ÖMRÜMÜN İNCİSİ, RUHUMUN İŞKENCESİ KESİLDİ .......!
Uğruna türaplıklarda, sevdaya adanmışken ömrüm ....
Züğürt tesellilerinde ömür telef edip, yitirdiğimi aramalardaki körü, körüne cebelleşmelerde ...
Sadece hayatı ıskalamakla kalmayıp .....
En alasından, avucumu yalayıp, mutsuzluk ve çile zindanlarında ömür tüketip, gün eskitmişliğimde....
Elde eriğin, koyunda koruğun, en kötüsüde ......
Ömür ve duygu dağarcığımda, umudun kalmayıp, yitip-tükenmişliğinde ....
Zamanla, elemlerin koynunda geçen, telef yılarda .....
Zıpkınlanmış balık, sürülüp-savrulan gazellere .....
Bizarlıklarda kendinden geçmiş, esrik hırpanilere ve yağı-gazı bitmiş, avara kandillere döndüm ......
AVARA KANDİLLERE DÖNDÜM .......!
Neye öykündümse, hüsran umanında boğulup, yutulmuşluğumda ....
Elimde patladı, umudun ışıkları, soldu-karardı yaşama sevinciyle, ruhumun ışıltıları, yakamozları .....
Hüznün fenerinin kah parıldayan, kah çakıp yiten ışıklarında, mutsuzluğun kuşatılmışlığında ...
Yitik ve viran insan eskisi olup, çıkmışlığımda ....
Takvimlerin sararıp-solmuş eskimeye yüz tutmuş yapraklarının arasında yitti, tebessümün izleri ......
YİTTİ, TEBESSÜMÜN İZLERİ ....!
Şimdilerde, her nereye baksam, ufuk kara, umut firar da .....
Gönül darda, gayya kuyusunun dipsiz karanlığında ....
Adeta, zulmün- hüsranın, hicranın işkencesiyle, mutsuzluğun darağacında iç çekişiyor .....
Elem mengenesinde ezilip-sıkılmalarda, içimin-dışıma çıkmışlığında, kekreliği içe işleyen, mey olup çıktım ........
KEKRİLİĞİ İÇE İŞLEYEN, MEY OLUP, ÇIKTIM .........!
Düne, aşka ve yürek sevincine dair neye uzanıp, ney yöne yürüyüp, hangi dala el atsam ....
Kırılıp dökülüyor her şey ve un-ufak oluyorum umutla, mutluluk adına ...
Yol çetin, menzil ırak, takat sa kalmadı .....
Ömrüm, çileye talimlerde, yaşama sevincini yitirmeye yüz tuttu....
Göynüyen gönlümden süzülen hüsran sızı,sızı dağılıp-saçıldı .....
Dört bir yanda , apansız kuşatmacasına, sirayet etti günüme, ömrüme, gözlerime......!
Gün karardı, söndü gözümün-gönlümün feri ...
Hasılı...
Dün sevdaya dair ne düşleyip, kavlettiysem, uçup gitti elimden, yele-kuza(vara-yoğa) karıştı ....
Bir ben kaldım geriye, insan eskiliğinde hayatı çilede tüketip, ıskalamalarda kararmada talimlerde .....
Pörsüyüm, esilmişliklerdeki un-ufaklıklarda, yerle yeksaanlıklarda toz-duman hallerde .....
Sevda vurgunu, hayat yorgunu, zaman eskisi ömür ve gönül kocası olup, çıkmışlığımda ....
Gözlerin.....
Dünde, ömrümün incisi, mutluluğumun kaynağıyken ..
Bu günde, keserin,sapın ve nihayet hesabın dönüp, her cü merç olup çıkmışlığında ....
Külliyen yaşadığım, alt-üstlüklerde, sevdanın sillesini en ağırından ve iflah ettirmeyenliğinde yemişliğimde ......
Yenilgimin, hüsranımın ve hüznümün ilanı, itirafı olup, çıkmışlığında .....
Yitti, derinlerinde yittiğim gözlerin ........!
Böyleliğimde .....
Ömrümün incisi, ruhumun işkencesi kesildi ....
ÖMRÜMÜN İNCİSİ, RUHUMUN İŞKENCESİ KESİLDİ .......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
18 / 05 / 2025 - Pazar
Saat ; 00_01
AŞK'ın keskin bıçak lığını en alın ama bir o kadar da akıcı,bsarsıcı gerçekliğinde içsellikle, içtenlikle ve daha da önemli si, değerli si, SICACIK YÜREK DİLİ İLE anlatan akıcı dizeler ....
YanıtlaSil