyla, laf cambazlığında .......

Hadsizliği de aşıp, saygısızlık, kör cahil ukalalığı sayılacak, bitirimlikle  ....

 Hatta, düpedüz .....

'' Cahil cesareti . '' Halleri sergileyip, ahkam kesmelere kalkanlar ...

Hayata kafa tutup, sırt döndüğünü ve akılları sıra ve akl-ı evelliklerinden bihaberlikle ....

Kendisiyle, farenin, kediyle oynadığı gibi oynayan hayata, haddini bildirdiğini sananlar ....

Gün gelir, işin, işten geçip ......

Bırakın arap atını, deve kervanını, otobüsün, trenin kaçıp ....

Teyyarelerin uçuşunu, artlarından nal toplamaları, baka kalmaları ..... 

Özcesi .....

Son pişmanlığın fayda etmeyeceği halleri, anları, zaman ve halleri ....

Yarattığı pejmürdelikle bulamaçlı, kör pişmanlığı ayyuka çıktığı an ve günde ....

Sakızın boka düştüğü fıyaka bozup, kestaneleri çizekoyan anlarla ....

Olanı-biteni bırakın anlayıp, kavramayı .....

İdrakten bile fersah, fersah  uzaklıkla düşülen durumların pespayeliğiyle, hayatla-umudu ve sevinci ıskalamanın berbatlığını anlamaktan  fersah, fersah uzaktalığı ve özcesi, meselenin , hayatın özünü kavrayamama ...

Zırnık kadar anlayamamayı, dumura uğramaları ....

Adı üstündeliklerde, ıskalamalarla, beyhudeliklerin avara kasnağında, un-ufak olup, hayatı, ömrü, anı ve hatta ...

Sadece elde-avuçtakileri değil  ....

Geleceği de, mutluluğuda hebalarda ömür tüketmenin angaryalarında un-ufak olup, dibekte dövülen tahıla benzer hallerde ......

Sadece ama sadece, pişman olup, dizini dövmekle kalmayıp en ağırından diyet ödediklerinde .....

Aslında düpedüzü bilirler, bilmeye, ne halt edip, ne herze yediklerini kavrasalarda, ama velakinlerin pençesinde dönüp, kıvranıp durmalarda ... 

Bal gibi,hatta iki kere ikinin dört ettiğini bildikleri kadar net bilirler, bilmeye ....

Hele ki .....

Hayatın, onu, kendi gibi nicelerini, kirmanında nasıl eğirip, ipe döndürüp, tozunu, külünü atmakla kalmayıp ...

Nasıl pürmelal edip, dersini vererek .....

Ateşlik odun olup, çıkan KURUMUŞ İNCİR AĞACI ve dalı, yaprağı, gazeli yapıp, bununla da yetinmeyip .....

Hem burnunu sürtüp, hem haddini bildirip- öğreterek ...

Ona ve böylelere .....

Hanya'yı, Konya'yı, nasıl göstereceğini ...

Adlarından bile iyi mi, iyi bilirler, bilmeye ....

Gelin görün ki ......

Akılsız kafanın cezasını, sadece ayak değil ...... 

Ömrünün ve o ömrün sahibi olarak bizzat kendisinin çekeceğini anlatır, anlatmaya ...

Ama .....

Gelin, görün ki,  böyleler için ......

İşine gelmeyeni, gerçeğin sesini duymayan ve hatta .....

Davudi ve davulunkinden de gür o sesi .....

Küçümseyip, kendince kayda ve dikkate değer bile bulmayan,vızıltı ve safsatadan ibaret ......

Yok hükmünden, öte geçemeyen, klişeleşen, dahası da ......

Temcit pilavı kesilmişliklerden de bayat, kulağa işlemeyen, demode türkü olduğunu düşünüp, önemsememe iddialarında direnmeyi, ucuz kahramanlığı iş edinmişlikle .......

Aptalca afra-tafrasını, ısrar ve körü körüne saplantılı kararlılıklarda sürdürerek ....

'' - İnadım, inat, bin murat, ötesini bana bırak, takma kafana tel tokadan başkasını .....! '' 

Diyecek kadar, işi pişkinliğe ve ben bilirimcilğe vuran .....

 '' Tek düze nakaratları savurmada, ayak diretip, inatlaşmaktan geri durmaz ve şu yalın gerçeği idrak edip, sorgulamamaya devam ederek ...

Hayatın, Ömür denen aşını, küşünü bir edip ....

Darısını,avcarını, etini-budunu, suyunu,kaymağını.....

Daha olmadı ve hey heyliliğin atına binip, şaha kaldırmışlığında, 

Ortamın, sorfanın, muhabbetin, görgünün-göreneğin ......

Usulün-erkanın, Örfün-adetin, törenin-geleneğin, göreneğin, asırlık adetlerle .....

Ulu ömre sahipleri de işin içinde olmacasına .....

Bilcümle yasanın-hukukun, kuralın-prensibin topunu birden ....

İzini-tozunu atıp, sürüp-savurarak .....

Mangalda kül, dilde laf,söz-kelam-selam ....

Tandırla-mangalda kül, koymamışlıklarda .......

Tozda-toprak ta çağnayıp, kürelenen, eşinip, tepenen, aşka gelmişlik ve iştahla anırıp-osuran ....

Yeri göğü inletip kokuya,toza beleyen, yükten ırak, yulardan azade,yoz eşekten de beter ederek ......

Islahın da , irfanında kendisine yetmemişliğini hatırlatmakla kalmayıp, yaşatarak gösterip öğretir ki ....

'' - BEYHUDELİKTE KIÇIYLA CEBELLEŞEN, APTALLIĞIN HAMARATLIĞINDA, DONUNU KİRLETİR ..! '' 

Gerçeğin sillesi, hayatın şamarı kılarak, vurur mu, vurur, yüzüne ...

Böylelikle, beyhudelikte ömür heba etmesinin ağır bedelini, usulü dairesinde tam tekmil hepsi bir arada olmacasına, öğretir mi, öğretir ...

Hem de ne öğretme dedirtmecesine, kapı-çevre  tam tekmil hepsi birden, seve,seve olmasa da öpe,öpe, ite-kaka-soka-çıkara, öğretir ona ..

'' - Anlayana sivri sinek saz .......

Anlamayana, davul-zurna az '' Denen-dedirten cinsten, kalemden ....

Meşrebiyle, tavizsiz ve düpe düz gitmelere aldırmadan, gözü karartıp, enseyi, okşatarak .......

Çukurları doldurup, aşını-küşüne katarak......

Gösterir, dünyanın kaç bucak olduğunu ...... 

Bildirir, Hanya ile Konya'yı .....

Keser mi keser biletini, bakmadan gözünün yaşına, basar tekmeyi, kıçına ....

BASAR TEKMEYİ, KIÇINA .......!

Laf aramızda, hallerinin böyleliğinde  .......

Hayatın endazesinin ne ederliğini öğrenmemekte ve idrak etmeme de inatta ayak direyip, ömür heba edip ......

Hayatı böylesine hovardaca, ahmakça ıskalayana .........!

Kala, kala teleflikte rezillik, yoklukla, mezberelikte, hüsran da, avuç yalayana ..... 

Dangalaklıkta, sultanlık kalır, dangallıkta sultanlık .....

DANGALAKLIKTA, SULTANLIK KALIR, DANGALAKLIKTA SULTANLIK ....!

Bitmedi, yetmedi, dahası ve birde....

Bir de, o sultanlığında diline pelesenk olan .....

O, malum derslik, ibretlik, beylik kelamı, nakarat kalır ....

O, MALUM DERSLİK, İBRETLİK, BEYLİK KELAMI, NAKARAT KALIR ........

..............

<< - BEYHUDELİKTE, KIÇIYLA CEBELLEŞEN, 

APTALLIĞIN HAMARATLIĞINDA, DONUNU KİRLETİR ......! >>

SADECE BEDEN DEĞİL ......

ARZDAN, ARŞ'A DEK, CÜMLE-ALEM NEZNİNDE '' - İSTİKBAL BOK İÇİNDE ...! '' OLMACASINA ......

'' - İSTİKBAL BOK İÇİNDE ...! '' OLMACASINA





Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ





Immenstaad / Almanya





25 / 10 / 2024 - Cuma





Saat ; 17_05

24 Ekim 2024 Perşembe

 




FARKIN DA OLMADINIZ..


Çığlık, çığlığa bağırdım, duymadınız..
Kalabalığınızın ,yalnızlığında …
Un-ufak olmacasına ..!
Hep kıyınızda süründüm,kıvrandım , belenip – dönendim
Yok sayıp , almamışlığınızla beni içinize.
Yaşamak buysa eğer ..
Yaşadım, giremeden içini ze .
Almadınız, beni aranıza.
Sokmadınız, yaşamınıza.
Tınmadınız ,duymadınız ..
Bağırdım, çığlık, çığlığa..
Sözün ve insanlığın bittiği yerde ,
Elemler içinde, ömür geçirmecesine, yaşadım.
Yaşadım , yaşamaksa bu
Kalabalığınızın, kuytusunda .
Çoğalan yalnızlığımda..
Ser-sefil hayatta , ömürler çürütüp ..
Küf kokulu günlerde, zamanlar tüketmecesine..
Yaşadım, içiniz de …
Giremeden hiç içinize..
Almadınız aranıza ,sokmadınız yaşamınıza..
Tınmadınız ,varlığımı ..
Haykırdım ,çığlık çığlığa..
Duymadınız , duysanız da oralı olmadınız..
Aldınız aklımı, kıldınız divane ..
Yoktu gönlünüz, benimle geçinmeye ..
Her şeyime taktınız kulp , buldunuz bahane..
Terk edilmişliğin azap kuyusunda..
Yalnızlığın, kurşundan da ağır havasında ..
Naçarlığın ömrü mü ,umudu mu talan etmişliğinde ,
Hiç fark etmediniz,
Yalnızlığın bataklığın da an be an öldüğümü..
Hiç mi hiç görmediniz, yaşayan ölülüğünüzde
Zakkum ağusunda renk, renk içtiğimi, ölümü…

Öldüm, farkın da olmadınız..!
Öldüm, farkın da olmadınız..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen /Almanya
09/09/2016
Saat:22_53

GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...