18 Mayıs 2025 Pazar

 

ÖMRÜMÜN İNCİSİ, RUHUMUN İŞKENCESİ KESİLDİ .......!





Uğruna türaplıklarda, sevdaya adanmışken ömrüm ....

Züğürt tesellilerinde ömür telef edip, yitirdiğimi aramalardaki körü, körüne cebelleşmelerde ...

Sadece hayatı ıskalamakla kalmayıp .....

En alasından, avucumu yalayıp, mutsuzluk ve çile zindanlarında ömür tüketip, gün eskitmişliğimde....

Elde eriğin, koyunda koruğun, en kötüsüde ......

 Ömür ve duygu dağarcığımda, umudun kalmayıp, yitip-tükenmişliğinde ....

Zamanla, elemlerin koynunda geçen, telef yılarda .....

Zıpkınlanmış balık, sürülüp-savrulan gazellere .....

Bizarlıklarda kendinden geçmiş, esrik hırpanilere ve yağı-gazı bitmiş, avara kandillere döndüm ......

AVARA KANDİLLERE DÖNDÜM .......!

Neye öykündümse, hüsran umanında boğulup, yutulmuşluğumda ....

Elimde patladı, umudun ışıkları, soldu-karardı yaşama sevinciyle, ruhumun ışıltıları, yakamozları .....

Hüznün fenerinin kah parıldayan, kah çakıp yiten ışıklarında, mutsuzluğun kuşatılmışlığında ...

Yitik ve viran insan eskisi olup, çıkmışlığımda ....

Takvimlerin sararıp-solmuş eskimeye yüz tutmuş yapraklarının arasında yitti, tebessümün izleri ......

YİTTİ, TEBESSÜMÜN İZLERİ ....!

Şimdilerde, her nereye baksam, ufuk kara, umut firar da .....

Gönül darda, gayya kuyusunun dipsiz karanlığında ....

Adeta, zulmün- hüsranın, hicranın işkencesiyle, mutsuzluğun darağacında iç çekişiyor .....

Elem mengenesinde ezilip-sıkılmalarda, içimin-dışıma çıkmışlığında, kekreliği içe işleyen, mey olup çıktım ........

KEKRİLİĞİ İÇE İŞLEYEN, MEY OLUP, ÇIKTIM .........!

Düne, aşka ve yürek sevincine dair neye uzanıp, ney yöne yürüyüp, hangi dala el atsam ....

Kırılıp dökülüyor her şey ve un-ufak oluyorum umutla, mutluluk adına ...

Yol çetin, menzil ırak, takat sa kalmadı .....

Ömrüm, çileye talimlerde, yaşama sevincini yitirmeye yüz tuttu....

Göynüyen gönlümden süzülen hüsran  sızı,sızı dağılıp-saçıldı .....

Dört bir yanda , apansız kuşatmacasına, sirayet etti günüme,  ömrüme, gözlerime......!

Gün karardı, söndü gözümün-gönlümün feri ...

Hasılı...

Dün sevdaya dair ne düşleyip, kavlettiysem, uçup gitti elimden, yele-kuza(vara-yoğa) karıştı ....

Bir ben kaldım geriye, insan eskiliğinde hayatı çilede tüketip, ıskalamalarda kararmada talimlerde .....

Pörsüyüm, esilmişliklerdeki un-ufaklıklarda, yerle yeksaanlıklarda toz-duman hallerde .....

Sevda vurgunu, hayat yorgunu, zaman eskisi ömür ve gönül kocası olup, çıkmışlığımda ....

Gözlerin.....

Dünde, ömrümün incisi, mutluluğumun kaynağıyken ..

Bu günde, keserin,sapın ve  nihayet hesabın dönüp, her cü merç olup çıkmışlığında ....

Külliyen yaşadığım, alt-üstlüklerde, sevdanın sillesini en ağırından ve iflah ettirmeyenliğinde yemişliğimde ......

Yenilgimin, hüsranımın ve hüznümün ilanı, itirafı olup, çıkmışlığında .....

Yitti, derinlerinde yittiğim gözlerin ........! 

Böyleliğimde .....

Ömrümün incisi, ruhumun işkencesi kesildi ....

ÖMRÜMÜN İNCİSİ, RUHUMUN İŞKENCESİ KESİLDİ .......!





Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ





Immenstaad / Almanya





18 / 05 / 2025 - Pazar





Saat ; 00_01

17 Mayıs 2025 Cumartesi

 




DİPSİZ UÇURUMLARIN, ÜRKÜTEN VAŞAK KARANLIKLARI .......!


Kuzguni gecede, yutkundukça ölüm kusuyordu, dipsiz uçurumların

ürküten vaşak karanlıkları .....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Almanya

17 / 05 / 2023 - Çarşamba

Saat ; 11_52 

 


Gerçek kasırgadır. 

İnsanın bedenini değil ruhunu soyar, kişiliğini üryan kılar, üşütür...

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Immenstaad / Almanya

16 / 05 / 2025- Cuma

Saat; 23_15

16 Mayıs 2025 Cuma

 








HAMDİ ABİ ..........


Zaman değirmeninde öğütülen yılların ardından .......
Yılların, her hepimizden çaldıklarının yada biriktirdiklerinin ardından ...
Dünümü, hele, hele de, çocukluğumun o, rengarenk, güzelim evresini anımsatmayı da aşıp, yaşatan, şu güzelim fotoğrafa bakınca .....
Üzerindeki, tıpkı gözlerin gibi mavi önlüğünün renklerinde ......
Yine ve hala, tüm albenisiyle, bulut, bulut dünüm, hele, hele içime işleyen güzelim çocukluğum gelir gözlerimin önüne .....
Anacığımın kokusu, içime işleyen gülüşüyle babamın munis bakışları sarar,sarmalar .....
Giderek düne, tüm canlılığıyla ve heyecanıyla anımsarım ........
'' - Dondurmalar için pastahaneye yada akşam üstü beş sularında SARAY'IN önüne gelen arabana nasılda koşardık ....
Sevinçten ayaklarımızın kıçımıza değmecesine, yarışarak birbirimizle, üstelikte çığlık, çığlığa, neşe ve iştahla ........!
Hele de, senin küçük şakaların, muzipliklerin, tebessümlerin daha da bir tatlı kılardı, o, külah, külah dondurmaları ........
Şimdi, yıllar öncesine gidiyorum, resmin ile beraber .......
Yorgun ömrümün ve gönlümün, yaşanmışlığın da şekillenen maraz'alı halinde, dahası .......
Anılarımın perdesinde, geçip, göçüp- giden ömürleri görüyorum .......!
Ölüm hüznüne sarınmışlıkla, ruhumun üşüyüp, gönül telim'in derinden, derine titreyip .......
İnceden, inceye sızlayan sesinin eşliğinde, ıslanan gözlerimde beliriyorlar siluet, siluet, özlem, özlem .......!
Burnumun direği sızlayarak dalıp gidiyorum, düne, anılara ve yıllar ötesine .....!
Dün yediğim dondurmalarla mutlanan dudaklarım, geçmişimi öpüyor şimdi ..........
Şu an, oralar, dün ve yaşanmışlıklar çok mu çok ırak olsa ve gurbet dağlasada beni, inadına anılar bağlıyor beni ...
Bir tutanağımın onlar olmuşluğun da ...
Elemle seğiren dudaklarımda isimleriniz, yad ediyor yüreğim seni, sizleri
ve dünümle, yaşanmışlıkları .......!
Gurbetin dağlaması, hem de ne dağlamak, arada dağlar, ulu sular, yetmedi ummanla ......
En berbatı, katlanılmazı, dayanılmazı da, arada zaman ve asla ama asla geri getirilemeyen, yitik, kapanmayan yıllar var .......!
Buna karşın, gördüğüm fotoğrafta ..........
Zamana ve yıllara inat, tadına doyamamışlıkla yaladığım külah, külah dondurmada .........
Dünüm geliyor gözlerimin önüne, dünüm, Hamdi Abi ........!
DÜNÜM GELİYOR GÖZLERİMİN ÖNÜNE, DÜNÜM, HAMDİ ABİ ........
HAMDİ ABİ .............

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Almanya

16 / 05 / 2022 - Pazartesi

Saat ; 11_14




 TOPRAKLIĞIMDA , BASIP GEÇTİLER .....!


Sorulmadan bana, peydahlanmışım ,,
Adıma İSYANİ deyip, dünya aleme salmışlar...
Halden, hale koyup , üzmüşler beni

Gözüm yaşlı, beden yorgun, dolaştım alemi..
Ruhum bizar, gezdim dünyayı , dönendim durdum ...
Kah hayal kurdum , umuda belendim...
Hüsranı yaşadım, elemi gördüm
Halden hale kaldım..
Kah, cahile çattım, kah , veliye..
Sonunda, benden, deliyi gördüm..
Gezdim dünyayı, dolaştım durdum,
Kah kemer oldum, kah beden..
Kah beden , kah kemer oldum
Dolandı durdu, kemer, bedene ..
Bendim alemden, aleme giden ..
Kah yol oldum, kah çarık oldum, kah toprak,
Ayrılık acısı sardı beni de, gördüm sonunda
buldum gerçeği ...
İSYANİ' liğimde, kah şükür oldum, kah küfür..
Kah isyanımı kustum, kah tövbe dedim..
Af dileyip, yola koyuldum..
Dur, durak demeden, yürüdüm durdum,
Sonunda nail oldum, gerçeği gördüm,,
Kah şükür dedim, Kah küfür ettim..
Kah şükür ettim, kah küfür
Ömrü kısa ,yolu uzun buldum..
Çıktı geldi, çattı bana sonunda Azrail ..
Tükürdü çarkıma, yenildim ona .....
Kula kul değilken, ölüme kul oldum
Sarıldı bedene , akpacık kefen,
Kah, beden,kefen ..!
Kah, kefen, beden ..!
Koyuldum sonunda, kara toprağa !
Kah, toprak oldum, kah beden kaldım...
An geldi andılar, an oldu sövdüler ...
Toprak 'lığımda basıp geçtiler ,basıp geçtiler.
TOPRAK 'LIĞIMDA , BASIP GEÇTİLER .....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad/ Almanya
16/05/2025- Cuma
Saat; 13_00

 



EMRET GÜZELİM, YILDIZLARI, AYAĞINA SEREYİM ...!

Cemreliğinde düştün, ömür toprağıma ....
Ağdın, gönül dünyama ...
Aşkınla uyandı, ruhum, can geldi, çiçeğe durdu içim, dışım ...
Bak gör halimi, kabak çiçekliğinde açmışım ....
Çölünde, vahan da, yazın da-kışın da, ayazın da kavrulmuşum....
Söyle bana, ben şimdi ne edip, nereye gideyim ....
Kendi, kendime gelin-güveyliğimde .....
Emret güzelim, yıldızları, ayağına sereyim.....
EMRET GÜZELİM, YILDIZLAR,I AYAĞINA SEREYİM .......!
Bir düştü, pir düştü, aşk ateşi yüreğime ....
Yenildim sevdanın, kavak yellerine ....
Kapıldım, aşkın seline ...
Kendi, kendime gelin-güveyliğimde .....
Emret güzelim, yıldızları, ayağına sereyim.
EMRET GÜZELİM, YILDIZLARI AYAĞINA SEREYİM ...!
Bire çok, iki ye az, nedir sendeki bu naz ?
Duy beni, yüreğime kulak ver ....
Gönlüm bizar, ruhum ahüzar .....
Bu halime ne ömür dayanır, nede yürek katlanır.....
Bil ki, güneşe, kar dayanmaz, bu hesap ....
De bana, söyle ne edip, nere gideyim ?
Kendi, kendime gelin-güveyliğimde .....
Emret güzelim, yıldızları ayağına sereyim.
EMRET GÜZELİM, YILDIZLARI AYAĞINA SEREYİM ...!
Ne, yazın yaz, kışın, kış ,sevincin, sevinç ...
Ne'de .....
Barışıklığın .....
Küslüğün, dargınlığın, hışmınla, hoşluğun belli değil...
Ne güler, ne sırıtır, canını-iliğini kurutur, denenlerdensin ...
Halin hal, yolun yol, çalımın, çalım, işven, işve değil ....
Aşıklığın bir hoş, maşukluğun bir garip ....
Gülerken, ağlayan ....
Ağlarken, gülen ....
İnsanın canını bezdiren, yüreğinin yağını, eritensin, eriten .....
Bu ne eda, bu ne cilve, bu ne sitem ?
Söyle bana, ben şimdi ne edip, nere gideyim ?
Kendi, kendime gelin-güveyliğimde .....
Emret güzelim, yıldızları ayağına sereyim....
EMRET GÜZELİM, YILDIZLARI AYAĞINA SEREYİM ...!
Ömrüme cemre, gönlüme neşe, ruhuma ışıksın, ışık ..
Mihrabım, kıblem, pusulam, yolum-yordamım ....
Menzilim, odağım, yürüdüğüm aşk yolunda, son durağımsın ....
Son durağım ........!
Gönlüm barışık, aklım karışık, dilim dolaşık .....
Peşin sıra, seyirtenliğimde ......
Aradığım da, bulup, vardığım da, yittiğim de, erdiğimsin ....
Sungum, sevincim, arefem, bayramım, emsalsiz ödülümsün, ödülüm .....
Söyle bana sevdiceğim, ne deyip, ne edeyim ....
Kendi, kendime gelin-güveyliğimde .....
Emret güzelim, yıldızları ayağına sereyim .....
EMRET GÜZELİM, YILDIZLARI AYAĞINA SEREYİM ...!
Sevincik deliliğim, aşk serkeşliğim, sığınağım, limanımsın....
Yittikçe, çoğaldığımsın, gözlerimde ebem kuşağı, ruhumda serenat ....
Yüreğini feth için, iğneyle kazdığım, kuyusun .....
Cennetliğinin, cehennemliğinin belirsizliğiyle ...
Dur-duraksızlığında, olsan, olsan ARAFIM, ARASATIMSIN, ARASATIM .....
Kendimden, geçirenliğinde, NANE RUHUM ......
Ayıldığım da gazoz, bayıldığımda limonum, canıma can, yüreğime can suyusun....
CANIMA, CAN, YÜREĞİME CAN SUYUSUN ........!
Söyle bana sevdiceğim, ne deyip, ne edeyim ....
Kendi, kendime gelin-güveyliğimde .....
Emret güzelim, yıldızları ayağına sereyim.
EMRET GÜZELİM, YILDIZLARI AYAĞINA SEREYİM ...!
Göğümde güneş, gecemde ayla-yıldız, atlasımda esen yelim ....
Sürülüp-savrulduğum bulutumsun, bulutum ...
Ben, beni, sende nuttum ....
Ben, beni, sende unuttum ....
Söyle bana, ben şimdi ne edem, nere gidem ....
Kendi, kendime gelin-güveyliğimde .....
Emret güzelim, yıldızları ayağına sereyim.
EMRET GÜZELİM, YILDIZLARI AYAĞINA SEREYİM ...!
Uykuma düş, ömrüme, gönlüme, ruhuma,yüreğime, azık .....
Dolap beygirliğimde bağlanıp, döndüğüm kazıksın, kazık ......!
Bir varmış, bir yokmuşluklarda ...
Hayalle, düşte gördüğüm, uğruna erim, erim eriyip, sararıp-solduğum ....
Yine de, inadına ...
Ardın sıra, yaldır-yapalak koştuğumsun ....
Kendi, kendime gelin-güveyliğimde .....
Emret güzelim, yıldızları ayağına sereyim.
EMRET GÜZELİM, YILDIZLARI AYAĞINA SEREYİM ...!
Derip, yıldız, yıldız koynuma koyduğumsun ....
Sen ki, ilk göz ağrım, ilk aşkım ....
Yüreğim müptelan, ömrüm, aşkın kölesi....
Söyle bana, ben şimdi ne edem, nere gidem ....
Kendi, kendime gelin-güveyliğimde ....
Emret güzelim, yıldızları ayağına sereyim.
EMRET GÜZELİM, YILDIZLARI AYAĞINA SEREYİM ...!
Yalancı bahar gibisin, ömrümün yediveren gülüsün ..
Böyleliğinde nutkumu tutturan, nefesimi kesen, gönül dağımda esensin ...
Yelim, boranım, kasırgam,tufanımsın, tufanım .....
İlkim, sonum, varım-yoğumsun .....
Hasılı, erişilmezim, vazgeçilmezimsin ...
Derde derman, ömrüme katl-i fermansın, katl-i ferman ....!
Söyle bana, ben şimdi ne edem, nere gidem ....
Kendi, kendime gelin-güveyliğimde ....
Emret güzelim, yıldızları ayağına sereyim
EMRET GÜZELİM, YILDIZLARI AYAĞINA SEREYİM ......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
15 / 05 / 2025 - Perşembe
Saat ; 15_05

13 Mayıs 2025 Salı

 


DEDİĞİM DEDİK, ÇALDIĞIM DÜDÜK ....

Hayat dediğim, bu hengamede ...
Adına ekmek kavgası denen, geçim yolunda ...
Kimisi helalinden ..
Çoğu, aldırmadan helale, harama ...
Tutturmuştu bir yol, kendince, bilip,elinden geldiğince ...
Elimden gelenin, bu olmuşluğun da ....
Sazdan, sözden, çalıp, söylemekten başkaca bir hüneri min, icraatımın olmamış lığın da ...
Nice günler,aç- bilaç boğazı tokluğuna taban tepip ...
Değil umduğumu, kör boğazı doyuracak meteliğe kurşun atarak ...
Bedavaya talimle kalmayıp, birde kederimi yük edip omuzlayıp ...
Kendim çalıp,kendim dinlemişliğim de ..
Zaman,zaman neşeden çok kederden oynatıp, oynamışlığım da ....
İşimin bu olmuşluğun da ...
Yinede ve inadına kursağıma haram lokma düşmemiş liğinde ...
Dediğim,dedik, çaldığım düdük hallerinde ..
Dolaşır dururum gün boyu ....
An gelir ...
'' - Aç ayı, oynamaz .'' Sözünü haklı çıkartıp,doğrulamacasına ..
Hele ki de, meteliğe kurşun atmış, kursağıma zırnık lokma tayım düşmemişliğinde ..
Yığılır,kalırım bir külçe et ve kemik yığını hallerde, yol kenarında, yada kanımı,terimi,sidiği mi emen benden de kirli kaldırımlarda ..
Kerehat zamanların alaca karanlığında ...
Böylesi günlerin, bedenime eza, çile, gönlüme gam, keder olmuşluğun da .....
Kendime geldiğimde aldırmadan açlığa, yorgunluğa ....
Bir lokma uğruna, koyulurum işime, yoluma ...
Dediğim dedik, çaldığım düdük, hallerinde .....!
Dediğim dedik, çaldığım, düdük hallerinde ......!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Almanya

10 / 05 / 2020

Saat ; 02_19

9 Mayıs 2025 Cuma

 



GÜNAHIM, VEBALİM BOYNUNA .....!

Ey Sema ...
Gel girme kanıma ,ala mora kestirme şunun şurasında..
Mahmur saatlerin dinginliğinde..
Girme kanıma,azdırma ..
Sevişmelere dura koyarım, şunun şurasında ....
Şalına dolanmış bedensel ve ruhsal üryanlığımda..
Ya, gel gir koynuma..
Ya, al beni koynuna,sar-sarmala...
Bu ne muhteşem güzellik böyle ..
Salkım saçak,baştan çıkartıcı,alımlı mı alımlı ..
Üstelik düpedüz tahrikkar ..
Lafa-söze ne hacet ..
Ey Sema ...,
Gel girme kanıma..
Günahım,vebalim boynuna ...!
Günahım,vebalim boynuna ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
İmmenstaad / Bodensee- Almanya
22 / 09 / 2018
Saat; 00_02

GÖÇLERİN, EN ZORU, OLURSUZU, İÇE SİNMEYENİDİR ........ İÇE SİNMEYENİ .......! Göçler vardır, hayatımızda adlandıramadığımız, alışamadığımız ...